YAŞLILIK «HASAT ZAMANIDIR YAŞLILIK»

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Demir Gibi Türkiye Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi, Desteklenmesi ile Demir Yetersizliği, Anemisinin Önlenmesi Ve Kontrolü.
Advertisements

OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
•Göz bebeğiniz çocuklarınızı ne kadar seviyorsunuz? •Onların sağlığı ve gelişimi her şeyden önemli değil mi? •Peki ya ebeveynleriniz? •Onların sağlığını,
Nüfusun Yaşlanması Çalışma Grubu
SİNOP İLİ 65 YAŞ VE ÜSTÜ BİREYLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
YAŞLILARDA ALZHEİMER HASTALIĞI
Yrd. Doç. Dr. Yasemin ÇAYIR
“ AKT İ F YA Ş LANMA VE KU Ş AKLARARASI DAYANI Ş MA” Prof. Dr. Emine ÖZMETE AVRUPA B İ RL İĞİ BAKANLI Ğ I KASIM, 2012 Gaziantep.
SAĞLIKLI YAŞLANMA: SOSYAL BİR OLGU
KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ
ADIYAMAN İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ RUH SAĞLIĞI VE SOSYAL HASTALIKLAR ŞUBESİ
MENOPOZ VE BESLENME.
ENTERAL VE PARENTERAL BESLENME
Yrd. Doç. Dr. Yasemİn ÇAYIR
ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK
Demir Gibi Türkiye Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi, Desteklenmesi ile Demir Yetersizliği, Anemisinin Önlenmesi Ve Kontrolü.
BESLENME BOZUKLUKLARI
FİZİKSEL AKTİVİTE VE SAĞLIĞIMIZ KASTAMONU TSM. Sağlık: Sağlık, yalnızca hasta veya sakat olmak değil bedenen, ruhen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik.
Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyonda Disiplinler Arası Yaklaşım
OBEZİTE İLE MÜCADELE.
KAMU İSTİHDAM POLİTİKALARI-4 Prof. Dr. Doğan Nadi Leblebici Bu Slaytta Esen Çağlar’ın 2007 yılında tepav’da yaptığı.
YaşlılıkPsikiyatrisi
ALKOL VE MADDE BAĞIMLILIĞI
7. büyük tekstil ve hammaddeleri 6. büyük hazır giyim ve konfeksiyon
1 Türkiye’de Demografik Geçiş ve Yaşlı Nüfus Ferhunde Özbay
Yaşar KOCAOĞLU Demografik Dönüşüm ve Yaşlanma
Vücudumuz Bilmecesini Çözelim
NÜFUS.
BALIK ETİNİN İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ
TÜRKİYE’ DE YAŞLI İNTİHARLARI. Yapılan son sayımda elde edilen verilere göre Türkiye’ de 70 milyon 586 bin 256 kişi yaşamakta ve bunların % 7.1’ i 65.
Bu sunuda TBM için hazırlanmış olan «Alkolsüz Bir Hayat İçin» adlı (Metin: Uğur Evcin, 2014, İstanbul: Yeşilay Yayını) broşürden yararlanılmıştır. Sunudaki.
ÇOCUK VE GENÇLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI
Dr. Sema Yıldız Türk Diabet e Obezite Vakfı Özel Diabet Hastanesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı
DİABET (ŞEKER HASTALIĞI)
BASINÇ YARASI PREVALANSI
GERİATRİ.
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU Manisa Bölge Müdürlüğü Dünya Nüfus Günü 1987 yılından itibaren her yıl 11 Temmuzda kutlanmaktadır.
Yaşlı Bakım Ekonomisinin Gelişmesinde Üniversitelerin Rolü
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
NÜFUS ÖZELLİKLERİ VE NÜFUSUN ÖNEMİ
SUYUN İNSAN YAŞAMINDAKİ YERİ
Girişimcilik.
DİĞER TUTUMLAR.
KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ
Uzm. Dr. Çiğdem AYDEMİR Kriz Dergisi 7(1):
Suisit-İntihar-Özkıyım
Şişmanlık (Obezite) HALİL KARADERE.
Yurdumuzda Nüfus.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS YAPISI VE BEKLENTİSİ Ak Parti Sosyal İşler Başkanlığı Prof. Dr. Nükhet HOTAR
YAŞLILIKTA DEPRESYON ANTALYA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ Hazırlayan = Büşra Kocaman
Sunum İçeriği Türkiye Sağlık Sektörünün Büyüklüğü
Türkiye Emek Piyasaları ve İstihdam Politikaları
KADIN SAĞLIĞI İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE ÇOCUK SAĞLIĞININ DURUMU ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA ÇOCUK SAĞLIĞININ DURUMU
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Özellikleri
ÇOCUK SAĞLIĞI KAVRAMI VE ÖNEMİ ÇOCUK SAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER BEBEK VE ÇOCUK SAĞLIĞINA İLİŞKİN GÖSTERGELER Doç. Dr. Ender DURUALP.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
TERMİNAL DÖNEM Terminal evredeki hasta, yaşamının son günlerini yaşayan, ölmek üzere olan hasta anlamına gelir. Çok az insan ani bir ölüm yaşarken, çoğunluğu.
Süt nedir? Memeli canlıların doğumdan hemen sonra meme bezlerinden salgılanan, kendisine has tadı, kokusu ve kıvamı bulunan beyazımsı bir sıvıdır.
BESLENME BOZUKLUKLARI. Yeme Davranışı Bozuklukları:  Psikolojik sorunları, sıkıntıları aşırı yemek yeme ile gidermeye çalışmak obesite denilen yeme davranışı.
10. hafta: Özel gereksinimli bireylerin korunması, ihmal ve istismar
Nüfus : Temel Konular 2025 Yılı Nüfus Tahmini : 8.3 Milyar
Doç.Dr.Mehmet Merve ÖZAYDIN
DEMOGRAFI.
DÜZGÜN İŞ (DECENT WORK)
 Psikolojik sorunları, sıkıntıları aşırı yemek yeme ile gidermeye çalışmak obesite denilen yeme davranışı bozukluğunu ortaya çıkarmaktadır. Yemeği reddetme.
Sunum transkripti:

YAŞLILIK «HASAT ZAMANIDIR YAŞLILIK» DOÇ.DR.AYŞE ÇEVİRME

«hasat zamanıdır yaşlanmak» Hepimiz yaşlanıyoruz. Bu yaşamın ironik ve kaçınılmaz yanı. Zamanın başlangıcından beri, insanlar yaşlanmaktan korktular, güldüler, ağladılar, ona meydan okudular, kabullendiler ve onunla ilgili yazdılar. .

Bazen nesir bazende şiir dolu söylenenler «Yaklaşık» denen, dönüşü olmayan yolun çokta korkulacak dayanılmaz birşey olmadığını yaşlanmanın değil yaşamanın önemliliğini vurgulayan akıl, hüzün, neşe, ironi sözler

Yaş ayrımcılığı Yaş ayrımcılığı (agisme) terimi, kişinin yaşından dolayı ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kalması durumunu ifade eder. Son yıllarda bir fetiş haline gelen genç kalma tutkusu ve gençlik ideolojisiyle beraber toplumda yaşlılara bakış olumsuz yönde gelişmiştir. Bir zamanlar yaşlıların birikim ve deneyimlerinden dolayı itibar gördüğü toplumda bugün yaşlılar genellikle bir «yük» olarak görülmekte ve olumsuz sıfatlarla anılmaktadır.

Nüfus eğilimleri ve kalkınma Nüfus eğilimlerinin en önemli özelliklerinden biri, dünya nüfusunun yaş yapısında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle 21.yy, yaşlanan nüfus çağı olarak anılmaktadır.

Önemli bir ayrım ! Biyolojik yaşlanma: Yaşa bağlı olarak bedenin canlılığını yitirdiği, temel işlevlerini yerine getirme kapasitesini kaybettiği ve kaçınılmaz olarak ölümle sonuçlanan süreç. Demografik yaşlanma: Nüfus içinde yaşlı nüfusun oranının artması. Biyolojik yaşlanmanın aksine nüfusun yeniden gençleşmesi ve yaş gruplarının aynı kalması mümkündür. Bugün Batı ülkelerinde yaşlılık evresi iki ayrı dönemde ele alınıyor: 3.yaş: Aktif çalışma yaşamı sona erdikten hemen sonraki yıllar. 4. yaş: 80 yaş ve üstü, bakıma muhtaç olunan evre. Kaynak: Dictionnaire de démographie, 2011 Önemli bir ayrım !

Nüfusun yaşlanması Demografik anlamda yaşlanma toplam nüfus içinde yaşlı nüfusun oranının artmasını ifade eder. Nüfusun yaşlanması iki temel olgunun sonucudur: → doğurganlığın azalması → ölümlerin azalması (ölüm yaşının ilerlemesi) Yaşlanmanın en yoğun hissedildiği Avrupa ve Kuzey Amerika’da genç nüfus göçü (immigration), doğurganlığın düşüşü ve ölümlerin ertelenmesiyle hız kazanan yaşlanma trendini hafifleten bir öğedir.

Yaşlı» kim? Demografik anlamda yaşlanma konusunu inceleyebilmek için öncelikle «yaşlı» tanımını net bir şekilde yapmak gerekir. Ancak kişilerin kaç yaştan itibaren «yaşlı» sayılacağı demografik açıdan da tartışmalı bir konudur. Biyolojik yaklaşım benimsenirse, kadınlarda menapoz yaşı olarak kabul edilen 45, 50 veya 55 yaş alınabilir (ama bu da kadından kadına değişmektedir. Üstelik erkekler için de geçerliliği tartışmalıdır).

-- Daha yaygın bir yaklaşım, yaşlanmanın ekonomik etkilerine yapılan vurguya bağlı olarak emeklilik yaşının yaşlılık sınırı olarak benimsenmesidir. Ama bu da geçerli ekonomik modele göre ülkeden ülkeye değişir (60, 65, hatta bazı ülkelerde 70 yaş!) Sonuç olarak bu tanımların hiçbirinin evrensel olarak geçerli olduğunu söyleyemeyiz.

Ortanca Yaş (medyan yaş) Demografik yaşlanma göstergelerinden biri olan ortanca yaş, nüfusu sayısal olarak eşit iki parçaya böler; alttaki genç, üstteki yaşlı nüfus grubunda birbirine eşit sayıda kişi bulunur. 2005 yılında dünya nüfusu için ortanca yaş 28 idi. Ortanca yaş ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişir. Yani, gençlik ve yaşlılık nosyonları görecelidir. 2006’da Kıtalara Göre Ortanca Yaş KAYNAK: Atlas de la population mondiale, s.46

Kıtalara Göre Ortanca Yaş 2006’da Kıtalara Göre Ortanca Yaş Avrupa 38,9 Kuzey Amerika 36,3 Okyanusya 32,3 Asya 27,6 Güney Amerika 26 Afrika 19

2005’te Ülkelere Göre Ortanca Yaş Japonya 43 İtalya 42 Fransa 39 İspanya ABD 36 İrlanda 33 Çin Türkiye 27 İran 23 Uganda 15 KAYNAK: Atlas de la population mondiale, s.47 2005’te Ülkelere Göre Ortanca Yaş

Nüfus eğilimleri ve kalkınma 2020 yılında bu kesim, yaklaşık 10 milyona ulaşacak ve toplam nüfusun yaklaşık yüzde 70’i 2020 yılında çalışma yaşı sınırları içinde olacaktır. Bu oluşuma ‘demografik fırsat penceresi’ denilmektedir .

Nüfus eğilimleri ve kalkınma Japonya (1960-64) ve Kore’de (1984-1988) yaşanan hızlı büyüme(demografik fırsat )dönemlerinin aktif nüfusun belirgin olarak arttığı dönemlere rastladığı izlenmiştir.

2025 yılına gelindiğinde bu yaşlı kesimin altı kat artıp, 1 2025 yılına gelindiğinde bu yaşlı kesimin altı kat artıp, 1.2 milyara ulaşması ve toplam nüfus içindeki payının da yüzde 14’e çıkması beklenmektedir.

Nüfus eğilimleri ve kalkınma ILO’ya göre de bu insanların(nüfus içinde % 14’lük payı olan yaşlı bireyler) yüzde 72’si gelişmekte olan ülkelerde yaşayacaktır. Çalışan işgücünün yani aktif nüfusun gelecek birkaç on yıl içinde daha da yaşlanacağı çeşitli araştırmalar sonucunda öngörülmektedir.

Avrupa’da yaşlanma, bağımlılık oranını (15 yaş altı ve 65 yaş üstü nüfusun çalışma çağındaki nüfusa oranı) altüst ediyor. 2004’te Avrupa ülkelerinde çalışma yaşındaki 4 kişiye 1 yaşlı nüfus düşüyorken, 2050’de bu 2’ye 1 olacak. Yani faal nüfusun yükü ağırlaşacak.

Türkiye’de yaşlı nüfus “Nüfusumuz yaşlanıyor!” Genç nüfusuyla tanınan Türkiye’de son yıllarda yaşlanma olgusu hızla kendini gösteriyor. Dünya Yaşlanma Konseyi’nin (The World Aging Council) Türkiye Başkanı Kemal Aydın’a göre, Türkiye’de yaşlanma hızı endişe verici düzeye çıkmıştır: '

Türkiye’de yaşlı nüfus 'Türkiye Endonezya'dan sonra dünyanın en hızlı yaşlanan ikinci ülkesi. Yani batının 50-60 yılda yakaladığı yaşlılık oranını biz 15-20 yılda yakalamış olacağız. Bundan 5-10 yıl öncesine kadar Türkiye'deki yaşlı oranı % 4'tü, ama şimdi % 7.1'e çıktı. Batıda bu kadar iki katına çıkmak 30-40 yılda olmuş, bizde ise 15 yılda gerçekleşmiş.

Türkiye’de yaşlı nüfus Şu an 6 milyon yaşlı nüfusumuz var bu sayının 2020 yılında 12 milyona ulaşmasını bekliyoruz. Bu Avrupa'daki 6-7 ülke nüfusundan daha fazla. Ancak Türkiye'de yaşlılara yönelik yeterli çalışma yapılmıyor. Türkiye'deki 6 milyon yaşlıdan 1 milyonunun acil bakıma ihtiyacı var.'' DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış . Doç. Dr. Didem Danış .Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü (05 Ekim 2010 Salı / http://www.ntvmsnbc.com/id/25137919/)

Türkiye’de yaşlı nüfus DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış . Doç. Dr. Didem Danış .Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Türkiye’de yaşlı nüfus Türkiye nüfusunun 1985 ve 2008’deki durumunu gösteren bu iki nüfus piramidi 60 yaş üstü nüfustaki artışı gösterdiği gibi, geleceğe dair tahmin yapmayı da mümkün kılıyor. Piramidin dibindeki daralmanın işaret ettiği gibi doğumlardaki azalma ve üstteki kalınlaşmanın gösterdiği yaşlanan nüfustaki artış Türkiye’nin Batı toplumlarına benzer bir yaşlanma trendine girdiğinin işareti.

Sorun bakıma muhtaç yaşlı nüfus artarken, neoliberal çağın ihtiyaçları doğrultusunda devletin küçülerek sosyal devlet rolünün zayıflamasında Burada kaygı verici olan, bu sürecin çok hızlı yaşanması ve kamuoyu kadar devlet kurumlarının da hazırlıksız olması.

Farklılıklarla yaşlanmak Sosyal hizmetlerin çalışma alanı olan «yaşlıların sorunu» ile demografinin konusu olan «yaşlılık sorunu» ve sağlık boyutu ile “yaşlanma ve yaşlılık sorunları” arasında fark var. Sosyal hizmetlerin çalışma alanı olan «yaşlıların sorunu» ile demografinin konusu olan «yaşlılık sorunu» ve sağlık boyutu ile “yaşlanma ve yaşlılık sorunları” arasında paralel ve ileriye dönük olmayan olmayan çözüm arayışları var.

Yaşlılık ve Yaşlanmaya Bağlı Sorunlar 1-Yaşam kalitesinde düşme ve sağlık sorunları 2-Yaşlanan nüfusun emeklilik ve sağlık sistemi üzerinde yarattığı basınca bağlı sorunlar. Demografik yaşlanma, Yaşlı nüfusun sosyal hak ve güvencelerinde zayıflama («prekaryalaşma»). kırılganlaşma 3-Bağımlılık. Yaşlanan ve bakıma muhtaç hale gelen nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için ne tür çözümler geliştirilebilir?

Rol Kaybı - Kopuş (disengagement) Bu üç aşama çevresinde şekillenen toplumsal yaşam, ortalama yaşam süresinin uzamasıyla şekil değiştirmeye başlamıştır. Örneğin, 1950’de bir Fransız iş yaşamından ayrıldıktan sonra 12 yıl kadar yaşarken bugün bu süre erkeklerde 20, kadınlarda 25 yıla kadar uzamıştır H. Cumming ve W. Henry. 1961. Growing Old: The process of disengagement

Rol Kaybı - Kopuş Buna göre yaşlanmayla beraber ortaya çıkan bu sürecin iki boyutu vardır: Bir yandan yaşlılar daha önce sahip oldukları rolleri kaybederler (emeklilikle çalışma yaşamı içindeki rollerini; çocukların evden ayrılmasıyla veya eşin ölümüyle aile içindeki rollerini kaybederler). Diğer yandan, yaşlılar bu rol kaybından dolayı daha içe dönük, eve kapalı, izole bir hayat sürerek dış dünyadan koparlar.

FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER Vücut Ağırlığı: Vücut Kompozisyonu: Kadınlarda yağsız doku miktarı erkeklerden daha azdır. Yağsız doku küt lesindeki azalma, kas miktarında ve kuvvetinde de azalmaya neden olarak yürüyüş ve dengeyi etkiler, düşme ve kırık riskini artırır.

FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER İskelet Sistemi: Yaşlılıkta kemiklerdeki kalsiyumda azalmalar olur. Kadınlar, yaşlılık döneminde, yarısı menopozdan sonraki ilk 5 yılda olmak üzere toplam iskelet kalsiyumunun % 40’ını kaybederler. Bu kayıp yavaşlayarak sürer. Ayrıca, eklem esnekliğinde azalma ve eklem hareketlerinde kısıtlılık nedeni ile hareketlilik azalır. Bu etki, hem besinlere ulaşmada zorluk nedeni ile yetersiz beslenme hem de fizik¬sel aktivite kısıtlığı nedeni ile şişmanlık riski yaratabilir.

FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER Su Metabolizması: Vücuttaki su yüzdesi azalarak % 60’dan % 50’ye düşer. Susama hissinin azalmasına bağlı olarak su alımı azalır. Buna karşılık vücuttan su kaybı fazladır. Su kaybı, su ve diğer sıvı besinlerin fazla tüketilmesi ile telafi edilmezse ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

ORGAN FONKSİYONLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER 1.Tat ve koku duyusunda azalma:. Tat ve koku duyusundaki azalma, yenilen besinlerden hoşlanmamaya ve iştah azalmasına neden olarak beslenme durumu için risk yaratabilir. 2.Tükürük salgısında azalma: Tükürük salgısının azalması sonucu orta¬ya çıkan kuru ağız yakınması besin alımını etkiler, yiyeceklerin yutumunu güçleştirir. Kuru ağız yaşlılığın bir sonucu olmakla birlikte ilaçların etkisi ile de gelişebilir. 3. Ağız ve diş problemleri: Diş sayısında azalma ve takma diş kullanımı bazı besinlerin parçalanmasını ve çiğnenmesini zorlaştırır. Çiğnemenin güçleşmesi tüketilen besin çeşidinde azalmaya neden olarak farklı besin öğelerinin alımını engelleyebilir.

ORGAN FONKSİYONLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER 4. Yutmada güçlük: Yemek borusunun kasılma yeteneğinin yaşla birlikte azalması sonucu ağızda çiğnenen besinlerin yutulması güçleşir. Bu güçlük, yemek yeme isteğini ve sıklığını azaltabilir. 5. Mide fonksiyonlarında azalma: Yaşla birlikte midedeki yiyeceklerin boşalma hızının azalması uzun süreli tokluk hissi yaratır. Uzun süreli tokluk hissi, daha az besin tüketilmesine neden olarak yetersiz beslenme riski yaratabilir. Tüketilen besinlerin emilimini sağlayan enzimlerin aktivitesinde ve miktarındaki azalma sonucu kalsiyum, demir, B12 vitamini ve folik asit gibi bazı besin öğelerinin emilimi azalır. Bu durum kansızlık ve sinir sistemi hastalıkları riskini artırabilir.

ORGAN FONKSİYONLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER 6.Karaciğer ve safra fonksiyonlarında azalma: Safra enzimlerinin azalması sonucu özellikle yağda eriyen vitaminlerin vücuttaki etkinliğinde düşme olur. Karaciğerden kan akım hızı azalır. 7.Barsak fonksiyonlarında azalma: İnce bağırsaktaki değişiklikler sonucunda besin öğelerinin vücutta kullanımı azalır.

8.Bağışıklık sistemi fonksiyonlarında azalma: Bağışıklık hücrelerinin çoğalması yavaşlar, enfeksiyonlara karşı vü¬cut direnci düşer. Yaşlılıkta bağışıklık sistemindeki yetersizlikler sonucun¬da üst solunum yolları enfeksiyonları ve diğer enfeksiyon hastalıkları ile kanserlerin görülme sıklıkları ve neden oldukları ölümler artar. 9.Sinir sistemi fonksiyonlarında azalma: Sinir hücrel¬erindeki kayıp sonucu bilgi depolama, anımsama gibi yeteneklerde azalma olur. Bunama ve depresyon en yaygın görülen belirtilerdir. 10.Enerji metabolizması: Bazal metabolizma hızı yavaşlar. Toplam enerji harcaması ve buna bağlı olarak da kalori gereksinmesi azalır.

YAŞAM BİÇİMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER Yalnız yaşama Eşini kaybetme Aileden ya da arkadaşlardan ayrılma İşten ya da evden ayrılma Fiziksel engel, hareket güçlüğü Yardımcı kişi ve kurumların olmaması Gelir yetersizliği Bağımlılık Sosyal izolasyon Ruhsal problemler (Depresyon veya bunama) İlaç Kullanımı

Bakım ihtiyacı Herkes uzun yaşamayı ister ancak kimse yaşlanmayı istemez Yaşlıların 29.3’ü günlük yaşam aktivitelerini yerine getirebilmek için en az bir alanda bakıma ihtiyaç duyuyorlar

Nörolojik sorunlar Yaşlılıkla beraber görülen nörolojik hastalıklarda en fazla karşılaştıkları üç ana gurup; İnme ya da felç Demans Parkinson Hastalığı

İnme ya da felç(Stroke) Herhangi bir yaşta, herhangi bir zamanda, her iki cinsiyette tüm ırklarda görülebilmesine rağmen inmeyle ilgili en güçlü belirleyici unsur yaş. İnme geçiren yaşlıların yüzde 70`i 65 yaşın üzerinde.İnme görülme sıklığı ise 55 yaşından sonra her 10 yıl için 2 kat artıyor.

Demans : Demans ya da halk dilinde bunama dediğimiz sendrom ise beyin fonksiyonlarının giderek azalması ile kişinin entelektüel ve sosyal yeteneklerini günlük fonksiyonlarını etkileyecek şekilde kaybetmesine yol açıyor. Daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkan demansın 80 yaş üzerindeki yaşlılarda görülme oranı yüzde 20. Beyinde özellikle etkilenen bölgeler hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanları.Demansın ileri aşamalarında hastanın zaman, yer ve kişi oryantasyonları kayboluyor.

Demans ve Alzhemier En fazla rastlanan biçimi `ın belirtisi ise genellikle kısa dönemli bellek bozukluğu.Hasta randevularını unutuyor, bir gün evvel kendisinin kimin ziyaret ettiğini ya da ne yediğini hatırlamıyor. Sonra ki evrelerde dil sorunları, hesap yapma, giyinme güçlükleri ve benzeri zorluklar yaşanmaya başlıyor.Çok yaygın görülse de Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal sonucu değil. Patolojik kökenli bir hastalık.

Parkinson : Parkinson :İlk kez ingiliz doktıor james Parkinson tarafından 1817 yılında titrek felç olarak tanımlanan Parkinson hastalığı ise beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin zarar görmesi sonucunda orataya çıkıyor.Titreme ve yavaş hareket etme gibi vücut denegesini bozan belirtilerle kendini gösteriyor.Yavaş ilerleyen bir hastalık olduğu için ilk başlarda farkedilmesi çok kolay değil.Binde bir sıklıkla görülen, müzmin, ilerleyici ve tedavisi olmayan Parkinson, genellikle orata yaşlarda başlıyor

HALK SAĞLIĞI UYGULAMALARI VE YAŞLANMA; NE KADAR YETERLİ? Türkiye’de, başlangıçta gönüllü kuruluşlar, belediyeler, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yaşlılara yönelik barınma ağırlıklı yürütülen sosyal hizmetler, 1982 yılında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) kanunu ile SHÇEK tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla sağlık ve sosyal hizmetler birbirinden ayrılmıştır. SHÇEK tarafından yaşlılara sunulan sosyal hizmetler, huzurevi ve bakımevi gibi kurum tabanlı hizmetler olarak uzun süre devam etmiştir ve halen kurum temelli sürdürülmektedir.

İlk kez, 2008 yılında çıkarılan bir yönetmelikle, yaşlılar için kurum bakımı dışında bakım yani gündüzlü bakım ve evde bakım hizmetlerinin düzenlenmesi başlamışsa da henüz yaygın, tüm yaşlıları kapsayan ve ulaşılabilir bir hizmet değildir

birinci basamakta yaşlılara yönelik sağlık hizmetleri Ülke genelinde, yaşlılara yönelik sağlık hizmetleri genel sağlık hizmetleri içinde yürütülmektedir. Yaşlıların, bir risk grubu olarak ele alınması ve izlenmesi gerekliliği Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge’de yer almış; bu yönergede yaşlıların yılda iki kez sağlık kontrolünden geçmesi ve gerekli görülenler için sosyal yardım kurumları ile iletişime geçilmesi birinci basamağın görevleri içinde belirtilmiştir Ancak yaşlının sistematik izlemi ile ilgili standartlar ve formlar oluşturularak işlerlik kazanmamıştır.

birinci basamakta yaşlılara yönelik sağlık hizmetleri Sağlıkta dönüşüm sonrasında da aile hekimlerinin sorumlulukları içinde yaşlı sağlığı hizmetleri yer almasına karşın yaşlılara özel bir hizmet planlaması ve uygulaması bulunmamaktadır. Bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını geliştirmeyi ve korumayı ön plana alan Toplum Sağlığı Merkezleri’ne ise yaşlı sağlığı konusunda bir sorumluluk verilmemiştir. Yaşlı sağlığını ilgilendiren ve gündemde olan bir kavram da evde bakımdır.

birinci basamakta yaşlılara yönelik sağlık hizmetleri Yaşlı bakımını da içeren evde bakım hizmetleri, ülkemizde 1990’lı yıllarda gündeme gelmeye başlamıştır. Bu alandaki ilk mevzuat 2005 yılında, ikincisi 2010 yılında çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından evde bakım ile ilgili 2010 yılında çıkarılan yönergede, evde bakım kapsamlı bir sağlık hizmeti olarak tanımlansa da, uygulamada yalnızca yatağa bağımlı hastalara destek sağlanmaktadır.

Yaşlılık ulusal eylem planı Uluslararası Eylem Planı dayanağında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı koordinatörlüğünde hazırlanan ‘Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı’nda gerçekleştirilecek eylemler arasında; Yaşlıların çalışma yaşamına katılımını arttırmak için özel çaba gösterilmesi; Kayıt dışı sektörde çalışan yaşlılara yardımcı olunması; İş yaşamındaki yaş engelinin kaldırılması; Yaşlı çalışanlarının beceri ve yeteneklerine uygun gerçekçi ortam geliştirilmesi; Kırsal alanda yaşlılar arasında bilgi ve deneyim paylaşımının kolaylaştırılması;

Yaşlılık ulusal eylem planı Yaşlıların eğitim ve üretkenlikleri ortaya koyan çalışma ve araştırmaların teşvik edilmesi; Yaşlıların çalışma yaşamında rehber edici, arabulucu ve danışman olarak rol oynamalarının sağlanması; Aile içinde, komşular arasında ve toplumda geleneksel ve geleneksel olmayan kuruluşlar arası yardımlaşmaların desteklenmesi ve güçlendirilmesi;

Yaşlılıkta boş zaman, hobiler ve sosyo- kültürel faaliyetler Boş zaman; bireyin özgürce istediği gibi kullanabildiği ve seçeceği bir faaliyetle uğraştığı zaman olarak tanımlanır. Emeklilik, yani çalışmanın sona ermesi, insanın önünde yapmaktan keyif alacağı şeyler için yeterli zamanın doğması anlamına da gelmektedir. Emeklilikten sonra, yaşlıların bu dönemi, ilgi gösterdikleri konularda potansiyellerini geliştirecek şekilde kullanmaları, bu noktada hayati önem taşımaktadır Yaşlıların kendilerini değersiz, işlevsiz ve işe yaramaz hissettikleri bu dönemde, kendilerine mutluluk veren ve keyif alabilecekleri faaliyetlerde bulunmaları oldukça önemlidir. .

Sağlık durumu, sosyo-ekonomik düzey ve eğitim düzeyi gibi etkenler yaşlının bu zamanı nasıl geçirebileceği konusunda koşullarını oluşturmaktadır. İlerleyen yaşta yapılan aktivitelerin birçoğu pasif ve ev merkezlidir. Kültürel faaliyetlere harcanan zaman daha azdır. Yaşlılar daha sıklıkla zamanlarını, tv izleyerek, arkadaşziyaretleri yaparak ve okuyarak geçirmektedirler

TEŞEKKÜR EDERİM.