Wank Manastırı ( Kızıl Manastır) Garmik Vank Ankara’nın bugün ‘Dış kapı’ olarak bilinen semtinden Etlik yönüne giderken sağda kalan bir bina vardır. Yetmişli yıllarda ‘Mevkii Hastanesi’ bugün ise ‘Levazım amirliği’ olarak kullanılan bu binanın yerinde eskiden görkemli bir Ermeni Manastır’ı bulunurdu.
Ankara’ya ilk defa 2 Nisan 1703 tarihinde gelen seyyah Aubry de la Motraye, seyahatnamesinde Ermenilerin 5–6 kiliseleri olduğunu ayrıca şehrin dışında bir de çok güzel binaya sahip manastırları olduğunu söyler. Ermeni baş ruhanisi burada oturmaktadır. Manastır. Manastır çevresinde ise pek çok mimari parça, arşitrav kabartma, sütun başlığı, gövdesi ve kaidesi görülmektedir.
Diğer bir Fransız seyyah Paul Lucas ise Vank manastırına uğrar. Kesme taşlardan yapılmıştır. İtinalı bir işçiliğe sahip yüksek bir kubbesi vardır. Burada ayine de katılan Lucas, etrafta yedi eski kitabe tespit ederek bunların kopyalarını alır. Kilise’nin Mihrap kısmı ve duvarları Kütahya çinileri ile kaplıydı.
Manastırın etrafındaki Hıristiyan mezarlığında mezar taşı olarak kullanılmış birçok klasik çağ mermeri vardı ve üzerlerinde ölenlere ait kitabeler bulunuyordu.
Kitabeler içerisinde 17 ve 18. yüzyıllarda tiftik ticareti için Ankara’ya gelip burada ölmüş olan Hollandalı, Britanyalı tüccarlara ait olanları vardır. Bu taşların birkaçı şimdi Roma hamamı müzesinde sergilenmektedir.
Manastır, sanat tarihi bakımından kliselerdeki Kütahya çinilerinden başka, narthex’inin yanında Roma’daki Minerva medica mabedine benzeyen içerisi nişler ile genişletilmiş sekizgen planlı ve üstü kubbe ile örtülü bir ek yapısı bakımından da önemli idi.