REEL KONJONKTÜR TEORİSİ YAKLAŞIMI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MİLLİ GELİR VE İSTİHDAM TEORİSİ
Advertisements

POST KEYNESYEN İKTİSAT
İKTİSAT FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ Para Teorisi ve Politikası
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Rasyonel Beklentiler: Para Politikası
ARZ VE TALEP I: PİYASALAR NASIL İŞLER?
FAİZ ORANI DAVRANIŞI.
9. BÖLÜM Faktör Piyasası-1.
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Bölüm 25 Toplam Arz- Toplam Talep. 2 Toplam Talep (AD) Monetaristler: AD negatif eğimli, sadece para arzı değişiklikleri kaymasına neden olur. Keynesyenler:
Toplam Talep ve Toplam Arz.
PARA TEORİSİ: FAİZ ORANLARININ ANLAMI, ÖLÇÜMÜ VE BELİRLENMESİ
Monetarist Hatırlamalar;
Makroekonomi.
MAKROEKONOMİ”YE GİRİŞ
TA-TT SORULARI.
MALİYE POLİTİKASININ DOĞUŞU
İktisadi Dalgalanmalar
CASE FAIR OSTER Prepared by: Fernando Quijano & Shelly Tefft.
Toplam Talep ve Toplam Arz.
MONETARİZM 1955 ile 1965 yılları arasında Milton Friedman ve arkadaşları tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir. Amaç ; gözden düşen miktar teorisini.
Makro İktisat İktisadi Analiz
KPSS SORULARI KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ
İKTİSAT FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ Para Teorisi ve Politikası
MAKROEKONOMİK ANALİZ 2 YATIRIM Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli.
Ünite 4 GELİR ve ÜCRET DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ:TOPLAM TALEP-TOPLAM ARZ (AD-AS) MODELİ.
REEL KONJONKTÜR TEORİSİ
Mal piyasalarında denge
Klasik ve Keynesçi İktisat
MAKRO EKONOMİ POLİTİKALARI VE TARIM SEKTÖRÜ İLİŞKİLERİ
Klasik iktisadi yaklaşım
Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli İKT 5034-Bahar 2011
Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli İKT 5034-Bahar 2011
IS-LM Para ve Maliye Politikaları
Faiz Oranlarının Davranışı
Doç. Dr. Ahmet UĞUR İnönü Üniversitesi İktisat Bölümü
YAKIN DO Ğ U ÜN İ VERS İ TES İ İ KT İ SAD İ VE İ DAR İ B İ L İ MLER FAKÜLTES İ EKONOMI BÖLÜMÜ 2015/2016 GÜZ DÖNEMI.
KLASİK TEORİNİN TEMELLERİ VE UYGULANMASI
PARA TEORİSİ VE POLİTİKASI
2005 (Başlangıç Ödeneği) 2006 (Başlangıç Ödeneği) 2006 (Artışı) % (Gerçekleş me Tahmini) 2007 (Artışı) % BÜTÇE GİDERLERİ 159,2174,39175,3204,917.
FİYAT DÜZEYİ TEORİLERİ
ARZ DOÇ. DR. AHMET UĞUR.
Adnan Menderes Üniversitesi Aydın İktisat Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölümü Ekonomi I Ders notları 4.hafta ders notları Yrd.Doç.Dr. Öznur Özdamar
Toplam çıktı Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen (arz edilen) toplam mal ve hizmet miktarıdır. toplam gelir Belirli bir dönemde üretim faktörlerinin.
Bölüm 45 Ekonomik Hayattaki Konjonktürel Dalgalanmalar
MAKRO İKTİSAT I BÖLÜM 9 UZUN DÖNEMDE HASILA VE FİYAT DÜZEYİ: KLASİK MAKRO MODEL YRD. DOÇ. DR. OKTAY KIZILKAYA.
MODERN KONJONKTÜR TEORİLERİ
MAKRO EKONOMİYE GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
MAKROEKONOMİYE GİRİŞ Oya Cesur Demir.
Milli Gelir ve Fiyatların Genel Düzeyi: Toplam Talep ve Toplam Arz
KLASİK MAKRO EKONOMİK MODEL
plan modelinin ana öğeleri
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-2 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
MODERN KONJONKTÜR TEORİLERİ
MAKRO İKTİSAT I BÖLÜM 9 UZUN DÖNEMDE HASILA VE FİYAT DÜZEYİ: KLASİK MAKRO MODEL YRD. DOÇ. DR. OKTAY KIZILKAYA.
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Alternatif Makro Modeller: Yeni Klasik İktisat
Yrd. Doç. Dr. Akın Usupbeyli
Alternatif Makro Modeller: Klasik İktisat
Alternatif Makro Modeller: Monetarist İktisat
KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ
Esnek Döviz Kuru Sisteminde Para Politikası
1. TAM İSTİHDAM 2. ÜRETİM FAKTÖRLERİ EMEK SERMAYE DOĞAL KAYNAK
S.1.Aşağıdakilerden hangisi tüketim fonksiyonunu etkileyen değişkenlerden biri değildir? A) Harcanabilir gelir düzeyi B) Enflasyonla ilgili tahminler.
Alternatif Makro Modeller: Yeni Keynesyen İktisat
Makro iktisat nedir? Makro iktisat, ekonominin bütününün işleyişi, yapısı, davranışları ve mekanizmalarını inceleyen bir iktisat dalı olarak ortaya çıkmaktadır.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Alternatif Makro Modeller: Keynesyen İktisat
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-2 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-1 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
Sunum transkripti:

REEL KONJONKTÜR TEORİSİ YAKLAŞIMI

1. GENEL OLARAK 1982 yılında; sanayileşmiş ülkelerdeki ekonomik istikrarsızlığın nedeninin para arzındaki değişmeler olduğu görüşü eleştirilmeye başlandı ve Lucas’ ın sürpriz arz fonksiyonunun günümüzün sanayileşmiş ülkelerindeki konjonktür dalgalarının açıklanmasında kullanılmasının uygun olmayacağı konusunda genel bir görüş ortaya çıktı. Köklerini yeni klasik makro teoriden alan ve ekonomideki istikrarsızlığın sebebini parasal şoklardan çok reel şoklara dayandıran bu yeni yaklaşıma Reel Konjonktür Teorisi adı verilmektedir. Bu yaklaşımın başlıca öncüleri; Edward Prescott, Finn Kydland, Charles Plosser, Robert King, Alan Stockman, Sergio Rebelo ve Robert Barro’ dur.

2.Parasal Konjonktür Teorisinden Reel Konjonktür Teorisine geçiş Yeni klasik makro iktisat teorisinde, ekonomideki istikrarsızlıkların sebebi olarak para arzındaki beklenmeyen değişmeler gösteriliyordu. Reel konjonktür teorisinde ise ekonomik istikrarsızlıkların sebebi teknolojik şoklardır. Yani ekonomideki istikrarsızlıkların nedeni olarak, yeni klasik makro teori talep yanlı şokları gösterirken; reel konjonktür teorisi arz yanlı şokları göstermektedir. Reel konjonktür teorisinin, yeni klasik makro iktisat teorisinden ayrılıp yeni bir düşünce okulu olarak ortaya çıkmasında; ortodoks keynesyen makro iktisat teorisinin büyük katkısı bulunmaktadır.

Ortodoks keynesyen iktisatçı James Tobin’ e göre, ekonomide üretim ve istihdam seviyesindeki dalgalanmaların kaynağı, beklenmeyen parasal değişmeler değil, ekonominin doğal faktör donanımı, teknoloji seviyesi ve toplumun zevklerindeki değişmeler gibi reel faktörlerdir. Tobin’ in bu yaklaşımı yeni klasik makro iktisatçılardan Finn Kydland, Edward Prescott ve Charles Plosser tarafından da desteklenince ortaya Reel Konjonktür Teorisi çıktı. Reel konjonktür teorisine göre konjonktür dalgaları, gerçeğe benzeyen, yani zaman içinde gerçek ekonomilerin zaman serilerine uygun hareket eden bir ekonomik yapının laboratuar ortamında modellenmesi yoluyla en iyi şekilde edilebilir.

3.Tarihi Açıdan Reel Konjonktür Teorisi Reel konjonktür teorisi, teknolojik gelişme hızında büyük rastgele (stokastik) dalgalanmaların bulunduğu varsayımına dayanır. Teknolojik gelişme hızındaki bu büyük rastgele dalgalanmalar, ekonominin üretim ve istihdam seviyesini reel olarak etkileyen arz yanlı bir şok doğurur. Reel konjonktür teorisi, makro ekonomik sistemin talep yanına değil arz yanına ağırlık vermektedir. Joseph Schumpeter’ in kapitalist ekonominin kısa dönem istikrarsızlığı ve uzun dönem dinamikleri konusundaki analizinde, teknolojik değişme kavramı önemli rol oynamaktadır

Yeni teknolojilerin sisteme girmesi, uzun dönemde verimlilik artışı sağladığı ve kısa dönem dengeler üzerinde bozucu etkilere yol açtığı için; Schumpeter de tıpkı reel konjonktür teoricileri gibi, konjonktür dalgalarının ve büyümenin birbiriyle sıkı bir ilişki içinde bulunduğunu gözlemledi. Keynesyen devrimin etkisiyle, dikkatler uzun dönemli konjonktür dalgalarından ekonomik performansı iyileştirmeyi amaç edinen kısa dönemli yöntem ve politikalara çevrildi. Keynesyenler, konjonktür dalgalarının temel bir sorun olmaktan çıktığını güvenle söylüyorlardı. Ancak 1970 ve 80’lerde konjonktür dalgaları tekrar ortaya çıktı ve Keynesyen makro teorinin bu dalgaların sebeplerini açıklamada yetersiz kalması nedeniyle, ortodoks paracı ve yeni klasik makro iktisat yaklaşımları gelişti.

Konjonktür dalgalarının sebeplerini açıklamada parasal faktörlerden reel faktörlere geçişte iki gelişme önemli rol oynadı; 1. Petrol Krizi: 1970’lerde ortaya çıkan OPEC petrol krizinin doğurduğu arz şoku, makro ekonomik istikrarsızlıkların izahında arz yanlı faktörlerin önemini ortaya çıkardı. 2. Bilimsel Araştırmalar: Bilimsel araştırmalar, zaman içinde toplam üretimin izlediği yolu açıklamada, reel şokların parasal şoklardan daha önemli olduğunu gösterdi. Araştırmalara göre, üretim zaman içinde rastgele değişmekte ve parasal şoklara göre reel şoklar tarafından daha fazla etkilenmekteydi.

4. Arz Yanlı Şoklar Konjonktür dalgaları, ya toplam talebi ya toplam arzı ya da her ikisini etkileyen şoklardan doğabilir. Talep tarafından bakılınca, Keynes ve bazı ortodoks Keynesyenlere göre şoklar; tüketim harcamaları ve yatırım harcamaları gibi IS doğrusunun bazı bileşenlerindeki değişmelerden doğarken, ortodoks paracılara ve yeni klasiklere göre para arzı gibi LM doğrusunun bazı bileşenlerindeki değişmelerden kaynaklanır. Arz tarafından bakılınca, verimlilikte önemli değişmelere yol açabilecek olan bir dizi şoktan bahsedebiliriz. 1. Tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyebilecek depremler, kuraklıklar ve seller 2. Başta petrol fiyatı olmak üzere, enerji fiyatlarındaki değişmeler 3. Savaş, siyasi kargaşa ve işçi ayaklanmaları gibi ekonominin mevcut yapısını ve işleyişini bozan etkenler 4. Çalışma ve iş kurma şevkini kıran, yatırım ortamını bozan müteşebbislik kabiliyetini körelten kamu düzenlemeleri 5. Sermaye ve emek girdilerinin kalitesindeki değişmeler, yeni iş idaresi uygulamaları, yeni ürünlerin icadı ve yeni üretim tekniklerinin üretime sokulması

5. Reel Konjonktür Teorisinin Varsayımları Ekonomik karar birimleri rasyonel davranırlar. Ekonomik karar birimleri rasyonel beklentilere sahiptirler ve simetrik enformasyon söz konusudur fakat sinyal algılama sorunu bulunmaktadır. Esnek fiyatlar Toplam üretim ve istihdamdaki dalgalanmalar, mevcut üretim teknolojisindeki büyük ölçekli rastgele değişmelerden kaynaklanır ve bir aktarma mekanizması teknolojik değişmelerin etkisini ekonominin bütününe taşır. Emeğin zamanlar arası ikamesi söz konusudur ve istek dışı işsizlik yoktur. Para yansızdır. Para politikası uygun bir politika aracı değildir. Kısa ve uzun dönem ayrımı yoktur. Bu varsayımlardan anlaşıldığına göre; Üretim ve istihdam seviyesini etkileyen temel etken reel teknolojik şoktur Bilgi herkese açık olduğu için genel fiyat seviyesi hakkındaki eksik enformasyon kabul edilmemektedir. Büyüme teorisi ile konjonktür teorisi birleştirilmiştir, analizde kısa-uzun dönem ayrımı ortadan kaldırılmıştır.

6. Reel Konjonktür Teorisinin Temelleri Bu teori iktisadi dalgalanmaları açıklamak için klasik modelin fiyat esnekliği ve paranın nötralitesi gibi prensiplerini kullanmaktadır. Buna göre kısa dönemi açıklamak için kullanılan varsayımlar uzun dönemi açıklamak için de kullanılabilir. Reel konjonktür teorisi, ekonominin klasik dikotomi ilkesi gösterdiğini iddia eder; para arzı ve fiyat düzeyi gibi nominal değişkenler istihdam ve hasıla gibi reel değişkenleri etkilemez. Reel değişkenlerdeki dalgalanmaları açıklamak için teori, maliye politikasında ve üretim teknolojilerinde değişmeler gibi reel değişkenlere vurgu yapar. Reel konjonktür teorisini iyi anlamak için esnek fiyatlar varsayımına dayanan bir IS-LM modelinden hareket etmek faydalı olabilir. Genel IS-LM modelinde fiyatlar genel düzeyinin sabit olduğu kabul edilir. Ancak reel konjonktür teorisine göre fiyatlar esnektir. Eğer fiyatlar esnekse, fiyat düzeyi hasıla doğal düzeyinde olacak şekilde ayarlanır. Bunu da dikkate alarak, bir IS-LM modeline temel oluşturacak üç denklemi şu şekilde ifade edebiliriz.

FE r LM y 1.) y=c(y-t)+i(r)+g 2.) M/P=l(r,y) 3.) y=f(N,K) Bu denklemlerden ilki mal piyasası denge şartı IS’ yi, ikincisi para piyasası denge şartı olan LM’ yi, üçüncüsü de üretim fonksiyonunu göstermektedir. Bu üç denklem, hasıla düzeyi (y), reel faiz oranı (r), fiyat düzeyi (P) gibi üç içsel değişkeni belirler Esnek fiyatlara dayanan bir IS-LM modelini geometrik olarak Şekil 1 ile tasvir edebiliriz. FE r LM IS yn y

Esnek fiyatlar varsayımı altında hasıla, üretim faktörleri ve üretim fonksiyonu tarafından belirlenir. Hasıla doğan düzeyindedir (yn). IS eğrisinin bu hasıla düzeyindeki dikey hatla kesişmesi reel faiz oranını belirler. Fiyat düzeyi de sabit olmayıp, LM eğrisinin bu noktadan geçmesini garanti edecek şekilde ayarlanır. Bu modelde LM eğrisi çok önemli değildir. Esnek fiyatlar daima para piyasasında dengeyi sağlar. Bu modelde reel değişkenleri daha iyi anlamak için para piyasası ihmal edilebilir. Böylece, esnek fiyatlar durumunda ekonomiyi aşağıdaki iki ilişkiyi kullanarak inceleyebiliriz. Bunlardan ilki, IS eğrisinin mal ve hizmetler talebinin reel faiz oranına nasıl bağlı olduğunu göstermesidir. Bu durumda IS eğrisini reel toplam talep eğrisi olarak görebiliriz. İkinci ilişki, doğal hasıla oranından çizilen dikey hattın mal ve hizmetler arzını göstermesidir. Bu eğriyi de reel toplam arz eğrisi olarak adlandırabiliriz. Böylece, reel faiz oranı, toplam mal ve hizmet arzını talebe eşitleyecek şekilde ayarlanır.

r Reel toplam arz Reel toplam talep y yn NOT: Buradaki reel toplam arz ve reel toplam talep eğrileri makro iktisattaki bilinen toplam arz ve toplam talep eğrileriyle karıştırılmamalıdır. Genel bir toplam arz-toplam talep modelinde dikey eksende fiyat düzeyi yer almaktadır.

7. Reel Konjonktür Teorisinin Mekanizması Reel konjonktür teorisini ortaya atanlar, iktisadi dalgalanmaların temel kaynağının talep şoklarında veya politika şoklarında aranması gerektiği görüşünü açık bir şekilde reddeder. Teoriye göre, konjonktür dalgalanmalarını harekete geçiren güç, teknolojik değişmenin belirlediği verimlilik artış oranıdır. Ara sıra teknolojik değişme o kadar fazla olur ki, mevcut sermaye stokunun büyük bir kısmını, özellikle beşeri sermayeyi, modası geçmiş hale getirir. Bu, Schumpeter’ in yaratıcı imha dalgasına benzer bir etkidir. Geniş etkili teknolojik değişmenin başlangıç etkileri verimliliği azaltır ve durgunluğa neden olur. En sonunda, böyle teknolojik değişmeler hem yeni meslekler hem de yeni faaliyetler meydana getirir; bu da yüksek verimlilik kazançlarına yol açar. Teoriye göre, verimlilikteki bir değişmenin bir genişlemeye veya daralmaya neden olan iki başlangıç etkisi vardır. Bunlar yatırım talebinde ve işgücü talebinde değişmelerdir.

Bir teknolojik değişme dalgası mevcut sermaye stokunun bir kısmını modası geçmiş hale getirir. Verimlilik geçici olarak düşer. Firmalar işgücü verimliliğinin azaldığını görürler ve gelecekteki karların düşmesini beklerler. Düşük kar bekleyişi yeni sermaye satın alımlarını azaltır, işçi çıkarmaları başlar. Verimlilikteki geçici bir azalmanın nihai etkisi, yatırım talebinin ve işgücü talebinin azalmasıdır. Aşağıdaki şekiller bu etkileri göstermektedir.

r0 W/P N r S Yatırım,tasarruf ve faiz oranı İşgücü ve reel ücret r1 ID0 ID1 I , S I1=S1 I0=S0 Ns1 W/P Ns0 (W/P)0 (W/P)1 Nd0 Nd1 N N1 N0

Reel konjonktür teorisine göre, iktisadi dalgalanmaların açıklanmasında emek arzının davranışı anahtar bir role sahiptir. Burada işin anahtarı, işgücü sahiplerinin emek arzı konusundaki zaman tercihlerindedir. Herhangi bir zaman noktasında emek arzı miktarı işçilerin karşılaştıkları iktisadi teşviklere bağlıdır. İşçiler daha fazla ödüllendirildiklerinde daha fazla çalışmak isterler. Bazen, eğer çalışmanın getirisi yeterince az ise insanlar çalışmaktan en azından geçici olarak bütünüyle vazgeçerler. Çalışmanın zaman boyunca tahsisi emeğin zamanlar arası ikamesi olarak adlandırılır. Teoriye göre, insanlar ne zaman çalışacaklarına fayda-maliyet hesabı yaparak karar verirler. Bunun için de cari dönemde çalışmanın getirisiyle bir sonraki dönemde çalışmanın beklenen getirisini karşılaştırır. Teoriye göre işçiler, reel ücret geçici olarak düşük olduğunda az, reel ücret geçici olarak yüksek olduğunda ise çok çalışırlar. İşçiler cari ücret haddiyle gelecekte beklenen ücret haddini ciddi bir şekilde karşılaştırmak için reel faiz haddini kullanırlar.

zamanlar arası nispi fiyat= [ (1+r)W1] / W2 r= reel faiz oranı W1= bu dönemdeki reel ücret geliri W2= gelecek dönemin ücret geliri Buna göre, ne zaman çalışılacağı tercihi reel faiz oranına bağlıdır. Diğer şeyler sabitken, reel faiz oranı ne kadar düşükse emek arzı o kadar az olacaktır. İşçilerin bu zamanlar arası emek tahsisi davranışından emek arzı ve hasılaya dair bir sonuç çıkarmak için şimdi tekrar yukarıdaki şekillere dönelim. Daha önce, faiz oranının bir fonksiyonu olarak esnek fiyatlar varsayımına göre klasik modele ait reel toplam talep ve arz eğrilerini içeren bir şekil çizmiştik. Bunu, zamanlar arası emek ikamesi olgusunu içerecek şekilde tekrarlayabiliriz. Reel toplam talep yine faiz oranının azalan bir fonksiyonu olmaya devam etmektedir Ancak reel toplam arz eğrisi zamanlar arası emek ikamesi davranışının bir sonucu olarak pozitif eğimlidir.

Faiz oranı ile toplam arz arasındaki ilişki emek arzı yoluyla kurulmaktadır. Faiz oranı bugün çalışmanın cazibesini etkilemektedir. Faiz oranı ne kadar yüksekse arz edilen emek miktarı o kadar fazla olmakta ve bunu sonucu olarak da hasıla miktarı o kadar çok olmaktadır. Bu, pozitif eğimli bir toplam arz eğrisi vermektedir. Toplam talep veya toplam arzdaki değişmeler denge faiz oranını ve hasıla miktarını değiştirir. Ayrıca zamanlar arası ikameden dolayı istihdam hacmi de değişir. Reel konjonktür teorisyenleri toplam talep ve toplam arz eğrilerindeki kaymaları maliye politikası değişiklikleri ve teknoloji şokları ile açıklarlar. r Reel Toplam Arz (RAS) Reel Toplam Talep(RAD) y

8. Maliye Politikası ve Teknoloji Şoklarının Etkisi Reel konjonktür teorisine göre maliye politikası değişiklikleri ve teknoloji şokları hasıla ve istihdamda değişiklikler meydana getirir. Mesela bir savaş esnasında hükümet harcamalarının arttığını varsayalım. Belli bir faiz oranında talep edilen mal ve hizmet miktarı şimdi daha fazla olacaktır. Reel toplam talep eğrisi sağ tarafa kayacaktır. Hem hasıla hem de faiz oranı yükselecektir. r RAS r1 r0 RAD1 RAD0 y0 y1 y

Reel konjonktür modelinde fiyatlar esnektir ve işçiler zamanlar arası ikame davranışında bulunurlar. Hasılanın genişlemesi, emek arzının artmasından kaynaklanır. İnsanlar daha yüksek faiz oranına boş zamanı azaltmak ve çalışılan saatleri arttırmak suretiyle cevap verirler. Hasıla ve istihdam üzerinde teknoloji şokları da etkilidir. Mesela yeni bir üretim sürecinin icadı gibi bir teknolojik değişme meydana gelsin. Böyle bir değişiklik ekonomiyi iki yolla etkiler. İlk başta ileri teknoloji mal ve hizmet arzını arttırır. Bu nedenle reel toplam arz eğrisi sağa doğru kayar. İkinci olarak, yeni teknolojinin varlığı mal ve hizmet talebini arttırır. Mesela yeni teknoloji daha hızlı bir bilgisayarın icadı olsun. Bu bilgisayarı almak isteyen firmalar yatırım taleplerini arttıracaktır. Bu nedenle toplam talep eğrisi de sağa kayacaktır.

A) toplam talep toplam arzdan fazla kayar B) toplam arz toplam talepten fazla kayar r RAS0 RAS1 r1 r0 RAD1 RAD0 y0 y1 y r r0 RAS0 RAS1 r1 RAD1 RAD0 y0 y1 y

Şeklin (A) kısmında, teknoloji şokunun talep üzerindeki etkisi arz üzerindeki etkisinden daha fazladır; bu nedenle hem hasıla hem de faiz oranı artar. Şeklin (B) kısmında ise, talep üzerindeki etki arz üzerindeki etkiden küçüktür; bu nedenle hasıla artarken faiz oranı düşmektedir. Hangi durumun geçerli olacağı, şokun geçici mi yoksa kalıcı mı olduğuna bağlıdır. Bu analizin önemli bir sonucu, teknoloji şokunun hasılayı ve faiz oranını değiştireceğidir. Ayrıca daha önce de gördüğümüz gibi, zamanlar arası ikameden dolayı, faiz oranını değiştiren şoklar istihdamı da etkileyecektir.

9. Reel Gelir, Fiyat Düzeyi ve Paranın Rolü Daha önce, bir teknolojik değişme dalgasının mevcut sermaye stokunun bir kısmını demode kıldığını, verimliliğin geçici olarak düştüğünü, yatırım talebinin azaldığını, faiz oranının düştüğünü ve emek arzının ve istihdamın azaldığını görmüştük. Acaba bu değişmelerin reel gelir ve fiyat düzeyi üzerindeki etkileri nasıldır? İstihdamın azalması toplam arzı azaltır, yatırım talebini düşmesi ise toplam talebi düşürür. Durumu aşağıdaki şekilde inceleyebiliriz.

P LAS1 LAS0 A P0 P1 AD0 AD1 y1 yn y Başlangıçta denge A noktasındadır. Fiyat düzeyi P0 , reel gelir yn dir. Şekilde kısa dönem toplam arz eğrisi yer almamaktadır. Çünkü teoride bunun hiçbir anlamı yoktur. Emek piyasası aralıksız bir şekilde kendi dengesine hareket eder. Nominal ücret de serbest bir şekilde ayarlanır.reel ücret emek arz ve talebini eşitleyecek şekilde işsizlik oranı daima doğal düzeyindedir. İş arama miktarı dalgalandığından, doğal işsizlik oranı da konjonktür boyunca dalgalanır. İstihdamın azalması toplam üretimi ve ve toplam arzı azaltır. Uzun dönem toplam arz eğrisi LAS0 dan LAS1 e kayar. Yatırım talebindeki azalma da toplam talebi AD0 dan AD1 e azaltır. Fiyat düzeyi P1 ve reel gelir y1 e düşer. Ekonomi bir durgunluk sürecine girmiştir.

Bu arada teoride paranın rolü nedir? Teorinin isminde yer alan “reel” sıfatı rastgele seçilmemiştir ve teorinin temel önermesini oluşturmaktadır. Konjonktürel dalgalanmalara nominal değil reel değişmeler neden olmaktadır. Eğer para miktarı değişirse toplam talep de değişir. Fakat paranın dışında herhangi bir reel değişme yoksa, kaynak kullanımı da değişmez ve para miktarının değişmesi sadece fiyat düzeyini değiştirir. Teoride böyle bir değişmenin ortaya çıkması normaldir. Çünkü toplam arz eğrisi LAS, reel hasılayı potansiyel düzeyine hapsetmiştir. Bu nedenle toplam talep değiştiğinde sadece fiyat düzeyi değişecektir. Teoride konjonktür dalgalarına neden olan şokla iktisadi büyümeye neden olan şok aynıdır: teknolojik değişme. Teknoloji ilerledikçe verimlilik artar. Ancak bu artış düzensizdir; verimlilik artışında yavaş değişen bir trend vardır. Verimlilik şokları çoğu zaman pozitif, ara sıra da negatif olabilir.

10. Reel Konjonktür Teorisi ve İktisat Politikaları Reel konjonktür teorisi, büyüme teorisi ile konjonktür teorisini birleştirdi ve nispeten kısa dönemlerde üretim ve istihdamdaki büyük dalgalanmaların, standart neoklasik teorinin tahmin ettiği şekilde oluştuğunu gösterdi Üretim ve istihdamda büyük dalgalanmaların olmadığı zamanlarda ise sonuç net değildi İstikrarsızlık, reel ekonomik şoklara karşı rasyonel tepki veren ekonomik karar birimlerinin davranışlarının bir sonucu olduğu için; gözlemlenen dalgalanmalar, ideal bir üretim trendinden refah düşürücü sapmalar olarak görülmemeliydi. Rekabetçi bir konjonktür teorisinde denge, Pareto optimumunda idi Pareto optimumu: Ekonomideki hiçbir bireyin refahını düşürmeden , en az bir bireyin refahının arttırılması durumudur. Hükümetin bu dalgalanmaları bir şekilde azaltmaya teşebbüs etmesi gerektiği fikri, reel konjonktür teorisine göre kaçınılması gereken bir durumdur. Eğer dalgalanmalar, büyük ölçüde teknolojik değişmeden kaynaklanan üretim fonksiyonundaki şoklara verilen Pareto-etkin cevaplar ise; parasal faktörlerin bu tür istikrarsızlıkların açıklanmasında kullanılması artık uygun değildir ve para politikası üretim ve istihdam üzerinde reel etkiler doğuramaz

Para süper yansızdır. İşçiler ne kadar çalışacaklarına kendi hür iradelerine ve emeğin zamanlar arası ikamesi hipotezine göre karar verecekleri için, ortaya çıkan işsizlik daima isteğe bağlıdır ve işçilerin kendi tercihidir. Reel konjonktür teorisinde devlet tarafından belirlenen bir tam istihdam politikası olamaz, çünkü ekonomi zaten tam istihdamdadır. Hükümetin maliye politikası ile yaptığı müdahale ekonomiye büyük zarar verir. Kamu harcamalarındaki geçici bir atış, üretim ve istihdamı arttırır. Çünkü reel toplam talebin artmasıyla ortaya çıkan yüksek reel faizler sonucu işgücü arzı artar. Ancak bu geçici bir durumdur. Eğer teknolojik değişme büyüme ve konjonktür dalgalarını belirleyen anahtar faktör ise, kurumsal yapı ve düzenlemeler dahil olmak üzere teknolojik gelişmeyi etkileyen faktörleri daha iyi anlayabileceğimiz modeller geliştirilmelidir. Ortodoks keynesyenlerin ve ortodoks paracıların ekonomiyi hükümet eliyle istikrara kavuşturma düşüncesi masraflı bir hatadır. Dinamik bir dünyada, istikrarsızlık kaçınılmaz bir olgudur ve kaçınılmaz olduğu için de sineye çekilmelidir.