REFAH SİSTEMLERİ DERS 4 DR. BANU METİN
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Refah devletinin tarihsel gelişim süreci incelenirken konuya iki açıdan yaklaşıldığı görülmektedir: Kurumsal gelişmeler Sosyal harcamalara bütçeden ayrılan pay Modern refah devletini ortaya çıkaran gelişmeler çerçevesinde, refah devletinin gelişim sürecini kabaca dört bölümde incelemek mümkündür: Birinci Dönem: Antik çağları ve yoksulluk yasalarının çıkarılmaya başlandığı Sanayi Devrimi öncesi yılları kapsamaktadır (1880 öncesi: refah devleti öncesi dönem). Bu dönemde, sivil sektör (aile ve toplum), dini kurumlar, gönüllü kuruluşlar, mesleki birlikler, karşılıklı yardımlaşma sandıkları vb. yoksul ve hasta insanlara destek olma rolünü üstlenmiş ve enformel bir tarzda sosyal refah hizmetleri sunmuştur.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İnsanların ihtiyaçları ve beklentileri yüksek olmadığından sanayileşme döneminin başlamasına kadar refah gereksinimleri büyük ölçüde söz konusu kurum ve kuruluşlar tarafından karşılanmıştır. Geleneksel sosyal politika döneminde, Batı toplumlarında, sosyal sorunlarla başa çıkmada, ülkelerin çoğunda kilisenin merkezi bir rol oynadığı görülmektedir. Özellikle Orta Çağ’da kiliseler tarafından oluşturulan hayırsever kuruluşlar (hasta evleri, aşevleri, manastırlar..) toplumda en temel yardım kuruluşları olmuşlardır. Kilisenin etkisi, bir ülkeden diğerine oldukça farklı olmuştur. Katolik kilisesi, birey ve aileye karşı kilisenin sorumluluğu anlayışına vurgu yaparken ve bu kurumların yardımcı bir rol üstlenmesi üzerinde dururken; Protestan kilisesi, refah devletinin gelişiminde devlet modahalesini öne çıkarmış ve kiliseye daha küçük bir rol verilmesini savunmuştur. Bu durum, Avrupa refah devletleri arasındaki farklılığın da önemli bir nedenini oluşturmaktadır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Ortaçağ’da, toplumdaki ahlaki yapının egemen olduğu, aşırı servet edinmenin kötü görüldüğü, servetin sosyal amaçlı harcanmasının insanların itibarını yükselttiği, bu nedenle bu dönemde sosyal amaçlı hayırsever harcamalarının oldukça fazla olduğu görülmektedir. Ortaçağ anlayışında, yoksulluk Tanrı’nın eseri olarak görülmektedir. Dünyevi müdahalelerin gereksiz olduğu bu tanrısal düzende yoksulların payına düşen kaderlerine razı olmak iken, zenginlerin payına düşen acıma duygularıyla harekete geçerek öte dünyada açılacak cennet kapıları için yoksullara yardım etmektir (Refah devletinin düşünsel temellerinin atılması modern siyasal laikleşme hareketiyle de ilişkilendirilmektedir. Bu anlamda refah devleti dinsel esirgeyiciliğin yerine devletin esirgeyiciliğinin geçmesidir).
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Bu dönemdeki önemli gelişmelerden biri de İngiliz Yoksul Yasaları’dır. İngiliz Yoksul Yasaları, refah devleti öncesinde yoksullara yardım işinin devletçe örgütlenmesi çabalarını gösteren ve ilgili olduğu dönemlerin soruna yaklaşım şeklini en iyi biçimde yansıtan örneklerdir. 1531’de, «örgütlü bir yardım ağının yönetimine doğru ilk adım» olarak, çalışabilecek durumda olanların dilenmesini yasaklayan, çalışamayacak durumda olanların ise tespitini öngörüp onlara dilenebilecekleri bölgeler tahsis eden yasayı, 1536 tarihli yasa izlemiş ve bu yasayla yerel kamu görevlilerine kiliselerde toplanan gönüllü yardımlardan sağlanan kaynaklarla yoksullara, engellilere, hastalara ve yaşlılara bakma yükümlülüğü getirilmiştir. Alanındaki ilk kapsamlı yasa konumundaki 1601 tarihli Yoksul Yasası ise, çocuklar, çalışabilecek durumda olanlar ve güçsüzler olmak üzere üç grubu tanımlamış ve muhtaç çocuklara çıraklık eğitimi, çalışabileceklere iş ve yoksullara (güçsüzler) da yardım öngörmüştür.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Kraliçe Elizabeth tarafından uygulamaya konulan bu yasanın özünde, yoksulluğun yaygınlaşmasından hükümetin sorumlu bulunduğu ve bireylerin ekonomik refahının sağlanmasından kamunun sorumlu olduğu düşüncesi vardır. Ancak, bazıları bu yasanın da yoksulluğu gidermeye yönelik olmaktan ziyade, dilencilikle mücadele amacını taşıdığını ileri sürmektedir. Zira yasada, çalışabilecek durumda olup da dilenenlerin, hafif işlerde zorla çalıştırılması, çalışmayı reddedenlerin ise hapsedilmesi, dilencilere yardım edilmesinin yasaklanması, yaşlılar, engelliler, çocuklu anneler gibi çalışamayacak durumda olan yoksulların ise kentlerde düşkünlerevinde barındırılması öngörülmektedir. 1795’te önceki düzenlemeden farklı olarak, çalıştığı halde yaşam düzeyi düşük olanların yardımlarla desteklenmesini de öngören «speenhamland sistemi» kabul edilmiştir.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Berkshire yargıçlarının 1795’te Speenhamland’de toplanarak emekçilerin yaşamalarına olanak sağlayacak bir ücret düzeyini garanti etmek amacıyla eski yoksul yasası üzerinde giriştikleri bir tadilat, olağanüstü dönemin geçici bir önlemi olarak düşünülmüştü. 1834 tarihli Yeni Yoksul Yasası ise döneme egemen olan liberal esaslara uygun olarak, yalnızca çalışamaz durumda olan düşkünleri yardıma uygun görmüştür. Bu yasanın ana ilkesi, daha güçlü bir gelir araştırmasının sisteme dahil edilmesidir. Bunun anlamı, çoğu insanın yoksulluk yardımı almaktan vazgeçirilmesidir. Bu dönemde, Adam Smith’in ve serbest piyasa mekanizmasının etkileri açık bir biçimde görülmektedir. Bir bütün olarak bakıldığında, esasında söz konusu düzenlemelerin «hak» kavramının bir hayli uzağında olduğu görülmektedir. 1834’te aldığı son haliyle Yoksul Yasası, liberal felsefenin kişisel sorumluluk ve kendine yardım anlayışını yansıtmaktadır. Yardımın hedef kitlesinde değişkenlik görüldüğü gibi, sistemin finansmanı düzenli, kurumsal bir devlet gelirine de bağlanmış değildir. Yoksulluğa, söz konusu düzenlemelerde yapısal bir sorun olarak yaklaşılmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, Yoksul Yasalarının modern devletin biçimlenme sürecinin bir ürünü olduğu görülmektedir. Yoksul Yasaları, devletin, toplumsal yapının belirli bir düzende sürmesi için yoksulluk sorununa pansuman nitelikli önlemlerle müdahale etmeye çalışmasının bir yansıması şeklinde değerlendirilebilir.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Rönesansla başlayan Fransız Devrimi ve ardından Sanayi Devrimiyle devam eden gelişim dalgası, makinelerin üretim sürecine girmesi, kitlesel üretimin başlaması ve ürünlerin çeşitlenmesine yol açan Sanayi Devriminin 18.yy’a damgasını vurmasıyla sonuçlanmış ve bu yüzyıl o güne kadar insanlık tarihinde «en çok değişen» ve «en çok değiştiren» yüzyıl olarak nitelendirilmeye başlamıştır. 18. yyın ikinci yarısından itibaren hızlı bir biçimde ortaya çıkan teknolojik değişim ve yeniliklerle birlikte, bütün ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel yaşam da köklü olarak değişmeye başlamıştır. Sanayileşmeyle birlikte işçi ve işveren sınıfları ortaya çıkmıştır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Refah devletinin ortaya çıkışında, sanayileşmenin başlaması kapitalist üretim sistemine geçiş gibi ekonomik boyutlu değişimler; kentleşmenin ve ücretli çalışmanın artması gibi sosyal değişimler; işçi sınıfının siyasal bilinç kazanması gibi ideolojik değişimler; ve mutlakiyetçi yönetimlerden demokratik yönetimlere geçiş gibi politik değişimler önemli rol oynamıştır. Sanayileşme, eski dönemin sosyal kurumları olan aile, hayır kurumları ve diğer yardım örgütlerinin yetersiz kalmasına, bunların yerine bu tür gereksinimleri karşılayacak yeni kurumların doğuşuna yol açmıştır. Çünkü, geleneksel sosyal yardım kurumları, kentlerde yığılan çalışanların, işsizlik ve iş kazaları başta olmak üzere çeşitli riskler karşısında korunma ihtiyaçlarına cevap üretememiştir. Kısaca, Sanayi Devrimiyle birlikte yaşanan gelişmeler refah devletinin düşünsel ve maddi temellerinin ortaya çıkmasında belirleyici olmuştur.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Yeni sistemin işçileri, eski dönemin tarım sektöründe çalışan kişileri olup bu insanlar kitleler halinde şehirlere akın etmiş ve geçimlerini sağlamak için çok düşük ücret koşullarında, uzun çalışma saatleri boyunca çalışma zorunda kalmışlardır. Sanayileşme, toplumların zenginleşmesine, bilim, sanayi ve teknoloji alanında önemli atılımların gerçekleşmesine yol açmakla birlikte, sermayedar karşısında yeterli pazarlık gücü olmayan geniş işçi kitlelerinin yaşam koşullarını kötüleştirmiştir. Bireyin kendi çıkarının peşinden gitmesinin, serbest piyasa anlayışına dayalı liberal ekonomik düzende, sonuç olarak toplumun çıkarını da en çoklaştıracağı ve böylece toplumsal denge ve refahın sağlanacağı ileri sürülmüştür.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Ancak, bolluk ve sefahat içerisinde yaşayanların ölçülemeyecek kadar artan serveti karşısında sefalet içinde yaşayan kişilerin sayısı da hızla artmıştır. Bu ortamda işçi hareketleri doğmuş, harekete öncülük edenler mevcut sistemin ıslahı anlamına gelecek sosyal reformlarla yetinmeyeceklerini, asıl istediklerinin zor kullanarak rejimin değiştirilmesi olduğunu ifade etmişlerdir. Zamanla, devrimci hareket içerisinde yer almayan, yapılması gereken birşeyler olduğunu düşünenler reform amacı güden bir hareket başlatmış ve sol kanat düşünüşe dayalı bu reformcu hareketin gelişmesi, modern refah devletine de zemin hazırlamıştır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Refah devletinin ortaya çıkışı konusunda yapılan farklı değerlendirmeler vardır: - Refah devletinin ortaya çıkışını kapitalizm ile sosyalizm arasında üçüncü bir yol arayışı olarak gören değerlendirmeler bunlardan biridir. Ancak, bu anlayış esas itibariyle kapitalizme son vermeyi değil, demokrasiyi kullanarak kapitalizmi sınırlama, düzenleme ve denetlemeyi ve refahı sosyalleştirmeyi öngörmektedir. Buna göre, aslında kapitalizm kendini yeniden üretebilmek ve sürdürülebilir hale getirmek için bir desteğe ihtiyaç duymuş, bunu da refah devleti anlayışını benimseyerek gerçekleştirmiştir.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sanayi Devrimi ve Değişen Bir Çağ: Refah devletinin ortaya çıkışı konusunda yapılan farklı değerlendirmeler vardır: Bir başka değerlendirmeye göre, refah devletinin ortaya çıkması, liberalizme karşı bir güvensizliğin doğması sonucunda gerçekleşmiştir. 1929 Büyük Dünya Bunalımı ve yaşanan II. Dünya Savaşı, liberal düşünceye karşı ileri sürülen eleştirilerin ciddiye alınmasına yol açmıştır. Savaşların ve ekonomik krizlerin sosyal alanda yarattığı tahribat ve bu tahribatı giderebilmek amacıyla devlet eliyle sosyal refah programlarının düzenlenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. 1929 Ekonomik Krizinin derinliği ve etki süresi yaşananın sıradan (konjonktürel) bir kriz olmadığı yargısını doğurmuştur. Üretim olanaklarının genişleyen bir tempoyla büyümesi karşısında, tüketim (talep) olanaklarının göre sınırlı genişlemesi (talep yetersizliği), ücretlilerin tüketimini artırıcı mekanizmaların olmaması klasik birikim rejiminin sona dayandığını göstermekteydi.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İkinci Dönem: Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945) Sosyal Refah Anlayışının Gelişiminde Öncü Ülkeler ve Kişiler Almanya-Bismark Refah devletinin en önemli fonksiyonlarından olan sosyal güvenlik programlarının ve uygulamalarının ortaya çıkmasında Almanya öncü rol üstlenmiştir. 19. yy’ın uzun iş süreleri, ağır çalışma koşulları, düşük ücretler ve kitlesel yoksulluk çalışma koşullarının iyileştirilmesini gerekli kılmıştır. Güçlü bir sanayi toplumuna dönüşmeye başlayan Almanya’da, yoksulluğun artması sosyal politika tedbirlerine yönelik talepleri artırmıştır. 1881 yılında Başbakan Bismark, Alman Parlamentosu’nda işçilerin sosyal durumlarının düzeltilmesi için devlet müdahalesinin gerekli olduğuna dair bir konuşma yapmıştır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Almanya-Bismark 1883 yılında hastalık, 1884 yılında iş kazası, 1889 yılında yaşlılık ve sakatlık sigortaları yasalaşmıştır (sosyal sigortanın temelleri atılmıştır). İngiltere-Beveridge - Almanya’da gerçekleşen sosyal reformların, sanayileşmenin önderliğini yapan İngiltere’yi önemli oranda etkilediği görülmektedir. 1601 yılında Kraliçe Elizabeth döneminde çıkarılan «Yoksulluk Yasası» ile başlayan sosyal koruma, 1834 yılında aynı adla çıkarılan bir diğer yasayla devam etmiştir. 1880’li yılarda iş kazalarına karşı işverenin sorumlu olduğuna dair yasal düzenlemeler getirilmiştir. 1908 yılında yaşlılık aylığı yasası, 1911 yılında hastalık sigortası yasaları çıkarılmıştır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İngiltere-Beveridge 1942 Beveridge Raporu, II. Dünya Savaşı’ndan sonra çoğu refah devleti sistemlerinin temelini oluşturmuştur. Beveridge Raporu, üç ayaklı bir Ulusal Sigorta Sistemi öngörmektedir. Rapor, işsizliğin azaltılmasını, kapsamlı bir sağlık sistemi kurulmasını (ulusal sağlık kurumu) ve asgari bir ücret garantisini kapsamaktaydı. Bu evrensel refah sistemi şekli çoğu ülkede refah devletinin sistemik gelişiminin temelini oluşturmuştur. Beveridge’in fikirleri Keynes’in ekonomik yaklaşımıyla birleşmiş ve bu şekilde kamu sektörünün yavaş yavaş fakat büyük oranda genişlemesini beraberinde getirmiştir.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Keynes ve Refah Devletinin Zirveye Çıkışı Kendisi sosyalist olmayan, ancak sosyal reformizmin öncüleri arasında sayılan İngiliz İktisatçi John Maynard Keynes, önerdiği politikalarla kapitalizmin sosyal reformunu sağlamış, tarihe kapitalizmi kurtaran kişi olarak geçmiş ve refah devletinin doğuşuna öncülük etmiştir. Keynes, 1936 yılındaki çalışmasıyla (İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi), 1940’lı yıllarda ve sonrasında dünya ekonomisine fikirleriyle hakim olmuştur. Keynes’e göre kitlesel işsizlik, bir işgücü arzı problemi değil, aksine talep sorunudur. İşsizlere yönelik işsizlik ödenekleri ve devletin iş yaratmak amacıyla yapacağı yatırımlar soruna köklü çözüm getirecektir. Keynesyen iktisatta amaç, devletin aktif müdahaleleriyle ekonomide tam istihdamın sağlanmasıdır.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Keynes ve Refah Devletinin Zirveye Çıkışı Keynesyen talep yönetimi, öncelikle yüksek bir büyüme sağlamış, ardından istihdamın artmasına yol açmış, ücret ve çalışma koşullarını iyileştirmiştir. Hızlı ekonomik büyüme, gelişim halindeki refah devletleri için maddi kaynak sağlamış, sağlık, sosyal güvenlik, eğitim ve konut gibi alanlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Savaş sonrası yıllardan başlayarak 1980’li yıllara kadar GSMH içinde sosyal refah hizmetlerine ayrılan pay giderek artmıştır. Keynes’in fikirleri ABD’de de 1930’lu yıllarda ve daha sonrasında benimsenen «New Deal» da etkili olmuştur. ABD’de 1935’te kabul edilen «Sosyal Güvenlik Yasası» ile işsizlik ödeneği, sistemin temeline oturtulmuştur.
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Refah Devletinin Temelleri Sosyal Sigorta Alanları/Ülkeler Almanya İngiltere İsveç Fransa İtalya ABD Hastalık Sigortası 1883 1911 1910 1939 1943 - İş Kazaları 1884 1906 1901 1946 1898 1930 Yaşlılık Sigortası 1889 1908 1913 1919 1935 İşsizlik Sigortaları 1927 1934 1967 Aile Yardımları 1954 1945 1947 1932 1936
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Üçüncü Dönem (Büyüme Dönemi): Refah Devletinin Altın Çağı (1945-1975) Refah Devleti Harcamaları (sosyal harcamalar) artmıştır: Milli gelir içerisinde sosyal refah harcamalarına ayrılan payın büyüklüğü, büyük oranda o ülkenin gelişmişlik derecesi ve vatandaşlarının refahı ile sosyal refah devleti anlayışına verdiği öneme bağlıdır. Sosyal harcamalar içerisinde sosyal güvenlik ve sağlık ve eğitim harcamalarının payı oldukça büyüktür. Ülkeler/Yıllar 1960 (%) 1975 (%) 1980 (%) ABD 7,3 14,5 13,4 Almanya 18,1 26,2 25,7 Fransa 17,7 22,5 İngiltere 10,2 15,6 16,4 İsveç 10,8 21,2 25,9 İtalya 13,1 21,0 OECD (Toplam) 10,1 19,6
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Üçüncü Dönem (Büyüme Dönemi): Refah Devletinin Altın Çağı (1945-1975) Refah devletinin finansman aracı olan vergi oranları artmıştır: Modern devlet, aynı zamanda bir vergi devletidir. Başlangıçta, sadece devletin temel fonksiyonlarının gerektirdiği masrafları karşılamak üzere az miktarda vergi toplayan devletler, zaman içerisinde vergi yükünü artırmış, 1945-1980 döneminde genişleyen refah devleti vergilendirmede sosyal refah tedbirlerinin uygulanmasıyla vergilendirmede en yüksek noktalara ulaşmıştır. (vergi gelirleri hem çeşitlendirilmiş hem de artan oranlı hale getirilmiştir: gelir vergisi, sosyal güvenlik primleri, KDV, harçlar vb).
REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Üçüncü Dönem (Büyüme Dönemi): Refah Devletinin Altın Çağı (1945-1975) Refah devletinde istihdam artmıştır: 1970’li yıllara kadar, Keynesyen refah devletlerinin en temel amacı «tam istihdamın» sağlanması olmuştur. Bu doğrultuda, birçok ülkede sağlık, eğitim ve sosyal refah hizmetleri gibi alanlarda çok sayıda kişi istihdam edilmiş, kamu tarafından sunulan sosyal refah hizmetleri aynı zamanda geniş bir kamu sektörü istihdamına yol açmıştır.