 Küreselleşme olgusu ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etkisini hızla artıran önemli bir gelişme olmuştur. Günümüzde.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Hâsılat kavramları Firmaların kârı maksimize ettikleri varsayılır. Kâr toplam hâsılat ile toplam maliyet arasındaki farktır. Kârı analiz etmek için hâsılat.
Advertisements

AVRUPA BİRLİĞİ SİSTEMİNDE ENGELLİLER ve ÖZEL EĞİTİM
Enerji Taşımacılığı Erce Mola Şehit Kaya Aldoğan Anadolu Lisesi.
Sosyal güvenlik Devletin; sosyal sigorta, sosyal yardım ve benzeri araçlarla halkın sosyal durumunu güvence altına almasıdır.
Betonarme Yapılarda Deprem Hasarları
Yönetim biçimi Cumhuriyet olan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal önderliğinde 1923'te kurulmuştur. Resmî dili Türkçe‘dir. Demokratik, laik, sosyal bir.
I. TOPLAM GSYİH’DAKİ GELİŞMELER
BİYOÇEŞİTLİLİK NEDİR Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Başka bir deyişle.
COĞRAFYA PROJE ÖDEVİ ÖZGÜR SÖNMEZ 10/A Ulaşım Nedir ?
Metin içi özellikler metin dışı özelliklerle yakın ilişki içerisindedirler. Bunlar çeviri stratejilerinde kolaylıkla belirlenebilirler. Örneğin Felsefe.
Siyaset Sosyolojisi.
RUSYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE YATIRIMLAR Kasım 2013 A. Yağmur ÖZDEMİR Genel Md. Yrd. Yatırımlar ve Proje Finansman Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.
BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR. BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
Girişimcilik Öğr.Gör.Seda AKIN GÜRDAL. Ders Akışı İşletmenin Amaçları İşletme Çevre İlişkisi.
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
©McGraw-Hill Education, 2014
KONU: ATATÜRK ÖNDERLİĞİNDE ÖLÇÜLERDE YAPILAN YENİLİKLER
Gitmek İ stedi ğ im BirÜlke FRANSA. KENDİMİ TANITIYORUM KENDİMİ TANITIYORUM Adı:İncilay Soyadı:Baş Sınıfı:4/c No:1121 Okul:Tezer Taşkıran İ.Ö.O. Ders:Bilişim.
SMMM ve YMM’LER İLE DENETİM HİZMETLERİNİN EKONOMİK GELİŞMELERE VE SERMAYE PİYASASINA ETKİSİ Nazım Hikmet YMM, Grant Thornton Türkiye İcra Kurulu Başkanı.
SAĞLIK TURİZMİNDE ÖNEMLİ TIBBİ DESTİNASYONLAR 1. Sağlık Turizminde Öne Çıkan Destinasyonlar Global ölçekte değerlendirildiğinde son yılda bazı ülkelerin.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SEKTÖREL DAĞILIMI
DÜNYADA SAĞLIK TURİZMİNE GENEL BAKIŞ Öğr.Grv. Dr. Funda AKDURAN.
SAĞLIK TURİZMİ VE HEMŞİRELİK
Slovakya Yüz ölçümü: km 2 Nüfusu: İdare şekli:Cumhuriyet Başkenti:Bratislava Önemli şehirleri :Kösice, Zilina Dili:Slovakça Dini:Hıristiyanlık.
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
GELECEKTEKİ DÜNYAMIZ.
Makro İktisat.
AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ
ECON 321 ULUSLARARASI İKTİSAT
ÜLKEMİZ VE DÜNYA.
COĞRAFİ KONUM.
KOHLBERG ve AHLAK GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI
Sosyal Hizmet Meslek Etiği
Doç.Dr.Gülbiye Yenimahalleli Yaşar
YONT ’TEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE İKTİSAT YAPISI
Türkiye'de Sosyal Politikanın Gelişimi Doç.Dr.Filiz YILDIRIM
Sosyal Politikanın Tarihsel Boyutu Doç.Dr.Filiz YILDIRIM
SKY 423 Avrupa Birliği ve Sağlık Politikası
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
ECON 321 ULUSLARARASI İKTİSAT
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Prof Dr. Hakan Kahyaoğlu
PAZARLAMA YÖNETİMİ PAZARLAMA YÖNETİMİ • PAZARLAMAYA GİRİŞ
İŞLETME TÜRLERİ BÖLÜM 3.
YONT221 Küreselleşme ve Yerelleşme
DÜNYADA ORGANİK TARIM Günümüzden yaklaşık 1,5-2 milyon yıl önce ilk insanların dünya yaşamı içinde yer aldığı sanılmaktadır. Bu zamanda dünyada insan yaşamı.
ADR KONVANSİYONU
Pazarlama tanımları 1970’li yıllardan önce, pazarlama, hemen hemen tüm pazarlama teorisyenleri tarafından, kar amaçlı işletmelerin, ürünleri ve hizmetleri.
Türkiye HBÖ Eylem Planı ( )
LOJ436 Lojistik Yönetimi Ders – I
Küreselleşme tartışmaları
...sınırlar çizilmeden, duvarlar örülmeden...
REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DOÇ. DR. MEHMET M. ÖZAYDIN.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
KAPİTALİZM VE MODERNLİK
Piyasa destek tedbirleri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Uluslararası İşletme Yönetimi
10. HAFTA TOPLUMSAL CİNSİYET.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
İş ve Meslek Sosyolojisi
Sunum transkripti:

 Küreselleşme olgusu ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etkisini hızla artıran önemli bir gelişme olmuştur. Günümüzde dünyanın her bölgesi, her türlü bilimsel disiplin ve bütün iş sahaları, kısaca insana dair her konu, küreselleşme sonucunda şekil değiştirir bir duruma gelmiştir.

 Geride bıraktığımız yüzyılın en önemli olaylarından birisi şüphesiz ki, 1989 yılının sonlarında özellikle 1991’de Berlin duvarının yıkılmasından sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla dünya ekonomisinin köklü bir şekilde değişerek piyasa ekonomisini benimsemesi ve piyasa ekonomisine ulaşmak için ekonomik ve siyasi yapıları değiştirmeleridir.

 Aslında 1970’li yılların sonu ve 80’li yılların başında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) muhafazakârların piyasa ekonomisini devletin etki alanından çıkarmasıyla başlayan Yeni Ekonomik Düzen’in tamamlayıcısı olmuştur. 1980’lerle birlikte “neoliberal iktisat” yönünde bir paradigma değişikliğine uğrayan kapitalist sistemde bu değişim zincirinin en önemli halkası, 80’lerin sonu ve 90’ların başında yaşanan geçiş süreci olmuştur.

 Her ne kadar bu gruba dahil ülkelerin özellikleri ve yaşadıkları süreçler birbirinden çok farklı da olsa, ortak noktaları merkezi planlamadan serbest piyasa ekonomisine geçmek olduğundan tamamı “geçiş ekonomisi” kavramı içine dahil edilmişlerdir. Genellikle ABD kaynaklı geçiş literatüründe, “geçiş ekonomisi” kavramı, üç büyük hareket etrafında tanımlanmaktadır.

 Bunlardan birincisi; kontrolden uzaklaşıp serbest piyasa modeline doğru hareket, ikincisi; otoriter sistemden demokratik politik sisteme doğru hareket ve üçüncü olarak da, Amerikan yasal sistemi tarafından kabullenildiği gibi bir fikri mülkiyet hakları kavramına dayalı ekonomik ve politik modellere doğru hareket şeklindedir.

 Son çeyrek yüzyılda hızlanan ve küreselleşme olarak nitelenen sürecin ortaya çıkmasında bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim, taşıma/ulaştırma maliyetlerindeki azalma ve bunların üretim teknikleri ve piyasaların bütünleşmesi üzerinde yarattığı köklü değişiklikler kuşkusuz önemli ölçüde etkili olmuştur.

 Küreselleşme, sadece ya da öncelikle ülkelerin ekonomik açıdan karşılıklı bağımlılıkları anlamına gelmiyor, fakat içinde yaşadığımız dönemde zamanın ve mekanın dönüşümünü de dikkate almamız gereken bir kavram.

 Küreselleşme, düşünsel sosyal ve kültürel alanda bir çok etkinin yan yana yer aldığı ve iç içe geçtiği süreci ifade ettiği yönündeki vurgularla birlikte iddiaların temel gönderim noktası iktisadi düzleme ve günümüzde yaşanan ekonomik olgunun kavramsallaştırılmasına odaklanmaktadır. Bunun da nedeni kapitalizmin kendi mantığında yer almaktadır.

 Kapitalizm, (en azından kağıt üzerinde) bireysel hakların üstün tutulmasından hareketle, sosyal, politik ve ekonomik alanlara devletin müdahalesinin ortadan kaldırılmasını öngören bir ideoloji. Böyle bir ideoloji çerçevesinde, devletlerin hür insanlar arasına sınırlar çizmesi, bu sınırlarda gümrük adı altında haraç alarak ticaretlerini regüle etmesi, birlikte çalışmak isteyen iki insanın önüne yasal engeller çıkararak insanları çizilen bu sınırlar içerisine hapsetmesi ve böylelikle emeğin mobilitesini engellemesi gibi uygulamalara yer olmaması gerektiği açık.

 Bugün, petrolün, paranın, yatırımların, bombaların ve uygun görülen malların neredeyse tamamen serbest dolaşımda olduğu, ancak bu çarkın bu şekilde dönebilmesi için insanların mevcut koşullara ve sınırlara hapsedildikleri, bir başka deyişle, sınırların kalkmayıp seçici-geçirgenleştiği seçici- serbest bir global ekonomik sistem ile karşı karşıyayız.

 Gerek kapitalizm gerekse sosyalizmin ideolojik arka planına bakıldığında bir evrensellik iddiası görülür. Piyasa ekonomisinden beklenen etkinliğin sağlanabilmesi için serbest piyasa ekonomisi koşullarının tüm yerkürede geçerli olması gereklidir. Benzer şekilde sosyalist düşünce de gerçek bir sosyalizmin ancak dünyanın tümünde ya da en azından önemli bir bölümünde egemen olması halinde mümkün olacağı düşüncesine dayanır.

 Yirminci yüzyılın ikinci yarısında egemen olan soğuk savaş ulus-devleti ayakta tutarken, 1990’larla birlikte bu sürecin sona ermesi, ulus- devletin temellerini sarsan bir diğer unsur olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile ABD’nin yegane güç haline gelmesi, küreselleşmenin temel siyasi gelişmesini ifade etmekte; doğal olarak da egemen siyasi aktör ulus-devleti tamamen ortadan kaldırmasa da, büyük ölçüde dönüşüme uğratmaktadır.

 1917 yılında kurulsan SSCB, 2. Dünya Savaşı sonuna kadar tek sosyalist ülke durumundaydı. Simgesel olarak Doğu ve Batı Almanya’yı ayıran Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 1989 yılı, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan iki kutuplu dünyanın sona ererek kapitalizmin yerküreye egemen tek sistem haline geldiği tarih olarak kabul edilmektedir yılının sonunda sosyalist bloğun en önemli temsilcisi SSBC’nin dağılmasıyla bu durum pekişmekteydi.

 Dünya ekonomisinde arası, sermayenin uluslararası düzlemde dolaşımının hemen hemen serbest olduğu, uluslar arası yatırımlarda yapılan üretimin toplam dünya üretimine payının da 1990’lı yıllardaki düzeyde olduğu bir dönemdir. Dışa açıklığın temel ölçüsü olan dış ticaretin GSYİH’ya oranı bakımından da durum aynıdır. Kuşkusuz I. Küreselleşme ile II. Küreselleşme dönemleri arasında başta dünya ekonomisinde geçerli olan para sistemi açısından olmak üzere birçok farklar olmakla birlikte, arası I. Küreselleşme Dönemi olarak nitelendirilir

 XX. yüzyılda ekonomik sistemlerin en önemli deneyimlerinden biri, sosyalist ekonomik modelden piyasa ekonomisine dayalı modele doğru çok hızlı ve kapsamlı bir şekilde yaşanan geçiştir.

 Geçiş ekonomileri terimi, merkezi planlamayı terk ederek, piyasa ekonomisi sistemini kurmaya çalışan eski sosyalist ülkeleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Bunun yanında son zamanlarda uluslar arası kuruluşlar tarafından Çin, Vietnam, Kamboçya, Loas gibi ülkeler de bu kapsamda ele alınmaktadır.

 1990’lı yıllardan itibaren Doğu Bloğu’nun çöküşü ve ortaya çıkan yeni gelişmeler çerçevesinde piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşayan ülkeler ya da kısaca geçiş ekonomileri görüldüğü gibi çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır.

 1980’lerle birlikte “neoliberal iktisat” yönünde bir paradigma değişikliğine uğrayan kapitalist sistemde bu değişim zincirinin en önemli halkası, 80’lerin sonu ve 90’ların başında yaşanan geçiş süreci olmuştur.

 Gorbaçov’un Sovyet sosyalizmini dönüştürme çabaları doğrultusunda daha fazla demokrasi ve daha fazla sosyalizm formülüyle uygulamaya koyduğu perestroyka ve glasnost politikaları, 80’li yılların sonuna doğru giderek artan ve toplumun her kesimi tarafından hissedilmeye başlayan ekonomik kriz ve toplumsal karmaşayı da beraberinde getirmiştir.

 Bir anlamda tarihin akışını değiştiren gelişmeler sadece Sovyetler Birliği coğrafyası için değil, aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda Sovyet tipi merkezi planlama sistemini model alan Orta ve Doğu Avrupa coğrafyası için de köklü bir dönüşüm sürecini beraberinde getirmiştir.

 İlk olarak 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan bu köklü dönüşüm süreci, 25 Aralık 1991’de Gorbaçov’un devlet başkanlığı görevinden ayrılmasının hemen ardından 26 Aralık 1991’de SSBC’nin resmi varlığına son vermesiyle hız kazanmıştır.

 Birlikten önce Baltık Cumhuriyet’i ayrılmış ve daha sonra da diğer Birlik Cumhuriyetleri de ard arda bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Haziran 1991’de Rusya’nın ilk seçilmiş devlet başkanı olarak göreve gelen Boris Yeltsin, aynı yılın ağustos ayında komünist sistem taraftarlarınca Gorbaçov’a yönelik düzenlenen başarısız darbe girişiminin ardından, araklıkta Ukrayna be Beyaz Rusya (Belarus) liderliğiyle Alma-Ata’da bir araya gelerek Sovyetler Birliği’nin resmi varlığına son verilmesi ve Rusya’nın bağımsız bir federasyon olarak kalması konusunda anlaşmaya varmıştır.

 Bu üç ülke öncülüğünde Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) oluşturulmuş ve Baltık Cumhuriyet’i (Estonya, Letonya ve Litvanya) ile Gürcistan hariç 15 eski Sovyet Cumhuriyeti’nin 11’i (Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Rusya Federasyonu ve Ukrayna) bu topluluğa katılmıştır.

 Rusya’nın bir anlamda, eski Sovyet Cumhuriyetlerini ekonomik ve siyasi olarak kendisine bağlayacak bir araç olarak gördüğü bu topluluğa 1993’te Gürcistan da üye olurken, 2005’te Türkmenistan topluluktan ayrılma kararı almıştır.

 1990’lı yıllarla birlikte başlayan yeni dönem, yıllarca kapitalist sisteme en büyük rakip olan sosyalist sistemin egemen olduğu bir coğrafyanın ekonomik alanda geleneksel sosyalist sistemden kapitalizme dayalı serbest piyasa ekonomisine, siyasi alanda da tek parti ya da otoriter bir yapıdan çoğulculuğa dayalı demokratik bir yapıya geçtiklerini ilan etmeleri ile temsil edilmektedir.

 Bu durum, tüm dünyanın dikkatini üzerine çekerken aynı zamanda iktisat literatürünü zenginleştirici yeni bir alanın da doğup gelişmesine öncülük etmiştir. Kısa süreli şaşkınlık dönemi ardından büyük bir iktisatçı grubu yaşanan bu büyük ve kölü değişim süreci üzerinde çalışmaya başlamış ve bu alan iktisat literatürüne “Geçiş Ekonomisi” ya da “Geçiş İktisadı” olara yerleşmiştir. Batı kaynaklı bu kavramlaştırma kapsamında geçiş, üç büyük hareket etrafında tanımlanmaktadır.

 Bunlardan birincisi; merkezi planlama veya kumanda sisteminden uzaklaşıp serbest piyasa modeline doğru hareket, ikincisi; otoriter bir yapıdan demokratik politik bir sisteme doğru hareket ve üçüncü olarak da, Amerikan yasal sistemi tarafından kabullenildiği gibi bir fikri mülkiyet haklarına dayalı ekonomik ve politik modellere doğru harekettir.

 Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayıp, SSBC’nin dağılmasıyla devam eden gelişmeler, tarihte benzeri olmayan bir süreç olarak merkezi planlamaya dayalı sosyalizmden serbest piyasa ekonominse doğru son derece kapsamlı ve karmaşık bir dönüşümü ifade etmek üzere özel bir anlam kazanmış ve bu süreci yaşayan tüm ülkeler “Geçiş Ekonomisi” adı altında ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur.

 Dolayısıyla, iktisat yanında birçok sosyal bilim alanında da kullanılan ve yoğun bilimsel araştırmalara konu edilen geçiş ekonomisi kavramı, eski sosyalist sisteme ait tüm ekonomik ve siyasi kurum ve yapılan nitelik ve işyerlerinin köklü bir şekilde değişmesi, bazı kurum ve yapılar tamamen ortadan kalkarken, bazılarının da sıfırdan tesis edilmesini içermektedir.

 Bu nedenle 90’lı yılların başından itibaren yaşanmakta olan ve eski SSBC coğrafyasında yer alan Rusya dahil birçok ülkede halen devam eden geçiş süreci, geleneksel sistemin topyekun özel mülkiyete dayalı büyük ölçekli piyasa ekonomileri ve liberal demokrasi gibi farklı bir ekonomik organizasyonla yeniden oluşturulmasıdır.

 Geçiş ekonomisini aslında bir kopuş sonrası ekonomisi olarak tanımlayan Charles Bettelheim’e göre geçiş temelde iki aşamalı bir süreç olmakla birlikte 90’lı yıllarla birlikte yaşanan tecrübeler dikkate alındığında dört aşamalı bir süreç olarak ele alınabilecektir.

 Buna göre, “Kopuş evresi” olarak adlandırılan birinci aşama, yeni toplumsal oluşumun kaderinin henüz kararlaştırılmadığı ya da bunun belirsiz olduğu aşamadır.bu aşama eski hakim mekanizmanın ciddi olarak sarsıldığı bir sürece işaret etmektedir.

 İkinci aşama ise geçiş aşamasıdır ve bu aşamayı karakterize eden şey, kararsızlık ya da hakim olma eksikliği değil, bundan böyle hüküm sürecek olan yeni toplumsal ilişkiler ile üretim güçleri arasındaki uyumsuzluktur.

 Üçüncü aşama geçişin olgunlaşma aşaması olup, yeni toplumsal ve üretim ilişkilerinin iyice yerleştiği ve bir önceki aşamadaki uyumsuzlukların giderildiği bir süreci ifade etmektedir.

 Son aşama ise, artık yeni ekonomik sistemin tüm kural ve kurumlarıyla işlediği, dolayısıyla geçiş sürecinin tamamlandığı aşamayı göstermektedir.

 Merkezi planlama sisteminden piyasa ekonomisinden geçiş ilk olarak 1980’lerin sonunda Balcerowicz öncülüğünde Polonya’da hızlı (şok) ve radikal, Macaristan’da da aşamalı piyasa reformlarıyla başlamıştır

 Daha sonra ocak 1990’da Sofya’da Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi’nin (CMEA veya COMECON) tarihi toplantısında alınan kararların ticaretin bundan sonra dünya fiyatlarına dayalı güçlü bir parayla yürütülmesi kararı, daha önce entegre bir ekonomik birlik olan Sovyet Bloğu’nu sona erdirmiştir.

 Ekim 1991’de de serbest piyasa yönünde köklü bir ekonomik reform programı ilan edilmiştir. Böylece yılları hem eski SSCB hem de Orta ve Doğu Avrupa için geçişin başlangıcı olmuştur.

 Birincisi, geleneksel geçiş ekonomileri, diğeri ise yeni geçiş ekonomileridir. Geleneksel geçiş ekonomileri tropikal Afrika ve Güney Asya tipi geçiş ekonomilerinden, yeni olanlar da Doğu ve Orta Avrupa, eski SSCB, bazı Latin Amerika ülkeleri ve Çin’den oluşmaktadır. Merkezi planlama sisteminden piyasa ekonomisi sistemine yönelik geçiş aşamasında bunların dışında birçok ülke olmasına rağmen (bunların 30 kadarı sadece Afrika’da bulunmaktadır) literatürde yaygın olarak kabul edilen geçiş ekonomileri sadece Orta ve Doğu Avrupa, eski SSCB, Çin ve Moğolistan’dır.

1. Avrupa ve Eski Sovyetler Birliği Geçiş Ekonomileri a) Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri: Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Makedonya, Macaristan, Romanya, Slovak Cumhuriyeti ve Slovenya b) Baltık Cumhuriyetleri: Estonya, Letonya ve Litvanya c) Eski Sovyet Ülkeleri: Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna. 2. Asya’daki Geçiş Ekonomileri: Çin, Kamboçya, Laos Halk Cumhuriyeti

 TEŞEKKÜR EDERİM…