Kameralar 2 Ali ERBEY ali.erbey@usak.edu.tr
Kamera nedir? Görüntüden yansıyan ışığı mercek veya objektiften yararlanarak bir düzlemde toplayan, o düzleme konulan film (sinema kameraları için) veya ışığa duyarlı elektronik devre elemanları vasıtasıyla ışık enerjisini elektrik enerjisine çevirdikten sonra çıkış sinyali veren, gerekirse kasete kaydeden cihaz olarak tarif edebiliriz.
Kamera tarihsel gelişimi? 1850’li yıllarda ışık ve optik yoluyla, ışığa duyarlı yüzeye fotoğraf makinesi aracılığı ile görüntü kaydedilebilmiştir. Böylece bu, görüntünün mekanik olarak çoğaltılabildiği anlamına gelmektedir. Bu gelişmeden sonra, hareket sürecinin daha önceleri el ile resmedilerek gösterilmesi yerini ışığa duyarlı zemine fotoğraf makinesi aracılığı ile kaydedilmeye başlanmıştır. Bu görüntünün şeffaf bir yüzeye aktarılması ve belirli aralıklarla gösterilmesi hareket algısını yaratmaktadır 1861 yılında kinemaskop adlı bir aygıtın geliştirilmesi ile fotoğrafın resmetme tekniği ile kaydedilmiş görüntülerin gösterimi yapılabilmiştir.
kinemaskop
Filmin İcadı İlk dönem çalışmalarda, cam yüzeyler ya da maden alaşımlı levhalar kullanılmıştır. 1888’de selüloit tabanlı bir yüzey geliştirilmiş ve iki yıl içinde üretimi başlanmıştır. Bu malzeme film olarak adlandırılmıştır. Filmin icadı ile fotoğraf teknolojisi ile hareket halindeki nesnelerin durağan görüntülerinin arka arkaya kaydedilmesine yönelik çalışmalarında önü açılmıştır.
Lumiere Kardeşlerin Sinematografı Halka açık ilk başarılı film gösterisi 1895’te Auguste ve Louis Lumiere adlı Fransız kardeşlerin geliştirdikleri sinematograf ile Paris’te perdeye yansıtarak gerçekleştirilmiştir. Lumiere kardeşlerin icat ettiği kamera, 35 mm film şeridi kullanıyor ve aynı zamanda gösterici olarak çalışıyordu.
demo Lumiere Kardeşler
Sinemanın İcadı
Sinemanın İcadı 2. Dünya Savaşı zamanlarına kadar 35mm ile çekimler devam etmiştir. Ancak cepheden haber alabilmek için daha kolay taşınabilir kameralara ihtiyaç duyulmuştur. 35 mm kameraların hantal yapısı cepheden görüntülerin alınmasını zorlaştırıyordu. Bu ihtiyacı karşılayan 16 mm kameralar çıktı. Böylelikle cepheden ve dünyanın her yerinden görüntüler sinema perdesinde izlenmeye başlandı.
Sinemanın İcadı 1950’lerden sonra çıkan 8 mm kameralar ile halk da çekim yapabilir hale geldi. Bu sıralarda profesyonel anlamda Hollywood’da 35 mm, 70 mm ve 105 mm kameralarla da çekim yapılıyordu.
Sinemanın İcadı
Televizyon çalışmaları 2. Dünya savaşından sonra televizyon çalışmaları hızlandı. Yayınlar naklen yapılmakta ya da filme çekilen görüntüler telesine edilerek izleyiciye sunuluyordu. Televizyonun gelişimi teknik bir değişlik gerektiriyordu. Artık süreç kimyasal değil, elektriksel olmak zorundaydı. TV cihazlarında film kullanmak mümkün değildi. Aslında, tüm televizyon kameraları aynı temel prensiple çalışmaktadır. Optik bir görüntü kamera ile elektrik sinyaline çevrilmekte ve sinyal televizyon alıcısında görülebilir görüntüye çevrilmektedir.
Televizyon çalışmaları Kamera ile alınan görüntünün kaydedilmesine ihtiyaç bulunuyordu. Bu elektriksel sinyalleri kaydedebilmek için manyetik bantlar geliştirilmiştir. Görüntüyü banda kayıt etmek daha zor olmuştur. Çünkü sesin bant genişliği 20 hz- 20 khz arasındayken görüntünün, diğer deyişle video sinyalinin bant genişliğinin 50 hz ile 5,5 mhz arasındadır. Yayıncılıkta manyetik kayıtların kullanılması 1956 yılında gerçekleşebilmiştir. Stüdyo kameralarından elde edilen bu görüntü manyetik bantlara kaydedilmeye başlamıştır. Bundan sonra kamera ve bantlar birlikte bir gelişim süreci izlemiştir.
Film Kameraları Film kamerası temel olarak içinde biri boş, diğeri film kaydedilen filmi içeren iki makara bulunan, ışık penceresi önünde değişik hızla hareket eden mekanik bir düzenek ve ışığın filmin duyarlı bölümünde toplanmasını sağlayan optik bir sistemden oluşur. Kameranın temel mantığı, hareketli film pozlamaya dayanır.
Bütün ham filmler selülozdan yapılma bir asetat ile kaplıdır. Film yüzeyinde bulunan jelâtin ve gümüş tozları ışığa duyarlıdır. Üzerine düşen ışık ile pozlanır ve görüntünün oluşmasını sağlar. Bu kimyasal bir süreçtir.
Film boyutuna göre kameralar 8 mm, 16 mm, 35 mm, 70mm,
Sinemanın İcadı 16 mm kamera 8 mm kamera
Sinemanın İcadı 70 mm kamera 35 mm kamera
Görüntü Üretme Sistemine Göre Video Kameralar Analog Dijital Yüksek Çözünürlüklü
Analog Analog kelimesi Türkçeye örneksel ya da benzeşme olarak çevrilmektedir. Analog kayıt yapabilen kameralar görüntüyü kaynağındaki biçimi ile alabilen kameralardır. Görüntü elektriksel sinyallere çevrilerek alınır. Bu kameralar ile alınan görüntüler analog bantlara kaydedilir. Ancak gerekli olması durumunda sayısal çevirici (digital convertor) kullanılarak sayısal ortamlara aktarılabilir.
dijital Bilgisayar sistemlerinde 0 ve 1' den oluşan sayısal (dijital) kodlamalar kullanılır. Sayısal kameralarda görüntü, kaynaktaki görüntü sinyallerinin sayısallaştırılması temeline dayanmaktadır. Bu kameralar görüntüyü; elektronik banda, disklere ya da bünyesinde bulunan sabit diske kaydedebilmektedir. Bu kameralar ile alınan görüntüler, sayısal ortamlara aktarılabilir ve işlenebilirler.
Işık Alıcısına Göre Video Kameralar Tüplü kameralar CCD (Charge Couple Devise) kameralar.
Tüplü Kameralar Video kameralarında görüntü video işareti ile oluşur. Bu, optik yollarla oluşan görüntünün bir objektifin yardımıyla kameradaki ışığa duyarlı hedefin üzerine düşürülmesidir. Işığa duyarlı hedefte, soldan sağa ya da yukarıdan aşağıya doğru tarama yapılır. Her bir resim elemanı için elektriksel işaret elde edilir. Kameradaki bu ışığa duyarlı elamana görüntüleme elemanı denir. Görüntüleme elemanları; kamera tüpü ya da bir yarı iletken (CCD) olabilir,
Tüplü – CCD’li Kameralar Farklı isimlerle birkaç çeşit tüp piyasaya sürülmüş ise de ortak özellikleri, çok fazla güç harcamaları, tüpleri büyük olduğu için kamera boyutlarının büyük olması, hareketli görüntüleri net göstermemesi, kameraların ön ısıtma gerektirmesi, yüksek ışık koşullarında tüplerin yanma olasılığı, ömürlerinin sınırlı olması, görüntü alabilmek için yüksek ışığa ihtiyaç duymaları sayılabilir. Tüplü televizyon kameraları kullanıldıkları dönemlerde, Vidikon, Plumbikon, Satikon gibi, içinde kullanılan tüplere göre isimlendirilmişlerdir. Siyah beyaz kameraların içinde tek bir tüp bulunurken renkli kameralarda üç renk bilgisi için (kırmız, yeşil, mavi) üç ayrı tüp bulunmakta ve bunlar dikroik aynanın (dicroic mirror) geliştirilmesinden sonra kameranın içine yerleştirilmiştir,
CCD Kameralar CCD (Charge Couple Devise) yarı iletken bir araçtır. Tüpsüz kameraları ifade etmek için de kullanılır. Sabit ve hareketli görüntüleri net gösterir, yüksek ışığa ihtiyaç duymaz. Ayarları bir kez yapıldıktan sonra değişmez. Ön ısıtmayı gerektirmez. Tüplü kameralardan daha az enerjiye ihtiyaç duyar. CCD kameralarda her bir ana renk için birer CCD kullanılmaktadır. Görüntüyü oluşturan en küçük birime görüntü elemanı (piksel) denir. Her görüntü elemanı, kendisine ait olan renk ve ışık bilgisini, elektrik yüküne dönüştüren somut bir görüntü ögesidir. Kameradaki görüntü elemanı (CCD) ne kadar fazla ise, video görüntüsünün çözünürlüğü de o denli yüksek olur.
Tüplü Kamera VS CCD’li Kamera Tüplü kameralar CCD’li kameralara göre 40 kat daha fazla enerji harcarlar. Tüplü kamera boyutları büyük olmak zorundadır. Oysa avuç içi büyüklüğünde CCD’li kameralar vardır. Tüplü kameralar çekim sırasında 200 lükslük bir ışığa, CCD’li kameralar ise 5 lükslük ışığa ihtiyaç duyarlar. Tüplü kameraların yüksek ışık koşullarında tüpleri yanabilir. CCD’li kameralar ise her ışık koşulunda iz bırakmadan çalışabilir.
Tüplü Kamera VS CCD’li Kamera Tüplü kameraların 700 saatlik ömürlerine karşılık, CCD’li kameraların ömürleri sınırsızdır. Renkli tüplü kameralarda renkleri çakıştırmak zordur. CCD’li kameralar ise renk ayarları fabrikasyon olduğu için daha iyi renk tuttururlar. Tüplü kameralar çalışmadan önce ısınması için beklenmelidir. CCD’li kameralar ise her an çalışmaya hazırdır.
Kullanım Yerlerine Göre Video Kameralar Stüdyo kameraları, EFP, ENG ve diğer kameralar olarak dört başlıkta incelenebilir.
Stüdyo kameraları Sadece stüdyoda kayıt yapabilen bu kameraların gövdeleri büyüktür. Kayıt cihazı üzerinde olmadığı için, enerjisini sistemden almaktadır. Stüdyo kameralarında kayıt ünitesi bulunmaz. Resim kayıt ünitesinde kayıt yapılır veya uyduya gönderilir. Günümüzde yalın olarak stüdyo kamerası üretimi durdurulmuş denecek kadar azdır. EFP kameralar bir sisteme bağlanabilecek biçimde üretilerek stüdyo kamerası olarak kullanılabilmektedir.
EFP (Electronic Field Production): EFP kameraların stüdyo kameralarından en belirgin farkı; portatif, diğer değişle taşınabilir olmasıdır. Ek ünitelerin takılması ile stüdyoda da kullanılabilir. EFP kameralar; maç, konser gibi durumlarda dışarıya çıkarak canlı yayın aracı gibi bir sistemden enerji alarak da görüntü üretebilir. Kayıt ünitelerini kendi gövdelerinde de bulundurabilen bu kameralar kablo aracılığı ile video kayıt cihazlarına bağlanabilir.
ENG (Electronic News Gathering) Enerjisini ve kayıt ünitesini üzerinde taşıma özelliğine sahiptir. Omuzda taşınabilecek biçim ve boyutları olduğu için dışarıda kullanıma uygundur. Uzun yıllar dış çekimlerde kullanımı devam etmiştir. Film kameralarına oranla daha düşük ışık koşullarında çalışabilir. Günümüzde üretilen elektronik kameralar içinde haber amacıyla üretilen kameralar sıklıkla tercih edilmektedir. Bir çok prodüksiyon şirketi veya televizyon kanalı sadece haber amacıyla üretilen kameraları kullanmaktadır. Ancak her ne kadar görüntü kalitesi ve birçok özelliği EFP kameralara benzese veya yaklaşsa da EFP kameralar veya stüdyo kameraları kadar özelliği bulunmaz.
ENG (Electronic News Gathering) Haber kameraları prodüksiyon amaçlı kameralara göre daha basit ve hızlı kullanım amacıyla yapılmışlardır. Bu nedenle prodüksiyon amaçlı kameralara göre ucuzdurlar. Haber kamerası taşınabilir özellikleri ve camcorder yani hem görüntü üretimi hem kayıt özelliği olması nedeniyle tercih edilir. Gerekirse bu kaydın kamera tarafından okunarak bir vericiden veya uydudan yayın yapabilmesi düşünülerek tasarlanır.
Haber Kamerasında Aranması Gereken Özellikler Her türlü şartta çalışabilme, düşük ve yüksek ısılarda çalışabilme, belirli nem oranında çalışabilme, Işığa karşı duyarlılığının yüksek olması, tepe ışığı, değişik ışık ortamlarına uygun filtreler, Objektifinin zum değerlerinin fazla olması, Güçlü ses alma ve kayıt özelliği, Ses kaydı amacıyla üst mikrofon ve mikrofon kanallarına giriş yapmadan kullanılabilecek telsiz mikrofon sistemi, Gerekirse naklen yayın araçlarına bağlanma amacıyla çıkışlar, İnsanın ergonomik yapısına uygun olması, küçük veya çok büyük olmaması, omuzda kullanmaya elverişliliği,
Haber Kamerasında Aranması Gereken Özellikler Güç kaybının az olması ve bu sayede akü ile uzun süre çalışabilmesi, Uzun süre kamerayı çalıştırabilecek akü, Yedek parçasının ve tamirinin yaygın olması, çalışmaya gidilen ülkelerde tamir ve yedek parça imkanı, Kayıt bandının ucuz olması ve çalışılan ülkelerde satılması, Montaj setlerinin çalışılan ülkelerde bulunabilmesi, Montajın başka ülkelerde veya bölgelerde yapılabilmesi, Sistemin ülkeye uygun olması, diğer çalışılan ülkelerde sistemin uygun ve yaygın olması, gibi örnekler verilebilir.
Cmos vs ccd Enerji tüketimi azdır. Üretim maliyetleri düşük. Çok yer kaplamaz. Küçük cihazlarda tercih edilir(Cep Tel- Tablet) Noise oluşur. Işığa çok daha duyarlı Üretilmesi maliyetli. Noise daha az oluşur. Enerji tüketimi çoktur.
kaynakça http://www.kameraarkasi.org/kamera/kameralar/elektronik/cesitleri/eng.html https://slideplayer.biz.tr/slide/2794683/ http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Temel%20Kamera%202.pdf