NENEHATUN KADIN DOĞUM HASTANESİ
HASTA HAKLARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Tarihte hekimler, hukukçular, din adamları ile askeri kurumlar toplum hayatında otorite konumunda görülmüşler onların yargı ve bilgeliklerine büyük saygı gösterilmiştir
18.ve19.Yüzyıllarda tıp bilimsel ve teknik beceri alanı haline gelmiştir. Hasta başında gerçekleştirilen tıbbi eylem; evlerden büyük hastane ve üniversitelere kaymış tıbbi hizmetin yanına araştırma ve eğitim boyutu ilave olmuştur.
Bu tarihsel gelişmeler hastaların hekimlere karşı daha fazla saygı beslemelerine, onların hekimin davranış ve tavsiyelerini sorgusuz sualsiz kabullenmesini doğurmuştur. Hekim-hasta ilişkisinde hekim tavsiyeleri, uyulması gereken mutlak emirler olarak algılanmaya başlamıştır.
Günümüze yakın dönemde ise Batı dünyasında ortaya çıkan eşitlik, bireyselcilik ve demokrasi gibi kavramlar hekim-hasta ilişkisindeki otorite yapısına karşı tepkiler ortaya çıkmaya başlamıştır
Hastalar hekim ile kendi aralarında aynı düzeyde dengeli bir ilişki talebi içine girmişlerdir. Bunun sosyal alandaki ifade biçimi ise “Hasta hakları” olmuştur
Hasta hakları, hastaların hekimler ile olan ilişkilerinde eşitliği sağlayıcı bir işlev görmektedir. Hastaların, kendi yarar/istekleri doğrultusunda davranabilmelerine aracılık etmektedir. Yasal haklar, yasalar tarafından korunmaktadır. Etik haklar, etik ilke ve kurallar tarafından korunmaktadır.
Hasta hakları dediğimizde aslında konuyu “Bireysel” ve “Toplumsal” düzeyde incelememiz gerekir. Bireysel düzeyde, hasta ile hekim, diğer sağlık personeli ve yönetici ilişkisi Karşımıza çıkmaktadır
Toplumsal düzeyde ise hasta ile toplum/yönetim/politik kararlar ilişkisi şeklinde ortaya çıkmakta olup buna sağlık Hakkı ya da sağlık bakım hakkı denmesi daha doğrudur.
Türkiye’de medyada izlediğimiz kadarıyla hasta haklarının odaklandığı nokta şu; hastaların sağlık kuruluşunda başına gelen tıbbi yanlışlıkların hesabının verilmesi ve hataların bunun önüne geçilmesidir.
Halbuki hasta hakları dediğimiz olay bu tıbbi hataların tanzim edilmesi gibi hukuksal bir çerçeve değildir.
Hasta hakları dediğimiz konu somut olarak kolayca hukuksal ya da başka mekanizmalarla çözebileceğimiz bir konu değil. Çok karmaşık Yani büyük kısmı hekim hasta ilişkisi çerçevesinde gelişiyor.
LİZBON BİLDİRGESİ 1981 yılında Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlamıştır. Bu bildirge 6 maddeden oluşmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir
1- Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir 1- Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir. 2- Hasta, bir dış baskı altında kalmadan özgürce çalışabilen bir hekim tarafından bakılma hakkına sahiptir.
3- Hasta, yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul ya da ret etme hakkına sahiptir. 4- Hasta, kendisiyle ilgili tüm tıbbi ve kişisel bilgilerin gizliliğine gereken saygıyı göstermesini hekiminden bekleme hakkına sahiptir.
5- Hasta, onurlu bir biçimde ölme hakkına sahiptir 5- Hasta, onurlu bir biçimde ölme hakkına sahiptir. 6- Hasta, dini temsilci de dahil olmak üzere, ruhsal ve manevi yönden teselli edilmeyi isteme ya da reddetme hakkına sahiptir.
BALİ BİLDİRGESİ Dünya Tabipler Birliği tarafından Eylül 1995 tarihinde Endonezya’nın Bali kentinde yapılan toplantıda Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi gözden geçirilerek Bali Bildirgesi yayımlanmıştır
- Kaliteli tıbbi bakım hakkı. - Seçim yapma özgürlüğü - Kaliteli tıbbi bakım hakkı. - Seçim yapma özgürlüğü. - Kendi kaderini belirleme hakkı. - Bilinci kapalı hastanın hakkı. - Yasal ehliyeti olmayan hasta. - Hastanın isteğine karşı yapılan girişimler. - Bilgilendirme hakkı. - Gizlilik hakkı. - Onur hakkı. - Sağlık eğitimi ve dini destek hakkı.
HASTA HAKLARINA İLİŞKİN AVRUPA STATÜSÜ (ANA SÖZLEŞMESİ) TEMEL DOKÜMAN Roma, Kasım 2002
Avrupa Birliği ülkelerinin ulusal sağlık sistemleri arasında farklılıklar olmasına rağmen hasta, tüketici, kullanıcı, aile bireyleri, zayıf popülasyonlar (azınlıklar) ve risk taşıyan normal sıradan insanların hakları konusunda aynı şartları öne sürmektedirler
“Avrupa Sosyal Model”ine (sağlık konusunda dünyanın her yerinde tedavi hakkı) ilişkin ciddi ve resmi tebliğlerin bulunmasına rağmen, gözlenen bir çok kısıtlama ve haksızlık bu hakkın gerçekte olup olmadığının sorgulanması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Avrupa vatandaşları gibi, hakların teorik olarak doğrulanıp, uygulamaya gelince finansman sıkıntısı (mali sınırlamalar) yüzünden inkar edilmelerini kabul edemeyiz. Mali kısıtlamalarının mevcudiyeti, hasta haklarını inkar etmeyi ve zedelemeyi gerektirmez
Bu hakların kanun ile belirlenip sonradan kale alınmamaları ve seçim kampanyalarında(programlarında) gündeme getirilip sonra yeni hükümet kurulunca unutulmaları kabul edilemez
1.Temel Haklara ilişkin AB Statüsü BÖLÜM 1) TEMEL HAKLAR 1.Temel Haklara ilişkin AB Statüsü
AB organları ile üye devletlerin sınırlayamayacağı ve bireylerin vazgeçemeyeceği, başkalarına devredilemeyen bir seri (grup) şahsi ulusal haklar beyan ve tasdik etmektedir. Bu haklar vatandaşlığın üzerindedir ve kişilere aynı şekilde bağlanmaktadır
2.Diğer Uluslararası Referanslar DSÖ açısından en önemli dokümanlar şunlardır;
-1996’da onaylanan Sağlık Reformu üzerine Ljubljana 1994’de Amsterdam da onaylanan (uygun bulunan) Avrupa’daki Hasta Haklarının Geliştirilmesi ile ilgili Tebliğ; Statüsü;
Avrupa Konseyi 1997 yılında uygun bulunan 21 Avrupa Konseyi 1997 yılında uygun bulunan 21. Yüzyılda Sağlığın Geliştirilmesi konusunda Jakarta Tebliğ. açısından ise, özellikle 1997 yılında gerçekleşen İnsan Hakları ve Biomedicine Toplantısı
BÖLÜM 2 ) HASTALARA AİT 14 HAK Yararlanma hakkı. Bilgi hakkı. Koruyucu tedbirlerin alınması hakkı. Rıza ( onay ) hakkı. Özgür seçim hakkı. Özel ve gizlilik hakkı
- Kalite Hastaların vaktine saygı. - Standartları hakkı. - Güvenlik - Kalite Hastaların vaktine saygı. - Standartları hakkı. - Güvenlik. - Yenilik. - Gereksiz ağrı/acı ve sıkıntıdan - Sakınma hakkı. - Kişisel tedavi hakkı. - Şikayet hakkı - Tazminat hakkı