TÜRKİYE TARİHİ (11-13.YÜZYILLAR)
MALAZGİRT SAVAŞI’NDAN SONRA ANADOLU’DA KURULAN İLK TÜRK DEVLET VE BEYLİKLERİ
Türklerden Önce Anadolu’nun Durumu Danişmentliler:
Anadolu’nun ilk Türk devletlerinden biri Anadolu’nun ilk Türk devletlerinden biri. Danişmentliler önceleri Tokat, Amasya ve Sivas çevrelerinde etkinlik gösterdiler. Daha sonra 1071-1178 arasında Sivas, Kayseri ve Malatya’da egemenliklerini sürdürdüler. Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun ilk fatihleri arasında adı geçen Melik Danişment Gazinin destansı yaşantısına bağlanan kuruluş yıllarından sonra, Haçlı Seferleri’nde Danişmentoğulları’nın etkinlikleri nedeniyle beylerine Halife tarafından “Melik” unvanı verilmiştir. Cami, medrese ve kümbetlerden gelen Danişmend mimarîsinin tarzı, daha sonraki Anadolu Selçuklu tarzının öncüsü olmuştur. Tokat, Niksar ve Kayseri’deki medrese ve kümbetler, tuğla işçiliği ve bezemeleriyle dikkat çeker.
Saltuklular: Saltuklu Beyliği, Malazgirt Savaşı'ndan sonra Büyük Selçuklu Devleti komutanlarından, aynı zamanda 'seyyid' olan Ebulkasım Saltuk Bey'in 1071 yılında kurduğu Anadolu Türk Beyliği'dir. Merkezi Erzurum'dur. Saltuklular, Gürcülerle savaşarak topraklarını genişletmişlerdir. Danişmentlilerle birlik olup Haçlılara karşı başarılı savaşlar yapmışlardır. Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah, Gürcüler üzerine çıktığı sefere Saltuk Beyi Alâattin Melik Şahı da davet etmiştir. Ancak, Alâattin Melik Şah bu sefere katılmayı kabul etmeyince, Rükneddin Süleyman Şah, 1202'de Erzurum'u alarak Saltuklular Beyliği'ne son vermişdir. Osmanlılarla birlikte bir çok taht kavgaları yaşanmıştır.
Mengücekliler: Kurucusu olan Mengücük Gâzi, Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan’ın kumandanlarındandır. Onun; Oğuzlar'ın, Kayı, Bayat, Karaevli veya Alkaevli boylarından birine mensup olduğu hakkında görüşler mevcuttur. 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra, Anadolu’nun zaptı için vazifelendirilen beylerden biri de Mengücük Gâzi idi. Süratle harekete geçen Mengücük Gâzi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkî Karahisar’ı hâkimiyeti altına alarak, kendi adıyla anılan beyliğini kurdu .Daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin himayesine girdi. Doğu Anadolu’da Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkî Karahisar’a sahip olan Mengücükler, siyasî faaliyetlerinden ziyade, inşa ettirdikleri sanat eserleriyle tanınırlar. Her biri birer sanat şâheseri olan hayır müesseseleri yaptırdılar.
Artuklular:
Artuklu Beyliği Mardin, Hasankeyf ve Harput bölgelerinde 1102-1402 yılları arasında hüküm sürmüş bir Oğuz Türkmen Beyliğidir. Artuklular, 1102 yılında, Güney ve Doğu Anadolu'da kurulmuş bir beyliktir. İsmini Türkmen beyi olan 'seyyid' Artuk Bey 'den almıştır. 1091 yılında Kudüs'ü alan Artuk Bey aynı yıl burada öldü. Daha sonrasında Artuklular Hısnıkeyfa, Mardin ve Harput olmak üzere üç ana koldan idare edildiler. Artuklulardan günümüze kadar gelen tarihi eser, halen ayakta durmakta olan Malabadi köprüsüdür. Malabadi köprüsü 1147 yılında yapılmıştır. Malabadi köprüsü dünyanın en büyük taş kemerli köprüsüdür. Malabadi, Ayasofya'nın kubbesini içine rahatlıkla alabilecek kadar büyüktür.
Çaka Beyliği: Çaka Bey beyliğini, 1080 yılında İzmir'de kurmuştur. Kurucusu Çaka Bey'dir. 1093 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkıldı. Böylece Batı Anadolu'daki ilk Türk egemenliği sona ermiş oldu. Çaka Beyliği, İzmir'de kurulduğu için birçok deniz faaliyeti gerçekleştirmiş, deniz savaşlarında önemli rol oynamıştır. Ayrıca ilk Türk denizci devlettir. Çaka Bey'in Çanakkale bölgesini ele geçirmesinden sonra, kendi egemenliği adına endişelenen damadı Birinci Kılıçarslan, Bizans'la anlaşarak Çaka Bey'i öldürtmüş ve bu beyliğe son vermiştir.
Çaka Bey ilk Türk donanmasını kuran ve ilk deniz komutanı olan Türk beyidir.
Malabadi Köprüsü
DİVRİĞİ ULU CAMİİ
TOKAT NİKSAR ULU CAMİİ
Selçuklulara ait eşya
Selçuklular’a ait taş heykelcik
Selçuklular’a ait seramik
Selçuklular’a ait tütsülük
Selçuklu Beylikler Dönemi Fatma Hatun Kümbeti
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ
KURULUŞ DÖNEMİ Türkiye Selçuklu Devleti ,Selçuklu soyundan gelen Kutalmış Bey’in oğlu Süleyman Şah tarafından kuruldu. Bizans taht kavgalarından yararlanan Süleyman Şah ve kardeşi Mansur, Konya,Afyon, Kütahya ve İznik’i ele geçirerek batı yönünde fetihlere devam ettiler.
İki kardeş arasındaki iktidar mücadelesini Büyük Selçuklu hükümdarı Melikşah’ın yadımıyla Süleyman Şah kazandı. Melikşah 1077’de Süleyman Şah’a hükümdarlık ünvanı veren bir ferman gönderdi.Abbasi halifesinin ise hükümdarlığını onaylayan menşur göndermesiyle ,merkez İznik olmak üzere Türkiye Selçuklu Devleti kuruldu.
Süleyman Şah’ın ülke sınırlarını genişletmesi, Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş ile aralarının açılmasına neden oldu.Halep yakınlarında karşılaşan iki ordunun yaptığı mücadeleyi Süleyman Şah kaybetti ve savaş sırasında öldü. Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Melikşah Anadolu’yu baskı altında tutmaya çalışıyordu.Melikşah’ın 1092’de ölmesiyle Süleyman Şah’ın oğlu Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devleti’nin başına geçti.
I.KILIÇ ARSLAN DÖNEMİ Bizans üzerinde baskı kurdu.İzmir’de beylik kurmuş olan Çaka Bey’in kızıyla evlendi.Çaka Bey’in amacı Peçenek Türkleri ile ittifak kurarak İstanbul’u kuşatmak ve ele geçirmekti.Bizans İmparatoru Çaka Bey ile Kılıç Arslan’ın arasını açarak Kılıç Arslan’a Çaka Bey’i ortadan kaldırttı.
I.MESUT DÖNEMİ I.Kılıç Arslan’ın ölümünden sonra taht bir süre boş kaldı.Bizanslılar Anadolu’yu tekrar ele geçirmek için harekete geçtiler. Tahtı I.Kılıç Arslan’ın kardeşi Mesut ele geçirdi.(1116) Bizans ile Anadolu egemenliği için yapılan mücadeleyi Mesut kazandı.Bu arada II.Haçlı ordusunun Anadolu’ya doğru geldiğini haber alan Sultan Mesut Bizans imparatoru ile bir antlaşma imzaladı.
Sultan Mesut ,II.Haçlı ordusunu Eskişehir yakınlarında yenerek büyük ün kazandı. Danişmentlilerden Sivas’ı ve Malatya’yı aldı.Sultan Mesut 1155 yılında Konya’da öldü.
HAÇLI SEFERLERİ
HAÇLI SEFERLERİNİN NEDENLERİ Hristiyanların kutsal yerleri,özellikle Kudüs’ü Müslümanlardan geri almak istemesi Fransa’da ortaya çıkan Kluni tarikatının Hristiyanları Müslümanlara karşı kışkırtması Papa ve din adamlarının nüfuzlarını arttırmak istemeleri
Türkler karşısında zor durumda kalan Bizans İmparatorluğu’nun Avrupa’dan yardım istemesi Avrupalıların Türkleri Anadolu, Suriye ve Filistin’den uzaklaştırmak istemesi Senyör ve şövalyelerin macera arzuları Avrupalıların doğudan gelen ticaret yollarına hakim olmak istemeleri Avrupa’da toprak sahibi olmayan soyluların toprak elde etmek istemeleri Avrupalıların doğunun zenginliklerine sahip olmak istemeleri
I.Haçlı Seferi (1096-1099) Avrupa’da farklı ülkelerden gelen kişilerin oluşturduğu ilk haçlı grubu Piyer Lermit komutasında Batı Avrupa’dan yola çıktı.Geçtikleri yerleri yağmalalayarak ,Bizans üzerinden İznik’e kadar ilerledi.Anadolu Selçukluları başkenti Konya’ya taşımak zorunda kaldılar. Haçlılar büyük kayıplar vererek Kudüs’e ulaştılar.Burada bir Latin Krallığı kurdular.(1099) Bunun dışında Antakya,Urfa,Sur ,Trablusşam,Yafa şehirlerinde kontluklar kurdular.
1135 yılında Orta Doğu (Haçlı devletleri yeşil renkle gösterilmiştir)
II.Haçlı Seferi (1147-1149) Musul Atabeyi İmadeddin Zengi,Urfa Latin Kontluğu’na son verince Alman İmparatoru III.Konrad ile Fransa Kralı VII.Lui ordularıyla haçlı seferine çıktılar. Anadolu Selçuklu hükümdarı Sultan Mesut ile yaptıkları savaşları kaybederek, amaçlarına ulaşamadılar.
III.Haçlı Seferi (1189-1192) Selahattin Eyyübi,Hıttin Savaşı’nda (1187) Kudüs kralını yenilgiye uğrattı ve Kudüs’ü ele geçirdi.Kudüs’ün , müslümanlar atarfından ele geçirilmesi III.Haçlı seferine neden oldu. Haçlılar başarısız oldular.
VI.Haçlı Seferi (1202-1204) Eyyübilerin Kudüs ile birlikte Yafa ve Suriye’yi ele geçirmeleri üzerine IV.Haçlı seferi düzenlendi.İstanbul’a gelen haçlı ordusunun şehri yağmalaması ve Bizans tahtında değişikliğe gitmesi üzerine halk ayaklandı,İmparator ve oğlu öldürüldü.
Haçlılar İstanbul’da bir Latin Krallığı kurdular.(1204) Bunun üzerine Bizans hanedan üyeleri İznik ve Trabzon’a kaçtılar.İznik Devleti 1261’de İstanbul’daki Latin Krallığı’na son verdi. Trabzon Rum İmparatorluğu’na ise Fatih son verdi.(1461)
1204 yılında İstanbul'un Haçlılar tarafından işgali
HAÇLI SEFERLERİNİN SONUÇLARI Dini Sonuçları: Avrupa’da din adamlarına ve kiliseye duyulan güven azaldı. Hristiyanlarca kutsal kabul edilen yerler müslümanların eline geçti. Katolik ve Otodoks kiliseleri arasındaki ayrılıklar daha da derinleşti.
Siyasi Sonuçları: Seferler sırasında birçok soylunun ölmesi Avrupa’da feodalitenin zayıflamasına neden oldu. Anadolu Selçukluları topraklarını kaybettiler.Türklerin batıya ilerleyişleri bir süre için durdu. Haçlılarla yapılan mücadeleler İslam dünyasını Moğollar karşısında güçsüz bıraktı. Türklerin İslam dünyasında saygınlıkları arttı.
Ekonomik Sonuçları: Akdeniz ticareti gelişti.Akdeniz limanları önem kazandı. İtalyan bankacılığı gelişti. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmeye başladı.
Kültürel Sonuçları: Avrupalılar pusula,barut ve kağıt yapımını Müslümanlardan öğrendiler. İslam uygarlığını yakından tanıdılar. Türk-İslam şehirlerinde kullanılan köprü,kemer ve kervansaray yapım tekniklerini öğrendiler. Avrupalılar dokuma,cam ve deri işleme sanatını öğrendiler.
II.KILIÇ ARSLAN DÖNEMİ Bu dönem Selçukluların Anadolu’da topraklarını genişletmeye başladığı dönemdir. Miryakefalon Savaşı (1176):Türklerin Anadolu’yu hızla geçirdiğini gören Bizans İmparatoru 1176 yılında Eğridir gölü yakınlarında II.Kılıçarslan ile büyük bir savaş yaptı ve kaybetti.Bu savaş ile Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan çıkarma ümitleri son buldu.Anadolu kesin olarak Türk yurdu oldu.
I.GIYASEDDİN KEYHÜSREV Devletin hudutlarını emniyete almak için, Bizanslılar ve Ermenilerle mücadele etti. Dördüncü Haçlı Seferiyle (1204) İstanbul, Latin hakimiyetine girdi. Bizans hanedanı Anadolu'ya kaçıp, İznik ve Trabzon'da iki devlet kurdu. Bizanslılar, Karadeniz kıyılarına yerleşerek ticaret yollarını kapattılar. I.Gıyaseddin Keyhüsrev Bizanslıları bu bölgeden atarak, Karadeniz yolunu açtı. Akdeniz sahillerine inerek Antalya'yı fethetti.
İZZEDDİN KEYKAVUS DÖNEMİ Daha çok iktisadî meselelere, ülkenin imarına ve kültür faaliyetlerine önem verdi. Kervansaray, cami ve medreseler inşa ettirdi. Verem hastalığına yakalanan İzzeddin Keykavus, 1220 yılında Viranşehir'de vefat etti. Sivas'ta yaptırdığı darüşşifanın yanındaki türbesine defnedildi. Yerine kardeşi Alâeddin Keykubad geçti.
I.ALÂEDDİN KEYKUBAD DÖNEMİ Türkiye Selçuklularının en kudretli, en müreffeh ve en parlak devridir. Askerî ve ticarî önemi büyük olan Kolonoras kalesini muhasara altına aldı. 1221 senesinde kaleyi fethetti. Harzemşahların Anadolu Selçuklu topraklarına saldırması üzerine Harzemşahlarla 1230 yılında Yassıçemen Savaşını yaptı. Savaşı kazanan Selçuklu Devleti Harzemşahların yıkılış sürecine girmesine neden oldu. Alâeddin Keykubad, 1 Haziran 1237 tarihinde Kayseri'de vefat etti.
Zamanının çoğunu sarayda geçiren II Zamanının çoğunu sarayda geçiren II. Gıyaseddin Keyhüsrev, devlet işlerini vezirine devretti. Özellikle onun döneminde ortaya çıkan Baba İshak Ayaklanması devleti sarsmıştır. Kösedağ Savaşı: (1243):Moğollar ile yapılan savaştır. Anadolu Selçuklu Devleti’ni dağılma ve parçalanma sürecine soktu.
Beylikler Dönemi
KÜLTÜR VE UYGARLIK Devlet Yönetimi: Anadolu Selçuklu Devleti ,teşkilatlanma-da kendisine Büyük Selçukluları örnek almışlardır.Ancak Anadolu Selçukluları merkeziyetçiliğe daha önem vermişler- dir. Anadolu Selçuklu sultanları Farsça ünvanlar kullanmışlardır. (Keyhüsrev,keykavus,keykubat)
Anadolu Selçuklu sultanları hutbelerinde halifenin adını kendilerinden önce okuturlardı. Sultan çocukları melik ünvanıyla eyaletleri yönetirlerdi. Devlet işleri Büyük Divan’da görüşülürdü. Türk-İslam devletlerinde daha önce oluşturulmuş olan memuriyetler aynı şekilde devam etti. Bizans sınırına yakın bölgelerde “uc” denilen bölgeleri beyler yönetirdi.
Ordu: Hassa ordusu, Sipahi askerleri (İkta sahiplerinin yetiştirdiği askerler), Türkmen kuvvetleri, tâbi kuvvetler, ücretli askerler ve donanmadan oluşurdu. Ordunun ve idarenin esasını, mahallinde çiftçilerin ödediği vergilerle beslenen Türk iktâ askerleri teşkil ederdi. Orduda, dinî vazifeleri görmek ve gazâ ruhunu canlı tutmak maksadıyla âlim, derviş ve mutasavvıflar bulunurdu. Silah olarak, ok, yay, kılıç, kargı, çomak, gürz, mızrak, topuz, nacak, mancınık, merdiven, seyyar kule kullanılırdı. Ordudaki birlikler, çeşitli bayrak, tuğ ve alem taşırlardı.
Sosyal ve Ekonomik Yaşam:Türkler Anadolu’yu yurt edindikten sonra burada her bakımdan gelişme oldu. Yeni köyler ve şehirler kuruldu. Ülke bayındır hale geldi. Halk şehirli, köylü ve göçebe olmak üzere üç gruba ayrılıyordu. Şehirliler ticaret ve zanaatla, köylüler hayvancılık ve tarımla, göçebe Türkmenler ise hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Demircilik, bakırcılık ve marangozluk gibi zanaat dalları çok gelişmişti. Şehirlerde ticaretle uğraşanlar tarafından Ahi teşkilatları vardı. Bu teşkilat içinde zanaatkârın iş kollarına göre loncaları olurdu. Zanaatkârlar arasında sıkı bir iş birliği ve dayanışma vardı.
Devletin zayıfladığı zamanlarda Ahi teşkilatı şehirlerin güvenliğini sağlar, yönetimde etkili olurdu. Anadolu Selçukluları döneminde iç ve dış ticarete önem verilirdi. Ticaret yolları güvenceye alındı. Kervanların konaklaması için kervansaraylar yaptırıldı. Ayrıca deniz ticareti geliştirildi. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat devletin ekonomisi, altın para bastıracak kadar güçlüydü. Anadolu Selçuklularında topraklar, devlet malı olarak kabul edilir ve “miri arazi”olarak adlandırılırdı.
Miri arazi; has, ikta ve vakıf arazisi olarak dörde ayrılırdı Miri arazi; has, ikta ve vakıf arazisi olarak dörde ayrılırdı. Has arazilerinin geliri sultana ayrılmıştı. Sultan bu toprakları istediği gibi kullanma hakkına sahipti. İkta; hizmet karşılığı olarak verilen toprağın geliridir. İkta sahiplerinin elde ettikleri gelirin bir kısmıyla geçimlerini sağlar, bir kısmıyla da asker beslerdi.
Mülk denen topraklar üstün hizmetlerde bulunanlara gene sultan tarafından verilirdi. Vakıf araziler ise, han, hamam, medrese gibi kurumların giderlerinin karşılanması için ayrılmış topraklardı. Anadolu Selçukluları döneminde ülkenin hemen her yerinde imarethaneler vardı. Buralarda yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek verilirdi. Başlıca eğitim kurumları medreselerdi. Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu. Darüşşifa denen hastaneler daha çok Divriği, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu gibi kent merkezlerinde yoğunlaşmıştı. Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardı. Ulaşım ve ticaretin gelişmesine bağlı olarak bu tür konaklama yerlerin sayısı gittikçe arttı..
Din ve İnanış:Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Türkiye’de yaşayan insanları çoğunluğu Türk ve Müslümandı. Ayrıca burada, başka dinlere inanan insanlar da vardı ve Türklerle yanyana yaşıyorlardı. Onlara hoşgörü gösteriliyor, inanç özgürlüğü tanınıyordu. Anadolu Selçuklu sultanları, yönetimleri altındaki insanlar arasında din farkı gözetmezlerdi. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde bazı tarikatlar kurulmuştu. Bektaşilik , Mevlevilik, Nakşibendilik, Kadirilik tarikatları bunlar arasındadır. Bektaşiliğin kurucusu Hacı Bektaş Veli, Mevleviliğin kurucusu ise Mevlana Celaleddin Rumi’dir. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında önemli bir rol oynamışlardır.
Hukuk: Hukuk şer’i ve örfi hukuk olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu Hukuk: Hukuk şer’i ve örfi hukuk olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu.Türkiye Selçuklularında, şer'î davalara her şehirde bulunan kadılar bakardı. Konya'da oturan baş kadıya Kâdı'l-kudât denirdi. Bu kadılar, miras, hayrat işleri ve vakıfların idaresine bakarlardı. Selçuklularda örfî davalara bakan mahkemeler de bulunurdu. Bu mahkemeler, asayiş, devlet âmirlerine itaatsizlik ve siyasî suçlar gibi davalara bakarlardı. Bu örfî mahkemelerin başında, emîr-i dâd bulunurdu. Kadıların verdikleri hükme itiraz edilemezdi. Ancak yanlış verilen bir hüküm olursa, diğer kadılar tarafından altı imzalanarak, sultana arz edilirdi.
Eğitim, Kültür ve Edebiyat: Anadolu Selçuklu sultanları, kültür ve medeniyet hizmeti için, ilme ve âlimlere değer verdiler. Bir ilim ocağı olan medreselerde eğitim ve öğretim ücretsizdi.Devletin yazışma dili ve bilim dili Arapça,edebiyat dili ise Farsça idi. Türkçe’nin resmi dil olarak yerleşip gelişmesinde Türkmen beylerinin önemli hizmeti vardır.Karamanoğlu Beyi Mehmet Bey 1277 yılında Konya’da açıkladığı fermanla, “Bu günden sonra divanda,dergahta,mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.”diyerek Türkçe’yi devlet dili haline getirmiştir.
Anadolu'da Türkmenler, Türkçe konuşup, sözlü ve yazılı edebiyat eserleri meydana getirdiler. Dinî ve bazı edebî eserlerde Arapça ve Farsça kullanıldı. Halkın büyük çoğunluğu Türkçe konuşurdu. Daha sonraları Türkçe, edebiyat dili haline geldi. Ahmed Fakîh, Hoca Dehhanî, Hoca Mesud, Yunus Emre, Türkçe şiirler söyleyip yazdılar. Yunus Emre, şiirdeki büyük kudreti ve tasavvuf aşkıyla, Türkçe'nin en güzel, en iyi örneklerini verdi. Göçebeler arasında, Oğuznâme ve Dede Korkut destanlarıyla gâziler arasında çok rağbet bulan Danişmendnâme ve Battalnâme, bu dönemde sözlü edebiyattan yazılı edebiyata intikal etti. Mevlanâ Celaleddin-i Rumî ve oğlu Sultan Veled, insanlara doğru yolu gösteren ve nasihat veren eserlerini Farsça yanında Türkçe'yle de yazdılar.
Sanat: Türkler, Anadolu’ya yerleştikten sonra hemen bayındırlık işlerine giriştiler. Saraylar, camiler, mescitler, medreseler imaretler, hastaneler, kervansaraylar, hamamlar, surlar, kaleler ve tersaneler yaptırdılar. Yaptırılan çok sayıdaki eser, dini ve sosyal alanlarda halka hizmet verdi. Bu yapıların kapıları, pencereleri, kubbeleri çok güzel çiniler, taş ve tahta oymalar, kabartma yazılar ve nakışlarla süslendi. Konya, Sivas, Kayseri, Erzurum, Ahlat, Divriği, Tokat, Malatya, şehirlerinde Selçuklulardan kalma pek çok mimari eser bulunmaktadır. Konya’da İnce Minare Medresesi ve Karatay Medresesi, Konya ile Aksaray arasında bulunan Sultan Hanı, Sivas’ta Gök Medrese, Kayseri’de Ulucamii, Darüşşifa(hastane), Divriği’de Ulucamii, Erzurum’da Çifte Minare, Alanya’da(Alaiye)Kızılkule ve tersane bu dönemden kalan en önemli eserlerin başlıcalarıdır. Selçuklulardan heykel ve resimler de kalmıştır. Halıcılık ve maden işçiliğinde de ileri gidilmiştir.