Radyasyonun keşfi ve radyasyon nedir Radyasyon kaynakları Radyasyonun çeşitleri Radyasyon etkileri Radyasyonun riskleri Radyasyonun çevreye verdiği zararlar Radyasyondan korunma
1895 yılında Wilhelm Conrad Röntgen tarafından X-ışınlarının keşfi yapılmıştır yılında H.Becquerel tarafından radyoaktivite keşfedilmiştir. (Uranyum tuzları)
1902 yılında da Piere ve Marie Curie tarafından Radyumun keşfini takiben, radyasyon kaynakları tıpta, sanayide, tarım ve araştırmada artan bir hızla kullanılmaya başlanmıştır.
X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik tayfın parçalarıdır. X ışınlarıultraviyolekızıl ötesimikro dalgalarelektromanyetik tayfın
RADYASYON KAYNAKLARI NELERDİR?
TOPRAKTA İNSAN VÜCUDUNDA –Toryum – Potasyum-40 (4400 Bq) –Uranyum – Radyum –Potasyum – Karbon-14 –Radyum – Trityum –Radon – Polonyum
YAPAY RADYASYON KAYNAKLARI
Hızlı elektronlar Beta parçacıkları Alfa parçacıkları PARÇACIK TİPİ X-Işınları Gama ışınları DALGA TİPİ İYONLAŞTIRICI RADYASYON Radyo dalgaları Mikrodalgalar Kızılötesi dalgalar Görülebilir ışık DALGA TİPİ İYONLAŞTIRICI OLMAYAN RADYASYON RADYASYON Dolaylı iyonlaştırıcı Nötron parçacıkları
Bir atomun parçacık (alfa, beta, gama) ya da ışıma (x-ışınları) yoluyla enerji kaybetmesidir
1895 yılında Wilhelm Röntgen tarafından keşfedildi. Röntgen ışınları ışığa benzeyen fakat gözle görülmeyen, oldukça delici özellikli bir ışımadır. İnsan dokusundan geçebildiği fakat kemik ve metalden geçemediği fark edilmiştir. Etkileşime girdiği her atomdan bir elektron koparabilecek enerjiye sahiptir. Bu nedenle iyonlaştırıcı radyasyon sınıfına dahil olduklarından zararlıdır.
Kimyasal Elektron kaybı maddeyi kimyasal olarak çok aktif hale getirir. Örneğin x-ışınları suda iyonizasyona sebep olarak doku için zararlı olan hidrojen peroksit (H2O2) oluşurabilir. X-ışınlarının etkilerine maruz kalan enzimlerde bozulmalar görülebilir. Biyolojik Alınan ışın miktarına göre değişiklik gösterir. Deride kızarıklıktan (eritem) yara açılmasına (nekroz) kadar değişiklikler ortaya çıkar Kanser oluşumu gözlenebilir.
Radyasyona tamamen dirençli hücre yoktur, ancak dokuların etkilenmeleri farklı olur. Radyosensitif (duyarlı): Fetus, kan hücreleri, lenf dokusu, üreme hücreleri Radyoresponsif (cevap oluşturabilen): Sindirim sistemi epiteli, deri Radyorezistif (dirençli): Kas, kemik ve sinir dokuları
DERMİSTEKİ ETKİLERİ
Düşük doz radyasyon maruziyetine bağlı bölgesel doku değişiklikleri oluşabilir. Örneğin deride görülen renk değişikliği, lenfositlerde kromozom değişikliği, katarakt bölgesel değişikliklere örneklerdir.
Etkileyen faktörler: Yaş: Erken dönemde radyasyona maruz kalmak kanser riskini artırır. Cinsiyet: Kadınlar daha duyarlıdır. Bölge: Işınlamanın total ya da bölgesel olması Radyasyon tipi: Düşük ya da yüksek enerji değeri
Gebede ışına maruziyette fetal risk gebelik dönemine göre değişir. İlk 10 gün içerisinde önemli bir radyasyona maruz kalınma sonrası en önemli değişiklik erken intrauterin ölümdür. Fetüsün radyasyona bağlı anomali gelişimine en duyarlı olduğu dönem ilk 3 ay, özellikle ilk gündür.
Akut lösemi Kadın meme kanseri Tiroit kanseri Mide kanseri Kolon kanseri AC kanseri Mesane kanseri Prostat kanseri Uterus/over kanseri Non-melanotik melanoma Diğer
Doğal radyasyon % 48 Tıbbi amaçlı radyasyon % 46 Nükleer silah testleri ve sızıntılar % 3 Diğer % 3
Günümüzde ve geçmişte yaşanan nükleer santral kazaları, denemek veya insanları öldürmek için atılan nükleer bombalar sonucu atmosferde nükleer gazlar birikmiş olup bunlar yağmur suları ile yeryüzüne inmektedir. Bunun sonucu doğal çevremizin yaşam kaynağı olan sular her geçen gün kirlenmektedir.
Radyasyonun yoğun olduğu yerlerde yaşam olanaksızdır. Mesela 26 Nisan1986 günü Ukrayna’nın Çernobil kentindeki nükleer santralde 4 numaralı reaktörde güvenlik testi sırasında operatörler çekirdek erimesine neden oldu. Patlama çok büyüktü, 1000 tonluk çatıyı uçurarak Avrupa'yı radyoaktif bulutlara maruz bıraktı. Ukrayna ve Belarus’ta çok geniş araziler radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Bu kazada 9000 kişi öldü bir çok kişinin genetiği etkilendi ÇERNOBİL FACİASI
Kent tamamen boşaltıldı ve günümüzde hala radyasyondan dolayı çok tehlikelidir ve yaşayan hiç kimse yoktur.
Temel prensip ışınla olabildiğince az karşılaşmak ve ışından uzak durmaktır.
İç radyasyonla kirlenme; radyoaktif maddelerin solunum, sindirim, mukoza ya da deri bütünlüğünün bozulması sonucu vücuda girmesi ile oluşur. Vücuda giren bir radyoaktif madde, vücutta bulunduğu süre boyunca ışınlama yapar. Bu nedenle, iç radyasyon tehlikesinden korunmak için, ortamın, giysilerin ve cildin radyoaktif madde ile bulaşmasını, radyoaktif maddenin yiyecek ve solunum yoluyla vücuda girmesini önleyici önlemler alınması gerekir.
Bu önlemler arasında; özel solunum cihazlarının kullanılması, tam yüz maske ve filtrelerinin kullanılması, koruyucu elbiseler giyilmesi, imkan olmaması durumunda mendil, havlu ve benzeri ile solunum yollarının kapatılması, kirlenen bölgedeki gıda ve suların tüketilmemesi sayılabilir.
Dış radyasyona karşı korunmak için başlıca üç yöntem vardır: Uzaklık: Noktasal kaynaklardan yayınlanan radyasyonun şiddetleri kaynaktan olan uzaklığa bağlı olarak azaldığından uzaklık iyi bir korunma aracıdır. Ters kare kanunu, radyasyon dozu uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak değişir.
Zaman: Radyasyon dozu miktarı radyasyon kaynağının yanında geçirilecek süre ile orantılı olarak arttığından kaynak yakınında mümkün olabildiğince kısa süre kalınmalıdır.
Zırhlama: Dış radyasyon tehlikelerinden korunmanın en etkin yöntemi zırhlamadır. Zırhlanma toprak, beton, çelik, kurşun gibi koruyuculuğu yüksek materyal kullanılarak yapılabilir.
AKTİF OL RADYOAKTİF OLMA!
TEŞEKKÜRLER
RADYASYON MUSTAFA KARACA MEMDUH GÜRSOY GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ