Arş. Gör. Ayşe sena yıldırım HİZMET BORÇLANMASI Arş. Gör. Ayşe sena yıldırım
Genel Olarak Hizmet Borçlanması “ Hizmet borçlanması, sigortalı olarak geçirilmeyen bazı sürelerin, daha sonra uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin primlerin ödenmesi suretiyle sigortalı hizmetten sayılmasını” sağlayan sosyal sigorta işlemidir. Hizmet borçlanması işlemiyle genellikle bireyin kendi iradesi dışında gelişen sebeplerden dolayı sigorta kapsamı dışında kalan sürelerin, sigorta kapsamında geçmiş süreler gibi sayılması ve bu sürelerin uzun vadeli sigorta kolları bakımından değerlendirilmesi amacı güdülür. Hizmet borçlanmasına konu olabilecek sürelerin bir kısmında, birey iş ilişkisine girmekte ve bu ilişki neticesinde zorunlu sigortalı niteliği kazanmakla birlikte, farklı sebeplerle kayıt altına alınmama durumu sözkonusu olabilmektedir. İşte bu durumda ya kurumca tespitle veya hizmet tespit davası neticesinde alınacak mahkeme kararıyla kayıt altına alınan bireylerin, çalıştığı sürede ödenmeyen primlerinin, borçlanma ile ilgili kanunda belirtilen koşullarla borçlanma bedelinin ödenmesiyle birlikte daha sonraki dönemde uzun vadeli sigorta kolları açısından değerlendirilmesi mümkün olabilmektedir.
Hizmet borçlanmasına konu olabilecek başka bir husus ise izin, hastalık ve doğum gibi sebeplerle iş ilişkisinin askıda kaldığı ve bu sürelerde çalışmanın mümkün olmadığı sürelerdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus sigortalılık ilişkisinin bulunmadığı her sürenin borçlanılması mümkün değildir. Kanunda borçlanmaya konu olacak süreler sınırlı sayıda (numerus clausus) belirtilmiştir.
Hizmet Borçlanmasının Tarihsel Gelişimi Türk sosyal sigorta hukukunda hizmet borçlanmasına ilişkin hükümlere, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanununda yer verilmişti. SSK’da hizmet borçlanmasına ilişkin hükümlere, 506 sayılı kanunda değişiklik yapan 1186 Sayılı kanunla kapsamlı olarak ilk defa yer verilmiştir. Bu kanunla yaşlılık, malullük ve ölüm sigortaları hakkındaki kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelerin borçlanılması mümkün olmuştur. Daha sonra ilk defa yaşlılık sigortasını getiren 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanunun yürürlüğe girdiği 01/04/1950 tarihinden önceki sürelere ilişkin hizmet borçlanmasına imkan tanınıp tanınması tartışmalara konu olmuştur. Yargıtay 06/11/1971 tarihli İBK kararı ile 1950 öncesi sürelerinde borçlanılabileceğine hükmetmiştir. 1186 sayılı kanunun Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine hizmet borçlanmasına ilişkin konu 16/06/1975 tarih ve 1912 Sayılı kanunla yeniden düzenlenmiştir. Konu ile ilgili yine bir düzenlemede 29/08/1978 tarih ve 2167 sayılı Kanunla yapılmıştır. Diğer bir kanuni düzenleme ise 15/04/1987 de 3351 Sayılı kanunla getirilmiştir.
Sanatçılara borçlanma imkanı getiren hükümlere ise 17/11/1983 tarih ve 2959 Sayılı kanunda, 20/06/1987 tarihli ve 3395 Sayılı kanunda ve 08/02/1994 tarihli ve 4059 Sayılı Kanunlarda sırasıyla yer verilmiştir. 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda da hizmet borçlanması mümkün kılınmıştır. Kanun kapsamında askerlik borçlanması ve yurtdışı hizmet borçlanmasına da imkan tanınmıştır. 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunun kabulü ile hizmet borçlanmasına imkan tanınmıştır. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kanun kapsamında çalışmış olanların çalışmalarını ilgili oda veya vergi kaydıyla belgeleyenlerine, 10 yıllık süre ile saklı kalmak kaydıyla borçlanma hakkı verilmiştir. Bu uygulama prim ödemeksizin sadece tespit ve taleple hizmet borçlanmasına imkan tanıdığı için bir çok eleştiriye maruz kalmıştır.
5510 Sayılı Kanuna Göre Yapılan/Yapılabilecek Geçici Nitelikteki Hizmet Borçlanmaları 1402 Sayılı Kanuna Göre Yakalan Veya Tutuklananların Tutukluluk Veya Gözaltında Geçen Süreleri Borçlanmaları 6111 Sayılı kanunun 52. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 36. madde uyarınca; ‘13/5/1971 tarihli ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek (…) (1), gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerinin; bu durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince, tazminat almamış olanların ise Hazinece ödenmesi suretiyle borçlandırılır.
Bu şekilde borçlanılan süreler Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir. Ancak, sigortalılık başlangıç tarihinden önceki borçlanılan süreler sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmez.’ Önceki düzenlemede yer alan «yürürlük tahinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunmaları kaydıyla» ifadesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Maddeden de anlaşılacağı üzere, bu uygulamadan yararlanabilmek için belirtilen suçlar sebebiyle yakalan veya tutuklananlar için kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilmiş olmalıdır. Yine aynı kanununun ilgili maddesinde 5434 Sayılı Kanuna tabi çalışmakta olanlara ilişkinde bir düzenleme yapılmıştır. Geçici madde 36/2 ; ‘5434 sayılı Kanuna tabi çalışmakta iken 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla, gözaltına alındığı veya tutuklandığı tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince ödenmesi halinde hizmet sürelerine eklenir.’
Ve son olarak geçici madde 36/3; ‘Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi Sigortalılıklarından dolayı sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmış olanlar ile birinci ve ikinci fıkra kapsamında sayılan söz konusu süreleri herhangi bir şekilde sigortalılık hizmeti olarak değerlendirilmiş olanlar bu madde uyarınca borçlanamazlar. Sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmayan ya da toptan ödeme yapılmak suretiyle hizmetleri tasfiye edilenlerden borçlanacakları bu süreler ile birlikte emekli veya yaşlılık aylığına veya gelire hak kazanacak olanlara, geçmişe yönelik aylık ve farkı ödenmez. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında borçlandırılan süreler emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınmaz.’ Bahsedilen 6 aylık süre 25.08.2011 de sona ermiştir.
Bağımsız Çalışanların Vergi Mükellefiyet Sürelerini Borçlanmaları 5510 Sayılı Kanunun 5754 Sayılı kanunla Geçici madde 8’i ile yapılan düzenlemeye göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde kuruma kayıt ve tescili olmayanların geçmiş dönemdeki vergiye kayıtlı oldukları sürelerin borçlanılmasına imkan tanınmıştır. GEÇİCİ MADDE 8- (Değişik: 17/4/2008-5754/68 md.);Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendine göre sigortalı sayılanların hak ve yükümlülüğü ise 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre başlar. Ancak, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32’si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu Kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir.
Memuriyetine Disiplin Cezası Sonucu Son Verilenlere Tanınan Borçlanma 5510 Sayılı Kanunun Geçici 4. maddesinin 17. fıkrasına göre; ‘Personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu 23/4/1999 tarihi ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetleri sona erenlerden, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 30/6/2011 tarihine kadar Kuruma müracaatları halinde, görevlerinden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki prim veya kesenek ödenmemiş süreleri, istekleri halinde, görevlerinden ayrıldıkları derece ve kademelerine prim veya kesenek ödenmemiş veya borçlanmak istedikleri sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece, kademe ve ek göstergeleri ile emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait tüm unsurların toplamının müracaat tarihinde yürürlükte olan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlar esas alınarak, yine o tarihteki kesenek ve karşılık oranları borçlandırılmak suretiyle hizmetten sayılır. Bundan doğacak borç tutarının tamamı borcun tebliğ edildiği tarihten itibaren 31/12/2014 tarihine kadar kendileri tarafından eşit taksitlerle veya defaten ödenir. (1)’ ‘13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 47 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “altı ay içerisinde” ibaresi “30/6/2011 tarihine kadar” şeklinde ve “iki yıl içinde” ibaresi “31/12/2014 tarihine kadar” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir’.
5510 Sayılı Kanuna Göre Hizmet Borçlanması I 5510 Sayılı Kanuna Göre Hizmet Borçlanması I. Yurtiçi Hizmet Borçlanması Hizmet borçlanması, yurtiçi ve yurtdışı hizmet borçlanması olarak ikiye ayırabiliriz. Öncelikle yurtiçi hizmet borçlanmasını inceleyelim. Borçlanmaya Konu Olabilecek Süreler Borçlanmaya konu olabilecek sürelerin hangileri olduğu 5510 Sayılı Kanunun 41., 46. ve geçici 4. maddelerinde belirtilmiştir. Borçlanmaya imkan veren bu süreler sınırlı sayı (numerus clausus) ilkesine göre belirlenmiştir. Kanunda açıkça bir hüküm bulunmadıkça kıyas yoluyla geçmiş döneme ait bir sürenin borçlanma yoluyla sigortalı hizmetten sayılması mümkün değildir.
Doğum Borçlanması Bu borçlanma olanağı ilk kez 5510 sayılı kanunla tanınmıştır. 5510 Sayılı kanunun m.41/I-(a) bendine göre; «(Değişik: 10/9/2014-6552/43 md.) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalı kadının, üç defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla borçlanılacak sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarıyla talepte bulunulan süreleri» borçlanabilirler. Kanun maddesinden de anlaşıldığı üzere doğum borçlanması kapsamında iki tür borçlanma hakkı verilmiştir. Bunlar; kadın sigortalılara Kanunları gereği verilmesi gereken ücretsiz doğum ve analık izni süreleri ve doğumdan sonra geçen sürelere ilişkindir.
İlk borçlanma hakkı, Kanunları gereği verilmesi gereken ücretsiz doğum ve analık izni sürelerine ilişkin borçlanma hakkıdır. Burada dikkat edilmesi gereken ilk husus kanunda öngörülen izin süreleri dışında borçlanmaya konu olabilecek bir süre öngörülemez. Örneğin işçi ve işveren arasında yapılan bir anlaşmayla ücretsiz doğum ve analık izni süresi verilse dahi söz konusu süre borçlanmaya konu olamaz. Kanunen verilmesi gereken izinler 4857 sayılı İş Kanunda m.74’de ; «Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ve isteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir.» diyerek belirtilmiştir. Burada 16-18 haftalık süreden sonra tanınan 6 aylık ücretsiz izin süresinin borçlanılması mümkündür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ise m 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ise m.104 de; «Kadın memura; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı hafta süreyle analık izni verilir. Çoğul gebelik durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni süresine iki hafta eklenir.» şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede verilen süreler ücretli izindir. Halbuki bu sürelerin borçlanılabilmesi için doğum yada analık izninin ücretsiz olması gerekir. Bu nedenle bu süreler borçlanılamaz. Ancak Devlet Memurları Kanununda doğum yapan kadınlara tanınmış ücretsiz izin süreleri de vardır; Bu süre m.108’de; «Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden; doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir.» şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddeler kapsamında değinilmesi gereken diğer bir husus, aylıksız izin süreleri 41/I-c bendinde de düzenlenmiştir. Dolayısıyla devlet memuru yada kamu personeli olan kadın sigortalılar doğum sonrası aldıkları ücretsiz izin sürelerini m.41/I ‘in (a) veya (c) bentlerinden istediklerine göre borçlanabilirler.
İkinci borçlanma hakkı ise doğumdan sonra geçen sürelerin borçlanılmasına ilişkindir. 6552 sayılı kanunla yapılan değişiklikle tüm kadın sigortalılar bu haktan yararlanabilecektir. Kanuna göre m.4/1 (a),(b),(c) bentlerince sigortalı sayılan kadınlar ‘3 defaya mahsus olmak üzere’ doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi geçmemek şartıyla borçlanılacak sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarıyla talepte bulunulan süreleri borçlanabilirler. Kanun maddesinde her bir doğum sonrasında iki yıllık süreyi aşmamak kaydıyla borçlanma yapılabileceğinden bahsedildiği için sigortalı daha kısa süreleri de borçlanabilir. Yine anlaşıldığı üzere bu haktan yararlanabilmesi için çocuğun yaşaması ve borçlanılacak süreler içerisinde sigortalının uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmama şartı da aranmaktadır.
Doğum borçlanması yapabilmek için aranan şartlardan her doğumdan sonra iki yıllık süre geçmesi ve çocuğun yaşaması şartlarına ilişkin farklı düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlardan ilki; iki yıl dolmadan doğum yapan kadının borçlanmasına imkan veren düzenlemedir. «İlk doğumunu yaptıktan sonra iki yıl dolmadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabilecektir.»(2010/106 sayılı Genelge) İkincisi ise; «Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalıların doğum yaptığı tarihten sonra adına primi ödenmiş süreler borçlanma hesabında dikkate alınmayacak, doğum borçlanması yapılacak sürede çocuğun vefat etmesi halinde vefat tarihine kadar olan süreler borçlandırılacaktır.(2010/106 sayılı Genelge) Son olarak kanunun ilgili maddesinde; kadın sigortalının ilk defa sigortalı olarak tescil edildikleri tarihten önceki dönemler için borçlanmasına ilişkin bir düzenleme olmamasına rağmen Hizmet borçlanma işlemleri konulu 17/09/2010 tarihli 2010/106 sayılı Genelgeye göre kadın sigortalının bu hüküm çerçevesinde borçlanma yapabilmesi için; «sigortalının doğumdan önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında tescil edilmiş olması» şartı aranacaktır şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Askerlik Borçlanması Askerlik her erkek Türk Vatandaşı için kanuni bir vatandaşlık görevidir. Askerlik hizmetini yapanlar askerlikte bulundukları süre zarfında sigortalı sayılmazlar. İşte bu sürelerin borçlanılması mümkündür. 5510 sayılı kanunun m.41/I-(b) bendine göre; « Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri» borçlanabilirler. Borçlanılabilecek süreyi, askere sevk ve askerden terhis olunan tarihler arasındaki tüm süreyi kapsayacak şekilde anlamak gerekir. Askerlik borçlanmasından yararlanabilmek için askerlik süresince sigortalılık hali mevcut olmamalıdır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği m Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği m.10/I-(ç)’de; «Kanunun 4 üncü maddesi birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentleri kapsamında sigortalılıkları devam edenler hariç olmak üzere, muvazzaf askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,» denilerek sigortalı olarak sayılmayanlar belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere 5510 Sayılı kanun m.4/I-(b) alt (1) ve (3) kapsamında sigortalı olup askere alınanlar, sigortalılık halinin devam etmesi nedeniyle askerde geçen süreleri borçlanamazlar. Askerlik borçlanmasını sağlığında yapmamış olanların hak sahipleri, diğer borçlanma türlerinde olduğu gibi, bu borçlanmayı da yapabilirler.(m.41/2)
Bu kısımda eklenmesi gereken diğer bir konuda, göçmenlerin askerlik borçlanmasına ilişkin uygulamadır. Yurtdışında askerliklerini yaptıktan sonra vatandaşlığa alınanların durumu Yargıtay tarafından değerlendirilmiş. Ve Yargıtay artık Türk vatandaşı olan göçmenin, vatandaşlara tanınan tüm haklardan yararlanması yani sosyal sigorta haklarından olan askerlik borçlanmasından da yararlandırılması gerektiği kanaatini açıklamıştır. Sonuç olarak, sonradan Türk vatandaşlığına alınanlar geldikleri ülkelerdeki askerlik hizmetlerine ilişkin süreleri borçlanabilmektedirler. Ancak Yargıtay yurtdışındaki bedelli askerlik süresinin borçlanılamayacağı yönünde karar vermiştir.
Aylıksız İzin Süreleri Memur ve diğer kamu personellerine çalıştıkları kamu kurumları tarafından mevzuatlarına göre ücretsiz izin hakkı verilmektedir. İşte bu sürelerin borçlanılması haline aylıksız izin borçlanması denmektedir. 5510 sayılı kanun m.41/1(c) ; «4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri» borçlanılabilir. Konuya ilişkin örnek verecek olursak memurlara ilişkin aylıksız izin sürelerini 657 sayılı kanun m.108; «A) Memura, 105 inci maddenin son fıkrası uyarınca verilen iznin bitiminden itibaren, sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istekleri üzerine onsekiz aya kadar aylıksız izin verilebilir. B) Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden; eşi doğum yapan memura ise, doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir…» şeklinde düzenlemiştir.
Doktora ve Tıpta Uzmanlık Öğrenim Süreleri Uzmanlık yada doktora eğitimi yüksek öğrenimin ardından sonra yapılan eğitimdir. 5510 sayılı kanunun m.41/1-(d)’ye göre doktora yada tıpta uzmanlık eğitimi sosyal sigorta kapsamında geçmeyenlere bu süreleri borçlanabilme imkanı tanımıştır. Kanun m.41/1-(d)’ye göre; «Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri» borçlanılabilir. Düzenlemeden de anlaşıldığı üzere kanun koyucu doktora ve tıpta uzmanlık eğitiminin yurt içi veya yurt dışında geçirilmiş olması ayrımı yapmaz.
Ayrıca 4/7/2012 tarihli 6353 sayılı kanunla yapılan düzenleme de m Ayrıca 4/7/2012 tarihli 6353 sayılı kanunla yapılan düzenleme de m.37’ye göre; «Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanların, yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmı» borçlanılabilir.
Avukatlık Staj Süreleri Avukatlık mesleğine girebilmek için avukat adaylarının 1 yıl süreyle staj yapmaları gerekmektedir. 5510 sayılı kanun m.41/1-(e) ; « Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri» borçlanılabilmektedir. Avukatlık staj süresinin borçlanılabilmesi için staj süresinin tamamlanmış olması gerekir. Ayrıca borçlanmanın mümkün olduğu süreler ‘normal staj süreleri’ dir. Ancak Avukatlık kanunu m.25’e göre; «Baro yönetim kurulu, stajyer hakkında verilen raporları değerlendirir, gerektiğinde kurul üyelerinden birini görevlendirmek suretiyle yapılacak inceleme sonuçlarını da göz önünde tutarak staj bitim belgesinin verilmesine veya staj süresinin altı aya kadar uzatılmasına karar verebilir.» denilerek staj süresinin uzatılabileceğini düzenlemiştir. Bu süre normal staj süresi olarak değerlendirilemeyeceğinden sürenin borçlanılması mümkün değildir.
Tutukluluk veya Gözaltında Geçen Süreler Ceza hukuku bakımından tedbir niteliği taşıyan tutukluluk veya gözaltı kararları, suç isnat edilenlerin belli bir süre ceza evinde kalmalarını sağlar. Bu süre zarfında sigortalılar çalışmadıklarından dolayı sosyal güvenlik kurumu tarafından bu süreler değerlendirilmez. 5510 Sayılı kanunun m.41/1-(f); «Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri»’n borçlanılabileceğine ilişkin bir düzenlemedir. Dikkat edilmesi gereken husus düzenleme bu borçlanma imkanını ‘suçtan beraat edenlere’ tanımaktadır. Bu hükmün yalnızca m.4/1-a ve b bentlerine göre sigortalı olanlar için uygulanabileceği söylenebilir. Çünkü kanunun m.45 de; m.4/1-c bendine göre sigortalılardan tutuklanan veya gözaltına alınanların sonrasında göreve iade edilmesi durumunda bu sürelerin sigortalılık süresinden sayılacağı öngörülmüştür. Bu nedenle borçlanma mümkün olmamaktadır.
Grev ve Lokavtta Geçen Süreler Grev ve lokavt süresince iş sözleşmesi askıda olduğu için ödenmeyen malullük, yaşlılık, ölüm sigortası primleri nedeniyle sigortalılık süresinden sayılmayan bu sürelerin borçlanılmasına imkan tanınmıştır. 5510 sayılı kanunun m.41/1-g; «Grev ve lokavtta geçen süreleri» borçlanabilirler şeklinde düzenleme yapmıştır. Düzenlemede bir açıklık bulunmaması sebebiyle doktrinde kanunsuz bir grev veya lokavt olması halinde bu sürelerin borçlanılmasının mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. Genel kabul edilen görüş borçlanılabilecek sürelerin yalnızca kanuna uygun grev ve lokavt süreleri olduğudur. Ancak açık bir düzenleme bulunmadığı için kanunsuz grev ve lokavt sürelerinde de işçinin iş sözleşmesinin devam etmesi şartıyla borçlanılabileceğini söyleyen görüşlerde bulunmaktadır.(Kadir Arıcı)
Hekimlerin Fahri Asistanlıkta Geçen Süreleri Tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi yaparken kadrosuz ve aylıksız olarak çalışan hekimlere fahri asistan olarak geçirdikleri bu süreyi borçlanma imkanı tanınmıştır. 5510 sayılı kanunun m.41/1- h bendinde «Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri» denilerek fahri asistanlık borçlanması düzenlenmiştir. Yabancı uyrukluların uzmanlık eğitimiyle ilgili düzenlemeyi yapan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Yönetmeliği m.14/1-d bendinde «Uzmanlık eğitimi süresince kendilerine burs verileceğini veya Türkiye’deki giderlerinin karşılanacağını belirten bir belgenin sunulması» denilerek bunların eğitimleri süresinde aylıksız çalıştıkları sonucuna ulaşılabileceği ve yine m.14/4de; «Türkiye’de yabancı uyruklu olarak uzmanlık eğitimi görmekte iken Türk uyruğuna geçenlerin uzmanlık eğitimi, eğitime başladıkları statüde devam eder.» şeklindeki düzenleme dikkate alındığında yabancı uyruklu iken eğitim sırasında Türk vatandaşlığına geçen aylıksız ve kadrosuz fahri asistanlar hakkında da 5510 sayılı kanununun m.41/1-h bendince borçlanmanın söz konusu olabileceği kabul edilmelidir.
Seçime Katılmak Üzere İstifa Edenlerin Açıkta Geçirdiği Süreler 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu m. 18’de seçime girmek için görevlerinden istifa etmesi gereken kamu görevlileri sayılmıştır. Bu durumda bu kişilerin sosyal güvenlik haklarının en azından seçim dönemi itibariyle kesintiye uğraması sözkonusu olmaktadır. 5510 sayılı kanunun m.41/1-ı bendinde; «Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri» borçlanma imkanı tanınmıştır.
Kısmi Süreli Çalışılan Aylardaki Eksik Süreler Kısmi süreli çalışanlar çalıştıkları süreyle paralel sigortalı olmaktadır. Bundan dolayı kısmi süreli çalışanların yaşlılık, malullük ve ölüm sigortası açısından hak kazanmalarında bazı sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Kanun düzenlemeyle kısmi süreli çalışanların çalışmadıkları eksik süreleri borçlanma hakkı tanımıştır. 5510 Sayılı kanunun m.41/1-i ; « Bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri» borçlanılabilir. Kanunun bu bendi 13.02.2011 tarihli ve 6111 Sayılı kanunun m.30 ile eklenmiştir. Resmi gazetede 25.02.2011 tarihinde yayımlanmıştır. Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere yürürlük tarihinden itibaren ileriye yönelik bir borçlanma imkanı tanınmıştır. Yani geçmişte yapılan kısmi süreli çalışmaların borçlanılması mümkün değildir.
1416 Sayılı Kanuna Göre Yurtdışına Gönderilenlerin Yurtdışındaki Eğitim Süreleri 5510 Sayılı kanunun m.41/1-j; «Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanların, yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmı» borçlanılabilir.
TSK veya Emniyet Genel Müdürlüğü Bünyesine Katılanların Başarılı Öğrenim Süreleri 5510 sayılı kanunun m.46/2; «Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay veya astsubaylığa nasbedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların başarılı öğrenim süreleri» borçlanılabilir. Borçlanma usulü diğerlerinden farklı olduğu için bu kısımda ayrıca onu belirtmekte fayda var. Düzenlemenin devamında m.46/2; « borçlanmanın yapıldığı tarihte ilgisine göre en az aylık alan teğmenin, astsubay çavuşun veya polis memuru ya da komiser yardımcısının prime esas kazancı üzerinden, bu sürelere ait primler kendilerince ödenerek borçlandırılmak suretiyle hizmetten sayılır. Bu şekilde hesap edilecek borç, tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.» denilerek borçlanma süresi ve usulü belirtilmiştir.
Borçlanmada Usul 5510 Sayılı kanunun m. 41/1’ den anlaşılacağı üzere; kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödeme, şartlarıyla borçlanılan süreler kişinin sigortalılığı sayılır ve sosyal sigortaya tabi süreler olarak değerlendirilebilir. Ayrıca m.41/1-(i) bendi «4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri» kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş bu sürelere ilişkin borçlanma tutarı % 20 oranı üzerinden hesaplanır. Borçlanma tutarı=(Belirlenen Günlük Kazanç x Borçlanılacak Gün Sayısı x %32) M.41/1-i bendine göre genel sağlık primi ödenmiş sürelere ilişkin borçlanma tutarı= (Belirlenen Günlük Kazanç x Borçlanılacak Gün Sayısı x %20) şeklinde hesaplanır.
5510 Sayılı kanuna göre, sigortalı yada hak sahibi belirlenen tutarı tebliğden itibaren bir ay içinde ödemelidir. Ancak bu süre zarfında ödeme yapılmazsa borçlanma hakkı kaybedilmemektedir. Sadece yeniden talepte bulunulmaktadır. m.41/2; «Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir.» Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır. (5510 sayılı kanun m.41/3)
Borçlanma Sürelerinin Değerlendirilmesi Borçlanılan sürelerin hangi sigortalılık türlerinden sayılacağı 5510 sayılı kanunun m.41/4’de tek tek belirtilmiştir. «Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından; a) (Değişik: 4/7/2012-6353/37 md.) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g), (h) ve (j) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre, b) (Değişik: 13/2/2011-6111/30 md.) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine, (i) bendine göre borçlananlar ise 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre,» sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. 5510 sayılı kanun m.41/5’e göre «Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan ilgili aylara mal edilir.»
Yine bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan borçlanmalarda «Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.» hükümlerine göre işlem yapılmalıdır. (5510 sayılı kanun m.41/5) ‘Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki borçlandırılan sürelerin değerlendirilmesi’ hakkında düzenleme «5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların 41 inci maddeye göre yapacakları borçlanmalarda, 2008 yılı Ekim ayı başından önceki sürelerde borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan ilgili aylara mal edilmekte olup, borçlandırılan sürenin 5510 sayılı Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreye ait olması halinde sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülecek, prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazançlar ise borçlanma yapılan ilgili aylara mal edilecektir.» şeklinde yapılmıştır. (2010/106 sayılı genelge)
II. Yurtdışı Hizmet Borçlanması Genel Olarak Ülkemiz son 50 yılda yurtdışına bir çok sayıda işçi ihraç etmiştir. Ve yurtdışına gönderilen veya giden işçilerin sosyal güvenlik haklarının korunması bir sorun haline dönüşmüştür. Devlette bunun üzerine çeşitli önlemler almıştır. Bunlardan ilki; yurtdışında çalışan vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerle ikili anlaşmalar yapılarak sosyal güvenlik hakları kapsamında hak kaybına uğramalarını engellemektir. Bu anlaşmalar her iki ülkede geçen sosyal sigortalara tabi sürelerin taşınıp, birleştirilmesini sağlayan düzenlemeler içermektedir. İkili anlaşmaların yapılmadığı ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın sosyal güvenlik haklarının korunması için ise bu borçlanma türü ile yurtdışında geçirilmiş bazı hizmet sürelerinin, sosyal güvenlik kapsamındaki haklar bakımından Türkiye de değerlendirilmesini sağlanarak bir çözüm üretilmiştir. Ancak bu borçlanma yalnızca ikili anlaşma bulunmayan ülkelerde yaşayan vatandaşlar için değil bütün vatandaşlarımıza tanınmış bir haktır.
Yurtdışındaki vatandaşların hizmet borçlanmasına imkan sağlayan ilk düzenleme 30.05.1878 tarihli 2147 sayılı kanunla yapılmıştır. Bu kanunla yapılan düzenleme de dikkat çeken yurtdışında geçen bütün sürenin borçlanılmasının zorunlu olmasıdır. Ve borçlanma şartı olarak yurtdışına kesin dönüş şartı bulunmamaktadır. Bu kanun daha sonra 1985 tarihli 3201 Sayılı «Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun»la yeniden düzenlenmiştir. Bu kanunda ise kısmi borçlanma düzenlemiş. Ancak borçlanma şartı olarak yurda kesin dönüşü aramıştır. 5754 Sayılı kanunla 3201 sayılı kanunda birçok değişiklik yapılarak Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen sürelerinin borçlanılma esasları ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca «Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması Ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik» ve 2011/48 ‘Yurtdışı borçlanma ve tahsis işlemleri ‘ konulu genelgede de yurtdışı hizmet borçlanmasının uygulanmasına ilişkin düzenlemeler vardı. Ancak en son 3201 sayılı kanunda değişiklik yapan düzenleme 10/09/2010 tarihli 6552 Sayılı kanunla olmuştur. Ve yine «3021 sayılı kanunda yapılan değişiklikler» adlı 2014/27 sayılı genelgede yapılan son değişiklikler işlenmiştir.
Borçlanma Hakkına Sahip Olanlar 6552 Sayılı kanununla değiştirilen 3201 sayılı kanunun m.1’inden anlaşılacağı üzere; borçlanma hakkı verilen kişiler belirtilmiştir. Türk vatandaşları , doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler, Ve sayılan bu kişilerin yurtdışındaki ev hanımı statüsündeki eşleri; 18 yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen süreleri, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde borçlanabilirler. Yapılan değişiklik ile borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlarının yanı sıra, sadece talep tarihinde Türk vatandaşı olmamasına rağmen izinle Türk vatandaşlığını kaybeden sigortalıların kendilerine yurtdışında Türk vatandaşı olarak geçen süreleri borçlanma hakkı verilmiştir Ve yine 2011/48 sayılı genelgeye göre türk vatandaşlığıyla birlikte yabancı ülke vatandaşlığı devam edenlerde düzenlemelerden yararlanabilecek kimselerdir.
Borçlanılabilecek Süreler 6552 Sayılı kanununla değiştirilen 3201 sayılı kanunun m.1’den anlaşılacağı üzere; Yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri, Bu süreler arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri, Yurt dışında ev kadını olarak geçen süreler, gerekli şartları sağlaması halinde borçlanılabilecek sürelerdir. Borçlanma için başvuruda bulunanlar, yurtdışında geçen sürelerinin tamamını veya istediği kadarını borçlanabilirler. Kısmi borçlanma yapmak isteyenler, borçlanacakları süreleri gün, ay ve yıl olarak belirtmek zorundadırlar. (Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması Ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik m.6/3)
Borçlanmada Usul Öncelikle borçlanmaya esas süreler belgelendirilmelidirler.(3201 sayılı kanun m.1) Bu hususa ilişkin «Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması Ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik» m.8; ‘Borçlanma başvurusunda bulunanlar, yurtdışında geçen ve borçlanmaya esas olacak sürelerine ait 9 uncu maddede belirtilen belgelerden durumlarına uygun olanını, Kuruma ibraz etmekle belgelendirme mecburiyetlerini yerine getirmiş olurlar. Kurum, gerektiğinde sigortalılık sürelerinin tespiti için sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerden idari yardım talebinde bulunabilir.’ şeklinde düzenleme mevcuttur. Başvuruda bulunulabilecek kuruluşlar 3201 sayılı kanun m.3’de; «Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.» şeklinde düzenlenmiştir.
Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32'sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.(3201 Sayılı kanun m.4/1) Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir. (3201 Sayılı m.4/2)
Yurtdışı Borçlanmasının Değerlendirilmesi Yurt dışı borçlanmasında sürelerin tespitiyle ilgili 3201 Sayılı kanunun 5. maddesinde ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır; Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır. Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.
Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir. Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz. Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.(3201 sayılı kanun m.5)
Ve eklenmesi gereken son husus 3201 Sayılı kanunun m Ve eklenmesi gereken son husus 3201 Sayılı kanunun m.4/1’de «Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir.» şeklinde düzenleme mevcuttur. Buna göre 5510 Sayılı kanunun m.41/son; «Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan ilgili aylara mal edilir. Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.»
Sabrınız için Teşekkür Ederim… Arş. Gör. Ayşe Sena YILDIRIM