A STEP TO GREEN WORLD- "DEVELOPING A CURRICULUM ON RENEWABLE ENERGY RESOURCES“ A STEP TO GREEN WORLD- "DEVELOPING A CURRICULUM ON RENEWABLE ENERGY RESOURCES“
İklim değişikliği kavramının yoğun olarak gündeme gelmesi, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğuna dair bilimsel bulguların artması, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin kendini hissettirmeye başlaması ile başlamıştır.
İnsan kaynaklı sera gazı salımında enerji sektörünün tüm diğer sektörlerden çok daha yüksek bir payının olması, iklim değişikliği çerçevesinde alınacak ve uygulanacak önlemlerin de ağırlıklı olarak bu sektörde gerçekleşeceği anlamına gelmektedir.
Diğer bir ifadeyle, dünyada iklim değişikliği ile enerji politikaları birbirine entegre edilmiş, özellikle sera gazı azaltımı yönünde taahhütte bulunan ülkeler tüm enerji politikalarını bu çerçevede şekillendirmek durumunda kalmışlardır.
1980’li yılların sonlarından başlayarak, insanın iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini ve baskısını azaltmak için, Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası kuruluşların öncülüğünde çalışmalar yapılmış, sonucunda geniş bir katılımla İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü (KP) oluşturulmuştur.
İDÇS ve KP, bir yandan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını sınırlandırmaya ve azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler getirirken, bir yandan da, uluslar arası emisyon ticareti, teknoloji ve sermaye hareketleri konusunda giderek etkin olmaya başlamıştır.
Dünya ile birlikte, çevreyle ilgili duyarlılık, Türkiye'nin iç ve dış politikasında önemli konulardan birisi haline gelmiştir. İklim değişikliği, sosyal ve ekonomik sonuçları ve kalkınmanın önünde yaratacağı engeller bakımından çevre konuları arasında ilk sırada yer almaktadır.
Yenilenebilir enerji gücünü güneşten alan ve hiç tükenmeyecek olarak düşünülen, çevreye emisyon yaymayan enerji çeşitleridir.
Fosil yakıt fiyatlarındaki artış seyri, iklim değişikliği eksenli kaygılar ile birlikte enerji sektöründe gerek arz, gerekse talep tarafında bir dizi yeni yönelimi beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik gelişmeler küresel ölçekte ivme kazanmaya başlamıştır
Yenilenebilir enerji kaynakları çevresel iyileştirme, artan yakıt çeşitliliği, ulusal güvenlik ve bölgesel ekonomik gelişme gibi yararlar sunarak dünya enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayabilir
Türkiye özellikle hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve biokütle olmak üzere önemli miktarda yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynakları potansiyel olarak kömürden sonra ikinci sırada gelmektedir.
Türkiye’de enerji üretiminin dağılımı
Ülkemizdeki yenilenebilir enerji üretiminde en önemli pay hidroelektrik ve biokütleye aittir. Rüzgâr ve güneş enerjisinin payı henüz çok küçük olmakla birlikte gelecekte artması beklenmektedir.
Türkiye genel olarak Avrupa’nın en çok güneş alan 2. ülkesidir. Türkiye de ortalama yıllık güneşlenme süresi 2640 saat, yıllık güneş enerjisi ışınım şiddeti 1311 kWh/m² olarak belirlenmiştir. Türkiye, güneş enerjisi yönünden zengin bir bölgede yer almasına karşın bu enerjiden yeteri kadar faydalanamamaktadır.
Antalya’nın yıllık güneşlenme süresi 3012 saat, yıllık güneş enerjisi ışınım şiddeti kWh/m²’dir.
Türkiye’nin brüt güneş enerjisi potansiyeli 87.5 milyon ton eşdeğer petroldür. Bu değerin 26.5'i ısıl kullanıma, 8.75'i ise elektrik üretmeye uygundur. Ülkemiz günümüzde bu potansiyelin yüzbinde ikisinden yararlanmaktadır. Türkiyede bulunan konut sayısı yaklaşık 18 milyon dolayındadır. Bu konutlardan 4 milyonu çeşitli şekillerde güneş enerjisinden yararlanmaktadır. Güneş enerjisinden yararlanmanın iki yolu vardır.
Güneş ışınlarının ısıtıcı etkisinden yararlanarak oluşturulan ısıl sistemler bunlardan birincisidir. Bu sistemlerde genellikle güneş ışığı bazı özel yapılarla(kolektör) çeşitli sıvıların ısıtılmasını sağlar. Bu yöntem daha çok evlerimizdeki sıcak su ihtiyacını karşılamakta kullanılır
İkinci yöntem ise bazı yarı iletkenlerin yardımıyla üretilen ve elektrik üretilmesini sağlayan güneş pilleridir. Fotovoltaik sistemler olarak da adlandırılan bu sistemler şimdilik büyük çaplı enerji çözümleri sunamamaktadır. Fakat deniz feneri, cep telefonu baz istasyonları, çiftlik evleri gibi şebekeden uzak alanlarda pratik bir çözüm olarak kullanılmaktadır.
Antalya g ü neş evi projesi:
Diyarbakır güneş evi projesi:
Ülkemizde rüzgar enerjisiyle ilgili çalışmaların başlangıç tarihi çok eskilere dayanmamaktadır. Bu konudaki çalışmaları ilk başlatan kurum 1980'li yılların ortalarında Elektrik İşleri Etüt İdaresi olmuştur. Başlangıç çalışmaları rüzgar potansiyelini tespit amacıyla gerçekleştirilen etüt faaliyetlerinden ibarettir. Bu yıllarda Türkiye rüzgar atlası çalışması yapılmıştır.
1995 yılından başlayarak bazı küçük uygulamalar Yap - İşlet - Devret modeliyle gerçekleştirilmiştir.
Bozcaada Rüzgar Santralı DEMİRER HOLDING A.Ş. Çanakkale Bozcaada 10.2 MW
Bandırma Rüzgar Santralı ATLANTİS TİCARET Balıkesir-Bandırma 15 MW
Çeşme Alaçatı Rüzgar Santralı ARES A.Ş. İzmir-Çeşme Alaçatı 7.2 MW
Kocadağ Rüzgar Santralı AS MAKİNSAN İzmir-Çeşme Kocadağ 50.4 MW
Datça Rüzgar Santralı DEMİRER HOLDING A.Ş. Datça-Muğla 28.8 MW
Belen Rüzgar Santralı TEKNİK TİCARET Belen-Hatay MW
Biyogaz’da ülkemizde yeterli değeri bulamamış bir yenilenebilir enerji kaynağıdır.
Antalya olarak bizim bu projeden beklentimiz, güneş enerjisinden elektrik elde edebilmek doğrultusunda bir modül geliştirebilmektir.