Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ALLAH SEVGİSİNİ KAZANMA YOLLARI. Sevgi; en önemli moral ve motivasyon kaynağımız ve hayatı yaşanılır kılan duygudur. Allah’ın, insana ve diğer tüm canlı.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ALLAH SEVGİSİNİ KAZANMA YOLLARI. Sevgi; en önemli moral ve motivasyon kaynağımız ve hayatı yaşanılır kılan duygudur. Allah’ın, insana ve diğer tüm canlı."— Sunum transkripti:

1 ALLAH SEVGİSİNİ KAZANMA YOLLARI

2 Sevgi; en önemli moral ve motivasyon kaynağımız ve hayatı yaşanılır kılan duygudur. Allah’ın, insana ve diğer tüm canlı varlıklara fıtraten verdiği en önemli duygulardan biri sevgidir. Sevgi; insanı işinde, mesleğinde ve görevinde motive eden, insanlarla kaynaşmayı, yaratıklara ve doğaya karşı saygılı ve hoşgörülü olmayı sağlayan, fert, aile ve toplumlara huzur ve mutluluk veren manevi bir güçtür. Anneler/babalar ve diğer canlılar yavrularını sevgi sayesinde yetiştiriyorlar, zahmetlerine katlanabiliyorlar. Tüm duygularımız gibi sevgi de eğitim, öğretim, aile, okul, çevre, kültür, gelenek ve göreneklerin etkisiyle iyi veya kötü şeylere yönelebilir. Mümin sevdiği şeylere ve ne kadar sevdiğine dikkat etmelidir. Sevilmemesi gereken veya dozu iyi ayarlanamayan sevgiler insanı zehirleyebilir. Bundan dolayı Kuran, bize sevgi konusunda rehberlik etmekte, neyi sevip sevmeyeceğimizi, Allah’ın hangi nitelikteki insanları ve amelleri sevip sevmediğini bildirmektedir. Yarattığı tüm canlılar için sevmeyi ve sevilmeyi fıtri bir duygu olarak takdir eden Allah, kendisini de iki ayette (Hud Suresi, 11/90, Buruc Suresi, 85/14) ‘Rahim’ ve ‘Ğafur’ isimleriyle birlikte ‘Vedud’ ismiyle isimlendirerek mahlukatını sevmiş, mahlukatının da kendisini sevmesini istemiştir.

3 Allah’ın sevgisini kazandıracak olan eylem ve söylemlere rağbet etmek Kuran’ın bizden önemli bir talebidir. فَإِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ “O halde bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Rabb’ına rağbet et.” (İnşirah Suresi, 94/7-8) ayetiyle, O’nun sevgisine rızasına ve rahmetine sürekli rağbet etmenin gerekliliğine dikkatleri çeker. Sevgi nedir? Sevgi ayet ve hadislerde ‘hubb’, ‘muhabbet’, ‘vüdd’ ve ‘meveddet’ kelimeleri ile ifade edilmiştir. ‘Hubb’ ve ‘muhabbet’ kelimeleri sözlükte; sevmek, beğenmek, rağbet etmek, istemek, meyletmek, hoşlanmak ve tercih etmek anlamlarına gelir. Canlı, anlayışlı ve bilgili varlıkların bir özelliği olan sevgi; kalp ve duyu organlarının zevk aldığı ve hoşlandığı şeylere meyletmesidir. (Dini Kavramlar Sözlüğü, Hubb md. Shf. 263) Sevgi; kişinin iyi olduğunu bildiği veya zannettiği şeyi istemesi anlamına gelir. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, hbb md.)

4 Mümin sevdiği şeylere ve ne kadar sevdiğine dikkat etmelidir. Başka sevgiler Allah sevgisini unutturmamalı, O’nun önüne geçmemeli. Çünkü o zaman insan –düşünce, duygu ve inançlarını, hayatını ve davranışlarını, Allah’ın iradesine göre düzenlemek yerine– Allah’ın dışında sevip bağlandığı, Allah’ı sever gibi sevdiği şeyleri ölçü alacaktır. Kur’an Allah’ın iradesine göre yaşamaya hidayet, o iradeyi dikkate almadan yaşamaya da dalâlet adını verir. وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَشَدُّ حُبّاً لِلَّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُوا إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ “İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı!” (Bakara Suresi, 2/165)

5 En yakından başlayarak akrabalarımız, kazandığımız maddi sermayemiz ve kesada uğramasından korktuğumuz ticaretimiz Allah ve Rasulünun gösterdiği hak yolda mücadele etmekten daha sevimli gelmemeli. Bu sevgiler bizi Allah’ın sevgisine rağbetten alıkoymamalı. قُلْ إِنْ كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُوا حَتَّى يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ وَاللَّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe Suresi, 9/24)

6 - ALLAH SEVGİSİNİ KAZANMA DA ETKEN FAKTÖRLER 1 - Peygamber(ler)e Tabii Olmak قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Al-i İmran Suresi, 3/31)

7 2 - İhsan Sahibi (Muhsin) Olmak İhsan sözlükte; bir şeyi iyi ve güzel yapmak, iyi, güzel ve yararlı fiil işlemek anlamındadır. Kişinin; iman, iş, ibadet, muamelat, yönetim, yargı vb. her işi ve görevi şartlarına, kurallarına ve tekniğine uygun olarak estetik, sağlam, güzel, kaliteli, en iyi ve en mükemmel şekilde yani; Allah’ın murakabesinde yapmasıdır. (Dini Kavramlar Sözlüğü, İhsan Md. s. 300-301; Buhari İman, 37) Kuran’da beş yerde “Allah muhsinleri sever” buyrulmuştur. اَلَّذِينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ “Onlar (takvâ sahipleri) bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah işini güzel yapanları sever.” (Al-i İmran Suresi, 3/134) ayetiyle; cömert olmanın, öfkeyi yenmenin/kontrol etmenin ve insanları bağışlamanın, Bakara Suresi 2/195. ayette de özellikle toplum yararına olan hizmetlerde infakta bulunmanın ihsan sahiplerinin bir vasfı olarak takdim edilmesi, bu kimseleri Allah’ın seveceğinin beyan edilmiş olması, bizi bu vasıflara sahip fertler olmaya teşvik eder.

8 İhsan Sahibi (Muhsin) Olmak Âl-i İmrân Suresi, 3/147-148. ayetlerinde; işlerinde aşırılıktan sakınan, istikamet üzere bir yaşamda sebat eden ve cesaret sahipleri, Mâide Suresinin, 5/13. ayetinde bir terbiye metodu olarak; güçlü iken bile affedebilenler, Maide Suresinin 5/93. ayetinde ise inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebat eden ve Allah, rızasına uygun davrananlar, muhsin olarak isimlendirilmiş ve Allah’ın sevgisine mazhar olacakları beyan edilmiştir. Muhsin olmanın gereği ile ilgili olarak Efendimiz (sav) Yüce Allah’ın; عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ، قَالَ ثِنْتَانِ حَفِظْتُهُمَا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ إِنَّ اللَّهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ “Her şeyde ihsanı farz kıldığını” (Müslim, Sayd, 57) bildirerek ihsan şuuruna sahip olmanın önemine dikkatlerimizi celb etmiştir.

9 3 - Takva Sahibi (Mütteki) Olmak Bir şeyi korumak, zarar verecek şeylerden sakınmak, bir şeyi başka bir şeyle tehlikelere karşı korumaya almak anlamındaki ‘vikâye’ kökünden gelen ‘takva’ kelimesi; kuvvetli bir himayeye girerek korunmak, sakınmak, kendisini muhafaza altına almak, bunun gereği olarak korkmak ve çekinmek demektir. (Dini Kavramlar Sözlüğü, Takva Md. s. 347-348) Kuran’da üç ayette Allah’ın muttakileri sevdiği bildirilir. بَلَى مَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ وَاتَّقَى فَإِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ “Hayır, öyle değil! Her kim ahdine vefa gösterir ve günah işlemekten sakınırsa, bilsin ki Allah o sakınanları sever.” (Al-i İmran Suresi, 3/76) Tevbe Suresinin 4. ayetinde; kendileriyle antlaşma yaptığınız, yükümlülüklerine riayet eden ve aleyhinize kimseye arka çıkmayanlara verdiğiniz söze süresi doluncaya kadar riayet etmek, Tevbe Suresinin 7. ayetinde de; size verdikleri söze sadık olanlara karşı sizde sözünüze sadakat gösterin anlamında kullanılmıştır.

10 Efendimiz (sav)’de takva sahibi olmanın kişiye Allah’ın sevgisini kazandıracağını şu hadisi şerifleriyle dile getirirler; إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْعَبْدَ التَّقِيَّ الْغَنِيَّ الْخَفِيَّ “Allah müttaki, (mal ve gönül) zengin(i) ve riya korkusuyla nafile ibadetlerini gizli yapan insanı sever.” (Müslim, Zühd, 11, III, 2227) buyurmuşlardır.

11 4 - Adalet Sahibi (Adil) Olmak Adalet; insaflı ve doğru olmak, her şeye hakkını vermek, zulmetmemek, düzeltmek, mutedil olmak gibi manalara gelir. Terim olarak; ifrat ve tefrit arasında orta yolu takip etmek, hak yol üzere dosdoğru olmak, içi ve dışı, özü, sözü, fiil ve hükümlerinde eşit olmak haklıya hakkını, haksıza cezasını vermek şirk, küfür ve zulmü terk etmek anlamlarına gelir. Mümin; imanında, söz, fiil ve davranışlarında adil olmalıdır. (Dini Kavramlar Sözlüğü, Adalet Md. s. 5-6) Allah Kuran’da üç ayette adil olanları sevdiğini bildirmiştir. وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِنْ بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ “Eğer müminlerden iki grup birbiriyle kavgaya tutuşursa hemen aralarını düzeltin; ikisinden biri diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa - Allah’ın emrine geri dönünceye kadar- haksızlığa sapanlara karşı savaşın; dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayın ve herkese hakkını verin. Allah hakkı yerine getirenleri sever.” (Hucurat Suresi, 49/9)

12 En olumsuz durumlarda bile adil olmaktan vazgeçmemek dini bir sorumluluktur. Maide Suresi 42. ayette Yahudi ve münafıkların yalan dinlemeye çok meraklı oldukları, haram yemeye de alışık oldukları, buna rağmen şayet Peygamber aralarında hüküm verecekse adil olması gerektiği, Mümtehine Suresi 8. ayette de; din konusunda müminlerle savaşmayan ve yurtlarından çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olunmasını ve onlara adaletli davranmanın yasaklamadığı aksine adaletle davranmanın Allah’ın sevgisini kazanmaya vesile olacağı ifade edilir. Efendimiz (sav)’de; عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِنَّ أَحَبَّ النَّاسِ إِلَى اللَّهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَدْنَاهُمْ مِنْهُ مَجْلِسًا إِمَامٌ عَادِلٌ وَأَبْغَضَ النَّاسِ إِلَى اللَّهِ وَأَبْعَدَهُمْ مِنْهُ مَجْلِسًا إِمَامٌ جَائِرٌ “Kıyamet gününde insanların Allah’a en sevimli ve meclis bakımından en yakın olanları adil yöneticilerdir. Allah’ın en sevmediği ve meclis bakımından en uzağı ise zalim imam (yönetici)’dır.” (Tirmizi, Ahkam, 4, III, 617) buyurarak adil olmayı teşvik etmiştir.

13 وَكَأَيِّنْ مِنْ نَبِيٍّ قَاتَلَ مَعَهُ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُوا لِمَا أَصَابَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَمَا ضَعُفُوا وَمَا اسْتَكَانُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ “Nice peygamber vardır ki onunla birlikte birçok Allah erleri savaştılar. Allah yolunda başlarına gelenlerden ötürü gevşemediler, yılmadılar, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.” (Al-i İmran Suresi, 3/146) Efendimiz (as)’de “Sabır aydınlıktır/ziyadır.” (Tirmizi, Deavat, 86, V, 536) buyurarak sabrın değerine dikkatlerimizi celp eder. 5 - Sabırlı (Sâbir) Olmak Sabır sözlükte; engellemek, hapsetmek; güçlü ve dirençli olmak demektir. Terim olarak; nefsi telâştan, dili şikâyetten, organları çirkin davranışlardan koruma, nimet haliyle mihnet hali arasında fark gözetmeyip her iki durumda sükûnetini muhafaza etme, Allah’tan başkasına şikâyette bulunmama demektir. Gazzâlî sabrı “din duygusunun nefsanî arzu ve tutkuların baskısına karşı direnç göstermesi” diye tanımlar (İhyâ, IV, 63). Diğer ahlaki faziletlere de kaynaklık etmesi sebebiyledir ki Kuran’da müminlere ısrarla sabırlı olmaları emir olunmuştur. (DİA, Sabır Md. s. 337)

14 6 - Tevekkül (Mütevekkil) Sahibi Olmak Tevekkül sözlükte; birinin işini üstüne alma, birine güvence verme; birine işini havale etme, ona güvenme manasına gelir. Terim olarak; bir kimsenin kendini Allah’a teslim etmesi, rızkında ve işlerinde Allah’ı kefil bilip sadece O’na güvenmesi şeklinde tanımlanmaktadır. (DİA, Tevekkül md. s. 41) فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللَّهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظّاً غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الْأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-i İmran Suresi, 3/159)

15 7 - Tevbe Etmek/Temiz Olmak Tevbe sözlükte; geri dönmek, rücû etmek, dönüş yapmak manasınadır. Terim olarak; “Dinde yerilmiş şeyleri terk edip övgüye lâyık olanlara yönelme” biçiminde tanımlanır. (DİA, Tövbe md. s. 279) إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ “…Allah çok tövbe edenleri sever ve içi dışı temiz olanları sever.” (Bakara Suresi, 2/222) لاَ تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا لَمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَنْ تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ “Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.” (Tevbe Suresi, 9/108) Bu ayette söz konusu olan maddi ve manevi temizliktir.

16 Efendimiz (sav) de Allah’ın temizliği ve temiz insanları seveceğini şu ifadelerle dile getirmiş ve temiz olmayı teşvik etmiştir. عَنْ صَالِحِ بْنِ أَبِي حَسَّانَ، قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ، يَقُولُ إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ يُحِبُّ الطَّيِّبَ، نَظِيفٌ يُحِبُّ النَّظَافَةَ، كَرِيمٌ يُحِبُّ الْكَرَمَ، جَوَادٌ يُحِبُّ الْجُودَ، فَنَظِّفُوا أُرَاهُ قَالَ أَفْنِيَتَكُمْ وَلاَ تَشَبَّهُوا بِالْيَهُودِ، ‏قَالَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِمُهَاجِرِ بْنِ مِسْمَارٍ فَقَالَ حَدَّثَنِيهِ عَامِرُ بْنُ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ نَظِّفُوا أَفْنِيَتَكُمْ “Allah; iyidir, güzeldir (tayyib). İyiliği, güzelliği sever. Allah temizdir (nazif), temizliği sever. Çok ikram edicidir (kerim), ikramı sever. Cömerttir (cevad), cömertliği sever. (Ey Allah’ın kulları) avlularınızı temizleyiniz.” (Tirmizi, Edeb, 41, V, 112)

17 8 - Cihad (mücahede) Etmek Cihad sözlükte; güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak anlamındadır. Terim olarak; Dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslâm’ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek demektir. (DİA, Cihad md. s.527) إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفّاً كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ “Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever.” (Saff Suresi, 61/4)

18 9 - Müminlere Karşı Alçak Gönüllü Olmak Allah Kuran’da; müminlerin birbirlerine ve mümin olmayanlara karşı nasıl bir tavır içersinde olmaları gerektiğini beyan ederek ayette belirtilen hususlara riayet edenlerin, sevgisine mazhar olacağını şöyle ifade eder. يَآ أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar…” (Maide Suresi, 5/54)

19 10 - Kuvvetli ve Cömert Olmak عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏اَلْمُؤْمِنُ الْقَوِيُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ وَفِي كُلٍّ خَيْرٌ “Kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve Allah’a daha sevimlidir. (Ancak) her müminde hayır vardır…” (İbn-i Mace, Mukaddime, 10, Zühd, 14, I, 31; Müslim, Kader, 34) Sağlıklı, dinç ve kuvvetli mümin; kendine, ailesine, dinine, vatan ve milletine daha fazla hizmet ederek Allah’ın sevgisini kazanmaya daha yakındır. عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ السَّخِيُّ قَرِيبٌ مِنَ اللَّهِ، قَرِيبٌ مِنَ الْجَنَّةِ، قَرِيبٌ مِنَ النَّاسِ، بَعِيدٌ مِنَ النَّارِ، وَالْبَخِيلُ بَعِيدٌ مِنَ اللَّهِ، بَعِيدٌ مِنَ الْجَنَّةِ، بَعِيدٌ مِنَ النَّاسِ، قَرِيبٌ مِنَ النَّارِ، وَلَجَاهِلٌ سَخِيٌّ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ عَابِدٍ بَخِيلٍ “Cömert, Allah’a yakındır, insanlara yakındır, Cennet’e yakındır, Cehennem’den uzaktır. Cimri ise; Allah’a uzaktır, insanlara uzaktır, Cennet’e uzaktır, Cehennem’e yakındır. Cömert cahil, cimri âbidden Allah’a daha sevimlidir.” (Tirmizi, Birr, 40, IV, 342)

20 11 - Dua Etmek Dua sözlükte; çağırmak, seslenmek, istemek; yardım talep etmek” manasında mastar, küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vaki olan talep ve niyaz anlamında bir isimdir. Terim olarak; Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi ve tâzim duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesini ifade eder. (DİA, Dua md. s.529) قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَآؤُكُمْ... “De ki: (Ey insanlar!) “Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin!..” (Furkan Suresi, 25/77) عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏سَلُوا اللَّهَ مِنْ فَضْلِهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يُحِبُّ أَنْ يُسْأَلَ، وَأَفْضَلُ الْعِبَادَةِ انْتِظَارُ الْفَرَجِ “Allah’ın fazlından isteyin. Çünkü Allah, kendisinden istenilmesini sever. İbadetin en faziletlisi sıkıntının kaldırılmasını beklemektir.” (Tirmizi, Deavat, 116, V, 565)

21 12 - Rıfk Sahibi (Refik) Olmak Rıfk sözlükte; yumuşak ve yararlı olmak; yardım etmek anlamındadır. Terim olarak; iyi huyluluk, uyumlu, geçimli ve nazik olma, yumuşak davranma manalarına gelir. (DİA, Rıfk md. cilt: 35 s.51) عَنْ عَائِشَةَ، زَوْجِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ، وَيُعْطِي عَلَى الرِّفْقِ مَا لاَ يُعْطِي عَلَى الْعُنْفِ، وَمَا لاَ يُعْطِي عَلَى مَا سِوَاهُ “Allah rıfk sahibidir, rıfkı (yumuşak huylu olmayı) sever. Şiddet ve kaba davranışta bulunana vermediğini yumuşak davranana verir.” (Müslim, Birr, 77; İbn-i Mace, Edeb, 9) İnsani, ticari ve sosyal ilişkilerde de yumuşak davranışlı olmak olgunluğun bir ifadesidir ki bu olgunluğu gösterebilenler Allah sevgisini celp ederler.

22 13 - Hoşgörülü, Merhametli ve Yumuşak Davranışlı Olmak …وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّآءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيْنَهُمْ… “…Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler…” (Fetih Suresi, 48/29) عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ سَمْحَ الْبَيْعِ سَمْحَ الشِّرَاءِ سَمْحَ الْقَضَاءِ “Şüphesiz Allah, bir şeyi satmada, satın almada, borcu istemede ve ödemede hoşgörülü olmayı sever.” (Tirmizi, Buyu,’75, No: 1319, III, 609) Efendimiz (sav); sosyal hayatın gereği olan alış-veriş yapmak, borç etmek, borcu ödemek ve borcu istemek gibi hususlarda, tarafların birbirlerine müsamahakâr davranmalarını Allah’ın sevgisini kazanmanın bir vesilesi olarak ifade etmişlerdir.

23 14 - Haya Sahibi Olmak Haya; utanma, çekinme; tövbe, vazgeçiş demektir. Terim olarak; nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terk etmesi veya kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terk edilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı diye tarif edilmiştir. (DİA, Haya md. s. 554) إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ حَلِيمٌ حَيِيٌّ سِتِّيرٌ يُحِبُّ الْحَيَاءَ وَالسَّتْرَ فَإِذَا اغْتَسَلَ أَحَدُكُمْ فَلْيَسْتَتِرْ “Allah, hayâ sahibi ve günahları örten, gizleyendir, avret yerlerini örtmeyi, (haya ve iffeti, günah olan söz ve fiilleri örtmeyi, gizlemeyi) sever. Biriniz guslettiği zaman avret yerlerini örtsün.” (Nesai, Gusl, 7; Ebu Davud, Hammam, 2) Peygamberimiz bir adamı hamamda yıkanırken gördü. Minbere çıktı. Allaha hamd ve sena ettikten sonra bu hadisi ifade buyurdular. Haya duygusu sahibini kötülüklerden ve günah olan söz, fiil ve davranışlardan alıkoyarak Rabbinin sevgisini kazanmaya bir vesile olur.

24 15 - Birr Sahibi Olmak Birr; iman ve ibadetten başlamak üzere her türlü iyilik, ihsan, itaat, doğruluk, günahsızlık demektir. İmam Mâtürîdîye göre, bütün hayırların en tam şeklidir. Fahreddin er-Râzî birr kelimesini, bütün saygı ifade eden davranışları, itaatleri ve insanı Allah’a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime olarak değerlendirmiştir. (DİA, Birr md. s. 205) …إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الأَبْرَارَ… “…Allah ebrarı sever…” (İbn-i Mace, Fiten, 16) Ebrar; iman, salih ameller ve doğruluk gibi her türlü hayır ve iyi olan fiilleri işleyen müminlere denir. Allah Kuran’da; إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ “İyiler (ebrar) muhakkak cennette olacaklardır.” (İnfitar Suresi, 82/13) buyurmaktadır.

25 16 - Zühd Sahibi (Zahid) Olmak Zühd sözlükte; bir şeye rağbet etmemek, ona karşı ilgisiz davranmak, ondan yüz çevirmek demektir. Halk arasında Hak ile birlikte olmaya gayret göstermektir. (DİA, Zühd md. s.530-531) عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيِّ، قَالَ أَتَى النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ، دُلَّنِي عَلَى عَمَلٍ إِذَا أَنَا عَمِلْتُهُ أَحَبَّنِيَ اللَّهُ وَأَحَبَّنِيَ النَّاسُ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏ازْهَدْ فِي الدُّنْيَا يُحِبَّكَ اللَّهُ، وَازْهَدْ فِيمَا فِي أَيْدِي النَّاسِ يُحِبُّوكَ “Bir gün bir adam Peygamber’in (sav) yanına gelip; Ya Rasulullah bana öyle bir iş söyle ki onu yaptığımda Allah da kulları da beni sevsin demişti. Rasulüllah (sav)’de; Dünyaya göz dikme/gönül bağlama ki Allah seni sevsin; insanların eline göz dikme ki halk seni sevsin.” (İbn-i Mâce, Zühd, 1)

26 Bunların dışında hadislerde Allahın sevgini kazanabileceğimiz farklı hususlara dikkatlerimiz çekilir. Bir kısmı şunlardır; 17 - Sanatkar olmak; “Allah, sanatkar mümin kulunu (geçimi için çalışan, ticaret, ziraat, sanat vb. iş yapanları) sever.” (Taberani, XII, 740; Münavi, 290, No: 1872) 18 - Kardeşinin gönlüne sevinç koymak; “Farzlardan sonra amellerin Allah’a en sevimli olanı müslümanı sevindirmektir.” (Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, XI, 71, No: 11079; Münavi, I, 167, No: 200) 19 - Doğru Sözlü olmak, Emanete Riayet Etmek ve Komşusuna Eziyet Etmemek; “Allah ve Peygamberinin kendisini sevmesini isteyen kimse, doğru söz söylesin, emaneti yerine getirsin ve komşusuna eziyet etmesin.” (Beyhaki, Şuabu’l İman, II,201) 20 - İşin/vazifenin en güzel şekilde ifa edilmesi; “Allah, sizden birinizin yaptığı işi/ameli, görevi sağlam ve iyi/güzel (itkan/ihsan) yapmasını sever.” (Beyhaki, Şuabu’l İman, IV, 335; Münavi, II, 287, No: 1882) 21 - İbadet Yaşamında İstikrarlı Olmak; “Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa sürekli olandır.” (Müslim, Salatu’l-Musafirin, 220-221)

27 Allah; kendisine iman eden ve imani değerleriyle uyumlu ameller/eylemler üreten kulları için bir sevgi yaratacağını, onları seveceğini ve diğer kullarına da sevdireceğini, şu ayetle dikkatlerimize sunar. اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُداًّ “İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem Suresi, 19/96)

28 Hz. Peygamber (sav)’de Allah’ın, bir kulu sevdiğinde onu Cebrâil’e, göklerdeki varlıklara ve yerdeki insanlara sevdireceğini şu hadisi şerifleriyle haber vermiştir. عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏إِذَا أَحَبَّ اللَّهُ الْعَبْدَ نَادَى جِبْرِيلَ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا، فَأَحْبِبْهُ‏،‏ فَيُحِبُّهُ جِبْرِيلُ، فَيُنَادِي جِبْرِيلُ فِي أَهْلِ السَّمَاءِ، إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا،.فَأَحِبُّوهُ‏، فَيُحِبُّهُ أَهْلُ السَّمَاءِ، ثُمَّ يُوضَعُ لَهُ الْقَبُولُ فِي الأَرْضِ “Allah bir kulunu sevdiği zaman, Cibril’i çağırıp ‘Ben falan kulumu seviyorum, Sen de onu sev!’ der. Cibril de onu sever ve sonra gökyüzünde şöyle seslenir: ‘Allah, falan kimseyi seviyor, Siz de onu sevin!’ Bundan sonra göklerdeki bütün melekler onu sever. Sonra o kul yeryüzünde de herkes tarafından sevilip kabul görür.” (Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 6, “Edeb”, 41). Hadisin farklı rivayetlerinde Allah’ın sevmediği kimseyi de aynı şekilde meleklere ve insanlara sevdirmediği bildirilmektedir (Müsned, II, 413).

29 Sonuç olarak; Dinimiz, Allah’ın sevgisini kazanmak için birbiriyle yarışan fertlerden oluşan bir toplum meydana getirmeyi telkin eder. Efendimiz (sav)’de böyle bir toplumsal yapıyı meydana getirebilmek için de; sevginin yemekten, içmekten, teneffüs etmekten daha elzem olduğuna dikkat çeker. Vaazımızı Efendimiz (sav)’in bu hakikati ifade eden şu duasıyla bitirelim. عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ الْخَطْمِيِّ الأَنْصَارِيِّ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ فِي دُعَائِهِ :‏ اَللَّهُمَّ ارْزُقْنِي حُبَّكَ، وَحُبَّ مَنْ يَنْفَعُنِي حُبُّهُ عِنْدَكَ، اللَّهُمَّ مَا رَزَقْتَنِي مِمَّا أُحِبُّ فَاجْعَلْهُ قُوَّةً لِي فِيمَا تُحِبُّ، اللَّهُمَّ وَمَا زَوَيْتَ عَنِّي مِمَّا أُحِبُّ فَاجْعَلْهُ لِي فَرَاغًا فِيمَا تُحِبُّ “Allahım! Beni sevginle, sevgisi senin katında bana fayda verecek kimselerin sevgisiyle rızıklandır. Allahım! Sevdiğim şeylerden bana rızık olarak verdiklerini, senin sevgini kazanmak için güç kıl! Allahım! Sevdiğim şeylerden elimden aldıklarını, senin sevdiğin şeylerle uğraşabilmem için fırsat kıl!” (Tirmizi, Deavât, 74, V, 523)

30 Katılımlarınız için teşekkürler Moderatör : Hasan KÜÇÜK Kaynarca Vaizi Hazırlayan : İ brahim AYAR Karasu Yeni Cami İ mam-Hatibi


"ALLAH SEVGİSİNİ KAZANMA YOLLARI. Sevgi; en önemli moral ve motivasyon kaynağımız ve hayatı yaşanılır kılan duygudur. Allah’ın, insana ve diğer tüm canlı." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları