TEFSİR TARİHİ SUNUM ÖDEVİ ABDULLAH HALİT KORUCUOĞLU ÖMER FARUK ÇOŞKUN
İbn-i Atiyye El-Endülüsi HAYATı
İBN-İ ATİYYE EL-ENDÜLÜSİ ( / ) Tam adı Abdülhak bin Gâlib bin Abdürrahmân bin Abdurraûf bin Temmâm bin Atıyye bin Hâlid bin Atıyye bin Hâlid bin Hufâf bin Eslem bin Mükrem el- Muhârikî’dir. Künyesi Ebû Muhammed-i Gırnâtî’dir. “İbn-i Atıyye” diye meşhur olmuştur. İbn-i Atiyye 481 senesinde Gırnata’da(Granada) dünyaya geldi ve ilk dini bilgilerini babasından öğrendi. Henüz 12 yaşındayken hadis, tefsir, kıraat, kelam, fıkıh ve tarih gibi islami ilimlerin hemen hepsinde kendini yetiştirmiştir. İbn-i Atiyye’nin ailesinden pek çok alim ve idareci yetişmiştir. Mesela babası Galib bin Abdurrahman dönemin önde gelen muhaddis ve fakihlerindendir.
İbn-i Atiyye Murabıtlar döneminde yaşamıştır. Murabıtar o dönemde önemli bir siyasi güç haline gelen Berberi hanedanına denir. Murabıtlar başlangıçta Beni- Atiyye ailesine iyi davranmamış hatta İbn-i Atiyye’nin babasını bir süre sürgüne gönderdikleri rivayet edilir. Ancak daha sonra ailenin Murabıtlarla ilişkileri düzelmiş İbn-i Atiyye’de hristiyanlarla yapılan birçok savaşa katılmıştır. 25 Ramazan 541’de kadılık yaptığı Lurka’da vefat etmiştir. İbn-i Atiyye hakkında biyografik eserlerde onun son derece zeki ve bid’atlerden uzak duran adil bir kadı olduğundan söz etmektedirler. İbn-i Atiyye'nin tefsiri dışında öğrenim hayatı hakkında bilgi verdiği el-Fihrist ile hadis alimi Rüşati'yi eleştirdiği el-Ensab adında iki eseri daha vardır.
TEFSİRİ İsmi ’’el-Muharreru’l-veciz fil tefsiri’l kitabil aziz’’ dir. Kur’an’ın tamamını mevcut sure ve ayet tertibine göre ele almıştır. Tefsirinin başında Kur’an’ın ve onu tefsir etmenin faziletlerini, yedi harf meselesini ve istiaze gibi bazı usul konularına yer vermiştir. Müfessir bu eserde rivayete ağırlık vermekle beraber dirayet yönünü de ihmal etmeyerek kendi görüşlerine yer vermiştir. Başka bir ifadeyle hem rivayet hem dirayet yöntemini uygulamış, hadis ve tefsir kaynaklarından almış olduğu rivayetleri tenkit süzgecinden geçirmiştir. Bundan dolayı İbn-i Teymiye bu eseri Zemahşeri’nin tefsirinden daha üstün görmekte. Ebu Hayyan ise İbn-i Atiyye’yi Zemahşeri ile birlikte tefsir tarihinin en değerli iki müfessiri olarak takdim etmektedir.
Daha öncede dediğimiz gibi İbn-i Atiyye mevcut rivayetleri olduğu gibi nakletmeyip kendi düşüncelerine de yer vermiştir. Örnek olarak Hud Suresi 114. ayette yer alan حسنات kelimesinin anlamı üzerinde dururken çoğu yorumcuların buna beş vakit namaz olarak tefsir ettiklerinden Mücahid’e göre ise bu kelimenin صبحان الله والحمد للله ولا اله الا الله والله اكبر demek olduğunu belirttikten sonra söz konusu rivayetlerde zikredilenlerin birer örnek olduğunu, esasen حسنات kelimesinin yapılan bütün iyilikleri içerdiğini beyan etmektedir.
İbn-i Atiyye bazı ayetleri açıklarken eski Arap şiirine de yer vermiştir. Mesela Bakara suresinin 150.ayetindeki شطر kelimesinin anlamıyla ilgili olarak sekiz beyitten oluşan bir şiir zikretmektedir.
İbn-i Atiyye Ra’d suresinin 3.ayetinde geçen مَدَّ الأَرْضَ kelimesinden dünyanın yuvarlak değil düz olduğu sonucunu çıkarmıştır.
‘’el-Muharreru’l-veciz’’ nüzul sebepleriyle ilgili rivayetlerin kullanımı açısından değerli bir kaynak niteliği taşıdığı söylenebilir. Mesela Bakara 195. ayetin tefsirinde Ebu Eyyub El-Ensari’den yapmış olduğu bir rivayetle ayetin yanlış anlaşılmasına yol açabilecek muhtemel bir yanılgıyı ortadan kaldırmıştır. Çünkü söz konusu ayette ‘’..Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın’’ denilmektedir. İstanbul kuşatması sırasında bir Müslüman, düşman saflarına hücum edince onu görenler ‘’ Eyvah! Adam kendisini tehlikeye attı ‘’ dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyub el-Ensari onlara söz konusu ayeti okuyarak bunu yanlış anlıyorsunuz bu ensar hakkında nazil olmuştur. Allah dinini güçlendirip onun yardımcıları çoğalınca bizler aramızda : ‘’ Keşke artık kendi mallarımızın başına dönsek de onlarla meşgul olsak’’ dedik ve bunun üzerine bu ayet nazil oldu.
İbn-i Atiyye israiliyat’tan uzak durmakla birlikte başka bilgilerin bulunmadığı durumlarda bazı İsraili rivayetleri de kullanmıştır. Mesela Bakara 248. ayetindeki ‘’sekine’’ sözcüğünün delaleti konusunda birbiriyle çelişen rivayetler nakletmiştir. İbn-i Atiyye işari ve batını tefsire şiddetle karşı çıkmıştır. İbn-i Atiyye ahkam ayetlerini yorumlarken daha çok Maliki mezhebinin esaslarına göre yapmış, zaman zaman diğer mezheplerin görüşlerine de yer vermiştir. İbn-i Atiyye ayetleri yorumlarken sade ve açık bir üslup kullanmış, rivayetleri aktarırken uzatmadan kısaca zikretmiştir. Bütün bu hususları göz önüne aldığımızda el-Muharreru’l-veciz’in rivayet tefsir özelliği taşımakla birlikte dirayete de yer veren özlü bir tefsir olduğunu söyleyebiliriz.