Yrd. Doç. Dr. Gülşah SEZEN VEKLİ DOLAŞIM SİSTEMİ Yrd. Doç. Dr. Gülşah SEZEN VEKLİ
DOLAŞIM SİSTEMİ Hücrelere gerekli olan maddeleri (besin ve oksijen) getiren ve hücrelerde oluşan artık maddeleri (karbondioksit ve amonyak gibi) boşaltım organlarına taşıyan sisteme dolaşım sistemi denir.
Dolaşım sisteminin görevleri; Organ ve dokuları oluşturan hücrelere; O2 ve CO2 taşınması Sindirim sisteminden besinlerin alınıp gerekli yerlere taşınması Fazla su ve metabolik artıkların böbreklere taşınması Vücut içinde açığa çıkan ısının vücut yüzeyine dağıtılması Endokrin salgıların hedef hücre ve organlara taşınması ........
Kalp Kalp, göğüs boşluğunda, diyaframın üstünde ve iki akciğerin arasında, herkesin, yaklaşık kendi yumruğu büyüklüğünde, koni şeklinde bir organdır. Kalp, kanı tüm vücuda pompalayan bir organdır.
Kalp; Oksijeni azalmış olan kanı venler (toplar damar) aracılığıyla alıp oksijenden zengin hale gelmesi için akciğerlere gönderen ve daha sonra tüm vücudumuza taşınması için arterlere(atardamarlara) pompalayan bir pompa olarak tanımlanabilir.
Büyüklüğü kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama 14 cm uzunluk ve 9 cm genişliğindedir. Ağırlığı ise kadınlarda 250-280 gr erkeklerde ise 280-300 gr ağırlığındadır.
Kalp dıştan içe doğru 3 tabakadan oluşmuştur.
1-Dış tabaka (Perikard) Kalbi bir torba gibi saran saydam bir zar tabakasıdır. İç ve dış olmak üzere 2 zardan oluşmuştur. Dış zar kalın ve lifli, iç zar ise daha incedir. Dış zardan çıkan uzantılar; göğüs kemiğine, diyaframa ve kalbe giren-çıkan damarlara yapışıktır. Bu zarların arasında perikard boşluğu denen bir boşluk bulunur. Bu boşlukta kalbin hareketini kolaylaştıran bir sıvı bulunur.
2-Orta tabaka (Miyokard) Kalbin kas tabakası (istemsiz çalışan çizgili kas) Kalbin en kalın tabakası Bu tabakada sinir sitemine ait sinir telleri ve sinir düğümleri bulunur.
3-İç tabaka Kalbin iç yüzeyini döşeyen ince ve parlak tabaka Bağ dokuları, kan damarları ve özelleşmiş kalp kası liflerini(purkinje lifleri) içerir. İçeriye verdiği uzantılarla kalp kapakçıklarını oluşturur
Kalbin yapısı Kalp, üstte iki kulakçık (atrium), altta iki karıncık (ventrikulus) olmak üzere dört boşluktan oluşur. Kalbin sağ bölümünde, sağ kulakçık ve sağ karıncık bulunur. Sağ kulakçığa üst ana toplar damar ile alt ana toplar damar bağlanır. Sağ karıncıktan ise akciğer atar damarı çıkar. Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında üçlü kapakçık (trikuspit) bulunur. Kalbin sol bölümünde, sol kulakçık ve sol karıncık bulunur. Sol kulakçık ile sol karıncık arasında ikili kapakçık (bikuspit) bulunur. Kulakçıklar; kalbin kanı toplayan; karıncıklar ise kanı pompalayan bölümleridir.
Kalbin yapısı Kalbin kulakçıklarına; toplar damarlar açılır. Sağ kulakçığa üst ve alt ana toplar damarı (kirli kan taşır) ile kalbin kendi damarlarının birleşmesiyle oluşmuş koroner sinus açılır. Sol kulakçığa ise akciğerden gelen dört akciğer toplar damarı (temiz kan taşır) açılır
Kalbin yapısı Kalbin karıncıklarından atardamarlar çıkar. Sağ karıcıktan kirli kanı akciğerlere taşıyan akciğer atardamarı, Sol karıncıktan temiz kanı bütün vücuda dağılmasını sağlayan aort atar damarı çıkar. Atar damarların ağız kısmında; kalpten çıkan kanın geri dönmesini engelleyen sigmoid kapakçıklar bulunur
… Kalbin sol tarafı daima temiz kan, sağ tarafı ise daima kirli kan taşır. Atardamarların hepsi temiz kan taşır (Akciğer atardamarı hariç) Toplardamarların hepsi kirli kan taşır (Akciğer toplardamarı hariç)
Kalbin çalışması (Ritmus) Sempatik sinir siteminin etkisiyle düzenli bir şekilde kasılıp (sistol) gevşeyerek (diastol) bir taraftan kanı kulakçıklara çeker, diğer taraftan vücuda dağıtır. Kulakçıklarla karıncıkların kasılması birbirine zıt olarak gerçekleşir. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer Kulakçıkların ikisi aynı anda kasılarak kanı karıncıklara; Karıncıklar aynı anda kasılarak kanı atardamalara iletirler.
Kalp atışı Her kalp atışı bir kasılma ve gevşemeyi kapsar.
Kalbin Çalışmasını Etkileyen Faktörler 1- Sinirler Otonom sinir sistemine ait sempatik sinirler kalp atışını hızlandırır, parasempatik sinirler (vagus siniri) kalp atışını yavaşlatır. 2- Hormonlar Asetil kolin hormonu kalp atışını yavaşlatır, adrenalin ve tiroksin hormonu ise kalp atışını hızlandırır. 3- Sıcaklık Sıcaklık arttıkça S.A düğüm uyarılır ve kalp atışı hızlanır. 4- CO2 miktarı Kandaki CO2 ‘nin artması kalp atışını hızlandırır. Kandaki 02 miktarının azalması da kalp atışını hızlandırır. 5- Kimyasal Maddeler Kafein ve tein kalp atışını etkiler.
DAMARLAR Kanın vücutta dolaşmasını sağlayan yapılar Atardamarlar (Arter) Toplardamarlar(Ven) Kılcal damarlar(kapiller) olmak üzere 3 çeşittir.
Atardamarlar Kalbin karıncıklarından çıkan damarlar Çıkış kısımlarında Sigmoid kapakçıklar bulunur Kalp gibi 3 tabakadan oluşur En dışta bağ dokudan yapılmış ince bir tabaka Ortada, asıl damarı oluşturan kas tellerince bol esnek teller(damarın elastikiyetini sağlar) İçte ise tek sıralı epitelyum hücrelerinden oluşan endotelyum tabakası bulunur.
Atardamarlar Kanı kalpten diğer organlara taşır. Oksijen bakımından temiz kan taşırlar. Çapları dar ve yapısındaki elastik liflerin miktarı fazladır. İç yüzeyleri kaygan ve pürüzsüzdür kanın akış hızı yüksektir.
Atardamarlar Kanın akış yönü kalpten vücut çeperlerine doğrudur. Atardamarlarda kanı ilerlete iki kuvvet Karıncıkların kasılmasıyla oluşan itme gücü Atardamarların yapısındaki esneklikten ileri gelen itme kuvveti
Tansiyon Atardamarlara pompalanan kanın damarların çeperlerine yaptığı basınca ‘tansiyon’ denir. Doktorlar büyük tansiyona sistolik, küçük tansiyona ise diyastolik tansiyon adını verirler. Bu şu anlama gelir. Örneğin bir kişinin tansiyonu 12/8 ise (doktorlar 120/80 olarak adlandırırlar), 12 büyük tansiyon, 8 ise küçük tansiyondur. Bu deyimler şu mekanizmalarla oluşurlar. İnsanın kalbinin dakikada ortalama olarak 70 defa attığını kabul edersek, kalp kanı damarların içine 70 defa attığını gösterir. İşte her bir atım sırasında kalbin içinde bulunduğu duruma sistol adı verilir. Hemen bu atımın ardından, kalp istirahat haline geçer, gevşer, kan kalbe dolmaya başlar. İşte bu devreye diyastol adı verilir. İşte bu sistol sırasında kalbin damarlara kan atması sistolik yani büyük tansiyonu, gevşeme anında damarların içinde bulunduğu durum ise küçük yani diyastolik tansiyonu oluşturur. İki tansiyonda önemlidir.
Nabız Karıcıkların her kasılmasında atardamarlara geçen kanın bu damarlarda meydana getirdiği genişleme bir dalga halinde ilerler. Herhangi bir atardamar üzerine parmağımızı hafifçe bastırdığımızda, bu dalganın geçişini, damarın hafifçe kalkıp inmesiyle fark ederiz. Atardamarların kanın basıncı ile genişleyip daralmasına veya şişip inmesine nabız denir. Her nabız karıncıkların bir kasılmasına karşılıktır. Kalbin bir dakikadaki atış sayısına nabız denir. Erişkinlerde dinlenme anında nabız 70 - 80’dir.
Toplardamarlar Vücuttan toplanan kanı kalbin kulakçıklarına taşırlar. CO2 bakımından kirli kanı taşırlar. Çapları geniş ve yapısında elastik lifler bulunmaz.
Toplardamarlar içerisindeki kanın hareketi; • Kalbin negatif emme basıncı • İskelet kaslarının kasılması • Yapılarındaki düz kasların kasılması • Tek yöne açılan kapakçıkların bulunması • Üst kısımdaki damarlarda yer çekimi etkisi gibi faktörlerle sağlanır.
Kılcal damarlar Atar damarlarla toplar damarları birbirine bağlar. Yapıları tek sıralı epitel dokudan meydana gelmiştir. Kan ile doku sıvısı arasında madde alış verişinde rol oynarlar.
Kan Hücre kısmı (alyuvar, akyuvar, trombositler) %45 Plazma kısmı(su, tuzlar, proteinler, yağlar, şekerler, hormonlar, vitaminler) %55
Kan Damarlar içinde dolaşır. Plazma denilen ara maddesi sıvıdır. Plazmanın çoğunu su oluşturur,ayrıca sindirilmiş besinler,hormonlar,enzimler,antikorlar,erimiş gazlar ve artık maddeler içerir.Hafif bazik özelliktedir. (yaklaşık 7.4 pH’a sahip)
Kanın görevleri TAŞIMA: Hücreler ile dış ortam arasında madde taşır. Sindirilmiş besinlerin dokulara taşınması Metabolit ve enzimlerin taşınması Atık maddelerin böbreklere taşınması O2 ve CO2’nin dokulara ve solunum organlarına taşınması Hormonların salgılandığı yerden hedef organa taşınması Isının dışarı yayılacağı yüzeylere taşınması
HOMEOSTASİS: Vücudun iç dengesinin korunması olayıdır HOMEOSTASİS: Vücudun iç dengesinin korunması olayıdır. Kan taşıdığı tampon bileşiklerle pH’ın korunmasına yardımcı olur. Optimum vücut sıcaklığı 36-37oC, pH’ı 7,35-7,45 arasındadır. KORUMA: Vücuda giren yabancı maddelerin fagosite edilmesi ve antikorlarla zararsız hale getirilmesi için ortam oluşturur. (Akyuvarlar) KANAMAYI DURDURMA: Enzim ve kan pulcuklarıyla kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kan kaybını önler
LÖKOSİTLER (Beyaz Kan Hücreleri-Akyuvarlar) Hemoglobin taşımazlar Çekirdekleri vardır. Kandan dokuya çıkabilirler. Vücut savunmasında görevlidirler Granülosit ve agranülosit hücre olmak üzere 2 türleri vardır Bu ismi almalarının nedeni granülosit hücre tiplerinin sitoplazmalarında bulunan farklı boyama özelliklerine sahip granüllerdir.
Agranülositler Lenfositler Monositler Makrofaj hücreleridir. T-Lenfositler: Hücresel bağışıklık B-Lenfositler: Antikor üretimi
Granülositler: Nötrofil: İnsan kanında en fazla bulunan lökositlerdir. Çekirdekleri 3-5 lobdan oluşur. Mikroorganizmalara karşı koruyucu görev üstlenirler. Eozinofil: Çekirdekleri genellikle 2 lobludur. Antikor-antijen birliklerini tanır. Parazitik ve alerjik durumlarda sayısı artar. Bazofil: Çok nadir bulunurlar. Çekirdek düzensizdir ve iyi ayırd edilemeyen 2 lobdan oluşur. Heparin (pıhtılaşmayı önleyici) ve histamin (damar genişletici) salgılar.
Alyuvar(Eritrosit); Ortası çukur,kırmızı renkli kan hücresidir.Başlangıçta çekirdeklidirler ama kana karışırken çekirdeklerini kaybederler.Alyuvarlar akciğerden aldıkları oksijeni vücut hücrelerine,vücut hücrelerinden aldıkları karbondioksiti akciğere götüren hücrelerdir. Oksijen ve karbondioksit taşınmasında yapısında bulunan demirli bir protein olan hemoglobin görev yapar. Alyuvarların ömrü yaklaşık olarak 120 gündür.Yaşlı alyuvarlar dalakta ve karaciğerde parçalanır.Kemik iliğinde yenisi üretilir.Birim zamanda dokulara ulaşan oksijen miktarının azalması vücutta alyuvar üretimini hızlandırır.
a. Kan kaybı b. Deniz seviyesinden yükseklere çıkılması c a.Kan kaybı b.Deniz seviyesinden yükseklere çıkılması c.Bazı solunum ve dolaşım sistemi hastalıkları gibi durumlarda alyuvar üretimi artar. Yüksek yerlerde yaşayanlarda sahildeki insanlardan daha fazla alyuvar bulunur.Olgunlaşmış alyuvarlarda çekirdek,ribozom,e.retikulum ve mitokondri yoktur.
Kan pulcukları(trombositler); Kemik iliğindeki dev hücrelerin(megakaryosit) parçalanması sonucu sitoplazma parçalarıdır.Ömürleri birkaç gündür.Kanın pıhtılaşmasında etkili olan özel bir protein bulundururlar.Buna trombosit tromboplastini denir.
Pıhtılaşma Kan damardan dışarı çıkar çıkmaz hava ile temasa geçince, plazmada çözünmüş halde bulunan fibrinojen katılaşarak fibrin denen telsel bir maddeye dönüşür. Fibrin kan hücrelerini de kendine bağlayarak yarayı bir ağ gibi kapatır. Kanın pıhtılaşmasında trombolastin enzimi rol oynar. Ca++ tuzları Tromboblastin+protrombin Trombin Trombin+fibrinojen Fibrin Fibrin +kan hücreleri Pıhtı
KAN GRUPLARI
Kan grupları arasında aktarma şeması
Rh Faktörü ALELLER Rh Faktörü D-Antijeni Anti-D DD – Dd Rh (+) + - dd
Kan Grubu Tayini
Kan Uyuşmazlığı (Eritroblastosis Fetalis)
Küçük kan dolaşımı Kalbin sağ bölümü oksijen miktarı az, karbondioksit miktarı fazla kanı akciğerlere gönderir.Akciğerlere giden kan oksijen miktarı normale döndükten sonra kalbin sol bölümüne gelir.
Büyük kan dolaşımı Kalbe dönen oksijenli kan ise sol atriumdan sol ventriküle oradan da aortun yardımıyla bütün vücuda pompalanır. Dokularda enerji üretimi için oksijen kullanılırken karbondioksit üretilir. Karbondioksit miktarı yüksek olan kan venöz dönüşle vena kava (en büyük toplar damar) yardımıyla sağ atriuma döner ve böylece sistemik dolaşım gerçekleşmiş olur.
Lenf ve Lenf Sistemi Lenf Lenf damarları Lenf düğümlerinden oluşur
Lenf ve yapısı Alyuvarları olmayan kan (Ak kan) Kan kılcal damarların çeperlerinden dışarı sızarken; akyuvar hücreleri de amipsi hareketle dışarı çıkar. Dokuların hücreler arası boşluklarında toplanan alyuvarsız kan plazması ve akyuvardan meydana gelen bu sıvı lenfayı oluşturur Lenf de kan gibi hücreler ve besin maddelerini taşır, dokuları besler,zararlı maddeleri alır ve onları zehir etkisinden kurtarır Sarımtırak renkte bir sıvı Kanın bir parçası olduğundan yapısı ona benzer Lenfin plazmasında kana göre daha fazla su vardır(%95)
Lenf damarları Lenf sıvısını taşıyan bu damarlar vücudun her tarafına yayılmıştır.
Lenf düğümleri Lenfosit üreten lenfosit üreten yapılardır. Çeşitli enfeksiyonlara karşı vücudu korurlar Bu düğümler lenf damarları üzerinde bilhassa koltuk altlarında, boyun ve kasıklarda çok bulunurlar
Lenf düğümleri Sayıları 400-600 arası Şekilleri yuvarlak veya uzamış, yassı irili ufaklı yumrulardır. Lenf düğümleri bir kapsülle sarılmıştır Bu kapsülün altında kabuk ve öz bölgeleri bulunur Her lenf düğümüne, çevresindeki kapsülü delerek birçok lenf damarları girer, göbek kısmından ise tek bir lenf damarı çıkar
Lenf dolaşımı Lenf meydana gelmesinden sonra organ boşluklarında ve doku aralarında birikerek kalmaz. Arkadan gelen yeni lenfin itmesiyle hücrelerin arasında lenf kılcalları meydana gelir Lenf kılcalları bir uçları kapalı, çok ince olan damarlardır. Bunların birleşmesiyle de lenf toplardamarları oluşur. Lenf dolaşımını sağlayan etkiler; kılcal kan damarlarından sızan plazmanın arkadan yaptığı itme kuvveti ile karın ve göğüs boşluğundaki organların hareketleri esnasında bunların lenf damarları üzerine yaptığı basınçtır. Sindirim sisteminde sindirilen yağlar da lenf dolaşımı ile vücuda dağıtılır
Dalak Vücudumuzda bulunan lenfatik organlardan en büyük olanıdır.