ŞEHİR PLANLAMA VE TASARIM EĞİTİMİNDE GÖRSEL DİLİN KURGUSU 3.Bölüm ŞEHİR PLANLAMA VE TASARIM EĞİTİMİNDE GÖRSEL DİLİN KURGUSU
Arnheim, insanın bilme yetisinin en etkin aracı görme duyusu olduğunu vurgular. Kişinin, görme duyusu ile yapılan tüm eylemleri, daha sonra bunları değerlendirecek ve düşünceye çevirecek olan zihin için imgeler şeklinde toplayarak, kavram oluşumuna zemin hazırladığını belirtir. Bu yaklaşımdan hareketle, görsel okuryazarlığın geliştirilmesi için görme duyusunun geliştirilmesinin gereği ortadadır.
Görsel Düşünme-Görsel Okuryazarlık Her dil sembollerden oluşur ve bir gramer gerektirir. Gramer sembollerin nasıl bir araya geleceğine ilişkin biz dizi kuralları içerir.(Evyapan,1984) Bu kurallar setini görsel bir dil oluşturacak şekilde kullanma becerisine dönüştürme durumu, görsel okuryazarlık olarak adlandırılabilir.
Görsel düşünme, görsel algıyı ve bu algıyı geliştirecek analizi gerekli kılar. Görsel analiz için kullanılabilecek başlıca araç soyutlamadır. Soyutlama aslında bir anlamda parça ile bütün arasındaki ilişkinin kavranmasıdır. Parça ile bütün arasındaki ilişkiyi kavramaya ve dolayısıyla soyutlamaya dayalı bir görsel okuryazarlık geliştirilmesinde, koyduğun koymadığını var eder ilkesi ve düzen başlıca araçlar arasındadır.
3.1. Soyutlama: Zihinde Canlandırma ve Yorumlama Yapısal özelliklerin soyut bir biçimde kavranması algının temelini ve bilme yetisinin başlangıcını oluşturur. Bu ilişkide soyutlama, algılama ve düşünme arasındaki ilişki vazgeçilmez bir halkadır. Buradan hareketle soyutlama, algılama ve düşünmenin en temel ortak özelliği ve nesneyi yorumlamanın bir aracı olarak ortaya konulmaktadır. Dolayısıyla görsel düşünme için soyutlama olmazsa olmaz bir araçtır.
Soyutlama, en genel anlamıyla, bir şeyin kendisine ait, başkalarında bulunmayan ve o şeyi kendisi yapan en belirgin özelliğini ortaya çıkarmaktadır. Basit bir ifade ile mükemmeli, özü yakalamaktır. Picasso’nun “Boğalar” soyutlamasında bilinen bir nesne en az, en yalın çizgiler ile ifade edilmiştir.
Şekil1. Nesnenin Belirgin Özelliklerinin ve Özünün Dışa Vurumu
Soyutlama akıl gözüyle görebilmektir. Hayallerimizi, hayallerimizin ürünü imgeleri yaratmak, onları zihnimizde biçimlendirmeye çalışmak, ya da zihnimizde nesneleri soymak, aklımızda onlara kimsenin bilmediği yeni biçimler vermek ise akıl gözü ile görebilmenin başlıca yollarıdır. (Tuğlacı,1995)
Görsel bir ifade haline gelen düşünce , tasarımcının öznel durumunu da içermektedir. Bu durumda yaratıcı düşüncenin geliştirmesinde soyutlama, bir üst dil olarak önemli bir rol üstlenmektedir. Lichtenstein’in çalışması, soyutlama yolu ile nesneleri zihinde yeniden biçimlendirmenin bir örneğidir.
Şekil2. Gerçeklikte Ayrılamaz Olanı Düşüncede Ayırma ve Yeniden Biçimlendirme
Bir nesnenin özellikleri ya da özellikleri arasındaki ilişkilerden herhangi birini tek başına alan, ansal bir işlem olarak kabul edilen soyutlama, insan zihninde gerçekte yeniden somuta varmak ve somut bütünü parçaların birbiriyle olan ilişkileri içinde tümüyle kavramak için bir “bilgi yöntemi” olarak kullanılmaktadır.
Bilgilenme sürecinde soyut ve somut ayrılmaz bir birlik içindedir Bilgilenme sürecinde soyut ve somut ayrılmaz bir birlik içindedir. Bilgilenme duyularımızla, algılama somutla başlar. Önce somut bütünün, dışsal ve biçimsel görünümü algılanır. Somutu tüm ayrıntıları ile bilmek, bir bütünün parçalarını ve bu parçaların arasındaki ilişkileri de bilmek demektir. Bütünün zihinde yeniden yaratılması somuttan soyuta ve tekrar soyuttan somuta işleyen bir döngüde sağlanır. (Hançerlioğlu,1993)
Göz, zihin ve el arasındaki diyalogu amaçlayan çalışmalarda öğrenciler, verilen çevreyi oluşturan temel örüntüyü soyutlama aracılığı ile yeniden yorumlamışlardır. Kaynak: Öğrenci Çalışmaları Su Küpü Pekin-Olimpiyat Köyü,2008
Kaynak: Öğrenci Çalışmaları Kuş Yuvası, Pekin-Olimpiyat Köyü,2008
Görsel eğitimde düş gücünün geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır Görsel eğitimde düş gücünün geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bunun için yaygın olarak kullanılan yöntemlerden birisi yazılı bir metinde geçen bir mekanın görsel olarak ifadelendirilmesidir. Özellikle mekanı zihinde canlandırma ve yorumlama açısından en popüler malzeme İtalo Calvino’nun 1972 yılında yazdığı “Görünmez Kentler” kitabıdır. Kentler düşlem dünyasının bir ürünü olarak, soyut dilde betimlendiği için bu kitap, görsel dilin geliştirilmesinde zihinde canlandırma ve yorumlama amacına oldukça uygun bir uygulama aracıdır.
Çalışmalarda zihinde canlandırma ve yorumlama süreci sonunda görünmez kentleri görselleştiren ürünler elde edilmiştir. Şekil Görünmez Kentler Kaynak: Öğrenci Çalışmaları
3.2. Parça ve Bütünün İlişkisinin Kavraması Gestalt algı psikolojisi bütünün parçalarının toplamından farklı olduğu üzerine vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla, ister iki boyutlu şekiller ister üç boyutlu formlar ile bir bir düzenleme yapılsın bütünü algılama işi sadece kullanılan elemanlar üzerinden yapılamaz. Bu süreçte görsel dilin iki temel kurgusu önem kazanır.
Birinci kurgu, “koyduğun koymadığını var eder” olarak adlandırılabilir Birinci kurgu, “koyduğun koymadığını var eder” olarak adlandırılabilir. Bu kurguda şekil-zemin ve doluluk-boşluk ilişkileri aracılığıyla bütünün algılanması ve onun görselleştirilmesi tasarımcının çalışma üzerindeki kontrolü açısından önem taşır. İkinci kurgu ise daha çok parçaların kendi aralarında ve bütünle kurdukları organizasyonel ilişkilen okunması yani ‘düzen’ olarak ifade edilebilir.
Koyduğun Koymadığını Var Eder Şekil-Zemin İlişkisi Gestalt algı psikolojisinin tasarım için en önemli katkılarından biri şekil ve zemin ilişkisine dair bulgularıdır. Buna göre görsel bir imge ile karşılaşıldığında baskın olan bir şekil zeminden ayrı olarak algılanmaya eğilimlidir.
Çalışma öğrencilerden verilen çevreyi soyutlayarak şekil ve zemin ilişkisi bağlamında yeniden yorumlamalarına ilişkin bir örnektir. Park Düzenlemesi, Pekin, 2008 Kaynak: Öğrencileri Çalışmaları
İmgeler şekil-zaman arasındaki basit ayırıma dayanır İmgeler şekil-zaman arasındaki basit ayırıma dayanır. Dolayısıyla nesneyi anlamak, onda yeterince basit kavranılabilir bir biçim bulmaktır. Böylece nesne görülebilir kılınır ve öznel özellikleri kavranabilir. En basit şekil-zaman ilişkisi iki boyutlu çalışmalarda gözlenir.
Doluluk – Boşluk İlişkisi Tasarımda boşluk dinamik ve etkin bir elemandır. Bu dinamik ve etkin olma durumu dolulukla boşluğun karşılıklı dönüştüğü bir alanda gerçekleşir. Bu süreçte boşluğun oluşması için onun algılanabilir olması ve işlenmesi gerekir.
Düzen: Bütünün Organizasyon Kuralı/Kuralları Gestalt algı psikolojisine göre ‘düzen’ algılama sürecini kolaylaştıran bir etkendir. Sürekli tekrarlanan basit düzgün formlar daha kolay görünür ve algılanır. Bundan dolayı fiziksel organizasyonun başarısı, bütünün düzen içermesiyle doğrudan bağlantılıdır.
Bir tasarımın düzenli olma durumunu değerlendirmesinde iki temel ölçüt vardır. Bunlar basitlik ve bütünlük derecesidir. Toplamda parçaların birbiriyle ilişkileri önemli değilken, bütünü tanımlayan parçaların birbiriyle ile olan ilişkileri önemlidir. (Weber,1995)
Çalışma öğrencilerin verilen çevrede bütünlüğü/birliği, soyutlama aracılığı ile yeni bir biçimde aktardıkları bir örnektir. Şekil Birlik/Bütünlük Algısı Alışveriş Merkezi ve Meydanı, Pekin,2008 Kaynak: Öğrencileri Çalışmaları
Düzeni algılayabilmek açısından önemli bir araçta hiyerarşidir. Gestalt kuramcıları, gözün çevreyi bir bütün olarak algılama eğiliminde olduğunu, algılanan yapıyı oluşturan elemanlar arasındaki ilişkiyi, elemanları seçmek, bir araya getirmek, en basit ve yalın forma ulaşmak için gruplama ilkesinin önemli olduğunu vurgulamışlardır.
Düzenin mümkün olan en alt mertebesi ve en az verimli olanı homojenliktir. Katı bir düzen homojenliğe ve monotonluğa yol açar. Çalışma öğrencilerin verilen çevrede homojen gruplamayı, soyutlama aracılığı ile yeni bir biçimde ifade ettikleri bir örnektir. Kaynak: Öğrencileri Çalışmaları Eğlence Merkezi, Pekin,2008
Düzen bütün karmaşıklık düzeylerinde var olabilir Düzen bütün karmaşıklık düzeylerinde var olabilir. Yapı ne kadar karmaşıksa, düzeni elde etmek o kadar gerekli ve zordur. Bir tasarımda düzene ulaşmanın kuralları gözden geçirildiğinde temel ilkeler aşağıdaki şekilde özetlenebilir. Çeşitliliğe yer vermeyen bir düzen monotonluk ve sıkıntıya yol açar; aksine düzene yer bırakmayan bir çeşitlilik kaos ile sonuçlar. Her parçanın bütün ile uygun bir ilişki ve uyum içinde düzenlenmesi gerekir.
Düzeni değerlendirmede iki temel ölçüt söz konusudur. Geometrinin bir araç olarak tasarımda düzen ve ilişkilerinin anlaşılması ve çözümlenmesinde önemli bir rolü vardır. Düzeni değerlendirmede iki temel ölçüt söz konusudur. Basitlik derecesi, düzeni sağlayan kuralların okunabilirliğiyle ilgilidir. Bütünlük derecesi, parçaların birbirleri ile olan ilişkileri ile ilgilidir. Düzen aracılığı ile beklene, bir dil oluşturmaktır. Bu dilin sürekliliği düzenin başarısı açısından önemlidir.
Bütünü organize etmek için bir koordinat sisteminin izlerinin rehberliğinde tasarımı gerçekleştirmek düzen duygusunun gelişmesine yardımcı olmaktadır. Çalışma, öğrencilerin verilen çevrede var olan koordinat sistemini soyutlama aracılığıyla aktardıkları bir örnektir. Kaynak: Öğrencileri Çalışmaları Olimpiyat Köyü Metro İstasyonu, Pekin, 2008
Görsel Dil ve Kentin Okunabilirliği Arasında Kurulan İlişki Gestalt kuramcılarına göre, bütünler ve parçalar vardır ve insanlar parçaları algılamaktansa organize bütünleri algılamaya eğilimlidirler. Bu durumu Lynch fiziksel bütünsel sadece onu oluşturan parçaların niteliklerinden değil aynı zamanda onların organizasyonundan etkilenir şeklinde açıklamaktadır.
Bu konu, bütün parça ilişkisinin çok daha karmaşık olduğu kentin planlanması açısından daha da önemlidir. Dolayısıyla, kent planlama işliğindeki eğitim, bütünün kavratılması ve bu bütünün yeniden nasıl örgütleneceği konusuna odaklanmalıdır (Günay, 2007b). Yapılı çevrenin düzenlenmesi ve bu yapıya doğru araçlar aracılığıyla müdahale edilmesi anlamında parça ile bütün arasındaki ilişkinin kavranılmış olması, şehir plancıları için önemli bir mesleki donanımdır.
Bu çerçevede iki farklı yaklaşımla planlanmış iki kent dokusu olarak örnek verilmiştir. Örnekte olduğu gibi, yapı adaları kendi içlerine kapalı, izole edilmiş tek başlarına parçalar değildir. Planlı bir bütüne bağlı oluşan kent olgusu (Hollanda) Planlı bir bütüne bağlı olmadan oluşan kent olgusu (Türkiye)
İnsanlar ancak belirli bir düzenin kavranmasıyla dünyayı genelleştirip sınıflandırabilir, böylelikle çevrelerini anlayabilirler (Weber,1995). Dolayısıyla yaşanılan çevrenin tasarlanması ile elde edilen düzen hissi, insanın kontrol edebildiği bir çevre olmasından kaynaklanan psikolojik durum, onun yaşam kalitesini etkileyen bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Lynch bunu durumsal kalite olarak adlandırmaktadır. Lynch’e göre kentdaşların yaşadıkları kentlere ait çizdikleri algıya dayalı haritalardaki kentle ilişkin imge zenginliği duyumsal kalitenin göstergesidir.
Dolayısıyla zihin haritaları, bize kentlerin görsel kalitesi hakkında bilgi verir. Kent imgeleri olarak belleklerde yer eden öğeler, aynı zamanda okunabilir çevrelerin gerçekleştirilmesinde yol göstericidir. Lynch, Gestalt kuramının temel aldığı yaklaşımla alında bütünü oluşturan beş öğe üzerinden kenti algılamaya, temel olan form üzerinden bütünü görsel organizasyonun yakınlık, süreklilik, simetri,kapalılık kuralları çerçevesinde anlamaya çalışır.
Lynch’e göre görsel organizasyonun kuralları açısından birinci kademede, akslar ve kenarlar süreklilik kavramının elemanıdır. Kent mekanını oluşturan ikinci kademe, doluluk ve boşlukları birleştiren çizgilerin organizasyonudur. Sonuç olarak, bir sistematik içindeki kurallı birliktelikler, kenti ve mekanı referans alan öğreti açısından büyük önem taşımaktadır.
3.3. İlk Yıl Planlama İşliği Deneyimlerinden Örnekler: Görsel Dilin Mekansal Kurgusu Açık Alan Düzenlemeleri Bu çalışmalarda, insanın bulunduğu çevreyi algılamasında Gestalt ve temel tasarım ilkelerinin ana referans noktaları olduğu bir yaklaşım izlenmiştir. Soyut dünyanın bazı kavramları somut dünyaya aktarılmıştır. Örneğin insanın mekanla olan ilişkileri çerçevesinde “hareket”, “devingenlik”, “süreklilik”, “değişkenlik” kavramları incelenmiştir.
Kent Terası Açık Alan Düzenlemesi Bu çalışmanın amacı topografyanın olanaklarını anlamak ve yer düzlemini kontrol edebilmektir. Çalışmada belirlenen bir açık alanda “buluşma”, “toplanma”, “seyir” ve “dinleti” eylemlerini içeren, “çocuklar”, “gençler”, “yaşlılar” gibi farklı yaş gruplarına uygun mekanların tasarlanması beklenmiştir.
Kent Terası Çalışma Alanı Anıtkabir Alanı Kent Terası Düzenleme Alanı
Çalışmanın ilk aşamasında, yakın çevre analizleri aracılığı ile çalışma alanının özelliklerinin anlaşılması için elde edilen bilgiler hali hazır harita ve maket üzerinden sunulmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında beklenen, yapılan analizler doğrultusunda ve topografyanın özellikleri de göz önüne alınarak, istenilen eylemlerin gerçekleştirilebileceği mekanların yer seçimini belirleyen ilişkiler şemasının yapılmasıdır. Çalışmanın üçüncü aşamasında, kent terasının 1/500 ölçekli tasarımı gerçekleştirilmiştir.
TCDD Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesinin Yeniden Düzenlenmesi Mevcut Durum TCDD Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi Müze ve Yakın Çevresi
Açık alan çalışmalarının ortak özelliği öğrencilerin yön sezgilerini geliştirmek; yaya davranış ve hareketlerini izleyerek aynı zamanda yaya odaklı mekan biçimlenmesinde yaratıcı bir çabaya girmelerini sağlamaktadır. TCDD Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi Yeniden Düzenleme Projesi
Su Parkı Tasarımı Park kullanımındaki bir alan eş yükselti eğrileri yardımıyla suyun farklı bir şekilde hareketine olanak tanıyan bir tasarım.
Konut Yaşam Çevresi Düzenlemesi Bu çalışmada amaç, boş bir alanda kent mekanını biçimlendiren elemanların ve işlevlerin gerçekleştirilmesidir. Bu uygulamada görsel dilin öğelerini de içine alan bir dizi kavram üzerinde durulmuştur; Düzen: örüntü, tipoloji, basitlik, devamlılık, Sistem: kapalı/içe dönük, açık/dışa dönük Okunabilirlik: sınırlar, düğümler, odaklar, akslar, bölgeler Mekan: doluluk-boşluk, yoğunluk, mekansal hiyerarşi, işlev.
Konut Yaşam Çevresi Tasarımı