Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÖĞRENME İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR giriş.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÖĞRENME İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR giriş."— Sunum transkripti:

1 ÖĞRENME İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR giriş

2 Öğrenme nedir? İnsanlar yaşamları boyunca, çevrelerinden sürekli olarak kendisine ulaşan verileri değerlendirir ve bunun sonucu olarak düşünsel, duyuşsal veya davranışsal tepkide bulunur. Bu şekliyle bakıldığında öğrenme dinamik bir süreçtir. İnsan yaşadığı müddetçe sürekli bir şeyler öğrenir. Bir konuyu öğrenen insan artık öncekinden farklı biri olmuştur. Bu farklılaşma insanın “davranış ve tavırlarını, belki de kişiliğini bile değiştiren” farklılaşmadır.

3 öğrenme nasıl oluşur? neyi,nasıl,hangi hızda öğreniriz?

4 İlk önce işe, çeşitli bilim adamları ve Eğitim Psikologları tarafından verilmiş öğrenme tanımlarıyla başlayalım. Öğrenme ,

5 Çevredeki etkileşimler yoluyla davranışların oluşması ya da var olan davranışların değiştirilmesi sürecidir. Pekiştirmenin sonucu olarak, davranış ya da potansiyel davranışta sürekli bir değişme meydana gelmesidir. Bir anda gerçekleşen bir olgu değildir, bir süreç içinde gerçekleşir. İnsanın özünde var olan bir şeydir ve öğrenme sayesinde daha önce yapamadığımız şeyleri yapabilmeye başlarız. Bireyin kendisi, başkaları ve çevresiyle etkileşimleri sonucundaki yaşantıların bireyde oluşturduğu şeylerdir.

6 1)Davranışta gözlenebilir bir değişme olması
2)Davranıştaki değişmenin nispeten sürekli olması Davranış, Organizmanın gözlenebilen ( konuşma, yazma ) ya da gözlenemeyen (düşünme, kalbin çalışması vb.) etkinliklerinin tümüdür.

7 Doğuştan Gelen Davranışlar : İçgüdüsel,Refleksif
Geçici Davranışlar : Alkol,ilaç,hastalık vb. etkisi ile oluşan Sonradan Kazanılan Davranışlar .Öğrenme ürünü olan davranışlardır.

8 Öğrenme ürünü olan davranışlar
genel olarak iki yolla kazanılmaktadır. Bunlar: Planlı eğitim yoluyla, yani kasıtlı kültürleme ürünü davranışlar. Gelişi güzel kültürleme ürünü olan davranışlardır. Davranıştaki değişmeye ÖĞRENME diyebilmek için bu değişmenin içgüdüsel ya da refleksif olmaması, bir yaşantı sonucu meydana gelmesi ve nispeten kalıcı izli olması gerekmektedir. Eğer organizma, karmaşık davranış biçimini “YAŞANTI”dan bağımsız olarak üretirse, bu davranışa öğrenilmiş davranış demek mümkün değildir. O halde yaşantı ne demektir?

9 Yaşantı; bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda bireyde kalan izdir. Ancak, bireyin çevresiyle yaptığı her tür etkileşim bireyde iz meydana getirmez. Yaşantının oluşabilmesi için, etkileşimin yaşantı eşiğini aşması gerekir.

10 DEMEK Kİ ÖĞRENME SONUNDA; 1)Davranışta gözlenebilir bir değişme olması
2) Davranıştaki değişmenin nispeten sürekli olması gerekir

11 Kimi Bilim Adamlarına Göre Öğrenme Beyinde Gerçekleşen Nörofizyolojik Bir Olaydır

12 Beyin kabuğunda bulunan yapılar, beş duyumuzun bilinçli değerlendirilmelerinin yanı sıra, düşünme, plan yapma, alınan verilerin değerlendirilmesi, eski bilgilerle karşılaştırılması, kişilik özellikleri, ince el becerileri, mantık, matematik, sanat, soyut düşünce gibi işleri yapar

13 Sinir sisteminin ana işini yürüten hücreler, nöron (=sinir hücresi) denen özel hücrelerdir. Bu hücreler, istisnaları olmak üzere, bir gövde, ağaç gibi yan dallar (dendritler) ve bir de, bazen dallanabilen ve hücrenin “kararlarını” diğerlerine ileten, tek bir uzantı (akson)dan oluşurlar.

14 Sinir hücreleri aynı zamanda birbirleri ile ilişki halindedirler
Sinir hücreleri aynı zamanda birbirleri ile ilişki halindedirler. Bu sıkı ilişki, sinirsel işlevin temelini oluşturan bilgi akışını sağlar. Hücreler arası bu bilgi geçiş noktalarına SİNAPS adı veriliyor. Sinapslar, değişik tip ve özelliklerde olmalarına karşın, hemen hepsi bilginin iletimi işlevinden sorumludur.

15 Öğrenme Nasıl Oluşuyor ? Kısa Süreli Bellek Uzun Süreli Bellek

16 Bellek Sistemi

17 İnsanların Nasıl Öğrendiklerini Anlamak İçin Robotların Kullanımı
Kawato ve ekibi, insanların nasıl öğrendiklerini ve sorunlara nasıl çözüm ürettiğini anlamak için Robotlar’ı kullanıyorlar.

18 Adım Atmayı Öğrenen Robot
Toddler

19 İnsanlar yeni şeyler öğrenmeden hayatlarını idame ettiremezler

20 Öğrenmenin önemi Birey ve onların oluşturdukları gruplar bilinçli veya bilinçsiz olarak devamlı surette öğrenme süreci içindedirler. Bu doğal öğrenme yanında, bir de bilinçli öğrenme ve eğitim ortamları yaratılmaktadır. Bunun sonucunda bireyin bilgi, düşünce, duygu ve tecrübelerinde değişiklikler meydana gelmektedir.

21 ÖĞRENME METOTLARI

22 ÖĞRENME MODELLERİ BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME MODELİ PROGRAMLI ÖĞRENME
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM SİSTEMİ (KELLER PLANI) BLOOM’UN TAM ÖĞRENME MODELİ GAGNE’NİN ÖĞRENME MODELİ ANLAMLI ÖĞRENME CARROL’UN OKULDA ÖĞRENME MODELİ GLASER’İN TEMEL ÖĞRETME MODELİ

23 BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME MODELİ
Bruner ve arkadaşları öğrenmenin bir keşfetme işi olduğunu, öğrencinin öğrenmeye hazır oluşunu yükseltecek bireysel yaşantıların sağlanması, içeriğin temel kavram ve ilkelere dayandırılarak anlamlı ve somuttan soyuta bir bütünlük gösterecek şekilde yapılanması, öğrenme yaşantılarının özellikle küçük yaşlarda sözel olmayan iletilerle başlamak koşuluyla zihinsel evrelerine göre oluşturulması ve keşfetme yoluyla yaparak yaşayarak öğrenilenlerin pekiştirilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.

24 Bruner; Öğretmenin görevinin pekiştirici dağıtmak değil, öğrenciyi kendi kendini denetleyerek içten gelen bir istekle öğrenmeyi öğrencinin zihinsel gelişimine bağlı olarak aşamalandırmalı ve bu aşamalılık konu alanının temel kavramları etrafında yapılandırılmalıdır. Bruner ve arkadaşları, karmaşıklık düzeyinin, öğrencinin zihinsel gelişimine uygun olarak düzenlendiği sürece aynı konu alanının her yaş dilimine öğretilebileceğini savunmuşlardır.

25 PROGRAMLI ÖĞRENME Programlı Öğrenme, bilişsel eğilimli öğretmenlerden çok, davranışçı eğilimli öğretmenler tarafından kullanılan bir modeldir. Materyalleri hazırlarken edimsel koşullama ilkeleri temele alınmaktadır. Ünlü psikolog Skinner tarafından pekiştirme ilkeleri esas alınarak geliştirilmiş olan bu model temelde öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza indirilmesi gibi iki önemli yenilik getirmektedir.

26 Skinner’ın Modelinin temelini,
Küçük adımlar ilkesi, Etkin katılım ilkesi, Başarı ilkesi, Anında düzeltme ilkesi, Kademeli ilerleme ilkesi, Bireysel hız ilkesi oluşturur.

27 BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM SİSTEMİ (KELLER PLANI)
Geleneksel sınıf ortamında yer alan öğrenciler çeşitli özellikleri bakımından birbirlerinden farklılaşmakta iken, tüm öğrenciler için anlatılan konu, anlatış tarzı ve kullanılan araç gereçler bakımından aynıdır. Bunun sonucunda öğrencilerden büyük bir bölümünün öğrenme çabaları başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bireyselleştirilmiş öğretimde her öğrencinin kendi yetenek düzeyine uygun bir biçimde yönlendirilmesi, kendi düzeylerine uygun öğrenme tekniklerinin uygulanması ve sonuçta her bireyin kendine özgü düzeylerde davranması beklenmektedir.

28 Bireyselleştirilmiş öğretimde,
Bireyler sahip oldukları özellikler göz önünde bulundurularak bir sınıfta toplanabilirler. Yani yetenekleri bakımından aynı özellikleri gösterenler aynı gruba yerleştirilebilirler. Bu durumun beraberinde getireceği problemler dikkate alınarak farklı yaklaşımlar da geliştirilmiştir. Bunlar; tamamlayıcı sınıflarda özel ders verme, derecelendirilmiş okullar, farklı sınıf ya da ders geçme programları, özel faaliyetler vb. olarak sıralanabilmektedir.

29 Bireyselleştirilmiş öğretimin yapıldığı derslerin düzenlenmesi şu dört aşamada gerçekleşir:
1-Derste işlenecek materyali ya da konuyu belirleme. 2-Konuyu ya da materyali kendi içinde bütünlüğü olan birimlere bölme. 3-Öğrencinin verilen her birimi başarma derecesini belirlemek üzere değerlendirme yöntemlerini belirleme. 4-Bir öğrenme biriminden diğerine, öğrencinin kendi hızıyla ilerlemesine olanak tanıma .

30 BLOOM’UN TAM ÖĞRENME MODELİ
Tam Öğrenme Modelinin Ana Değişkenleri Öğrenci nitelikleri, Öğretim hizmetinin niteliği ve Öğrenme ürünleri olarak belirlenmiştir.

31 Öğrenci nitelikleri; Öğrencilerin bir dizi öğrenme ünitesini öğrenebilmeleri için gerekli olan bütün bilgi, beceri ve yeteneklerini kapsayan bilişsel giriş özellikleri ile öğrencilerin belli bir dersle ilgili olan duyuşsal özelliklerini içermektedir.

32 Öğretim hizmetinin niteliği;
Tam öğrenme modelinin ana değişkenlerinden biri de öğretim hizmetinin niteliğidir. Bu kapsam içinde, öğrenciye neyin öğrenileceğini açıklayıcı mesajlar olan ipuçları, bir davranışı gösterme eğiliminin güçlendirilmesi süreci olan pekiştirme, öğrencinin öğrenme süreci sırasında kendine sunulan ipuçları ve yönergeler doğrultusunda yaptığı şeyler olan katılım ve öğrencilere neyi öğrenip neyi öğrenemediklerini bildiren dönüt ve düzeltme işlemleri yer alır. Öğrenci nitelikleri ve öğretim hizmetinin niteliği gereken düzeye ulaşınca tam öğrenme gerçekleşmektedir.

33 Özetle Tam öğrenme modeline göre, öğrencinin bilişsel giriş davranışları, duyuşsal giriş özellikleri ve öğretim hizmetinin niteliği, onun yeni öğrenme ünitesi ya da ünitelerindeki öğrenme düzeyini, öğrenme hızını ve duyuşsal özelliklerinin belirlemektedir. Öğrencinin giriş özellikleri ve öğretim hizmetinin niteliği olumlu olduğu zaman, öğrenme ürünlerinin düzeyi ve niteliği artmakta ve öğrenciler arasındaki başarı farkları en aza inmektedir.

34 GAGNE’NİN ÖĞRENME MODELİ
Gagne’e göre öğrenme, gözlenebilen davranışlardan dolaylı olarak anlaşılır ve öğrenme beyinde gerçekleşir. Buna göre, öğrenmede yalnız pekiştirme, bitişiklik ve tekrar gibi dış etkilerin değil, iç faktörlerin de etkisi vardır. Modele göre öğrenme işinin düzenlenmesinde planlama, öğrenecek birey için yapılmalıdır. Eğitim etkinlikleri sistemli olarak düzenlenmeli ve bu düzenlenmeler bilimsel verilere dayalı olmak zorundadır.

35 Öğretimin düzenlenmesinde sırayla şu adımlar atılmalıdır:
1-Dikkati sağlama 2-Öğrenciyi hedeften haberdar etme 3-Yeni öğrenme ile ilgili daha önceden öğrenilmiş olan bilgileri hatırlatma 4-Uyarıcı materyalleri sunma 5-Öğrenciye rehberlik etme 6-Davranışı ortaya çıkarma 7-Dönüt verme 8-Değerlendirme 9-Kalıcılığı sağlama

36 Bu öğrenme modeli Ausubel tarafından ortaya atılmıştır.
ANLAMLI ÖĞRENME Bu öğrenme modeli Ausubel tarafından ortaya atılmıştır. Modelde; sunuş yoluyla öğretimin etkili olduğu, örgütleyiciler yardımıyla basitten karmaşığa doğru düzenlenmiş bir içeriğin ön öğrenmeler ile öğrenilecek malzeme arasında bağ kurmasına olanak tanıyacağı, benzerlik ve farklılıkların daha iyi kavranacağı, dolayısıyla ders kitaplarının örgütleyiciler kullanılarak düzenlenmesinin anlamlı öğrenmeyi sağlayacağı vurgulanmaktadır. Bu modelde öğretmenin amacı, öğrencinin bilgiyi anlamasını sağlamak için daha önceki öğrendikleri ile yeni bilgileri birleştirmesine yardım etmektir; çünkü Ausubel, insanların yeni bilgileri, kendi bilgi birikimleri ve sistemleri içinde yerleştirerek öğrendiği görüşündedir.

37 CARROL’UN OKULDA ÖĞRENME MODELİ
Carrol, modelinin öğelerini zaman kavramı içinde açıklamıştır. Ona göre öğrenme düzeyi; etkin olarak öğrenmede geçen zaman süresinin, öğrenme için gerekli olan zaman süresine oranının bir fonksiyonudur.

38 Carrol’un okulda öğrenme modelinin beş öğesi:
Yetenek:Bir öğrenme birimini en iyi öğrenme koşullarında öğrenmek için gereken zaman, Öğretimden yararlanma yeteneği: Öğrencinin belli bir öğrenme biriminin öğrenebilmesi için hazır oluşu, Sebat: Öğrencinin gönüllü olarak öğrenmeye harcadığı zaman, Fırsat: Öğrenme için verilen zaman, Öğretimin niteliği: Yeteneğe bağlı olan sürenin dışında ek zaman gerektirmeyecek öğretme hizmetidir.

39 GLASER’İN TEMEL ÖĞRETME MODELİ
Glaser’in modelinde öğretme süreci, Öğretme hedefleri, Giriş davranışları, Öğretme yolları Değerlendirme

40 Modele göre öğretme, Hedeflerin saptanması ve davranış olarak ifade edilmesi ile başlar. İkinci aşamada, öğrenme için gerekli giriş davranışlarının ortaya konması gerekir. Her yeni öğrenmenin daha önceki öğrendikleri ile bağ oluşturarak öğreneceği ilkesi, öğretme işinin başında öğrencinin öğrenme ortamına getirdiği davranışların hedef yönünün ayrıntılı olarak belirlenmesine katkı getirir.

41 Modelin üçüncü öğesi Öğretim yöntemlerinin seçimi ve öğretim ortamının düzenlenmesi ile ilgilidir. Ancak bu aşama birinci ve ikinci aşamalara bağlı olarak yapılmalıdır. Modelin son öğesi ise öğrenme sürecinin sonunda öğrenmenin ne dereceye kadar gerçekleştiğini anlamak için yapılan işlemdir. Bu işlemin sonunda öğrenmede eksiklikler kalmışsa tamamlanır, yanlışlar düzeltilir ve öğrenciye başarısı hakkında bilgi verilir.

42 Glaser ayrıca, öğretimi düzenlemenin yapılaştırma ve basitleştirmeyi gerekli kıldığını, bu nedenle bilim adamları için çok iyi olan bir kuramın sınıftaki uygulamalar için geçerli olmayabileceğini, öğretme işinin düzenlenmesinin en iyi sınıftaki öğretmen tarafından yapılacağını vurgulamıştır.

43 ÖĞRENME STRATEJİLERİ

44 ÖĞRENME STRATEJİLERİ Genel olarak strateji bir şeyi elde etmek için izlenen yoldur Öğrenme veya öğrenci stratejisi, öğrencinin kendi kendine öğretebilmesi için kullandığı işlemlerdir Öğrenme stratejisi öğretiminin temel amacı, öğrencilerin kendi öğrenmelerini kendilerinin sağlamasına yardım etmektir.

45 Öğrenme stratejileri öğrencilerin bağımsız olarak kendi öğrenme görevlerini gerçekleştirmelerini sağlayan teknikler, ilkeler ya da alışkanlıklardır Bu stratejilerden en çok kullanılanlar dikkat anlamlandırma örgütleme tekrar duyuşsal stratejileridir.

46 Dikkat stratejileri Çevreden gelen bilginin birey için gerekli olanlarının kısa süreli belleğe geçişini sağlayan en önemli süreç dikkattir Bu nedenle öğretimde yerine getirilmesi gereken ilk işlev, öğrencinin dikkatini belirginleştirmek ve arttırmaktır. Kendi kendine öğretim, öğrencinin birkaç dikkat stratejisinden birini benimsemesi, nesnel öğrenen olmasına dayanır.

47 Dikkat yöneltmede kullanılan stratejilerden biri, metindeki yazıların altını çizmektir.
Ancak altını çizme, okunan metinde önemli düşüncelerle, önemli olmayanın ayırt edilmesini dayanır Altını çizme anahtar noktalara, temel düşüncelere okuyanın dikkatini odaklayacağı stratejilerden biri olmasına karşın, küçük sınıflardaki öğrenciler için uygun değildir

48 Dikkati çekmede kullanılan bir başka strateji de metnin kenarına not almaktır.
Altını çizme gibi not almanın etkililiği, dikkati içeriğe ve anlamı destekleyen işleve yoğunlaştırma derecesine bağlıdır. Metnin kenarına not alma, öğrencinin tekrar etmesine yeni bilgiye hazır olmasına ve kodlamasına yardımcı olur.

49 Dikkatin odaklaşmasında metindeki başlıklar alt başlıklar, şekil, grafik, şema v.b. etkili rol oynar
Öğrenciler, öğrenmeye ihtiyaç duydukları bilgiye dikkatlerini daha kolay yöneltirler. Öğrencilerin dikkatlerini bir konuda toplamalarına yardım eden bir başka faktör de öğrencilerin öğrenme hedeflerine sahip olmalarıdır

50 Anlamlandırma Stratejisi
Anlamlandırma stratejisinde, öğrencinin yeni gelen bilgileri belleğindeki eski bilgileriyle ilişkilendirerek uzun süreli belleğe kodlaması söz konusudur. Bu ilişkilendirme çeşitli biçimlerde olabilir. Bunlar arasında zihinsel imgeler oluşturma, anahtar sözcük ve bellek destekleyiciler kullanma, kendi sözcükleriyle özetleme, benzerlikler kurma, soruları yanıtlama ve kendi düşünceleri ile not alma sayılabilir.

51 Anlamlandırma stratejisinin başlıca teknikleri şunlardır:
Öğrencilerin bilgileri çağrıştıracak imgeler biçimlendirmesi Konunun ana fikrini çıkarma Özet çıkarma Metni yorumlama ve kendi cümleleri ile not alma, özet çıkarma Metin ile ilgili sorular oluşturma ve cevaplama Geri getirmeyi kolaylaştıracak hatırlatıcılar kullanmak

52 Örgütleme Stratejileri
Örgütleme stratejilerinde, öğrencinin yeni bilgileri, ön bilgilerini kullanarak kendisi için daha anlamlı olacak biçimde yeniden yapılandırılması söz konusudur Yeni materyallerin anlamlılığını artırır. Örgütleme stratejisini kullanan kişi materyali yeniden yapılandırarak düzenleyecek ve kendisi için anlamlı hale getirecektir.

53 Yeniden düzenlemede ; Not alma Özetleme; Uzamsal Temsilciler Oluşturma

54 Not Alma Doğru olarak not alınırsa yeni bilgi varolan bilgiye etkili bir biçimde ilişkilendirilir ve işlenmiş olarak bilginin düzenlenmesine yardımcı olur. Öğretmenin anlattığı her şeyi onun tümceleriyle yazmaya kalkan öğrenci, not almayı bilmiyordur. Öğrenciler tartışılan ve sunulan bilgiyi tabloya etkin olarak işleyebilirler Tablo yapı ve düzenleme sağlar, önemli bilgiyi belirlemede yardımcı olur, karşılaştırmayı kolaylaştırır.

55 Özetleme Yazılı bir materyalin özetlenmesi etkili bir öğrenme yoludur
Metnin anlaşılması ve anımsanması kolaylaşır. Özetlemenin öğrenilmesinde şu basamakların izlenmesi gerekir . 1. Metindeki önemsiz bilgiyi belirlemek ve çıkarmak. 2. Metindeki ana düşünceyi belirlemek ve kendi sözcükleri ile anlatmak 3. Her paragraftaki ana düşünceyi belirlemek ve yeniden anlatmak 4.Metinin ana düşünceleri ile yardımcı düşüncelerini anlamını bozmadan kısa olarak bütünleştirmek

56 Uzamsal Temsilciler Oluşturma
Bilgiyi aşamalı olarak şemalaştırma, ana hatlar oluşturma, kavram haritası ve ağı oluşturma, etkili örgütleme teknikleridir Birçok öğrenme stratejisinde olduğu gibi ana hatları oluşturmada öğrenciler becerili olmayabilirler. Uygun öğretim ve yeterli uygulama ile öğrenciler bu konuda yetiştirilebilir.

57 Tekrar Sratejisi Tekrar stratejileri bir listeyi yinelemek ya da bir metni aynen tekrar etmek gibi bilginin uzun süreli belleğe daha uygun işlenmesine yardım eder. Bilginin olduğu gibi tekrarlandığı basit tekrar, bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süreli kalmasını sağlar. Tekrar stratejisini kullanırken öğrenen kişi, olguları zihinsel ya da sesli yineler, bir metni aynen kopya eder ya da önemli tümceleri tekrarlar

58 Araştırma sonuçlarına göre, çocuklar ana okulundan beşinci ya da altıncı sınıfa ulaşırken tekrar stratejilerini öğrenirler. On bir - on iki yaşındaki çocuklar ise, öğrenme sırasında kendiliğinden tekrar yapmakta, tekrarla ilgilenmekte ve eğitim durumunun hedefleri doğrultusunda tekrar davranışlarında değişiklik yapmaktadırlar

59 Bu amaçla kullanılacak başlıca tekrar teknikleri ise şunlardır:
Yazılı metnin tekrar tekrar sesli ya da sessiz okunması Okunan bilginin kendi kendine tekrarı veya başka birine anlatılması Metindeki bilgini bir kağıda not edilmesi veya altının çizilmesi Okurken düzenli aralıklarla durup okunanların tekrar edilmesi

60 Duyuşsal Stratejiler Öğrenciler kendi kendilerine öğrenirken uygun bilişsel stratejileri kullansalar bile kimi kez öğretim hedeflerine ulaşmada güçlüklerle karşılaşırlar. Bu güçlükler duygusal etmenlerden kaynaklanabilir. Öğrenmede duygusal ya da güdüsel etmenlerden oluşan engelleri ortadan kaldırmak için kullanılan stratejilerdir.

61 Öğrencilerin kendi kendilerine çalışırken en yaygın sorunlarından biri zihnin ya da ilginin başka yöne çekilmesidir Bu yöntemde öğrenciler öğrenmelerini en iyi destekleyen çevresel özellikleri belirleyip, düzenleyerek ruhsal yapılarını öğrenme için en uygun duruma getirirler. Başka bir deyişle ortamlarını öğrenmeleri düzenler. Dikkatin dağılması kimi kez öğrenenden de kaynaklanır. “Bunu anlayamadım”, “Bu projeyi yapma olasılığım zayıf” gibi kendi kendine olumsuz düşünme güdülenmeyi düşürerek dikkate azaltır.

62 Öğrenciler kendilerine şu soruları sorarlar; “Bu benim için önemli mi
Öğrenciler kendilerine şu soruları sorarlar; “Bu benim için önemli mi?”, “Bunun benim için şimdi ve gelecekteki değeri nedir?” , “ Bunu neden öğrenmem gerekir”. Bu soruları olumlu yanıtlama ilgiyi sürdürmeye ve öğrenme coşkusuna yardımcı olur.

63 Başlıca Öğrenme İlkeleri
Kişiye Öğrenimi Hakkında Yeterli Bilgi Vermek Tutumların Öğrenme Üzerindeki Etkilerini Dikkate Almak Öğrenmede Tekrardan Yararlanmak Eğitimde Uygulamalı Yöntemin Yararı Etkin Bir Öğrenme İçin Konuların Anlamlı Biçimde Düzenlenmesi

64 Kişiye Öğrenimi Hakkında Yeterli Bilgi Vermek
Kişinin öğrendiği konularla ilgili bilgi edinmesi ile başarılarının artması arasında olumlu ilişki vardır Kişiye öğrenme durumu hakkında bilgi verilmesi öğrenme hızını arttırmakta başarı düzeyini yükseltmektedir. Bilginin açık seçik ve kesin verildiği durumlarda öğrenme artmakta, yorum azalmaktadır. Bilginin zamanında verilmesi öğrenmenin etkinliğini artırır. Bu nedenle bilgi ona en çok ihtiyaç duyulduğu zaman verilmelidir. Öğrenme başarısı hakkında bireye bilgi verilmesi onun güdüsünü arttırır.

65 Tutumların Öğrenme Üzerindeki Etkilerini Dikkate Almak
Bireyin inanç ve tutumları ile öğrenme konusu arasında sıkı bir ilişki vardır Belli bir bilgi veya beceriyi öğrettikten hemen sonra eğitimci, benzer bilgi veya beceriyi de gösterirse, birey, az önce öğrendiği aynı ilkeyi kullanacağı için, olumlu transfer yaparak sonra gösterileni daha çabuk ögrenir.

66 Öğrenmede Tekrardan Yararlanmak
Tekrarlama öğrenmeyi zorlaştıran eski alışkanlıkları kırar, doğrusunun ve yenisinin geliştirilmesine yardımcı olur. Tekrar arka arkaya yapılmamalı belirli aralıklarla yapılmalıdır. önemli hususları yeri geldikçe tekrar etmek öğrenmenin kalıcı olmasına yardımcı olur.

67 Eğitimde Uygulamalı Yöntemin Yararı
Bir konunun iyi öğrenilmesini istiyorsak bu konuda öğrencilerinin aktif olarak katılacakları uygulama çalışmaları yaptırmak yararlı olacaktır

68 Etkin Bir Öğrenme İçin Konuların Anlamlı Biçimde Düzenlenmesi
Konuların anlamlı biçimde düzenlenmesi öğrenmeyi hem etkinleştirir, hem de kolaylaştırır. İyi örgütlenmiş konular daha çabuk öğrenilmektedir Birden birçok şeyi öğrenmek bunları anlamlı ve küçük parçalara bölerek öğrenmekten daha zor olacaktır

69 ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

70 Öğrenmeyi olumlu ya da olumsuz etkileyen etkenler 4 grupta toplanabilir.
  1.Öğrenenle ilgili etkenler: Yaş, zeka, dikkat, güdülenme, kaygı, önceki öğrenilenlerin aktarılması, fizyolojik durum. 2.Öğrenme Yöntemleri:Görerek, duyarak, ya da okuyarak öğrenme, aralıklı ya da toplu öğrenme,sonuçlara ilişkin bilgi edinme, bütün ya da parçalara bölerek öğrenme, programlanmış öğrenme, tekrar sayısının artması.

71 3. Öğrenilecek malzemenin türü: malzemenin kolay ya da zor olması gibi. 4.Öğrenmenin yapıldığı ortam.

72 1-Öğrenenle İlgili Etkenler : 
a)   Yaş: Yaş da öğrenmeyi etkileyen fizyolojik etkenlerden sayılır. Fakat bunda çok ileri gitmenin yanlış olduğu psikologların, özellikle Thorndike’nin yaptığı araştırmalardan anlaşılmaktadır. Yaş öğrenme yeteneği bakımından bireyden bireye değişen geniş bir ayrılık göstermektedir. Kimi kimseler, uzun bir süre öğrenme yeteneğini sürdürebiliyorlar. Bunlar öğrenmeyi daha çok amaçta ararlar ve öğrenme amacımıza bağlıdır derler. Bunlara göre insan gereksinme duyduğu bir şeyi her zaman öğrenebilir. Öğrenme, öğrenme konusunun türüne bağlıdır. Bu psikologa göre zihinsel çabayı gerektiren kimi konular, ancak 40 yaşından sonra öğrenilebilir. Beceriye dayanan konuların öğrenimi de daha çok gençlikte olabilir

73 Sözel öğrenme yeteneği doğuştan itibaren 18-20 yaşına kadar gelişir
Sözel öğrenme yeteneği doğuştan itibaren yaşına kadar gelişir.Ondan sonra 50 yaş civarına kadar sabit kalır. 50 yaştan sonra yeni öğrenilecek malzemenin öğrenilmesi yavaşlar ve düşmeye başlar. b) Zeka: Zeka bazı psikologlarca öğrenme yeteneğinin bir ölçüsü olarak tanımlanır.Diğer bir deyişle, zeka yükseldikçe daha çok öğrenme olduğu düşünülmektedir. Çocukların okumayı öğrenmesi için ortalama 6- 6,5 zeka yaşında olmaları gerekir.Zeka yaşı takvim yaşından çok büyükse, çok üstün zekalı olarak nitelendirilir ve bu grupta olan çocuklar sözel öğrenmelerle diğer çocuklara göre daha başarılı olurlar.

74 c) Dikkat: Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biri de dikkattir
c) Dikkat: Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biri de dikkattir. Bilinçli ve bilinçsiz olarak bir olayı daha canlı duruma getirmek için tümü ya da bir parçası üzerinde zihinsel gücün toplanması, Psiko-fizik enerjinin bir nokta üzerine toplanması, insan duyu organlarına gelen uyarıcıların bazı kısımlarını almaya ve işletmeye yönelmesi olarak tanımlanır. İnsan duyu organlarına gelen uyarıcıların bir bölümünün farkına varabilmektedir.Çünkü organizma çevredeki uyarıcı kaynaklardan duyu organlarına ulaşan uyarıcılardan bir kısmını alabilmekte ve dikkat edebilmektedir.

75 Öğrenci öğrenme ortamında duyum eşiği içerisinde olan pek çok uyaran içerisinde kendisine yakın bulduğu ihtiyaç ve beklentilerine uygun düşen uyaranları almaya hem istekli hem de kararlı davranır. Dikkatin sürekliliğine ilişkin açıklamalardan çıkarılabilecek ortak sonuç: İnsanın bir konu üzerine en fazla dakika yoğunlaşabildiği yönündedir. Bu sonuç çoğu kimse tarafından “dersler niçin daha uzun süreli olarak planlanmaktadır” gibi soruları gündeme getirmektedir. Burada akla gelebilecek örnek cevap, insanların ilgi duydukları bir kitabı okumaları, filmi seyretmeleri, spor müsabakasını izlemesi vb. durumlarda gösterdiği dikkat genişliğidir.

76 Nasıl ki bir müsabaka esnasında seyircilerin gözü sadece topun üzerinde değil de zaman zaman hakem, tribün , diğer oyuncular vb. gibi müsabakayı oluşturan diğer unsurlarla birlikte bir bütün olarak müsabakada ise, öğrenme ortamında önemli olan da ders sürecinde öğrencinin öğrenmeye karşı ilgisinin sağlanması, kendine uygun öğretim hedef ve projeleri seçmeleri, öğrenmenin öğrenci için anlamlı hale getirilmesi vb. durumlar öğrenci dikkatinin sürekliliğini sağlayabilir. Öğretmen için önemli görevlerden biri de öğrencinin öğretim ortamının unsurlarıyla etkileşim içerisinde olabilmesine yardımcı olur.

77 d) Güdülenme (Motivasyon) : Motivasyon okuldaki öğrenci davranışlarının yönünü, şiddetini, kararlılığını belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Öğrenmek için her öğrenci öğrenme-öğretme süreçlerine istekli katılmak, öğrenmenin gerektirdiği ilkelere uymak, öğrenmesi ile ilgili sorumluluk taşımak zorundadır. Motivasyonu belli amaçlara ulaşmak için bir güç kazanma hali olarak aldığımızda, sınıfta gerekli şekilde motive edilmemiş öğrencinin şu davranışları göstermesi söz konusudur.

78 “ Öğrenci derse düzenli olarak devam etmez, dikkatli dinlemez, ilgisini arkadaşlarına ya da dışarıdaki hadiselere yöneltmiştir, ödevlerinde güçlükle karşılaşınca onlara cevap aramak istemez, derslere- konuya ilgisiz görünür, öğretmen tarafından derse çekilmekte güçlük çekilir.Buna karşılık motivasyonu yüksek olan öğrenci ise derslerine hazırlıklı gelir, sürekli soru sorar, tartışmalara katılır, araştırmacıdır enerjisi yüksektir.

79 Öğrenciler iyi öğrenemiyorlarsa bunun başlıca sebeplerinden biri; derse konuya ilgi duymamalarıdır. Öğretmenin yapacağı ilk iş öğrencide gizli güç olan ilgiyi temin etmektir.Bir etkinlik sürecindeki bir organizmanın beklenilen davranışı sergileyebilmesi için yeterli düzeyde güdülenmesi gerekir. Güdüleme boyutunda yetersizlik gösteren organizma ulaşması gereken hedefe odaklanma bakımından problemler gösterecektir. Kendisini bir bütün olarak sorumluluk taşıdığı etkinliklere değil de konu dışı etkinliklere taşıyabilecektir.

80 Öğrenmede güdülemenin etkisi ve önemini ifade eden öğrenme kuramları, öğretimde kazandırılacak davranışların hayatta öğrencinin ne işine yarayacağı, hangi problemlerin çözümünde kullanılacağı haberdar ederek öğrenmelere karşı güdülemelerinin sağlanabileceği belirtilmektedir.

81 e) Kaygı: Yapılan çalışmalarda akademik yeteneğin, kaygı ve öğrenme arasındaki ilişkide önemli rolü olduğu saptanmıştır.Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların öğrenmelerini pek fazla etkilemez.Çünkü öğrenme işlemi birey için çok kolay bir iştir.Akademik yeteneği düşük olan öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için başlı başına bir nedendir.Birey öğrenirken çok fazla zorlanır, buna bağlı olarak kaygı düzeyi de yükselir.Akademik yeteneği orta düzeyde olan öğrencilerde kaygı düzeyi yüksekse, öğrenme başarısı azdır.

82 f) Fizyolojik Durum: Öğrenmek için kişinin fizyolojik durumunun sağlıklı olması gerekir.Özellikle görme, işitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık sağlık bozukluğu durumlarında öğrenmede yeterli verim ya çok az sağlanır, ya da hiç sağlanamaz.

83 g) Önceki Öğrenilenlerin Aktarılması:Yetişkin kişiler hemen hemen hiçbir öğrenmeye sıfırdan başlamazlar, yeni bir öğrenme olurken eski öğrenmelerden de etkilenir. Bu durumda öğrendiklerimizi nadir olarak eş durumda kullanırız Örneğin; okulda aritmetik dersinde öğrendiklerimizi bakkalda alışveriş yaparken kullanırız.Burada okulda öğrendiklerimizin günlük yaşamda kullanılması söz konusudur.Diğer bir deyişle, bir durumda öğrendiklerimiz başka bir duruma aktarılarak (transfer) kullanılmaktadır.

84 2.Öğrenme Yöntemleri:  a) Aralıklı ya da Toplu Öğrenme: Bir öğrenmeyi zaman içine yayarak, kısa çalışma süreleri ile yapmaya aralıklı öğrenme denir.Bunu tersi olarak, bir öğrenmeyi uzun çalışma süresi içinde ara vermeden yapmaya toplu öğrenme adı verilir.  Yapılan öğrenmelerin çoğunda aralıklı öğrenmenin toplu öğrenmeden daha iyi sonuçlar verdiği saptanmıştır.Bu durumda üç önemli avantaj vardır: 1.Öğrenmeyi yapan kişi, zaman içinde aralıklı olarak çalıştığı için daha az yorulur.2.Kısa çalışmada daha fazla güdülenme vardır.Çünkü kısa amaçlar vardır ve bunlara kısa zamanda ulaşılır.3.Unutma daha az olur. Doğru yanıtlar daha iyi anlatılır.

85 Diğer taraftan, öğrenilen malzeme bağlantılı konulardan oluşan anlamlı bir bütün taşıyorsa toplu öğrenmede verimli olabilir.Ayrıca, sınav öncesi gibi durumlarda amaca ulaşmaya çok az kaldığından ve genel uyarılmışlık hali yükseldiği için daha çok güdülenme olduğundan öğrenme başarılı olabilir.Yalnız bu durumda kaygının fazla artmamış olması gerekir.Çünkü aşırı kaygı nedeniyle gerginleşen kişinin öğrenmesi engellenir.Yeterince verimli öğrenme olmaz.

86 b) Okuma ya da Anlatma: Bir öğrenmeyi sadece okuyarak gerçekleştirmek yerine, okuduktan sonra birilerine anlatmak ya da öğrenilen konunun özetini çıkarıp yazmak daha kolay öğrenmeyi sağlar.Öğrenmeyi yapan kişi, okuduklarını anlatabildiği, özetleyebildiği ya da sorulan soruları yanıtlayabildiği ölçüde malzemeyi öğrenmiş demektir.Yalnız başına okuyarak öğrenme edilgen (pasif) bir öğrenmedir.Ama anlatma ya da özetleme etkin (aktif) öğrenmedir.Bu nedenle kişi daha iyi öğrenir.

87  c) Sonuçlara İlişkin Bilgi Edinme: Öğrenmeyi yapan kişiye ne kadar öğrendiği geri bildirimle iletildiğinde öğrenmenin daha fazla ilerlediği görülmüştür.Yalnız ders dinleyerek ya da kitaptan çalışarak öğrenen öğrenciler, ne derece öğrendiklerini bilemedikleri için, bazen girdikleri sınavda daha başarılı olmayı beklerken istedikleri başarıya ulaşamadıklarını görürler.  Programlanmış bir bilgisayarla ya da konuyu bilen bir kişinin yapacağı geri bildirimle, öğrenmeyi yapan kişi ne derece öğrendiğine ilişkin bilgi elde edebilir.Böylece çalışmasını yönlendirebilir.

88 d) Bütün Olarak ya da Parçalara Bölerek Öğrenme: Öğrenilen malzemenin tümünün bir bütün olarak öğrenilmesine Bütün Öğrenme, malzemeyi bölümlere ayırarak her bölümü tek tek öğrenmeye parçalara bölerek öğrenme adı verilir.Bu iki yöntemden biri diğerine kesin olarak üstün değildir.Daha çok öğrenilen malzemenin içeriğine bağlı olarak kullanılan yöntemlerden biri daha iyi sonuç verebilir.Örneğin; Bir tiyatro oyununda uzun bir rolü öğrenirken parçalara bölerek öğrenme daha verimli bir öğrenme sağlayabilir.

89 e) Tekrar Etme: Öğrenme psikolojisi çalışmaları ile tanınan H
e) Tekrar Etme: Öğrenme psikolojisi çalışmaları ile tanınan H. Ebbinghaus ( ), öğrenme ile tekrar sayısı arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür.Diğer bir deyişle, tekrar sayısı arttıkça öğrenmede artış olur görüşünü savunmuştur.

90 Öğrenme Oranı Tekrar Sayısı

91 Ebbinhaus’tan sonra yapılan çalışmalarda öğrenmede tekrarın rolünün bir yere kadar önemli olduğu, bir sınırdan sonra yapılan tekrarlamaların öğrenme başarısına ket vurucu etkisi olduğu ileri sürülmüştür.Bunun nedeni olarak tekrarın artmasıyla birlikte güdülenmenin azaldığı ve algılamanın zayıfladığı görüşü savunulmuştur.

92 3.Öğrenilecek Malzemenin Türü:Bazı öğrenme malzemeleri diğerlerinden daha kolay öğrenilir.Şu özellikleri olan malzemeler daha kolay öğrenilir. -Algısal açıdan kolayca ayırdedilebilen malzeme. Örneğin:146,215,427,743,duc,316,678 Yukarıdaki dizide duc anlamsız hecesi diğerlerinden farklı olduğu için göze çarpmaktadır.Yani dizideki diğer nesnelerden farklı olduğu için kolayca öğrenilebilir.

93 -Öğrenen için çağrışımı fazla olan malzeme daha kolay öğrenilir
 -Öğrenen için çağrışımı fazla olan malzeme daha kolay öğrenilir.Öğrenme araştırmalarında anlamlı sözcükler yerine anlamsız heceler kullanılmasının nedeni, çağrışımları azaltmak ve sadece söz konusu olan araştırma sırasında ne miktarda öğrenildiğini belirlemektir.  -Öğrenilecek malzemenin kolay ya da zor olmasında öğrenmeyi yapan kişinin kişisel özellikleri (yaş, zeka,vb.) ,geçmiş yaşantıları, güdülenmesi de rol oynar.Örneğin; birçok kişi için zor olan bir öğrenme malzemesini zeka düzeyi çok yüksek olan bir kişi kolaylıkla öğrenebilir.

94 4. Öğrenmenin Yapıldığı Ortam:
4. Öğrenmenin Yapıldığı Ortam: Öğrenmeyi, kişinin dışında ki fiziksel etkenler de etkiler. Örneğin; hiçbirimiz soğukta fazla bir öğrenme gücü gösteremeyiz. Bunun gibi çok sıcakta da çalışamayız. Isının santigrat derecesinde olması iyi bir öğrenme için normal sayılmaktadır. Rutubet oranının %50 civarında olması da normaldir.Havanın kirli ya da temiz oluşu öğrenme üzerinde etkilidir. Temiz havanın bir dakika da , her bir insan için 1350 cm3 olması iyi bir ölçüt sayılıyor. Az ve çok ışık da öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler.

95 Elektrikle yapılan etkiler metrekare başına 25 lümenlik bir ışık düşmesi gerekiyor. Bundan başka ışık soldan ya da yukarıdan gelmelidir. Bu durumda kişi, okuma ve öğrenmeye engel olan gölgelerden kurtulmuş olur. Gürültünün öğrenme üzerindeki etkisi de önemlidir. Verimli çalışmanın olabilmesi için, yapılabildiği kadar gürültüden sakınmak gerekir. Bununla birlikte, fazla sessizlik sağlamak olanağı bulunmadığından, çocuk, evin fazla olmayan gürültüsünden rahatsız olmayacak kadar bir alışkanlık da kazanmalıdır. Müzikle çalışma, kimi insanlarda daha çok verimli olabilir.


"ÖĞRENME İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR giriş." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları