TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ
19. yy da devletler arasındaki ilişkileri etkileyen iki olay vardır 19. yy da devletler arasındaki ilişkileri etkileyen iki olay vardır.Bunlar: 1-FRANSIZ İHTİLALİ 2-SANAYİ İNKILABI
I.DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE GENEL DURUM
a)Fransız ihtilalinin getirdiği sonuçlar 19. yy da toplumlar arasındaki ilişkileri Fransız ihtilali ile ortaya çıkan özgürlük düşüncesi ve milliyetçilik akımı etkilemiştir. Özellikle milliyetçilik düşüncesi, bağımsızlık duygularının güçlenmesine neden olmuştur.Her millet kendi devletini kurmalıdır düşüncesi imparatorlukların yıkılmasına neden oldu.Milli devletler kuruldu. Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesinde aydınlanma etkili oldu (Hürriyet, eşitlik, adalet ilkeleri ortaya çıktı). Fransız ihtilali ile yayılan eşitlik,özgürlük,adalet bağımsızlık gibi kavramlar devlet ve toplum hayatına girdi.insan hakları anayasalarla güvence altına alındı.Laiklik , devlet sistemi ve hukuk anlayışında yerini almaya başladı.
b)Sanayi inkılabı Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile sanayi inkılabının temelleri atıldı. İngiltere’de başladı. Fabrikalaşma ile ucuz ve seri üretim gelişti. Ticaret canlandı. İnsan gücünün yerini makineler aldı. Sanayi inkılabı, Pazar ve hammadde arayışını başlattı. Bu nedenle sömürgecilik politikaları ortaya çıktı
Sömürgecilik Bir milletin başka milletleri siyasi ve ekonomik olarak egemenlik altına almasıdır. Sanayileşen devletler bu amaçla G.Amerika,Afrika,Asya’nın belirli bölgelerinde sömürgeler elde ettiler Bu konuda İngiltere başı çekerek sömürge imparatorluğu kurdu. Denizciliğe sömürgelerini elde tutabilmek için büyük önem verdi.İngiltere’yi Hollanda,Belçika,ve Fransa izledi. Almanya ve İtalya ise siyasi birliklerini 19 yy.lın ikinci yarısında tamamlayarak kuvvetlendiler ve sömürgecilik faaliyetlerine girdiler. Rus Çarlığı ekonomik gelişimini hızlandırması için sıcak denizlere inmesi gerekiyordu.Ancak sıcak denizlere açılan yolların bir bölümü Osmanlının elinde idi. Balkan devletleri ise Osmanlıdan ayrılmış ancak huzurlu değildiler İsveç ve Norveç birleşik krallık şeklinde yönetiliyordu.Ayrılık bağımsız oldular Japonya sanayileşmesini hızlandırarak Avrupa devletleri ile rekabete başladı. Amerika ise İngiltere’ye karşı 18. yy.lın sonlarında General Washington önderliğinde bağımsızlık mücadelesini kazandılar.Bütün gücünü sanayileşmeye harcadı. Sanayi inkılabının etkileri günümüzde de devam etmektedir
I.DÜNYA SAVAŞINDAN ÖNCE OSMANLI DEVLETİNİN DURUMU
Osmanlının çöküşünün nedenleri Bilim teknikteki gelişmeleri izleyememesi Coğrafi keşifler ve yeni ticaret yollarının bulunması Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik düşüncesi ile çıkan ayaklanmalar Uzun süren savaşlar Kapitülasyonlar Alınan borç paraların geri ödenememesi Duyun-u Umumiyenin kurulması ve maliyeye el konulması
Çöküşü önleme çabaları Islahat hareketleri II. Mahmut dönemindeki yenilikler Tanzimat ve ıslahat fermanları I. Meşrutiyet II. Meşrutiyet
I.Meşrutiyet'in İlanı (23 Aralık1876) Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi.Bu grup yanlarına Mithat Paşa’yı da alarak Meşrutiyeti ilan etmesi koşuluyla II.Abdülhamit'i tahta çıkardılar. 23 Aralık 1976 'da Kanuni Esasi hazırlanarak I.Meşrutiyet ilan edildi. Kanuni Esasi Osmanlı Devletinin Avrupai tarzda ilk anayasasıdır. Kanuni Esasiye göre iki tane meclis kuruldu.Meclisi Mebusan( Üyelerini halk seçecek),Meclisi Ayan (Üyelerini Padişah seçecek) Not:I.Meşrutiyetin ilanıyla Mutlakiyet dönemi sona ermiş Meşrutiyet dönemi başlamıştır.
II.Meşrutiyet'in İlanı (24 TEMMUZ 1908) Jön Türkler 1889 yılında İttihat ve Terakki cemiyetini kurdular.Bu örgüt II.Meşrutiyetin ilan edilmesi için II.Abdülhamit'e baskı yaptılar. Baskılar sonunda II.Abdülhamit 24 Temmuz 1908 'de II.Meşrutiyeti ilan etti. 13 Nisan 1909'da Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar büyük bir ayaklanma yaptılar (31 Mart Olayı). Ayaklanmayı İttihatçıların oluşturduğu ve M.Kemal'in Kurmay Başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu bastırdı. İttihatçılar bu ayaklanmadan II.Abdülhamit'i sorumlu tutarak tahttan indirdiler.
Uşi (Ouchy) Antlaşması (1912) NEDENLERİ İtalya’nın sömürge arayışı Osmanlının burayı savunacak güçte olmaması İtalya ile Osmanlı Devleti arasında 1912'de Trablusgarp savaşından sonra imzalanmıştır. Buna göre; Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya verildi. On iki ada geçici olarak Balkan savaşından sonra alınmak üzere İtalya'ya bırakıldı. NOT: Trablusgarp (Libya) Osmanlı Devletinden ayrılan son Kuzey Afrika toprağı olmuştur.
I.Balkan Savaşı ve Sonuçları NEDENİ Fransız ihtilalinin etkisi Rusya ve Avrupa ülkelerinin balkan milletlerini kışkırtması Osmanlının Trablusgarp savaşındaki başarısızlığı ve hükümetin yanlış politikaları 1912'de Bulgaristan,Yunanistan,Sırbistan ve Karadağ Türkleri Balkanlardan atmak (Amaçları) için anlaştılar ve Osmanlı Devletine saldırdılar BAŞARISIZLIK NEDENLERİ Osmanlı Devleti ordusundaki subayların ittihatçı-itilafçı diye ayrılmaları Savaşlara yeterli hazırlanamaması Cepheler arasındaki kopukluk
SONUÇLARI Her cephede yenilen Osmanlı Midye-Enez hattına kadar çekilmek zorunda kaldı. Bulgarların Çatalca önlerine kadar gelmeleri ile Osmanlı barış istedi I.Balkan Savaşı'nın sonunda Londra Antlaşması (1913) imzalandı.Midye-Enez hattına geriledik. Edirne ve Kırklareli'yi kaybettik. Bu savaşın sonunda Osmanlı Devletiyle bağlantısı kalmayan Arnavutluk bağımsızlığını kazandı. Fatihten bu yana Ege'deki Türk hakimiyeti sona erdi.
II.Balkan Savaşı ve Sonuçları NEDENİ I.Balkan Savaşı'nda aldıkları toprakları kendi aralarında paylaşamayan Balkan ülkeleri kendi aralarında savaşa tutuştular. Osmanlı Devleti bunu fırsat olarak gördü ve saldırarak Edirne ve Kırklareli'yi geri aldı II.Balkan Savaşının sonunda iki antlaşma imzalandı. İstanbul Antlaşması(1913): Bulgaristan ile Osmanlı Devleti arasında imzalandı.Edirne ve Kırklareli bizde kaldı.Meriç nehri Bulgaristan'la sınır oldu. Atina Antlaşması(1913): Kavala şehri ve Girit adası kesin olarak Yunanistan'a verildi.
I.Dünya Savaşı'nın Sebepleri 1-Sömürge rekabeti :Birliğini geç tamamlayan İtalya(1870) ve Almanya'nın(1871) sömürge yarışında İngiltere'ye ve Fransa'ya rakip olmaları bu devletler arasında düşmanlığa neden olmuştur. 2-Almanya-Fransa Çekişmesi: Kömür yataklarının bulunduğu Alsas-Loren bölgesi iki ülkeyi düşman etmiştir. 3-Balkanlardaki Çekişme: Rusya ile Avusturya-Macaristan arasında Balkanlarda çekişme vardı.Rusya Avusturya-Macaristan'ın içindeki Ortodoks ve Slav ırkları kendi hakimiyetine almak istemesi düşmanlığı artırdı.(Slav-Germen ) 4-Blokların Kurulması: Yukarıda sayılan sayılan nedenlerle bazı devletler birbirlerine yaklaşmışlardır. Üçlü ittifak devletleri: Almanya,Avusturya-Mac.,İtalya Üçlü itilaf devletleri: İngiltere,Fransa ve Rusya 5-Avusturya –Mac. Veliahdı Ferdinandın Sırplar tarafından Saraybosna gezisi sırasında öldürülmesi (Görünen neden)
Osmanlı Devletinin I.Dünya Savaşına Girmesinin Nedenleri Balkan ve Trablusgarp savaşlarında kaybedilen toprakları geri alma düşüncesi Alman hayranlığı ve Almanya'nın savaşı kesin kazanacağına inanılması İngiltere,Fransa ve Rusya'nın sömürgelerinde yaşayan Müslüman ülkeleri bağımsızlığına kavuşturma isteği İngiltere,Fransa ve Rusya'nın Osmanlı Devletine karşı düşmanca tavır takınmaları Goben(Yavuz),Breslav(Midilli) zırhlı gemilerinin Rus limanlarını (Sivastopol ve Odessa)topa tutması.
Almanya'nın Osmanlı Devletini Kendi Yanında Savaşa Sokmak İstemesinin Nedenleri Savaşı daha geniş alanlara yaymak Osmanlı Devletinin Jeopolitik konumundan (Dünya üzerindeki yeri) yararlanmak istemesi Osmanlı halifesinin dini gücünden faydalanmak ve İtilaf Devletlerinin sömürgeleri olan Müslüman ülkeleri ayaklandırarak, sömürgeleri içten çökertmek Sömürgelere giden yolları kontrol altında tutmak istemesi
OSMANLININ SAVAŞTIĞI CEPHELER Kendi Topraklarında Savaştığı Cepheler 1-Kafkas 2-Kanal 3-Filistin 4-Irak, 5-Çanakkale 6-Suriye 7-Hicaz-Yemen Cepheleridir.
OSMANLININ SAVAŞTIĞI CEPHELER Kendi Toprakları Dışında Savaştığı Cepheler 1-Makedonya (Almanya) 2-Romanya (Bulgar) 3-Galiçya (Alm. Ve Avs.-Mac) Cepheleridir.
1-Kafkasya Cephesi -22 Aralık 1914 1 Kasım 1914 ‘ te Rusların Doğu'dan saldırıya geçmesiyle bu cephe açılmıştır.Taarruz cephesidir. NEDENİ Enver Paşa’nın Anadolu’daki Türkler ile Orta Asya’daki Türkleri birleştirerek büyük Türk devleti kurmak istemesi Bakü petrollerini ele geçirmek isteyen Almanya’nın bu cephenin açılması için Osmanlı’yı kışkırtması 22 Aralık 1914’te 150 bin kişi ile başlatılan” Sarıkamış Harekatı” hezimetle sonuçlanmış ve 90 bin askerimiz donarak şehit olmuştur. Ruslar Erzurum, Muş,Bitlis ve Erzincan’ı ele geçirmişlerdir.M. Kemal 1916’da Muş ve Bitlis’i geri almıştır. Rusların 3 Mart 1918’de imzaladığı Brest Litowsk Antlaşmasıyla I.Dünya savaşından ayrılmış ve doğu cephesi kapanmıştır.(Bu ant. İle Berlin ant. İle kaybettiğimiz Kars,Ardahan,Batum Rusya’dan Osmanlı Devletine geçmiştir.)
2-Kanal Cephesi -14 Ocak 1915 Nedenleri Süveyş kanalının alınarak İngiltere’nin sömürgeleri ile bağlantısını kesmek Mısırı ele geçirmek Sonuçları Osmanlının iki Taarruz girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Düşmana güçsüzlüğümüzü göstermiş İngilizler karşı harekata girişerek Filistin ve Suriye Cepheleri açılmıştır. İngiliz ilerleyişi M. Kemal’in Halep önlerinde İngilizleri durdurması ile sona ermiştir.
3-Irak Cephesi-Kasım 1914 İngilizler tarafından açıldı. İngilizlerin amacı Abadan petrollerini korumak Kuzeye çıkıp Ruslarla birleşmek,Türk kuvvetlerinin Irana girip Hindistan’ı tehdit etmesini engellemek Bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldırmak Hindistan ile deniz bağlantısını sağlamak Bu amaçlarla Basra’ya asker çıkarıp Kut-ül Amara’ya girdiler.Ancak yenildiler 18.000 İngiliz esir düştü. Ancak yeni kuvvetlerle saldırarak İngilizler Bağdat’a kadar ilerlediler(11 Mart 1917)
4-Çanakkale Cephesi Nedenleri Boğazları ve İstanbul’u alarak Osmanlıyı savaş dışı bırakmak Ruslara askeri ve mali yardımda bulunmak Balkanlar üzerinden Almanya’ya saldırmak Savaşı kısa sürede sonuçlandırmak
4-Çanakkale Cephesi Gelişimi İtilaf devletleri donanmalarının Kumkale ve Seddülbahir tabyalarını topa tutması ile savaş başladı.18 Mart 1918 Nusret mayın gemisinin boğaz girişini mayınlaması ve Türk topçusunun isabetli atışları sonucu başarısız oldular. Boğazı geçemeyeceklerini anlayıp Gelibolu’ya asker çıkardılar.8 ay süren kara savaşlarında başarı sağlayamadılar. Churchill’in “ Kaderin Adamı” dediği M. Kemal, 19. Tümen komutanı olarak 57. alayı ileri sürerek Anafartalar ve Conkbayırında düşman ilerleyişini durdurdu. 8-9 Ocak 1916 da İngiliz ve Fransız güçleri Çanakkale’yi tamamen boşalttı. M. Kemal “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum.Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.” Sözünü bu cephede söylemiştir. Osmanlı Devletinin galip geldiği tek cephedir.
4-Çanakkale Cephesi Sonuçları 500 bin insan ölmüştür. I. Dünya savaşının en kanlı cephesidir. I. Dünya savaşı 2 yıl uzamıştır Savaş sırasında ilk gizli anlaşmalar ortaya çıkmıştır. Bulgaristan savaşa girmiştir. Rusya’da yardım alamadığı için Bolşevik ihtilali çıkmış.Yeni hükümet Brest-Litowsk Antlaşması ile savaştan çekilmiştir.(3 Mart 1918) M. Kemal’in Kurtuluş savaşında lider olarak kabul edilmesine neden olmuştur. Müslüman sömürgelerinde isyanlar çıkmıştır.
Dünya Savaşı’nın Genel Sonuçları Osmanlı İmp. ,Rus Çarlığı, Avusturya-Macaristan İmp ve Alman İmp. yıkılarak yerlerine milli devletler kuruldu. Litvanya, Çekoslovakya, Polonya, Yugoslavya, Macaristan ve Avusturya bağımsız birer devlet olarak ortaya çıktı. Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) kuruldu. Yenilen devletlerde rejim değişiklikleri meydana gelmiştir. (Almanya-Nazi vb.) I.Dünya Savaşından en karlı İngiltere ve Fransa çıkmıştır. I.Dünya Savaşı’nın sonunda yenilen devletlere imzalatılan ağır antlaşmalar , II.Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olmuştur. İtilaf devletleri ile yenilen devletler arasında şu antlaşmalar olmuştur.
Dünya Savaşı’nın Genel Sonuçları Versay -Almanya Sen Jermen -Avusturya Triyanon -Macaristan Nöyyi -Bulgaristan Sevr -Osmanlı Devleti NOT:Mondros ateşkes antlaşması Osmanlı Devletini I.Dünya savaşından çıkaran ateşkes antlaşmasıdır.Sevr antlaşması hazırlanana kadar bu antlaşma yürürlüğe girmiştir.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Önemi (30 Ekim 1918) Osmanlı Devleti bu antlaşmayla fiilen sona ermiştir. Antlaşmanın 7.Maddesi “İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa ,istedikleri bölgeyi işgal edebileceklerdir “ çok ağır bir madde olup ülkenin her an işgalini mümkün hale getirmiştir. Altı vilayette (Vilayeti Sitte) bir Ermeni Devleti kurulması için zemin hazırlanmıştır.(Sivas ,Erzurum,Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput) İşgallerin başlamasıyla bölgesel direniş örgütleri ve Kuvay -i Milliye ortaya çıkmıştır. Azınlıklar işgalleri kolaylaştırmak için zararlı cemiyetleri kurmuşlardır.
İLK İŞGAL EDİLEN YERLER MUSUL -3 Kasım 1918 İstanbul -13 Kasım 1918 İzmir -15 Mayıs 1919 Yunan işgalinde Hukuk-u Beşer gazetesi başyazarı Hasan TAHSİN ‘in Tabancasıyla Yunan askerine açtığı ateş kurtuluş savaşının başlangıcı olmuştur.
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919) İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini nasıl paylaşacaklarını kararlaştırmak için Paris’te toplandılar. Daha önce İtalya’ya verilen Batı Anadolu Yunanistan’a verildi.Nedeni;İngiltere’nin güçlü bir İtalya’yı burada istememesi İtalya’ya: Güneybatı Akdeniz , Fransa’ya: Urfa , Maraş, Antep ,Suriye ve Lübnan İngiltere’ye : Irak, Filistin ve Boğazlar bırakılmıştır. Yunanlılar Paris Barış Konferansının kendilerine verdiği yetkiyle 15 Mayıs 1919 ‘da İzmir’i işgal etmiştir.
Prepared by EMRE GOCMEN CEMİYETLER YARARLI (MİLLİ) ZARARLI MÜSLÜMAN TÜRKLERİN KURDUĞU ZARARLI AZINLIKLARIN Prepared by EMRE GOCMEN
ZARARLI CEMİYETLER
Rumların kurduğu cemiyetler ZARARLI CEMİYETLER AZINLIKLARIN KURDUĞU ZARARLI MÜSLÜMAN TÜRKLERİN Rumların kurduğu cemiyetler Ermenilerin kurduğu cemiyetler Yahudilerin kurduğu cemiyetler Prepared by EMRE GOCMEN
Rum (yunan)’ların kurduğu zararlı cemiyetler Etnik-i Eterya Cemiyeti Mavri Mira Cemiyeti: Kızılhaç Cemiyeti, Rum Göçmenleri Komisyonu Rum İzcilik Kuruluşları Pontus-Rum Cemiyeti Kordos Cemiyeti
Etnik-i Eterya Cemiyeti: 19. yy. başlarında kurulan bu cemiyet 1829 yılında Yunanistan’ın bağımsız olmasını sağlamıştır. Mondros Ateşkesinden sonra yeniden kurulan bu cemiyet Karadeniz kıyılarında Pontus-Rum Devletinin kurulması için çalışmışlardı
MAVRİ MİRA CEMİYETİ: 1919’da İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan "Mavri Mira Cemiyeti" Yunan Hükümetinden yardım görüyordu. amacı, muhtelif illerde çeteler kurmak, Yunanlılar lehine mitingler ve propagandalar yapmaktı. Trakya, İstanbul ve Batı Anadolu’yu içine alan Büyük Yunanistan’ın kurulmasını sağlamaktı. Yunan Kızılhaç Cemiyeti, Rum Göçmenleri Komisyonu ve Rum İzcilik Kuruluşları bu cemiyete bağlı olarak çalışmışlardır.
PONTUS-RUM CEMİYETİ: Cemiyetin temeli 1904’te Merzifon Amerikan Kolejinde atıldı. Amacı; Samsun merkez olmak üzere Rum azınlığın % l0’dan daha az bir nüfus potansiyeline sahip olduğu İnebolu’dan Batum’a kadar olan Karadeniz kıyılarında Pontus-Rum Devletini kurmaktı.Bunu ileride Büyük Yunanistan’la birleştirmekti.
Rumlar Karadeniz kıyılarında Pontus-Rum Devletini kurmak için Samsun,Amasya ve Tokat çevresinde yol kesmişler ve Türk köylerine saldırarak 1921’de 1641 kişiyi öldürmüşlerdir. İki milyon değerinde hayvan ve nakit para da gasp etmişlerdir.
1982 Yunanistan Kültür Bakanı Melina Merküri'nin dağıttığı harita
Pontusçu Rumların öldürdüğü Türkler
Samsun civarındaki Rumları Pontusçuluk davası etrafında toplanmasında Merzifon Amerikan Koleji’nin büyük katkıları yer almaktadır. Kolej 1000’e yakın genci Pontusçuluk davası ile yetiştirmiş, Kolejde yapılan aramalarda Büyük Yunanistan,Büyük Ermenistan,Pontus’a ait haritalar ve kitaplar yakalanmıştır. Kolej müdürü White: “Hıristiyanlık için Rum ve Ermenilerin çok kan döktükleri ve Müslümanlara karşı mücadelede şehit olduklarını” ifade etmiştir.
Merzifon Amerikan koleji Pontus kulübü
Kordos Cemiyeti: Yurt dışından gelen Rum ve Ermenileri “Rum muhacirleri merkez komisyonu” adına kaydettikten sonra Rum silahlı militanlarını göçmen adı altında Karadeniz’e yerleştirmekle uğraşmışlardır. Komitenin başkanı Yunanlı olup “santrali göz” imzasını kullanıyordu. Mustafa Kemalin Samsuna çıktığı günlerde cemiyet tarafından bölgeye 350 erkek 70 kadın militan ayrıca 150 öğretmen ve 20 bin lira para gönderilmiştir. İtilaf devletlerinin göçmenlere karşı müsamahakar tutumu cemiyetin işini kolaylaştırıyordu.
ERMENİLERİN KURDUĞU CEMİYETLER Taşnak Sütyun Cemiyeti Hınçak Cemiyeti Zaven Efendi Derneği
Bu üç cemiyetin amacı; Doğu Anadolu da bir Ermeni Devletinin kurulmasını sağlamaktı. Wilson ilkeleri Mondros ateşkes anlaşmasının 24. maddesi Ermenileri cesaretlendiriyordu.
YAHUDİLERİN KURDUĞU CEMİYETLER Alyans İsrailit Cemiyeti Makabi Cemiyeti
Bu cemiyetlerin amacıda Filistin de kurulacak Yahudi Devletine destek sağlamaya yöneliktir.Türklerin bu sıkıntılı günlerinde Hahamhane ile Patrikhane Türklere karşı ortak çalışmıştır. Osmanlı devletinin İspanyol zulmünden kurtardığı bu Yahudiler İzmir’in işgal edildiği gün “Türkler ay yıldızı artık gökyüzünde görebilirler” demekten çekinmemişler ve İzmir’in işgalini olumlu bir gelişme olarak gördüklerini ifade etmişlerdir.
Azınlıkların Kurduğu Cemiyetlerin ortak özellikleri Mondros ateşkesinin 7. maddesinin uygulanması için asayişi bozarak İtilaf Devletlerinin müdahalelerini sağlayarak yurdumuzun çeşitli bölgelerini kolayca işgal etmekti. Bulunduklar bölgelerde tedhiş hareketi ile Türkleri katletmek ya da göçe zorlamak Wilson ilkelerine dayanarak bağımsız devletlerini kurmak
MÜSLÜMAN TÜRKLERİN KURDUĞU ZARARLI CEMİYETLER MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER Hürriyet ve İtilaf Fırkası. Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti Kürt Teali Cemiyeti Teali İslam Cemiyeti İngiliz Muhipleri Cemiyeti Wilson Prensipleri Cemiyeti Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti
Hürriyet ve İtilaf Fırkası: Milli mücadeleye karşı çıkıp TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmalarda etkili olmuştur. İttihatçı düşmanlığı ile ortaya çıkmıştır. Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti: Meşrutiyet ve demokrasi ilkelerini benimsemiş ve ittihatçı düşmanlığı ile ortaya çıkmıştır.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti: Amaçları; Osmanlı Devletinin İngiliz mandası altına girmesini sağlamak ve milli mücadeleyi önlemekti. Wilson Prensipleri Cemiyeti: Osmanlı Devletinin ABD mandası altına girmesi için çalışmışlardır.
Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti: Hilafet ve saltanata bağlı kalarak Trabzon ve çevresinde özerk bir Türk Devletini kurulması için çalışmışlardır. Daha sonra Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerine katılmışlardır.
Kürt Teali Cemiyeti: Güçlü bir Devletin himayesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu da bir Kürt Devletinin kurulmasını sağlamak istiyorlardı. Teali İslam Cemiyeti: Amaçları Hilafet ve saltanatı dini, ilmi ve ahlaki örgütleme ile güçlendirip kurtarmaktı.
MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ Kendi bağımsız devletlerini kurmayı amaçlamışlardır. Manda taraftarıdırlar. Hilafet ve saltanata bağlıdırlar. Düşman amaçlarına hizmet etmişlerdir. Anadolu'nun işgalini kolaylaştırmışlardır.
YARARLI (MİLLİ) CEMİYETLER Trakya- Paşaeli Cemiyeti İzmir Müdafa -i Hukuk Cemiyeti Reddi İlhak Cemiyeti Trabzon Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Kilikyalılar Cemiyeti Doğu Anadolu Müdafa -i Hukuk Cemiyeti Milli Kongre Cemiyeti Prepared by EMRE GOCMEN
Trakya- Paşaeli Cemiyeti: I.Kolordu komutanı Cafer Tayyar Paşa’nın yardımları İle 2 Kasım 1918’de kuruldu. Bölgenin Yunanistan’a verilmesini ve Mavri Mira cemiyetinin faaliyetlerine karşı; Trakya’nın bir Türk yurdu olduğunu ispatlamak ve yapılacak işgallere karşı koymaktı. Lüleburgaz ve Edirne kongrelerini yapmışlardır. Yayın organları Yeni Edirne ve Ahali gazeteleridir. Osmanlı devletinin yıkılması halinde Batı Trakya ile birleşerek Trakya Cumhuriyetini kurmayı düşünmüşlerdir.
İzmir Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: Cemiyetin kurucuları Morokzade Halit Bey ve Nail Bey’dir. Kuruluş amacı; İzmir ve çevresinin bir Türk yurdu olduğunu ispatlamaktı. Vali İzzet Bey’in cemiyeti ittihatçılık ve Bolşeviklikle suçlaması gibi nedenlerden dolayı fazla etkili olamamışlardır. İzmir’in işgalinden sonra faaliyet alanını İstanbul’a taşımışlar ve Anadolu'ya silah sağlanmasında yardımcı olmuşlardır.
Reddi İlhak Cemiyeti: RED: Geri verme, reddetme. İlhak ne demektir? ilhak, bir devletin kendisine ait olmayan topraklar üzerinde resmen egemenliğini ilan etmesi. buralar hep bizim demek yani AMACI :İzmir’in işgalini önlemek ve bölgenin Yunanistan’a ilhakını önlemek amacıyla kurulmuştur.
Kilikyalılar Cemiyeti: KİLİKYA NERESİDİR? ADANA VE ÇEVRESİDİR Ali Fuat Paşa tarafından kurulmuştur. AMACI : Adana ve çevresini işgal eden Fransız ve Ermenilere karşı direniş hareketlerini teşkilatlandırmayı amaçlamışlardır.
Trabzon Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti: 12 Şubat 1919’da kuruldu.Trabzon ve çevresinin bir Türk yurdu olduğunu ispatlamak ve Doğu Karadeniz de Rum Pontus Devletinin kurulmasını önlemek amacıyla kurulmuştur.
DOĞU ANADOLU MÜDAFA-İ HUKUK CEMİYETİ: Kuruluş amacı; Doğu Anadolu'nun bir Türk yurdu olduğunu ispatlamak ve doğu illerinde bir Ermeni devletinin kurulmasını önlemekti. Cemiyetin İstanbul şubesininbaşında Süleyman Nazif ,Erzurum şubesinin başında ise Cevat Dursunoğlu bulunuyordu. Çalışmalarını dört noktada toplamıştır: Bölgeden hiçbir şekilde göç etmemek. İlmi, dini ve ekonomik teşkilatlanma yapmak Doğu illerinden herhangi biri saldırıya uğrarsa hep birlikte savunmak. Doğu Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu basın yoluyla tüm Dünyaya duyurma
Milli Cemiyetlerin Ortak Yönleri Mondros Ateşkesine ve yapılan işgallere tepki olarak kurulmuşlardır. Sadece kendi bölgelerini korumayı amaçlamışlardır. Bölgeseldirler. Türklük ve milliyetçi düşüncenin etkisi ile kurulmuşlardır. Yeni bir devlet kurmayı düşünmemişlerdir. Milli mücadeleye örgütsel zemin hazırlamışlardır. İstanbul hükümetine bağlı veya karşı değildirler. Sivas Kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk olarak birleştirilmiştir. Genelde basın yayın yoluyla mücadele etmişler, İzmir’in işgalinden sonra silahlı direnişe geçmişlerdir.
(1990-ÖSS) Mustafa Kemal, anayurdun parçalanması tehlikesi karşısında ülke çapında bir kongre yaparak Müdafaa-i Hukuk ve Reddi ilhak Cemiyetlerini birleştirmiştir. Mustafa Kemal'in bu yolla ulaşmak istediği ilk amaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Saltanatı kaldırmak B) Yeni bir anayasa hazırlamak C) Kurtuluş Savaşı'nı tek elden yönetmek D) Cumhuriyeti ilan etmek E) Halifeliği kaldırmak
I. Doğu illeri Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin Doğu Anadolu’dan Türk göçünü yasaklaması. II. Kordos Cemiyeti’nin (Rum Resmi Göçmen Komisyonu) Yunanistan’dan Anadolu’ya Rum nüfus getirme çabası. III. Misak-ı Milli Kararları’nda Kars, Ardahan, Batum gibi halkının çoğunluğunun Türk olduğu yerlerde halkoylaması (plebisit) istenmesi. Yukarıda verilenlerin ortak dayanak noktası aşağıdakilerden hangisidir? Mondros Mütarekesi B) Wilson Prensipleri C) Paris Barış Konferansı D) Son Osmanlı Mebusan Meclisi Kararları E) Sevres (Sevr) Antlaşması
A. Azınlıkların Kurdukları Cemiyetler 1- Mavri Mira: Rumlar tarafından kuruldu. İstanbul Patrikhanesi yönetir. İzmir ve Doğu Trakya’yı Yunanistan'a katmak istemektedir. 2-Etnik- Eterya Cemiyeti: Rumlar tarafından Yunanistan sınırlarını genişletmek için kuruldu. 3- Pontus Rum Cemiyeti: Doğu Karadeniz’de eski Rum Pontus Devletini tekrar canlandırmak için Rumlar tarafından kuruldu. 4-Ermeni Taşnak –Hınçak Cemiyeti: Ermeniler tarafından Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak amacıyla faaliyet göstermiştir.
B. Milli Varlığa Düşman Cemiyetler 1-Kürt Teali Cemiyeti: Doğu illerinde bir Kürt Devleti kurmak için faaliyette bulundu.(İstanbul’da kuruldu.) 2-Teali İslam Cemiyeti: Saltanat ve Hilafeti desteklemiş ve İstanbul’da kurulmuştur. 3-İngiliz Muhipleri Cemiyeti: İngiliz himayesinde yaşamayı isteyenler kurmuştur.Padişah ve sadrazam da üyesidir. 4-Sulh ve Selamet-i Osmani Fırkası: Saltanat ve Hilafeti desteklemiştir. 5-Wilson Prensipleri Cemiyeti: Amerika egemenliğini (Mandasını) istemiştir.
Yararlı Cemiyetler ( Milli Cemiyetler) 1-Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesini önlemek için kuruldu. 2-Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Trakya’nın Yunan işgaline uğramasını engellemek için Edirne’de kuruldu. 3-Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti: Doğu Karadeniz ve çevresinin Rumlara verilmesini ve Rum Pontus Devletinin kurulmasına engel olmak için kuruldu. 4- Kilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresinin Ermenilere verilmesini önlemek için kurulmuştur. 5-İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesini önlemek için kurulmuştur. 6-Milli Kongre Cemiyeti: İstanbul’da kurulan bu cemiyet Türklere karşı yapılan haksızlıkları basın ve yayım yolu ile dünyaya duyurmaya çalışmışlardır. 7-Reddi -i İlhak Cemiyeti: İzmir’in işgalini önlemek için kuruldu.
Yararlı Cemiyetlerin Özellikleri Milliyetçi düşüncenin etkisiyle kurulmuşlardır. Bölgesel faaliyet göstermişlerdir. Sivas kongresinde “Anadolu Ve Rumeli Müdafaa-İ Hukuk Cemiyeti” adı altında birleşmişlerdir. Genellikle basın yayın yoluyla mücadele etmişlerdir.
İşgaller Karşısında Osmanlının Tutumu Osmanlıya göre işgaller karşısında direnmek imkansızdı. İtilaf devletlerinin isteklerine boyun eğmek, en doğru hareket olacaktı. Böylece Osmanlı hanedanı korunacak , saltanat ve hilafetin devamı sağlanacaktı Mondros ateşkes ant. sırasında Ahmet izzet paşa hükümeti başta bulunuyordu.İşgaller sırasında haksızlıkları önleyemeyeceğini anlayınca istifa etti.Yerine Tevfik paşa hükümeti kuruldu. Padişah Kanuni esasinin kendine verdiği yetkiye dayanarak Meclis-i Mebusanı dağıttı. Böylece Padişah ve hükümetin kararlarını denetleyecek güç ortadan kalktı. İşgaller karşısında padişah ve çevresindekilerin kayıtsızlığını kabullenemeyen Tevfik Paşa hükümeti görevinden alındı. Yerine İngiliz hayranı olan Damat Ferit Paşa hükümeti kuruldu.İngiliz çıkarlarına uygun politika izledi.İzmir’in işgaline bile ses çıkarmadı. Sonuç olarak Osmanlı görevini yapmadı. Teslimiyetçi politika izledi. Bu sorumsuzluk Türk milletine mücadeleye karar verme azmi yarattı.
M. Kemal’in duruma bakışı Mondros ant. sırasında Suriye cephesinden İstanbul’a gelen (13 Kasım 1918) M. Kemal İtilaf gemilerine bakarak “Geldikleri gibi giderler “ sözünü söyledi. Padişah ve siyasilerle görüştü.Endişelerini bildirdi.Çözüm yolu gösteren bazı düşüncelerini açıkladı.Fakat sonuç alamadı. Çeşitli kurtuluş çareleri ortaya atılıyordu.Bunlar ; A-İngiliz himayesi B-Amerikan Himayesi C-Bölgesel kurtuluştu. Bu çareleri yerinde bulmadı. Sağlam ve gerçek bir karar vermek gerekiyordu.O da Millet egemenliğine dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yeni Türk Devleti kurmaktı.
M. KEMAL ATATÜRK’ÜN HAYATI 1881 de Selanik te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Babası gümrük memuruyken kereste ticaretine girdi; annesi ev hanımıydı. Ayaklanmaların olayların yoğun olduğu bir yerde büyüdü Eşi latife hanımdır evliliği ile Türk toplumuna örnek olmak istemiştir
Okuduğu Okullar Fatma Hatun Mahalle Mektebi Şemsi Efendi Mektebi Selanik Mülkiye Rüştiyesi (Sivil Ortaokul) Selanik Askeri Rüştiyesi Manastır Askeri İdadisi Harp Okulu Harp Akademisi 1905’te Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu.
ATATÜRK’ÜN KİŞİLİĞİ VE ÖZELLİKLERİ
1-Vatanseverliği “Vatanın her karış toprağı kanlarımızla sulanmadıkça,hiçbir düşman ayağını bastırmayacağız” diyen Atatürk vatan savunmasını her şeyin üstünde tutmuştur. Kurtuluş savaşını kazandıran vatan sevgisi ve milletine olan güveni olmuştur. “Yurt toprağı sana her şey feda olsun .Kutlu olan sensin.Hepimiz senin için fedaiyiz.Fakat sen Türk milletini sonsuza kadar yaşatmak için feyizli kalacaksın” Vatan toprağının kutsallığını açıklamıştır.
2- Millet Sevgisi “Hiçbir sevgi bunun üzerinde olamaz.Hiçbir sevgi uğruna millet sevgisi feda edilemez” Türk olmaktan gurur duyardı. Millet sevgisi tutku derecesinde idi.Kendi büyüklüğü ile değil milletinin büyüklüğü ile övünürdü.
3-İdealistliği En büyük ideali Türk ulusunu en medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını sürdürmektir. “Memleket mutlaka çağdaş ,uygar, yepyeni olacaktır.Bizim için bu hayat davasıdır.” Sözleri ile hedefi göstermiştir.
4- Gerçeği arama gücü Bilimin ve aklın rehberliğine inanmıştır. Olayların nedenlerini araştırır.,düşünür ve mantık süzgecinden geçirirdi. Sorunlar karşısında önlem alırdı.
6-İleri Görüşlülüğü İleri örüşlülük M. Kemal’in Büyük bir devlet adamı olma yönünü gösterir.Tarih bilimine çok değer verir, çok okur ve gerekli dersleri çıkarır.Böylece geleceğe güvenle bakar ve isabetli kararlar verir. Yolunda yürüyen yolcunun ufku görmesi kafi değildir.Muhakkak ufkun ötesini de görmesi lazımdır. 1933 yılında Almanya ve İtalya’nın takip ettikleri siyasete bakarak 2. Dünya savaşının çıkacağını söylemiş ve önlemler almıştır.
8-Mantıklılığı “Akıl ve mantığın halledemeyeceği sorun yoktur” bu iki kavrama büyük önem vermiştir.
9-İdareciliği Bir işi zamansız yapmak,o işi bozmak, başarısızlığa uğratmak olur.Her şey sırasında ve zamanında yapılmalıdır. Büyük kararlar vermek kafî değildir.Bu kararları almak ve kesinlikle tatbik etmek lazımdır. M. Kemal’in idareciliğinde bazı temel ilkeler vardır. Bunlar; Gerçekçilik Akılcılık Dürüstlük ve Ülke çıkarlarını ön plana çıkarmaktır.
KUVA-İ MİLLİYE VE ÖZELLİKLERİ İlk olarak Yunan işgaline karşı Batı Anadolu’da kuruldu Kuvay -i Milliye birlikleri vatanını seven ,esir yaşamayı hazmedemeyen Türk halkı tarafından kurulmuştur. Ulusal bilinci uyandırmışlardır. Yaptıkları çete savaşları ile düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı oyalamayı başarmışlardır. TBMM ye karşı çıkan ayaklanmaları bastırmada büyük yararlılıklar gösterdiler. Önceleri bölgesel olarak kurulan bu birlikler Sivas Kongresinden sonra bütün vatanı kurtarmak için mücadele ettiler. Kuvay -i Milliye birlikleri 8 Ekim 1920 de kaldırılarak yerine düzenli ordu kurulmuştur.
Kuvay -i Milliye Birliklerinin kaldırılma nedenleri Belli bir merkezden yönetilmemeleri Askerlik tekniğini yeterince bilmemeleri Düzenli düşman birliklerini durduracak güçten yoksun olmaları Halktan zorla para ve mal toplamaları Suçlu gördükleri kişileri kendilerine göre yargılayarak cezalandırmaları etkili olmuştur.
M. KEMAL’İN SAMSUNA ÇIKIŞI Mondros ateşkes antlaşmasından sonra Suriye cephesinden İstanbul’a çağrılıp harbiye nezareti emrine girdi. M. Kemal pek çok askeri ve sivil devlet adamı ile memleketin durumunu görüşmüştür. Ülkenin kurtuluşunun ancak Anadolu’da örgütlenme ile olabileceğine inanmıştır. M. Kemal 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden sonra 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla Samsun’a doğru yola çıkmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelmiştir.M. Kemal Samsun’a gelirken 9.Ordu Müfettişliği sıfatıyla resmi görevli olarak, Samsun ve çevresindeki Rumlarla Türkler arasındaki çatışmalara son vermek amacıyla Samsun’a gelmiştir.
GENELGE ve KONGRELER
1-Havza Genelgesi (29 Mayıs 1919) M. Kemal Havza’ya gelince askeri ve sivil mülki amirlere gönderdiği bildirilerle, İşgallerin protesto edilmesini, Mitingler düzenlenmesini , Ülkemizin içinde bulunduğu durumun millete anlatılmasını , İstanbul hükümetine protesto telgraflarının çekilmesini istemiştir
2-Amasya Genelgesi (22Haziran 1919) M. Kemal Rauf Orbay Refet Bele Ali Fuat Cebesoy Kazım Karabekir toplantı yaparak , aldıkları kararları genelge olarak yayınlamışlardır.
Alınan Kararlar Vatanın ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu belirtilmiştir. (Gerekçe ve Amaç) Milletin geleceğini ,milletin azim ve kararı kurtaracaktır denildi. (Yöntem) Osmanlı hükümetinin görevini yapmadığı ve bu durumun milletimizi yok saydığı belirtilmiştir. (İstanbul hükümetinin görevini yerine getiremediği) Milletimizin sesini dünyaya duyuracak her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurulun kurulması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle seçimlerin yapıldığı yerlerde seçilen kişiler, seçimlerin yapılamadığı yerlerde ise halkın güvenini kazanmış 3 delege Sivas’a gelerek toplanılması gerektiği belirtilmiştir. Doğu illeri adına Erzurum’da bir kongre toplanacak
Amasya Genelgesinin Önemi İlk defa kurtuluş savaşının mücadele safhası başlamıştır. İlk defa kurtuluş savaşının gerekçesi , yöntemi ve amacı belirtilmiştir.(1ve 2 Maddeler) İlk defa millet egemenliğine dayanan yönetimden bahsedilmiştir. İlk defa milli bir kurulun oluşturulmasından bahsedilmiştir. İlk defa İstanbul hükümetinin görevini yerine getiremediğinden bahsedilmiştir. (3 Madde) İlk defa Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanmasına karar verilmiştir. NOT:M. Kemal Amasya Genelgesi’nden sonra 8 Temmuz 1919’da padişaha yolladığı bir telgrafla resmi göreviyle birlikte askerlik görevinden de istifa ettiğini açıklamıştır. ”İstanbul Anadolu’ya hakim değil, tabî olmak zorundadır” demiştir.
3-Erzurum Kongresi (23 Temmuz 1919) Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin girişimleriyle bölgedeki Ermeni tehlikesine karşı toplanmıştır. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür asla parçalamaz olduğu belirtildi.(Misak -ı Milli’de aynen yer aldı.) İlk defa hükümet kurulmasından bahsedilmiş ve ilk defa 9 kişilik Temsil Heyeti seçilmiştir. İlk defa manda ve himaye reddedilmiştir. Milli Meclisin derhal toplanması ve hükümetin meclisin denetimine girmesi kararlaştırıldı.( Mebusan Meclisi) Kuva -yi Milliyeyi etken ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. Erzurum kongresi bölgesel olarak toplanmış fakat aldığı kararlar tüm yurdu ilgilendirdiği için milli bir kongredir.
4-Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri (25 Temmuz-16 Ağustos 1919) Batı Anadolu’da yunan işgalinden kurtarmak ve Batı cephesini oluşturmak için bölgesel kurtuluşu hedefleyen kongrelerdir. Bu kongrelerde Padişah ve İstanbul hükümetine karşı bir tutum alınmamıştır.
5-Sivas Kongresi’nin Önemi ( 4-11 Eylül 1919) Ülke genelindeki milli cemiyetler “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirildi.(ulusal güçler tek elde toplandı.) Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedildi. (Amerikan Mandası) İrade-i Milliye adıyla bir gazete çıkarıldı. Temsil heyeti 15 kişiye çıkarılmıştır. Her yönüyle ulusal bir kongredir. Ali Fuat Cebesoy Batı Anadolu Kuva-i Milliye Komutanlığına atanmıştır.(Temsil heyeti ilk kez yürütme yetkisini kullanmıştır.) NOT :Damat Ferit paşa hükümeti istifa ederek yerine Ali Rıza Paşa hükümeti kurulmuştur
Amasya Görüşmelerinin Önemi (20-22Ekim 1919) Osmanlı Hükümetinden Bahriye Nazırı Salih Paşa ile M. Kemal arasında görüşmeler olmuştur. Anadolu ile ilişkilerin devam etmesi amacıyla yapıldı. Görüşmelerde alınan kararlardan sadece Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılmasıyla ilgili madde Osmanlı hükümeti tarafından kabul edilmiştir. Önemi : İstanbul Hükümeti , Temsil Heyetiyle görüşmek üzere bir temsilcisini Amasya’ya göndermekle Temsil Heyetini hukuki olarak (Resmen ) tanımıştır.
Misak-ı Milli’nin İlanı (28 Ocak 1920) Amasya Görüşmeleri’nde alınan kararla yurdun her tarafında seçimler yapılarak Mebuslar Meclisinin açılmasına zemin hazırlanmıştır.M. Kemal Erzurum milletvekili seçildi. Meclisin İstanbul’da açılmasına karar verilince M. Kemal İstanbul’a gitmemiştir.(Güvenlik nedeniyle) Fakat onun düşüncelerini temsil eden Felah-ı vatan adıyla bir grup kurulmuştur.Bu grup hazırladığı Misak-ı Milli’yi son Osmanlı Mebusan Meclisine kabul ettirmiştir. (28 Ocak 1920)
Misak-ı Millide Alınan Kararlar: Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Türk askerlerinin elinde bulunan topraklar bir bütündür, parçalanamaz Arap topraklarının, Batı Trakya’nın ve Kars,Ardahan ve Batum’un geleceği halk oylamasıyla belirlenecek. Osmanlı’nın merkezi ve Marmara Denizi’nin güvenliği sağlanırsa boğazlar dünya ticaretine açılacak. İçimizdeki azınlıklara komşu ülkelerdeki Müslüman halka tanınan haklardan fazlası tanınamaz. Tam bağımsızlığımızı ve ekonomik gelişmemizi engelleyen sınırlamalar ve kapitülasyonlar kesinlikle kabul edilemez.
MİSAK-I MİLLİNİN ÖNEMİ Misak-ı Milli ile Türk vatanının sınırları çizilmiştir. Misak-ı Milli’nin ilanı İstanbul’un işgaline neden olmuştur. İstanbul 16 Mart 1920’de itilaf devletleri tarafından resmen işgal edilmiştir. Mebusan Meclisi dağıtılmıştır. Bazı milletvekilleri Malta adasına sürgüne gönderilmiştir.Bazıları Ankara’ya kaçmıştır. İstanbul’un işgali TBMM’nin Ankara’da açılmasına zemin hazırlanmıştır
T.B.M.M’NİN AÇILMASI (23 NİSAN 1920) M. Kemal 19 Mart 1920’de bir genelge yayınlayarak Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılması gerektiğini Bunun için hemen seçimlerin yapılmasını, her sancaktan 5 kişinin seçilmesini ve bu seçilenlerin 15 gün içinde Ankara’ya gelmelerini istedi. Ayrıca İtilaf Devletleri tarafından dağıtılan Osmanlı Mebuslar Meclisi üyelerini de kaçabilirlerse gelmelerini istedi. Nihayet bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra 23 Nisan 1920’de T.B.M.M açıldı.
TBMM'NİN AÇILMASI (23 Nisan 1920) FATİH KÖŞKER
TBMM'NİN AÇILMASI (23 Nisan 1920) TBMM’nin Açılış Amaçları: 1-Milli iradeyi egemen kılmak 2-Ulusal güçleri bir arada tutmak 3-Bağımsızlığı sağlamak 4-Bağımsızlığı ve egemenliği sağlayacak otorite ve gücü oluşturmak
TBMM'NİN AÇILMASI (23 Nisan 1920) Mustafa Kemal’in Meclisin Çalışma Şartlarını Belirlemek İçin Meclise Sunduğu Öneri: Hükümet kurmak zorunludur. Geçici kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak uygun değildir. Mecliste beliren ulusal iradenin, yurt kaderine doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur. TBMM yasama, yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır. Meclisten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul, hükümet işlerine bakar Meclis Başkanı bu kurulun da başkanıdır. Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu zaman meclisin düzenleyeceği yasaya uygun durumu alır.
İLK TBMM’NİN ÖZELLİKLERİ 1-İhtilalcidir 2-Kurucudur 3-Halkçı, demokratik ve ulusçudur. 4-Milli egemenlik ilkesi temel ilkedir. 5-Güçler birliği ilkesi kabul edilmiştir 6-İstiklal mahkemelerini kurmakla yargı gücünü ortaya koymuştur. 7-Kurtarıcı bir meclistir. 8-Meclis hükümeti sistemi kabul edilmiştir. 9-İlk meclisteki vekiller arasında fikir birliği yoktur. 10-İlk ilişkilerini Rusya ile kurdu ve ilk elçisini Rusya’ya gönderdi.
TBMM’ni Otoritesini Artırma Çalışmaları: 1-İstanbul hükümetinin çalışmaları yok sayıldı 2-Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı 3-İstiklal mahkemeleri kuruldu 4-İsyanlar bastırıldı 5-Anayasa ilan edildi
TEŞKİLAT-I ESASİYE (1921 Anayasası) 20 Ocak 1921 Yeni Türk devletinin ilk anayasası olanTeşkilat-ı Esasiye'nin özünü Mustafa Kemal'in 24 Nisan - 13 Eylül 1920'de TBMM'ye sunduğu bildiriler oluşturmuştur. Zaman ve birikim yokluğundan dolayı daha kapsamlısı yapılamadığından Teşkilat-ı Esasi maddeleri ile çelişmeyen Kanun-u Esasi maddeleri de yürürlükte kalmıştır. Bu Anayasa'ya göre; Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM'ye aittir. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır. Şeriat hükümlerini uygulama görevi TBMM'ye verilmiştir. Meclis Hükümeti sistemi geçerlidir. Hükümet meclis tarafından denetlenir. Seçimler 2 yılda bir yenilenir. Seçmen yaşı 18 dir.
TEŞKİLAT-I ESASİYE (1921 Anayasası) 20 Ocak 1921 ÖNEMİ Egemenliği Türk ulusuna veren ilk Türk anayasasıdır. Güçler birliği ilkesini benimsemiştir.(Yasama-yürütme- yargı) Din meclis kontrolüne alınmış olup laik bir anayasa değildir. Bireyin hak ve ödevlerine yer verilmemiştir.
TBMM’YE KARŞI ÇIKARILAN AYAKLANMALAR (SEBEPLERİ) 1-İşgal devletlerinin işgallerini yerleştirmek istemesi 2-Osmanlı yönetiminin Mustafa Kemal ve arkadaşlarını etkisiz duruma getirmek istemesi 3-TBMM’nin halktan yeni fedakarlıklar istemesi 4-İtilaf devletlerinin milli mücadeleyi iç karışıklıklarla yıpratmak istemesi 5-Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olmasından dolayı asayişsizlik olması 6-Bazı kuva-yı milliyecilerin tutarsız davranışları 7-Bazı milli mücadelecilerin tutarsız davranışları 8-Milli mücadele politikasının bazı çıkar çevrelerini rahatsız etmesi 9-Kürtçülük düşüncesi ve Kürtlerin kışkırtılması 10-Azınlıkların emelleri 11-Bazı Kuva-yı Milliyecilerin Düzenli Ordunun emrine girmek istemeyişi
1-Doğrudan İstanbul Hükümeti'nin Çıkardığı Ayaklanmalar Her ikisinin de amacı boğazların doğusunda Kuva-i Milliye güçlerinin ulaşamayacağı tampon bölge oluşturmaktır. Kuva-i İnzibatiye (Hilafet Ordusu) Anzavur Ahmet Ayaklanması
2-İstanbul Hükümeti ve İşgalci Güçlerin 2-İstanbul Hükümeti ve İşgalci Güçlerin Birlikte Çıkardıkları Ayaklanmalar Halkın din duygularının sömürülmesi ve bölgesel çatışmaların körüklenmesi sonucu çıkan ayaklanmalardır. En yaygın olanıdır. Bu gruptaki ayaklanmalar Adapazarı, Bolu, Düzce, Hendek, Yozgat, Afyon (Çopur Musa), Konya (Delibaş Mehmet), Urfa (Milli Aşiret)
3-Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar Karmaşa ortamından yararlanılarak azınlıklarca bağımsızlık kazanmak ya da başka bir devletle birleşmek amacıyla çıkarılmıştır. Örnek: Ermeni ve Pontusçu Rumların ayaklanmalarıdır.
4-Kuva-i Milliye Liderlerinin Ayaklanmaları TBMM'nin otoritesi altına girmek istemeyen ve düzenli ordunun kuruluşuna karşı çıkan Kuva-i Milliye güçlerinin çıkardığı ayaklanmalardır. Bunlara; Demirci Mehmet Efe ve Çerkez Ethem Ayaklanmaları örnek gösterilebilir.
TBMM'NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER 1-İstanbul ile ilişkiler kesildi 2-İstanbul’un halkı milli mücadelecilere karşı kışkırtmak için yayınladığı fetvalara karşı; Ankara müftüsü Rıfat Börekçi fetva yayınladı 3-Damat Ferit Paşa vatan haini kabul edildi 4-29 Nisan 1920’ Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı 5-18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kuruldu 6-İsyanlara karşı Kuva-yı Milliye, merkez ordusu ve düzenli ordu kullanıldı
İSYANLARIN SONUÇLARI 1-Anadolu daha fazla işgal altında kaldı 2-Milli mücadelenin başarıya ulaşması gecikti 3-Yunanlılar Anadolu’da daha fazla ilerledi 4-Kardeş kanı akıtıldı 5-Anadolu birliği zedelendi 6-Ekonomik zayiatlar oldu 7-İsyanları bastıran TBMM’nin otoritesi arttı
Ayaklanmaların sonuçları Ulusal mücadelenin sonucuna ulaşılması gecikti. Düzenli ordunun kurulması gecikti. Yurtta maddi ve manevi kayıplara neden oldu TBMM nin ayaklanmaları bastırması ile otoritesi arttı. Kardeş katline neden oldu.
A) Kuvay-ı Milliye birliklerinin disiplinsiz hareket etmeleri TBMM’nin Anadolu'da Milli Mücadeleye karşı çıkan ayaklanmalara karşı aldığı önlemler arasında İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşmenin kesilmesi de yer almıştır. Bu durumun ortaya çıkmasında aşağıdakiler- den hangisinin etkili olduğu savunulabilir? A) Kuvay-ı Milliye birliklerinin disiplinsiz hareket etmeleri B) İtilaf Devletleri'nin İstanbul Hükümetine baskı yapmaları C) İstanbul Hükümeti'nin ayaklanmaları kışkırtması ve desteklemesi D) TBMM'nin hukuki varlığını İtilaf Devletleri'ne kabul ettirmek istemesi E) Azınlıklarla İtilaf Devletleri arasındaki işbirliğini önlemek istemesi
Aşağıdakilerden hangisi, 1921 yılı sonuna kadar TBMM Hükûmetine karşı çıkarılan ayaklanmaların nedenlerinden biri değildir? A) Saltanatın kaldırılmasının bazı çevrelerde tepkiyle karşılanması B) Kimi kesimlerin ulusal mücadeleyi dinsizlik olarak tanıtması C) Azınlıkların bağımsız devlet kurmak için çalışması D) Bazı bölgelerde Kuvayımilliyecilerin disiplinsiz davranması E) Anlaşma Devletlerinin ulusal mücadeleyi engellemek istemesi 2011 ygs
A) OsmanlI yöneticilerinin siyasi otoritesini korumak istemesi TBMM'ye karşı çıkan isyanlarda çeşitli kesimlerin çıkarları bulunmakta idi. Halbuki bu ayaklanmaların çıkarılmasında Türk halkının en saf ve temiz dini inançları istismar edilmiş, halk neye karşı isyan ettiğini bile tam anlayamamıştı. Aşağıdakilerden hangisi bu isyanlardan çıkar bekleyen kesimlerin amaçlarından değildir? A) OsmanlI yöneticilerinin siyasi otoritesini korumak istemesi B) İngilizlerin Boğazlar’ın güvenliğini korumak istemesi C) Kuva-i Milliye liderlerinin bölgelerinde etkinliğini devam ettirmek istemesi D) Din adamlarının halife buyruklarının dışına çıkmak istememesi E) Meclisteki mebusların şahsi çıkarları için uğraşmaları
A) Cesareti ve savaşçı yönü B) Dini inançları C) Örf ve âdetleri TBMM'ye karşı çıkarılan ayaklanmalarda Damat Ferit Paşa ve arkadaşlarının çalışmaları etkli olmuştur. Damat Ferit, işgalci devletlere barış çağrılarında bulunuyor, meclisin otoritesini sarsmak için fetvalar yayınlatarak, Mustafa Kemal ile arkadaşlarının isyancı ve günahkâr olduğunu halka ilan ediyordu. Bu durumda Türk halkının tarihten beri taşıdığı aşağıdaki hangi değeri kullanılmak istenmiştir? A) Cesareti ve savaşçı yönü B) Dini inançları C) Örf ve âdetleri D) Devlete olan sadakati E) Yardımsever duyguları
TBMM'ye karşı çıkan isyanların etkisiz hale getirilmesi için alınan önlemler aşağıda verilmiştir. Bu önlemlerin birbirlerini tamamladıkları düşünüldüğünde aşağıdakilerden hangisi dışarıda kalır? A) Hıyanet-i Vataniye kanunu B) İstiklâl Mahkemeleri C) Fetvaların yayınlanması D) Kuva-i Milliye birlikleri E) Milli sınırların belirlenmesi
İlk T.B.M.M’ nin Özellikleri Güçler birliği ilkesi benimsenmiştir. (yasama ,yürütme ,yargı güçlerinin mecliste toplanması) Amaç :Böylece çabuk ve uygulanabilir kararların alınması sağlanmıştır. Nedeni :Ülkemiz işgal altında olmasıdır Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ve meclisin üstünde bir gücün olmadığı belirtilmiştir. Meclisin başkanı aynı zamanda hükümetinde başkanıdır. Padişah ve halifenin yeri meclisin alacağı kararla belli olacaktır. (Halkın tepkisini çekmek istememiştir.)
İlk Anayasa 1921 Anayasası ( Teşkilat-ı Esasiye) (20 Ocak 1921) Kurtuluş savaşının devam ettiği günlerde kabul edilmiştir. Bu anayasa ile Türk tarihinde ilk kez egemenlik ulusa verilmiştir. Güçler birliği prensibi benimsenmiştir.(Yasama, yargı, yürütme meclis tarafından yapılıyor.) Yeni Türk Devletinin hukuki ve siyasal belgesi olmuştur. Anayasaya göre meclis başkanı hükümetin de başkanı olmakla “Meclis Hükümeti Sistemi” benimsenmiştir. NOT: Cumhuriyetin ilanıyla “Meclis Hükümeti Sistemi” terk edilerek “Kabine Sistemi” ne geçilmiştir.
İlk T.B.M.M’ ne Karşı Çıkan Ayaklanmalar Ayaklanmaların çıkmasında; Bazı çıkar sahiplerinin halkı kışkırtması, Azınlıkların devlet kurmak istemesi, İstanbul hükümetinin M. Kemal aleyhinde bildiriyi Anadolu’da halka dağıtması, Düzenli ordu kurulması sırasında bazı Kuva-yi Milliyecilerin orduya katılmak istememesi, M. Kemal’in idam cezasına çarptırılmış olması T.B.M.M’ ne karşı ayaklanmaların çıkmasında etkili olmuştur.
Ayaklanmaların sonuçları Ulusal mücadelenin sonucuna ulaşılması gecikti. Düzenli ordunun kurulması gecikti. Yurtta maddi ve manevi kayıplara neden oldu TBMM nin ayaklanmaları bastırması ile otoritesi arttı. Kardeş katline neden oldu.
T.B.M.M’ nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Tedbirler 29 Nisan 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı. 11 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kurularak isyancılar sert bir şekilde cezalandırıldı. İstanbul hükümetinin olumsuz propagandalarına karşı halkı doğru bilgilendirmek için Anadolu Ajansı kuruldu. Damat Ferit hükümetinin Anadolu hareketi aleyhine yaptırdığı fetvalara karşı Ankara müftüsü Rıfat Börekçi fetva yayınlayarak Anadolu’daki mücadelenin haklılığı tüm yurda ilan edilmiştir. Düzenli ordunun kurulması ile Kuvay-i milliye birlikleri kaldırıldı.
KURTULUŞ SAVAŞININ BAŞLAMASI
Sevr Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920) NEREDE İMZALANMIŞTIR ? FRANSA’NIN PARİS YAKINLARINDA SEVR (SEVRES) KASABASINDA. NE ZAMAN İMZALANMIŞTIR? 10 AĞUSTOS 1920 ‘DE HANGİ DEVLETLER ARASINDA OSMANLI DEVLETİ İLE İTİLAF DEVLETLERİ ARASINDA (İNGİLTERE-FRANSA-İTALYA-YUNANİSTAN)
SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI NEDEN GECİKMİŞTİR? 1-Mondros Mütarekesinin kalıcı hükümler içer-mesi. 2-Osmanlı’yı paylaşmak isteyen devletlerin çıkar çatışmasına girmesi 3-İşgalcilerin iç isyanlar ve Yunan işgalinin sonucunu beklemesi 4-Kurtuluş Savaşının başlamış olması 5-Yunanlıların İzmir’i işgal etmesinin paylaşım planlarını değiştirmesi
SEVR BARIŞ ANTLAŞMASINA GÖRE OSMANLI DEVLETİ’NİN PAYLAŞIMI
Bu antlaşmaya göre; Trakya ve Batı Anadolu YUNANİSTAN’A , Irak ve Arabistan İNGİLTEREYE, Konya, Antalya ve Muğla tarafları (GB. Anadolu) İTALYA’YA , Adana-Malatya-Sivas ve Suriye arası (Güney illeri) FRANSA’YA verilecek.
Bu antlaşmaya göre; İstanbul Osmanlıya verilecek ancak şartlara uyulmazsa işgal edilecek. Boğazlar savaş ve barışta açık olacak ve Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek. Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti , Suriye ile Irak arasında bir Kürt Devleti kurulacak. Azınlıklara sınırsız haklar verilecek. Kapitülasyonların her türlüsü devam edilecek ve bütün ülkeler faydalanacak.
Anlaşmanın Önemi; Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti yok sayılmıştır. İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini aralarında paylaşmışlardır. İtilaf Devletleri Son Osmanlı Mebuslar Meclisini dağıttıkları için bu antlaşma meclis tarafından onaylanmadığından hiçbir hukuki geçerliliği yoktur. Ölü doğmuş bir anlaşmadır. Uygulanamayan bir antlaşma olması yönüyle 1878 Ayestefanos Antlaşmasına benzerlik gösterir. Türk halkının ulusal mücadele azmini artırmıştır.TBMM aldığı kararla anlaşmayı imzalayan,onaylayan ve kabul eden herkesi vatan haini ilan etmiştir. Osmanlıcılık,Ümmetçilik,ve Turancılık ideolojileri resmen iflas etmiştir.
SEVR BARIŞ ANTLAŞMASINA TEPKİLER **Artık bir İstanbul Hükümeti yoktur.İmzalatılan antlaşma , Türk milletine yapılan büyük bir haksızlıktır.Milletin hak ve bağımsızlığını , ancak milletin mücadelesi kurtarabilecektir.Mustafa Kemal’in başlattığı kurtuluş mücadelesi haklı ve doğrudur. **Türk milletinin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM’nin , Sevr Antlaşması’nı tanıması ve kabul etmesi olanaksızdır.19 Ağustos 1920 tarihinde toplanan TBMM , bu antlaşmayı imzalayanların ve onaylayanların vatan haini sayılmalarına karar verdi.Aynı zamanda TBMM , bu antlaşmayı tanımadığını açıkladı.
DOĞRU CEVAP :B -Ayastefanos-Sevr Aşağıdakilerden hangisinde verilen antlaşmalar imzalandıkları halde yürürlüğe konulmamıştır? A)Berlin-Moskova B)Ayastefanos-Sevr C)Atina-Uşi D)İstanbul-Ankara E)Gümrü-Kars DOĞRU CEVAP :B -Ayastefanos-Sevr (1995)
Sevr Antlaşması'nın aşağıdaki maddelerinden hangisi Osmanlı Devleti üzerindeki ekonomik baskıyı artırmak amacına yöneliktir? A) Boğazlar savaş zamanında bile bütün devletlere açık tutulacak B) Doğu Anadolu'da Ermeni devleti kurulacak C) Osmanlı ordusunun asker sayısı 50 bin olacak D) Azınlıklara Türklerden daha fazla haklar verilecek E) Kapitülasyonlar bütün devletlere tanınacak
Sevr Antlaşması’nın geçerliliğini yitirmesinde aşağıdakilerden hangisi daha etkili olmuştur? A)Gizli antlaşmaların açıklanması B)Türk Kurtuluş Savaşı’nın başarılı olması C)İtilâf devletleri arasında ayrılıkların artması D)ABD’nin dünya politikasına karışmaktan vazgeçmesi E)Milletler Cemiyeti’nin kurulması
Aşağıdakilerden hangisinde ”Boğazların uluslar arası bir komisyona verilerek bütün devletlerin gemilerine açık tutulması” hükmü yer almaktadır? A)Ankara Antlaşmasında B)Mudanya Ateşkes Antlaşmasında C)Moskova Antlaşmasında D)Sevr Antlaşmasında E)Montrö Boğazlar Sözleşmesinde ÇÖZÜM:Sevr antlaşmasında İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının yönetiminin uluslar arası bir komisyona verilmesi kararlaştırılmıştır.Böylece Boğazlarda Türkiye’nin egemenliğine son verilmek istenmiştir.Doğru cevap D (1988)
Sevr Antlaşması’nda Arap ülkelerinin geleceğinin belirlenmesi için, aşağıdakilerden hangisi öngörülmüştür? A)Azınlık statüsü B)Manda yönetimi C)Halk oylaması D)Özerklik E)Bağımsızlık
Sevr Antlaşması’nda Boğazların yönetimi ile ilgili hüküm, aşağıdakilerden hangisidir? A)Savaş zamanında uluslar arası bir komisyonun Boğazlara el koyması B)İtilâf devletlerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilmesi C)Sovyet Rusya-Türk ortak yönetimine bırakılması D)Başkanı Türk olan bir uluslar arası komisyona verilmesi E)Türklere bırakılması
Düzenli Ordu Ne Zaman Kurulmuştur M. Kemal’in önerileri doğrultusunda T.B.M.M Hükümeti düzenli ordu kurma kararına vardı. Kuva-yi Milliye birliklerinin tek çatı altında toplanması kararlaştırılmıştır. Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe etkilerinin azalmasından çekindikleri için düzenli orduya katılmayarak isyan ettiler. 8 Ekim 1920’de ülkenin her tarafından gelen Kuva-yi Milliye birliklerinin katılımıyla düzenli ordu kurulmuştur. Batı cephesi komutanlığına İsmet Paşa (İnönü) getirildi.
KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER
1-Doğu Cephesi Doğu cephesinde hangi devletle savaşılmıştır? Doğu cephesinde Ermenilerle savaşılmıştır. SEBEBİ NEDİR? Ermeniler Sevr antlaşmasına dayanarak Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak istiyorlardı ve Türklere saldırıyorlardı . T.B.M.M 15.Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa’yı Doğu cephesi komutanlığına atadı.
1-Doğu Cephesi SONUÇLARI NELERDİR? Yapılan savaşlarla Doğu Anadolu Ermenilerden kurtuldu. Ermenilerle Gümrü Antlaşması (3Aralık 1920) imzalandı.
Gümrü Antlaşması’nın Önemi (3 Aralık 1920) T.B.M.M ’ nin uluslar arası alanda kazandığı ilk siyasi ve askeri başarıdır. İlk kez Gümrü antlaşmasıyla belirlenen doğu sınırımız , Moskova ve Kars antlaşmalarıyla son şeklini almıştır. Ermeniler barış imzalamakla ilk kez Sevr antlaşmasının geçersizliği onaylamış oldular. Ermeni sorunu çözüme kavuşturuldu. -TBMM’nin gücü ve otoritesi artmıştır. -Doğu cephesi kapanmış, buradaki birlikler Batı’ya kaydırılmıştır.
Kuruluşundan sonra TBMM’nin kazandığı ilk askeri başarı aşağıdakilerden hangisinde gerçekleşmiştir? a) Doğu Cephesi’nde Ermenilere karşı b) Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı c) Çanakkale’de İtilaf Devletlerine karşı d) Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı
Mondros Ateşkes Antlaşmasına uymayıp emrindeki orduyu dağıtmayan doğudaki tek komutan ………………………………………………………. Yukarıdaki bilgide boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır? a) İsmet Paşa b) Kazım Karabekir Paşa c) Ali Fuat Paşa d) Mustafa Kemal Paşa
A) TBMM Sevr Antlaşması'nı kabul etmemiştir. Bilgi : Osmanlı Devleti 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'nı imzalayarak Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti'nin kurulmasını kabul etmiştir. Durum: TBMM'nin Doğu cephesi komutanlığına atadığı Kazım Karabekir 28-30 Eylül 1920'de Sarıkamış harekatı düzenleyerek Ermenileri Gümrü Antlaşması'nı imzalamaya zorlamıştır. Bilgi ve durum birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir? A) TBMM Sevr Antlaşması'nı kabul etmemiştir. B) Ermeniler daha fazla toprak kazanmak istemiştir. C) Ermeni sorunu siyasi yollarla çözüme kavuşmuştur. D) Rusya Ermenileri desteklemekten vazgeçmiştir. E) Sevr Antlaşması'nın bütün koşulları değiştirilmiştir.
Kuva-i Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın sembolü gibidir Kuva-i Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın sembolü gibidir. Anadolu'nun içinde bulunduğu durum Kuva-i Milliye'nin ortaya çıkışını zorunlu hale getirmiştir. Aşağıdakilerden hangisi Kuva-i Milliye'nin ortaya çıkışında etkili olmamıştır? A) Orduların terhis edilmesi B) İşgallerin başlaması C) Ülke bütünlüğünün tehlikeye düşmesi D) TBMM'ye karşı isyanların çıkması E) İstanbul hükümetinin görevini yapmaması
2-Güney Cephesi’nin Önemi Mondros antlaşmasından sonra Adana,Maraş, Antep ve Urfa İlk defa İngilizler tarafından işgal edildi. Çukurova’nın verimli toprakları buranın ilgi alanı olmasına neden oldu.İngilizler işgallerin geçici olduğunu söylemesine rağmen direniş cemiyetleri kuruldu. İngilizler Fransızlarla yaptıkları anlaşma ile buraları Fransızlara bıraktı. Fransızlar hem kendileri yerleşiyor hem de Ermenileri teşkilatlandırıyordu. Halk üstün bir cesaret ile savaşmaya başladı. Sivas kongresinde bu bölgede kuva-i milliye kurulmasına karar verildi.Halk bütün gücüyle kuva-i milliyenin yanında yer aldı. Güney Cephesi’nde düşmana karşı Kuva-yi Milliye birlikleriyle karşı konulmuştur. Düzenli ordu savaşmamıştır. Güney Cephesi’ndeki savaşlar Sakarya Savaşı’ndan sonra Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) ile sona erdi. Böylece Hatay hariç Suriye sınırı belirlenmiştir.
Güneybatıda yer alan İtalyanlara karşı direniş olmamıştır. Nedeni; İtalyanların Ege bölgesini Yunanlılara kaptırmalarıdır. Aramızda çatışma olmadan sorun çözüme kavuşturulmuştur.
3-BATI CEPHESİ
A- I. İnönü Savaşı’nın Önemi (6-10 Ocak 1921) Düzenli ordunun Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı kazandığı ilk zaferdir. İsmet Paşa Albaylıktan Generalliğe terfi etti. Çerkez Ethem isyanı bu zaferden sonra bastırıldı. 20 Ocak 1921’de ilk anayasa ( Teşkilat-ı Esasiye) ilan edildi. 12 Mart 1921’de İstiklal Marşımız kabul edildi. Londra Konferansı yapıldı.(21 Şubat 1921) Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı.(16 Mart 1921)
a-)Londra Konferansı’nın Önemi (21 Şubat-12 Mart 1921) İtilaf Devletleri Sevr Antlaşmasını yumuşatarak T.B.M.M kabul ettirmek için konferansı toplamışlardır. İstanbul hükümeti adına Tevfik Paşa, T.B.M.M adına Bekir Sami Bey konferansa katılmıştır. İtilaf devletleri her iki hükümeti de çağırıp aralarında ikilik (anlaşmazlık) çıkarıp amaçlarına ulaşmak istemişlerdir. İtilaf Devletleri T.B.M.M’ni konferansa çağırmakla , T.B.M.M ’nin varlığını ilk kez hukuki olarak tanımıştır.
b-)Moskova Antlaşması’nın Önemi ( 16 Mart 1921) Rusya, Misak-ı Milliyi ve Türk Devletini tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. Kars, Ardahan Türkiye’de kaldı.Batum ise Gürcistan’a verilmiştir. Batum ’un elimizden çıkmasıyla Misak-ı Milli’den ilk taviz verilmiştir.
B- II. İnönü Savaşı’nın Önemi (23 Mart-1 Nisan 1921) Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı kazanılan ikinci zaferdir. İtalya, bu zaferden sonra Antalya ve Muğla’dan çekilmeye başladılar. Fransızlar, anlaşmak için Ankara’ya temsilci gönderdiler.
C- Kütahya-Eskişehir Savaşlarının Önemi ( 10-24 Temmuz 1921) Ordumuz İtilaf Devletleri’nden yardım alan Yunanlılar karşısında başarısız olarak Sakarya Irmağı’nın doğusuna kadar gerilemiştir. Böylece 1683 II.Viyana kuşatmasından itibaren devam eden geri çekilme Sakarya Irmağı’nın doğusuna kadar devam etmiştir. Bu yenilgiden sonra 5 Ağustos 1921’de M. Kemal’e başkomutanlık verildi. Ayrıca meclisin 3 aylığına tüm yetkileri M. Kemal’e verildi. M. Kemal ilk olarak Tekalif-i Milliye Emirlerini 8 Ağustos 1921’de ilan ederek Sakarya Savaşı için halktan yardım toplamıştır. Yenilgi sayılabilecek tek savaşımızdır.
D-Sakarya Meydan Savaşı’nın Önemi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) 1683 Viyana bozgunundan itibaren devam eden geri çekilme sona erdi. Karşı taarruza geçildi. T.B.M.M büyük bir zafer kazandı.Yunan ordusunun taarruz gücü kırıldı. Yunanlılar savunmaya geçti. T.B.M.M M. Kemal ’e Mareşallik ve Gazilik unvanı verdi. (19 Eylül 1921) Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması imzalandı. (13 Ekim 1921) Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı.(20 Ekim 1921) İtilaf Devletleri barış teklifinde bulundular.
Kurtuluş Savaşı’nın, zamanla Batı Cephesi’nde bir Türk-Yunan Savaşı’na dönüşmesinde aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğu savunulabilir? A) Diğer cephelerin kapatılmasıyla tüm kuvvetlerin Batı’da toplanmasının B) Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne yönelik gizli paylaşım anlaşmalarını açıklamasının C) Batı bölgesinde bazı Kuvayı milliye yanlılarının TBMM’ye karşı ayaklanmasının D) İşgal bölgelerinde azınlıkların yeni devlet kurmak istemesinin E) Yunanistan’la Birinci Dünya Savaşı’nda fiilen mücadele edilmemesini ygs-2012
a-)Kars Antlaşması’nın Önemi ( 13 Ekim 1921) Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile yapılmıştır. Kars Antlaşması ile doğu sınırlarımız kesinlik kazanmıştır.
b-).Ankara Antlaşması’nın Önemi (20 Ekim 1921) Hatay dışında Suriye sınırı çizildi. Fransa, Yeni Türk Devleti’ni resmen tanıdı. Fransızlar, Misak-ı Milliyi tanıyan ilk İtilaf Devleti oldular.
E-Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 26Ağus-18 Eylül 1922) Milli mücadelenin silahlı mücadelesi başarıya ulaştı. Yunan işgali sona erdi. Yunanlılar Ege Denizi’ne döküldü. Afyon,Uşak,Kütahya, Manisa, Balıkesir,Aydın,İzmir ve Bursa Yunan işgalinden kurtuldu. Malazgirt Savaşı Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış, Miryakefalon Türk yurdu olduğunu belgelemiş, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ise Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını ispatlamıştır
F-Mudanya Ateşkes Antlaşması (3- 11 Ekim 1922) Batı Anadolu’dan atılan yunan ordusu daha önce işgal etmiş olduğu doğu Trakya’da büyük katliamlar yapmaya başlamıştır.Bu nedenle Türk ordusu İzmit ve Çanakkale bölgesine doğru harekete geçerek hem işgal altındaki boğazları (İSTANBUL-ÇANAKKALE) hem de Doğu Trakya’yı kurtarmak istemiştir. Bu durum üzerine İngiltere Boğazları savunmak için müttefiklerinden yardım talebinde bulunmuş fakat bu isteği olumsuz karşılanmıştır. Böylece İngiliz Başbakanı Lloyd George’un “Türk düşmanlığı” politikası iflas etmiştir.Bunun üzerine İtilaf devletleri Mustafa kemal Paşaya barış teklifinde bulunmuşlardır.Yaklaşık iki hafta süren ön görüşmeler sonunda Edirne dahil olmak üzere Meriç ırmağına kadar olan Trakya’nın TBMM’ye verilmesi istediğimizin dikkate alınması kaydıyla ateşkes görüşmelerinin başlaması kabul edilmiştir.
MUDANYA GÖRÜŞMELERİNE KİMLER KATILMIŞTIR? Görüşmelerde ; TBMM hükümetini Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa İngiltere’yi General Harington, Fransa’yı General Charpy İtalya’yı da General Mombelli’nin temsil ettiği Mudanya görüşmelerinde, ateşkesle doğrudan ilgili durumda bulunan Yunanistan delegeleri görüşmelere doğrudan doğruya katılmayıp Mudanya açıklarında bir İngiliz gemisinde beklediler.
14 maddelik Mudanya Mütarekenamesinin en önemli hükümleri şunlardır Mütareke imzalandıktan üç gün sonra, 14/15 Ekim gecesi yürürlüğe girecektir. Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki silahlı çatışma sona erecektir. Yunanlar Doğu Trakya’yı 15 gün içerisinde boşaltacaklar ve bölge, İtilaf Devletleri aracılığıyla 30 gün içerisinde Türk yönetimine devredilecektir.
14 maddelik Mudanya Mütarekenamesinin en önemli hükümleri şunlardır Barış antlaşması imzalanıncaya kadar Türk ordusu Trakya’ya geçemeyecektir. Buna karşılık iç güvenlikle ilgili olarak sayısı 8000’i aşmayacak bir jandarma kuvveti gönderilebilecektir Barış antlaşmasının imzalanmasına kadar Meriç’in batı sahili (yani Batı Trakya) ve Karaağaç İtilaf Devletlerinin işgali altında kalacak ve Türk kuvvetleri Çanakkale Boğazı ve İzmit’te belirlenen çizgiyi geçemeyeceklerdir.
F-Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Önemi (11 Ekim 1922) Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahlı mücadele sona erdi. Yunanlılar 15 gün içerisinde Doğu Trakya’yı Meriç Irmağı’nın sol kıyısına kadar ,terk edecek. İstanbul ve Boğazlar T.B.M.M ‘ne bırakıldı. Böylece savaşmadan İstanbul , Boğazlar ve Doğu Trakya’yı kurtarmış olduk. Kurtuluş Savaşı’nın silahlı safhası bitmiş, diplomatik safhası başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin merkezi İstanbul T.B.M.M ’ne bırakılmakla, Osmanlı Devleti hukuken sona erdi.
İNGİLTERE'Yİ ATEŞKESE ZORLAYAN ETKENLER Bütün desteklerine rağmen Yunan ordusunun Türk ordusu karşısında ağır bir yenilgi alması. Müttefikleri Fransa ve İtalya'nın Anadolu'yu işgalden vazgeçerek İngiltere'yi yalnız bırakması İngiliz kamuoyunun, yeni bir savaşa karşı çıkması. İngiliz sömürgelerinin yeni bir savaşı desteklememesi. Çünkü İngiliz ordusunun savaşa katılmak istememesi. Çanakkale Krizi sırasında İngiltere'de iktidarda bulunan Lloyd George hükümetinin sarsılması. Mustafa Kemal'in, diplomatik atağa geçerek dünya kamuoyunu Türkler lehinde etkilemesi
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1924)
A-KATILAN DEVLETLER Konferansa, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya katılmıştır. **Boğazlarla ilgili madde görüşülürken Bulgaristan ve Rusya’da katılmıştır. A.B.D ise gözlemci olarak katılmıştır. **T.B.M.M ’yi İsmet Paşa temsil etmiştir. İsviçre’nin Lozan şehrinde toplanmıştır.
LOZAN BARIŞ KONFERANSI 20 KASIM 1922 ‘de başladı. 4 ŞUBAT 1923’ de görüşmeler kesildi. 23 Nisan 1923’de görüşmeler tekrar başladı. 24 Temmuz 1923’ de konferans barış antlaşmasının imzalanmasıyla sona erdi.
TBMM HÜKÛMETİNİN AMAÇLARI TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış
NOT :Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır
B-KARARLAR Yunanistan’la olan sınırımız Mudanya Ateşkes’te belirtildiği gibi olacak.Meriç nehri sınır olacak. Ege adalarından, on iki ada İtalya’ya , Gökçeada ve Bozcaada ( Çanakkale Boğazının korunması için) Türkiye’ye , diğer adalar Yunanistan’a verildi. Savaş tazminatı olarak, Yunanistan Karaağaç’ı Türkiye’ye bıraktı. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Boğazlardan barış zamanı askeri olmayan gemiler geçebilecek. Savaş zamanı Türkiye savaşta yer alırsa , boğazlar üzerinde istediğini yapma hakkına sahiptir.Ancak Türkiye’nin başkanlığını yaptığı bir “Boğazlar Komisyonu” boğazlardan geçişi kontrol edecek. Suriye sınırı, 16 Mart 1921’ Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşmasıyla belirtildiği gibi olacak. Irak sınırı ve Musul sorunu ,İngiltere ve Türkiye arasında görüşüldükten sonra halledilecek. Osmanlı dış borçlarının, Osmanlı’dan ayrılan devletlere paylaştırılarak ödenmesine karar verildi. Yabancı okulların, Türkiye’nin koyacağı kurallar çerçevesinde faaliyete devam etmesi kararlaştırıldı. Ortodoks Patrikhanesi, İstanbul’da kalacak ancak siyasi faaliyette bulunmayacak.
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ ÖNEMİ 1-Bir çok sınır problemi çözülerek Türkiye'nin ve komşularının barış içinde yaşaması sağlanmıştır. 2- Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde sağlanmıştır. 3- Türkiye tarihinde yeni bir dönem başlatmıştır. Sevr Antlaşması geçersiz kılınmıştır. 4-Türk ulusu adına, I. Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmadır. 5-Yeni Türk devleti Dünya'daki devletlerin çoğu tarafından kabul görmüştür. 6- Türkiye tarafından konulan koşullara Dünya devletleri uymak zorunda kalmışlardır. 7- Türk ulusunun tam bağımsızlığı kanıtlanmıştır.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI Versay II.Dünya Savaşı I. Dünya Savaşı Mondros Kurtuluş Savaşı Mudanya Sevr Lozan OSMANLI DEVLETİ YIKILDI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KURULDU
Lozan’dan Kalan Problemler ve Lozan Antlaşması’nın Türk Tarihi Açısından Önemi İtilaf Devletleri bu antlaşmayla Misak-ı Milliyi ve Yeni Türk Devletinin bağımsızlığını tanımıştır. Boğazlar Komisyonu’nun kalması milli egemenliğimizi sınırlamıştır. Boğazlar sorunu kalmıştır. Musul alınamamış ve Irak sınırı kesinlik kazanmamıştır .Musul sorunu kalmıştır.
Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nın galibi ve Almanya'ya, Avusturya'ya, OKUMA PARÇASI Antlaşmanın Önemi Lozan Antlaşması, Türkiye'nin Mondros ve Sevr ile elinden alınmak istenen topraklarını ve bu topraklar üzerindeki Türk Ulusu'nun bağımsızlığını geri getirdi ve ulusal sınırlar içinde yeni bir Türk Devleti'nin varlığını sağladı. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nın galibi ve Almanya'ya, Avusturya'ya, Bulgaristan'a istediklerini dikte ettirerek yaptırmış olan İtilaf Devletleri'ni, bağımsızlık savaşlarında yenerek Misak-ı Milli'yi ve bağımsızlığını kabul ettirdi. Sevr ile yok edilmek istenen Türk varlığı, "Türk Mucizesi" ile Lozan'da tüm dunyaya onaylatıldı. Sevr ile "Doğu Sorunu"nu dilediği gibi çözmek isteyen İngiltere ve Fransa, Türkiye'nin gücü karşısında, bu sorunun Türkiye'nin istediği biçimde çözümlenmesini kabul etİiler ve "Doğu Sorunu", "Avrupa'nın Hasta Adamı" gibi sorunlar tarihe karıştı. Türkiye Emperyalizm'e karşı silahlı bağımsızlık savaşını kazandı ve bunu siyasal alanda da kabul ettirdi. Bu olay, Atatürk'ün dediği gibi bütün mazlum uluslara etki yaptı ve bağımsızlık inançlarını kamçıladı. Hindistan'dan Arabistan'a, Kuzey Afrika'ya yaptığı bu etki sömürgeciliğin sonunu getirdi. İngiliz İmparatorluğu'nun çökmesini hazırlayan en büyük etken Türkiye örneği oldu. İngiltere, Türkiye'nin bağımsızlığını kazanınasının bütün sömürgelere yapacağı etkiyi bildiği için,başından beri Ulusal Mücadele'nin amansız düşmanı kesilmişti ve Lozan'da da bunu sürdürdü. Öyle ki Türk-İngiliz ilişkileri ancak l939'da düzelebildi.
INKILAPLAR
A-Siyasal Alanda Yapılan İnkılaplar Saltanatın kaldırılması ( 1 Kasım 1922) Ankara’nın başkent olması (13 Ekim) Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) Siyasi Partiler kuruldu.
1-Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) SALTANAT NE DEMEKTİR ?
SALTANAT ÜLKE YÖNETİMİNİN BABADAN OĞULA GEÇTİĞİ VEYA DEVLETİ YÖNETME HAKKININ BİR AİLENİN ELİNDE OLDUĞU SİSTEMDİR. BU SİSTEMDE HALKIN, YÖNETİCİLERİNİ SEÇME HAKKI YOKTUR.
SALTANATIN KALDIRILMASININ NEDENLERİ İtilaf Devletleri'nin Lozan Barış Görüşmeleri'ne hem TBMM'nin hem de İstanbul Hükümeti'nin davet edilerek Anadolu'da ikilik ve bir iç savaş çıkarmak istemeleri. Saltanatın ulusal egemenlik anlayışına ters düşmesi Kurtuluş Savaşının başarıya ulaşması Padişah ve İstanbul Hükümetinin Milli Mücadelenin aleyhinde faaliyette bulunması
SON PADİŞAHIMIZ
SALTANATIN KALDIRILMASININ SONUÇLARI Lozan görüşmelerinde İtilaf Devletleri'nin ikilik çıkarmaya çalışması M.Kemal'e saltanatı kaldırması için bir fırsat vermiştir. Mecliste yapılan oylama ile 1 kasım 1922’de saltanat kaldırılmıştır. Saltanatın 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ile sona erdiği kabul edilmiştir. Bununla birlikte halifeliğin devamı uygun görülmüştür
SALTANATIN KALDIRILMASININ SONUÇLARI 623 yıllık Osmanlı Devleti sona ermiştir. TBMM, ülkenin tek temsilcisi haline gelmiştir. Son Osmanlı Padişahı VI.Mehmet Vahdettin, İngiltere’ye sığınarak ülkeyi terk etmiştir (17 Kasım 1922). Abdülmecid Efendi halife seçilmiştir. Saltanatın kaldırılmasıyla laikliğe geçişin ilk aşaması gerçekleştirilmiştir. Demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır. Cumhuriyetin ilanı için zemin hazırlanmıştır.
SALTANATIN KALDIRILMASININ SONUÇLARI Lozan Konferansı’nda İtilaf Devletleri’nin ikilik çıkarmasına engel olunmuştur. Milli egemenlik konusunda büyük bir adım atılmıştır. TBMM’nin açılışından sonra ikinci büyük inkılap gerçekleştirilmiştir
SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ
CUMHURİYET NE DEMEKTİR ULUSUN (MİLLETİN ) EGEMENLİĞİ ELİNDE TUTTUĞU VE BUNU BELLİ SÜRELER İÇİN SEÇTİĞİ TEMSİLCİLER ARACILIĞIYLA KULLANDIĞI DEVLET ŞEKLİDİR
CUMHURİYETİN İLANININ SEBEPLERİ
CUMHURİYETİN İLANININ SONUÇLARI Devletin ve rejimin adı belirlendi M. Kemal ilk cumhurbaşkanı seçildi.İlk başbakan İsmet İnönü, TBMM başkanı Fethi Bey seçildi. Cumhurbaşkanının belirlenmesiyle devlet başkanı sorunu çözüldü Meclis hükümeti yerine kabine sistemine geçilerek hükümet krizi çözüldü.
3-Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) Laikliğe geçişin önemli bir aşaması gerçekleşti İnkılapların önü açıldı Ümmetçilik anlayışı sona erdi, ulusal egemenlik pekişti.
HALİFE NE DEMEKTİR 'HALİFE' kelimesi (Arapça: خليفة ) half = arka, kelimesinden türetilen ve ardından gelen, makamını işgal eden, yerine geçen, veya temsil eden anlamlarında kullanılan bir kelimedir. Kur'anda ise birkaç yerde temsilci veya hükümran anlamında kullanılmıştır. HALİFE : Hz. Muhammed’in vefatından sonra yerine geçen din ve devlet başkanlarına halife denmiştir.
HALİFELİĞİN TARİHİ SÜRECİ 1- Dört Halife Devri (632-661) a- Hz. Ebu Bekir (R.A) b- Hz.Ömer (R.A) C- Hz. Osman (R.A) d-Hz. Ali (R.A) 2- EMEVİLER DEVLETİ (661-750) 3-ABBASİLER DÖNEMİ (750-1258 4- OSMANLI DÖNEMİ (1517-1924) Yavuz Sultan Selim’in mısır seferinden sonra Osmanlı Devletine geçmiştir.
HALİFELİĞİN KALDIRILMASININ SEBEPLERİ 1.Halifelik kurumunun, saltanatın kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı sonrasında önemini kaybederek sembolik konuma gelmesi 2. Saltanatın kaldırılması ve Cumhuriyet’in ilanından sonra eski rejim taraftarlarının ve devrimlere karşı olanların sığınabilecekleri tek güç olarak halifelik kalmıştı. 3. Bazı TBMM üyeleri, halifeyi milletin üstünde görmeye başlamışlar, “TBMM halifenin, halife de TBMM’nindir” şeklinde propagandalara girişmişlerdi. 4. Halifelik makamı, Milliyetçilik ve Ulusal Egemenlik anlayışına ters düşmekteydi. 5. Türkiye, çağdaşlaşma yolunda olduğuna ve laikliği amaçladığına göre halifeliğin böyle bir rejimde yeri yoktu. 6. Abdülmecit Efendi, zamanla padişah gibi davranmaya, hatta saltanat için propaganda yapmaya başlamıştı.
HALİFELİĞİN KALDIRILMASININ SONUÇLARI • Laikliğe geçişin en önemli adımı gerçekleşti. • Yapılacak inkılâpların önündeki en büyük engel ortadan kaldırıldı. • Türkiye’de ümmetçilik anlayışları sona erdi, ulusal egemenlik daha da güçlendi. • Eski rejim karşıtları önemli bir dayanaklarını kaybettiler. • Cumhuriyet rejiminin temelleri sağlamlaştırıldı. • Milliyetçiliğin temelleri güçlendirildi. • Bağımsız bir dış politika izlenmesine zemin hazırlandı.
3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı 3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı. Aynı gün; 1-Tevhid-i Tedrisat Yasası (Eğitim-Öğretimin birleştirilmesi) çıkarıldı. Medreseler kapatıldı. 2-Şer’iye ve Evkaf Vekâleti (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu. 3-Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekâleti kaldırıldı. Böylece Genel Kurmay Başkanlığı’nın hükümet ve siyaset dışına çıkması sağlandı. 4-Osmanlı hanedan üyelerinin ülke sınırları dışına çıkarılması kararlaştırıldı.
4-Türkiye’nin Yeniden Teşkilatlandırılması Ve Ankara’nın Başkent Olması: Ankara’nın Başkent olma nedenleri Türkiye’nin orta kesiminde bulunan Ankara’nın askeri ve siyasi yönden güvenli bir konumda bulunması Ankara’nın ülkenin her tarafıyla ulaşım ve haberleşme imkanlarına sahip olması Ülkenin her köşesine hizmet götürmeye elverişli bir konumda bulunması TBMM’nin Ankara’da açılması ve kurtuluş savaşının idari merkezi olması etkili olan nedenlerdir.
BİRİM YÖNETİCİ İL VALİ İLÇE KAYMAKAM BUCAK BUCAK MÜDÜRÜ 1924 anayasasında 89. ve 105 maddelerine göre ülke büyükten küçüğe doğru şu şekilde teşkilatlandırılmıştır. BİRİM YÖNETİCİ İL VALİ İLÇE KAYMAKAM BUCAK BUCAK MÜDÜRÜ KÖY KÖY MUHTARI
Çok Partili Rejim Denemeleri
a-Cumhuriyet Halk Fırkası Meclis içinde farklı düşünenler çeşitli gruplar kurdular.(Halk Zümresi ve Islahat grubu,tesanüt (Dayanışma) grubu,İstiklal grubu) M. Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunu kurdu. Bu grup 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası adını aldı. Cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı. Böylece Cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi kuruldu. Ekonomide Devletçiliği savunmuştur.
b-Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası: Cafer Tayyar Paşa ve Kazım Karabekir Paşa tarafından kuruldu. Liberalizmi (Serbest Piyasa Ekonomisi) savunuyordu. İnkılaplara karşı olanlar partide toplanmaya başladı. Doğu illerinde Şeyh Sait isyanı çıktı. Bazı partililerinde ayaklanmada rolü olduğu anlaşılınca parti 3 Haziran 1925’te hükümet tarafından kapatıldı. Cumhuriyet tarihinin ilk muhalefet partisidir.
c-Serbest Cumhuriyet Fırkası: Fethi Bey tarafından kuruldu. Laiklik ve Cumhuriyet karşıtlarının partiye dolmasıyla Refet bey tarafından kapatıldı. Böylece Atatürk döneminde çok partili rejim denemeleri sona erdi. Menemen olayının çıkması partinin kapatılmasının yerinde olduğunu göstermiştir.
Şeyh Sait İsyanı (Doğu İsyanı): Nedenleri İngiltere’nin Musul meselesi nedeniyle halkı kışkırtması İnkılapların, dine karşı olduğunu savunanlar tarafından halkın kışkırtılması Saltanat ve hilafet yanlılarının yeni rejime karşı tepki duymaları Terakkiperver partisinin sert muhalefetinin rejim karşıtlarını cesaretlendirmesi nedeniyle çıktı. Erzurum,Elazığ,Muş,Bitlis,gibi illerde yayıldı. Takrir-ı Sükun yasası çıkarılıp ve İstiklal mahkemelerinin kuruldu.İsyan bastırıldı. İsyan nedeniyle Musul Meselesi İngiltere’nin istediği gibi sonuçlanmıştır.Musul, Irak’a bırakılmıştır
ŞEYH SAİT İSYANI Doğu ve Güneydoğu’da ayrılıkçı akımların gelişmesi Şeyh Sait adında bir kişi, etrafına topladığı cahil kişilerle hükümete karşı ayaklandı. İsyanın amacı; Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve Osmanlı devlet düzenini geri getirmekti. Ayaklanma, 13 Şubat 1925’te Diyarbakır-Ergani ilçesinin Piran köyünde başlayarak kısa sürede Elazığ, Erzurum, Muş, Bitlis ve Diyarbakır’da etkili oldu, bölgeye yayıldı. İngilizler isyancılara silah ve cephane yardımında bulundu. Ali Fethi Okyar Hükümeti isyanın bastırılmasında başarılı olamayınca istifa etti. Yeni hükümeti kuran İsmet Paşa aldığı askeri ve siyasi önlemlerle isyanı bastırdı.
Şeyh Said
ŞEYH SAİT İSYANININ SONUÇLARI 1-Ayaklanma bastırıldı, ancak Türk ordusu yıprandı. 2-Ayaklanmada rolü olduğu gerekçesiyle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı (5 Haziran 1925). 3- Ayaklanma nedeniyle Musul sorunuyla yeterince ilgilenilememiş ve Irak İngiltere’ye verilmiş (1926-Ankara Ant.) 4- Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik ilk isyan bastırılmıştır. 5 Türkiye’de çok partili hayata geçiş için yapılan ilk deneme başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 6 Şeyh Sait İsyanı, Türkiye’de çok partili hayata geçiş için ortamın uygun olmadığını ve henüz demokrasinin tam anlamıyla uygulanamadığını göstermiştir. NOT: Şeyh Sait ayaklanması cumhuriyete ve inkılâplara karşı yapılmış ilk büyük isyandır
M. Kemal’e Suikast Girişimi Terakkiperver Cumhuriyet fırkasının kapatılıp Şeyh Sait isyanının bastırılmasından sonra Cumhuriyete karşı olanlar M. Kemal’e İzmir gezisinde suikast yapmayı düşündüler. M. Kemal’in İzmir’e bir gün gecikmeli gelmesi olayın ortaya çıkmasına neden oldu.(14 Haziran 1926) Cinayet şebekesini yunan adalarına kaçıracak olan kişi durumu İzmir valisine haber verdi. Suikast yapacak olanlar silahlarıyla birlikte ele geçirildi. İstiklal mahkemelerinde yargılanarak gerekli cezaya çarptırıldılar. M. Kemal yayınladığı bir bildiride ‘Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır.Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ diyerek cumhuriyet rejiminin ölümsüzlüğünü dile getirmiştir.
Menemen Olayı: Derviş Mehmet adında tarikat mensubu çıkardı Asteğmen Kubilay’ın başının kesilmesiyle devam eden olaylar askerler tarafından bastırılıp isyancılar idam edildi.
B-HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR 20 Ocak 1921’de ilk anayasa Teşkilat-ı Esasiye ilan edildi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 anayasası ilan edildi. 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun ilan edildi. İsviçre’den alındı. a) Birden fazla kadınla evlenme yasaklandı. b) Mirasta ve boşanmada kadın erkek eşitliği geldi. 8 Mayıs 1928’de Borçlar Kanunu –İsviçre’den 10 Mayıs 1928’de Ticaret Kanunu-- Almanya’dan 1Temmuz 1928’de Ceza Kanunu – İtalya’dan alınarak ilan edildi.
C-EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ilan edildi. Eğitim öğretim laikleştirildi. Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Medrese ve okul ikiliğine son verildi 1Kasım 1928’de Latin alfabesi kabul edildi. 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu kuruldu. 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu. 1924’te Topkapı Sarayı müze haline getirildi. Aynı yıl Etnoğrafya Müzesi ve Güzel Sanatlar Akademisi açıldı. 1933’te İstanbul Üniversitesi ve Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı. NOT: Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulması Atatürk’ün Milliyetçilik ilkesiyle doğrudan ilgilidir.
D-TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR 25 Kasım 1925’de “Şapka Kanunu “ çıkarıldı. 30 Kasım 1925’de tekke , zaviye ve türbeler çıkarılan bir kanunla kapatıldı. 1925 Yılında Hicri ve Rumi takvimler kaldırılarak Miladi takvim kabul edildi. 1 Ocak 1926’dan itibaren uygulamaya geçildi. İlk nüfus sayımı yapıldı.(28 ekim 1928) Uluslar arası rakamlar kabul edildi. (20 Mayıs 1928) 1931 Yılında bir kanunla Okka ,arşın vb. yöresel ölçü birimleri yerine Kilo, metre ve litre gibi ölçü birimleri kabul edildi. 24 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu kabul edildi. 1934 çıkarılan bir kanunla din görevlilerinin dini elbiselerle ibadet yerleri dışında dolaşmaları yasaklandı. En yetkili kişi hariç (Diyanet İşleri Başkanı gibi) 1935 Yılında hafta sonu tatili Cuma’dan Pazar gününe alındı.
Türk Kadınına Siyasi Haklar Verildi. a) 30 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde seçmen olma hakkı, b) 26 Ekim 1933’te muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme hakkı, c) 5 Aralık 1934’te milletvekili seçilme ve seçme hakkı verildi. NOT: Bir çok Avrupa ülkesinde Türk kadınından yıllar sonra milletvekili seçilme hakkı verilmiştir. Türkiye’de 1935 Yılındaki yapılan seçimlerde meclise 18 kadın milletvekili girmeyi başarmıştır.
E-EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
Milli Ekonomi Alanında Yenilikler 17 Şubat 1923 ‘de “İzmir İktisat Kongresi” toplandı Milli ekonominin hedefleri belirlendi. a- Yatırım yapacak şirketlere kolaylık sağlanacağı, b- Milli bankanın kurulacağı, c- Demiryolu yapımına önem verileceği, d- Yerli malı kullanımı teşvik edileceği belirtilmiştir. Ayrıca kongrede “Misak-ı İktisadi” (Ekonomi Andı) ilan edildi. Buna göre; ekonomik kararlar uygulanırken ekonomik bağımsızlığın titizlikle korunması kararlaştırıldı. Özel teşebbüsün yetersiz olmasından dolayı 1930’dan itibaren “Devletçi” bir ekonomi politikası uygulanmaya başlanmıştır. 1933 yılında “İlk Beş Yıllık Kalkınma Planı” hazırlandı ve başarıyla uygulandı.
1-Tarım Alanında Gelişmeler Köylünün durumunu düzeltmek için Aşar (Öşür) vergisi 1925’te kaldırıldı. Ziraat Bankasının verdiği kredi artırıldı. Çiftçinin tarımda makine , iyi tohum , gübre ve ilaç kullanımı teşvik edildi. Çiftçiye damızlık hayvan, tohum, fidan , borç para verildi. 1929’da “Tarım Kredi Kooperatifleri” kuruldu.
2-Sanayi Alanında Gelişmeler 1925’te “Sanayi ve Maadin Bankası” kuruldu. (Yıpranmış Osmanlı tesislerini tamir etmek için.) 1927’de “Teşvik-i Sanayi Kanunu” çıkarıldı. (Halk sanayiye teşvik edildi, ancak halkın gücü olmadığından “Devletçilik” politikası izlendi.) 1933’te “İlk Beş Yıllık Sanayi Planı” hazırlandı. 1933’te Sümerbank kuruldu. 1938 ‘de “İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” hazırlandı Ancak 1939’da II.Dünya Savaşı’nın çıkması bu planın uygulanmasına engel olmuştur. Ülkedeki madenleri aramak için 1935’te Maden Tetkik Arama Enstitüsü (M.T.A) kuruldu. Madenleri işlemek içinde Etibank kuruldu. 1939’da Türkiye’nin ilk demir çelik fabrikası olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası kuruldu.
3-Ticaret Alanında Gelişmeler 1924’te İş Bankası kuruldu. ( İş sahiplerine kredi vermek amacıyla kuruldu) 1 Temmuz 1926 ‘da “Kabotaj Kanunu” çıkarıldı. Böylece; Türk karasularında yolcu ve yük taşıma hakkı yalnızca Türk gemilerine verildi. Ayrıca Denizbank’ın kurulmasıyla denizcilik faaliyetleri artmıştır
4-Bayındırlık Alanında Gelişmeler Demiryolları yabancı şirketlerin elinden alınarak devletleştirildi. Yeni demiryolları yapıldı. Cumhuriyetin ilanından 1938 yılına kadar 3360 km demiryolu yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nden 18335 km kalan karayolu 1948 yılında 45000 km’ ye çıkmıştır. Denizcilik alanında Kabotaj Kanunu çıkarılmış ve yeni liman ve iskeleler yapılmıştır. Pek çok yeni şehir ve kasaba inşa edilerek modern bir görünüm almıştır.
ATATÜRK DÖNEMİNDE DIŞ POLİTİKA Dış politikada; milli gücümüze dayanma ve tam bağımsızlığımızı zedelemeyecek şahsiyetli bir politika amaçlanmıştır. Dış politikada ilke; Yurtta sulh cihanda sulh olmuştur. Milli egemenliğimize saygılı devletlerle dostane ilişkiler kurulmuştur.
1-Musul meselesi: Nedenleri Musulun misakı milli sınırlarında yer alması Bu sorunun Lozanda halledilememesi İngilterenin petrol yataklarını kaybetmek istememesi sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Sonuçları Şeyh Sait isyanı nedeniyle Musul sorunu İngilizlerin istediği gibi sonuçlandı. İki ülke arasında Ankara anlaşması yapıldı.(5 haziran 1924) Bu anlaşmaya göre; Musul, Kerkük Süleymaniye İngiliz mandası olan Irak’a verildi. Buna karşılık Musul petrollerinin %10 unun geliri 25 yıl süreyle Türkiye’ye verilmesi kararlaştırıldı.Ancak Osmanlının kalan borçlarını ödemek için topluca para alan Türkiye bu hakkından vazgeçti. Önemi Böylece bugünkü Türk –Irak sınırı çizildi.
Montrö boğazlar sözleşmesi (20 Temmuz 1936) Nedeni: 1-Almanya ve İtalya’nın saldırgan tavrı 2-Lozan anlaşmasında boğazlar, boğazlar komisyonuna verilerek egemenlik hakkımızın kısıtlanması 3- Dünya barışının tehlikeye düşmesi Sonuç 1-İsviçre’nin Montrö şehrinde imzalanan anlaşma ile Boğazlar komisyonu kaldırıldı. Boğazların yönetimi Türkiye’ye verildi. 2-Boğazlar meselesi kesin olarak halledildi.
Balkan Antantı (9 Şubat 1934) Nedeni :İtalya ve Almanya’nın tehdidi. Katılan devletler; Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya Önemi; Böylece batı sınırımız güvence altına alındı. Not :Bulgaristan II. Balkan savaşında kaybettiği yerleri geri alma düşüncesiyle katılmamıştır.
Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937) Nedeni:İtalya’nın Akdeniz’de saldırgan tavrı Katılan devletler; Türkiye, İran , Irak, Afganistan Önemi: Ortak savunma kararı alınarak doğu sınırımız güvence altına alındı.
Hatay Sorunu 20 ekim 1921 İskenderun – Antakya özerk oldu. 9 eylül 1935 Fransa mandası Suriye üzerinden kalktı.Suriye bağımsız oldu.Hatay Suriye’ye bırakıldı. Türkiye milletler cemiyetine başvurarak durumun düzeltilmesini istedi.Hatay halkının geleceğine kendisinin karar vermesi gerektiğini ileri sürdü. Milletler cemiyeti gözetiminde yapılan halk oylaması ile Hatay bağımsız oldu. (2 eylül 1938) Devlet başkanı Tayfur Sökmen , hükümet başkanı Abdurrahman Melek’tir. 30 Haziran 1939 da Hatay meclisinin aldığı karar sonucu Hatay, Türkiye’ye katıldı
Türkiye’nin jeopolitik önemi Jeopolitik; Coğrafi, ekonomik, sosyal, siyasal ve stratejik faktörlerin bir devletin dış politikasına etkisinin incelenmesidir. Ülkenin bulunduğu yerin önemi demektir. Ülkemiz dünyanın kritik bir bölgesinde olması Asya Avrupa arasında bir köprü olması Karadeniz ve Akdeniz arasındaki su yollarına egemen olması (Marmara ve boğazlar) Petrol açısında zengin Ortadoğu ülkeleri ile Sanayileşmiş Avrupa ülkeleri arasında yer alması Yerüstü ve yeraltı zenginlikleri önemimiz artırmaktadır
ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE SİSTEMİNİN OLUŞUMUNU HAZIRLAYAN ETKENLER Atatürk’ün askeri okullarda iyi bir eğitim alması ve ülke sorunlarının etraflıca konuşulup tartışıldığı bir ortamda yetişmesi. Atatürk, dönemin düşünce adamları Ömer NACİ,Namık Kemal, Ziya GÖKALP, ve Tarih öğretmeni Tevfik BEY ile Batı’da Jan Jak Ruso ve Volter gibi düşünürlerden etkilenmiştir. Bu etkilenme sonucunda Doğu ve Batı’nın sentezinden doğan bir anlayışın gelişmesi. M.Kemal’i Osmanlı Devleti’nin dağılması aşamasında oluşan Türk milliyetçiliği anlayışının etkilemesi. Osmanlı Devleti’nin ekonomik yönden Avrupalı devletlerin denetiminde olması. Atatürk’ün bağımsızlık ve egemenlik hakkının millete ait olması anlayışını benimsemesi.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN TANIMI Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa , Huzur ve refaha sahip olması , Devletin millet egemenliği esasına dayandırılması , Aklın ve bilimin rehberliğinde , Türk kültürünün çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarılması amacıyla, Esasları Atatürk tarafından belirlenen ; devlet hayatına, fikir hayatına , ekonomik hayata , toplumun temel kurumlarına , devletin rejimi ve işleyişine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere ATATÜRKÇÜLÜK denir.
Nitelikleri Atatürkçülüğü oluşturan ilkeler bir bütündür. Birbirinin devamı ve tamamlatıcısıdır. Kişi hak ve hürriyetlerine önem verir. Yurtta ve dünyada barışın korunmasından yanadır. Durağan değildir. Evrenseldir.
ATATÜRK İLKELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİNİ Milli egemenlik ve bağımsızlığı esas alır. ★ Vatan ve millet sevgisiyle birlikte dil ve tarih bilincinin oluşmasını ister. ★ Toplumu ve devleti çağdaş uygarlık seviyesine çıkararak geri kalmışlıktan kurtarmak ister. ★ Milli birlik ve beraberliğin sağlanarak ülke bütünlüğünün sağlanmasını sağlar. ★ Toplumda uğraş alanı farklılığı ile beraber sınıf farkını kaldırır. Her alanda eşitlik ister. ★ Laiklik ilkesi gereği fertlerin inanç özgürlüklerini anayasal güvence altına alır. Din ve vicdan hürriyetini sağlar. ★ Milli kültürün korunması ve geliştirilmesini ilke edinir. Toplumun geçmişle bağlarının devam etmesini ister.
ATATÜRK İLKELERİNİN AMAÇLARI Türk kültürünü milli bir anlayışla çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı, İnsan onuruna ve özgürlüğüne saygılı,milli egemenliğe dayanan demokrasi anlayışı içerisinde uygar bir toplum oluşturmayı Çağın gereklerine göre türk milletinin mutluluğunu,huzurunu ve refahını sağlamayı. Milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlü bir Türkiye oluşturmayı. Türkiye Cumhuriyeti’ni korumayı ve devamlılığını sağlamayı, amaçlamaktadır.
ATATÜRK İLKELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ Atatürk ilkeleri Türk toplumunun ihtiyaçları karşısında doğmuştur. Atatürk ilkelerinin kabul edilmesinde ve toplum tarafından benimsenmesinde hiçbir dış baskı yoktur. Atatürk ilkelerinde taklitçilik yoktur. Atatürk ilkelerinin anlam, kavram ve yapısı Türk milletinin ruhuna, karekterine ve geleneklerine tamamen uygundur. Atatürk ilkeleri tamamen bir bütündür. İlkelerin tamamı bir bütünün parçasıdır. Bütün ilkeler birbiri ile alakalı olduğundan sonuçta birbirini tamamlar. Atatürk ilkeleri akla ve mantığa uygundur. Atatürk ilkeleri Atatürkçü düşünce sistemini meydana getirir. Atatürk ilkelerinin hedefi Türk devletini her açıdan çağdaş devletler düzeyine çıkarmaktır.
B-Atatürk ilkelerinin dayandığı temel esaslar Milli tarih bilinci Vatan ve millet sevgisi Milli dil Bağımsızlık ve özgürlük Egemenliğin millete ait olması Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine yükselme Milli kültürün geliştirilmesi Türk milletine inanmak ve güvenmek Mailli birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü Barışçılık Akılcılık
MİLLİ GÜÇ UNSURLARI
1-Siyasi güç Türk devletinin genel siyaseti Atatürkçü düşünce sistemindeki hedefleri gerçekleştirmektir. Türk milletinin çizeceği siyaset bu sistemle gelişecektir. Bu yolu izlerken gösterdiği bu dinamizm “siyasi güç”tür. Dayandığı ilkeler; Milli egemenlik, Egemenliği, demokrasinin gelişmesi yolunda kullanmak
Ekonomik güç Güçlü ve bağımsız bir devlet ancak güçlü bir ekonomi ile sağlanır. Bu nedenle siyasi gücün en büyük yardımcısıdır.
Askeri güç Türk ordusu Atatürkçü düşünce sisteminin temel unsurlarındandır. Ülkemizin gelişip kalkınması ancak askeri gücün kuvvetli olması ölçüsünde geçerlidir.
Sosyo -kültürel güç Milleti oluşturan insan gücünün özellikleri ve kültürünün oluşturduğu bir güçtür. Eğitim, güçlenip kalkınma açısından yaşamsal öneme sahiptir.Atatürk’e göre en önemli nokta eğitimdir. Cumhuriyeti ve inkılapları koruyacak kuşakları yetiştirmenin en iyi yolu eğitimdir.
ATATÜRK İLKELERİ
ATATÜRK İLKELERİ CUMHURİYETÇİLİK MİLLİYETÇİLİK HALKÇILIK LAİKLİK DEVLETÇİLİK İNKILAPÇILIK
CUMHURİYETÇİLİK CUMHURİYET’İN KELİME ANLAMI : Arapça “halk,ahali,büyük kalabalık” anlamına gelen “Cumhur” kelimesinden türemiş olup halkın yönetimi demektir. CUMHURİYET KAVRAMI: Genellikle halkı yönetecek devlet başkanları ve meclisin halk tarafından belli bir süre için seçilmesini, daha kapsamlı olarak da egemenliğin milletin bütününe ait olmasını ifade eder.
CUMHURİYET İKİ ŞEKİLDİR 1-HÜKÜMET ŞEKLİ 2-DEVLET ŞEKLİ Devlet başkanının ve millet meclisinin belirli bir süre için seçimle işbaşına gelmesidir. Egemenliğin millete ait olmasıdır.
BİR DEVLET BİÇİMİ OLAN CUMHURİYETİN TAM ANLAMIYLA GERÇEKLEŞMESİ NASIL SAĞLANIR? DEMOKRASİ İLE NEDEN? ÇÜNKÜ :DEMOKRASİLERİN UYGULANDIĞI CUMHURİYETLERDE TÜM VATANDAŞLAR TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ KULLANABİLİRLER
ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETÇİLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ Temel ilke seçimdir. Devlet başkanlığında ve diğer kademelerde hayat boyu kalmaya karşıdır; devlet hayatında kişisel otoriteyi kabul etmez. Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir. Cumhuriyetçilik, anayasamızda “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” şeklinde birinci madde olarak yer almıştır. Cumhuriyet yönetiminin en önemli özelliklerinden biri de düşünce özgürlüğüdür.
CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNKILAPLAR 1- TBMM’nin açılması (23 Nisan 1920) 2- 1921 ve 1924 Anayasalarının yapılması 3- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) 4- Cumhuriyet’in İlan edilmesi (29 Ekim 1923) 5-Siyasal Partilerin Kurulması ( Cumhuriyet Halk Fırkası – Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası – Serbest Cumhuriyet Fırkası ) 6- Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi 1930- Belediye 1933-Muhtar Olma 1934 -Milletvekili
ANAYASAMIZA GÖRE CUMHURİYET I. Devletin şekli MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. Cumhuriyetin nitelikleri MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez
Türk kadınına, aşağıdaki haklardan hangisi, 1934 yılında yapılan bir anayasa değişikliği ile tanınmıştır? Kendi soyadını kullanma B) Belediye başkanı seçme ve seçilme C) Muhtar seçme ve seçilme D) Milletvekili seçme ve seçilme E) Mirasta erkekle eşit olma LYS 2012
Bir toplumda demokratik kuralların işlemesi, halkın hiçbir engel olmadan ülke yönetiminde söz sahibi olması, toplumsal barışın gerçekleşmesini sağlar. Buna göre, aşağıda verilen temel ilkelerden hangisi bu uygulama için ön şarttır? A) Halkçılık B) Lâiklik C) Milliyetçilik D) Devletçilik E) Cumhuriyetçilik
MİLLİYETÇİLİK Ulusal sınırlar içinde, Ulusun varlığını ve birliğini sürdürmesi ve Bunu yücelterek yeni kuşaklara aktarılması anlayışıdır. Bütünleyici ilkeleri; 1-Ulusal bağımsızlık 2-Ulusal birlik ve beraberlik 3-Yurt ve ülke bütünlüğüdür. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun kurulması
MİLLİYETÇİLİK İLKESİ MİLLET : Kelime olarak; Fransızca “nation” (neyşın) kelimesinin karşılığı olarak aynı soydan,aynı kökten anlamına gelmekte olup ortak değerleri olan insanlar topluluğunu ifade etmektedir. Dilimizdeki millet kelimesi , Arapça “mille” kelimesinden gelmekte olup topluluk anlamında kullanılmaktadır. Günümüzde millet kavramı, ortak bağları olan, ortak ideal etrafında toplanmış insan topluluğunu ifade etmektedir.
BİR TOPLULUĞUN ULUS OLARAK ADLANDIRILABİLMESİ İÇİN: Toplulukta ortak bir dilin konuşulması, Topluluğun tarihsel geçmişe sahip olması, Şimdi bir arada yaşayan bu topluluğun, gelecek için de bir arada yaşama inancında olması, Topluluktaki bireylerin birlik ve beraberlik içinde, ortak duyguları paylaşması, Toplulukta kültürel ortaklık bulunması gereklidir.
MİLLİYETÇİLİK NE DEMEKTİR? Kendilerini aynı milletin üyesi sayan kişilerin mensup olduğu toplumu yüceltme isteğidir. Milliyetçilik, kendi ırkını ve kültürünü yaşatmak hatta onu yüceltmek için yapılan çabalar ve bu yolda benimsenen ilkelerdir. Her ulusun kendi egemenliğine sahip olup kendi devletini kurmasıdır. Her milletin kendi kendini idare etmesi ve bağımsızlığın milletin elinde bulunmasıdır. Her milletin kendi dilini, memleketini, tarihini, sanatını ve kültürünü istediğince yaşamasıdır.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE MİLLİYETÇİLİK Atatürk’ün milliyetçilik anlayışında milletlerarası ilişkilerde eşitlik, saygı ve barışa önem verilir. Demokrasi, millet iradesi, millî hâkimiyet milliyetçilik ilkesi içinde önemli bir yere sahiptir. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını bazı temel ilkeler belirlemiştir ki bunlar; coğrafi ve siyasal birlik, kültür, tarih birliği ve ülkü birliği olarak sıralanabilir. Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi diğer ilkelerle beraber bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Halkçılık sınıf ayrımını reddederek, Laiklik mezhep kavgalarını önleyerek, Devletçilik memleketi iktisadi yönden kalkındırarak, İnkılâpçılık Türk milletini medeni milletler seviyesine yükselterek, Cumhuriyetçilik ise millî iradeyi egemen kılarak milliyetçiliği desteklemiş ve tamamlamıştır.
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ÖZELLİKLERİ Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi ırkçılık esasına dayanmaz. O’na göre ırkı, düşüncesi, inancı ve mezhebi ne olursa olsun kendini Türk bilen ve Türk hisseden herkes Türk’tür. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı anayasada şöyle ifade edilir: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı akılcı, çağdaş, medeni, demokratik, insancıl ve barışçıdır. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı her türlü din ve mezhep ayrımcılığına karşıdır. Din ve inanç özgürlüğüne saygılıdır.
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ÖZELLİKLERİ Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı birleştirici ve kaynaştırıcıdır. Bu anlayış milli birlik ve beraberliği güçlendirmeye yöneliktir Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı saldırganlığa, yayılmacılığa ve sömürgeciliğe karşıdır. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı Türk milletinin yaşam seviyesini ve refah düzeyini yükseltmeyi, mutluluğunu artırmayı amaçlar.
MİLLİYETÇİLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNKILAPLAR Milli bir Türk Devletinin kurulması TBMM'nin açılması (23 NİSAN 1920) Kabotaj Kanunu'nun çıkarılması (1 Temmuz 1926) Türk Tarih Kurumunun kurulması (1931) Türk Dil Kurumunun kurulması (1932) Kapitülasyonların kaldırılması (Lozan Barış Ant-1923) Bağımsız gümrük politikasının uygulanması Yabancılara ait iktisadi kuruluşların ulusallaştırması Türk Parasını Koruma Kanunu'nun çıkarılması Yabancı Okullarında derslerin Türkçe okutulması
Atatürk’e göre; “Dünya da saygın ve sözü geçen bir millet olmak istiyorsak, önce kendi kimliğimizi korumalıyız.” Atatürk’ün bu sözleri O’nun aşağıdaki ilkelerinden hangisi ile ilgilidir? A) Cumhuriyetçilik B) Milliyetçilik C) Devletçilik D) Halkçılık E) İnkılapçılık
HALKÇILIK İLKESİ HALK NE DEMEKTİR ? HALK : Bir ülkede yaşayan, o ülkeyi vatan bilen, kaderini o ülkenin kaderine, mutluluğunu o ülkenin mutluluğuna bağlamış olan insanların bütünüdür. örnek,; Türk halkı Alman halkı Fransız halkı v.b
HALKÇILIK İLKESİ HALKÇILIK NE DEMEKTİR ? HALKÇILIK: Bireyler arasında hiçbir fark gözetmeksizin halkı tek ve eşit kabul etmektir. Halkçılıkta esas, halkın kendini demokratik esaslara uygun yönetmesidir. Halkçılık ilkesi; 1-Halkın yönetimde egemen olması, 2-Herkesin eşit olması, hiçbir kişi ve zümreye ayrıcalık tanınmaması, 3-Sınıf mücadelesinin olmaması ve dayanışma içerisinde bir toplumun bulunması ilkelerine dayanmaktadır.
ATATÜRK’E GÖRE HALKÇILIK "Bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. Sınıf, aile, fert arasında bir ayrım yapılamaz. Biz, Türkiye halkını çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak değil, sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir toplum olarak görmekteyiz.“ Bizim düşüncemizde; çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkâr, asker, doktor kısaca herhangi bir sosyal müessesede çalışan bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir.” Bizim görüşlerimiz ki halkçılıktır-kuvvetin, kudretin, hakimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halka verilmesidir! Yine şüphe yok ki, bu dünyanın en kuvvetli bir esası, bir prensibidir
HALKÇILIK İLKESİNİN ÖNEMİ "Halkçılık ilkesiyle millî egemenlik tam olarak tesis edilmiş böylece demokrasinin yerleşmesi sağlanmıştır. Kişi hak ve hürriyetlerinin de tam anlamıyla kullanılmasını gerekli sayan halkçılık ilkesi, bireylerin insana yakışır şekilde yaşamasına zemin hazırlamıştır. Bununla birlikte çiftçiler, esnaflar, memurlar ve sanatkârlar gibi toplumun çeşitli kesitlerinden insanların birleşerek teşkilatlanmalarına ve bu teşkilatların kendileriyle ilgili konularda yönetimi denetlemelerine imkân vermiştir. Ayrıca halkçılık ilkesi bireyin de her türlü hak arama yollarını güvence altına alarak kendi hak ve hürriyetleri ile yönetimdeki uygulamaları denetleme yollarını da açmıştır. Böylece ülkede demokratik denetim hakkının oluşmasını sağlayan halkçılık ilkesi demokratik bir toplum yapısının oluşturulmasına da imkân tanımıştır.
HALKÇILIK İLKESİNİN ÖNEMİ "Halkçılık ilkesi halkı meydana getiren sosyal gruplar, zümreler ve sosyal sınıflardan birinin diğerine karşı egemenlik tesis etmelerine imkân vermemiştir. Topluma yasalar önünde eşitlik getirerek herkesin devletin imkânlarından eşit olarak yaralanmasına izin vermiştir. Bu anlayış bireylerin kendilerini ifade etmelerini, rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlamıştır. Böylelikle halkçılık ulusun genel düzeninin sağlanmasında ve devlet yapısının güçlendirilmesinde etkin olmuştur. Halkın tamamını birbirine ihtiyaç duyan gruplar olarak algılayan halkçılıkta, herkese mutluluk içinde birlikte çalışma bilinci verilerek toplum içinde dayanışma ve iş birliği geliştirilmiştir. Bu durum üllkemizin güçlenmesinde ve iç barışın korunmasında etkili olmuştur
Halkçılık ilkesi doğrultusunda yapılan inkılaplar -Cumhuriyetin İlanıyla egemenliğin doğrudan halka verilmesi -Kılık-Kıyafet Kanunu’nun Kabulü -Aşar Vergisinin kaldırılması -Medeni Kanun’un kabulü ile sosyal ve ekonomik alanlarda kadın erkek eşitliğinin sağlanması. -Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile siyasal alanda kadın-erkek eşitliğinin sağlanması. -Yeni Türk Harfleri’nin Kabulü -İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi -Sosyal hizmet kurumları ve sağlık örgütlerinin kurulması (Çocuk Esirgeme Kurumu’nun açılması, devlet hastanelerinin açılması, dispanserlerin açılması, Kızılay’ın güçlendirilmesi) -Soyadı Kanunu’nun yanı sıra çıkarılan bir kanunla “ağa,hacı,hoca,hafız,molla,bey”gibi ayrıcalık belirten eski ünvanların kaldırılması
HALKÇILIK Milletin çıkar ve yararının eşit olarak gözetilmesidir. Sosyal alanda yapılan devrimler halkçılıkla ilgilidir.Aşar vergisinin kaldırılması vb. Milliyetçilik ve Cumhuriyetçiliğin doğal sonucudur.
Atatürk: "Türkiye halkı, ırki veya dinî ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve çıkarları ortak olan toplumdur." demiştir. Atatürk'ün bu anlatımıyla, I. kültürel zenginlikleri paylaşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, II. insani değerleri temel alan Atatürk milliyetçiliği, III. toplumun birlik ve beraberlik ruhuyla bütünleştiği durumlarından hangilerini kastettiği savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III YGS-2010
13. Ülkedeki seçim sonuçlarını, seçmenlerin eğitim düzeyine bakarak yorumlamak ve eğitim düzeyi daha yüksek olanların yönetimde ve siyasette daha çok söz sahibi olması gerektiğini savunmanın, aşağıdaki Atatürk ilkelerinden hangisine aykırı bir yaklaşım olduğu savunulabilir? A) Halkçılık B) Laiklik C) Devletçilik D) Milliyetçilik E) İnkılapçılık
LAİKLİKLİK İLKESİ LAİKLİK NE DEMEKTİR ? Türkçeye (Fransızca: Laique) kelimesinden gelen laik kelimesinin aslı Yunanca Laikos’tur. Başlangıçta din adamı olmayanları belirtmek için kullanılmıştır. 19 Yüzyıldan sonra, laiklik devlet işleriyle din işlerinin birbirinden ayrılması ve devletin siyasi, iktisadi ve hukuki düzende sadece aklın egemenliğini kabul etmesi demektir. HUKUKİ ANLAMDA: Devletin ayrım yapmaksızın kişilerin vicdan hürriyetine sahip olmalarını sağlamasıdır.
LAİKLİĞİN TEMEL NUSURLARI *1- Laik anlayışta devletin resmi dini yoktur. Bütün din ve inançlara eşit mesafededir. *2- Kişiler din , inanç ve ibadet hürriyetine sahiptirler. NOT : Devlet herkesin din,inanç ve ibadet hürriyetlerini eşit bir biçimde kullanmasını sağlamak ve haklarını kullanırken karşılaşacakları tüm engelleri ortadan kaldırmakla yükümlüdür
LAİKLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNKILAPLAR -Saltanatın kaldırılması (1 KASIM 1922) -Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923) -Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) -Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması -Tevhid-i Tedrisat kanunu (3 mart 1924) -Tekke ,zaviye ve türbelerin kapatılması (1925) -Medeni Kanun’un kabulü (17 Şubat 1926)
TC ANAYASASINDA LAİKLİK -MADDE 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. MADDE 14- Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
TC ANAYASASINDA LAİKLİK MADDE 24- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. . Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
LAİKLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNKILAPLAR -1924 Anayasası’ndan “Devletin dini İslam’dır” maddesinin çıkarılması.(1928) -1924 Anayasası’na laiklik ilkesinin girmesi (1937) Maarif Teşkilatı hakkındaki kanunun kabulü -Medreselerin kapatılması (3 mart 1924) -Kılık Kıyafet Kanunu’nun kabulü (Peçe ve Çarşaf giyilmesinin yasaklanması)
LAİKLİĞİN ÖNEMİ Din ve mezhep farklılıklarını ortadan kaldırarak toplumsal alanda kaynaşma sağlanmıştır. Türkiye’de hukuk birliğinin sağlanmasını kolaylaştırmıştır. Toplum hayatında dine ve insana saygıyı geliştirmiş,din ve vicdan hürriyetini sağlamıştır. Yabancı devletlerin azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmasını engellemiştir. Türkiye’nin çağdaşlaşmasını hızlandırmıştır. Türkiye’de akla,bilime,gerçeğe ve özgürlüğe dayanan bir toplum ve devlet sistemi kurulmasını sağlamıştır.
Türkiye'de çok partili döneme ilk geçiş denemelerinin başarısız olması üzerine, 1945 yılına kadar çok partili döneme geçiş ertelenmiştir. Bu ertelemede, aşağıdaki ilkelerden öncelikle hangisinin kötüye kullanılmasını engelleme amacı olduğu savunulabilir? A) Cumhuriyetçilik B) Laiklik C) İnkılapçılık D) Milliyetçilik E) Halkçılık YGS-2010
1. Türkiye'de, – Sosyal devlet anlayışının yayınlaştırılması – Devletin yönetim sistemi ve hukuk kurallarına din esaslarının girmemesi – Milli birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi – Önemli yatırımların devlet eliyle yapılması gelişmeleri göz önünde bulundurulduğunda aşağıdaki Atatürk ilkelerinden hangisine değinilmemiştir? Cumhuriyetçilik B) Milliyetçilik C) Halkçılık D) Laiklik E) Devletçilik
2. Atatürk'ün I. Cumhuriyetçilik II. Milliyetçilik III. Halkçılık IV. Laiklik V. Devletçilik ilkelerinin hangilerinin kuruluş, işleyiş ve geliştirilmesinde "eşitlik" anlayışı bulunmaktadır? Yalnız II B)I veII C)III, IV ve V D) I, II, III ve IV E) II, III, IV ve V
ilkelerinden hangilerinin özellikleri daha fazla anlatılmıştır? Atatürk ilkeleri – Akılcı ve bilimseldir. – Özgürlükçüdür. – Yeni gelişmelere açıktır. – Dogmalara kapalıdır. Buna göre, I. Halkçılık II. İnkılapçılık III. Laiklik ilkelerinden hangilerinin özellikleri daha fazla anlatılmıştır? A) YalnızI B)YalnızII C)Yalnız III D) I ve II E) II ve III
4. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi göz önünde bulundurulduğunda kuruluş sürecinde ve çağdaşlaşma dönemlerinde,en az tartışmanın yapıldığı konu aşağıdakilerden hangisi olmuştur? A) Ulusal bağımsızlık B) Saltanatın kaldırılması C) Halifeliğin kaldırılması D) Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması E) "Devletin dini İslamdır." maddesinin 1924 Anayasası'ndan çıkarılması
5. I. Din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün benimsenmesi II. Dinlere ibadet amacıyla yapılan mabetler dışında ibadet iznini vermemesi III. Devletin dini düşüncelerin yayılmasına izin vermemesi IV. Devlet kurallarının din esaslarına dayandırılmaması V. Saygı, hoşgörü ve eşitlik anlayışının yaygınlaşması Laik bir devlette aşağıdakilerden hangisi görülmez? YalnızII B)II ve III C) I, III ve IV D) I, IV ve V E) I, II ve V
6. Laiklik ilkesinin saygı ve eşitlik kuralı, I. Herkese inanmak ya da inanmamak konusunda özgür olma hakkının verilmesi II. Farklı inanç ve düşüncelerin bir arada yaşayabilmesini sağlaması III. Yeni kanunlar yapılırken akılcılık ve bilimselliğin yanında halkın gereksinimlerinin de gözetilmesi durumlarından hangilerine bağlanabilir? A) Yalnız I B)Yalnız II C)I ve II D) I ve III E) I, II ve III
LAİKLİK Devlet ve hukuk kurallarının akla dayandırılmasıdır. Din ve inanç özgürlüğüne karışılmamasıdır. Bütünleyici ilke Akılcılık ve Bilimselliktir.
İNKILAPÇILIK İNKILAP NE DEMEKTİR? İnkılap, kelime anlamı ile değişme, bir halden başka bir hale dönmeyi ifade eder. İnkılap; Arapça “ kalp” kelimesinden gelmiş olup, bir milletin sahip olduğu siyasi, sosyal ve askeri alanlardaki kurumların devlet eliyle makul ve ölçülü metotlarla köklü bir şekilde değiştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Kitabımızda; İnkılap: Çağın ihtiyaçlarını karşılamayan devlet yapısını ve yönetimini değiştirmek için halkın katılımıyla ülkede yeni bir siyasal,sosyal ve ekonomik bir yapının oluşturulmasıdır.
İNKILAPÇILIK İLKESİNİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI Kişi egemenliğine son vererek millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetim olan cumhuriyet ilân edilmiştir. Dine dayalı devlet yapısı yerine lâik devlete geçilerek din ve vicdan hürriyeti sağlanmıştır. Türkiye, din ve mezhep çatışmasının olmadığı sayılı ülkeler arasında yer almıştır. Türk milletinin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesi sağlanmıştır. Eğitimde, sosyal yaşantıda, kültürde ve ekonomik alanda Türk milletine yeni ufuklar açılmıştır. Karma eğitim ve öğretimin birleştirilmesi gibi çağdaş eğitim metotları sayesinde okuma yazma oranımız yüzde yüzlere yaklaşmıştır. Türk milletinin daima yenileşmeye ve gelişmeye açık düşüncelere sahip olması sağlanmıştır.
İNKILAPÇILIK Çağın gereklerine uygun gelişme, ilerleme yenilikleri gerçekleştirme anlayışıdır. Yapılan yenilikler bu ilkeyi destekler. Atatürk ilke ve inkılaplarının temel amacı çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ve daha ileri gitmektir. Bütünleyici ilkeleri ;Çağdaşlaşma ve batılılaşmadır.
A) Laiklik B) Cumhuriyetçilik C) Devletçilik D) Halkçılık Atatürk, "Cumhuriyetimiz henüz çok gençtir. Siyasi ve fikrî hayatta olduğu gibi ekonomik işlerde de bireylerin girişimlerinin sonucunu beklemek doğru olmaz. Önemli ve büyük işleri ancak ulusun toplam servetine ve devletin bütün teşkilat ve kuvvetine dayanarak, millî egemenliğin uygulanmasını ve yürütülmesini düzenlemekle görevli olan hükümetin mümkün olduğu kadar üzerine alıp başarması tercih olunmalıdır." demiştir. Atatürk'ün, bu sözüyle aşağıdaki ilkelerden hangisinin gerekçesini vurguladığı savunulabilir? A) Laiklik B) Cumhuriyetçilik C) Devletçilik D) Halkçılık E) Milliyetçilik 2011 YGS
Mustafa Kemal, “Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar ilmin çağdaş medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir.” demiştir. Mustafa Kemal’in bu ifadesi ile aşağıdaki ilkelerden hangisi tanımlanmıştır? A)Laiklik B)Halkçılık C)Devletçilik D)Milliyetçilik E)Cumhuriyetçilik YGS-2015
Devletçilik Ne Demektir? DEVLETÇİLİK İLKESİ DEVLET NEDİR? Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında toplanmasıdır. Devletçilik Ne Demektir? Devletin ekonomi alanında (kaynak ve eleman bulma, işletme kurma, üretim yapma, pazarlama vs.) doğrudan etkin olması ve YATIRIM YAPMASIDIR. Ancak bu yatırımları yaparken devlet, özel teşebbüsü reddetmez.
DEVLETÇİLİK İLKESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULDUĞU DÖNEMDE; EKONOMİ Halkın elinde yeterli sermayenin Ülkede yeterli bilimsel ve teknolojik alt yapının Yetişmiş eleman gücünün (mühendisler, teknisyenler, ustalar vs.)bulunmaması, büyük ve ağır sanayi yatırımlarının devlet tarafından yapılmasını gerekli hale getirmiştir.Bu uygulamaya Devletçilik ilkesi denir ve bu ilke bir zorunluluğun sonucu olarak ortaya çıkmıştır
DEVLETÇİLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN YENİLİKLER Birinci ve ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması ve uygulamaya konulması Merkez Bankasının Kurulması -Etibank’ın kurulması -Denizbank’ın kurulması -Sümerbank’ın kurulması -Milli Koruma Kanunu’nun çıkarılması -Özel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesi
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER Ulusal Egemenlik Yurtta Barış Dünyada Barış Toplumun barışını sağladığı için ülke içinde HALKÇILIĞI Dünyada uluslar arası barışı amaçladığı için MİLLİYETÇİLİĞİ bütünler Özgürlük ve bağımsızlık : Tüm ilkelerin temelini oluşturur. Çünkü;Devleti var eden anlayıştır. Akılcılık ve bilimsellik :Laikliği bütünler Çağdaşlaşma ve Batılılaşma :İnkılapçılığı bütünler İnsanlık ve insan sevgisi : Ülkedeki insanları yüceltmek ve refahını artırmak için anlayışı nedeniyle Halkçılık Savaşçı bir anlayışı benimsememek özelliği ile milliyetçiliği bütünler