DİNİ-TASAVVUFİ TÜRK HALK EDEBİYATI
TASAVVUF NEDİR? TASAVVUF:Allah’ın varlığını bilme, kainat ve insanın var oluş sebebini anlama,insanı mükemmel bir varlık haline getirebilme anlayışıdır. Tasavvuf vahdet-i vücut inancına dayanır,vahdet-i vücut;tek varlık anlamına gelir.
TASAVVUFUN ASIL AMACI: İnsanı, İnsan-ı kamil(olgun insan) derecesine ulaştırmak. Kişinin kendini terbiye etmesini, ruhî ve ahlakî yönünü düzeltmesini sağlamak
TASAVVUFA GÖRE VARLIK Tasavvufa göre iki tür varlık vardır: 1)ASIL VARLIK 2)GÖLGE VARLIK
ASIL VARLIK: Asıl varlık Allah’tır. O sonsuz ve ölümsüzdür. Onun dışındaki her şey sonradan yaratılmıştır. GÖLGE VARLIK *Alemdeki her şey Allah’ın gölgesidir. *İnsan,hayvan,bitki kısaca canlı ve cansız her varlık aslında yoktur. Sadece Allah’ın sıfatlarının bir yansımasıdır.
İLK MUTASAVVIFLAR: HOCA AHMET YESEVİ HACI BEKTAŞ-I VELİ HACI BAYRAM VELİ MEVLANA CELALEDDİN RUMİ YUNUS EMRE’DİR.
TASAVVUF OKULU Tasavvuf okullarına tekke veya dergah denir. Bu okullarda önemli olan ilahi aşktır.Aşk bütün güzelliklerin kaynağıdır ve insanı ALLAH’a götüren en kısa yoldur. Dergaha devam eden öğrencilere derviş veya mürit denir.
İnsan ruhunun Allah’a kavuşup onda erime arzusudur. TASAVVUFTA AŞK İnsan ruhunun Allah’a kavuşup onda erime arzusudur. Aşk Allah’ın sırrıdır. Tecellinin sebebi aşktır. İki çeşit aşk vardır. 1)GEÇİCİ(mecazi) AŞK 2)HAKİKİ(ebedî,ilahi) AŞK
1)GEÇİCİ(mecazi)AŞK *Bu aşk dünyadaki güzellere,güzelliklere, dostlara duyulan sevgidir. Not: İnsan kimi ve neyi severse sevsin yine de Allah’ı yani onun mazharını sevmiş olur. *Geçici aşk,hakiki aşka bir hazırlıktır.Çünkü insan, aşkının derinliği ölçüsünde kendi hayvani nefsinden, benlik hırsından ve menfaat kaygısından kurtulur. *Bu kurtuluş, ruhu hürriyete götürür.Bu hürriyet ise,ilahi aşka ulaştıran bir kanat vazifesi görür.
ÖRNEK Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun mesnevisi beşeri aşktan ilahi aşka geçişin en iyi örneğidir. Leyla’yı daha ilkokuldan beri seven Mecnun,aşk yolunda çileler çekip olgunlaştıkça,Allah’a yaklaşır.Hatta bir gün,vuslat vâadi ile kendisini çölde aramaya gelen sevgilisini tanımaz olur.Artık tek varlık içinde eridiğini Leyla’ya söyler.
2)HAKİKİ(ilahi)AŞK Allah’ı ve onun güzelliğini sevmektir. Mecnunun sonunda ulaştığı nokta ilahi aşktır. Bu, geçici aşkla,müridin mürşide duyduğu yüce teslimiyet ile başlar. İnsan makamları aşa aşa Allah’a kavuşur. Yani aşk içinde erimiş olur.
TASAVVUFTA İNSAN Allah’ın bütün sıfatları,alemde dağınık,ama insanda toplu olarak vardır. Aynaya bakan insan kendi gözbebeğinde nasıl kendini görürse, Allah da bütün vasıflarını toplu olarak insanda görmüştür.
TASAVVUFTA İNSANIN İKİ YÖNÜ VARDIR 1)ÖLÜMLÜ(fani)İNSAN: Ölümlü olan gövde unsurudur ki kainatta ateş,su,hava ve topraktan ibaret dört unsurdan meydana gelen bütün diğer nesnelerden farksızdır. Bu gövdenin ruh denilen ilahi manevi varlığı barındırmaktan başka görevi yoktur.
2)ÖLÜMSÜZ(ebedi)İNSAN İnsana asıl şerefini ve değerini bağışlayan ilahi tarafıdır.Ruh adı verilen bu unsur,Allah’ın bütün sıfatlarını bulundurur. İnsanda var olan,ebedi olan ve bir gün Allah’a ulaşacak olan bu ruh varlığımızdır.
Mesneviden: Büyük alim,kâinat çapında bir büyü yaptı da,cirmini ufacık bir suret içinde gizledi. İnsan bir hamur teknesi boyundadır ama gökten de üstündür, esirden de. En güzel biçim olan insan biçimi Arş’tan da yücedir, düşüncesine de sığmaz. Bu paha biçilmez varlığın değerini söylesem, ben de yanarım, duyanda yanar. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
TASAVVUFLA İLGİLİ TERİMLER VE KAVRAMLAR
Aşık:Allah aşkıyla yanan derviş. Çile:Dergahtaki eğitim sırasında çıkan sıkıntılar. Fenafillah:Allah’ın emirleri karşısında nefsinin istediklerinden severek vazgeçme hali,ermişlik mertebesi.Allah’ın varlığında yok olma. Maşuk:Allah,sevgili Meclis:Aşıklar topluluğu. Meyhane:Tekke,dergah:Tasavvufi eğitimin verildiği yer. Saki:Allah aşkını dervişlere sunan insan-ı kamil. Şarap:İlahi aşk Sarhoş:Allah aşkıyla kendinden geçen kişi. Kadeh:Allah ilminin kalıbı demektir.
İlm-i ledün: Allah’ın sırlarına ait manevi bilgi İlm-i ledün: Allah’ın sırlarına ait manevi bilgi.Gayb ilmi,batın ilmi de denir. Tecelli:Allah’ın kainattaki canlı ve cansız her zerrede zuhur etmesi,belirmesidir. Ayan-ı sabite: Eşyanın vücuda gelmeden önce ilm-i ilahide sabit olan görüntüleri demektir.Yani tecelli esnasında ne gibi renk ve biçimlere girecekleri ilm-i ilahide önceden belliydi. Tarikat:Tasavvuf yolu
TASAVVUF EDEBİYATI’NIN ÖZELLİKLERİ Hece ölçüsü aynı zamanda aruz ölçüsü de kullanılır. Şairlerin dili genelde açık ve anlaşılır olmakla birlikte ağır bir dil kullananlar da vardır. Yarım uyak kullanılır Nazım birimi dörtlüktür Sözlü edebiyat geleneği içinde yer alır. Cönkler(el yazması defterler)içinde yer almıştır.
TASAVVUF EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ İlahi Nefes Devriye Nutuk Şathiye Deme
İLAHİ Allah’ı övmek,ona yalvarmak için yazılan şiirlerdir. tarikatlara göre isimler alır. Mevleviler ayin,Bektaşiler nefes,Gülşeniler tapuğ,Halvetiler durak,diger tarikarlarda cumhur ya da ilahi der. Dörtlükler yada beyitlerle yazılırlar. Koşma uyak düzeni ile yazılırlar. 7,11,14,16 ölçü ile yazılırlar. Hece ölçüsü kullanılır.bazen aruz ölçüsü kullanılır.
Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dünü günü Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum …………………………… YUNUS EMRE
NEFES Bektaşi şairlerinin yazdıgı şiirlerdir. Genellikle vahdet-i vücut anlatılır. HZ.MUHAMMET(s.a.s.) ve HZ.ALİ’yede övgü ederler. Kalenderane ve alaycı bir üslup vardır. Biçim olarak koşma gibidir. Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7,8,11 kalıpları ile yazılır. Bazen ise aruz ölçüsü kullanılır.
Güzel aşık cevrimizi Çekemezsin demedim mi Bu bir rıza lokmasıdır Yiyemezsin demedim mi Yimiyenler kalır naçar Gözlerinden kanlar saçar Bu bir demdir gelir geçer Duyamazsın demedim mi ………………………………….. PİR SULTAN ABDAL
NUTUK Pirlerin ve mürşitlerin,tarikata giren dervişlere tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir.
Evvel tevhid sürer mürşid dilinden Erişir canına fazlı huda’nın Kurtulursun emarenin elinden İkincide verir lafzatu’llahi Anda keşf ederler sıfatu’llahi Hasenat yeter der eder günahı …………………………………………
DEVRİYE Devir kuramını anlatan şiirlerdir. Bu HZ.MUHAMMED’in(s.a.s.)”ben Nebi iken Adem su ile çamur arasındaydı”.hadisi şerifi ile ilgilidir. Tasavvuf ehline göre ilk yaradılan ruh HZ.MUHAMMED’in ruhudur. Vücut yeryüzüne sonradan gelmiştir.Vakti gelen ruh maddi aleme iner. Önce cemada sonra nebata,hayvana,insana ve sonrada insan-ı kamile geçer. Oradan da Allah’a döner ve Allah ile birleşir. Bu inişi nüzul,tekrar Allah’a dönüşe de uruc denir. Bu iniş ve çıkışları anlatan şiirlere de devriye denir.
Dokuz ay on gün batn-ı maderde Kudretten gözüme çekildi perde Vaktim tamam olup ahiri yerde Çıkıp ten donundan cihane geldim.
ŞATHİYYE: İnançlardan teklifsizce alaycı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma görülen bu sözlerin yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramları anlattığı anlaşılır. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerde rastlanır.
YUNUS EMRE Yeri göğü ins ü cini yarattın Sen ey mimar başı eyvamcı mısın? Ayı günü çarhı burcu var ettin Ey mekan sahibi rahşancı mısın? Denizleri yarattın sen kapaksız Suları yürüttün sen elsiz ayaksız Yerleri temelsiz göğü dayaksız Durursun acep iskancı mısın? …………………………………………… ……………………………………………… YUNUS EMRE
6)DEME Alevi ve şairlerin kendi düşüncelerini dile getirdikleri bestelenen nazım şeklidir. 3 veya 5 dörtlükten oluşur 8‘li hece ölçüsü kullanılır.
Erelim Ali sırrına Çıkalım meydan yerine Can ü başı hak yoluna Koyamazsın demedim mi?