OEE – Drama Dramanın Eğitiminin Avantajları Yrd. Doç. Dr. Özgür KÖKALAN
Dramanın Türleri Üç türlü drama vardır. Bunlar: Yaratıcı Drama Eğitici Drama Psikodrama
Yaratıcı Drama Yaratıcı drama, “bir grup çalışması içinde kişilerin bir yaşantıyı, bir kavramı, belirli bir konu ya da temaları yaşayarak, canlandırarak, oynayarak öğrenmelerini sağlayan bir süreç, eğitsel bir ortam” olarak tanımlanır. Yaratıcı drama, kişilerin sosyal beceriler (social skills) kazanmaları için kullanılan ve önerilen en önemli eğitim tekniklerinden biridir.
Günümüzde sosyal becerilerin geliştirilmesinde birtakım tekniklerin kullanılmasını zorunlu olmuştur. Bu nedenle günümüzde sosyal becerileri geliştirmek için, model alma, liderlik, davranışsal prova – rol oynama, geribildirim verme, uygulama genelleme ve ev ödevi gibi birtakım tekniklerden yararlanılmaktadır Yaratıcı drama da, sosyal beceri eğitiminde kullanılan tüm bu teknikleri içermektedir. Yaratıcı drama etkinliklerinin, sosyal öğrenme teorisine dayanan sosyal beceri eğitiminin model olma yolu ile tepkinin öğrenilmesi, davranışsal prova ile tepkinin uygulanması, geribildirim, pekiştirme ve bilişsel yeniden yapılanma süreçlerini kapsadığını ve sosyal beceri eğitiminde bir yöntem olarak kullanıldığını belirtmektedir
Yaratıcı drama yöntemlerinin kişinin düşünme tarzında önemli değişimler yarattığı, kişiyi daha eleştirisel düşünmeye sevk ettiği; sosyal ortamda etkileşimi arttırdığı için sosyal becerilerin gelişmesinde önemli katkıları sağlamaktadır. Eğitimde yaratıcı dramanın kullanılması, çağdaş insanın toplumsal ilişkilerini düzenlemesine, kendisini tanımasına, üretmesine ve varlığını sergilemesine olanak sağlamaktadır. Yaratıcı drama aracılığıyla olaylar, durumlar ve bunlar arasındaki bağlantılar kolayca öğrenilebilir. Yaratıcı drama dolaylı yoldan anlatır, bu yüzden kişiye başkalarının davranışlarını ve kendi davranışlarını emin bir mesafeden gözleme imkanı verir.
Yaratıcı drama etkinliğinin kişiyi mutlu eder. Yaratıcı drama yetkin kişiler tarafından doğru bir şekilde yapıldığı takdirde katılımcıya, zihinsel, fiziksel ve duyusal katılım yoluyla dramatik bir ortamda var olma olanağı sunar. Bu ortamın kişinin kendi potansiyelini fark etmesini, kendisini ifade etmesini, yaratıcılık gelişimini, kendisini başkalarının yerine koyarak düşünebilme gibi becerilerinin gelişimini, bunun yanı sıra belki de en önemlisi yaratıcı drama etkinliği içinde yer alan bireylerin mutlu olmasını sağlayacaktır
Psikodrama Psikodrama ilk defa Jacob Levy Moreno tarafından ortaya atılan genellikle psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntem olarak bilinmektedir. Moreno psikodramayı, insan ruhunu dramatik eylemle keşfetme ya da gerçeğin dramatizasyonla yeniden keşfedilmesi olarak tanımlanır. Psikodrama, “kişilik, kişiler arası ilişki, çatışma ve duygu sorunlarının özel dramatik yöntemlerle keşfedildiği bir grup drama yöntemi” olarak tanımlanır.
Her ne kadar yaygın olarak psikolojik bir tedavi yöntemi olarak kullanılsa da, psikodrama günümüzde hemen hemen her alanda kişilerin kendilerini tanımaları için kullanılan bir yöntem haline dönüşmüştür. Günümüzde psikodrama diğer drama yöntemlerinden ayrı bir yöntem olarak değil, eğitici dramanın bir parçası olarak görülmektedir.
Eğitici Drama Eğitici drama; “özel olarak düzenlenen yaşantıları somut bir şekilde hissetme yoluyla evrensel ve soyut kavramların; tarih, edebiyat gibi konuların canlandırılarak anlamlı hale getirildiği, öğrenildiği bir eğitim tekniği”dir. Eğitici dramayı, “varoluşun dinamiğinin gözlenmesini, yaşanmasını ve doğrudan doğruya keşfedilmesini sağlayan işlevsel bir yaşam felsefesinin, hayata geçirilmesinin özel bir tekniği olarak” tanımlamıştır.
Bu eğitim tekniği sayesinde, kişi farklı olayların, farklı insan tepkilerine yol açtığını hem kendisini hem de başkalarını gözleyerek fark edebilir, bu sayede insan olarak hem bireysel hem de toplumsal var oluşun, farkına varır. Eğitici drama, hem yaratıcı drama hem de psikodramayı içeren daha kapsamlı bir eğitim tekniğidir. Bu nedenle eğitici drama diğer iki eğitim tekniğine göre daha geniş amaçlar içermektedir. Mesela, bu anlamda yaratıcı drama ile eğitici drama arasında farklılıklar vardır. Yaratıcı dramada temel amaç oyun yaratmaktır. Oyun bir araçtır. Eğitici drama da ise temel amaç oyun yaratmak değil, tamamen eğitimdir. Diğer bir değişle eğitici dramada amaç: anlamak, farkına varmak ve öğrenmektir
Dramanın Yararları Dramanının yapılan akademik çalışmalar sonucunda birçok yararının olduğu saptanmıştır. Dramanın bireye sağladığı temel yararlar şu şekilde sıralanabilir: Kişinin sosyal becerilerini geliştirir Kişinin duygularını fark etmesini sağlar Drama kişinin zihinsel kapasitesini geliştirir Drama kişisel farklılığın gelişmesini sağlar Drama yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirir
Eğitimde Dramanın Çocuklara Etkileri Okulöncesi dönemdeki çocuklar bir öyküyü dinlediklerinde ya da canlandırdıklarında, uygun davranışları sergilemek için model alırlar. Öyküyü dinlerken kendi yaşamlarındaki benzer örnekleri hatırlayarak eşleştirme yaparlar. Eğitimde drama etkinliklerinde yaptıkları oyunlar ya da çalışmaların işle yaradığını gördüklerinde, aynı davranışları diğer alanlara da aktarabilirler. Böylece yeni durumlara daha yaratıcı olarak yaklaşabilirler. Söz gelimi, anlaşmazlık durumlarında nasıl davranacaklarını bu yolla öğrenirlerse gerçek yaşamlarına aktarabilirler ve oyunlara karşı daha fazla istekli olabilirler.
Drama etkinliklerine katıldıkça istekleri artar. Oyun içinde rol oynama gerçek yaşamda karşılaşmadan önce, başımıza gelecek olası durumlarla karşılaşma ve bunları öncesinde yaşamımızı sağlar. Çocuklar üstlendikleri rolleri çoğunlukla dışarıdakilere gösterirler. Örneğin, bir yaşındaki çocuklar, sanki yetişkinlerin tepkilerini görmek ister gibi rollerini ger-çekleştirirler. Oyunlar, nesneler kullanılarak zenginleştirilmelidir. Böylece bir kutu otomobile dönüşür, battaniye bir masanın üstüne örtülerek çadır haline getirilebilir.
Çocukların “...mış gibi” yapmaları ya da bu tür oyunlar› oynamaları, tiyatroya ilişkin etkinliklerle karşılaştırılmamılıdır. Bu anlamda, erken çocukluk döneminde, eğitimde drama etkinliklerinde çocuklardan sanatçı gibi davranmaları beklenmemelidir. Zaten bu dönemde çocuklar oyuna ya da oyun formundaki eğitimde drama etkinliklere kendiliklerinden girerler. Kurgusal olayları oluşturur ve yaşantılarının farklı noktalarında ortaya çıkan durumlara ona göre karşılık verirler.
E¤itimde drama etkinliklerinin temel biçimi olan “ E¤itimde drama etkinliklerinin temel biçimi olan “...mış gibi” yapma, çocukların farklı davranış ve olaylarla başa çıkabilmesine yardımcı olur. Bu çalışmalar içinde değişik olaylara karşı tepkiler, istekler ve düşünceler oluşturulabilir. Bu anlamda rol oynama, en basit ve kolay uygulanabilecek tekniktir. Burada öğretmenin yapması gereken, çocuklara belli sosyal yaşantı durumları vererek kendilerini ya da başka insanları oynamalarını sağlamak olmalıdır
Eğer sosyal becerilerin daha etkili ve üst düzey olmasını bekliyorsak, öğretmenlerin ya da yardımcı personelin bu tür etkinliklere katılması gerektiğini aklımızdan çıkarmamız gerekir. Öğretmenin oyunlarda ya da eğitimde drama çalışmalarının her aşamasında, her zaman öğrencilerin düşüncelerini geliştirmelerine yardım etmesi beklenmelidir. Bunun için, araya girerek sorular sorup yeni düşünceler üretmeleri sağlanabilir. Oyunun bölünmesinde sakınca yoktur. Drama eğitiminde öğretmenin sabırlı olması gereklidir. Öğrencilerin yaratıcılığı hemen ortaya çıkmayabilir.
Eğitimde drama süreci, çocuğu bir bütün olarak görür ve çocuğun zihinsel ve fiziksel etkinliklerini doğaçlama ve sürece dayalı yaşantılarla bütünleştirmeyi hedefler. Eğitimde drama çalışmalarının hedefi toplumsal yapı içinde çocukların kurgusal düşünme biçimleriyle gerçek yaşam arasında bağlantı kurmalarına yardım et-mektir. Çocuk oyunlarında yetişkin dünyası çok az yer alırken, eğitimde drama çalışmalarında yetişkin dünyasına da yer verilmektedir. Böylece öğrenciler gelecekteki olası rollerine hazırlanabilmektedirler.
Eğitimde drama etkinlikleri tasarlanıp uygulanırken aşağıdaki durumları göz önünde bulundurmak gerekir: Her çocuk kendine özgüdür, saygı gösterilmeyi ve saygıyla eğitilmeyi hak etmektedir. İlk yıllar gelişimin en önemli olduğu dönemdir ve küçük çocukların eğitimi kendilerine özgü uzmanlık isteyen bir alandır. Okulöncesi eğitimcilerin rolü çocukla ilgili konularla yoğun ilgilenmek ve öğrenmeyi bu konuya yoğunlaşarak desteklemektir.
Eğitimcilerin, çocukların hem kendileri hem de başkalarına karşı olumlu tutumlar geliştirmelerini sağlamak ve çocuğu olumsuzluklardan uzak tutmak gibi sorumlulukları vardır. Her çocuğun kültürel ve dilsel yeteneği, öğrenme için temel araç olarak ele alınmalıdır. Bütün çocuklara gelişimleri ve ilerlemeleri için eşit olanaklar sunulmalıdır. Çocukların yaşantıları ve programda kendilerine sunulanların tutarlı ve sürekli olmasını sağlayabilmek için ailelerle iş birliği yapılmalıdır Demokratik yaklaşım, nitelikli eğitim ve insanlar arasındaki düşünce alış verişinin temelini oluşturur.