MONİTÖR WEBCAM IP CAM KAYNAK BİTİR
WEBCAM Web kamerası, bilgisayarlara USB hub'ı üzerinden bağlanan video aygıtıdır.Genellikle sohbet programlarının ek özellik olarak sunduğu görüntülü haberleşme ihtiyacına yönelik üretilir ve kullanılırlar.Değişik kalite ve ebatlarda üretilen bu cihazların dahili mikrofon ve aydınlatma gibi özellikleri içeren gelişmiş modelleri de bulunmaktadır.Çalışma ilkesi olarak sayısal fotoğraf makineleri ve video kaydedicilere benzerlik gösterir.Işık basit bir optik düzenekten geçtikten sonra CCD yada CMOS ışık algılayıcı üzerine düşürülür.Cihaz içerisinde yada bilgisayarda gerekli formatlarda işlenen görüntü program arayüzü ile kullanıcıya ulaşır.
İnternete bağlıyken bu ortama seri halde resim aktaran webcamler, görüntülü görüşmelerdeki artışa bağlı olarak gelişkin özellikler kazandı. Bir webcam, internete bağlıyken bir Internet sayfasına seri halde resimler aktaran bir cihazdır. Bu seri resim gönderme işi, başlangıçta saniyede 15 kare gibi hızlarda yapılarak sekmeli görüntülere yol açarken, internet üzerinden görüntü görüşmelerin yaygınlaşması ile birlikte çok daha gelişmiş cihazlar ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Kullanılan bant genişliklerinin büyümesi ve webcam'lerin kalitesinin artmasıyla birlikte saniyede 30 kare gibi gönderme hızlarına ulaşılarak artık televizyon yayını kadar yumuşak geçişler elde edilebiliyor. İnternet üzerinden sesli görüşmenin artan kalitesine bir de bu görüntü özelliğe eklenince webcam'ler teknolojinin en sıcak noktasında yerini almış oluyor ve hızla gelişiyor.
Özellikle telekonferans tarzı görüşmeler, kameralara yüz takip sistemlerinin eklenmesini sağladı. Küçük bir motor ve bir yazılım parçası ile desteklenen webcam, hareket etse de konuşmacının yüzüne odaklanmayı sürdürüyor. Bu sistemin daha gelişmişleri, oturma, ayağa kalkma ve yürüme durumlarında da konuşmacıyı takip ediyor. Webcam'ler ilk ortaya çıkıp gelişmeye başladığında, dijital fotoğraf makinelerine webcam olarak çalışma özelliği eklenerek bu ürünlerle bu boşluğun doldurulmasına çabalanmıştı. Ancak aradan geçen sürede yaşanan gelişme, webcam'lerin fotoğraf çekebilme özelliğini kazanması oldu. Webcam'lere eklenen LED ışık desteği ve kızılötesi gibi özellikler, kameranın loş ortamlarda da iyi sonuç vermesini sağlıyor. Günümüzde birbirine çok yakın özellikler sergileyen webcam'leri birbirinden detaylar ve estetik özellikleri ayırıyor. Kişinin karşıdaki bilgisayar ekranında nasıl görüneceğini anlamasını sağlayacak küçük bir ayna ya da kameraya verilen şekil, tüketicilerin satın alma kararını belirleyen asıl unsur oluyor.
ÇEŞİTLİ WEBCAM RESİMLERİ
IP CAM IP Kamera Server (IP Cam, CCD-High Cmos) IP Network Kamerasını sahip olduğunuz bir network yerel ağlarına bağlamanız yeterlidir. IP protokol tabanları ile çalışan IP kamera bağlı bulunduğu yerin görüntüsünü eş zamanlı olarak yerel network - Internet ağınıza transfer etmektedir. IP Kamera mini- kompakt bir yapıya sahip network görüntü iletişim kamerasıdır. Yerel network iletişim ağından ve mevcut bilgisayarlardan başka ekstra ekipman ihtiyaçlarına gerek duymada uzaktan izleme yapılır. IP Kameranın içinde işlemcisi ve işletim yazılımları bulunan micro sistem entegre edilmiştir. IP Kamerada sesleri istediğiniz yerden duyabilmeniz için bir mikrofon girişi bulunur. İstediğiniz bir mikrofonu bağlayarak, kameraların uzaklığına bağlı kalmadan istediğiniz noktadaki önemli ortamların seslerini daha net duyabilirsiniz.(9x seri) IP Video Server Network ( IP Video, IP Video Transfer) IP Video Server sahip olduğunuz bir network yerel ağınıza bağlamanız yeterlidir. IP protokol tabanları ile çalışan IP Video server girişlerine bağlı bulunan herhangi bir verici kaynağının görüntülerini eş zamanlı olarak yerel network - internet ağınıza transfer etmektedir. IP Video server web tabanlı yapıya sahip network iletişim ürünüdür. Yerel network iletişim ağından ve verici kaynağından başka ekstra ekipman ihtiyaçlarına gerek duymaz. IP Video server ürününe işlemcisi ve işletim yazılımları ile micro web-server sistem entegre edilmiştir. Ses transferi için bir audio girişi bulunur. Profesyonel IP Kamera ve Görüntü transferleri ( Gigabit aps, Image Prosess) Projelere özel amaçlı üretilmiş yüksek çözünürlüklü ve yüksek hızlı network kameralarıdır. Çalışma ortamlarına ve üretim şekillerine bağlı olarak ccd veya cmos olabilir. Hızları 30fps ve 500fps üstü kadar resim verebilirler. İleri düzey güvenlik sistemleri, arge çalışmaları, yüz tanıma ve image process programları gibi amaçlara hizmet için kullanılmaktadır.
IP KAMERA TEKNOLOJİSİ IP tabanlı CCTV sistemleri, temel olarak standart analog CCTV sistemlerine benzerlik gösterir. Bu temel benzerlik dışında kilometrelerce koaksiyel kabloların kullanılması yerine, kablolu ve kablosuz bilgisayar ağları veya internetin kullanılması, VCR veya DVR gibi cihazların kullanılması yerine de istenilen ölçekte genişletilebilen harddisk dizileri ve veri depolama sistemleri sayılabilir. Dijital IP gözetleme sistemleri, geleneksel CCTV sistemlerin fonksiyonlarını artırması işletme maliyetlerini düşürmesi nedeniyle, hemen tüm pazarlarda ilgi çekmektedir. Bu açık standartlara dayalı BT ortamından başka, güvenlik ve ağ sistemleri altyapıyı paylaşarak, daha yüksek oranda birlikte çalışabilir ve bu sayade uyumluluk sağlanırken daha akıllı sistemlere ulaşılabilir. Dijital çözümlerin ortaya çıkışı, sistemlerin kapsamını sadece hırsızlık veya koruma özelliklerinin ötesine taşıyabilir. Ağa bağlı yazılım paketleri kullanıcılara işletmenin başka yönlerini analiz etmede kullanılabilecek ek bilgi seçenekleri sağlayabilir. Kullanıcıların mevcut analog kapalı devre televizyon(CCTV) sistemlerini sadece encoder ve decoder ilavesi yaparak IP tabanlı gözetleme sistemlerine geçiş yapmaları mümkündür. Böylece kullanıcılar; tesislerine IP kameralar, dijital kaydediciler, PC'ler ve sunucular ilave ederek sistemlerini istedikleri oranda genişletme imkânına kavuşmaktadırlar. IP kameralar, artık daha geniş seçeneklerde ve daha uygun fiyatlara temin edilebilmektedir. Daha önceki yıllarda büyük band genişliklerine ihtiyaç duyan bu sistemler, gelişen teknoloji ile birlikte hem daha az band genişliğinde çalışabilmekte hem de encoder/decoder üzerinden yapabileceğiniz band genişliği sınırlamaları ile mevcut TCP/IP network yapısında bile kullanılmaktadır. IP kameralar, dünyanın neresinde olursanız olun istediğiniz anda internetden veya cep telefondan bağlanılarak izleyebileceğiniz oldukça esnek bir yapıya sahipdir.
Ethernet Standartları Mevcut Ethernet ağları 10 Mbps ile 10 Gbps hızları arasında çalışabilir hem ekransız bükümlü çift hem de ekran bükümlü kablo sistemlerini kullanabilir. Bükümlü çift kablolama, 1980 sonunda kullanılan koaksiyonel kablolu Ethernet sistemlerine göre yönetimi çok daha kolaylaştırır. Daha eski veri ağı sistemlerinde yaşanan koaksiyel kablolamadan yıldız topolojili bükümlü çift kablolamaya geçiş ile günümüz videolu gözetleme ihtiyaçları arasında güçlü bir paralellik vardır-aslında, güvenlik teknolojilerinin nasıl uygulanacağı tasarlanırken göz ardı edilmemesi gereken benzer yönetimsel ve mali yararları bulunmaktadır. Günümüzde bir çok Ethernet ağı 100Mbps(100BASE-T) ve 1Gigabit(100BASE-T) sistemler olup, 10Gibabit(10GBASE-T) elektronik cihazlar ve kablolar için uygulanacak standartlar 2006 yılında onaylanacaktır.10Gigait ağların kullanılması, geleceğin videolu gözetleme olanakları üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır. Çünkü bu artırılmış bant genişliği kapasitesi yüksek kalitede videonun, kurumsal ağlarda veri ve ses iletimleriyle aynı zamanda yer almasına olanak sağlayacak-ve çok fazla güvenlik seçeneğine bir kapı açacaktır. Video ve IP tabanlı ses iletimi(Voice over IP-VoIP), hemen hemen gerçek zamanlı perfonmans gerektirdiklerinden ve ağ hatalarına yada geçikmelerine tolerans göstermediklerinden, yüksek kapasiteli 10 Gigabit kablolama çözümlerini gerektirme potansiyeli olan uygulamalar yaygın biçimde göze çarpmaktadır. Gigabit Ethernet ağları, modern güvenlik sistemleri için mükemmel platformlardır. Sermaye yatırımını korurken ağa bağlı gözetleme olanakları oluşturmak ve mevcut sistemleri dijital ortama taşımak için birçok mantıklı yöntemler bulunmaktadır.
Tipik Geçiş Yolu Geleneksel kapalı devre televizyon(CCTV) sistemi kameralarının çoğu analog sinyal üretir ancak görüntüleme işlemi, bir mikro işlemci ve CCD adı verilen bir dijital çip ile gerçekleştirilir. Bu dijital görüntü, dijital analog dönüştürücü(DAC) kullanılarak bir analog sinyale dönüştürerek, bir analog videokaset kaydediciyle (VCR)kaydedilmesi veya bir analog monitörde görüntülenmesi sağlanır. Bu en iyi uçtan uca analog sistem olarak adlandırılabilir. Zamanla bu yaklaşım yönetilemez hale gelmiştir. Bir tesis için çok daha fazla kamera, daha iyi görüntü kalitesi, daha yüksek kare hızları veya daha fazla saklama kapasitesi ve arama kapasitesi gibi konulardaki gereksinimler arttıkça, analog videokasetli sistemler artık uygun maliyetli olmaktan çıkmıştır. Eskiden video kasetleri değiştirme ve çekilen görüntülerin toplanması, saklanması veya arşivlenmesi için gereken maliyet, dijital teknolojiye geçişi tek başına haklı çıkaran bir faktördür. Çekilen görüntülerin elektronik ortamda saklanmasının sağladığı yararlar ve kullanım kolaylığının yanı sıra sunulan etkin arama kapasiteleri göz önünde bulundurulduğunda, dijital sistemler açık arayla önde olmaktadır. Analog sistemler yerine dijital sistemlerin bu kadar hızla kullanılmaya başlamasının altında yatan en önemli neden budur. Genel İnanış: Analog kameralara yapılan mevcut yatırımı koruyamazsınız. Gerçek: IP gözetleme çözümleri analog sinyalleri ağ üzerinden iletilebilen dijital video yayınlarına dönüştürmek için artık IP video sunucular kullanılmaktadır. Basitçe açıklamak gerekirse, bir analog kamera IP gözetleme cihazına dönüştürülmektedir. Günümüzün büyük ölçekli güvenlik sistemlerin çoğu, video sunucular üzerinden analog kameralar ve IP kameraların bir bileşimini kullanmaktadır. Yeni kurulmuş uçtan uca analog bir sistem bile tamamen IP gözetleme teknolojisine rahatlıkla dönüştürülebilir
Dijital IP Videolu Gözetlemenin Avantajları Bir video görüntüsü dijitalse, saklama, kopyalama, veritabanına ekleme veya başka bir veri dosyalarıyla aynı şekilde işlem görme amacıyla yapısal kablolama veya IP ağı üzerinden iletilebilir. Dijital video dosyaları bir ağ üzerinden, standart Ethernet paketleri halinde, anahtarlar, yöneticiler, kablosuz ve taşınır ağ cihazları kullanılarak kolayca iletilebilir. Sektör analogdan dijitale geçerken, tercih edilen iletim ortamı da koaksiyel kablolardan uzaklaşmaktadır. Dijital ağlar için tercih edilen kablolama ortamı bükümlü çift kablolama olup, daha uzun mesafeler veya daha az kablo içermesi istenen ortamlar için fiber ve kablosuz alternatifleri bulunmaktadır. Bükümlü çift kablolama, eski analog cihazları, gelecekteki bir geçiş yolunu veya IP tabanlı bir sistemin yürütülmesini destekleyen tek bir altyapının oluşturulması avantajını sağlar. Bu altyapılar ayrıca dijital görüntülerin, görüntü kaynağı olarak dijital ağa bağlı IP kameraları kullanan bir Ethernet/IP ağı üzerinden iletilmesine doğru olan gelecek dönüşümü de desteklemektedir. Bükümlü çift kablolama altyapısı, IPtabanlı bir gözetleme sisteminin uygulanmasıyla kazanılan birçok avantajın temelini oluşturmaktadır. Sağladığı yararlar şunlardır: Ölçeklenebilirlik: IP videolu gözetleme, bir kameradan binlerce kameraya kadar ölçeklenebilir. Kullanım Ömrü Maliyetleri: Daha uygun maliyetli altyapı kullanılır. Bükümlü çift kablolama altyapısı uygun maliyetlidir ve yönetilmesi kolaydır.
IP KAMERALAR
MONİTÖR LCD MONİTÖRLER TFT MONİTÖRLER CRT MONİTÖRLER PLAZMA EKRANLAR
MONİTÖR LCD (Liquid Crystal Display) Monitörler: LCD monitör nedir? LCD monitör, ismini İngilizce adı olan "Liquid Crystal Display" (sıvı kristal ekran) kelimelerinin baş harflerinden almaktadır. LCD ekranlar en yalın ifadeyle iki cam levha arasına sıkıştırılmış sıvı kristal örgüsüdür. LCD ekranın arka kısmında bir ışık kaynağı vardır, görüntü bu ışık kaynağından yayılan ışığın, iki cam levha arasında sıkışmış olan sıvı kristal örgüsünden geçerken değişik renklere bürünmesiyle elde edilir. LCD monitörlerin diğer monitörlerden ne farkı vardır? LCD ekranlar için avantaj olarak nitelendirilebilecek olan özellikler şunlardır: Plazma TV'ler çok incedirler, bu nedenle geleneksel CRT televüzyonların ya da monitörlerin kullanılamayacağı yerlere takılabilirler. Renk üretimleri mükemmeldir. Renk kontrastı iyidir, ancak mükemmel değildir. Fosfor temelli bir teknolojiye sahip olmadıkları için, aynı rengin aynı noktada uzun süre kalmasının yaratacağı problemler LCD ekranlarda görülmez. Plazma TV için dezavantaj olarak nitelendirilebilecek olan özellikler ise şunlardır: Ekran alanı başına en yüksek maliyetli görüntüleme seçeneğidir. Karanlık sahnelerde detayları CRT televizyonlar ya da monitörler kadar iyi veremeyebilirler.
LCD Monitör Çesitleri: Su ana kadar çesitli LCD monitör teknolojileri kullanilmistir. Bunlar, pasif matriks, dual scan ve aktif matriks'tir. Pasif Matriks Monitör: LCD monitörler genel ilkelere göre çalisirlar. Farklilasma piksellerin aydinlatilmasinda ortaya çikar. Pasif matriks monitörlerde, her bir piksel, ekran tazelenmeden önce söner. Bu ekranlarda tek bir defada bir satirdaki pikseller aktif hale getirilir. Bir piksel tekrar aktif hale getirilinceye kadar parlakligini kaybeder. Ekran tazeleme hizi çok yavaslayarak görüntü kalitesinin düsmesine neden olur. Dual Scan Monitör: Bu monitörler genel olarak pasif matriks monitör gibi çalisirlar. Temel farklilik, ekranin ikiye bölünmüs olmasidir. Ekranin herbir bölümü ayri ayri taranarak, ekran yenileme hizinin iki katina çikmasi saglanir. Bu farklilik görüntü kalitesinde bir iyilesme saglamaktadir. Aktif Matriks Monitör: Pasif matriks monitörlerin tersine aktif matrikslerde, her bir pikseli kontrol eden ayri ayri transistörler vardir. Bu transistörler, piksellerin henüz parlakligini yitirmeden yenilenmesini saglarlar. Her pikselin kendine ait bir regülatörü (dengeleyicisi) vardir. Bu dengeleyici yardimiyla her bir piksele ait voltaj digerini etkilemedigi için çok daha iyi görüntüler elde edilebilmektedir.
TFT MONİTÖRLER TFT Nedir? Modern ekran teknolojileri katot ışın tüplü (CRT) veya düz panel ekranlar olmak üzere sınıflandırılır. Tüplü cihazlar büyüktür ve oldukça fazla yer kaplarlar. Düz paneller yani tüpsüz olanlar ise adından da anlaşıldığı gibi düzdürler ve çok yer kaplamazlar. Düz panel ekran kategorisi kendi içinde LCD (likit kristal), plazma ve LED (ışık yayar diod) gibi teknolojilere sahiptir. Işık yayanlar ve arka plan ışığını üzerinden geçirenler olarak da ayırt edilmeleri mümkündür. TFT-LCD olarak adlandırılan bu cihazlar arkadan aydınlatmalı ekranlar sınıfındadır. STN ve DSTN (pasif matris LCD) teknolojileri de kullanılır, ancak günümüzde sadece çok düşük fiyatlı taşınabilirlerde rastlanmaktadır. TFT'ler Nasıl Çalışır? TFT, 'Thin Film Transistor'ün kısaltılmışı olup pikselleri aktif olarak denetleyen elementleri tanımlar. Bu sebepten "aktif matris TFT" olarak da adlandırılırlar. Görüntü nasıl oluşur? Temel prensip basittir: Her biri renk verebilen çok sayıda pikselden oluşan bir panel sayesinde. Bu amaçla bir kaç adet florasan tüpten gelen siyah ışık kullanılır. Örneğin tek bir pikselin aydınlanması için yapılması gereken şey ışığın geçmesine izin verecek ya da vermeyecek bir kapı veya diyafram koymaktır. Bu basit açıklamayla anlatılabilmesine karşın bunu gerçekleştiren teknoloji elbette çok karmaşık ve kapsamlı. LCD (Liquid Crystal Display), sıvı kristal esasına dayalı düz panel monitörler için kullanılır. Sıvı kristaller moleküler yapılarını değiştirebilirler ve bu yüzden farklı seviyelerde ışığın içlerinden geçmesini sağlayabilirler (ya da ışığı bloke edebilirler). Yönlendirici filtreler, renk filtreleri ve iki sıralama katmanı, ne kadar ışığın geçeceğini ve hangi renklerin yaratılacağını belirler. Katmanlar iki cam panel arasında konumlandırılır. Sıralama katına özel bir voltaj verilerek elektrik alanı oluşturulur ve böylece sıvı kristaller hizalanır. Ekrandaki her nokta (piksel) katot ışın tüplü ekranlarda olduğu gibi 3 farklı bileşene ihtiyaç duyar, biri kırmızı, biri yeşil ve biri de mavi için. En yaygın TFT teknolojisi Twisted Nematic olarak adlandırılır. Aşağıda bu tür TFT'lerin nasıl çalıştığı açıklanıyor. Elbette başka teknolojiler de bulunmaktadır. Bunlar Bakış Açısı Teknolojileri başlıklı bölümde açıklanıyor
Şekil 1a: Standart bir TFT'nin (Twisted Nematic) çalışma şekli (voltaj verilmediğinde) Voltaj verilmediğinde , moleküler yapı normal durumunda ve 90 derece kıvrıktır. Arkadan aydınlatma lambasından gelen ışık böylece yapı içinden geçebilir Hücrenin sol üst köşesi bir Thin Film Transistör içerir. Renk filtreleri hücrelerin temel RGB renklerini değiştirebilmelerini sağlar. Piksellerin aralığı küçüldükçe, mümkün olan maksimum çözünürlük de artar. Ancak TFT'ler maksimum ekran alanı yönünden fiziksel bir kısıtlamayla karşı karşıyadır. 38 cm (15 inç) bir köşegen ve 0.297 mm (0.0117 inç) nokta aralığına sahip bir ekranda 1280x1024 çözünürlük almak pek anlamlı değil. Bu incelemenin 4'üncü bölümünde nokta aralığı ve köşegen boyutları arasındaki ilişki hakkında bilgi bulabilirsiniz.
CRT (CHATODE RAY TUBE)... Monitörlerin ekrana görüntü yansitmak için kullandiklari resim tüpüne CRT denir. günümüzde monitörler 3 çeşit resim tüpünü kullanmaktadir. Şimdi sirasiyla bunlara deginecegiz. DOT-TRIO SHADOW MASK : En yaygin ve en ucuz CRT türü olan bu model elek şeklinde deliklere sahip metalden bir tabaka ve keskin fosfor noktalari yardimi ile görüntü saglamaktadir. Ekrandaki görüntü bu noktalardan yansiyarak oluşur. Fosfor noktalarinin yerleşimi nedeniyle, shadow-mask tüpleri ekran üzerindeki görüntülerde temiz ve keskin çizgiler sunar. Bu metin görüntülerinde çok faydalidir. Eger bu model bir tüpü kullanan monitör alacaksaniz yatay nokta araligi (dot pitch: ayni renkteki noktalar arasindaki mesafe) 0.25 mm‘den fazla olmamasına dikkat edin. Eğer monitör kılavuzunda bu konuyla ilgili bir bilgi yoksa o zaman diyagonal ölçüsünün 0.27 mm‘den fazla olmamasına dikkat edin. Eğer nokta aralıkları bu değerlerden yüksek olursa görüntü bulanık olur.
Hangi Özellikler Daha Önemli? - Önemli Bazı Kavramlar Diyagonal Ekran Boyutunun Tanımı Bildiğiniz gibi monitörler boy olarak ekranın diyagonal uzunluğu ile sınıflandırılırlar. Örneğin 17 inç denildiğinde çapraz iki köşe arasındaki çizgi uzunluğu alınır. Tüplü bir monitörde "izlenebilir alan" her zaman tüpün diyagonal boyutundan küçüktür. TFT panellerde ise kasanın içinde görüntü verilmeyen bir kenar kısmı bulunmaz. Bu sebepten belirtilen diyagonal boyut her zaman izlenebilir alana eşittir, yani kayıp söz konusu olmaz. Yine bu sebepten dolayı da 15.1 inç bir düz panel ekran, izlenebilir boyutu itibarıyla 17 inç bir tüplü monitöre eşittir. Bakış Açısı : Bu önemli bir kavram. Zira TFT'lerde tüplülerde olduğu gibi her bakış açısından aynı görüntüyü alamazsınız. Yani monitörün tam karşısından ve sağından ya da solundan bakıldığında ekran farklı görülür. Arkadan aydınlatma ışığı çeşitli filtrelerden, sıvı kristallerden ve hizalama katmanlarından geçtiği için tek bir yönde hareket eder. Mesela çoğunluk ekranı dikey olarak terk eder. Eğer kullanıcı monitöre çok açılı bakarsa, karanlık ya da bozulmuş renkler görebilir. Bu etki örneğin banka veznelerinde kullanışlı olabilir ama genelde istenmeyen bir durumdur. Üreticiler de daha iyi bakış açıları geliştirebilmek için üzerinde uğraştığı birçok teknoloji var: IPS (in-plane switching), MVA (multi-domain vertical alignment) ve TN+film (twisted nematic ve film). Maksimum bakış açısı, ideal kontrast oranının onda birine düştüğü nokta olarak tespit edilir. Örneğin ekrana tam dik açı gibi. Kontrast Oranı Kontrast oranı maksimum ve minimum parlaklık değerlerinden türetilir. Verilerin arası ne kadar büyükse o kadar iyi olduğu kabul edilir. Bu 500:1 gibi yüksek kontrast oranına sahip tüplü monitörler için bir sorun teşkil etmez. Böylelikle foto gerçekçi kalite sunarlar. Siyah bir resim göstermek tüplü bir monitör için problem olmazken TFT'lerde arka ışığın parlaklığını değiştirmek zordur ve cihaz çalıştığı sürece de açık kalırlar. Siyah bir resim gösterebilmek için sıvı kristaller gelen ışığı tamamen tutarlar. Ancak bunu mükemmel yapmak fiziksel olarak mümkün olmadığından bir miktar ışık sızması yaşanır. Üreticiler de halen bu sorun üzerinde çalışmaktalar. İnsan gözü için kabul edilebilir değerler 250:1 üzeridir. Parlaklık TFT'nin başarılı olduğu bir özellik. Temel olarak maksimum parlaklık arka ışığı sağlayan florasan tüpler tarafından belirleniyor. Metrekareye 200 ve 250 candela (cd/m2) parlaklık birimi sorun değil. Daha yüksek parlaklık değerlerine de ulaşmak teknik olarak mümkün ancak gereksiz, çünkü kullanıcıyı kör etmenin bir alemi yok. Tüplü monitörlerde maksimum parlaklık 100 ila 120 sd/m2'dir. Daha yüksek değerlere çıkmak katot tabancaları için devasa voltaj hızlanması gerektirdiğinden zordur. Ayrıca daha fazla parlaklık yüksek emisyon değerlerine yol açabilir ve fosfor ömrünü kısaltma gibi yan etkiler de yaratabilir.
Piksel Hataları Bunlar genelde hatalı transistörlerden kaynaklanırlar Piksel Hataları Bunlar genelde hatalı transistörlerden kaynaklanırlar. Ekranda nokta olarak saptanabilirler. Bozuk transistörden dolayı ışık piksele ulaşamaz bu nokta karanlık kalır veya sürekli parlak kalmasına yol açar. Bu olay grup halinde görülürse daha da rahatsız edici olur. Ne yazık ki, ekrandaki maksimum ölü piksel sayısını belirleyecek bir standart henüz oluşturulmamış, her üretici kendine göre bir sayı belirlemiştir. 3 ila 5 adet ölü piksel normal denilebilir. Bu tür mal satın alırken kontrol etmekte fayda var, çünkü bu onarılması imkansız hatalar genelde üretim safhasında oluşur. Son bir detay: Bu hatalı piksel sayısı sonradan artmaz, tabii eğer parmağınızla ya da başka nesnelerle ekrana bastırmazsanız. Tepki Süresi Birçok TFT'nin halen hareket eden resimlerde (mesela video) sorunları var. Bunun nedeni de sıvı kristallerin tepki süresi. Yeni TFT'lerde 20-30 milisaniye arası değerler normaldir. Bir örnekle açıklayacak olursak standart bir film saniyede 25 kareden oluşur, bu da tek karenin 40 milisaniye'de gösterilmesi anlamında gelir. Sıvı kristaller tepki olarak çok yavaş olduklarından bu sahnede bir miktar bulanıklaşma ya da hareketlerde kesiklik görülebilir. Ancak genelde tepki süresi yeterli olduğundan TFT'ler için "bunlarda film seyredilmez" demek yanlış olacaktır. Renk Kalitesi-Analog Giriş Sinyallerini Hazırlamak Dijital düz panel ekranlara kıyasla, standart bir VGA bağlantı noktası ile donatılmış modeller analog resim sinyallerini önce tekrar dijitale çevirmek zorunda olduğundan renk kalitesinde kayıplar oluşabilir. Kimi üreticiler düşük performanslı, sadece 18 bit veriler ile başa çıkabilen (3x6 bit ; kırmızı, yeşil ve mavi renklerin her biri için 6 bit) analog-dijital çeviricilerde ısrar ediyor. Sonuç olarak sadece 262 bin 144 renk (RGB taklidi) gösterilebiliyor. Oysa ki Gerçek Renk modu en azından 16.7 milyon renge ihtiyaç duymakta. Ekran kartı için gereken video RAM miktarı şu şekilde formüle edilebilir: Yatay çözünürlük x dikey çözünürlük x 1 pixel için gereken byte miktarı = ekran kartında bulunması gereken minimum ram miktarı (byte) 16 renkte: 1 pixel için 0,5 byte 256 renkte : 1 pixel için 1 byte 64K renkte: 1 pixel için 2 byte 16,7 milyon renkte: 1 pixel için 3 byte gerekir. Mesela: 16,7 milyon renk ve 1024 x 768 çözünürlük için; 1024 x 768 x 3 = 2,359,296 byte = 2,4 MB (yaklaşık) video RAM gerekmektedir. Dolayısıyla piyasada bu sınırın üzerinde 4 MB ekran kartı bulunduğundan en azından bunun kullanılması gerekmektedir
İYİ BİR MONİTÖR NASIL SEÇİLİR 1] En az 028mm’ lik nokta aralığı istenecek 2) 15” lik bir monitör için en az 2-4MB ekran kartı alınacak 3) Net ve parlak bir görüntüye sahip olmalı 4) Görüntünün küşelerine bak. Düz olması gerekirken eğrilik varmı 5)Monitörün turuncuyu nasıl gösterdiğine bakın. VERİLERİN GÖRÜNTÜYE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ Görüntü ilk olarak grafik kartının Framebuffer’ inde bulunuyor. Buradan her Byte satır satır RAMDAC (Random Access Memory Digital/Analog Converter) tarafından okunur. Grafik kartının renk sayısını ve çözünürlüğüne göre, RAMDAC uygun Byte’leri biraraya getirir. Elde edilen değerler, kırmızı, yeşil, mavi renkleri için analog gerilime (Volt) dönüştürülür. Bunun dışında da iki tane eşzaman sinyali üretir. Dikey eşzaman sinyali(Vsync) resmin başlangıç ve sonunu, yatay(Hsync) ise bir satırın başlangıç ve sonunu gösterir. Bu büyüklük ve renk hakkındaki beş sinyal grafik kartının çıkışına, buradan da bir kablo ile monitöre ulaşır.
PLAZMA EKRANLAR PLAZMA EKRAN NASIL ÇALIŞIR? Plazma ekranları CRT ekranlarına çok benzer bir şekilde çalışır, fakat tek CRT yüzeyinin fosforla kaplı olması yerine, yassı, hafif bir yüzey matrisli küçük cam kabarcıklarıyla kaplanmış her birinde gaz şeklinde plazma ve fosfor kaplanmış madde bulunmakta. Bu matristeki piksellerin her biri aslında üç tane daha alt-pikselden oluşur, kırmızı yeşil ve mavi renklere tekabül eder. Bir CRT ekranında, uzun resim tüpünün arkasından bir elektron ışını gönderilir, ön yüzeydeki fosfora vurunca da ışıldamasına neden olur. Karışık devre ve yüksek voltaj yansıtma bobinleri gerekir, nişanlama, odaklama ve ışını hareket ettirme bütün bir görüntüyü yaratabilmek için. Plazma ekranlar yüksek voltajlı yansıtma bobinleri ihtiyacını eler ve de bir CRT’ nin uzun boynunu.Bir yassı plazma ekranının içinde, matrisin uygun parçalarının içinden dijital kontrolle elektrik akımı geçer, bu da kabarcıkların içindeki plazmanın ultra violet ışınlar vermesini sağlar. Bu ışınlarda kabarcıkların fosfor kaplanmasının uygun renkte ışıldamasını sağlar. Plazmanın avantajları nelerdir? Plazma ekranların CRT bazlı ekranların üstünde birkaç avantajı vardır. İnce ve hafif: Sadece 8.8 cm ila 13 cm kalınlıkta ve 25-60 kg civarında, herhangi bir duvara çok kolay asılır veya uygun standlara konulabilir Çok parlak: Çevreleyen ışığa daha az hassas bir çok LCD projektörlerine göre plazma ekranlarında kontrast ve parlaklık daha fazladır. 160° izleme konisi: Odanızın geniş olduğu zaman idealdir, izleyiciler uzaktan ve normalinden açık eksenden de ekranı izleyebilirler. .Sabit ve çarpıklık serbest: Manyetik alanlardan etkilenmez; bir çok uygulamada CRT ekranlarının veya LCD projektörleri problem çıkarır. Görüntü daima mükemmeldir, merkezde, sadece merkezde değil, köşelerine kadar aynıdır.
PLAZMANIN DEZAVANTAJLARI NELERDİR? Bu yeni teknolojinin bahsetmeye değer birkaç dezavantajı vardır. Maliyet: Plazma LCD projektörlere göre daha pahalıdır. Sadece bu sebep den dolayı plazma herkes için uygun olmayabilir. Bir çok yeni teknolojide olduğu gibi fiyatlar düşmektedir. Ekran izi: Sürekli kalan logo, hep aynı tip ekran, iki ile üç sat boyunca her bir seferinde aynı görüntüyü göstermek için uygun değildir, ekranda iz kalır. Fakat uygun tedbirlerle, ve bazı durumlarda bir ekran koruyucusuyla, sorun çözülür. Dokunmatik ekranlar nasıl çalışıyorlar? Dokunmatik ekranların çalışma prensipleri, kullanım amaçlarına ve bulunacakları yere göre birkaç farklı çeşitte olabiliyor. Bu tür ekranlarda günümüzde kullanılan üç temel teknoloji mevcut: Dirençli (Rezistif) Teknoloji, Yüzey Dalgası (Surface Wave) Teknolojisi ve Kızılötesi (Infrared) teknolojisi. Dirençli Teknoloji : Rezistif ve kapasitif teknolojiler, dokunmayı algılamak için bir nevi devre anahtarlama sistemiyle çalışırlar. İçi açılmış bir uzaktan kumanda veya hesap makinesi gördüyseniz, tuşların temasını sağlamak üzere basınç noktalarında birbirine çok yakın iki yüzey yerleştirildiğini ve bunların üzerine baskı uygulandığında temas ederek devreyi tamamladıklarını görmüşsünüzdür. İşte rezistif ve kapasitif dokunmatik ekran teknolojilerinin de dokunulan yeri algılamak için kullandıkları prensip aynıdır. SLOT MASK : Bu melez resim tüpü, ilk kez NEC tarafından 1996 yılında CromaClear adıyla çıkartılmıştır. Nokta veya dikey şeritler yerine elips şeklinde fosfor deliklerinden oluşan bir ızgara kullanırlar. NEC, bu teknolojinin shadow-mask’a göre görüntülerdeki keskinliği artırdığını söyler. APERTURE GRILLE : Mitsubishi (DiamondTron) ve Sony (Trinitron) tarafından geliştirilmiştir. Noktalar yerine bir dizi dikey kablo kullanılarak fosfor satırları oluşturulmuştur. Bu kablo dizisine Aperture-Grill adı verilir. Bu teknolojiyi kullanan monitörlerde, shadow-mask resim tüplerine göre, odak kaybı olmadığından parlaklık ve kontrast artırılmıştır. Bu model tüplerde renk yoğunluğu (color saturation) iyileştirildiğinden görüntü işleme sektöründe çok fazla talep görmektedir. Tüp içerisinde kullanılan dikey kabloları sabitlemek için 2 adet yatay kablo kullanılmaktadır. Bu ise modelin zayıf yanıdır; çünkü, bu yatay kablolar ekranda belli belirsiz görülmektedir. Moniterler Zararlı Işın Yayar Mı? Gerçekten, monitörler insan sağlığına zararlı olabilecek çeşitli radyasyonlar üretir. Görüntünün oluşturulması sırasında, ekrandaki fosfor yüzeye elektronların çarpması sonucu x-ışınları oluşur. Ancak buradaki voltaj bir röntgen cihazına göre çok daha düşüktür. Asıl sağlığa zarar verebilecek olan, düşük ve çok düşük frekanslı elektro-manyetik radyasyondur. Bu radyasyonun kaynağı ise, elektronların yönlendirilmesi için kullanılan saptırıcılardır. Aslında bu tip radyasyonun sağlığa zarar verdiğine dair kesin bir kanıt bulunamamıştır ve başka bir çok ev aleti de düşük frekanslı radyasyon yaymaktadır. Ama sağlığınızı düşünüyorsanız, tedbirli elden bırakmamalısınız. Bir ekran filtresi ekrandaki yansımayı azaltabilir ve statik elektriği boşaltabilir, böylece gözlerinizi rahatlatır ve ekranı tozdan koruyabilir. Ancak bir ekran filtresinin radyasyona karşı etkisini büyük ihtimalle ölçemezsiniz. Bu nedenle, baştan uluslararası düşük radyasyon standartlarına uygun bir monitör seçmeniz yerinde olacaktır.
www. bilgisayardershanesi. com www. gencbilim www.bilgisayardershanesi.com www.gencbilim.com Bilgisayar donanımı ( ALFA YAYINLARI )