FATİH SULTAN MEHMET ‘İN ÖYKÜSÜ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Değerler eğitimi Adalet sunusu HAZIRLAYAN: Hanne Beyza ÇAVLI.
Advertisements

İŞTE ADALET VE DOĞRULUK
PATRONU ONDAN MEMNUN.
Mersin Kız Kalesi,.
DEĞERLER EĞİTİMİ: ADALET
Küçük bir jest….
Çok samimi iki dost ve arkadaşlardı
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
DEĞERLER EĞİTİMİ ADALET SUNUSU BEDRİYE ATICI 7.Sınıf
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
DEĞERLER EĞİTİMİ ADALET.
Çok samimi iki dost ve arkadaşlardı
Çok samimi iki dost ve arkadaslardi
BİR ÖYKÜMÜZ VAR.
SULTANIN SÖZÜNE SADAKATİ
- Sevgi ve Merhamet Örneği: Hz. Yusuf
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ…
"ALLAH" DEMEK.
HAZRETİ ALİ’NİN VASİYETNAMESİ (Hazreti Ali’den oğlu Hasan’a)
Hayat Kat Kattır. TIKLAMADAN SESLİ İZLEYİNİZ.
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Vakıf Nedir? Vakıf, kurumlaşmış bir YARDIM ANLAYIŞI ‘nı ifade eder.
STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM!

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Herkes cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
ZAMİRLER (ADILLAR). ZAMİRLER (ADILLAR) Bu konuda seni uyarmıştım. Şunları bahçeye bırakır mısın? Aşağıdaki cümlelerdeki zamirleri bularak türlerini.
OSMANLIDA DEVLET YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti Ho ş görü Anlayı ş ı II. BAYEZiT Yahudilerin Osmanlı’ya Sığınması 1492’de İspanya tarafında sürgün edilen 200 binden fazla Sefarad Yahudisinin.
Bazı gerçekleri görmek istemeyiz..
Sen hangisini seçerdin?
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
FARKINDA MISIN? ''Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırsınız.. Çünkü Allah’a inanıyorsunuz.”
KAZANIM: 10. SINIF 2.ÜNİTE 3.KAZANIM
ADAMIN BIRI YAŞLI GÖRÜNMEKTEN ŞİKAYETÇİYMİŞ.
BARDAK MI GÖL MÜ?.
İstanbul’un fethi İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453'te, şehri günlerdir kuşatan Osmanlı ordusunun, şimdi İstanbul olarak bilinen, o.
NOKTALAMA İŞARETLERİ ... ? . ‘’ , !.
HABİB BABA HAZIRLAYAN: ELİF ÖZDEMİR
SABIR Değerler Eğitimi.
HAYATIN ANLAMI.
Herkes cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez.
OSMANİYE ORTAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ
HOŞGÖRÜ.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VE ONUN ADALETİ
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
CEYHUN YILDIZ 7/C&955 KONU:VARLIKLAR ALEMİ.
DÜRÜSTLÜK BİR ERDEMDİR
DEĞERLER EĞİTİMİ SAYGI.
=>YAZIM KURALLARI<=
YENİ CAMİ.
Kalbinizin Sesini Dinleyin. Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğlunun.
GEÇİŞLERDE TIKLAYINIZ
2. İnanca Bağlılığı.
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
SEVGİ -SAYGI.
İnsan İradesi ve Kader İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel özellikler, -akıl -irade AKIL, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, doğruyu yanlıştan ayırt.
NASRETTİN HOCA SÖYLER BAKALIM NELER SÖYLER.
Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış.
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
PRATİK ÇALIŞMA.
İNSAN HAKLARININ TARİHİ GELİŞİMİ SUNU
UNUTULAN OSMANLI ADETLERI. 1. Zimem Defteri  Ramazan günlerinde zenginler bakkal, manav gibi dükkânlara giderdi ve zimem defterini çıkarmalarını isterdi.
OSMANLI’DA HOŞGÖRÜ SUNU
Sunum transkripti:

FATİH SULTAN MEHMET ‘İN ÖYKÜSÜ 30 Mart 1432 tarihinde dünyaya gelen ve 3 Mayıs 1481 yılında, genç bir yaşta vefat eden II. Mehmed, yedinci Osmanlı padişahıydı. İstanbul’u fethederek “Fatih” lakabını alan hükümdar, böylece Orta Çağ’ın sona ererek Yeni Çağ’ın başlamasına sebep oldu. Bu “çağ açan hükümdar”ın elbette pek çok sıra dışı hikâyesi de var. Yüzyıllardır dilden dile dolaşan bu hikâyeleri merakla okuyacaksınız.  

Hapisteki papazlar Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sonra tüm hükümlüleri serbest bırakır. Ancak bu hükümlüler arasında yer alan iki papaz zindan çıkmak istemezler. Halka zulüm ve işkence eden Bizans İmparatoru’na, adaletli olmasını tavsiye ettikleri gerekçesiyle hapse atılan papazlar, bundan böyle hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdir. Olaydan haberdar olan sultan, huzuruna çağırdığı papazların ağzından kendi hikâyelerini dinler ve onlara şöyle der:

“Bir teklifim var: sizler İslam adaletinin uygulandığı bu memleketi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve halkımın davalarını dinleyiniz. Eğer hayata küsmenize sebep olan adaletsizliği burada da görürseniz gelip bana bildiriniz ve önceden verdiğiniz kararınız doğrultusunda uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunuzu kanıtlayınız

Papazlar zaman kaybetmeden yola çıkarlar. İlk durakları Bursa’dır Papazlar zaman kaybetmeden yola çıkarlar. İlk durakları Bursa’dır. Orada şöyle bir olayla karşılaşırlar: Bir Müslüman’ın, “hiçbir kusuru yok” denilerek bir Yahudi’den satın aldığı atın hasta olduğu ortaya çıkar. Müslüman, sabah olur olmaz kadının yolunu tutar. Ancak kadı henüz gelmemiştir. Bir süre boyunca bekleyen Müslüman, kadının gelmeyeceğini düşünerek atını alıp geri döner ve at o gece ölür. Olayı sonradan öğrenen kadı, atın sahibi Müslüman’ı çağırarak şöyle der:

“Eğer geldiğinizde ben makamımda bulunsaydım, atı sahibine iade edip paranızı alırdım. Ancak zamanında daireme gelmediğim için olayların bu şekilde gelişmesine sebep oldum. O yüzden atın ölümünden doğan zararı ben ödeyeceğim.” Bu olay karşısında hayrete düşen papazlar buradan İznik’e geçerler. Bu şehirde ise şöyle bir mahkeme ile karşılaşırlar:

Bir Müslüman’dan tarla satın alan başka bir Müslüman ekin zamanı gelip de tarlasını sürmeye başlayınca sabanına bir küp altın takılır. Çiftçi altınların hepsini alarak tarlanın ilk sahibine giderek küpü vermek ister. Ona “Ben senden tarlanın altını değil, üstünü satın aldım. Eğer tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin bana bu fiyata satmazdın. Al şu altınlarını” der.

Tarlanın ilk sahibi ise, tarlayı kendisine taşı ve toprağıyla beraber sattığını söyleyerek altınları kabul edemeyeceğini söyler. Anlaşmaya varamadıkları için iki Müslüman soluğu kadının huzurunda alırlar. Kadı, adamlara çocukları olup olmadığını sorar. Birinin erkek diğerinin ise kız çocuğu vardır. Kadı, bu iki çocuğu nikâhlayarak altını da çeyiz olarak onlara vermeye hüküm verir. Bu iki olaya tanık olduktan sonra papazlar İstanbul’a gelerek Fatih Sultan Mehmed’in huzuruna çıkarlar ve şöyle derler:

“Bizler artık inandık ki bu kadar adalet ve birbirinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Bu dinin insanları başka dinden olanlara bile kötülük yapamazlar. Bu yüzden biz zindana dönme kararımızdan vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına inandık.

“Bu halkla ben dünyayı bile fethederim” Henüz 21 yaşında olan ve İstanbul’u fethetmeye karar veren Fatih Sultan Mehmed, orduya katılacak olan halkını imtihan etmek amacıyla sabahın erken saatlerinde tebdil-i kıyafetle başkent Edirne’nin pazarında dolaşmaya başlar. Çarşının bir ucundaki dükkâna giderek birkaç erzak alır. Dükkândan çıkarken elindekilerin yetmeyeceğine kanaat getirip biraz daha erzak ister, ancak dükkân sahibi vermek istemez:

“Ben sana satış yaparak siftahımı yapmış oldum “Ben sana satış yaparak siftahımı yapmış oldum. Başka alacağın varsa şuradaki dükkândan al, çünkü o henüz siftah etmedi.” Sultan gittiği ikinci dükkânda da ikinci bir mal istediğinde aynı karşılığı alır ve böylece bütün çarşıyı baştan sona dolaşır.

Padişah saraya geldiğinde secdesine kapanarak şöyle der: “Ya Rabbi sana hamdolsun… Bana böyle birbirini düşünen insanların olduğu bir millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans’ı, dünyayı bile fethederim.”

Padişahla mahkemelik olan Yahudi Fatih Sultan Mehmed, yapılacak bir cami inşaatı için uygun görülen bir araziyi istimlâk eder. Ancak bu arazi bir Yahudi’ye aittir. İstimlâk kararına itiraz etmek için arazi sahibi Yahudi, kadının karşısına çıkarak padişahtan şikâyetçi olduğunu belirtir. Kadı, padişahı huzuruna çıkarır.

İki tarafı da dinledikten sonra kadı kararını verir: Padişahın istimlâk kararının fermanını mühürleyen sağ eli kesilecektir. Fatih Sultan Mehmed karara sesini çıkartmaz. Bunun üzerine kadı sultana şöyle der: “Eğer padişahlığına güvenip benim verdiğim karara karşı gelseydin şu gördüğün topuzla senin kafanı ezer, seni oracıkta öldürürdüm”.

Padişah da kadıya şöyle yanıt verir: “Eğer sen de benim padişahlığıma aldanıp farklı bir karar verseydin ben de senin kafanı kılıcımla koparırdım”. Tüm bu olanları gören Yahudi, padişahı şikâyet ettiğine pişman olur. Bu adalet sisteminden ve insanlıktan o kadar etkilenmiştir ki o anda şahadet ederek Müslüman olur.

Adem’in çocukları Sultan Mehmed, dışarıda gezerken, yanına gelen dilenciye bir altın verir. Dilenci aldığı parayı beğenmez. “Aman Sultanım, koskoca padişah kardeşine bu kadar mı para verir?"

Padişah, nereden kardeş olduklarını sorunca da şöyle cevap verir: “İkimiz de Hazreti Adem’in çocukları değil miyiz? O yüzden elbette kardeşiz.”

Sultan’ın cevabı gecikmez: “Bu keşfini sakın ola ki başkasına söylemeye kalkma. Diğer kardeşlerimiz de pay isterlerse sana zırnık bile düşmez.”

Açlık Fatih, hocası Akşemseddin’e sorar: - İnsan açlığa ne kadar dayanabilir? Akşemseddin yanıt verir: - Ölünceye kadar.

Napolyon'un Fatih hayranlığı St. Helen Adası’nda sürgünde olan Napolyon Bonaparte’a “Fatih Sultan Mehmed mi büyük, yoksa siz mi daha büyüksünüz?” sorusunu yöneltirler. Fransız hükümdarın yanıtı şöyle olur:

“Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam, çünkü ben, kılıçla zapt ettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. Fatih ise fethettiği yerleri nesilden nesle intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.”

Genç Fatih Bir genç, “Fatih Sultan Mehmed, neden hep yaşlı bir insan suretinde resmediliyor?” diye sorunca, bir yazar ona şöyle cevap verir: “Yaptığı işler öyle büyük ki, insanlar bunları genç birinin yapabileceğini hayallerine bile sığdıramıyorlar.”

Gönül fetheden İstanbul Fatih’e sorarlar: - İstanbul’u niçin fethettin? Cevap verir: - Çünkü önce o benim gönlümü fethetti.

Kader Çok yaramaz bir çocuk olan II. Mehmed’e, babası II. Murad Han: “Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz” diye çıkışır. Mehmed’in orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan hocası Akşemseddin ise gülümseyerek şöyle söyler: “Peder ne der, kader ne der."

Müjdeli haber Oğlu Mehmed’in yaklaşan doğumu üzerine, II. Murad sabaha kadar uyuyamaz, gece boyunca Kur’ân-ı Kerim okuyarak müjdeli haberi bekler. Tam Fetih Suresi’ni okuduğu sırada oğlunun doğum haberi padişaha iletilir. Sultan bu müjdeli haber üzerine: “Ravza-i Murad’da bir gül-i Muhammedî açtı”* der.

Balıkesir yolculuğu Sultan Fatih, tebdil-i kıyafetle köy  köy, kasaba kasaba gezmek için seyahate çıkar. Yorulduğu bir sırada dinlenmek için gözüne ilişen bir kulübenin kapısını çalar. Karşısına çıkan kadıncağızdan içecek soğuk bir şey vermesini rica eder. Kadın ter içinde kalan misafirine ayran ikram eder. Fakat padişah, her yudumda ağzına gelen saman çöpleri yüzünden ayranını hızlı içemez. Ayranını yudumlaya yudumlaya içen Fatih ihtiyar kadına sorar:

“Nine, ayranın çok lezzetli ama içindeki şu saman çöpleri ne “Nine, ayranın çok lezzetli ama içindeki şu saman çöpleri ne?” Kadın gülümseyerek cevap verir: “A evladım! Ter içindesin. Eğer bu soğuk ayranı saman katmadan verseydim bir yudumda içecek, belki de hasta olacaktın. Kıyamadım sana!” Bu, sultanın çok hoşuna gider ve fakir kadına kulübesinin civarındaki araziyi bağışlar.