Tarihi çalışmalar için yalnızca önemli olayları ve kişileri bilmek veya onları ön plana çıkarmak yeterli olmamaktadır. Dönemin sosyal hayatını, kültürünü, anlamak için farklı alanları incelememiz gerekir. Bu alanlardan biri kılık-kıyafet kültürüdür. Bu insanın temel ihtiyacı olan giyim-kuşam her zaman bazı kültürel belirlemelere uğrayarak temel ihtiyacın ötesinde anlamlar kazanmıştır.
İslamiyet gelmeden önce Arapların ve diğer milletlerin kendi geleneklerinden ve bölge şartlarından miras aldıkları kıyafetler bulunmaktaydı. İslamiyet’in bu kıyafetlere şer’i örtünme kuralları dışında müdahale ettiğine dair bir bilgiye sahip değiliz. Bu sebeple kıyafetlerle ilgili düzenlemelerin kaynağını İslam doktrininden ziyade tarihsel uygulamalardan aldığını söylemek daha doğru olacaktır.
İslam toplumunda diğer pek çok hususta olduğu gibi kıyafet kültüründeki gelişme ve yaygın değişimlerin genel olarak Emeviler döneminde başladığını söyleyebiliriz. Kılık kıyafetteki değişme ve gelişmede fetih edilen geniş coğrafyanın ve zamanla artan sosyal refah seviyesinin önemli tesiri olduğu düşünülebilir.
Hz. Peygamber(sav.) ve arkadaşlarının büyük bir kısmı hicaz kültürüne mensup kişilerdi. Araplar arasında dokuma sanatı yaygın olmadığı için elbise ve kumaşların pek çoğu Mısır, Suriye ve Yemen gibi dokuma merkezlerinden geliyordu. İthal edilen elbise ve kumaşların bir kısmı geldikleri yörenin motiflerini ve giyim anlayışını temsil ediyordu (Dışarıdan gelen bu elbiselerin ipekli olanları da belli ölçülerde sadece erkeklere yasaktı).
Bu kıyafetler üzerinde bazen dini bazense hayvan motifleri oluyordu. Hz. Peygamber(sav)’in bu figürleri kesip farklı gayeler için kullandığını bilmekteyiz. (Minder ve kapı örtüsü hadiseleri) Emevi toplumunun farklı kültürlerle karşılaşmaları sosyal ve günlük yaşamın bir parçası olan giyim-kuşam ve moda kültürünü de etkisi altına almıştır.
Emevilere kadar müslümanların giydiği elbiseler aşağı yukarı birbirine yakınlık arz eder. İlk değişimin Hz. Osman döneminde başladığı ve bazı kıyafetlerin ilk defa bu dönemde giyildiği bilgiler arasındadır. Örneğin Hz. Osman ve Muaviye dönemlerinde aba çirkin görülmeye başlanmış ve pejmürdelik alameti sayılmıştır.
Hz. Peygamber(sav) döneminde genel olarak tek renkli, çizgili ve nadir olarak da nakışlı dokumalardan yapılmış elbiseler vardı. Bu kültür yerini renk karışımlarının olduğu, desenlerin bezediği bir canlılığa ve pahalı, lüks kıyafetlere bırakmıştır.
Fetih bölgelerindeki toplumlara has kumaş ve elbise türleri Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır. Diğer milletleri giyim konusunda taklit etmeye Muaviye döneminde başlamışlardır. İlk olarak İran kültürü taklit edilmiş daha sonra refah ve zenginlik seviyesinin artmasıyla ipekli giysiler giyilmeye ve yeni modeller yaygınlaşmaya başlamıştır.
Modanın öncüleri aristokratlar ve devlet adamları olmuştur. Çünkü bu kimseler Basra ve Kufe gibi hızla büyüyen kentler ile sürekli irtibat halindeydiler. Emevi halifeleri arasında da kıyafete önem verme pahalı ve lüks elbiseler giyme alışkanlığı başlamıştır. Süleyman b. Abdülmelik döneminde bu değişim hız kazanmış, süslü ve rengarenk elbiseler toplumda da yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Bazı halifeler ve devlet adamları bir kısım elbise ve renklerin giyimini sadece kendilerinin işareti sayıp halkın giymesine müsaade etmemişlerdir. Mervanoğulları sarı ve kırmızı renkteki ipek kumaşları sadece kendileri giyer ve diğerlerinin giymesine izin vermezlerdi. Bu da daha sonra ortaya çıkan sosyal gruplar ve etnik unsurlara göre değişiklik arz eden bir giyim tarzının oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Sivil Bürokratların kıyafetleri Valiler, Kadılar ve Alimlerin Giyimi Güvenlik Birimlerinin kıyafetleri Hz. Peygamber Döneminde Emeviler Döneminde 1- İ’tiyâdiyye Korunaksız Kıyafetler 2- Zırhlı Korunaklı Kıyafetler
Hz. Peygamber(sav) ve Hulefa-i Raşidîn döneminde rengi ve şekli belirgin kıyafetler bulunmamaktaydı. Emevilerde ise kadı, şurta, asker gibi devlet görevlileri kıyafet ve nişaneleriyle statülerini tescil etmekteydiler. Vakıyye örnek verilebilir.
Emevi valilerinin kullanmış oldukları bazı kıyafetler: Sarık, Kalansüve, İzar, Rida İlmiye sınıfının giymiş olduğu: Kamis Kadıların giymiş olduğu: Burnus
Sarık İmame kelimesiyle ifade edilirdi. Önceleri sade olan sarıklar zamanla süslenmeye ve çeşitli kumaşlardan yapılmaya başlanmıştır.
Kalansüve Farslılardan etkilenilmiş. Diğer bir türüne burnus denir. Bürde Bugünkü deyişle paltodur. Halife ve halkın giydiği bürdeler arasında oldukça fark vardı.
Halenci Samur, sincap, tavşan gibi hayvanların derisinden yapılan kürklü elbiseler. Taylasan Başı örten bir örtü çeşididir. İzar Bedenin göbekten aşağı giyilen giysisidir. Rida Bedenin üst kısmına giyilen giysidir.
Hulle Rida ve izardan oluşan giysiye denir. Seravil Bedenin alt tarafına giyilen, pantalona benzer iç giysisidir. Kamis Uzun ve ön tarafından göbeğe kadar açık olan giysidir. Cübbe Sahibine saygınlık veren bir dış giysisidir.
Kaba İran fetihlerinde ele geçirilen kıymetli eşyalar arasında zikredilir. Na’l ve Huff Ayakkabı türleridir. Genelde tabaklanmış deriden üretilirdi. Kadınların yanında erkeklerin de kırmızı, sarı, beyaz renkte ayakkabı giydikleri söylenir.
Cilbab Başın yanında göğsü ve tüm bedeni örten dış giysisidir. Humâr Cilbabdan daha küçük olan başörtüsü. İsabe Alına bağlanan ve üzerinde yazılar bulunan başörtüsü. Genelde cariyeler kullanırdı.
Ğılale Cariyelerin eğlence meclislerinde giydikleri kıyafettir. Tâk Kadınların bellerine taktıkları kemerlerdi. Mırt İpek, yün ve ketenden olan kadınların giydiği harici elbiselerdendi. Zünnar Kadınların bağladıkları kuşak cinsidir.
Mıntıka-Nitah Zünnarın aynısıdır. Fakat zünnar ehli zimme erkek ve kadınlarına, nitah ise müslümanlara mahsus bir kuşaktır. İlk defa bu dönemde ortaya çıkan bir modadır.
Bu dönemde Zımmîlere karşı herhangi bir düzenleme getirilmemişse de Ömer b. Abdülaziz bazı düzenlemeler yapmıştır. 1.Atlara binmesinler. 2.Kaba, ipek elbise, sarık kullanmasınlar. 3.Bellerine taktıkları menatıkı takmaya devam etsinler. 4.Saçlarını uzatmasınlar.
Emeviler döneminde planlı programlı düzenlenmiş bir moda anlayışından bahsetmek mümkün değildir. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de aristokrat kesim modaya öncülük etmiş, takip ve taklit edilmiştir. Önceki dönemlere göre pahalı ve lüks giyimin arttığını söylemek de mümkün olacaktır.
Elif NAZLI [G ] Yelda DEMİR [G ] Gamzegül ERDOĞAN [G ] Esra AYDIN [G ] Esranur ŞENOL [G ]