Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DR. BANU METİN.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DR. BANU METİN."— Sunum transkripti:

1 REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DR. BANU METİN

2 Refah Devleti Refah devleti-sosyal politika ilişkisi
Refah devleti nedir? Refah devleti ve sosyal politika arasındaki ilişki? (Refah devleti kavramı sosyal politika kavramından ayrı düşünülebilir mi?) Sosyal Politika nedir? Sosyal politika kavramı ilk defa 19. yyın ikinci yarısında Almanya’da kullanılmış, sanayileşme sürecinin beraberinde getirdiği işçi sorunlarının artmasıyla daha da önem kazanmıştır. Kavram daha sonra İngiltere’de sosyal politikanın saygın bir akademik disiplin haline gelmesinde büyük katkısı olan Titmuss’un ve ABD’de Marshall’ın yazılarında kullanılmıştır.

3 Refah Devleti Refah devleti-sosyal politika ilişkisi
Sosyal politika kavramının, ülkemizde 1917 yılında Ziya Gökalp’in başında bulunduğu «İktisadiyat» dergisi tarafından kullanıldığı görülmektedir. Ancak, kavramın Türk terminolojisine girişi yıllarında gerçekleştirilen Üniversite Reformu ile ülkemize gelen Alman Prof. Gerhard Kessler aracılığıyla olmuştur. Sosyal politika dar ve geniş anlamıyla olmak üzere genellikle iki şekilde tarif edilmektedir.

4 Refah Devleti Refah devleti-sosyal politika ilişkisi
Dar anlamda sosyal politika; kapitalist düzende işçiler ve işverenler arasında ortaya çıkan çıkar çatışmalarını, çelişkileri ve dengesizlikleri gidermek amacıyla geliştirilen kamu politikalarını ifade etmektedir. Geniş anlamda sosyal politika; bütün sosyal alanlar ve bütün sosyal grupların sorunları ile ilgilenmekte ve çözümler üretmektedir. Bu anlamda sosyal gelişme, sosyal adalet, sosyal denge ve sosyal bütünleşme hedeflerini içermektedir. Dolayısıyla, geniş anlamda sosyal politika toplumdaki herkesin sosyal refahını temin etmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefleyen önlemlerin ve uygulamaların bütünüdür.

5 Refah Devleti Refah devleti-sosyal politika ilişkisi
Refah devleti kavramının sosyal politika kavramından bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Devlete, refah nitelemesini yapan anlayışın, ağırlıklı olarak sosyal politikaların kurumsal ve düzenli bir sistem içinde var edilen hak temelli bir yapıdan beslendiğini söylemek mümkündür. Sosyal politika üretmek her dönem ve sosyal sorun için geçerli bir nitelik taşırken, refah devletinin farklılaştırıcı özelliği, sosyal politikalarla ekonomik, sosyal ve siyasal sitemi uyumlu kılabilen şartları oluşturmasıdır.

6 Refah Devleti Refah devleti, iyiye ve iyi yaşama ilişkin farklı bakış açılarını ele alıp, toplumsal iyinin ne olduğuna ve nasıl bir yaklaşımla algılanacağına ilişkin analiz yapmaktadır. Refah kavramından yola çıkarak, etimolojik temelde yapılacak tanımlamada refah devletini, vatandaşların iyilik halinin sağlanmasını kendine görev edinen ya da ekonomik ve siyasal hakların yanında sosyal hakları da inşa etmek suretiyle, birey ve toplum için iyilik halini hedef olarak seçen devlet şeklinde tanımlamak mümkündür.

7 Refah Devleti Devletin sosyal sorumluluklarla ilişkilendirilmesi uzun bir tarihsel geçmişe sahipken «refah» ile «devlet» kelimelerinin bir arada kullanılması yakın bir geçmişte gerçekleşmiştir. «Refah devleti» kavramı ilk defa, yılında «Citizen and Churcman» adlı kitabında Başpiskopos William Temple tarafından kullanılmıştır. Kavramın literatürde yaygınlaşması ise 1942 tarihli Beveridge Raporu’na rastlamaktadır.

8 Asa Briggs ve Refah Devleti
Refah Devleti: Piyasa güçlerinin rolünü azaltmak amacıyla, bilinçli bir şekilde örgütlü kamu gücünün kullanıldığı devlet. Briggs’e göre, Refah Devletinin toplum üzerindeki etkileri üç şekilde gerçekleşmelidir: 1- Minimum gelir güvencesini temin etme: Emeklerin veya malların piyasa değerinden bağımsız olarak bireylere ve ailelere asgari gelir garantisinin sağlanması. 2- Güvencesizliği azaltma: Bireylerin ve ailelerin hastalık, yaşlılık, işsizlik gibi belirli risklerin üstesinden gelmelerinin sağlanması. 3- Herkes için iyi standartlara ulaşma şansının verilmesi: Statü ve sınıf ayrımı yapmadan, sosyal refah hizmetleri aracılığıyla tüm vatandaşlara kabul edilen en iyi standartların sağlanması.

9 Refah Devletinin Fonksiyonları
Müdahaleci olması: Refah devleti müdahalecidir çünkü piyasa başarısızlıkları üzerine harekete geçer ve piyasa başarısızlığından doğan sorunların giderilmesine yönelik tedbirler alır. Düzenleyici olması: İşgücü piyasasındaki olumsuz şartların (düşük ücretler vb.) işçileri sefalete düşürmemesi için asgari bir ücret belirler. Sosyal güvenlik ve bu kapsamda sosyal yardım hizmetlerini üstlenir. Gelirin yeniden dağıtıcısıdır: vergiler ve transfer harcamaları yoluyla, toplumda kişiler arasındaki gelir dengesizliklerinin giderilmesine yönelik tedbirler alır.

10 Refah Devletinin Fonksiyonları
Refah devletine ilişkin çeşitli tanımlardaki ortak yön, toplumda refah düzeyi itibariyle farklı durumlarda bulunanlar arasındaki farklılıkları gidermek amacıyla, devletin sosyal politika tedbirleri almasını ifade etmesidir. Refah devletinin görev alanına bakıldığında oldukça geniş olduğu ve her ülkenin kendi sosyal refah modeline göre çeşitli uygulamalarla karşılaşıldığı görülmektedir.

11 Refah Devletinin Görev Alanları
İşgücü piyasaları (çalışma koşullarının iyileştirilmesi, istihdam, eğitim politikalar vb.) Sosyal güvenlik Eğitim, sağlık, konut alanında düzenleyici çalışmalar Kişi bakımından düzenlemeler: Aile yaşamının korunması ile kadın, çocuk, yaşlı ve engelli gibi özel politika gerektiren gruplara yönelik düzenlemeler

12 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Devlet Anlayışının Değişimi: Devlet, başlangıçta liberal felsefeyle tam bir uyum içerisinde, kendisini sadece ülkeyi ve vatandaşları koruma, yani iç ve dış güvenlik ile sınırlamış, daha sonra işlevlerini giderek genişletmeye başlamıştır (Bu süreçte, Sanayi Devriminden sonra yaşanan gelişmeler belirleyici olmuştur). İşgücü piyasalarının düzenlenmesinden, imar ve bayındırlık işlerine, ekonomide aktif olarak rol üstlenmekten, sosyal güvenlik hizmetlerini yürütmeye, pek çok alanda işlevleri genişlemiştir. Böylece, «seyirci devlet», «gece bekçisi devlet» tipinden, ekonomik, toplumsal ve siyasi açılardan oldukça etkin «oyuncu» tipine dönüşüm yaşanmıştır. Müdahaleci devlet anlayışı, özelikle II. Dünya Savaşı sonrasında Batılı ülkeler tarafından benimsenmiş bir anlayıştır. Bununla birlikte, 1970’li yıllardan itibaren-yaşanan gelişmelerin de etkisiyle- müdahaleci devlet anlayışının sorgulanmaya ve zayıflamaya başladığı görülmektedir.

13 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Partiler Arası Rekabet: Ulusal sosyal refah sistemlerinin ortaya çıkışı ve zaman içerisinde genişlemesinde politik alanın önemli katkısı vardır. Sosyalist ya da sosyal demokrat partilerin iş başına gelmelerinden sonra uygulamaya konulan ve geliştirilen birçok sosyal hak daha sonra rakip sağ partiler tarafından da sürdürülmüştür. Bu durum, refah devletlerinin sürekli genişlediği II. Dünya Savaşı sonrası ile 1970’li yılların ortalarına kadar uzanan dönem boyunca devam etmiştir.

14 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Partiler Arası Rekabet: Sol partiler ve politikacıların eşitlik, adalet ve refah sağlama temeline dayalı vaatlerinin toplum tarafından desteklenmesi, gelişmiş ülkelerde hem sol hem de sağ hükümetlerin refah devletinin ve sosyal harcamaların büyümesinde rol oynamıştır. Partilerin birbirleriyle rekabeti, devletin ekonomik ve sosyal müdahale alanını sürekli olarak genişletmiş, kendilerine oy potansiyeli sağlamak amacıyla halka refah hizmetler götürmede yarışmalarına neden olmuştur.

15 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Piyasa Başarısızlıkları: Serbest piyasa ekonomisinin belli bazı kusurları vardır. bu kusurlar literatürde «piyasa başarısızlıkları» olarak adlandırılmaktadır. Doğal işleyişine bırakılan piyasalarda «adalet», «etkinlik», «refah» ve «büyüme» yönünden optimal sonuçların ortaya çıkması mümkün görünmemektedir ve böylece sosyal refahı olumsuz etkilemektedir.

16 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Piyasa Başarısızlıkları: Fizyokratlar «doğal düzen», klasik iktisatçılar ise «görünmez el» yardımıyla ekonomide doğabilecek bir takım dengesizlik ve istikrarsızlıkların ortadan kalkabileceğine inanmaktadırlar. Ancak, gelişmeler göstermiştir ki piyasa ekonomisi gelir eşitsizliği, işsizliği, yoksulluğu önleyememekte ve buna bağlı olarak sosyal adalet sağlanamamaktadır. Dolayısıyla, iyi bir toplum yolunda başarılı olunamamaktadır.

17 Devleti Müdahaleciliğe ve Sosyal Görevler Üstlenmeye İten Nedenler
Piyasa Başarısızlıkları: Piyasanın sosyal adaleti ve insan onuruna yaraşır bir yaşamı sağlamadaki başarısızlıkları sonucunda, müdahaleci devlet anlayışının benimsenmesi çeşitli refah devletleri uygulamalarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.


"REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DR. BANU METİN." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları