NAZIM HİKMET ÇALIŞKAN KARINCALAR
NAZIM HİKMETİN HAYATI Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918).
NAZIM HİKMETİN HAYATI Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920). Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).
NAZIM HİKMETİN HAYATI Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933). Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur
NAZIM HİKMETİN HAYATI Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır. Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).
SANATI Şiire çok küçükken başlayan Nâzım Hikmet, ilk şiirini 3 Temmuz 1913 tarihinde, henüz 11 yaşında iken yazmıştır: "Feryâd-ı Vatan". Bu şiir, Balkan Savaşı yengisini ve düşmanın Çatalca'ya kadar ilerlemesini konu edinen bir şiirdir. Nâzım Hikmet'in 1913-1920 yılları arasında yazdığı şiirlerde çoğunlukla bireysel konuların işlendiğini belirten Asım Bezirci, özellikle aşk teminin ağır bastığını ve "melankolik hava" taşıdıklarını yazmaktadır.
SANATI Şairin ilk gençlik şiirlerinden bazılarını Bahriye Mektebi'nde öğretmeni olan ve annesi Celile Hanım'a yakınlık duyan Yahya Kemal'in düzelttiğini Vâ-Nû belirtmektedir. Şairin yayımlanan ilk şiiri 3 Teşrinievvel 1918 tarihli Yeni Mecmua'da Mehmet Nâzım imzasıyla çıkan "Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı?"dır. Bu şiir, aynı ad ve imza ile sonradan Ümid dergisinde de yayımlanmıştır. Yahya Kemal tarafından düzeltilen bu şiir şöyledir: "Bir inilti duydum serviliklerde/Dedim ki: Burada da ağlayan var mı?/Yoksa tek başına bu kuytu yerde/Eski bir sevgiyi anan rüzgâr mı?"/ "Hayat inerken siyah örtüler/Umardım ki artık ölenler güler/Yoksa hayatında sevmiş ölüler/Hâlâ servilerde ağlıyorlar mı?"
SANATI Bir nokta belirtilmelidir: Nâzım Hikmet'in ilk şiirlerinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesinden, uğradığı savaş yenilgilerinden kaynaklandığı açık olan ulusal duygular da önemli yer tutmaktadır. "Kırk Haramilerin Esiri" ile "Yaralı Hayalet" bunların en güçlü örnekleridir. Teşrinievvel 1336 (1920) tarihli Yedinci Kitap'ta yayımlanan "Yaralı Hayalet" şu dizelerle başlamaktadır: "Bir gece bir odada dört arkadaş toplandık/bir uzak rüya olan geçmiş günleri andık/Gözlerimiz yaşlıydı, gönüllerimiz mahzun/Hepimiz memleketten konuştuk uzun uzun". Daha aşağıda şu iki dize gelmektedir: "Çaldı, tanburasından tarihin sesi geldi/Dağlara yaslanarak sanki Zeybek yükseldi". Yurt sevgisinin, tarihsel geçmişe bağlılığın yanısıra bu şiirlerde şairin ustalaşmaya başladığı, vezni kullanmada zorlanmadığı ve daha arı bir Türkçe'ye yöneldiği de görülmektedir.
ATATÜRK E YAZDIĞI MEKTUP Türk Ordusunu "isyana teşvik" ettiğim iddiasıyla "onbeşyıl ağır hapis"cezası giydim.Şimdi de Türk Donanmasını "isyana"teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve senin adına and içerim ki suçsuzum Askeri isyana teşvik etmedim. Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam,yurdumu seven bir yüreğim var.
ATATÜRK E YAZDIĞI MEKTUP Senin eserine ve sana,aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim.Sırtıma yüklenen ve yükletilebilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni.Seni bir an kendimle meşgul ettimse,alnıma vurulmak istenen bu "inkılap askerini isyana teşvik" damgasını ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır.
ATATÜRK E YAZDIĞI MEKTUP Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizm'den ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki suçsuzum. Nazım HİKMET
FERYAD-I VATAN Sisli bir sabahtı henüz Etrafı bürümüştü bir duman Uzaktan geldi bir ses ah aman aman! Sen bu feryad-ı vatanı dinle işit Dinle de vicdanına öyle hükmet Vatanın parçalanmış bağrı Bekliyor senden ümit.
SON ŞİİR Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldüm..
nazım hikmet ve imzası mezarı sözü "Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim!" imzası
BİZİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞŞEKÜR EDERİZ……