TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRİLMESİ Seval İskender Katılım Politikası Başkanı Kendini tanıt- ABGS den bahset
Müzakere Süreci Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci her iki tarafın da çabasını gerektiren zor bir süreçtir. Türkiye bugüne kadarki üyelerden ve şu andaki adaylardan çok daha zor bir süreçten geçiyor. İlişkilerimizin hukuki anlamda temel taşı Ankara Antlaşması 1959 yılında ET’ye ortaklık için başvurdu. Ankara Anlaşması, 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girdi. Antlaşmanın 28inci maddesi tam üyelik perspektifi taşımaktadır
Türkiye’nin AB gündemi nedir Türkiye’nin AB gündemi nedir? Yapılan çalışmalara ve reformlara rağmen Müzakere sürecinin tıkanıklığı ve yaşadığımız zorlukların sebebi nedir?
Komisyon Katılım Müzakereleri Sürecini Nasıl Tanımlıyor? Her aday ülkenin AB müktesebatını ne kadar sürede kabul edip, yürürlüğe koyacağının ve de etkili bir şekilde uygulayacağının belirlendiği süreç Klasik müzakerelerden çok farklı, manevra alanı çok dar Aday ülke AB müktesebatının tümünü benimsemek ve uygulamak için gerekli kurumsal yapılanmayı oluşturmak zorundadır.(1995 Madrid Zirvesi) Müzakere edilen tek husus, uygulama takvimidir. 1-
Katılım Müzakerelerinin Aşamaları Müzakere Kararı (17 Aralık 2004-Brüksel Zirvesi ) Hükümetlerarası Konferans (HAK-Üye Devletler ve Türkiye Dışişleri Bakanları: 3 Ekim 2005-MÇB) Tarama (Avrupa Komisyonu ve Türkiye bürokratlar-Fiili Tarama 20 Ekim 2005-Bilim Araştırma) Müzakerelerin fiilen başlatılması Müzakere başlıklarının geçici ve nihai olarak kapatılması. Katılım Antlaşmasının imzalanması Katılım Antlaşmasının Aday ve Üye Ülkelerde iç onay sürecine tabi olması
Üyeliğin Teknik Anlamda Şartları? Kopenhag Kriterleri Siyasi Kriterler “demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ile azınlıkların korunması ve saygı görmesini teminat altına alan kurumların istikrarı” Ekonomik Kriterler “işleyen bir pazar ekonomisinin varlığı” “AB içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile rekabet edebilme yeteneğine sahip olunması” AB Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yeteneği “AB müktesebatının üstlenilmesi, ülke hukukunun bir parçası haline getirilmesi ve yeterli hukuki ve idari yapılar vasıtasıyla uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir”
Üyeliğin Teknik Anlamda Şartları? Madrid Kriterleri 5. genişleme ile birlikte Müktesebatın uygulanması için gerekli idari kapasitenin oluşturulması ilk kez bir üyelik koşulu olmuştur. Dolayısıyla bu ülkelerde bir reform sürecinden çok tamamen yeni bir idari yapının kurulması ve yeni bir anlayışın geliştirilmesi söz konusu olmuştur.
Siyasi anlamda yaşanan zorluklar? Yaklaşık 50 yıllık geçmişe sahip olan ve her zaman inişli çıkışlı bir seyir izleyen Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, müzakere sürecinin ilerleyişi açısından bakıldığında farklı bir döneme girmiş bulunmaktadır. Türkiye’nin 2005 yılında tarama toplantılarıyla başlayan müzakere süreci, çeşitli siyasi engeller nedeniyle önemli ölçüde yavaşlamış ve durma noktasına gelmiştir. Hâlihazırda 35 fasıldan 18’i siyasi nitelikli engellemeler nedeniyle bloke edilmiş durumdadır.
Siyasi anlamda zorluklar? 1- Ek Protokol 2- GKRY 3- Bazı üye ülkelerin Türkiye’nin üyeliğine olumsuz bakışları ve siyasi blokajları 8 Fasıl, 11 Aralık 2006 tarihli Konsey kararı nedeniyle Ek Protokolün tam olarak uygulanması şartına (GKRY’ye uçak ve gemilerine liman ve havaalanlarımızın açılması) bağlı olarak açılamamaktadır. Aynı Karar çerçevesinde açılmış olan hiçbir fasıl da (biri bu karar öncesi kapatılmıştır) kapatılamamaktadır. 11 Aralık 2006 tarihli Konsey kararı nedeniyle Ek Protokolün tam olarak uygulanması şartına bağlı olarak askıya alınan fasıllar: “Malların Serbest dolaşımı – 1”, “İş Kurma ve Hizmet Sunumu Serbestisi-3”, “Mali Hizmetler-9”, Balıkçılık-13”, “Ulaştırma-14”, “Gümrük Birliği-29”, “Dış İlişkiler-30” “Tarım ve Kırsal Kalkınma-11” Diğer taraftan, GKRY, 5 fasılda ilerleme kaydedilmesini tek taraflı olarak “ilişkilerin normalizasyonu” şartına bağladığını 8 Aralık 2009 tarihli Genel İşler Konseyi toplantısında beyan etmiştir. GKRY’nin tek taraflı olarak normalizasyon şartına bağladı 5 fasıl: “İşçilerin Serbest Dolaşımı-2”, “Yargı ve Temel Haklar Faslı-23”, “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik-24”, “Eğitim ve Kültür-26” “Ortak Dış Güvenlik Politikası-31” Fransa 5 faslın açılmasını “üyelikle doğrudan ilgili” olduğu için bloke etmektedir. Fransa’nın “üyelikle doğrudan ilgili” olduğu için bloke ettiği 5 fasıl: “Tarım ve Kırsal Kalkınma-11”, “Ekonomik ve Parasal Politika-17”, “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu-22”, “Mali ve Bütçesel Hükümler-33” “Kurumlar-34 Mevcut Durum itibarıyla teknik olarak açılmaya hazır 3 fasıl bulunmaktadır: “5- Kamu Alımları”, “8- Rekabet Politikası”, “19- Sosyal Politika ve İstihdam”.
Teknik Süreçte Mevcut Durum Toplam fasıl sayısı: 35 Mevzuat içeren fasıl sayısı:33 Müzakereye açılan fasıl sayısı:13 Kapanan fasıl sayısı:1 Bir yılda açılabilecek fasıl sayısı: 10 18 ayda açılabilecek fasıl sayısı: 17
Siyasi Süreçte Mevcut Durum Siyasi olarak bloke edilen : 18 fasıl 2006 Konsey Kararı Ek Protokol şartı: 8 fasıl GKRY tek taraflı : 6 fasıl Fransa tek taraflı: 5 fasıl
Üye ülkelerin siyasi yaklaşımlar nasıl teknik süreci etkileyebiliyor Üye ülkelerin siyasi yaklaşımlar nasıl teknik süreci etkileyebiliyor? Hukuki zemini var mı?
Bir Faslın Müzakereye Açılması Süreci-1 Faslın Tarama Toplantısı Tarama Sonu Raporunun Üye Ülkeler Tarafından Onaylanması – Açılış Kriteri ? Açılış Kriterlerini Bildiren Dönem Başkanlığı Mektubu Türkiye’nin Açılış Kriterlerini Yerine Getirmesi Beklenir Tarama Sonu Raporu VAR YOK MBP Hazırlamaya Davet Eden Dönem Başkanlığı Mektubu Komisyon Açılış Kriterlerinin Yerine Getirildiğine İlişkin Raporu Konseye Sunar Türkiye’nin, AB müktesebatı ile uyumlu gıda, yem ve veterinerlik çerçeve mevzuatını benimsemesi ve başta kontrol kuruluşlarınınki olmak üzere sorumlulukları açık bir biçimde belirleyen hükümleri ortaya koyması (Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki sağlığı 1 nolu açılış kriteri) Türkiye’nin gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığı politikası alanındaki AB müktesebatının uyumlaştırılması, uygulanması ve yürütülmesine ilişkin olarak, kapsamlı bir Stratejiyi Komisyona sunması (Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki sağlığı 2 nolu. açılış kriteri) Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) tarafından Türkiye’nin Trakya bölgesinin, aşılama suretiyle şap hastalığından ari bölge olarak tanınması (Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki sağlığı 5 nolu. açılış kriteri) Özellikle örgütlenme, grev ve toplu sözleşme hakkı açısından, sendikal hakların AB standartları ve ilgili ILO Sözleşmeleri ile uyumlu olmasının sağlanması. Bu amaca hizmet etmek üzere, Türkiye’nin mevcut kısıtlamaları ortadan kaldırması ve kamu ve özel sektörü de kapsamak üzere bu alanda tamamen gözden geçirilmiş bir mevzuatı kabul etmesi. (Sosyal Politika ve İstihdam 1 nolu açılış kriteri) Devlet Yardımlarının Çerçevesi, İzlenmesi ve Denetlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun çıkarılması (Rekabet faslı 3 nolu açılış kriteri) Konsey’de Oybirliği ile Onaylanır TR Müzakere Pozisyon Belgesini Hazırlar 13
Bir Faslın Müzakereye Açılması Süreci-2 TR Hazırladığı Taslak MPB’yi Komisyona Sunar - Geçiş Dönemi - Derogasyon TR Gerekli Değişiklikleri Yapar Komisyona Destekleyici Belgelerle Birlikte Sunar Komisyon AB’nin Taslak OTB sini Hazırlar Konseye Sunar Komisyon MPB Hakkında Görüş ve Önerilerini Bildirir Genişleme Grubu COREPER Oybirliği ile OTPByi kabul eder. Toplamda 35 faslın açılması için 1890 “evet” gerekiyor. Bu sürecin aynısının kapanış kriterleri için de gerektiğini düşündüğümüzde, sürecin üyelik aşamasına gelmesi için toplamda 3780 “evet” gerekiyor. Bazı üye ülke liderlerinin günlük ulusal hesapları, bazılarının ikili sorunlarını AB içerisinde veto gücünün arkasına sığınarak çözme isteği bu sürece dahil edildiğinde, evetlerden biri ya da birkaçı eksiliyor ve ilgili fasılda süreç ilerleyemiyor. Dolayısıyla Türkiye, açılış kriterini sağlamış olsa bile faslın müzakerelere açılması mümkün olamıyor. Dönem Başkanlığı Mektubu Ekinde OTB ve Kapanış Kriterleri HAK FASLIN AÇILDIĞI İLAN EDİLİR 14
Türkiye bu süreçte neler yaptı/ yapıyor/yapmalı?
Kopenhag Siyasi Kriterleri 2001 yılından bu yana devam eden çalışmalar sonucunda Kopenhag Siyasi Kriterlerine uyum amacıyla son Anayasa Değişikliği de dahil olmak üzere bugüne kadar toplam 3 Anayasa Değişiklik Paketi, 8 Uyum Yasa Paketi, 1 Reform Paketi kabul edildi. 3. yargı reformu paketi Temmuz 2012 Yeni Anayasa Çalışmaları İzleme: Reform İzleme Grubu Kişi hak ve hürriyetlerine ilişkin güvenceler arttı, demokrasi ve sivil otorite güçlendi. Ölüm cezası her koşulda kalktı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kapatıldı. Kadın-erkek eşitliği Anayasal güvenceye kavuştu. Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında TCK ve Terörle Mücadele Kanunu değiştirilerek bu suçlara ilişkin cezalar azaltıldı; suç tanımları daraltıldı. TCK’nın 301. Maddesi’nde yapılan değişiklikle beraber açılan dava sayısında önemli bir azalma kaydedildi. Sivil otoritenin güçlendirilmesine ilişkin düzenlemeler getirildi. MGK sivil nitelikli bir danışma organı haline geldi. Yeni Medeni Kanun yürürlüğe girdi. Farklı dil ve lehçelerde yayın ve bunların öğrenimi mümkün kılındı. TRT farklı dil ve lehçelerde yayın yapmaya başladı. İşkenceyle mücadele amacıyla işkence ve kötü muamele suçlarından alınan cezaların para cezasına çevrilmesinin önüne geçildi. Kararları ışığında idari davalar dahil yeniden yargılamanın yolu açıldı. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırları AİHS ile uyumlu hale getirildi. İsim koyma önündeki sınırlamalar daraltıldı. Basın suçlarından dolayı hapis cezaları kaldırıldı. Basın araçlarının müsaderesinin önüne geçildi. Basının haber kaynaklarını açıklamaya zorlanması yasaklandı. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu. Yargı Reformu Stratejisi kabul edildi. Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi onaylandı. Dernekler uluslararası faaliyette bulunabilmeye başladı. Dernek kurucusu olmanın önündeki kısıtlama ve engeller kaldırıldı. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenlemek kolaylaştı. Derneklere üye olmak kolaylaştı, dernek denetimi beyana bağlı hale getirildi. Yabancı derneklerin Türkiye’de faaliyeti kolaylaştırıldı. Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırıldı. Yeni Vakıflar Kanunu yürürlüğe girdi. Farklı inanç gruplarına ait vakıfların mal edinmeleri kolaylaştırıldı. Kamu harcamalarında şeffaflığa ilişkin tedbirler alındı. Kamu Görevlileri Etik Kurulu kanunla kuruldu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu yürürlüğe girdi. Sayıştay Kanunu yürürlüğe girdi. 2 Eylül 2010 tarihinde referanduma sunularak kabul edilen Anayasa Değişiklik Paketi Kopenhag siyasi kriterlerine uyum çerçevesinde önemli değişiklikler getirdi.
Kopenhag Siyasi Kriterleri Örnekler: Ölüm cezası her koşulda kalktı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kapatıldı. Kadın-erkek eşitliği Anayasal güvenceye kavuştu. TCK’nın 301. Maddesi’nde yapılan değişiklikle beraber açılan dava sayısında önemli bir azalma kaydedildi. Farklı dil ve lehçelerde yayın ve bunların öğrenimi mümkün kılındı. TRT farklı dil ve lehçelerde yayın yapmaya başladı. İşkenceyle mücadele amacıyla işkence ve kötü muamele suçlarından alınan cezaların para cezasına çevrilmesinin önüne geçildi.
Müktesebat Uyumu 2001 yılından bugüne kadar müktesebat uyumu kapsamında yaklaşık; 2000 mevzuat yayımlanmıştır.
Müktesebat Uyumu Yapılan mevzuat uyum çalışmaları, enerji verimliliğinden, kan bağışına, meslek standartlarından çocuğumuzun oyuncağına, çevrenin korunmasından kadın istihdamına, tarımda kullanılan gübreden yüzdüğümüz deniz suyuna, kesilen hayvan sayısının tutulmasından işyerinde tacize, kefaletten, kaybolan eşyamıza kadar günlük hayatımızın her alanını kapsıyor. Yapılan reformlar, kiracıdan ev sahibine; çocuklardan özürlülere, kadınlara; doktorlardan işçiye; KOBİ’lerden sanayiciye çiftçiye; deney hayvanlarından beslediğimiz ineğe; bebeğimizden köpeğimize kadar geniş bir kitleyi de etkiliyor.
Ekonomik Kriterler Türkiye’nin, Avrupa’nın 6. dünyanın ise 15. büyük ekonomisi haline gelmesi, küresel ekonomik krizden başarıyla çıkarak 2010 yılında %8,9’luk büyüme oranına ulaşması başta AB ülkeleri olmak üzere herkesin hayranlıkla izlediği bir dönüşümdür. Ticaret hacmimizin 1963 de 1 milyar dolar bile değilken, 1995 de 56 milyar dolara, 2005’de 190 milyar dolara, 2010 yılında 300 milyar dolara ulaşması bir tesadüf değildir. Bugün Türkiye yaklaşık 20 ülke ile serbest ticaret anlaşması olan, dünyanın dört bir yanıyla ticaret yapan bir ülkedir. Kişi başına düşen milli gelir, 1963 de 400, 1995 de 2759, 2005 de 5000, 2010 da 10.079 dolara yükselmiştir. Enflasyon verileri değerlendirildiğinde ise, 2005 yılında %7,7 olan enflasyon (TÜFE) oranı, 2009 yılı itibariyle son yılların en düşük seviyesi olan % 6,5’e gerilemiştir.
1 1963-2010 TÜRKİYE’YE İLİŞKİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6FF03C7B4FCC41EB0226750A883) TÜİK, Ulusal Hesaplar (http://www.tuik.gov.tr/AltKategori.do?ust_id=16) www.meb.gov.tr
Mali İşbirliği Çok kısıtlı bütçeye sahip küçük bir proje bazen itfaiyecimizin üye ülke uygulamalarını yerinde görmesini sağladı, bazen suça itilen çocuklar için koruyucu ortam sağladı, bazen kız çocuklarının okullaşmasına katkı verdi, daha büyük bütçeli projeler ise bazen gümrük idarelerimizin modernizasyonunu, bazen deprem tehlike haritalarının çıkarılmasını, bazen de işletme-işgücü uyumsuzluğunun giderilmesini sağladı. Nihayetinde binlerce proje hem Türkiye’de toplumsal yaşamın farklı alanlarını yeniden şekillendirdi hem de yeni iş ve istihdam alanları yarattı. 2002-2010 arası MFIB sözleşmeye bağlanan proje sayısı 5.000 civarıdır. 2002-2006 dönemi toplam tahsisat; 1.320 milyar avro 2007-2011 dönemi toplam tahsisat: 3.038 milyar avro
Madolyonun diğer yüzü? Hukuki haklarımıza, ahde vefaya mutlaka vurgu yapılmalıdır - Türkiye’nin adaylık statüsü oybirliği ile kabul edildiğinde de; Türkiye büyük ve Müslüman bir ülkeydi. Türkiye’nin Avrupalılığı asla tartışılacak bir konu değildir, kaldı ki tarihi ve coğrafyası 1999 dan bu yana da değişmemiştir.
AB sürecinde gerçekleştirilen reformların da katkısıyla ülkemiz bir sosyo-ekonomik dönüşüm sürecinden geçmektedir. AB’ye uyum kapsamında atılan her adımda, vatandaşlarımızın refahını ve yaşam standartlarını yükseltmek açısından faydalı olup olmadığının muhasebesi yapılarak hareket edilmektedir. AB süreci Türkiye’nin demokratikleşmesini destekleyici ve bu yöndeki reformları hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. Siyasi reformlarla vatandaşlarımızın sahip olduğu bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamı genişletilmiş, çağdaş demokrasilerin temel ilkeleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık gibi değerler gündelik hayatımızın bir parçası olmuştur. AB sürecinde gerçekleştirilen reformların da katkısıyla ülkemiz bir sosyo-ekonomik dönüşüm sürecinden geçmektedir. AB’ye uyum kapsamında atılan her adımda, vatandaşlarımızın refahını ve yaşam standartlarını yükseltmek açısından faydalı olup olmadığının muhasebesi yapılarak hareket edilmektedir.
Bu değişim ve dönüşümün yanı sıra AB süreci, Türkiye’de istikrarlı bir büyüme ortamının devamı açısından önemli bir rol oynamaktadır. Mevcut krize rağmen AB, hala dünyanın en büyük ekonomisi ve Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır. Dış ticaretimizin yaklaşık % 40’lık bölümü AB ülkeleriyle gerçekleşmektedir. Türkiye'ye giren doğrudan yabancı yatırımların % 85’i, teknolojik sermayenin ise % 92’si AB kaynaklıdır. Unutulmamalıdır ki, bu ekonomik faydanın devamlılığını sağlayan husus Türkiye’nin müzakere eden aday ülke olarak sürece bağlılığı ile bunun yarattığı kolaylıklar ve istikrar ortamıdır.
AB, aday ülkelere müktesebata uyum ve müktesebatı uygulama yönünde almaları gereken siyasi, ekonomik, yasal ve idari tedbirler için mali yardımlar sunmaktadır. Bu mali yardımlar, vatandaşlarımızın ve kamu kurumlarımızın AB sürecine katılımını teşvik eden projeler aracılığıyla, bahsedilen dönüşümün, devlet bütçesine yük getirmeden gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Bu kapsamda, 2002-2006 döneminde, Bakanlıklarımız ve diğer kamu kuruluşları tarafından geliştirilen 166 proje için AB’den 1,3 milyar Avro tahsis edilmiştir. Hibe programları aracılığı ile sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversiteler ve yerel yönetimler gibi kuruluşlarımız yaklaşık 2.500 hibe projesini hayata geçirmişlerdir. 2007-2013 bütçe döneminde ise Katılım Öncesi Yardım Aracından (IPA) ülkemizin kullanımı için yaklaşık 4,8 milyar Avro tahsis edilmiştir.
AB, aday ülkelere müktesebata uyum ve müktesebatı uygulama yönünde almaları gereken siyasi, ekonomik, yasal ve idari tedbirler için mali yardımlar sunmaktadır. Bu mali yardımlar, vatandaşlarımızın ve kamu kurumlarımızın AB sürecine katılımını teşvik eden projeler aracılığıyla, bahsedilen dönüşümün, devlet bütçesine yük getirmeden gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Bu kapsamda, 2002-2006 döneminde, Bakanlıklarımız ve diğer kamu kuruluşları tarafından geliştirilen 166 proje için AB’den 1,3 milyar Avro tahsis edilmiştir. Hibe programları aracılığı ile sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversiteler ve yerel yönetimler gibi kuruluşlarımız yaklaşık 2.500 hibe projesini hayata geçirmişlerdir. 2007-2013 bütçe döneminde ise Katılım Öncesi Yardım Aracından (IPA) ülkemizin kullanımı için yaklaşık 4,8 milyar Avro tahsis edilmiştir.
Her gün güçlenen bir Türkiye neden AB’ye üye olmak istesin? Reform Sürecinin Çıpası: AB sürecinin olumlu etkisiyle Türkiye, etkileyici bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Katılım müzakerelerinin başlaması ile reform süreci büyük bir ivme kazanmış, günlük yaşamda reformların etkisi gözle görülür hale gelmiştir. Türkiye-AB ilişkisi “karşılıklı kazanç/kazan-kazan kuralı” gerçeği üzerinde yükselmektedir. AB Türkiye için bir uzlaşı zeminidir. Türkiye’de sivil toplumun güçlenmesi ve karar alma süreçlerinde yer almaya başlaması son 10 yılda gözle görülür bir şekilde artmıştır. AB müktesebatının benimsenmesi sadece mevzuatın uyumlaştırıldığı yasal bir süreç değildir. Bu süreç esas itibariyle bir değerler sisteminin parçası olmak anlamına gelmektedir. Çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazı olan şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık gibi ilke ve değerler, Türkiye’nin AB süreciyle birlikte içselleştirmeye başladığı önemli kavramlardır. (örn: bilgi edinme kanunu) Çok yönlü dış politikası: Türkiye’nin batı ile doğu arasında bir bakıma köprü veya arabulucu rolü. Rolünü yitirmesine neden olacak ve özellikle Müslüman dünya nezdindeki gücü ve imajı da zaman içerisinde zayıflayabilecektir Bazı AB üyesi liderleri ise hala Türkiye-AB ilişkisinin “karşılıklı kazanç/kazan-kazan kuralı” üzerinde yükseldiği gerçeğini anlamamakta ısrar etmektedirler. AB’nin Türkiye’nin demokratikleşmesinde, sosyo-ekonomik dönüşümündeki katkısı kadar, Türkiye’nin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel ve uluslararası alanlarda AB’ye getireceği katkılar da tartışılmazdır. Diğer taraftan, Biz AB reformlarını salt üyelik için yapmıyoruz, biz reformları halkımızı çağdaş medeniyetler seviyesine hak ettiği yaşam seviyesine ulaştırmak için gerçekleştiriyoruz. Zaten aksi olsaydı, bazı üye ülkelerin süreci baltalamak için öne sürdüğü haksız siyasi blokajlarla birlikte reformlar da dururdu, ama bütün AB üyesi ülkeler görüyor ki reformlar durmadı ve durmayacakta. Reformların da etkisiyle Türkiye’de yaşanan değişim ve dönüşüm, hali hazırda üye olan bir çok AB ülkesinde yoktur. Türkiye açılmış olsun olmasın bazı fasıllarda AB üyesi bir çok ülkeden çok daha ileri durumdadır ve hatta bazı alanlarda üye ülkelere örnek olabilecek gelişmelere sahne olmaktadır. Türkiye’nin AB’ye üye olması tarih ve coğrafyanın gereğidir. Türkiye, karşılıklı kazanç ilkesi çerçevesinde müzakere sürecini başarıya ulaştıracak güç, birikim, heyecan ve iradeye sahiptir. Bütün dünya şunu bilmelidir ki, Türkiye Avrupa ailesinin bir parçasıdır ve üyelik müzakerelerinin sonunda Avrupa Birliği içinde hak ettiği yeri alacaktır. Dar görüşlü, ufuksuz ve gündelik çıkarlar peşindeki siyasi yaklaşımlar, Türkiye gibi büyük bir gücün bu hedefe yürümesine engel olamayacaktır. Doğru kararı vermek ve uygulamaya geçirmek, hem Türkiye’nin hem Avrupa Birliği’nin, kısacası 600 milyona yakın insanın yararına atılmış tarihi bir adım olacaktır. Ancak zamanı geldiğinde AB üyesi olup olmama konusunda nihai kararı elbette Türk halkı verecektir. AB DEN BEKLENTİLERİMİZ: TERÖRDE İŞBİRLİĞİ, VİZE, ADİL MÜZAKERE
TÜRKİYE HAK ETTİĞİ YERİ ALMAYA HAZIR Nasıl Bir Avrupa Birliği Şekilleniyor? AB’nin Meşruiyet Krizi ve Kimlik Bunalımı 2 farklı görüş 1- Kültürel Özcü 2- Kozmopolitan ve Çoğulcu AB’nin tartışılan gelecekteki yapısı Esnek ?Çok vitesli ? 2 vitesli ? TÜRKİYE HAK ETTİĞİ YERİ ALMAYA HAZIR
İlginiz için teşekkürler Sorular? Seval İskender Avrupa Birliği Bakanlığı Katılım Politikası Başkanı 07.04.2017