Din Eğitiminde Temel İlkeler ve Örnekler Prof. Dr. Ahmet KOÇ Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi akoc60@hotmail.com http://www.ahmetkoc.org
«Türkiye’de Dini Hayat» Araştırması DİB-TÜİK (2014) Müslüman : % 99,2 Oldukça dindar %19 - % 68 dindar - %10 ne dindar ne değil Vakit namazlarını her zaman kılan: % 42,5 kadın - yaşlı - okuma yazma bilmeyen - kırsal Vakit Namazlarını hiç kılmayanlar : % 17 Cuma Namazını devamlı kılan erkekler : % 57 Sağlığı yerinde olanlardan Ramazan Orucu: % 83 Kuran-ı Kerimi okuyabilenler: % 42 kent- genç (18-24 yaş % 48; 65 ve üstü % 32) - lisans ve üstü, erkekler % 32; kadınlar % 50 Kur’an’ı hiç eline almamış olanlar: % 12
Kur’an Kursları Cumhuriyet döneminde resmi olarak ilk defa 1925 yılında gündeme gelmiştir.
Diyanet İşleri Reisliği’nin bilgisi dâhilinde İstanbul Müftülüğü’nün 10.12.1930 tarihli tamimi ile: 12 yaşından küçüklere hiçbir şey öğretilmemek, 12 yaşından büyüklere ise, sadece Kur’an-ı Kerim ile namaz sure ve dualarını -sıkı kontroller altında- öğretebilmeleri için bazı hocalara belli aralıklarla izin verilmeye başlanmıştır.
YIL KURS SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI 1925 9 232 1946 61 2.765
YIL KURS SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI 1950 127 8.706 1980 2.610 67.816 1997 5.241 180.000 2000 3.252 90.353
HAFIZLIK YAPAN ÖĞRENCİ YÜZÜNDEN OKUYAN ÖĞRENCİ 2013-14 YILI İSTATİSTİKLERİ KUR’AN KURSU 24.076 «D Grubu» 9.368 ÖĞRETİCİ Kadın: 31,491 Erkek: 3,363 34.854 HAFIZLIK YAPAN ÖĞRENCİ Erkek: 15.067 Kız: 17,566 32.633 YÜZÜNDEN OKUYAN ÖĞRENCİ 1,274,877 TOPLAM ÖĞRENCİ 1.307.510 % 94 Kadın % 88 18 yaş üstü
Din eğitimi, Nebevî bir faaliyettir Yeryüzünün ilk muallimleri peygamberlerdir
Öğretmenliğin ‘sevda’ oluşunun metafizik temeli budur… Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için göklerin öğrencisi olmak gerekir Aliya Öğretmenliğin ‘sevda’ oluşunun metafizik temeli budur…
İnsanlıkla yaşıt bir alanda görev yapıyoruz
İnsanlıkla yaşıt bir alanda görev yapmak demek; İnsanlığın bütün tarihsel süreçlerinden de haberdar olmak, üstelik de bunu felsefi boyutta ifade etmek, bugüne taşımak ve yarına götürebilmek demektir.
1. Münevver (entelektüel) olmadan, insanlık tarihine ilgi duymadan din eğitimcisi olamayız.
Hiç kimse içindeki aşkı, coşkuyu kaybetmiş birisi kadar yaşlı olamaz
Aşk imiş her ne var âlemde İlm bir kîl u kâl imiş ancak Fuzuli
2. Aşk (Coşku) olmadan din eğitimcisi olamayız. AŞK; Samimiyettir, enerjidir, aksiyondur, harekettir, dirençtir, mücadeledir, merhamettir, berekettir…
çok bilgili insanların değil, insanı tanıyan bilgelerin işidir Eğitim, çok bilgili insanların değil, insanı tanıyan bilgelerin işidir Goethe (ö. 1832)
Hayatını anlamlandıramamış kişiler başkalarına rehberlik edemezler İnsanı tanımayan Kendine yabancı ve Hayatını anlamlandıramamış kişiler başkalarına rehberlik edemezler İlim, ilim bilmektir
İNSAN? Bir damla kan Bin türlü endişe Şeyh Sadi Şirazi (v.1291)
Zıtlıklarla doludur insanın yapısı Kur’an, insanın yaradılış serüvenine ve özelliklerine dikkat çeken ayetlerle doludur Bir yandan biyolojik kökeninin ilkelliği ve basitliği (toprak-yumurta hücresi) Diğer yandan ruhi potansiyelinin yüceliği (Allah’ın ruhu) ima edilir Zıtlıklarla doludur insanın yapısı
DİN EĞİTİMCİSİ 1. GÜVENİLİR 2. ZARİF - Alan Bilgisi A. UZMAN - Alan Bilgisi - Pedagojik Formasyon - Genel Kültür B. SAMİMİ 2. ZARİF - Giyim-Kuşam-Duruş - Kişisel Bakım - Tevazu ve Vakar - Âdâb-ı Muaşeret - Sosyallik
Din eğitimide temel ilke Ona sevgi ve merhametle yaklaşmaktır Muhataba değer vermek, Ona sevgi ve merhametle yaklaşmaktır
İnsanın makamı semadan yüksektir Terbiyenin aslı insana hürmet göstermektir M. İkbal
Öğretmenlikte, bütün mesele, bir gönüle girmektir
En çok sevilen öğretmen, en çok seven öğretmendir. Cemil Meriç
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ Andolsun size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir, üstünüze titrer, inananlara karşı gayet merhametli ve şefkatlidir. [Tevbe 9/128.]
Hz. Ali anlatıyor: “Rasulullah, birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine göre her birinin hal ve hatırlarını sorarak onlarla yakından ilgilenirdi. Ashabına öylesine candan davranırdı ki, onunla bir arada bulunan kimselerin hepsi de, Hz. Peygamber’in yanında en değerli insanın kendisi olduğunu sanır, onu yakın bir dost olarak görürdü.” Tirmizî, eş-Şemâil]
Yaptığı işin değerini bilir Din Eğitimcisi Yaptığı işin değerini bilir
Polis camiyi basar, İbrahim Hoca (Kurucu) yalvarır: “Lütuf buyurun beyefendi, lütuf buyurun” Yuvasını korumaya çalışan bir kuş gibi çırpınıyordu: “Beyefendi istirham ederim. Bakınız daha sabah ezanı okunmamışken, ben rahat evimi bırakıp gelmişim. Bu yavrular ilim için, sıcak yataklarından kalkıp, karanlıkta buraya geliyorlar. Bunları kaldıran, giydiren, gönderen anaları düşünün, Onların Kur’an’a olan aşklarını düşünün. Bende evimde oturup rahat ederim. Daha evimde bir kahvaltı etmiş adam değilim. Sadece ismini duyarım, kahvaltı nedir bilmem…”
"Yok!" dedi. "Ders tatil edilmez!" “…Hoca, kızının öldüğü gün derse geldi. Mezarlığa, dersi bitirip gitti. Mezarlıktan döndükten sonra da yine derse geldi. Dersi tatil etsek mi, dedik, "Yok!" dedi. "Ders tatil edilmez!" Ölümünden üç gün evveline kadar derse devam etti. En son gittiğimizde kitabı tutacak hali yoktu ve eli titriyordu. “Hocam artık bırakalım. İyi olduktan sonra derse devam ederiz ” dedik. Hoca o zaman ağlayarak kitabı bıraktı ve ellerini açtı ve dedi ki : “Ya Rabbi. Sen şahit ol. Ben bırakmadım. Bana bıraktırdılar ” Hüsrev Aydınlar v. 1953
Din Eğitimcisi Azimli ve gayretlidir
Süleyman Hilmi Efendi (1888–1959) “Mevla uykumuzu alsa da geceleri de ders okutsak…”
Mahmud Celaleddin Ökten (v. 1961) “Kara tahta önünde ölmek isterim”
Mahmut Bayram (v. 1997) “Derse gelmediğim gün cenazeme gelin”
Din Eğitimcisi İşini severek yapar, samimi ve idealisttir
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا De ki: Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve samimiyetle girmemi; (Bırakacağım her işten de) doğruluk ve samimiyet göstererek çıkmamı sağla. Ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak bahşet! [İsra 17/80]
Mustafa Efendi (Kurucu) “Bir talebenin yetişmesi için bin münafığın kahrını çekerim!” Gül yetiştiren adam… Yar için ağyara minnet ettiğim aybeyleme Bağıban bir gül için bin hare hizmetkar olur Hacıveyiszade Mustafa Efendi (Kurucu) (1889-1960) Emniyette ifade vermak için beklerken
HARUN SOYDAŞ (v. 2011) Vefat ederken, 4 elif miktarını işaret etti parmaklarıyla…” Vefat ettiğinde 60 civarında kız öğrenciye Kur’an okutuyordu. Kaz meselesi…
Sosyal ilişkilerde hoşgörülü ve yapıcıdır Din Eğitimcisi Sosyal ilişkilerde hoşgörülü ve yapıcıdır
Mahir İZ (1895-1974) Allah’ın ve Rasulünün istediği müslüman, cami içinde anlaşılmaz... Müslümanın hakiki ölçüsü cami dışındaki, muamelatından meydana çıkar.
Hâfız Hasan Akkuş (1885-1972) Bize bir kaside oku hocam….
Tevazu ve nezaket sahibidir Din Eğitimcisi Tevazu ve nezaket sahibidir
Din Eğitimcisi Akl-ı Selîm Kalb-i Selîm Zevk-i Selîm sahibidir
Din Eğitimcisi İmkânsız gibi görüneni mümkün Mümkünü kolay Kolayı da zarif ve zevkli yapmaya çalışır
Ali Ulvi Kurucu anlatıyor: Yıl 1932... Konya alimlerinin bulunduğu bir davete gitmiştik dedemle. Yemekte Konya’nın o zamanlar en meşhur vaizi Aksekili Mehmed Efendi de vardı. Sert bir zat idi. Dedem her zamanki gibi sofradaki ekmek kırıntılarını topladı. Bunun üzerine hoca efendi yüksek bir sesle: “Hacı Veyis Efendi! Bırak canım, herkes döktüğü ekmeği kendi toplasın. Sofranın huzurunu kaçırma” diye çıkıştı. Ertesi gün dedem komşulardan gelmiş bir tas yoğurdu görünce nineme dedi ki: Yahu hanım, şu yoğurdu bir çıkıya bağlasan da, Aksekili Hoca’yı gücendirdik, götürsem de barışsam hoca ile.” Yoğurdu götürdük, hoca efendi kapıyı açtı. Dedem dedi ki: Efendim komşulardan yoğurt gelmiş. Boğazımdan geçmedi, size getirdim” Aksekili hoca coştu, gözyaşları ile: “Hacı Veyis Efendi, sen beni her yerde geçtin, nedir bu kemâlat ya hu. Nedir bu ahlâk-ı Peygamberi” diye dedeme sarıldı. Birlikte ağlaştılar. Hacı Veyis Efendi (1858-1935)
Mehmet Rüştü Aşıkkutlu [1901-1980] Kara lastik Ormanda öğrencileriyle Ayşe halanın ekmek
Problem üretmez, problem çözer Problemini çözdüğünüz kişi sizindir Din Eğitimcisi Problem üretmez, problem çözer Problemini çözdüğünüz kişi sizindir
1950’li yılların başında, astsubay olan Hekimoğlu İsmail, Ömer Nasûhi Bilmen’i makamında ziyaret eder. O tarihte yeni namaza başlamanın heyecanı içindedir. Hocaya şu soruyu sorar: Hocam, görevim gereği beş vakit namazı tam olarak ve zamanında kılamıyorum. Acaba eğitim sırasında, namazı ima ile kılmam caiz olur mu? Ömer Nasuhi Bilmen, bu soru karşısında çok duygulanır ve gözyaşları içinde: - Kıl evladım, kıl. Allah kabul etsin… Sen o halde bile, namaz derdinde olursun da, Allah senin namazını kabul etmez mi? Hem de senin o namazın benim namazımdan daha sevaplı olur der. Ömer Nasuhi Bilmen (1882-1971)
Din Görevlisi Serdengeçtidir
Gönenli Mehmet Efendi (1901 -1991) Denizli Hapishanesi Hacı Bayram Kaftani Camiinde talebe sayısı 700-800 çıkmış. Nuri Topbaş’ın çocukları Seksen beş yaşında haftada 30 vaaz
Vakûr ve heybetlidir. Dengelidir. Din Eğitimcisi Vakûr ve heybetlidir. Dengelidir.
Abdurrahman Gürses 1909-1999
“Bu zâtlara bu kadar i'zâz etmezsek ehl-i Kur'an'a himmetlerini ve yardımlarını temin edemeyiz?” “Biz buraya arz-ı hal etmeye geldik, arz-ı endam etmeye gelmedik” Teşvikiye’deki evinden Sultan Ahmet’e kadar belediye otobüsüyle gelip; oradan Beyazıt Camii’ne taksiyle gelir… Hac Yolculuğunda masrafını karşılayan zata karşı tavrı…
«İki günü eşit olan ziyandadır» NETİCE «İki günü eşit olan ziyandadır» Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir. İlerleyemediğiniz takdirde gerilersiniz.
“Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen, ya da bunları seven ol “Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen, ya da bunları seven ol. Beşincisi olma”
Öğrenirken de öğretirken de ibadet halindesiniz.
Mabede nasıl girdimse, sınıfa da öyle girdim! 40 yıl muallimlik yaptım. Mabede nasıl girdimse, sınıfa da öyle girdim! Nurettin Topçu (v. 1975)
İnsan ancak sevdiğinden bir şey öğrenir Sevilen Bir Öğretmen; Öğrencilerini tanır, sever, onlara değer verir, samimi bir ilgi gösterir Kılık kıyafetine özen gösterir Sempatiktir Bir insanın yüzünde taşıdığı ifade sırtında taşıdığı giysiden daha önemlidir
"Ben Dili" ve "Kabul Dili" kullanır Öğrencilerine isimleri ile hitap eder Bir insanın kulağına en hoş gelen ses kendi ismidir
KOLAYLAŞTIRIR, ZORLAŞTIRMAZ SEVDİRİR, NEFRET ETTİRMEZ İyi bir dinleyicidir Öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarını gözetir Öğrenci başarısını takdir eder İnsan doğasının en derin ilkesi takdir edilmeye duyduğu iştahtır Her söylediğini düşünür, her düşündüğünü söylemez KOLAYLAŞTIRIR, ZORLAŞTIRMAZ SEVDİRİR, NEFRET ETTİRMEZ
Ömür, yaşanan ve yaşatılan güzellikler kadardır ancak…
Teşekkürler... Başarılar... Başarılar Dilerim … Teşekkürler... Başarılar...