Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

1 B. Deliller 1. İlim a. Kadîm İlim b. Hadis İlim 1) Zarurî İlim: 2) Nazarî ve İstidlali İlim: c. Yakîniyyât-Zanniyyât 2. Delil a. Akli-nakli Delil b.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "1 B. Deliller 1. İlim a. Kadîm İlim b. Hadis İlim 1) Zarurî İlim: 2) Nazarî ve İstidlali İlim: c. Yakîniyyât-Zanniyyât 2. Delil a. Akli-nakli Delil b."— Sunum transkripti:

1 1 B. Deliller 1. İlim a. Kadîm İlim b. Hadis İlim 1) Zarurî İlim: 2) Nazarî ve İstidlali İlim: c. Yakîniyyât-Zanniyyât 2. Delil a. Akli-nakli Delil b. Kat'î-Zannî Delil c. Bürhân-Hatâbe 3. İstidlal ve Çeşitleri a. Ta'lil (Burhân-ı Limmî, Mantıkî Kıyas, Deduction, Tümdengelim) b. İstikra (Burhân-ı İnni, İstidlal, Enduction, Tümevarım) c. Temsil (Fıkhı Kıyas, Analoji)

2 2 B. Deliller  1. İlim  İlim, lûgatta bilgi, bilim, biliş manalarına gelir.  Istılahta, bir kısım âlimler ilmin mahiyetinin zarureten bilinebileceğini bu sebeple de tarifinin mümkün olmadığını ileri sürmüşlerdir.  Bazı âlimler de ilmi şöyle tarif etmişlerdir:  “ Kendisi ile muttasıf bulunan kişiye mezkûrun (aklın ve duyuların şümulüne giren ve bilinmesi mümkin olan her şeyin) tanınmasını sağlayan bir sıfattır. ” Bu tarif hem aklın hem de duyuların sahasını içine almaktadır.  “Zıddına ihtimal verilmeyecek şekilde manaları (duyularla bilinenlerin dışında kalan her şeyi) birbirinden ayırt etme sıfatıdır.”  Bu tarifte ise, duyuların sahasına giren şeyler hariç tutulmuş, sadece aklın sahasına girenler zikredilmiştir.

3 3 B. Deliller  İlim bazen yakın manasında kullanılmış ve “ Vakıa mutabık olmak şartıyla sabit ve kesin itikâd ” diye tarif edilmiştir.  Bu tarifte geçen “vakıa mutabık” kaydıyla cehl, “sabit” kaydıyla taklîd, “kesin itikâd” kaydıyla, zann, şek ve vehm hariç kalır.  “İlim, bir şeyin suretinin (normunun) akılda meydana gelmesidir.”  “İlim, bir şeyi olduğu gibi idrak etmektir.”  İLMİN ÇEŞİTLERİ  İlim, kadîm ve hadis olmak üzere ikiye ayrılır.

4 4 B. Deliller  a. Kadîm İlim  Allah Taâlâ’nın zatı ile kaim olan ve yaratılmış varlıkların ilmine benzemeyen ilimdir.  b. Hadis İlim  Yaratılmış varlıkların ilmidir.  Bu çeşit ilim de hasıl olması ve elde edilmesi bakımından ikiye ayrılır.

5 5 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİM  Düşünmeye ihtiyâç göstermeden ve delile başvurmadan ilk nazarda meydana gelen bilgidir.  ZARURİ İLMİN ÇEŞİTLERİ  a) Bedîhiyyât  b) Fıtriyyât  c) Müşâhedât  d) Mücerrebât  e) Mütevâtirât  f) Hadsiyyât

6 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİMLER  a) Bedîhiyyât:  Aklın kendisine yönelmesiyle ilk anda hemen beliriveren bilgilerdir. Bu tip bilgiye “evveliyyât” da denir.  Meselâ “Bütün parçasından büyüktür” gibi 6

7 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİMLER  b) Fıtriyyât:  Kıyasları beraberlerinde bulunan, bir diğer ifadeyle aklın çok basit bir kıyasla elde ettiği hükümlerdir.  Meselâ “dört sayısı çifttir” hükmünde akıl, dört ve çift mefhumlarını düşünerek hemen bu hükme varabilir. 7

8 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİMLER  c) Müşâhedât:  Dış duyularla iş duyuların verdiği bilgilerdir.  “Ateş yakıcıdır”, “açlık ve susuzluk hissi” gibi. 8

9 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİM  d) Mücerrebât:  Dış duyuların tekrarı ile elde edilen bilgilerdir.  “Sert bir cisimle dövmek acı verir” gibi. 9

10 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİM  e) Mütevâtirât:  Defalarca işitmek suretiyle elde edilen bilgilerdir.  “Mekke ve Tokyo'nun varlığına dair bilgimiz” gibi. 10

11 B. Deliller  1) ZARURÎ İLİM  f) Hadsiyyât:  Basit bir müşahede ve sezgi ile elde edilen bilgilerdir.  “Alemin düzeni, onun yaratıcısının sonsuz ilmini gösterir” sözümüz gibi.  Bunların dışında kalan bilgilere de nazarî ve istidlâlî ilim denir. 11

12 12 B. Deliller  2) Nazarî ve İstidlali İlim  Nazar, lûgatta “bakmak, görmek, düşünmek, araştırma sonucunda karar vermek” manasına gelir.  İstidlal, “delile başvurmak, delil getirmek” demektir.  Nazarî ve istidlali ilim deyince düşünme ve araştırma sonucu meydana gelen veya delile başvurmak suretiyle elde edilen bilgi anlaşılır.  Bu tip bilgiye, kulun gayret ve iradesi sonucu meydana geldiği için, iktisabi (kesbî) bilgi de denilir.  Nazar ve istidlalde bilinmeyeni (meçhulü) elde etmek için mutlaka bir fikrî ameliyeye ihtiyaç vardır. Bu da delile baş vurmak, yani onu kullanmak suretiyle olacaktır.  O halde neye delil denir?

13 13 B. Deliller  B. Delil  Lûgatta, “mürşid, rehber” manasına gelen delil, 1)“Doğru bir düşünceyle bakıldığı zaman, insanın gaye olan neticeye ulaşmasını sağlayan şey”, 2)“kendisini bilmek başka bir şeyi bilmeyi de gerekli kılan şey”, 3)“bizi bir şey hakkında hüküm vermeye götüren şey” diye tarif edilir.  Deliller,  1) aklî-naklî,  2) kat'î-zannî,  3) bürhân-hatâbe.

14 14 B. Deliller  a. Akli-nakli Delil  Mukaddimeleri “akla istinad eden” delile aklî delil, nakle istinad eden delile de naklî delil denir.  Meselâ “Âlem değişkendir, her değişken hadistir” cümlesi bir aklî delildir.  “ Allah’ın emrini terkeden asîdir. Her asî de ateşe müstahaktır ” cümleleri ise naklî delildir. Çünkü Allah Taâlâ Kur’an-ı Kerimde “emrime asî mi oldun” “Kim Allah ve rasûlüne isyan ederse onun için cehennem ateşi vardır” buyurmuştur.  Bir kısım âlimler de delili  1- sırf aklî,  2- sırf naklî  3- aklî-naklî delil olmak üzere üçe ayırmışlardır.  Bu üçüncü çeşit delilin mukaddimesi hem nakle hem de akla dayanmaktadır.

15 15 B. Deliller  b. Kat'î-Zannî Delil  Naklî delil ya kat'î veya zannî olur.  Kat'î delil, medlulden (işaret ettiği şeyden) muhalif ihtimalleri ortadan kaldıran, şüphe edilmez bir tarzda kabul edilen delildir.  Zannî delil Medlulden muhalif ihtimalleri kaldıramayan delile ise zannî delil denir.  Kelâmcılara göre naklî delilin hem sübut hem de manaya delâlet yönüyle kat'î olması gerekir.  KURAL  Bu durumda, baştan sona kadar mütevatir olan Kur'an âyetleri ile tevatür derecesine ulaşmış hadisler, manaya delâlet yönüyle de kat'î oldukları zaman itikadiyatta delil olarak kullanılır.  Mütevatir olmayan meşhur ve âhad haberler kelâm ilminde kat'î delil kabul edilmezler.

16 16 B. Deliller  C. BÜRHÂN-HATÂBE  Aklî delil kat'î olursa burhan,  zannî olursa hatâbe adını alır.  Burhanı ancak âlim, zeki ve kültürlü kimseler anlarlar.  Hatâbe ise, karşılıklı konuşmalarda kullanılan, daha çok avamın anlayabileceği bir delildir.  Hatabe burhanın aksine, münazara ve cedele dayanıklı değildir, itiraza müsaittir, iknâî bir karakter taşır.  Hatabî delil ile inatçı olmayan, kafası aksi fikirlerle karışmamış olan kişiler ikna edilebilir.  Meselâ “Bir şeyi yoktan yaratmaya kadir olan zat, öldükten sonra diriltmeye (iadeye) daha kadirdir” cümlesi hatabî bir delildir. Normal zekâya sahip her kişi böyle bir hükmü tasdik ederek “evet, iade, ihtiradan (yoktan yaratmadan) daha kolaydır” der ve ikna olur.

17 17 B. Deliller  c. Bürhân-Hatâbe  Burhan ise tartışma ve cedele dayanıklı bir delildir.  Meselâ “âlem değişkendir, her değişken hadistir” hükmü bir burhandır. Halkın bir çoğu aklî burhanları idrak edemez.  Kur'an-ı Kerim, her tabakadan insana hitap eden bir ilâhi kitap olduğu için hem bürhânî hem de hatabî karakter taşıyan deliller ihtiva eder.  Ancak bazı âlimler bütün Kur'an delillerinin bürhân olduğunu kabul ederler.

18 18 B. Deliller  D. Yakîniyyât-Zanniyyât  a) Yakîniyyât:  Yakîn, lügatte şüphesiz, kesin, gerçek (bilgi) demektir.  İstılahta «vakıa mutabık olmak şartiyle sabit ve kesin i'tikad» diye ta'rîf edilir.  Bu ta'rîfte geçen «vakıa mutabık» kaydıyla cehl, «sâbit» kaydıyla mukallidin i'tikadi, «kesin» kaydıyla zann ve «i'tikad» kaydıyla da şekk hâriç kalır.  Yakîn bilgi, akl-i selîm için hiç bir şüpheye mahal bırakmayan bilgidir.  Yakînî tasdik ifade eden kaziyelere yakînîyyât denir.  Yakın bilginin dereceleri olmamakla beraber mutlak yakîn için bazı dereceler sıralamışlardır.

19 19 B. Deliller  Mutlak yakînin üç derecesi vardır. 1) İlme'l-yakîn Akıl ve naklin, nazar ve haberin ifade ettiği bilgiye denir.

20 20 B. Deliller  Mutlak yakînin üç derecesi vardır. 2) Ayne'l-yakîn: Hissin, dış tecrübe ve müşahedenin verdiği bilgidir. Ayne'l-yakîn, ılme'l-yakînin üstündedir. Çünkü insan, görerek ve müşahede ederek elde ettiği bilgiden daha çok tatmin olur. Nitekim İbrahim (a.s.) in Allah Taâlânın ölüleri dirilttiğini bildiği ve buna inandığı halde, onları nasıl dirilttiğini görmek istemesi de bunu gösterir.

21 21 B. Deliller  Mutlak yakînin üç derecesi vardır. 3) Hakka'l-yakîn: İç duyu ve tecrübenin verdiği, kişinin kendisinde duyduğu, kendisinde müşahede ettiği ilme denir. Bu da öncekilerden üstündür.

22 22 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  1) Meşhûrât  2) Makbûlât  3) Müsellemât  4) Muhayyelât  5) Vehmiyyât  6) Zanniyyât  1) Makbûlât: Herhangi bir konuda otorite olarak tanınan kişinin sözleridir.  Bu tip bilgilerin doğruluğunun dayanak noktası, onu söyleyenin şahsı ve otoritesidir. “Adalet mülkün temelidir” gibi.

23 23 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  1) Meşhûrât  Halk tarafından doğruluğu kabul edilmiş hükümlerdir.  Ya bütün veya bir kısım insanlar tarafından kabul edilirler. Meselâ “adalet iyi, zulüm kötüdür” önermesinin doğruluğu herkes tarafından kabul edilir. Bazen yalnız bir grup insan, bir millet veya bir meslek grubu tarafından örf, adet ve ahlâk anlayışına göre verilmiş hükümler de bu türdendir.

24 24 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  2. Makbûlât: Herhangi bir konuda otorite olarak tanınan kişinin sözleridir.  Bu tip bilgilerin doğruluğunun dayanak noktası, onu söyleyenin şahsı ve otoritesidir. “Adalet mülkün temelidir” gibi.

25 25 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  3) Müsellemât: Bir tartışma esnasında kullanılan, karşı tarafça doğruluğu kabul edilmiş önermelerdir.  Muhatabı ikna için delil olarak gösterilir. Meselâ bir Müslümanla Hristiyan'ın tartışmasında, Hıristiyan Hz. Muhammed’in miracına itiraz etse, Müslüman ona Hz. İsâ’nın ref'ini delil olarak gösterir.

26 26 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  4) Muhayyelât:  Doğru olmadıkları belli iken, sırf psikolojik olarak nefret ettirmek veya arzu uyandırmak için tahayyül edilerek söylenmiş sözlerdir.  Meselâ “içki akıcı bir yakut, bal iğrenç bir kusmuktur” gibi.

27 27 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  5) Vehmiyyât: Duyulabilen şeylere dayanılarak, duyulamazlar (idrak edilemezler) hakkında verilen hükümlerdir.  “Her varlık yer kaplar” hükmünden hareketle Allah’ın -hâşâ- bir mekânı olduğunu söylemek gibi.

28 28 B. Deliller  B. Zanniyyât  Zann, kesin olmayan fakat yüzde ellinin üzerinde ihtimal taşıyan bilgilere denir.  Zannî bilgiler şu kısımlara ayrılır:  6) Zanniyyât:  Zan, tahmin ve birtakım ipuçlarına dayanarak verilen hükümlerdir.  Gece dolaşan adam için “hırsızdır” demek gibi.

29 29 B. Deliller  KARİNELERLE HÜKÜM VERMEK  Bizi bir hükme yaklaştıran ipuçlarıyla hüküm vermektir.  Yoğunlaşmış bulutu görüp yağmurun yağacağını söylemek gibi.


"1 B. Deliller 1. İlim a. Kadîm İlim b. Hadis İlim 1) Zarurî İlim: 2) Nazarî ve İstidlali İlim: c. Yakîniyyât-Zanniyyât 2. Delil a. Akli-nakli Delil b." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları