KAĞIDIN İCADI.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Advertisements

Bilimsel Proje Hazırlamanın Basamakları
bu özellik çiftlerinden bazılarını inceleyelim.
Çevremizde dokunduğumuz, gördüğümüz , kokladığımız birbirinden farklı varlık vardır. Az veya çok yer kaplayan her varlık madde olarak adlandırılır. Çiçekler,
HAZIRLAYAN:Bengisu Kuzey Ceren Arım
4.SINIF KİMYA KONULARI.
Hazırlayan Nehir Gülce ÇEŞMECİ 6-B NO 1
HAT SANATI Mustafa Süreyya SEZGİN.
ZAMİRLER.
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
ÜÇGENLERİN TARİHÇESİ.
Bilimsel Bir Makale Nasıl Yazılır ve Yayımlanır Robert A
Pİ SAYISININ TARİHÇESİ
İLK KÜLTÜR MERKEZLERİ.
İletişimin Zamanda yolculuğu
ZAMİRLER.
MADDEYİ TANIYALIM.
FEN VE TEKNOLOJİ HAZIRLAYAN: ÖZEL İÇEL İ. Ö. OKULU 4/A SINIFI TURHAN YAROĞLU VE AYDAN ÇAKMAK.
ÇALINAN HAZİNELERİMİZ
Anadolu ve Mezopotamya Devletleri
GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN.
MISIR MEDENİYETİ.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER (SIFAT-ÖN AD)
SBEP ERGENEKON DESTANI
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
MISIR MEDENİYETİ.
Işık ışınları doğrular halinde (doğrusal yolla) yayılır.
MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI
ANADOLU UYGARLIKLARI.
MADDEYİ TANIYALIM.
NYMPHAEA N.odorata N.odorata Güzel kokan nilüfer.
Quercus rubra m. boylarında düzgün gövdeli serbest büyüdüğünde geniş bir tepe oluşturan bir ağaçtır. Piramidal bir yapı oluşturur. En hızlı büyüyen.
ALACAHÖYÜK.
Dünyanın Yedi Harikası
YERALTI ÜÇGÜLÜ (Trifolium subterraneum L.)
SOSYAL BİLGİLER DERSİ KONUSU
Bocce Beden Egitimi Dersi.
MAGNOLIA SOULANGEANA (SARAY MANOLYASI).
SALİH ZEKİ ANADOLU LİSESİ
CORYLUS COLURNA L. (AĞAÇ FINDIĞI)
4.SINIF FEN VE TEKNOLOJİ KİMYA KONULARI
BİLGİ YUVAMIZIN KUZUCUKLARI
BAHARAT YOLU İPEK YOLU KRAL YOLU
Kitap Tarihi Turan Tiyenç.
SİLGİLER.
GEZEGENİMİZ DÜNYA.
TARİH ÖNCESİ VE TARİH ÇAĞLARI
gEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE IŞIK KAYNAKLARI nedir?
4.Sınıf IŞIK ve SES IŞIK.
MEB KAZANIM TESTİ 1 Sözcükte Anlam - 1 (Çok Anlamlılık)
TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU
GEÇMİŞTEN BUGÜNE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SAATLER
ZAMİR (ADIL).
BİLİM:İnsanlar yaşadığı doğal çevreyi her dönemde kendi ihtiyaçlarına göre düzenlemeye çalışmıştır.Bunun için öncelikle doğanın yasalarını araştırmıştır.bu.
-Dövme kimine göre süs kimine göre uğur, şans kimine göre ise yaşamın evrelerinde ki duyguları simgeler. -Dövme insan ruhunun tene yansımasıdır. -Yüzyıllardır.
T.C ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON BÖLÜMÜ DERS PLANI III.HAFTA DERS SUNUMU HAZIRLAYAN YASİN KILIÇ.
Gerçekleşen Düşler İcatlar ….
Abece, insanların eski çağlardan bugüne ağız ve dil yoluyla bir takım sesler çıkartılmasını keşfetmesiyle birlikte seslerin yazıdaki karşılığı olan işaretlerin.
Rönesans’ta Teknoloji
DERS: TÜRK DİLİ VE EDEBİYAT KONU: KAĞIDIN İCADI VE KAĞIT TÜRLERİ HOCA: KENAN DEMİR AD-SOYAD: ŞEVVAL ALP SINIF-NO: 10/E-535.
İletişimin Zamanda yolculuğu. İletişim ne demektir?: Duygu, düşünce, haber veya bilgilerin başka kişilere aktarılmasına haberleşme denir. Resimdeki çocuk.
1. Meşale 2. Mum 3. Kandil 4. Candelabrum 5. Lykhnoukhoi 6. Laterna
Yazı Sistemleri.
DÜNYANIN YEDİ HARİKASI Mahir Kılıç 8/a 334. TAÇ MAHAL Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılan Taç Mahal, Hindistan’ın Agra şehrindedir. Şah Cihan’ın.
SESÇİL ABECE GÜZ DÖNEMİ I. SINIF Serkan KOÇ.
MENDERES BALTA  Basım mürekkep uygulama yoluyla bir levha veya kalıbı kağıda yada kumaşa bastırarak, günümüzde ise birçok başka yöntemle metin.
FİİLİMSİ (EYLEMSİ).
Altıncı hafta El yazmalarından matbaaya
SAYILARIN TARİHİ.
Sunum transkripti:

KAĞIDIN İCADI

Yazı yazmak için çok çeşitli araçlar kullanılmıştır Yazı yazmak için çok çeşitli araçlar kullanılmıştır. Hiç elimizden düşürmediğimiz kağıt kalem dünün icadıdır. Biraz daha öncelere, resimlerden yazının henüz doğmakta olduğu çağlara dönersek o zaman yazı yazmanın inanılmayacak kadar zor olduğu görülür. Çünkü o günlerde bu iş için gereken araçlar yoktu. Herkes, ne ile neyin üzerinde nasıl yazacağını kendisi düşünüp bulmak zorundaydı.

O dönemin araçları arasında taş, koyunun kürek kemiği, balçık yaprağı, çanak çömlek parçaları, yırtıcı hayvan derileri ve ağaç kabukları gibi şeyler hep bu dönemde kullanılıyordu. Bütün bunların üzerine sivriltilmiş bir kemikle ya da çakmak taşıyla kaba bir resim çiziktirmek mümkündü.

Papirüs bulunduktan sonra bile birçok yazarlar, yoksulluk yüzünden yazılarını çanak çömlek parçaları üzerine yazmak zorunda kalmışlardı. Eski yunan bilginlerinden birinin kitap yazmak için evindeki bütün çanak çömleği kırdığını anlatırlar. Görevle Mısır'da bulunan eski Romalı asker ve memurlar;bir aralar, papirüs yetersizliğinden hesap pusulalarını çanak çömlek parçaları üzerine yazmışlardır.

Ama palmiye yaprakları ile ağaç kabukları yazı yazmaya çok daha uygundu. Papirüs bulunmadan çok önce bunların üzerine iğne ile yazı yazılmaktaydı. Hindistan'da, bir çok kitap palmiye yaprakları üzerine yazılmıştı.

Yaprakların kenarları bir ölçüde kesildikten sonra iplikle dikiliyordu Yaprakların kenarları bir ölçüde kesildikten sonra iplikle dikiliyordu. Bu kitabın kenarları altınla yaldızlanır ya da renk renk boyanırdı. Böylece çok güzel bir kitap meydana gelmiş olurdu. Ormanca zengin olan ülkelerde kayın ve ıhlamur ağacı kabuklarından yapılmış yapraklar üzerine yazı yazılırdı.

Bu taş üzerine yazı yazmadır. Bununla birlikte çok eski çağlardan itibaren bir yazı yazma yöntemi vardır; onu bügünde kullanmaktayız. Bu taş üzerine yazı yazmadır. Taştan kitap, kitapların en uzun yaşamlısıdır. Bundan 4000 yıl önce, eski Mısır mezar tapınaklarının duvarlarına yazılmış olan upuzun hikayeler günümüze kadar gelmiştir.    

ÇAMURDAN KAĞIDA DOĞRU İnsanlar çok eskiden beri taştan daha hafif, ama onun kadar dayanıklı bir" nesne" aradılar.

Tunç üzerine yazmayı denediler Tunç üzerine yazmayı denediler. Bir zamanlar sarayları ve tapınaklarını süslemiş olan üzerleri yazılı tunç levhaları bugün de görmek mümkündür. Bazen bu levhalardan birinin bütün bir duvarı kapladığı da olurdu. Levhanın iki yüzüne yazı yazılmışsa, levha bir zincirle asılırdı.

Bir ilginç yazı yazma yönetimi daha vardı: Bir zamanlar Dicle ile Fırat boylarında yaşayan Asurlularla Babilliler çok eskiden kullanmışlardı. Koyuncuk'ta, eski başkent Ninova yıkıntıları arasında Austen Henry Layard adlı bir ingiliz, Asur hükümdarı Asur Banibal'ın kitaplığını buldu.

Bu, içinde bir yaprak kağıt bile bulunmayan çok ilginç bir kitaplıktır Bu, içinde bir yaprak kağıt bile bulunmayan çok ilginç bir kitaplıktır. Bu kitaplığın bütün kitapları lüleci çamurundandı. Lüleci çamurundan oldukça büyük ve kalın levhalar hazırlanırdı. Yazıcı yazısını üç köşeli sivri çomağıyla bu levhaların üzerine yazardı. Çomak, çamurun içine batırılıp hızla çekilince kalın başlayıp incecik kuyruk halinde biten bir iz meydana gelirdi.

Babilliler ve Asurlular böylece çok çabuk yazı yazarak çivi yazısının düzgün ve incecik satırlarıyla levhaları (tabletleri) doldururlardı. Bu iş bittikten sonra daha dayanıklı olması için çömlekçiye verilirdi. Eski Asurlular da çömlekçiler kitap pişirirlerdi. Böylece taş gibi dayanıklı kitaplar oluşurdu.

Asurlular balçık üzerine yalnız yazı yazmazlar, basma da yaparlardı Asurlular balçık üzerine yalnız yazı yazmazlar, basma da yaparlardı. Değerli taşlardan, kabartma resimlerle süslü merdane biçiminde mühürler kazırlardı. Bir antlaşma yaptıklarında bu merdaneyi balçık tablet üzerinden geçirirlerdi. Böylece tablet üzerinde çok iyi seçilebilen bir mühür çıkardı. Basmalar üzerindeki desenler bugün bu yolla yapılmaktadır. Rotatif basma makinesi de bu türde çalışmakta ve yazılar merdanenin üzerinde bulunmaktadır.

PAPİRÜS BULUNUYOR Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok garipti PAPİRÜS BULUNUYOR Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok garipti. Uzun, çok uzun ve yüz metrelik bir şerit düşünün: Bu şerit kağıttan yapılmışa benzese de "acayip" bir kağıttı. Elinize alıp ışığa tutarsanız, incecik bir çok çapraz çizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği görülecektir.

Bir parçasını koparırsınız,gerçekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takım şeritlerden örülü olduğu kolayca anlaşılır. Görünüşte bu kağıt;sarı,parlak ve perdahlıdır. Balmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de...

Üzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de, dikine; onlarca, hatta yüzlerce sütünlar halinde yazılmıştır. Eğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı, her satırı okumak için şeridin bir başından öteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi.

Bu bitkinin adı papirüstü. Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyordu. Nil kıyılarının bataklık yerlerinde uzun gövdeli ve tepesinde püsküllü olan yine garip görünüşlü bir bitki yetişmekteydi Bu bitkinin adı papirüstü.

YAZI YAZMADA İLK ARAÇLAR Mumu bilmeyenimiz yoktur YAZI YAZMADA İLK ARAÇLAR Mumu bilmeyenimiz yoktur. Balmumundan bir kitabı görenlerimiz ise çok azdır. Yağ gibi eritilebilen bir kitap, tuğla kitaplardan da, şerit kitaplardan da çok daha yadırgatıcıdır. Romalıların icat ettiği balmumundan kitapların neredeyse geçen yüzyılın başlarında, Fransız devrimine kadar kullanıldığını bilenler pek azdır. Balmumundan kitap bizim cep defterimiz büyüklüğünde birkaç levhadan yapılmıştır.

Her levhanın ortasına sarı ya da siyaha boyanmış balmumu doldurulurdu Her levhanın ortasına sarı ya da siyaha boyanmış balmumu doldurulurdu. Bu levhaların iki köşesinde delikler vardır. Bu deliklerden geçirilen kurdelalarla, levhalar birbirine bağlanarak bir kitap halini alırdı. Birinci ve sonuncu levhanın dış yüzeylerinde balmumu bulunmazdı. Böylece kitap kapandığında iç yüzündeki yazıların silinmesinden korkulmazdı.

Bu levhaların üzerine neyle yazılıyordu. Kuşkusuz, mürekkeple değil Bu levhaların üzerine neyle yazılıyordu. Kuşkusuz, mürekkeple değil. Bu iş için bir ucu sivriltilmiş, öteki ucu yuvarlaklaştırılmış çelik kalemler kullanılıyordu. Kalemin sivri ucu ile yazar, yuvarlak ucu ile de düzeltir ya da silerlerdi. İşte bizim silmek için kullandığımız lastiklerin ilklerinden biri de buydu.

Balmumu yazı tahtaları çok ucuzdu Balmumu yazı tahtaları çok ucuzdu. Dolasıyla karalamalar, notlar günlük hesaplamalar bunların üzerine yazılıyordu. Roma'ya uzak Mısır'a getirilen papirüs pahalıydı. Bu yüzden de yalnız kitap yapmakta kullanılıyordu

ANADOLU YİNE ÖNDE Eski Mısır'ın İskenderiye kentindeki kitaplıkta bir milyona yakın papirüs romanı bulunuyordu. Bu kitaplığın zenginleşip büyümesinde, Ptolome Sülalesi'nden gelen Firavunlar çok çalışmışlardı. Böylece İskenderiye kitaplığı uzun yıllar boyunca dünyanın en önde gelen kitaplığı oldu. Fakat bir süre sonra bir başka kitaplık, Anadolu'daki Bergama kenti kitaplığı onunla yarışmaya başladı. O sırada hükümdarlık eden Mısır Firavunu, Bergama kitaplığını acımasızca cezandırmaya karar verdi ve ülkesinden papirüs gönderilmesini yasakladı. Bergama hükümdarı da buna karşılık şöyle bir önlem düşündü: Yurdunun en usta adamlarını yanına çağırıp koyun yada keçi derisinden papirüsün yerini tutacak ve yazı yazmaya yarayacak bir madde hazırlamalarını buyurdu. İşte o günden sonra Bergama , Dünyaya parşomen satan bir yer haline geldi.

Yunanca "pergament adını alan Parşomen, doğduğu kentin(Pergamon) adını alarak böyle icat olmuştu. Kısa bir süre sonra Parşomeni katlanabileceği ve defter haline getirilebileceği anlaşıldı. Ayrı ayrı yapraklardan dikilmiş kitap da böyle ortaya çıktı.  Zamanla Mısır'da Papirüs daha az üretilmeye başlandı. Hele Araplar Mısır'ı aldıktan sonra Mısır'dan Avrupa ülkelerine olan papirüs gönderilişi büsbütün durdu. İşte ancak o gün parşomen kesin bir zafere ulaştı.

Bu,pek de olumlu bir zafer değildi Bu,pek de olumlu bir zafer değildi. Roma İmparatorluğu, bu olaydan bir kaç yüzyıl önce kuzeyden ve doğudan gelen yarı ilkel kavimlerce yıkıma uğratılmıştı. Bitmez tükenmez savaşlar bir zamanlar zengin olan kentleri ıssız bir duruma getirmişti. Her geçen yıl yalnız bilginlerin değil, okuma-yazma bilenlerinin sayısını da azaltmıştı. Parşomen, kitap kopya etmeye yarayan biricik araç olarak kaldığında, onun üstüne yazı yazacak kişi de hemen hemen kalmamış gibiydi.

Bu hamurdan da kağıt yapılıyordu. . ÇİNLİLER KAĞIDI YAPIYOR Kağıdı ilk yapanlar, Çinlilerdir. M.S.105 : Bildiğimiz haliyle kağıt Çinli bir askeri mahkeme memuru olan Ts’ai Lun tarafından bulunmuştur. 2000 yıl kadar önce, daha Avrupa'da Yunanlılar ve Romalılar ünlü Mısır papirüsleri üzerine yazı yazarken, Çinliler kağıt yapmayı çoktan biliyorlardı. Kağıt yapmak için bambu lifleri, bazı otlar ve eski paçavralar kullanılıyordu. Bunları, bir dibek içinde suyla karıştırıp hamur haline getiriyorlardı. Bu hamurdan da kağıt yapılıyordu. .

Burada kalıp olarak incecik bambu kamışıyla ipekten kafes şeklinde örülmüş çevreler kullanılıyordu. Kalıbın üzerine kağıt kurumadan biraz dökülüp, liflerin birbirine yapışması ve keçe haline gelmesi için kalıp her tarafa eğilirdi. Su, kafesin deliklerinden akar, kafesin üstünde de ıslak kağıt tabakası kalırdı. Bu tabakayı dikkatle kaldırır, bir tahtanın üzerine serer ve güneşte kuruturlardı. Sonunda bu kurutulmuş kağıt yapraklarından bir tomarını tahtadan yapılmış bir baskı aracının altına koyarlardı.

Kağıt Asya'dan Avrupa'ya gelinceye kadar birçok yıllar geçti Kağıt Asya'dan Avrupa'ya gelinceye kadar birçok yıllar geçti. 704 yılında Araplar, Ortaasya'da Semerkant kentini aldılar.Orada ellerine geçirdikleri bir çok ganimet arasında kağıt yapmanın sırrını da alıp ülkelerine götürdüler. Bu yolla Arapların eline geçen kağıt nedeniyle Sicilya, İspanya ve suriye gibi ülkelerde kağıt fabrikaları kuruldu. Suriye'nin Avrupalıların Bambiç diye adlandırıldıkları Manbiç kentinde de bir fabrika kurulmuştu.  

Arap tacirleri karanfil, biber ve güzel kokular gibi doğu mallarıyla birlikte Avrupa'ya Manbiç kağıdı da götürüyorlardı. Kağıtların en iyisi bütün tabakalar halinde satılan Bağdat Kağıdı sayılıyordu. Mısır'da çeşitli kağıt türleri yapılmaktaydı. Bunların arasında çok büyük tabakalar halinde yapılan "İskenderiye kağıdı“ ndan tutun da, güvercin postalarında kullanılan küçücük tabakalara kadar her türlü kağıt vardı.

Bu tür kağıt eski paçavralardan yapılmaktaydı Bu tür kağıt eski paçavralardan yapılmaktaydı. Siyah benekli bir rengi vardı. Işığa tutulduğunda,yer yer paçavra parçaları bile görülüyordu. Avrupa'nın kendi kağıt fabrikaları ya da o günlerin deyimiyle" kağıt değirmenleri" görülünceye kadar aradan yüzyıllar geçti. Artık XIII. yüzyılda bu tür kağıt değirmenlerini görmek mümkündü.