POST KEYNESYEN İKTİSAT
Temsilcileri; Michael Kalecki Sdney Weintraub Paul Davidson Joan Rabinson H. Minsky G.L. Shackle Temel Görüşleri/Varsayımları/Ayrılık Noktaları Keynes’n asıl temsilcilerinin neo-klasik keynesyen görüş değil kendilerinin olduklarını ileri sürerler Belirsizlik ve Zaman sorununu ön plana çıkartırlar Monetaristlerin ve rasyonel beklentilerin bütün görüşlerini ret ederler Devletin etkin, ekonominin ise istikrarsız olduğunu savunurlar Fiyat düzeyi dışsaldır, talebe çok duyarlı değildir. Fiyatlar piyasada değil, üreticiler tarafından belirlenir. (mark-up fiyatlama) (yani maliyetlerin üzerine belli bir kar marjı konulması Para arzı içseldir, faiz oranına duyarlıdır.
Weintraub, enflasyonun nedeninin artan ücret maliyetleri olduğunu öne sürmüştür. Davidson, neo-klasik keynesyenleri suçlamış ve gelecekteki olayların tahmin edilmesi sürecinde “belirsizlik” olgusunun göz ardı edildiğini ileri sürmüştür Rabinson’a göre geleneksel iktisatçılar, gelir dağılımıyla ilgili bir teoriye sahip değillerdir. Ancak birçok problemin sebebi gelirden daha fazla pay alabilmek için yapılan mücadelelerdir. Ekonomi, klasiklerin ve takipçilerinin ileri sürdüğü gibi kendi kendine işleyen mekanizmalar sayesinde dengeye gelemez. Çünkü, monopol ve oligopol şeklindeki örgütlenmeler bu durumu engeller. Doğal istihdam yada doğal hasıla olgusuna karşı çıkarlar
Bazı Konulardaki Görüşleri 1) Ekonomik büyüme ve gelir dağılımı; Neo-klasiklere göre ekonomik büyüme ve gelir dağılımının temel belirleyicisi nispi fiyatlardaki değişmeler iken post-keynesyenlere göre Yatırımlardır. Yatırımlardaki değişmelerden dolayı ortaya çıkan gelir etkisi, nispi fiyatlardaki değişmeden kaynaklanan ikame etkisinden daha önemlidir. 2) Yatırımların kaynağı karlardır. Post-keynesyenlere göre yatırımların kaynağı tasarruflar değil karlardır. Tasarruflar genelde gayrimenkul alımına gider. Firmalar, yatırımlarını finanse etmek için karlarını artırmaya ve mümkünse kar payı dağıtımı yapmamaya çalışırlar.
3) Belirsizlik Post-keynesyenler, analizlerde belirsizlik unsurunun dikkate alınmasını eleştirirler. Belirsizlik durumu, beklentiler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Beklentiler, belirsizlik koşullarında dalgalanma gösterir, dolayısıyla gelir ve istihdamda da dalgalanma olur. 4) Enflasyon Post-keynesyenler enflasyonun sebebi olarak para arzı artışlarını görmezler. Bunlara göre enflasyonun sebebi gelir bölüşümündeki mücadelelerdir. Örn; Oligopolcü firmaların ve güçlü sendikaların olduğu bir ekonomide meydana gelen dışsal bir şok fiyatları artırır. Fiyatların yükselmesi, ücret artışı baskısı yapar ve ücretler artırılır. Ücret artışı, karları azaltacağı için oligopolist firmalar ürünlerinin fiyatlarını artırırlar ve enflasyonist süreç yaşanır. Yani; bunlara göre, enflasyonun nedeni ücretlerdeki artıştır. Enflasyonu önlemek için gelirler politikası, ücret ve fiyat kontrollerini önerirler.
Post-keynesyenlere göre enflasyon her zaman mal talebindeki artıştan kaynaklanmadığı için, para ve maliye politikası uygulamalarıyla önlenemez. Zira; daraltıcı para ve maliye politikası uygulamaları, dağıtılacak gelirin azalmasına neden olacak bu nedenle de gerginliğin daha da artmasına neden olacaktır. Post-keynesyenlere göre enflasyon ile para arzı arasındaki ilişki şu şekilde ifade edilmektedir. M= P + Y (1) M; uzun dönem para talebindeki artışı, P; FGS’ndeki değişmeyi, Y; reel üretimdeki artışı ifade etmektedir. Bu durumda para talebindeki artış, FGS ile üretim artışının toplamına eşittir. Diğer taraftan; Enflasyon; nominal ücretlerdeki artış oranı ile verimlilik artış oranı farkına eşittir. P= W- Z (2) W; nominal ücret artış oranı, Z; verimlilik artışı 3 durumun ortaya çıkması söz konusudur; W>Z ise enflasyon b) W<Z ise durgunluk c) W=Z ise fiyat istikrarı 2 nolu denklem 1 nolu denklemde yerine konursa; M= W-Z+Y olur. Sonuç olarak Z sabit kalmak şartıyla ; W artarken MB para arzını artırmazsa gelir düzeyinde azalma olur. Çünkü para arzı artmazsa faizler yükselir, yatırımlar ve gelir azalır.