VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
SİNDİRİM SİSTEMİ Sindirim sistemi vücudumuzdaki atıkların dışarı atılmasını sağlayan bir sistemimizdir. Bu sistemde atıklar posaya dönüştürülerek dışarı atılır. Sindirim sisteminde yer alan organlar sırasıyla şunlardır: 1) Ağız 2) Yutak 3) Yemek Borusu 4) Mide 5) İnce Bağırsak 6) Kalın Bağırsak 7) Anüs
Besinlerin çiğneme ile fiziksel sindirime başlar ve karbonhidratların kimyasal sindirimi de tükürük sayesinde gerçekleşir. Sonra besin yutak sayesinde yemek borusuna ulaşır. Yemek borusu besini mideye götürür. Mide gelen besinleri kasılıp gevşeme hareketiyle fiziksel sindirime devam eder ve "mide öz suyu" içerisinde bulunan mide asidi ve enzimler ile de midedeki kimyasal sindirim gerçekleşir. Kimyasal sindirim sonucunda besinler moleküllere ayrılmış olur. Proteinlerin kimyasal sindirimi ise midede başlar. Sonra bu besin molekülleri ince bağırsağa gider. İnce bağırsakta bulunan milyonlarca "villus" (vilüs) bu besin moleküllerini emip kana geçirir. Kana geçen besin molekülleri tüm hücrelere damarlar yardımıyla dağıtılır. İnce bağırsakta proteinlerin ve karbonhidratların kimyasal sindirimi biter. Yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta başlayıp, ince bağırsakta biter. Daha sonra kalan madde kalın bağırsağa geçer. Kalın bağırsakta vitamin, su ve mineraller emilir. Geriye kalan posa ise anüse gelir ve anüsten dışarı atılır.
SİNDİRİM SİSTEMİNE YARDIMCI ORGANLAR Sindirim sistemine yardımcı olan organlar şunlardır: 1) Karaciğer 2) Pankreas 1) Karaciğer Karaciğer, "safra" adı verilen bir salgı üretir. Bu salgı büyük yağ damlalarını daha küçük parçalara ayırır ve böylece yağlar daha kolay sindirilir. 2) Pankreas Pankreas, "pankreas öz suyu" adı verilen bir salgı üretir. Bu salgının içinde protein, karbonhidrat ve yağların sindirilmesini gerçekleştiren enzimler içerir.
BESİNLER NE İŞE YARAR 1) Proteinler: Büyüme, gelişme ve vücuttaki yaraların iyileşmesini sağlar. 2) Karbonhidratlar: Vücudumuza enerji sağlar. 3) Yağlar: Vücudumuzu sıcak tutar ve darbelerden korur ayrıca vücuda karbonhidratlardan alınan enerji yetmediği zaman daha çok enerji verir. 4) Su ve Mineraller: Vücuttaki bütün sinir ve kemiklerin güçlenmesini hızlandırır. 5) Vitaminler: Vücudumuzu hastalıklara karşı korur.
BOŞALTIM SİSTEMİ Boşaltım sistemi, vücudumuzdaki atık maddeleri dışarı atmak için kullandığımız sistemlerden biridir. Bu sistemde görevli olan organlar sırasıyla şunlardır: 1) Böbrek 2) Üreter (İdrar Kanalı) 3) İdrar Kesesi 4) Üretra Kirli kan, atardamar yardımıyla böbreklerimize gelir. Böbrekteki milyarlarca "nefron" kanı süzer ve kandaki yararlı maddeleri geri toplar damarla vücuda iletir. Geri kalan zararlı maddeler üreter (idrar kanalı) yardımıyla idrar kesesine gönderilir. İdrar kesesinde idrar, bir süre bekletilir. Daha sonra idrar üretra yoluyla vücuttan atılır.
ATIK MADDELERİ UZAKLAŞTIRAN ORGANLAR Boşaltım sistemine yardımcı organlar şunlardır: 1) Karaciğer 2) Akciğer 3) Deri 4) Kalın bağırsak 1) Karaciğer Proteinler sindirilirken "amonyak" adı verilen çok zehirli bir madde oluşur. Karaciğer bu maddeyi "üre" adı verilen daha az zehirli bir maddeye çevirir. Daha sonra böbrekteki nefronlar bu üreleri süzer. 2) Akciğer Akciğer, solunum yaparak vücuttaki karbondioksiti dışarı atar ve oksijen alır. Böylelikle akciğer her nefes alışverişimizde vücudumuzu karbondioksitlerden arındırır. 3) Deri Deri, vücuttaki fazla tuz ve suyu dışarı atar ayrıca bu fazla terleyen bir insanın çok tuz veya su aldığını da gösterir. 4) Kalın Bağırsak Kalın bağırsak ise vücuttaki yine fazla su, safra ve besin atıklarını vücuttan atmaya yardımcı olur.
DOLAŞIM SİSTEMİ Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden sağlanır. Canlıların hücrelerinde enerjinin üretilebilmesi için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınması gerekir. Ayrıca hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin de boşaltım sistemi organlarına getirilerek vücut dışına atılması gerekir. Hücreler için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınmasını, hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin boşaltım organlarına (akciğerlere ve böbreklere) iletilmesini sağlayan sisteme dolaşım sistemi (kalp – damar sistemi) denir. Dolaşım sistemi kalp, damarlar ve kandan oluşur. Kalp ve damarlara dolaşım sistemi organları denir.
1- KALP (YÜREK) : a) Kalbin Görevi : Kalp, kasılıp gevşeyerek kanın damarlar içinde bütün vücudu dolaşmasını sağlar. Kalp, vücutta pompa görevini görür. Kanı vücuda pompalar ve tekrar toplar. b) Kalbin Yapısı : • Kalp, çizgili kaslardan yapılmıştır fakat isteğimiz dışında çalışır. • Kalp, üstte iki kulakçık, altta iki karıncık olmak üzere toplam 4 odacıktan oluşur. • Kulakçıkların arasında ince, karıncıkların arasında kalın kas tabakası bulunur. (Bu nedenle karıncıklar, kulakçıklardan daha güçlü kasılırlar ve gevşerler). • Karıncıklar kulakçıklara göre daha geniştir. • Kulakçıklar ve karıncıklar arasında, kulakçıklardan karıncıklara kan geçişini sağlayan kapakçıklar bulunur. Kapakçıklar, kulakçıklar kasıldığında kanın karıncıklara inmesini sağlar, karıncıklar kasıldığında kanın karıncıklardan kulakçıklara dönmesini engeller. (Sağ kulakçık ile karıncık arasında üç parçalı, sol kulakçık ile karıncık arasında iki parçalı kapakçık bulunur). • Kalbin sağı ve solu kaslardan yapılan duvar ile ikiye ayrılmıştır. • Kalbin sol tarafında temiz kan, sağ tarafında kirli kan bulunur.
1- Balıklar : • Kalpleri iki odacıklıdır. (1 karıncık, 1 kulakçık) 1- Balıklar : • Kalpleri iki odacıklıdır. (1 karıncık, 1 kulakçık). • Kirli kan solungaçlarda temizlenir. • Temiz kan kalbe uğramadığı için kalpte yalnızca kirli kan bulunur. • Vücutta temiz kan dolaşır ve küçük kan dolaşımı görülmez. 2- Kurbağalar : • Kalpleri üç odacıklıdır. (1 karıncık, 2 kulakçık). • Kirli kan akciğerlerde temizlenir. • Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışır. • Vücutta temiz ve kirli kan (karışık kan) birlikte dolaşır. 3- Sürüngenler : • Kalpleri üç odacıklıdır. (1 karıncık, 2 kulakçık). (Karıncıkta yarım perde bulunur). • Kirli kan akciğerlerde temizlenir. • Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışır. • Vücutta temiz ve kirli kan (karışık kan) birlikte dolaşır. • Timsahlarda kal dört odacıklıdır. Karıncıkta tam perde bulunur. Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Kan kalpten çıktıktan sonra panizza kanalında karışır. Vücudu temiz ve kirli kan birlikte dolaşır.
4- Kuşlar : • Kalpleri dört odacıklıdır. (2 karıncık, 2 kulakçık) 4- Kuşlar : • Kalpleri dört odacıklıdır. (2 karıncık, 2 kulakçık). • Kirli kan akciğerlerde temizlenir. • Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışmaz. • Vücutta temiz kan dolaşır. 5- Memeliler : • Kalpleri dört odacıklıdır. (2 karıncık, 2 kulakçık). • Kirli kan akciğerlerde temizlenir. • Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışmaz. • Vücutta temiz kan dolaşır.
Kalbin Çalışması Kalp, çizgili kaslardan yapılmıştır fakat isteğimiz dışında çalışır. Kalp, kasılıp gevşeyerek vücuttaki kanı toplar ve tekrar vücuda pompalar. Kalp çalışırken kulakçıklar ve karıncıklar sırayla kasılıp gevşerler. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer, kulakçıklar gevşerken de karıncıklar kasılır. Kasılma anında odacıklardan kan gönderilir, gevşeme anında odacıklara kan dolar. 1- Kulakçıklar Gevşer, Karıncıklar Kasılır : • Kulakçıklar Gevşerken : • Vücuttaki hücrelerde kirlenen kan, alt ve üst ana toplardamarları ile sağ kulakçığa gelir. • Akciğerlerde temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa gelir. • Karıncıklar Kasılırken : • Kapakçıklar kapanır. • Sağ karıncıktaki kirli kan, temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere gönderilir. • Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ile vücuttaki hücrelere pompalanır. 2- Kulakçıklar Kasılır, Karıncıklar Gevşer : • Kulakçıklar Kasılırken : • Kapakçıklar açılır. • Sağ kulakçıktaki kirli kan, kapakçıklardan geçerek sağ karıncığa gelir. • Sol kulakçıktaki temiz kan, kapakçıklardan geçerek sol karıncığa gelir. • Karıncıklar Gevşerken : • Sağ karıncık, sağ kulakçıktan gelen kirli kanı depolar. • Sol karıncık, sol kulakçıktan gelen temiz kanı depolar.
Kanın Vücutta İzlediği Yol : • Vücuttaki hücrelerde kirlenen kan, alt ve üst ana toplardamarları ile sağ kulakçığa gelir. • Sağ kulakçıkta depolanan kirli kan, kapakçıklardan geçerek sağ karıncığa gelir. • Sağ karıncıktaki kirli kan temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere iletilir (pompalanır). • Akciğerlerde temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa gelir. • Sol kulakçıkta depolanan temiz kan, kapakçıklardan geçerek sol karıncığa gelir. • Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ile vücuttaki bütün hücrelere pompalanır.
KAN DAMARLARI Kanın vücutta taşınmasını sağlayan boru şeklindeki yapılara kan damarı denir. Kan damarları vücudu bir ağ gibi sararak temiz kanın vücuttaki bütün hücrelere iletilmesini ve hücrelerde kirlenen kanın tekrar toplanmasını sağlar. Kan damarları farklı kalınlıktadır ve yapı ve görevlerine göre atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar olmak üzere üç çeşittir. a) Atardamarlar : • Kalbin karıncıklarından çıkarlar. • Kalpten vücuda yani organlara kan taşırlar. • Genellikle temiz kan taşırlar. Sadece akciğer atardamarı kirli kan taşır. • Kalbin sol karıncığından çıkan, temiz kanı vücuda taşıyan en büyük atardamar aort atardamarıdır. • Kalbin sağ karıncığından çıkan ve kirli kanı akciğerlere taşıyan atardamar akciğer atardamarıdır. • Atardamarların karıncıklardan çıktığı yerlerde, kalpten gönderilen kanın tekrar kalbe geri dönmesini önleyen yarım ay kapakçıkları bulunur. • Kan akış hızının en fazla olduğu damarlardır. • Atardamarlardaki kan, hem karıncıkların kasılmasıyla ortaya çıkan basınç etkisi hem de kendisinin kasılıp gevşemesi sayesinde taşınır. (Duvarlarında esnek teller = lifler bulunur. Bu lifler kasılıp gevşeyince damar kasılıp gevşemiş olur.) • Atardamarların içi düzdür.
b) Toplardamarlar : • Kalbin kulakçıklarına gelirler. • Vücuttaki yani organlardaki kanı kalbe getirirler. • Genellikle kirli kan taşırlar. Sadece akciğer toplardamarı temiz kan taşır. • Kalbin sağ kulakçığına gelen ve vücutta kirlenen kanı kalbe taşıyan toplardamarlar alt ve üst ana toplardamarlarıdır. (4 tane). • Kalbin sol kulakçığına gelen akciğerlerde temizlenen kanı kalbe taşıyan toplardamar akciğer toplardamarıdır. • Toplardamarların içinde sadece kalp yönünde açılan kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, kanın sadece kalbe doğru akmasını sağlar, ters yöndeki hareketi önler. • Kan akış hızı atardamarlara göre daha azdır. • Toplardamarlardaki kan, hem kalbin emme kuvveti (kulakçıkların gevşemesiyle ortaya çıkan emme kuvveti) hem de kendisinin kasılıp gevşemesi sayesinde taşınır. (Duvarlarında esnek teller = lifler bulunur. Bu lifler kasılıp gevşeyince damar kasılıp gevşemiş olur). • Toplardamarlar, atardamarlardan daha geniştir ve daha fazla kan taşır.
c) Kılcal Damarlar : • Atardamarlarla toplardamarları birbirine bağlayan ve vücuttaki hücrelerin arasını ağ gibi saran (tek sıralı epitel hücrelerden oluşan) damarlardır. • Atardamarlardan aldığı temiz kandaki besin ve oksijeni hücrelere (difüzyon ile dokulardaki ara maddeye) verir. • Hücrelerde oluşan karbondioksit gazı ile zararlı ve atık maddeleri (difüzyon ile dokulardaki ara maddeden) alarak toplardamarlara verir. • En ince damarlardır. • Kan akış hızı en az olan damarlardır. (Kan akış hızı yavaş olduğu için madde alışverişi kolay olur). • Kan ile hücreler arasında madde alışverişini sağlar.
KAN : Sindirim sisteminde parçalanan besinleri yani sindirilmiş besinleri ve akciğerler sayesinde havadan alınan oksijeni hücrelere taşıyan, hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı atık maddeleri böbreklere getiren ve damarların içinde dolaşan kırmızı renkli sıvıya kan denir. Kan, kan hücreleri ve kan plazmasından (serumundan = ara maddeden) oluşur. Kan hücreleri, kan plazması içinde yüzerek bütün vücudu dolaşırlar. Kanın Görevleri : 1- Vücut ısısını ayarlar, düzenler. 2- Vücudu mikroplara karşı korur. 3- Dışarıdan alınan besin ve oksijeni hücrelere taşır. 4- Hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı atık maddeleri böbreklere getirir. 5- Hormonları ilgili organlara taşır. Kan Plazması (Serumu) : Kanın sıvı kısmına kan plazması (serumu) denir. Kan plazmasında büyük oranda su (% 90) ile birlikte madensel tuzlar, vitaminler, hormonlar, antikorlar, kan proteinleri ve sindirilmiş besinler bulunur. Kan plazması, sindirilmiş besinleri hücrelere taşır, hücrelere oluşan zararlı ve atık maddeleri böbreklere iletir.
Kan Hücreleri : Kanda, yapı ve görevlerine göre alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcukları olmak üzere üç çeşit kan hücresi bulunur. 1- Alyuvarlar (Eritrositler) : Kanda en fazla bulunan kırmızı renkli kan hücrelerine alyuvarlar denir. (1 mm3 kanda 5 milyon tane bulunur). Alyuvarların kırmızı rengini yapısındaki hemoglobin maddesi verir. • Alyuvarlar, dışarıdan alınan oksijen gazını hücrelere, hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere taşır. (Oksijen ve karbondioksiti hemoglobin taşır). • Alyuvarlar, kemiklerdeki kırmızı kemik iliğinde üretilir. • Alyuvarların ömürleri kısadır (120 gün yaşarlar). Yaşlı alyuvarlar, karaciğer ve dalakta yok edilir. • Alyuvarlarda başlangıçta çekirdek bulunur, hücre olgunlaşınca çekirdek kaybolur. (Çekirdek, hücre oksijeninin çoğunu kullandığı için çekirdeksizdir). • Alyuvarlar, memeli hayvanlarda çekirdeksiz, diğer omurgalı hayvanlarda çekirdeklidir. 2- Akyuvarlar (Lökositler) : Kanda en az sayıda bulunan, en büyük ve beyaz renkli kan hücrelerine akyuvarlar denir. (1 mm3 kanda 7 bin tane bulunur). • Akyuvarlar, vücudu mikroplara karşı korurlar. Akyuvarlar vücuda giren mikroplara karşı antikor, toksinlere karşı antitoksin salgılarını üreterek ya da mikropların etrafını uzantıları ile sararak onları içine alıp parçalayarak savaşır. (Fagositoz yolu ile). • Akyuvarlar, kemiklerdeki sarı kemik iliğinde ve lenf düğümlerinde üretilir. • Alyuvarların ömürleri kısadır (2 – 3saat ile 1 – 2 hafta yaşarlar). • Akyuvarlarda lizozom diğer hücrelerden daha fazla bulunur. • Alyuvarlar, bütün canlı hücrelerinde çekirdeklidir. • Mikrobik hastalıklarda sayıları artar (Normalde 1 mm3 kanda 7 bin iken mikrobik hastalıklarda sayıları 10 – 12 bine çıkar).
3- Kan Pulcukları (Trombositler) : Kandaki en küçük ve renksiz kan hücrelerine kan pulcukları denir. (1 mm3 kanda 300 – 400 bin tane bulunur). (Gerçek kan hücreleri değillerdir). • Kan pulcukları, kanın pıhtılaşmasını sağlar, pıhtılaşma için gerekli olan proteinleri üretir. (Pıhtılaşan kan damarı tıkar ve kan kaybını önler). • Kan pulcukları, kemiklerdeki kırmızı kemik iliğinde üretilir. (Alyuvarlar üretilirken dev hücrelerin bölünmesi sonucu oluşan atıklardan kan pulcukları üretilir). • Kan pulcuklarının ömürleri kısadır (Birkaç saat yaşarlar). • Kan pulcuklarında çekirdek bulunmaz.
4- Kan Dolaşımı : Kanın, kalpten pompalandıktan sonra kalbe geri dönmesine kan dolaşımı denir. Kan dolaşımı, küçük kan dolaşımı ve büyük kan dolaşımı olmak üzere iki çeşittir. a) Küçük Kan Dolaşımı : Kalbin sağ karıncığındaki kirli kanın, temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere gelmesi ve akciğerlerde temizlenen (yani oksijence zenginleştirilen) kanın akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına gelmesine küçük kan dolaşımı denir. Küçük kan dolaşımı, kirli kanın temizlenmesi için yapılır. b) Büyük Kan Dolaşımı : Kalbin sol karıncığındaki temiz kanın (besin ve oksijence zengin kanın), aort atardamarı ile vücuttaki bütün hücrelere pompalanıp, vücutta kirlendikten sonra alt ve üst ana toplardamarları ile kalbin sağ kulakçığına getirilmesine büyük kan dolaşımı denir. Büyük kan dolaşımı, temiz kanın hücrelere iletilmesi ve hücrelerde kirlenen kanın toplanması için yapılır.
DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ : Bir canlının canlılık özelliğini taşıyan en küçük yapı birimine hücre denir. Aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, benzer görevdeki dokular birleşerek organları, benzer görevdeki organlar birleşerek sistemleri, sistemlerde birleşerek canlı organizmayı yani canlı vücudunu oluştururlar. Destek ve hareket sistemi, iskelet sistemi ve kas sistemi olmak üzere iki sistemden oluşur.
1- İSKELET SİSTEMİ : İnsan vücudundaki kemiklerin, kıkırdakların ve eklemlerin birleşerek oluşturduğu sisteme iskelet sistemi denir. İskelet sistemi kemik doku ve kıkırdak dokudan oluşmuştur. İskelet sistemindeki kemik doku kemikleri ve eklemleri oluşturur. Yetişkin insan iskeletinde 206 (207), yeni doğmuş bebeklerde ise 300 kemik bulunur. a) Kıkırdak Doku : Bulunduğu yere şekil veren, desteklik ve esneklik sağlayan dokuya kıkırdak doku denir. (Burun ve kulağa şekil veren kıkırdak dokudur). Kıkırdak doku omurgalı (kemikli = iskelet sistemine sahip) hayvanların tamamında bulunur. İnsanların iskelet sistemini oluşturan kemikler, yavru anne karnında iken yani embriyo döneminde iken kıkırdaktan yapılmıştır. Yavru doğduktan sonra kıkırdaklar sertleşerek kemikleri oluştururlar. Yetişkin insanların burun, kulak, soluk borusu, yemek borusu, kaburgaların ve eklem yerlerindeki kemiklerin uç kısımlarındaki kıkırdaklar ise kemikleşmemiştir. Köpek balığının erişkinlerinde iskelet sistemi kemikten değil kıkırdaktan oluşmuştur. Kıkırdak Dokunun Görevleri : 1- Eklem yerlerindeki kemiklerin birbirine sürtünüp aşınmasını önler. 2- Yemek ve soluk borusunun duvarlarının birbirine yapışarak kapanmasını önler. 3- Eklem yerlerindeki kemiklerin hareketini kolaylaştırır. 4- Uzun kemiklerde kemiğin büyümesini sağlar ve boyca uzamaya yardımcı olur. 5- Bulunduğu yere şekil verir.
1- Uzun Kemikler :Uzunluğu kalınlığından fazla olan silindir şeklindeki kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunan kemiklerin çoğu uzun kemiktir. İnsan vücudundaki en uzun kemik uyluk kemiğidir. Uzun kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, sarı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur. Kollardaki Uzun Kemikler : Bacaklardaki Uzun Kemikler : • Pazı kemiği • Uyluk kemiği • Dirsek kemiği • Kaval kemiği • Ön kol kemiği • Baldır kemiği • El tarak kemiği • Ayak tarak kemiği • El parmak kemiği • Ayak parmak kemiği 2- Yassı Kemikler :Uzunluğu ve genişliği fazla, kalınlığı az olan kemiklerdir. Yassı kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur. Yassı kemikte sarı kemik iliği bulunmaz. • Kürek kemiği • Kalça kemiği • Kaburga kemiği • Göğüs kemiği • Kafatası kemikleri 3- Kısa Kemikler :Uzunluğu, genişliği, kalınlığı birbirine yakın olan kemiklerdir. Kısa kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur. Kısa kemikte sarı kemik iliği bulunmaz. • El bilek kemiği • Ayak bilek kemiği • Omurgayı oluşturan omur kemikleri
DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
SİNİR SİSTEMİ Tüm canlılar çevre değişikliklerine karşı tepki gösterirler. Canlılar bu tepkiyi sinir sistemi sayesinde gerçekleştirir. Sinir sistemi nöron nöron adı verilen sinir hücrelerinden oluşur. Bir sinir hücresi üç kısımdan meydana gelir. Hücre gövdesi, dendritler ve akson. Hücre gövdesi: çekirdek sitoplazma ve organelleri bulundurur. Hücre gövdesinden çıkan uzantılar vardır. Dendritler: sinir hücresinin kısa uzantılarına denir. Tek veya çok sayıda olabilir. Başka nöronlardan gelen uyarıları alıp hücre gövdesine iletir. Akson: dendritler tarafından alınıp hücre gövdesine iletilen uyarıyı alarak başka bir nöronun dendritine ileten kısımdır. Sinir hücresinin tek ve uzun olan kısmıdır. Aksonların bazıları miyelin kılıf adı verilen bir yapı taşırlar. Miyelin kılıf yağı, koruyucu bir kılıftır. Aksondaki uyarının iletim hızı miyelin kılıf varsa çok hızlıdır. Uyartı iletimi: sinir hücresinin dendriti tarafından alınan uyarı elektriksel yük değişimi ile aksonda taşınır. Akson ucunda salınan hormonlar ile ikinci sinir hücresinin dendritine iletilir. Bu şekilde taşınarak sinir sistemindeki değerlendirme merkezi olan beyne getirilir. Uyartı beyinde değerlendirilerek tepki oluşturulur. Oluşan tepki nöronlar ile kaslara ya da bezlere götürülür. Bir sinir hücresinin uyartıyı alabilmesi için yarının belli bir değerde olması gerekir. Bir nöronun uyarılması için gerekli en düşük değerdeki uyartıya eşik şiddeti denir. Uyartılar sinir hücresi boyunca elektriksel olarak taşınır. Sinapsta ise kimyasal yolla taşınır. Uyartının taşınması sırasında enerji harcanır. Nöron bir uyartıyı taşırken ikinci bir uyartıyı alamaz. Nörondaki uyartının iletim hızı sabittir.
Uyartı iletimi: sinir hücresinin dendriti tarafından alınan uyarı elektriksel yük değişimi ile aksonda taşınır. Akson ucunda salınan hormonlar ile ikinci sinir hücresinin dendritine iletilir. Bu şekilde taşınarak sinir sistemindeki değerlendirme merkezi olan beyne getirilir. Uyartı beyinde değerlendirilerek tepki oluşturulur. Oluşan tepki nöronlar ile kaslara ya da bezlere götürülür. Bir sinir hücresinin uyartıyı alabilmesi için yarının belli bir değerde olması gerekir. Bir nöronun uyarılması için gerekli en düşük değerdeki uyartıya eşik şiddeti denir. Uyartılar sinir hücresi boyunca elektriksel olarak taşınır. Sinapsta ise kimyasal yolla taşınır. Uyartının taşınması sırasında enerji harcanır. Nöron bir uyartıyı taşırken ikinci bir uyartıyı alamaz. Nörondaki uyartının iletim hızı sabittir. Sinaps: Bir sinir hücresinin dendriti ile diğer sinir hücresinin aksonu arasında bağlantı kurulur ve iki sinir hücresi birbirine bağlanmış olur. Bu bağlanma yerine sinaps denir. Sinapslarda iki sinir hücresi arasında tam bir bağlantı kurulmaz.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ ORGANLARI 1. Beyin: Kafatası kemiklerine yapışmış kalın dayanıklı bir zarla çevrilidir. Beyin iki yarım küreden oluşmuştur. Öğrenilebilir ve istemli davranışların yönetim merkezidir. Duyu organlarının idare merkezi de beyindedir. İşitme, koku alma, görme tat alma, konuşma, yazma, zeka, hafıza, sevinme, üzülme vb. olaylar beyin tarafından idare edilir. 2. Beyincik: kulaktaki yarım daire kanallrı ile birlikte vücuttaki dengeli kas faaliyetlerini sağlar. Beyinciğin çıkarılması kas hareketlerinde düzensizliğe yol açar. 3. Omurilik soğanı: solunum, sindirim, dolaşım, boşaltım olaylarını düzenler. Solunum, yutkunma, hapşırma, öksürme, kusma, damarların büzülmesi ve gevşemesi gibi istek dışı olayları yönetir. Beyin ile omurilik arasında mesajların taşınmasında görevlidir. 4. Omurilik: omurga adı verilen yapının içerisinde yer alır. Düşünülmeden yapılan hareketlerin merkezidir. Bu hareketlere refleks denir. Çevreden gelen sinirlerin beyne, beynimizden gelen sinirlerin de ilgili yerlere gitmesi omurilikten geçerek olur. Refleks alıcıların uyarılması ile kas ve bez gibi yapılarda meydana getirilen istek dışı davranışlara denir. Örnek: Haberimiz olmadan elimizi sıcak bir cisme değdiğimizde aniden çekmemiz, diz kapağımıza çekiç ile vurulduğunda ani kasılma ile ayağımızın kalkması, beyni çıkarılmış kurbağanın bacağının yukarı kısmına asit döküldüğünde hayvanın ayağı ile asidi silmeye çalışması reflekse örnektir.
ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ 1. Otonom sinir sistemi: Vücutta kalp, kan damarı, düz kaslar ve bezlerin aktivitelerini kontrol eder ve istemsiz hareketlerin kontrolünü sağlar. 2. Somatik sinir sistemi: isteğimizle çalışan organları (iskelet, kas) idare eder.
SOLUNUM SİSTEMİ : Hücre içerisindeki solunum olayı için gerekli olan oksijen gazının havadan (dışarıdan) alınarak kana verilmesini, kandaki karbondioksit gazının alınarak havaya (dışarıya) atılmasını sağlayan (organlardan oluşan) sisteme solunum sistemi denir. Solunum sistemini oluşturan organlara solunum sistemi organları denir. İnsanlarda solunum sistemi organları sırayla; burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronş, bronşçuk ve akciğerlerdir. Solunum sistemi ile dışarıdan alınan havadaki oksijen gazını kana veren, kandaki karbondioksit gazını alarak solunum sistemine ileten organa solunumun temel organı denir. İnsanlarda solunumu temel organı akciğerlerdir. İnsanlarda diyafram kası, göğüs kasları ve kaburgalar solunum sistemine yardımcı olan yapılardır. Solunum sistemi soluk (nefes) alma ve verme olayları sayesinde çalışır. Solunum için gerekli oksijen gazının havadan alınarak kana verilmesine soluk (nefes) alma, kandaki karbondioksit gazının alınarak dışarı atılmasına soluk (nefes) verme denir. (Solunum ve soluk alıp verme olayları aynı kavramlar değildir. Solunum hücre içi solunum olayı, soluk alıp verme hücre dışı solunum olayıdır).
Solunum Sistemi Organları : Burun :Dışarıdan alınan havanın solunum sistemine (vücuda) ilk girdiği yer olup hem solunum sisteminin başlangıç organı hem de koku alma duyu organıdır. Burunda, burun kılları, burun kanalları (sinüsler), ve sümük (mukus) salgısını (sıvısını) üreten salgı bezleri (sümük = mukus bezleri) bulunur. Burun, dışarıdan alınan havanın ısıtılmasını, nemlendirilmesini, havadaki toz ve mikropların tutulmasını sağlar. Havanın ısıtılıp nemlendirilmesini burun kanalları, havadaki toz ve mikropların tutulmasını ise burun kılları ve sümük salgısı sağlar. b) Yutak :Yutak, ağızdan sonra gelen boşluktur. Üst taraftan ağız ve burun boşluğuna, alt taraftan gırtlak ve yemek borusuna açılır. Yutak kas dokudan yapılmış olu 10 – 15 cm uzunluğundadır. Küçük dil ve bademcikler yutakta bulunur. Yutak, burundan alınan havayı soluk borusuna, ağızdan alınan besinleri yemek borusuna iletir.
c) Gırtlak :Soluk borusu ile yutak arasında bulunan, kıkırdaktan yapılan, ses kutusu da denilen organdır. Gırtlak, solunum olayı için alınan havanın soluk borusuna, besin maddeleri ile suyun da yemek borusuna iletilmesini sağlar. Soluk verme olayı sırasında dışarı atılan hava ile gırtlak ta bulunan ses telleri titreştirilerek sesin oluşması sağlanır. Ses ise dil, dudaklar ve yanakların hareketi ve dişler sayesinde şekillenir ve kelimelere dönüşür. d) Soluk (Nefes) Borusu : Gırtlak ile akciğerler arasında bulunan ve kıkırdaktan yapılan 10 – 12 cm uzunluğundaki borudur. (Yemek borusunun önünde bulunur). Soluk borusu, at nalı şeklinde olan ve üst üste dizilen kıkırdak halkalardan oluşur. (Soluk borusunun yemek borusu ile komşu olan arka yüzü düz kaslardan yapılmıştır). Soluk borusunun iç yüzeyinde tek yönde hareket eden titrek tüylü hücreler (bu hücrelerin arasında salgı üreten hücreler yani gobletler) ile nemli bir zar bulunur. Soluk borusu, gırtlaktan gelen havanın akciğerlere taşınmasını, (akciğerlerden gelen havanın gırtlak ile yutak ve burna) havanın ısıtılıp nemlendirilmesini ve havadaki toz ve mikropların tutulmasını sağlar. Hava ile gelen toz ve mikroplar titrek tüylü hücreler ile tutulur, nemli zarın salgıladığı yapışkan ve kaygan salgı ile yapıştırılır ve balgam sayesinde dışarı atılır. Soluk borusunu yapısındaki kıkırdak halkalar, soluk alıp verme sırasında soluk borusunun duvarlarının (birbirine) yapışmasını önler. Soluk borusu akciğerler girmeden iki kola ayrılır. Bu kollardan her birine bronş denir. Bronşlardan her biri bir akciğere gider. Bronşların yapısı soluk borusuna benzer. Bronşlar da kıkırdak halkalardan oluşur, iç yüzeyi nemli zarla kaplıdır ve titrek tüylü hücreler bulunur. Bronşlar, soluk borusundan gelen havanın bronşçuklara iletilmesini sağlar.
f) Bronşçuklar :Bronşlar akciğerlere girince daha küçük birçok kola ayrılır. Bu kollardan her birine bronşçuk denir. Bronşçukların yapısında kıkırdak halkalar ve titrek tüylü hücreler bulunmaz. Bronşçuklar, bronşlardan gelen havanın alveollere iletilmesini sağlar. g) Akciğerler :Kalp ile birlikte göğüs boşluğunda bulunan, açık pembe renkli, esnek, büyüyüp küçülebilen, sağda ve solda birer tane olmak üzere toplam iki tane olan solunum sisteminin temel organıdır. Sağ akciğer üç bölümlü (loblu), sol akciğer iki bölümlü (loblu) olup, sağ akciğer sol akciğerden daha büyüktür. (Sol akciğerde üçüncü lob yerine kalp yerleşir). Akciğerlerin üzeri plevra (plöra) zarı ile örtülüdür. Bu zar, akciğerleri dış etkilere karşı korur. Akciğerlerdeki bronşçukların uç kısmında üzüm salkımına benzeyen hava kesecikleri (alveoller) bulunur. (Alveoller, tek sıralı epitel hücrelerden oluşmuştur). Alveollerin etrafında da çok sayıda kılcal kan damarı bulunur. Akciğerler, dışarıdan alınan havadaki oksijen gazını kana veren, kandaki karbondioksit gazını alan yani gaz alışverişini gerçekleştiren organlardır. Akciğerlerde gaz alışverişini gerçekleştiren yapılar ise alveollerdir. Dışarıdan alınan hava akciğerlerdeki alveollere dolar, alveollerden de etrafındaki kılcal kan damarlarına geçer. Kılcal kan damarlarındaki karbondioksit gazı da alveollere geçer.
Soluk (Nefes) Alma – Verme Olayları : Soluk (Nefes) Alma Soluk (Nefes) Alma 1- Diyafram kası kasılır (düzleşir). 1- Diyafram kası gevşer (kubbeleşir). 2- Kaburga (göğüs) kasları kasılır. 2- Kaburga (göğüs) kasları gevşer. 3- Göğüs boşluğu genişler. 3- Göğüs boşluğu daralır. 4- Akciğerlerin hacmi artar. 4- Akciğerlerin hacmi azalır. (Akciğerler genişler). (Akciğerler sıkışır). 5- Akciğerlerin basıncı azalır. 5- Akciğerlerin basıncı artar.