Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

FİZİK MUAYENE Doç. Dr. Dilek AYGİN.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "FİZİK MUAYENE Doç. Dr. Dilek AYGİN."— Sunum transkripti:

1 FİZİK MUAYENE Doç. Dr. Dilek AYGİN

2 A.FİZİK MUAYENE-1 Fizik muayene, hasta bakım süreci içinde hastanın sağlık durumunu gerçek ya da potansiyel sağlık problemlerini tanımlamada önemlidir.

3 FİZİK MUAYENE-2 Hemşire/ebe fizik muayeneye başlamadan önce hastanın sağlık hikayesini alır. Sağlık hikayesi; Biyografik veriler, Önceki sağlık durumunu, Şimdiki şikayetlerini, Hastanın halen kullandığı ilaçları, Ailesinin sağlık hikayesini, Günlük yaşam alışkanlıklarını içermelidir.

4 FİZİK MUAYENE YÖNTEMLERİ
Fiziksel muayene sırasında hastanın fizyolojik durumuna ilişkin veriler; İnspeksiyon, Palpasyon, Perküsyon, Oskültasyon Olfaksiyon becerileri kullanılarak yapılır.

5 FİZİK MUAYENE YÖNTEMLERİ 1. İNSPEKSİYON
Vücut bölümleri ve fonksiyonlarının önemli fizik bulguları veya normal karakteristik özelliklerini saptamak için görme, işitme ve koklama duyularının kullanılmasıdır.

6 İnspeksiyon ile; Bireyin dış görünümü ve bireysel bakımı
Bireyin oturuşu, etrafa olan ilgisi, reaksiyon ve cevapları Genel durumu, fizik yapı, duruş (postür) ve yürüyüşü Cildin görünümü, rengi, tırnak ve kıl gibi cilt eklentileri, terleme durumu incelenir. İnspeksiyon görsel beceriyi aynı zamanda olfaksiyon (koklama) becerisini de içerebilir. Çünkü göremediğimiz bazı şeyleri koklama duyusu ile saptayabiliriz.

7 2. PALPASYON Palpasyon dokunma duyusu kullanılarak hastanın fiziksel durumuna ilişkin veri toplanmasıdır. Bu amaçla eller özellikle parmak uçları kullanılır (bu bölgelerde çok miktarda sinir ucu sonlandığını için).

8 Palpasyon tekniği uygulanırken;
Hastanın rahat bir pozisyonda ve kaslarının gevşek olması gerekir. Palpasyon sırasında kasların gevşemesi için hastaya yavaş yavaş derin nefes alıp vermesi söylenir. Hassas bölgeler en son palpe edilmelidir. Hastanın duyarlı bölgelerini işaret etmesi söylenerek, hemşire bu bölgeleri ve hastanın sözsüz rahatsızlık belirtilerini gözlem formuna kaydeder. Hemşirenin elleri ılık, tırnakları kısa olmalı ve hastaya nazik davranmalıdır.

9 PALPASYON ÇEŞİTLERİ Yüzeyel Palpasyon Derin Palpasyon

10 a) YÜZEYEL PALPASYON Uygulamaya yüzeyel palpasyon ile başlanır. Abdomen gibi bölgelere uygulanan yüzeyel palpasyon bölgedeki hassasiyeti saptar. Yüzeyel palpasyonda hemşire elini muayene edilen bölgeye yerleştirir ve 1 cm’lik çökme oluşturacak şekilde bölgeyi palpe eder. Dokunma duyusu aralıklı yüzeyel bası ile en iyi sonucu verir. Ağır ve uzun süreli bası hemşirenin elinde duyu kaybına neden olur.

11 b) DERİN PALPASYON Yüzeyel palpasyondan sonra organların durumunu değerlendirmek için derin palpasyon uygulanır. Derin palpasyon sırasında uygulanan basınç dokuda yaklaşık 2,5cm’ lik çökme oluşturur. Derin palpasyon tek ya da iki elle (bimanuel) yapılabilir.

12 İki Elle Derin Palpasyon
Aktif el deri üzerine hafifçe yerleştirilir Pasif elin parmak uçları aktif elin işaret orta ve yüzük parmağının uç eklemlerinin üzerine yerleştirilir. Aktif el altta gevşek durumda iken, üstteki pasif elin parmak uçları ile basınç uygulanır. Tek elle derin palpasyon Aktif elin parmak uçları bölgeyi basınç oluşturarak palpe ederken, pasif el organ ya da dokuyu alttan destekler.

13 3. PERKÜSYON Vücut yüzeyine parmakla vurularak işitilebilir ya da titreşimleri hissedilebilir sesler oluşturarak kullanılan bir değerlendirme yöntemidir. Parmakla vurarak oluşan sesin karakteri iç organların yoğunluğu, büyüklüğü, lokasyonu hakkında bilgi verir. Perküsyon doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki yöntemle uygulanır.

14 a) Doğrudan Perküsyon Perküsyon çekiciyle, elin dış yan yüzüyle, bir veya iki parmakla doğrudan vücut düzeyine vurarak uygulanır. Derin tendon reflekslerini değerlendirmek için kullanılır.

15 b) Dolaylı perküsyon Perküsyonun uygulanacağı alan ile vurma amacıyla kullanılacak perküsyon çekici ya da parmak arasında bir obje vardır. Bu ara obje oluşturulan sesi kuvvetlendirerek sesin daha net duyulmasını sağlar. Hemşire/ebe perküsyonu uygularken önkolu sabit tutarak, fleksör parmakla çabuk ve yavaş vuruş yapar. Bilek vuruşa hazırlanırken gevşemiş olmalıdır. Perküsyon sırasında 5 tip ses duyulur.

16 PERKÜSYON SIRASINDA DUYULAN SESLER
YOĞUNLUK MESAFE SÜRE KALİTE ANATOMİK BULGU TİMPANİ GÜRÜL-TÜLÜ YÜKSEK ORTA DAVUL SESİ HAVA İLE DOLU MİDE YADA BAĞIRSAKLAR DAVUL SESİ GİBİ TINLAYICI MÜZİKAL BİR SES REZONANS ORTA GÜRÜL-TÜLÜ DÜŞÜK UZUN OYUKTAN GELEN SES OYUKTA OLUŞAN YANKILANMA SESİDİR NORMAL AKCİĞER HİPER ÇOK GÜRÜL-TÜLÜ ÇOK DÜŞÜK REZONANSA GÖRE DAHA UZUN GÜMLEME SESİ AMFİZEMATÖZ AKCİĞER

17 PERKÜSYON SIRASINDA DUYULAN SESLER
YOĞUNLUK MESAFE SÜRE KALİTE ANATOMİK BULGU DULLNESS (MATİTE) ORTA YUMUŞAK YÜKSEK ORTA TOK GÜMBÜRTÜ SESİ KARACİĞER, DALAK, KALP GİBİ YOĞUN DOKULARDA OLUŞAN GÜMBÜRTÜLÜ ANCAK SÖNÜK SESTİR FLATNESS YUMUŞAK KISA MAT SES KAS, KEMİK GİBİ ÇOK YOĞUN DOKULARDA OLUŞAN TAMAMEN MAT VE SÖNÜK SESTİR.

18 4. OSKÜLTASYON Vücutta oluşan normalden farklı seslerin dinlenmesi tekniğidir. Tam ve doğru oskültasyon için hemşire/ebenin sağlam kulağa iyi bir steteskopa ve steteskobun nasıl kullanılacağı bilgisine gereksinimi vardır.

19 4. OSKÜLTASYON (devam…) Steteskop; diyafram, tüp, kulaklık bölümünden oluşmaktadır. steteskoplarda ayrıca çan denilen ve alçak perdeden sesleri yükseltmeye yarayan bir kısım da bulunur. Diyafram, steteskobun tüp kısmının ucunda bulunan ve dinlenmek istenen bölgeye değdirilen yassı koni şeklinde bir parçadır. Steteskopla en çok kalbin atışı, akciğerlerin çıkardığı sesler, bağırsaklarda ve midede ortaya çıkan sesler, nabız, kan basıncı dinlenir.

20 4. OSKÜLTASYON (devam…) Steteskop hem çan biçiminde hem de düz dairesel diyaframlı olmalıdır. Yüksek perdeli vücut sesleri (bağırsak sesleri) en iyi düz dairesel diyafram ile Düşük perdeli vücut sesleri (bazı kalp sesleri) ise en iyi çan kısmı ile iletilir. Oskültasyon sırasında duyulan sesler sesin perdesine, gürlüğüne, süresine ve niteliğine göre değerlendirilir.

21 5. OLFAKSİYON Vücut kokularını belirlemek üzere muayeneyi yapan kişinin koklama duyusunu kullandığı muayene tekniğidir. Hasta değerlendirilirken kokunun kaynağı, niteliği tanımlanmaya çalışılır. Örn; travma sonrası ekstremitelerden birisi alçıya alınmış hastadan yoğun küf kokusu gelmesi alçı altında enfeksiyonu düşündürür.

22 6. ANTROPOMETRİ Antropometri; insan vücudu ve bölümlerinin karşılaştırmalı ölçümüdür. Boy ve kilo, deri katmanı kalınlığı, kol çevresi, göğüs ve baş çevresi genel ölçüm alanlarıdır.

23 B. DERİ VE EKLERİNİN MUAYENESİ
Deri renk, nem, ısı, yapı, damarlanma, ödem, turgor, lezyonlar açısından değerlendirilir.

24 Renk Deri rengi vücut bölümünden vücut bölümüne, kişiden kişiye değişir. Derinin renk değerlendirmesine öncelikle hiç güneşe maruz kalmamış bölgelerden başlanır (örn. Avuç içi)

25 Deri Rengi Değişiklikleri
Nedeni Değerlendirme alanları Mavimsi Kalp ya da akciğer hast. Tırnak yatağı, ağız içi mukozası, kulak kepçesi, dudaklar Soluk Anemi, şok Yüz, konjonktiva, dudaklar, yanak mukozası, tırnak yatağı Sarımsı Karaciğer hast. Sklera, müköz membran, deri, eritrositlerin tahrip olması Kırmızı Utanma, alkol alma, ateş, travma, enf. Yüz, boyun, omuzlar, travma ya da enfeksiyondan etkilenen bölgeler Renk kaybı Vitiligo, albinizm Yüz,eller, kollar gibi dışa açık bölgelerde yama gibi hipopigmente alanlar ya da saç, deri, gözlerde pigment yokluğu Bronz, kahverengi alanlar Güneş ışığı, gebelik Yüz, kollar gibi güneş ışığına maruz kalan alanlar ve gebelerde aerola, meme başı

26 2. Nem Derinin ve muköz membranların hidrasyonu vücut sıvı dengesi, ciltteki değişiklikler, vücut ısısı regülasyonundaki sorunların belirlenmesinde yardımcıdır. Nem ıslaklık ve yağlılığın işaretidir. Deri kıvrımları örn; koltuk altı normalde nemlidir. Cilt normalde kurudur. Ciltte kepeklenme pullanma olması anormal cilt kurumasına işarettir.

27 3. Isı Elin sırtı ile palpe edilerek vücut ısısının değerlendirmesi doğru olarak yapılabilir. Normal vücut ısısı ılıktır. Dolaşımın bozulma riski olduğunda vücut ısısı temel değerlendirmedir. Sıcaklık ve eritem olmadan stage 1 bası ülserini erkenden hemşire tespit edebilir. Dokuya kan azalmasından sonra bası ülseri tip 1’den tip 2’ye değişerek deri hasara uğrayabilir.

28 3. Isı (devam…) Bölgede kırmızılık kan akımının azalması halinde normal reaktif hiperemidir ve lokal vazdilatasyon sonucudur. Basıya maruz kalmış derideki kırmızı bölgeler kaydedilir. Hemşire bu bölge üzerine parmak uçları ile yumuşak bası yapar ve bırakır. Normal reaktif hiperemide etkilenen bölge parmak uçlarının basıncı ile beyazlayacak ve durum bir saatten az böyle sürecektir. Anormal hiperemide durum 1 saatten 2 haftaya kadar sürebilir.

29 4. Yapı Derinini yüzeyi ve daha alttaki kısımları derinin yapısını oluşturur. Hemşire hastanın cildini parmak uçları ile palpe ederek derinin yumuşak veya pürüzlü, ince veya kalın, gergin veya elastik olup olmadığı değerlendirilir.Örn; avuç içi ve ayak tabanı incedir Yaşlılarda deri buruşuk ve serttir.

30 5. Turgor Turgor derinin elastikiyetidir.
Ödem veya dehidratasyon ile turgor azalabilir. Yaşla birlikte deri elastikiyetini kaybeder.

31 ***Turgor Kontrolü Elin üstündeki veya önkolun üstündeki deri parmak uçları ile tutulup kaldırılır ve serbest bırakılır. Normalde deri eski halini alır. Turgor zayıfsa deri çimdik halinde kalır.

32 6. Damarlanma Derideki kan dolaşımını gösterir.
Derideki kan dolaşımı, derinin rengini ve yüzeyel damarların görünümünü etkiler. Ekimoz (derideki çürük, mor lekeler) ve peteşi (küçük kanamaların neden olduğu derinin üzerinde küçük, iğne ucu büyüklüğünde kırmızı lekeler )gibi patolojik bulgular gözlenir.

33 7. Ödem Dokuda sıvı birikimi nedeniyle bölgede şişme olmasıdır.
Direk travma ve venöz dönüşün bozulması ödem için iki sebeptir. Ödemli bölge lokalizasyon, renk ve şekil açısından gözlenir. Ödemli cilt gergin, parlak görünür. Hemşire parmağıyla ödemli bölgeye bası yapıp bıraktığında bölgede çukur oluşur buna gode bırakan ödem denir. Değerlendirme yapabilmek için hemşire bu bölgeye 5 sn. bası yapar.

34 ***Ödemin değerlendirilmesi
Gode Şiddeti Gösterge Zor tespit ediliyor Hafif +1 5 mm den az Orta +2 5-10mm arasında Şiddetli +3 10 mm den fazla Çok şiddetli +4

35 8. Lezyonlar Benler ve yaşa bağlı keratozis (deride kalınlaşma) hariç normalde deride lezyonlar olmaz. Deride bulunan lezyonlar renk, lokasyon, büyüklük, tip ve dağılımı (lokalize, yaygın) açısından gözlenir. Palpasyon, lezyonun mobilitesini, sınırlarını (düz, kabarık veya baskılanmış) ve yoğunluğu (yumuşak veya sert) belirlemede önemlidir.

36 LEZYON TİPLERİ MAKÜL Düz,palpe edilemeyen, deride renk değişimi, 1 cm’den küçük. Örn; çil, peteşi PAPÜL Palpe edilebilir, sınırlı, katı, ciltten yüksek, 0.5 cm den küçük. Örn; ben NODÜL Ciltten yüksek, katı kütle, daha derinde ve papüle göre daha sabit ve cm arasında büyüklüğe sahiptir. Örn; siğil TÜMÖR Katı kitle subkütan dokuya doğru uzanır, büyüklüğü 1-2 cm kadardır. Örn; epitelioma

37 LEZYON TİPLERİ KABARCIK
Düzensiz sınırlar; deriden yüksek, yüzeysel lokalize ödem, büyüklük değişir. Örn; sivrisinek ısırığı VEZİKÜL Seröz sıvıyla dolu ciltten yüksek, sınırlı, 0. 5 cm’den daha küçük. Örn; herpeks simpleks veya suçiçeği PÜSTÜL Vezikül gibidir fakat irinle doludur ve büyüklüğü değişebilir. Örn; akne, stafilakok enf. ÜLSER Cilt yüzeyinin dermise kadar uzanan derin kaybı, sıklıkla kanar ve skarlaşır, büyüklüğü değişir. ATROFİ Derinin incelmesi, parlak ve yarı saydam görünür, büyüklüğü değişir. Örn; arterial yetersizlik

38 9. Saç ve Vücut Tüyleri, Tırnaklar
Hemşire ebe tüm muayene boyunca kıl ve saçların dağılımı, kalınlığı, yapısı ve yağlanmasını değerlendirir. Saçlı deride enfeksiyon, parazit varlığı açısından da değerlendirir. Tırnak yatağını rengini, tırnağın kalınlığını ve şeklini tırnağın yapısını ve tırnak çevresindeki dokunun yapısını gözler. Tırnak normalde transparan, yumuşak ve konveks, çevresin deki kütikülin yumuşak, bozulmamış ve inflamasyonsuzdur.

39 9. Saç ve Vücut Tüyleri, Tırnaklar (devam…)
Beyaz tenlilerde tırnak yatağı hafifçe bastırmayla beyazlayan yarı saydam ve pembedir. (pembeliğin çabucak dönmemesi dolaşım yetersizliğini gösterir. ) Siyah tenlilerde normal tırnak yatağı kahverengi veya siyah, uzunlamasına çizgilerle kaplıdır. Kıymık şeklindeki kanamalar travma, siroz, diyabet ve hipertansiyon nedeniyle olabilir. Vitamin protein ve elektrolitlerdeki değişiklikler tırnak yatağında çeşitli çizgi ve dalgalara neden olur.

40 9. Saç ve Vücut Tüyleri, Tırnaklar (devam…)
Tırnak ve tırnak yatağı arasındaki açı normalde 160 derecedir. Daha büyük açı ve tırnak yatağında yumuşama kronik oksijenlenme problemini gösterir. Tırnak yatağında sürekli mavilik veya morluk siyanozdan, beyaz veya solgunluk anemiden kaynaklanır. Nasır el ve atak parmaklarında bulunabilir.

41 Tırnak Muayenesi Sonrasında Hasta Eğitimi
Hastaya tırnaklarını kesmeden önce 10 dk. Ilık suda bekletmesi Hastaya kallus, nasır, tırnak batması gibi oluşumları yok etmek için preparatlardan kaçınması Hastaya tırnaklarını düz kesmesi Hasta diyabetli ise tırnaklarını kesmemesi, törpüyle şekillendirmesi söylenir.

42 C. TİROİD MUAYENESİ Tiroid bezi ön alt boyunda trakeanın önünde ve her iki yanında yerleşmiştir. Hemşire/ebe boynun alt yarısını tiroid bezinin simetrik görünüp görünmediği ya da görünen bir kitle olup olmadığı yönünden hastayı gözler.

43 C. TİROİD MUAYENESİ (devam…)
Sonra hastaya başını hiperekstansiyona getirmesi ve yutkunmasını söyler. Yutkunma ile tiroid dokusu yükseldiğinden yutkunma sırasında tiroid ve krikoid kıkırdağın nasıl hareket ettiğine, tiroid bezinde herhangi bir şişlik olup olmadığına, tiroid bezinin simetrisine bakılır.

44 C. TİROİD MUAYENESİ (devam…)
Tiroid bezi palpe edilerek büyüklüğüne simetrisine ağrı nodül olup olmadığına dikkat edilir. Zayıf hastaların palpe edilebilen bezleri küçük, yumuşak ve nodülsüzdür. Büyümüş tiroid gland disfonksiyonu veya tümör belirtisidir. Büyük hassas tiroid troiditis belirtisidir.

45 D. AKCİĞER SESLERİNİN DİNLENMESİ
Hemşire/ebe steteskobun diyaframını posterior göğüs duvarında interkostal aralıklara yerleştirir. Hasta kollarını göğsünün önünde kavuşturur, başını öne eğer ve ağzını hafifçe açarak derin nefes alıp verir. Steteskop değişik alanlara yerleştirilerek inspirasyon ve ekspirasyonu dinler.

46 D. AKCİĞER SESLERİNİN DİNLENMESİ (devam…)
Bronkovesiküler Bronşial Sesler normalde posterior toraksta bronkovesiküler ve veziküler sesler olarak duyulur. Bronkovesiküler sesler posteriorda skapulalar arasında orta frekanslı ve orta şiddetli olarak duyulur. Rüzgar sesine benzer Veziküler sesler akciğerlerin periferinde oluşur. Düşük frekanslı ve yumuşak sesler olup hafif bir esinti sesine benzerler.

47

48 PATOLOJİK SESLER-1 ses Oskülte edilen bölge nedeni karakteri
Raller (çıtırtı, hışırtı sesi) Akc. tabanlarında loblarda simetrik olarak saptanır. Kollabe alveoller ve bronşial damarların inspirasyonda duyulan ani açılma sesidir. Kısa, aralıklı çıtırtı sesleri inspirasyon, ekspirasyon veya her ikisi süresince duyulur; çeşitli tonlarda yüksek veya alçak; öksürükle değişebilir veya değişmeyebilir. Ronkuslar(hırıltı sesi) Öncelikle trakea ve bronşlar üzerinde duyulur, eğer gürültülü ise akc. çoğu yerlerinde duyulur. Türbülans nedeniyle büyük hava yollarında sıvı veya mukus Düşük tonda, devamlı müzikal sesler ekspirasyon boyunca duyulur; öksürükle temizlenebilir.

49 PATOLOJİK SESLER-1 ses Oskülte edilen bölge nedeni karakteri wheezing
Tüm akc. Alanında Genellikle daralmış bronşlar Yüksek tonda, devamlı müzikal sesler inspirasyon veya ekspirasyon süresince duyulur, öksürükle temizlenmez. Plevral friksiyon (rendele-me sesi ) En iyi anterior lateral akc. Alanlarında duyulur (hasta dik oturuyorsa) İltihabi iki plevral yüzün solunum esnasında birbirine sürtünmesine bağlı kaba sürtünmedir. İnspirasyon süresince daha iyi duyulur, öksürükle temizlenmez.

50 E. KALP SESLERİNİ DİNLEME
Kalbin steteskop ile dinlenmesi normal kalp seslerini, ekstra kalp seslerini ve üfürümleri tanımlamak için yapılır. Kalp seslerini dinlemede konsantrasyon, odanın gürültüsüz olması önemlidir. Steteskop ile muayeneye aortik bölge ile başlayarak sistematik sırayı takip ederek her bir altı bölge dinlenmelidir. Daha sonra her bir bölge sırasıyla steteskopun çanı kullanılarak tekrar dinlenir.

51 E. KALP SESLERİNİ DİNLEME
Muayene boyunca üç değişik pozisyon alması gerektiği hastaya açıklanır. Oturur pozisyon ve hafifçe öne eğilme (tüm bölgeler için uygun pozisyon ve tiz murmurların duyulmasını sağlar. ) Supine (tüm bölgeler iyi dinlenir). Sol lateral recumbent (tüm bölgeler iyi dinlenir, diyastolde tiz seslerin duyulmasını sağlayan en iyi pozisyon).

52

53 Kalp seslerini dinleme odakları

54 Kalp seslerini dinleme odakları-1
Mitral (apikal) odak : Mid-klavikular vertikal (klavikulanın orta hat) çizgisinin sol 5nci interkostal aralığı kestiği bölge mitral (apikal) odaktır. Mitral kapağa ait üfürümler, hasta hafif sola dönük ve inspiryum (nefes alma) esnasında dinlenirse daha rahat duyulur. Triküspid odak : 5nci interkostal aralığın, sternumun sol kenarıyla birleştiği bölgedir. Triküspid odağı inspiryum esnasında dinlenirse sesler daha rahat duyulur.

55 Kalp seslerini dinleme odakları-2
Aort odağı : Sağ ikinci interkostal aralığın, sternumun sağ kenarıyla birleştiği bölgedir. Aortla ilgili üfürümler en iyi bu bölgede duyuluyorsa da, bazen apeksten, sternumun sol kenarından hatta karotid arterlerin bulunduğu bölgeden de güçlü duyulabilir. Hasta biraz öne eğik ve ekspirasyonda(soluk verirken) en iyi dinleme sağlanır. Pulmoner odak : Sol 2nci interkostal aralığın, sternumun sol kısmı ile birleştiği bölgedir. Üfürümler en güçlü inspiryum esnasında duyulur. Erb’s point ( mezokardiyak odak) : Sternumun solunda 3ncü interkostal aralıktadır. Aort ve pulmonalis yetmezliğinin en iyi duyulduğu yerdir.  

56 KALP SESLERİNİ DİNLEME «S1»
Hemşire/ebe birinci ve ikinci kalp seslerini (S1 ve S2) tespit etmeyi öğrenmelidir. Birinci kalp sesidir. Atrioventriküler (solda mitral ve sağda triküspid) kapakların kapanması esnasında apeksten (mitral odaktan) duyulur. S1 duyulan en yüksek sestir; S2 den daha kuvvetli, uzun süreli ve düşük frekanslıdır. Fonetik olarak “LAB” şeklinde duyulur.

57 KALP SESLERİNİ DİNLEME «S2»
İkinci kalp sesidir. Aort ve pulmonalis odaklarında en güçlü duyulur. S1 den daha şiddetli, kısa süreli,daha yüksek frekanslı ve keskin bir karakterdedir. Fonetik olarak “DAB” şeklinde duyulur.  

58 PATOLOJIK (ANORMAL) kalp sesleri «S3»
Üçüncü kalp sesleridir. Hasta sol yan yattığında steteskobun çan kısmı ile apeksten (mitral odaktan) dinlenir. S2 den  sonra duyulur. Sol ventriküler yetmezlikte duyulur, ventriküler gallop da denir. Atriumlardan kan ventriküle hızla atılırken içerde kalan volüme çarpar ve dolgun bir ses oluşur.       Hamile, çocuk ve yaşlılarda patoloji olmadan da duyulur. Fonetik olarak “ Dİ” şeklinde duyulur.

59 PATOLOJIK (ANORMAL) kalp sesleri «S4»
En iyi apeksten ve S1 den hemen önce duyulur. Ventriküller dolu iken basınç atriumlara yayılır. Bu basınç atriumdaki kanı dalgalandırır, duyulan bu dalgalanma sesidir; atrial gallop da denir. Akut myokard infarktüsüne bağlı gelişir. Koroner arterlerdeki bir hastalık, atrioventriküler yetmezlik sonucu ortaya çıkar. Fonetik olarak “Tİ” şeklinde duyulur.

60 PATOLOJIK (ANORMAL) kalp sesleri
Murmur (üfürüm): Anormal girdap sonucu oluşan seslerdir. Kan, dar ya da düzensiz kapaktan geçerken girdap oluşur. Girdaba yol açan nedenler: 1-   Kanın akışı yönünde bir lezyon varsa, düzgün akışı bozularak girdapların   oluşur  ve üfürümler ortaya çıkar. 2-   Kanın akışı yönünde etraftaki yapılar ve fiziksel değişiklikler varsa, titreşimler meydana gelir ve üfürümler duyulur. 3-   Kan, dar bir aralıktan geçerken, 4-   Kan, dar olmayan fakat pürüzlü bir kapak sistemi içinden geçerken, 5-   Normal bir kapak sistemi içinden geçen akımın hızlanması halinde, 6-   Dar bir yerden geniş bir sisteme geçtiği zaman üfürümler duyulur.

61 PATOLOJIK (ANORMAL) kalp sesleri
Murmurlar zaman, yoğunluk, yer, frekans, kalite ve yayılmalarına göre sınıflandırılırlar. Üfürüm S1 ve S2 arasında duyuluyorsa buna sistolik murmur denir. Gallop ritmi (S4 ) : S3  ve S4 ün; S1 ve S2 ile birlikte duyulmasıdır. Nabız dakikada 110 un üstünde olup, koşan at sesi gibi ses duyulur. Perikardiyal sürtünme: Parietal  ve visseral yaprakların sürtünmesi sonucu, perikarditte duyulan ıslak ve gürültülü sestir.

62 E. BAĞIRSAK SESLERİ Hemşire/ebe abdomeni intestinal hareketleri ve vasküler sesleri dinlemek için oskülte eder. Steteskobun ısıtılmış diyaframı alt sol kadran üzerine yavaşça yerleştirilir. Hastaya konuşmaması söylenir. Normalde hava ve sıvı barsakta hareket eder, her bir kadranda 5-35 sn aralıklarla yumuşak gümbürtü ve fokurtu oluşur. Sesler düzenli değildir. Normalde dk da 4-6 defa tekrarlayan bağırsak sesleri duyulur. En iyi dinleme yemekler arası yapılır.

63

64 E. BAĞIRSAK SESLERİ Barsak sesleri hipoaktiftir, sesler bir dk. boyunca olmayabilir sonra tekrar başlar. Hipoaktif barsakta sesler çok seyrek ve yumuşaktır. Barsak seslerinin olmaması gastrointestinal motilitenin olmadığının işaretidir.

65 E. BAĞIRSAK SESLERİ Barsak seslerinin hiperaktif olması (borgorigmi) sesler gürültülü, hızlı ve sık sık olan seslerdir. Ortalama her 3 sn’de bir duyulur. Epigastrik bölgeyi oskülte etmek için steteskobun çanını kullanır ve 4 kadranın her birini dinler. Normalde aorta, renal veya femoral arterler üzerinde vasküler sesler olmaz.

66 TEŞEKKÜRLER


"FİZİK MUAYENE Doç. Dr. Dilek AYGİN." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları