1
Bütün ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerinin gerçekle ş tirilme nedeni veya bu etkinliklerin varlık nedeni ö ğ rencilerdir. Bu nedenle her ş eyden önce ö ğ retmenler hangi ya ş grubunda derse giriyor olursa olsun o ya ş grubunun özelliklerini çok iyi bilmelidir. Çünkü ö ğ rencilerin bu özelliklerine göre ö ğ renme ö ğ retme etkinlikleri düzenleyeceklerdir. 2
Yol gösterici ve de ğ erlendirici bir i ş leve sahip olan ilke kavramı, e ğ itim ö ğ retim hizmetlerinin her a ş amasında dikkat dilmesi gereken önemli dü ş ünceler, ö ğ retimin düzenlenip yürütülmesine ı ş ık tutabilecek nitelikteki temel fikirler olarak kabul edilmektedir. 3
Ö ğ retim ilkeleri, e ğ itim programlarını hazırlayanların veya hazırlanmı ş olan bu programları hayata geçiren (planlayan) ö ğ retmenlerin dikkate alması gereken önemli hususları bünyesinde barırdırır. Bu nedenle ö ğ retmenler planlarını hazırlarken bu ilkeleri kesinlikle göz önünde bulundurmak zorundadırlar. 4
Hedefe Uygunluk Ö ğ renciye (Çocu ğ a, Bireye) Görelik Aktivite (Etkin Katılım, i ş, Yaparak Ya ş ayarak Ö ğ renme) Ya ş ama Yakınlık (Hayata Yakınlık, Hayatilik, Ya ş amsallık) Somuttan soyuta Bilinenden bilinmeyene Yakından uza ğ a Basiten Karma ş ı ğ a/ Kolaydan zora Tümden Gelim (genelden özele, Bütünden Parçaya) 5
Aktualite(Güncellik) Tekrar (Uyugulama Yapma) Açıklık (Ayanilik) Ekonomiklik (tasarruf) Bütünlük Sosyallik Transfer (bilginin kullanılması) Teknolojiden Yararlanma İ lkesi De ğ erlendirme İ lkesi 6
Hangi seviyede ve nerede olursa olsun düzenlenen e ğ itim ö ğ retim faaliyetleri bir hedefe ula ş mak için gerçekle ş tirilir. Bu nedenle e ğ itim ve ö ğ retimde hedefler sürekli olarak göz önüne bulundurulmalıdır. Hedefler konusu ”Hedefler Hiyerar ş isi” açısından ele alındı ğ ında en alt düzeydeki bir hedef, en üst düzeyde ülkenin genel ideallerini bünyesinde barındıran hedeflere hizmet etmektedir. Bu ifade en alt düzeydeki bir hedefin gerçekle ş tirilmemesinin en üst düzeydeki bir hedefin gerçekle ş tirilememesine neden olaca ğ ı anlamına gelmektedir. E ğ itim ö ğ retim etkinliklerinin düzenlenmesinde hedefler temel çıkı ş noktası olmalıdır. 7
E ğ itim programlarını geli ş tirmek bir ekip i ş idir. Bu ekip, sürecin ba ş langıcında ”birey”, ”toplum” ve ”konu alanı”ndan hareketle ”uzak hedeflere” hizmet edecek hedefleri de içeren e ğ itim programlarını geli ş tirmeye çaba gösterir. Geli ş tirilen e ğ itim programları Türkiye’de Talim ve Terbiye Kurulu’nun inceleyerek, ve çe ş itli pilot uygulamalar gerçekle ş tirerek, uygulanabilir kararının ardından Milli E ğ itim Bakanı’nın onayı ile uygulamaya geçer. Ancak bu programları hayata geçiren ki ş iler ö ğ retmelerdir. 8
Okullarda uygulanması için gönderilen programları ö ğ retmenler, programda yer alan hedeflere ula ş acak ş ekilde neyi, nerede, nezaman, ne kadar sürede, hangi yöntem, teknik ve araç gereçleri kullanarak, nasıl ö ğ reteceklerini ve nasıl de ğ erlendirmelerde bulunacaklarını ortaya koyan planlar haline dönü ş türürler. Sonuç itibari ile buradaki bütün unsurlar, önceden belirlenmi ş olan hedeflere hizmet edecek ş ekilde organize edilir. Bir ba ş ka ifade ile e ğ itim ö ğ retim faaliyetleri, hedeflere göre planlanır ve bu hedeflere uygun olmak zorundadır. 9
E ğ itim ö ğ retimin oda ğ ında ö ğ renciler yer almaktadır. Okullarda kullanılacak olan programlar, fiziki yapı ve donanım, araç ve gereçler ö ğ renciler için hazırlanmı ş tır. Okullarda yürütülecek olan bütün ö ğ renme ö ğ retme etkinlikleri de ö ğ rencilere göre düzenlenmelidir. 10
Progamların hazırlanmasında oldu ğ u gibi ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerinin düzenlenmesinde de ö ğ rencilerin bireysel farklılıkları dikkate alınmalıdır. Bir okulda farklı bili ş sel, duyu ş sal, psiko- motor özelliklere sahip olan ö ğ renciler oldu ğ u gibi aynı sınıf içerisinde de bu özellikler bakımından farklılık gösteren ö ğ renciler bulunmaktadır. 11
Ayrıca ö ğ rencilerin genetik olarak getirdikleri ile birlikte ya ş am içerisinde tamamlanan ”olgunla ş ma” ve ya ş antılar sonucu ş ekillenen ”hazırbulunu ş luk” düzeyleri de farklılık göstermektedir. İ lgi ve ihtiyaçlar da dikkate alındı ğ ında bir çok özellik bakımından aynı sınıf içerisinde dahi olsalar bile ö ğ renciler bir birlerinden oldukça farklı olabilmektdir. Bu da bireyelle ş tirilmi ş ö ğ retim veya grupla ö ğ retim yöntemleri ba ş ta olmak üzere ö ğ retmenlerin çok farklı ö ğ retim yöntem ve tekniklerini bir arada kullanması gereklili ğ ini i ş aret eder. 12
Ö ğ rencilerinin olgunla ş ma ve hazırbulunu ş luk düzeyleri ile ilgi ve ihtiyaçları hakkında bilgi sahibi olmayan bir ö ğ retmen ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerini geli ş igüzel gerçekle ş tirecektir. Ö ğ retmenin yapaca ğ ı ilk i ş her yönü ile dersine girece ğ i ö ğ rencileri tanımak olmalıdır. Ö ğ retmen ö ğ rencilerini her yönü ile tanıdıktan sonra planlarını yapmaya ba ş lamalıdır. 13
Ö ğ renciye görelik ilkesine göre ö ğ rencilerini tanımak isteyen bir ö ğ retmen ders planlarını olu ş turmaya ba ş lamadan önce ş u sorulara cevap aramalıdır: ”Ö ğ renciler arasında bireysel farklılıklar var mı?” ”Ö ğ renciler arasındaki bireysel farklılıklar nelerdir?” 14
ö ğ rencinin ilgileri, ihtiyaçları, yetenekleri olgunla ş ma ve hazırbulunu ş luk düzeyleri Motivasyonları Dikkatleri ö ğ renmeler arasında ili ş ki kurabilme becerisi ö ğ renme etkinliklerine ayırmaya istekli oldu ğ u zaman 15
Okullargerçekle ş tirilecek olan ö ğ renme ö ğ retme etkinlikleri ö ğ rencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını kar ş ılayacak, yeteneklerini geli ş tirecek nitelikte olmalıdır. Ö ğ retmenler ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerini planlarken ö ğ rencilerin ilgilerini, ihtiyaçlarını ve yeteneklerini dikkate almalıdır. Ö ğ renci, ya ş ının üzerindeki bir ö ğ renemeyi gerçekle ş tirebilecek beceriye sahip olmadı ğ ı için ö ğ renemeyecektir. Aynı yakla ş ım ö ğ rencinin yetene ğ inin altında kalan konular için de dikkate alınmalıdır. Ayrıca konu çok basit geldi ğ i veya yetene ğ inin çok üzerinde oldu ğ u için ö ğ renci ö ğ renmeye isteksiz olacaktır. 16
Motivasyon, ö ğ renme ve uygulamanın bütün evrelerini etkileyen önemli bir de ğ i ş kendir. Motivasyonu yüksek olan bir ö ğ renci ile motivasyonu dü ş ük olan bir ö ğ rencinin aynı düzeyde bir ö ğ renmeyi gerçekle ş tirebilece ğ ini dü ş ünmek son derece yanlı ş tır. Motivasyon ö ğ renci ihtiyaçları ile yakından ili ş kilendirilebilir. Ö ğ rencinin ihtiyaçları onun motivasyonunu ve dolayısı ile dikkatini ve ö ğ renme etkinli ğ ine ayıraca ğ ı zamanı yakından etkiler. 17
Ö ğ retim sonucuda ö ğ rencinin, gerçekle ş ecek olan ö ğ renmeleri ne kadar istedi ğ i de motivasyonun sa ğ lanmasında oldukça önemlidir. Gerçekle ş ecek olan ö ğ renme bir ödül gibi dü ş ünülebilir. E ğ er ö ğ renci ödülü çok istiyorsa motivasyonu üst düzeyde olacaktır. E ğ er istemiyorsa bu, motivasyon ve dolayısı ile ö ğ renme açısından büyük bir sıkıntının bulundu ğ ı anlamına gelir. Ancak en kötüsü ise ö ğ rencinin ödül hakkında hiç bir bilgisinin bulunmamasıdır. 18
Olgunla ş ma, vücut organlarının kendinden beklenen i ş leri yapabilecek düzeye ula ş abilmesi için ö ğ renme ya ş antılarından ba ğ ımsız olarak kalıtımla gelen biyolojik bir de ğ i ş medir. Özellikle psiko-motor davranı ş lar olgunla ş maya ba ğ lı olarak gerçekle ş ir. Ö ğ retmenler ö ğ renme etkiniklerini düzenlerken ö ğ rencilerin bu etkinlikleri gerçekle ş tirebilmesi için zihinsel, duyu ş sal ve psiko-motor anlamda yeterli olgunlu ğ a gelmi ş olmalarını dikkate almalıdır. 19
Hazırbulunu ş luk olgunla ş ma ile çok karı ş tırılan bir kavramdır. Olgunla ş ma, bireyin ya ş ı arttıkça bir takım yeterliklere sahip olmasını ifade ederken, olgunla ş madan daha geni ş bir kapsama sahip olan hazırbulunu ş luk ise olgunla ş ma ve ö ğ renme sonucu bireyin belli bir davranı ş ı yapabilecek düzeye gelmesini ifade etmektedir. Hazırbulunu ş luk, yapılacak bir ö ğ renme etkinli ğ i için ö ğ rencinin gerekli olan ön ko ş ul ö ğ renmelere sahip olmasıdır. Ö ğ renilecek konu ile ilgili ön ko ş ul niteli ğ indeki kazanımlar ne kadar iyi gerçekle ş mi ş ise yeni konunun ö ğ reniminin gerçekle ş mesi çok daha kolay olacaktır. 20
Ö ğ renme, bireyde “kendi ya ş antısı yoluyla” kalıcı izli davranı ş de ğ i ş ikli ğ i olu ş turma süreci oldu ğ una göre, buradaki “kendi ya ş antısı yoluyla” kavramı ö ğ rencinin ö ğ renme etkinliklerine aktif bir ş ekilde katılımını ifade etmektedir. Planlar hazırlanırken olabildi ğ ince çok duyu organına hitap edecek ş ekilde yöntem, teknik ve materyale yer verilmelidir. Kalıcılı ğ ı arttırmak için ö ğ renme sürecinde de ö ğ rencilerin “yaparak ya ş ayarak ö ğ renmelerine fırsat verilmelidir. 21
Ö ğ retmenler derslerin planlanması ve uygulamasında, ö ğ rencilerin zevkle katılımını sa ğ layacak, derslere canlılık ve zevkli bir hava verecek zengin e ğ itimsel etkinliklere yer vermelidir. Ö ğ retmenler ö ğ rencilerin derse etkin katılımını sa ğ lamak için, deney, problem çözme, gezi- gözlem, tartı ş ma, yaratıcı drama ve benzeri yöntem ve teknikleri kullanabilirler. Hatta farklı yöntem ve teknikleri birlikte kullanmak çok daha etkili olacaktır. 22
Bu ilkeye göre ö ğ rencilere gerçek hayatta kullanabilecekleri, ya ş ama becerisini kolayla ş tıran, i ş levselli ğ i olan bilgiler kazandırılmalıdır. Ö ğ renciler okullarda ö ğ rendikleri bilgileri günlük ya ş amlarında da kullanabilmedirler. Okulda kazandı ğ ı bilgilerin günlük ya ş amlarında da kullanabilece ğ i bilgiler oldu ğ unun farkına varan ö ğ renciler, aynı zamanda ö ğ renmeye de kendili ğ inden güdülenirler. 23
E ğ itim durumları düzenlenirken, bilgiler ö ğ rencilerin hayatın içerisinde kar ş ıla ş tı ğ ı problemler dikkate alınarak düzenlenmelidir. E ğ itim-ö ğ retim ortamı hayattan ayrı dü ş ünülmemeli, bizzat hayatın bir parçasıymı ş gibi düzenlenmelidir. 24
Bu ilkeye göre ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerinde somut olanlardan ba ş lanmalı gittikçe soyuta do ğ ru gidilmelidir. Özellikle okulöncesi ve ilkokullarda ö ğ renim gören ö ğ renciler somut i ş lemler döneminde oldu ğ undan bu ö ğ renci grupları ile çalı ş an ö ğ retmenler bu konuda çok daha dikkatli olmalıdır. Ayrıca ö ğ retmenler soyut olan konuları somut hale getirmelidir. Soyut konuları somutla ş tırmak için birçok duyu organına hitap eden araç ve gereçler kullanılabilir. 25
Ö ğ rencinin o zamana kadar ki bildiklerinden ve ya ş antılarından (tecrübeler) hareketle yeni bilgi ve ya ş antılar bilinenlerin üzerine in ş a edilir. Etkili ve kalıcı bir ö ğ renme, önceden ö ğ renilenler ile ba ğ kuruldu ğ unda gerçekle ş ir. Yeni bilgiler daha önce ö ğ renilen bilgiler ile ili ş kilendirildi ğ inde daha iyi ve anlamlı ö ğ renme meydana gelece ğ i için, yeni bilgi ve becerilerin kazandırılması ö ğ rencilerin önceden aynı konuda sahip oldukları bilgi ve becerilerin üzerine in ş a edilmesi ş eklinde gerçekle ş tirilmelidir. 26
Her ö ğ rencinin bir konuya ili ş kin hazırbulunu ş luk düzeyi farklı farklı olaca ğ ından, bu farklılıklara dikkat edilerek e ğ itim durumlarının düzenlenmesi gerekir. Yerine göre ö ğ retmenler her ö ğ rencinin hazırbulunu ş luk düzeyini belirlemeli ve ö ğ rencilerinin sahip oldu ğ u düzeylerinden hareketle bilinmeyene do ğ ru ilerlemelerini sa ğ lamalıdır. 27
Yakından uza ğ a ilkesi, ö ğ rencinin yer ve zaman açısından en yakınından hareket edilerek gittikçe daha uzak mekânlara veya zamana do ğ ru hareket edilmesi gerekti ğ ini ifade eder. Ö ğ renme ö ğ retme etkinlikleri bireyin içinde ya ş adı ğ ı ekolojik, sosyal ve kültürel çevreden ba ş lamalı ve buna ba ğ lı olarak halka gittikçe geni ş letilmelidir. Yakın çevrede yer alanlar bir bakıma ö ğ rencilerin hazırbulunu ş luk düzeyini, dolayısı ile de sahip oldukları ön ö ğ renme düzeylerini arttırmaktadır. 28
Yakından uza ğ a ilkesi için uzmanların üzerinde fazla durmadı ğ ı bir konu ise ö ğ rencilerin “yakın ilgisi”dir. Bu aslında sadece ö ğ retmenlerin de ğ il bütün e ğ itimcilerin dikkate alması gereken önemli bir noktadır. Ö ğ rencilerin günlük alı ş kanlıkları ve en çok yaptıkları aktiviteler ö ğ retmenler için ö ğ retim etkinliklerinin düzenlenmesinde hareket noktası olmalıdır. Ö ğ retmenler ö ğ rencilerin yakın ilgilerinden ba ş layarak e ğ itim durumlarını düzenlemesi, ö ğ rencilerin ö ğ renmeye daha istekli olmalarını da sa ğ layacaktır. Bu da ö ğ rencilerin ilgi duydukları bir konuda isteyerek ö ğ renmeleri için do ğ al bir ortam olu ş turaca ğ ından, ö ğ renmenin daha kolay gerçekle ş mesini sa ğ layacaktır. 29
Her insan öncelikle kendisi için kolay ve basit olanları rahat bir ş ekilde ö ğ renebilir. Ardından bu ö ğ rendiklerinden hareketle git gide daha zor ve karma ş ık yapı veya kavramları ö ğ renebilir. Bu nedenle ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerinde önce basit olanlar sunulur, gittikçe ayrıntılara girilir. 30
Ö ğ renme ö ğ retme etkinliklerini basitten karma ş ı ğ a/kolaydan zora do ğ ru organize edilmesi ö ğ rencilerin ba ş arma duygusu kazanmasına da imkan verece ğ inden akademik öz benliklerinin geli ş mesine imkan vermektedir. Ö ğ renciler kendilerine kolay ve basit gelen konuları ö ğ renmede sıkıntı ya ş amayacakları için o konu alanında temelleri sa ğ lam atılmı ş bilgilere sahip olacaklardır. Daha sonra gittikçe zorla ş an veya karma ş ıkla ş an konuları bu temelin üzerine in ş a edece ğ inden çok fazla zorlanmayacaktır. 31
Tümdengelim ilkesine göre bir konu özelli ğ ine göre genelden özele veya bütünden parçalarına do ğ ru ö ğ retilecek ş ekilde planlamalıdır. Çünkü ö ğ renciler ilk kez kar ş ıla ş tıkları bir konunun öncelikle genelini veya bütününü kavrarlar. 32
Aktuailite ilkesine göre ö ğ retilecek olan bilgiler güncel olmalıdır. E ğ er güncel olmayan ve ö ğ rencilerin i ş ine yaramayacak bilgiler söz konusu ise gerçekle ş tirilen ö ğ renme ö ğ retme etkinli ğ i zaman kaybından ba ş ka bir ş ey olmayacaktır. Aktuailite ilkesine göre, dersin i ş lenirken güncel olay ve sorunlar arasında ili ş ki kurularak e ğ itim ve ö ğ retim faaliyetlerinin yürütülmesi gerekmektedir. 33
Ö ğ retmenler ö ğ rencilerin derse ilgisini çekmek istiyor ise yakın çevredeki güncel olaylardan ba ş lamalıdır. Konular güncel olaylar ve sorunlar ile ili ş kilendirilerek verilmelidir. Bilginin bu ş ekilde güncel olması aynı zamanda ö ğ renilen bilginin ya ş ama transferini de kolayla ş tıracaktır. Derslerde güncel konulara yer verilmesi veya konuların güncel olay ve sorunlarla ili ş kilendirilerek i ş lenmesi aynı zamanda ülke ve dünyada ya ş anan olaylara duyarlı bireylerin yeti ş tirilmesini de sa ğ layacaktır. 34
Tekrar kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belle ğ e aktarılmasında ve uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanmasında son derece önemlidir. Bu nedenle ö ğ rencilere, kazanmı ş oldukları bilgi ve becerileri çe ş itli ortamlarda uygulama ş ansı verilerek tekrar etme fırsatı tanınmalıdır. Tekrar olmadı ğ ı takdirde zaman içerisinde ö ğ renilen bilgi unutulacaktır. 35
E ğ itim programların hazırlanı ş ından uygulanı ş ına kadar ileti ş im boyutunu ön plana çıkaran bir ilkedir. İ ki boyutta ele alınan açıklık ilkesinin ilk boyutu herkes tarafından anla ş ılabilen ortak bir dilin kullanımını ifade eder. Açıklık ilkesi e ğ itim programlarını hazırlayanların ve ö ğ retmenlerin, herkes tarafından aynı ş ekilde anla ş ılması anlamına gelmektedir. 36
Açıklık ilkesinin ikinci boyutunda ise ö ğ retim sürecinin birçok duyu organına hitap edecek ş ekilde düzenlenmesi gereklili ğ i yer almaktadır. Bu anlamda açıklık ilkesine göre ö ğ rencilerin ne kadar çok duyu organı ö ğ renmeye katılırsa ö ğ retimde açıklık da o derece artmaktadır. 37
Ekonomiklik ilkesine göre her türlü e ğ itim ö ğ retim faaliyetleri en kısa zamanda, en az emek ve maliyetle en yüksek verim elde edilecek ş ekilde düzenlenmelidir. Ancak bunu gerçekle ş tirmek içinde üst düzey hedefler göz ardı edilmemelidir. Ekonomiklik ilkesinin etkili bir ş ekilde gerçekle ş tirilmesi için planlama çok önemlidir. Ö ğ retmen iyi bir planlama ile bir konuyu gerek ö ğ rencilerin gerekse kendisinin daha az emek harcayarak ö ğ retebilece ğ i/ö ğ renebilece ğ i hale getirebilir. Aynı zamanda iyi bir planlama ile aynı konuyu daha az parasal harcama gerektiren yöntem, teknik, araç ve gereçler ile ö ğ retebilir. 38
Bütünlük ilkesi ö ğ rencinin çe ş itli özelliklerinin (zihinsel, fiziksel, sosyal, psikolojik vb.) bir bütün olarak ele alınmasını ve ö ğ renilecek bilginin bir bütün içerisinde verilmesini ifade eder. Bütünlük ilkesi birinci boyutta, çocu ğ un zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak bir bütün ş eklinde ele alınmasını ifade eder. E ğ itim ö ğ retim etkinlikleri düzenlenirken ö ğ rencilerin bu özelliklerinin bir bütün olarak geli ş mesine imkan verecek ş ekilde tasarlanmalıdır. 39
İ kinci boyutta ise bütünlük ilkesi, bilgilerin ö ğ rencilerin en iyi ş ekilde ve kolayca anlayabilece ğ i anlamlı bir bütünlük içerisinde verilmesini ifade eder. Bilgiler bir birine ba ğ lı ve bir birini tamamlayacak ş ekilde verilmelidir. Ö ğ rencilere bilgiler anlamlı bir bütün içerisinde verildi ğ inde, anlamlı ö ğ renmeler meydana gelir ve bu durumda ö ğ renmenin daha kalıcı olmasını sa ğ lar. 40
E ğ itimin temel i ş levlerinden birisi bireyleri içerisinde ya ş adı ğ ı toplumun bir parçası haline getirecek ş ekilde onun sosyalle ş mesini sa ğ lamaktır. Bu süreçte birey toplumun kabul etti ğ i de ğ erleri, otoriteye aykırı davranı ş larda bulunmamayı, kurallara uymayı ö ğ renir. Aynı zamanda sosyalle ş me sürecinde ba ş kalarının hakkını gaspetmeyecek ş ekilde kendisinin özgürce hareket edebilece ğ ini ö ğ renir. 41
Sosyallik ilkesine göre ba ş kalarına tanınan haklara zarar vermemek sureti ile ö ğ renci kendi kararlarını özgürce alabilir ve uygulayabilir. Ö ğ retmenler ö ğ rencilere özgür olduklarını sınıf içerisindeki kuralları birlikte belirledikleri zaman hissettirebilir. Ö ğ rencilerin, sınıf içerisinde ö ğ renme ö ğ retme etkinlerinin gerçekle ş tirildi ğ i esnada bir birlerine saygı göstermeleri, biri konu ş urken di ğ erlerinin dinlemesi, söz alarak konu ş maya istekli olmaları, ortaya atılan bir fikri özgürce ama fikri atan ile çatı ş ma ortamı yaratmadan ele ş tirilerde bulunmaları sosyalle ş me sürecinde önemli bir ilerleme gösterdi ğ ini ortaya koyar. 42
Transfer ilkesine göre, ö ğ renilen bir bilgi, hayata veya mevcut ş artlarda ortaya çıkan ba ş ka bir disiplin alanınındaki problemi çözmek için transfer edilebilmelidir. Bu anlamda transfer ilkesi iki boyutta ele alınması gereken bir ilkedir. Birinci boyut ö ğ renilen bilginin hayata transfer edilebilmesi, ikinci boyut ise bilginin di ğ er disiplinlere transfer edilebilmesidir. 43
Transfer ilkesi, daha önce ö ğ renilen bilginin yeni bir durumda kullanılmasını ifade eder. Bu nedenle ö ğ renilen bir bilgiyi ö ğ rencilerin günlük ya ş amlarına transfer edebilmesi gerekir. E ğ er ö ğ renciler transferi gerçekle ş tiremiyorsa bu bilginin ö ğ renilmi ş olması hiç bir anlam ifade etmez. Ö ğ renilen bir bilgi, hayata transfer edilebiliyor ise veya ba ş ka bir ifade ile günlük ya ş am içerisinde kullanılabiliyor ise bir anlam kazanır. 44
Geçmi ş te ö ğ renilen bir bilgi yeni bir duruma veya yeni ö ğ renilen bir bilgi ba ş ka bir disipline transfer edilebilmelidir. Ö ğ renilen bir bilginin transferi, ö ğ renilmi ş olan bilgi ile transfer edilecek durum arasındaki benzerlikle yakından ili ş kilidir. Ö ğ retmenler, ö ğ rencilere sahip oldukları bilgileri hangi disiplinlerde kullanabilecekleri hakkında rehberlik yapmalı veya vermi ş oldukları yeni bir bilgiye ili ş kin daha önceden hangi derslerde ö ğ renilen bilgilerden yararlanabileceklerine ili ş kin ö ğ rencilerine ipuçları vermelidirler. 45
Dijital Bölünme olarak ifade edilen bilgi ve ileti ş im teknolojilerine eri ş im ve kullanımında ya ş anan e ş itsizlikler ülkeler arasında hatta aynı ülke sınırları içerisinde dahi gittikçe artmaktadır. Bu durum e ğ itim alanı için de geçerli oldu ğ undan e ğ itimin bu olaya kayıtsız kalması mümkün de ğ ildir. E ğ itim ve ö ğ retim faaliyetleri de geli ş en ve de ğ i ş en teknolojiye ayak uydurmalı, bilgiye çok çabuk bir ş ekilde ula ş mayı sa ğ layan ve bilginin ö ğ renilmesini kolayla ş tıran ba ş ta bilgisayar olmak üzere çe ş itli teknolojik araç ve gereçlerden faydalanılmalıdır. Çünkü e ğ itim alanında kullanılan teknoloji, bir ba ş ka ifade ile e ğ itim teknolojileri ö ğ renmenin daha kolay gerçekle ş mesini ve daha kalıcı olmasını sa ğ lamaktadır. 46
Teknoloji ilkesi, sadece klasik e ğ itim teknolojilerinin kullanımını de ğ il, e ğ itim ö ğ retim etkinlerinde konunun özelli ğ ine göre ba ş ta bilgisayar olmak üzere dijital bölünmeyi de önleyecek nitelikteki bilgi ve ileti ş im teknolojilerinin kullanılması gerekti ğ ini ortaya koyan bir ilkedir. Birçok ülkede klasik e ğ itim teknolojilerden farklı olarak bilgisayar ba ş ta olmak üzere bilgi ve ileti ş im teknolojilerinden e ğ itimde daha fazla faydalanmak üzere projeler hayata geçirilmi ş tir. 47
En ba ş ta belirlenmi ş olan hedef ve kazanımlara, ö ğ renme ö ğ retme etkinlikleri gerçekle ş tirildikten sonra ö ğ rencilerin sahip olup olmadıklarını belirlemek gerekmektedir. De ğ erlendirme ilkesi hedefe ula ş ılıp ula ş ılmadı ğ ının çe ş itli ölçme araçları kullanılarak de ğ erlendirmelerde bulunmak sureti ile belirlenmesi gerekti ğ ini ifade eder. 48
Ö ğ retmenler ö ğ renme ö ğ retme sürecine ba ş lamadan (1) öncesinde (ö ğ rencilerin hazırbulunu ş luk düzeyini belirlemek için), (2)süreç esnasında (Ö ğ renmelerde meydana gelen eksikleri veya hataları düzeltmek için) ve (3) süreç sonrasında (ba ş langıçta belirlenmi ş olan hedeflere ula ş ılıp ula ş ılmadı ğ ını belirlemek için) de ğ erlendirmelerde bulunmalıdır. 49