HÜSEYİN CAHİT YALÇIN (1875-1957)
HAYATI İstanbullu bir aileye mensup olan Hüseyin Cahit 1875 yılında Balıkesir’de doğdu. Edebiyat hayatına hikâye, roman ve mensur şiir yazarak başlayan Hüseyin Cahit, daha sonra gazetecilik, eleştiri ve çeviri alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat-ı Cedide’nin önemli isimlerinden biri olan sanatçı, Mektep ve Servet-i Fünun dergilerinde çalışmış; Meşrutiyetten sonra Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazımla Tanin gazetesini çıkarmış ve siyasi hayata atılmıştır.
EDEBİ KİŞİLİĞİ Hüseyin Cahit’in edebî hayatı Servetifünun edebiyatından öncesinde, Ahmet Mithat Efendi’nin telif ve tercümelerini okuduğu dönemde başlar. Bu dönemde okuduğu hikâye ve romanlardan esinlenerek “Nadide” adlı ilk romanını da yayımlamıştır. Daha sonraları ilgi duyduğu ve edebî kişiliğinin oluşmasında önemli etkilere sahip olan Fransız edebiyatının da etkisiyle birçok nesir türünde eser verse de o Servetifünun Edebiyatı içinde eleştiri yazılarıyla tanınmıştır.
İlk önce Muallim Naci döneminden kalma eski edebiyat taraftarlarına verdiği cesur cevaplarla Servetifünun Edebiyatının bir nevi sözcüsü durumuna gelmiştir. Daha sonraları Edebiyat-ı Cedidecileri Dekadanlıkla suçlayan Ahmet Mithat Efendi’yle de çok sert tartışmalara girmiştir. Hüseyin Cahit’in tüm yazıları elbette münakaşalardan oluşmaz. Sanatçı, Avrupa edebiyatına ait bazı yazılar kaleme alarak da bu edebiyatı tanıtmayı amaçlar. Bu münakaşa ve edebî çalışmaları 1910 yılında yayımladığı “Kavgalarım” adlı eserinde toplar.
Hüseyin Cahit’in kullandığı dil, diğer Servetifünun sanatçılarına göre daha sade ve yapmacıksızdır. Bu durum sadece yazarın eleştiri yazılarında değil, hikâye ve romanlarında da böyledir. Hüseyin Cahit’in dilindeki bu sadeliğin en önemli nedeni edebî kişiliğinin oluştuğu dönemde yöneldiği Fransız edebiyatından dolayı Arapça ve Farsça kelimelere tam anlamıyla hâkim olamamasıdır. Sanatçı bu durumu: “Rauf’un ve benim bu sadeliğimiz, doğrusunu isterseniz cehaletimizden ileri geliyordu. Cenap’ın Arapçasını, Fikret’in kamusunu bize verseniz, bak neler yazardık. En cahili Rauf’la bendim. Bundan dolayı Türkçe yazdık.” sözleriyle açıklar.
Servetifünun döneminde eleştiri yazılarıyla tanınmıştır Servetifünun döneminde eleştiri yazılarıyla tanınmıştır. Servetifünun’a yöneltilen eleştirilere verdiği yanıtlarla öne çıkmıştır. Eski edebiyata karşı yeniliği ve yeni edebiyatı savunan yazılar yazmıştır. Gazetecilik yönü de vardır. “Tanin” gazetesini çıkarmıştır. Realizm akımının etkisinde kalmıştır. Romancılığa başladığında Ahmet Mithat’ın etkisindedir.
Hikâyeleri teknik açıdan pek başarılı değildir; ancak olayların anlatımında yazar başarılıdır. Eserlerinin konularını Rumlar ve diğer azınlıklardan alan sanatçı, eserlerinde İstanbul dışına pek çıkmamıştır. Oluşturduğu tipler Batıya özenen zengin ve aydın kişilerdir. Yerli ve orta sınıf kişilerine çok az yer vermiştir. “Sanat için sanat” anlayışını savunmuştur. Ona göre edebiyatın amacı sanattır; edebiyat bir araç değil, amaçtır.
İklimin insanlar üzerinde etkisi olduğunu, bunun da dolaylı olarak edebiyata yansıdığını ortaya koyar. Edebiyat ile coğrafya arasında bir ilişki olduğuna inanır. Fransızcadan çevirdiği ve Fransız İhtilalı’nı konu alan “Edebiyat ve Hukuk” adlı makalesi, Servetifünun dergisinde yayımlanınca bu dergi kapanmış ve Servetifünun Edebiyatı sona ermiştir. Fransız ve İtalyan edebiyatından bazı roman ve öyküler çeviren sanatçı, çeşitli konulardaki bilim eserlerini “Oğlumun Kütüphanesi” başlığı altında yayımlamıştır.
Roman: Nadide, Hayal İçinde ESERLERİ Roman: Nadide, Hayal İçinde Hikâye: Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiyye Sahneleri, Niçin Aldatırlarmış Hatıra: Edebî Hatıralar, Siyasal Anılar Biyografi: Talat Paşa Eleştiri: Kavgalarım
HAZIRLAYAN ŞAKİR HANTAL