A.DIŞ TİCARETİN ÜRETİM ÜZERİNE ETKİSİ DIŞ TİCARETİN ÜRETİM VE REFAH ÜZERİNE ETKİLERİ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Bölüm 20 Çıktı (Output) ve Toplam Talep (Aggregate demand)
Advertisements

İŞLETMELERİN ÇEVRESİ VE ÇEVRE FAKTÖRLERİ
Kısa Vadede Toplam Çıktı
İKTİSAT FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ Para Teorisi ve Politikası
FAİZ ORANI DAVRANIŞI.
Bölüm 5 Tüketici Tercihi ve Talep
9. BÖLÜM Faktör Piyasası-1.
Döviz Piyasası ve Döviz Kurunun Belirlenmesi
Büyümenin Bileşenleri Yada Belirleyicileri
Toplam Talep ve Toplam Arz.
Makroekonomi ... ekonominin bütünüyle ilgilenir
N Para ve sermaye piyasaları n Yatırımlar n İşletme Finansı Finans birbiriyle ilgili üç alanı içerir:
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
Toplam Talep ve Toplam Arz.
Makro İktisat İktisadi Analiz
Uluslararası İşletmecilik Kısım 3 Bölüm 9 – Ödemeler Dengesi
Ünite 9 ENFLASYON PROF. DR. TÜMAY ERTEK
MAKROEKONOMİK ANALİZ 2 YATIRIM Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli.
Tüketici tercihinde etkili dört bileşen
Klasik ve Keynesçi İktisat
MAKRO EKONOMİ POLİTİKALARI VE TARIM SEKTÖRÜ İLİŞKİLERİ
MAKRO EKONOMİYE GENEL BAKIŞ
Cari Denge Tanımı Dr.Dilek Seymen. Cari Dengeyi iki farklı özdeşlikle tanımlamak mümkün,
Keynezyen Analiz ve IS-LM Modeli
Faiz Oranlarının Davranışı
Doç. Dr. Ahmet UĞUR İnönü Üniversitesi İktisat Bölümü
İŞLETMELERİN KURULUŞU
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
Ders 8 Temel Analiz Hüseyin İlker Erçen
TÜKETİMİ DİĞER ETKİLEYEN FAKTÖRLER
MİLLİ GELİRİN HESABI.
YATIRIM TALEBİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
PARA POLİTİKASI.
EŞ ÜRÜN ANALİZİ.
Uluslararası faktör hareketleri
Mühendislik Ekonomisi
BÖLÜM 3 EKONOMİLERDE TEMEL SORUNLAR
Emek Arzı; reel ücretin yanı sıra, gelecekteki kazançlar, alternatif işin fırsat ücreti, sosyal yardımlar ile zevk ve tercihlerin bir fonksiyonudur. Diğer.
Uluslararası Faktör Hareketleri
Soru 7 Gümrük Birliğinin Türkiye’nin ekonomisi üzerinde etkilerini Türkiye’nin beklentileri ve gerçekleşenler üzerinden tartışınız?
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
FİYAT DÜZEYİ TEORİLERİ
Sermaye Maliyeti *Firmalar sadece özkaynaklarını projelerin
MAKRO EKONOMİ 2. HAFTA.
Üçüncü Bölüm Talebin Arka Planı: Tüketici Teorisi.
©McGraw-Hill Education, 2014
UluslararasI tİcaret teorİsİ Analİzlerİ
 Bölüm 2: Piyasa Ekonomisi ve Fiyatların Oluşması Kaynak: Yönetim Ekonomisi – Prof. Dr. İ. Özer Ertuna.
Toplam çıktı Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen (arz edilen) toplam mal ve hizmet miktarıdır. toplam gelir Belirli bir dönemde üretim faktörlerinin.
ULUSLARARASI TİCARET TEORİSİ ANALİZLERİ: ARZ VE TALEP MODELLERİ
MAKRO EKONOMİYE GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
Milli Gelir ve Fiyatların Genel Düzeyi: Toplam Talep ve Toplam Arz
KLASİK MAKRO EKONOMİK MODEL
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
Uluslararası İşletmecilik Kısım 3 Bölüm 9 – Ödemeler Dengesi
TEMEL MİKROEKONOMİ 1.GİRİŞ.
Sermaye Maliyeti Sermaye maliyeti; kullanılan veya kullanılması planlanan her çeşit kaynağın, maliyetlerinin ağırlıkları dikkate alınarak ortalamasının.
Emek Arzı; reel ücretin yanı sıra, gelecekteki kazançlar, alternatif işin fırsat ücreti, sosyal yardımlar ile zevk ve tercihlerin bir fonksiyonudur. Diğer.
Sermaye Maliyeti Sermaye maliyeti; kullanılan veya kullanılması planlanan her çeşit kaynağın, maliyetlerinin ağırlıkları dikkate alınarak ortalamasının.
Sermaye Maliyeti Sermaye maliyeti; kullanılan veya kullanılması planlanan her çeşit kaynağın, maliyetlerinin ağırlıkları dikkate alınarak ortalamasının.
DÖVİZ VE DÖVİZ PİYASASI
Para, Banka ve Finansal Piyasaları Niye Çalışıyoruz?
Yrd. Doç. Dr. Akın Usupbeyli
Alternatif Makro Modeller: Klasik İktisat
Esnek Döviz Kuru Sisteminde Para Politikası
İÇİNDEKİLER Sermaye Maliyeti ve Sermaye Yapısı Kararları
Alternatif Makro Modeller: Keynesyen İktisat
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-1 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
Sunum transkripti:

A.DIŞ TİCARETİN ÜRETİM ÜZERİNE ETKİSİ DIŞ TİCARETİN ÜRETİM VE REFAH ÜZERİNE ETKİLERİ

1930 yılından sonra üretim imkanları eğrisi dış ticaret teorisinde de kullanılmaya başlandı. Üretim imkanları eğrisi ya da doğrusu daha doğrusu daha giriş bölümünde gördüğümüz gibi, bir toplumda mevcut üretim faktörleri stoku ile üretilebilecek iki mal bileşimleri gösterir. Bu eğrinin eğimi bize üretilen bir birim malın alternatif maliyetini verir. Nasıl tüketici kayıtsızlık eğrisi bize malların marjinal ikame oranını veriyorsa, üretim imkanları eğrisinin bir noktasındaki eğimi alternatif maliyeti verir.

Üretim imkanları eğrisi alternatif maliyete göre, bir doğru şeklinde, konkav veya konveks olur. Analizimi basit düzeyde yapmak istediğimizden x malının fırsat maliyetinin sabit olduğunu varsayacağız. Yani ilave her x malı üretimi için devamlı y malından aynı üretim miktarından vazgeçilecektir. Bu durumda üretim imkanları eğimi y/x olan bir doğru şeklinde olur. X malının alternatif maliyetinin sabit olması için üç koşul gereklidir.

1)X ve Y mallarının reel maliyetlerinin sabit olması gerekir; 2)Üretim faktörleri hep aynı kat sayı ile birleşmelidir; 3)Bu birleşim oranının faktörlerin nispi bolluğunda uyumlu olmalıdır.

Şimdi mukayeseli üstünlükler için verdiğimiz örneğe dönelim. A ülkesi yalnız kumaş üretirse 400 metre, yalnız şarap üretirse 400 litre üretecektir. C ülkesi yalnız kumaş üretirse 200 metre ve yalnız şarap üretirse 300 litre üretecektir. Alternatif maliyetlerin sabit olması koşuluyla, A ve C ülkesi için üretim imkanları doğrusunu çizelim.

Şekil de görüldüğü gibi A ülkesinde iş bölümünden önce 1 metre kumaş 1 litre şaraba eş değerdir. C ülkesinde 1 litre şarap 2/3 metre kumaşa eş değerdir. Oysa uzmanlaşmadan sonra ülkelerin teklif ve talep çizelgelerine göre mübadele oranı 1 metre kumaş 1.3 litre şarap olsun. A ülkesi 100 metre kumaş verirse, 130 litre şarap alacaktır. Bu şekilde bulunan ÜİD2nin eğimi bize şarabın (YX) alternatif maliyetini vermektedir. Dış ticaret sayesinde şarabın alternatif maliyeti küçülmüştür. A ülkesi daha çok miktarda mal elde edebilmektedir.

C ülkesi 1 litre şarap 0.66 metre kumaşken, iş bölümünden sonra 0.77 metre kumaş olmuştur. Yani C ülkesi 100 litre şarap verirse 77 metre kumaş alabilecektir. Bu verilerden yararlanarak çizdiğimiz ÜİD2nin eğimi kumaşın alternatif maliyetini vermektedir. Dış ticaret sayesinde Y nin yani kumaşın alternatif maliyeti düşmüştür. Bu nedenle A ve C ülkelerinde üretilebilecek daha doğrusu tüketilebilecek mal bileşimini gösteren üretim imkanları doğrusu yukarı kaymıştır.

B.DIŞ TİCARETİN REFAH ÜZERİNE ETKİSİ

Tüketicinin dengesini sırasal fayda yaklaşımıyla incelerken eş-fayda ya da kayıtsızlık eğrilerinin özelliklerini de gördük. Dış ticaretin faydasını açıklamada toplumsal eş-fayda eğrileri bireysel eş-fayda eğrilerinin toplamından hareketle de bulunabilir. Bireysel tercihlerden hareketle 2 mal için toplumsal eş- fayda eğrilerinin elde edilmesi bazı önemli varsayımlara dayanır.

Şöyle ki: -Toplumdaki bireylerin gelir ve zevkleri aynı olmalıdır. -Başlangıçta iki malın iki bireye dağılımı marjinal ikame oranları eşit olacak şekilde olmalıdır. Yani eş-fayda eğrileri benzer olmalıdır. -Zamanla değişmeler olsa da, yine önceki dağılım aynen devam etmelidir.

Bu koşulların bir araya gelmesi çok zor olduğundan bireysel kayıtsızlık eğrilerinden hareketle toplumsal kayıtsızlık eğrilerinin elde edilmesi tercih edilmez. Bu güçlükleri aşmak için toplum başında planlayıcı bir yönetimin bulunduğu bir birey gibi düşünülmektedir. Böylece doğrudan toplumsal eş-fayda eğrilerinin çizilmesine geçilmektedir. Ama tüm varsayım ve gayretlere karşın, bu tip analizler fazla bir değer taşımaz.

Üretim imkanları doğrusunu, bireyin bütçe doğrusu gibi düşünmek gerekir. Çünkü toplumsal düzeyde üretim ve gelir paralel gelişir. Şekilde toplum bir no lu üretim imkanları doğrusu ile (İ1) eş-fayda (İ2) eş- fayda eğrisine ulaşmıştır. O halde dış ticaret toplumsal refahın yükselmesine neden olmuştur.

IV.ULUSLARARASI FAKTÖR HAREKETLERİ Malların yanında üretim faktörlerinden emek ve sermayede uluslararasında hareket ederler. Bu iki üretim faktörü kadar yoğun olmamakla beraber,teknoloji ve müteşebbis faktörünün uluslar arası hareketi de XX. Yüzyılda önem kazanmıştır.

A.ULUSLARASI SERMAYE HAREKETLERİ Uluslar arası sermaye hareketlerinin nedenleri çok çeşitlidir. Bu sermaye hareketlerini resmi krediler, dolaysız yatırımlar ve portföy yatırımları şeklinde üçe ayırmak mümkündür.

1.S ERMAYE H AREKETLERININ N EDENLERI Sermaye hareketlerine sermaye ithal eden ülke açısından ve sermaye ihraç eden ülke açısından bakabiliriz. Bir ülkede tasarruf, iç tasarruf ve dış tasarruf toplamından oluşur. Sermaye ithaline, yani dolaylı ve dolaysız yabancı yatırımlara, yardımlara ve hibelere dış tasarruf diye bakılır. Yabancı sermaye ülkede tasarruf dolayısıyla yatırım düzeyini yükselterek kalkınmaya destek olur. İthal olunan yabancı sermayenin kalkınmaya destek olabilmesi,tüketime ve israfa gitmeden doğrudan yaptırımlara dönüşmesine bağlıdır. Tüketime giden yabancı sermaye de faydalı olmakla beraber, kalkınma bakımından etkileri çok zayıf kalır.

Bir ülkenin yabancı sermayeden yeterince yararlanabilmesi için, gerekli alt yapıya, yatırımları verimli kılacak yetenekli insan gücüne ve yeterli büyüklükte bir piyasada sahip olması gerekir. Siyasi ve ekonomik istikrar, güven yabancı sermayeyi cezbeden önemli faktörlerdir. Yabancı sermaye ihlali ülkeye döviz kazandırır. Ve ödemeler bilançosu açıklarının kapanmasına katkıda bulunur. Ülkeye gelen yabancı sermaye ileride geri dönebileceğinden döviz darboğazı yaratması mümkündür. Bu nedenle ülkenin zamanı geldiğinde geri ödeme kapasitesine sahip olabilmesi için, gelen sermayenin döviz girdisi sağlayan alanlara yönelmesi gerekir.

Sermaye ihraç eden ülkeler açısından, kredi ve yardımlarda siyasi nedenlerin ağır bastığı görülür. Gelişmiş ülkeler için dış yardım ve krediler dış politikanın önemli bir aracı olmuştur. Bunun en güzel örneği İkinci Dünya Savaşından sonra ABD’nin Avrupa’ya Marshall planı çerçevesinde yaptığı yardımlar oluşturur. Bu politik amaç yanında az gelişmiş ülkelere insancıl amaçlarla da yardım yapılmakta ve kredi verilmektedir.

Dolaysız yatırım ve portföy yatırımlarında esas amaç ekonomiktir. Sermaye ihraç eden ülke sakinleri kar amacı ile bu tür faaliyetlere girerler. Portföy yatırımlarında kar payı, fiyat artışı, faiz oranı ve döviz kuru beklentileriyle gelir elde etme amacı vardır. Hisse senedine yapılan plasmanlarda kar payı, fiyat artışı ve döviz kuru tahmini önemli olurken, tahvile olan plasmanlarda faiz oranı belirleyici olur.

2.S ERMAYE H AREKETLERININ Ç EŞITLERI Uluslar arası sermaye hareketleri; dolaysız yatırımlar, portföy yatırımları ve kalkınma kredileri şeklinde üçe ayrılabilir. Dolaysız yatırımlarda bir firma yabancı bir ülkeden doğrudan yatırım yapar. Ya da iştirak halinde yatırımlarda bulunur. Bu yatırımlar şube açma ve ülkedeki milli şirketlerle ortaklık kurma şeklinde gerçekleşir.

Bu tür yatırımların esas amacı kardır. Bu nedenle yatırım yapılacak ülkede, üretim maliyetlerini etkileyen, altyapı, ücret, faiz, hammadde fiyatları ve hukuki mevzuat gibi faktörler dikkatli bir incelemeden geçirilir. İkinci olarak da firma gelirlerini büyük ölçüde belirleyen pazarın genişliği ve talep yapısı gibi faktörleri değerlendirilir. Sermaye ithal eden ülkelerdeki siyasi ve ekonomik istikrar her zaman başta gelir.

Portföy yatırımlar bir yabancı ülkede hisse senedi ve tahvil satın alınarak yapılır. Bu tür yatırımlarda, kar payı, fiyat artışı ve döviz kuru beklentileriyle faiz oranı önemlidir. Bu tür yatırımlar spekülatif kar beklentileri nedeniyle de yapılır. Bu amaçlarla büyük bir sermayenin yani sıcak paranın uluslararasında mekik dokuduğu görülür. Sıcak para hareketleri ve spekülasyonlar zaman zaman ekonomik istikrara zarar verirler.

Diğer koşullar aynıysa, uluslar arası piyasada kısa vadeli sermaye hareketi,yani sıcak para faiz oranı ve hisse senedi getiri oranı yüksek olan ülkelere yönelir. Bu tür sermaye hareketlerinde ülkedeki döviz kurunun geleceğine ilişkin tahminler de etkili olur. Kalkınma kredileri, uzun vadeli ve düşük faizli borç şeklinde verilmektedir. Bu tip krediler resmi ve özel hüviyette olur. Bu alanda, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve Uluslar arası Finansman Kurumu gibi kuruluşlar büyük krizler sağlarlar.

Teknoloji transferine de sermaye hareketi şeklinde bakılır. Teknoloji, üretimde emeğin ve sermayenin verimliliğini artırarak, ülkede üretimin artmasına ve dolayısıyla kalkınmaya yardım eder.

İleri teknolojiler ve yenilikler kural olarak gelişmiş ülkelerde üretilmektedir. Az gelişmiş ülkeler bu yenilik ve teknolojilere ancak sermaye ithali, lisans anlaşmaları ve teknik yardımlar yoluyla sahip olabilirler. 17. ve 19. yüzyılda teknoloji ilkel olduğundan, teknoloji transferi için fazla sermayeye ve ileri bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa günümüzde, teknoloji ithali sermaye yoğun üretim yöntemleri sayesinde yapılabilmektedir. İleri teknoloji içeren üretim yöntemlerinde yetişmiş ve bilgili insan gücüne de ihtiyaç vardır.

3.S ERMAYE H AREKETLERININ E TKILERI Uluslar arası tazminat, yardım ve hibe şeklindeki transferlerin yaratacağı sonuçlar tartışmalara neden olmuştur. Bu tartışmalarda J.M.Keynes ve Ohlin ön safta yer almıştır.

Bu tür transferlerin etkisini bir örnekle açıklamaya çalışalım. A ülkesinden B ülkesine 1000 dolar tazminat ya da yardım verilirse, B de gelir 1000 dolar artarken A da 1000 dolar düşür. Ama B’nin gelir artışı ithalatını ve dolayısıyla A’nın ihracatını artıracaktır. Bu mekanizmayla A verdiğini kısmen geri almış olacaktır. İthalat ve ihracatın etkilerine bir de fiyat hareketleri eklenince, bu tür sermaye transferinin yardım alan ülkeye pek yaramadığı görülür.

Doğrudan yatırımların etkileri daha farklıdır. Bu yatırımlar sermaye ithal eden ülkede, üretim, gelir ve istihdam düzeyi yüksektir. Aynı şekilde dolaysız yatırımlar dışsal ekonomikler yaratarak olumlu sonuçlar gösterirler. Doğrudan yatırımlar gelirken döviz girdisi sağlamasına karşılık, dışarıya sürekli kar transferi yaparlar. Bu yüzden bu tür yatırımların yapıldığı alan önemlidir. İthal sermaye ile yapılan yatırımlar ihraç yoluyla döviz sağlıyorsa ya da ithal ikamesi sonucu doğuruyorsa ekonomide döviz sorunu yaratmazlar.

Bu açıklamalar, doğrudan yatırımların yarattığı fayda ve neden olduğu sakıncalar dikkatle incelenerek, yani fayda-maliyet analiz yapılarak değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir

B.ULUSLARARASI İŞ GÜCÜ HAREKETİ Uluslar arası insan hareketleri bir çok nedenle meydana gelmektedir. Savaş, siyasi sığınma, azınlık göçü gibi nedenleri bir yana bırakarak yalnız ekonomik nitelikli emek hareketi üzerinde duracağız.

Ülkelerde yaşam düzeyi, çalışma koşulları ve ücretler büyük farklılık gösteriri. Bu sebepten dolayı işsizliğin yüksek ve ücretlerin düşük olduğu ülkelerden yüksek ücret ödeyen gelişmiş ülkelere doğru bir emek akımı bulunmaktadır. Bir ülkeden göç etmenin sağladığı yararlara karşın, göç eden bir maliyete katlanmak zorundadır. Bu maliyetin bir kısmı manevi ve psikolojik niteliktedir. Çoğu defa bir kimsenin ailesini ve doğup büyüdüğü ülkeyi ve ortamı terk etmesi manevi ızdıraplara neden olur.

O halde düşük ücretli ülkeden yüksek ücretli ülkeye göç eden insan, bir yandan gelir durumu ve öte yandan göçün neden olacağı maddi ve manevi maliyeti hesaplamak durumundadır. Uluslar arası iş gücü hareketleri yasal ve idari engeller yüzünden sınırlı kılınmıştır. Bu sınırlamalara ırk, medeniyet, din ve kültür farklılıklarının yarattığı engelleri de eklememiz gerekir.

En büyük iş gücü hareketi 1820’den sonra Avrupa’dan ABD’ye doğru olan harekettir yılına gelindiğinde Avrupa’dan ABD’ye giden insan sayısı 36 milyonu bulmuştur. İkinci büyük iş gücü hareketi 1960’dan sonra Batı Avrupa ülkelerine doğru olan akımdır.

1.İ ŞGÜCÜ A RZı Nüfus artış hızı yüksek ve ücret düzeyi düşük olan ülkeler çoğunlukla niteliksiz emek arzı yapmaktadırlar. Bu şekildeki emek arzı işsiz kitlelerden oluşabileceği gibi iş sahibi olan ve daha yüksek gelire talip olanlardan da oluşabilir. Emek arzı genellikle az gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru olmaktadır. Esasen bir ülke içinde de işgücü hareketi gelişmemiş bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru olmaktadır.

2.İ ŞGÜCÜ T ALEBI Nüfus artış hızı düşük ve işgücü kıt olan ülkeler uluslar arası emek piyasasında emek talep ederler. Bu ülkeler bu yollarla emek darboğazını aşmayı amaçlarlar. Yeterli işgücü olmayan ülkeler gibi yeterli kalifiye personele sahip olmayan ülkelerde işgücü talep etmek zorundadırlar. Batılı ülkelerin yaptıkları işgücü talebi, daha çok kendi vatandaşlarının rağbet etmedikleri iş alanları içindir.

3.İ ŞGÜCÜ İ HRACıNıN F AYDA VE S AKıNCALARı İşgücü ihraç eden bir ülkede işsizlik azalır. İkinci olarak işgücü ihracatı sayesinde ülke döviz geliri sağlar ve ekonomideki toplam tasarruflar artar. Yurtdışına çalışmaya giden insanlar yurda gönderdikleri dövizlerle ödemeler bilançosu olumlu bir gelişme gösterir. Yurtdışında çalışanlar gelirlerinin bir bölümünü tasarruf edeceklerinden, ülkenin tasarruf gücü artar.

Bundan başka yurtdışına giden insanlar nedeniyle ülkede tüketim azalacağından bu nedenle de iç tasarruf miktarı artar. Ülkeye döviz girişi ve tasarrufların artması hem döviz sorunlarının çözümüne yardım eder ve hem de kalkınmayı kamçılar. ilk hamlede sağlanan bu yararlar yanında orta ve uzun vadede dışarıya gidenler yeni meslekler elde ettiklerinden ülkenin beşeri sermayesi gelişir. Çünkü; bilgi, yetenek ve beceri tıpkı fiziki sermaye gibi üretim dışına yol açar. Yeni meslek ve ileri bilgiler elde eden bu insanların yurda dönmeleri ülkede beşeri sermayenin artması demektir.

Yurtdışına yetenekli meslek sahiplerinin gitmesi emek ihraç eden ülkeler bakımından olumsuz sonuçlar doğurur.özellikle beyin göçü bir ülke için kan kaybı demektir. İşgücü ithal eden ülkeler ise bu sayede kalkınma ve büyümelerini bloke eden emek darboğazını aşarlar. Emek ithal eden bir ülkede ücret yükselmeleri ve ardından da maliyetlerin artması durur.

İşgücünü kabul eden ülkelerde farklı sosyal ve kültürel yapı gelen insanların topluma uyumunu ve entegrasyonunu zorlaştırmaktadır. Gelen işgücünün sosyal ve psikolojik entegrasyonunun yapılamaması önemli sorunlar yaratır. Bu nedenlerde yurt dışına çalışmaya giden insanlar gelecek nesiller için kendilerini kısmen feda etmektedirler. Bu yabancı diyarlarda yetişen yeni nesiller de anavatandaki din, kültür ve ahlak kurallarından uzak kalabilmektedirler.

BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.