Müziğin: -Resimle -Mimari -Edebiyatla -Opera -Bale Ve Dansla -Tiyatro Ve Sinema MÜZİK ÖDEVİ AD:SUDE NAZ SOYAD:BETER.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
“Resimde İç Mekan” nedir?
Advertisements

GÜZEL SANATLAR İÇERİSİNDE EDEBİYATIN YERİ
SANAT KURAMLARI.
HazIrlayan:Vecİhe –PInaR AVCI 4/a 138
HAZIRLAYAN: TDE ÖĞRETMENİ BURCU ARICAN
SİSTEM YAKLAŞIMI Çağdaş yönetim ve organizasyonlar sistem yaklaşımından esinlenerek tasarlanır. Günümüzde, sistem kavramına yer vermeyen bir yönetim ve.
Drama Lİderİnİn Yetİştİrİlmesİnde Çağdaş Sanat Akımlarının Yerİ
HEMŞİRELİK FELSEFESİ HATİCE OLTULUOĞLU.
Hazırlayan: Ömürcan Aydın
TIPTA İNSAN BİLİMLERİ. Toplum, hekimden tanı koymada bilgili ve uygulamalarda becerikli olmasının yanında hastasının duygusal gereksinimlerine duyarlı.
SANAT TARİHİ.
SANAT TARİHİ.
Öğretmenlik ve Estetik Duyarlılık
Hazırlayan: Duygu Özkan
ATATÜRK VE MÜZİK Atatürk insan hayatında müziğin çok önemli bir yeri olduğuna inanıyordu. 14 Ekim 1925'te İzmir Kız Öğretmen Okulu'nu ziyaretlerinde öğrencilerin.
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
Geometri'nin Kullanım Alanları
Tempietto Kilisesi, Roma
SANAT TARİHİ.
Çağdaş Dünya Sanatı.
GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN.
Barok Dönemi Etkileyen Müzik Özellikleri
Hazırlayan:Ahmet DEMiR
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
KOMPOZİSYON YAZMA GİRİŞ BÖLÜMÜ.
Operanın Doğuşu Nazlı YALDIR 9/D 211.
SANAT TARİHİ Rönesans Resim Sanatı.
SANAT TARİHİ.
GÖSTERMEYE BAĞLI DÜZYAZI TÜRLERİ
HAZIRLAYAN:SONER ÖZTÜRK
SANAT TARİHİ Nurdan Gül Kökten.
SANAT EĞİTİMİ.
ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ 2.KONU: UYGARLIKLAR
BATI MÜZİĞİ TARİHİ 3. Ünite: RÖNESANS DÖNEMİ MÜZİĞİ
Yrd.Doç.Dr. Özcan PALAVAN
BATI MÜZİĞİ TARİHİ 3. Ünite: Rönesans Dönemi Müziği
RÖNESANS Nurdan Gül Kökten Eskişehir Salih Zeki Anadolu Lisesi.
Klasik Batı Müziği.
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
NEDİR TİYATRO?.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
SANAT FELSEFESİ.
EĞİTİMDE YARATICI DRAMA
Sanat Felsefesi Sanata felsefi bakış. Sanat nedir?
GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ
Oyun ve Din Öğretimi Dr. H. Kader ZENGİN.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
SANAT DALLARI.
Soyut sanat ve wasllay kandinsky
BAROK RESİM SANATI.
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
DRAMA UYGULAMALARI, DRAMANIN DİĞER SANAT ALANLARI İLE İLİŞKİSİ
SANAT FELSEFESİSANAT FELSEFESİ Sanatçı Sanat Eserinin Özellikleri Ve NitelikleriSanat Eserinin Özellikleri Ve Nitelikleri.
Yaratıcı Drama.
1. Seyirlik yer antik tiyatro Tiyatro sözcüğü Yunanca'da "seyirlik yeri" anlamına gelen "theatron"dan türetilmiş, dilimize İtalyanca'daki "teatro" sözcüğünden.
Öğretim Programı (1-4) Kazanımları Sunusu
ÇALGI TOPLULUKLARI. Bir kısmı ağızla çalınan, bir kısmı da dövülerek ses çıkaran çalgılardan meydana getirilen en çoğu kırk elli parçadan ibaret müzik.
BATI MÜZİĞİ TARİHİ 4. ÜNİTE BAROK DÖNEM MÜZİĞİ
- Coğrafi konum (yeryüzü şekli, iklim…) Dinsel inanışlar
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
RİTİM ÇALGISI İLE KISA VE UZUN SESLER
MÜZE EĞİTİMİ VE DÜNYADA MÜZE EĞİTİMİ UYGULAMALARI
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
 Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte, Roma.
Rönesans. Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte,
KOMPOZİSYON Resimde kompozisyonun manası asrın ikinci çeyreği içinde daha genişlemiştir. Eskiden, kompozisyon kelimesi, içinde figür bulunan resimlere.
Sanat dikey düzlemde (paradigmatik) gerçekleştirilen bir yaratıcılıktır, bir farklılıktır. Bu da güncel, herkesin söylediğinden, yaptığından farklı bir.
1 EĞİTİMDE YARATICI DRAMA EĞİTİMDE YARATICI DRAMA.
Sunum transkripti:

Müziğin: -Resimle -Mimari -Edebiyatla -Opera -Bale Ve Dansla -Tiyatro Ve Sinema MÜZİK ÖDEVİ AD:SUDE NAZ SOYAD:BETER

MÜZIĞIN RESIMLE ILIŞKISI “ Mutlaka herkesin, gönlünde yükselen, kendine özgü bir ezgisi vardır. İlkel boylarda da bu böyledir, çok ileri teknolojilerle donanmış toplumlarda da. Gönlünde duyduğunu sesinde arayan insan, her zaman kendi müziğini yaratmıştır”. Evin İlyasoğlu Müzik; kişiden, toplumdan ve diğer sanatlardan ayrı düşünülemez. Bu çalışmanın amacı özellikle görsel sanatlarla müzik arasındaki ilişkiyi değerlendirmeye yöneliktir. Müziğin sadece işitme duyusuna hitap etmediği diğer duyuları da etki altında bıraktığı bilinen bir gerçektir. Müzik üreten ya da müzik dinleyen kişilerden şu cümlelere hep duyulmuştur. “Tüylerim diken diken oldu”. “Gözlerimin önünden geçti” Müzik tarihini incelediğimizde görsel sanatlarda var olan pek çok anlayışı, yaklaşımı, kuramı ve sanat akımını müzikte de görmekteyiz.Örneğin; Rönesans müziği, barok müzik, klasik müzik, rokoko müziği, romantik müzik, izlenimci müzik, gelecekçi müzik, dışavurumcu müzik, popüler müzik, minimal müzik bunlardan sadece birkaçıdır. Bu derlemede, müzik-görsel sanatlar ilişkisi rönesanstan başlayarak ele alınmıştır. Yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans o güne kadar var olan pek çok değerin sorgulanması ve yeni bir bakış açısı ile ele alınmasını sağlamış, bilimde, sanatta, felsefe de hatta insanın günlük yaşamında yeni yaklaşımların doğmasına yol açmıştır. Rönesans, yaşama sevincinin, coşkunun her sanat yapıtına yansıdığı dönemdir.

DEVAMı…. Müzik tarihinde yılları arasına rastlar. Sanatçı Rönesans da kendi varlığını ortaya koyabilmiş, kendini ve çevresini sanata yansıtabilmiştir. Bu dönemde plastik sanatların en büyük ustaları Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raphaello, Tiziano, Botticelli, El Greco gibi sanatçılardır.Rönesans resminde ideal güzelliğin,genelin ve özün yansıtılması sanatın pek çok dalını etkilemiştir.Özellikle bir anın dramatik olanın yansıtılması resim kadar müziği de etkilemiştir. Rönesans da kilisenin güdümünden uzaklaşma, dindışı yaşama ilgi, sanatı yönlendirmiştir. Giotto’nun donuk, kutsal resimleri yerine canlı figürler çizmeye başlaması, İsa-Meryem konulu kutsal içerikli resimleri doğal ortamlarda göstermesi resimde perspektifi keşfetmesi, müziği de etkilemiş, müziğe derinlik getiren, çok sesli tekniğe esin kaynağı olmuştur.Tarih boyunca insanların yaratıcı eylemleri birbirlerini etkilemiştir. Müzik resimden, felsefe bilimden edebiyat mimariden, kısacası her biri bir diğerinden etkilenmiştir. Barok dönemin müziği kendi çağdaş sanat felsefe ve biliminin benzer özelliklerini taşır.Barok müzik sık sık ton değiştirmesi uyuşumsuz ve karmaşık armoni yapısı, yapay melodileriyle dengesi zor kurulan hareketi sınırlı bir müziktir. Barok müzikteki duygusal abartı aynı dönemin mimari yapıtlarında da görülür. Bu dönemde çok büyük alanlarda süslü katedrallerin yapıldığı, aşırı süslemeye önem verildiği görülür. Örneğin: Roma’daki San Pietro meydanı ve katedrali, Barok döneminin ürünüdür. Ayrıca heykelci Gianlorenzo Bernini’nin süslü heykelleri zamanın tüm alanlarına ve kiliselerine yerleştirilir.Müzikteki süslemeler de dönemin şatafatlı mimarisinin benzeridir.

MÜZIĞIN MIMARI ILIŞKISI Mimarlık, disiplinler arasıdır. Disiplinler arasılık, disiplinlerin birbirleriyle etkileşimleri, birbirlerinden beslenmeleri ve çıkan ürünün bileşke disiplinlerin girdilerini içerme durumudur. Mimarlığın ilişki içerisinde olduğu disiplinlerden olan müzik ile arasındaki etkileşim tarih boyunca sorgulanmıştır. Metaforik, analojik ve sayısal tabanlı benzerlikler kurulduğu gibi, daha teknik konularda da ilişkiler kurulmuştur. Kurulan bu bağlantılar figüratif, grafik içeriklidir. Birçok yöntemsel yaklaşım geliştirilmesine rağmen ortak tasarım metotlarının oluşmaması söz konusudur. Dolayısıyla, disiplinler arası içerikte mimarlık ve müzik çakışımının mimarlar, tasarımcılar ve düşünürler tarafından nasıl ele alındığının incelenmesi bu çalışmanın yöntemini oluşturmaktadır. Bu çalışma, Antik Çağ’dan günümüze kadar mimarlık ve müzik arasında kurulan ilişkileri irdeler, mevcut ilişkilerin ötesinde algısal boyutta ve figüratif benzerliklerden uzak, yeni bağlantıların ve yaratıcılığı olumlayabilecek sorgulamaların gerekliliğine işaret eder. <3

MÜZIĞIN EDEBIYATLA ILIŞKISI Edebiyat ile şiir birbiri ile bağlantılı olan bir sanattır. Özellikle de edebiyatın şiir kolu müzik ile oldukça yakından ilgilidir. Bununla birlikte düzyazıdaki sözcüklerin ritmik şekilde sıralanışının da müzik ile ilgisinin bulunduğunu söylemek de mümkündür.Müziğin temel öğesi sestir. Müzisyenler sesler aracılığı ile duygu ve düşüncelerini dinleyenlere aktarmaya çalışmaktadırlar. Edebiyatın malzemesi ise dil yani kelimelerdir. Edebiyatçılar da kullandıkları kelimeler ise düşündüklerini ve hissettiklerini okuyuculara sezdirmektedir. Müzik ile aktarılan düşüncelerde kelimelere ihtiyaç yoktur. Müziğin ritmi, notaların farklı şekillerde tonlanması kişide belli başlı duyguları uyandırmaktadır. Zaman zaman da müziğin arkasına eklenen sözler müzik sanatını edebiyata biraz daha yaklaşmaktadır.Eski çağlarda ortaya konan müzik eserlerine sözlerin eklenmesi ile edebiyat sanatının temeli hazırlanmıştır. Bilhassa tek Tanrılı dinlerde müzik parçalarına sözler eklenmiş bu da dinsel müzik denilen türün ortaya çıkmasını sağlamıştır.

MÜZIĞIN OPERA ILE ILIŞKISI Opera bir sanat dalıdır. Genellikle tarihi ve ya mitolojik konulu bir drama eşliğinde ortaya konan, müzikal ve teatral formda bir sahne eseridir. Opera sözcüğü, İtalyanca “opera musica” (müzikli yapıtlar) deyiminin kısaltılmışıdır. Opera Terminolojisi Opera’da oyuncuların herşeyi şarkıyla anlattığı oyunun metnine ‘libretto’ denir. Oyun süresinin çoğunu sözlü bölümler oluşturur. Sözler, konunun akışına göre belli başlı şu müzik türleri içinde bestelenir : Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parçaya ‘arya’ denir. Arya bir kişinin duygu ve düşüncelerini yansıtır. Düet, terzet, kuartet, kentet vb. İki, üç, dört ve beş kişinin duygu, düşünce ve konuşmalarını iletir. Koro ise oyundaki kamu vicdanının sesini ortaya koyar. Kişilerin sözlerini konuşurcasına söyledikleri bölüm ‘resitatif‘tir. Bunların dışında oyun başlarken genellikle bir giriş parçasına (uverütr) ve oyun içinde yer yer orkestra bölümleri ya da geçitleri gibi çalgısal bölümlere yer verilir. Bazı operalarda bale sahneleri de bulunur. Opera’nın Doğuşu Opera sanatının ana yurdu İtalya’dır. Rönesans’ın başlıca merkezlerinden olan Floransa, müzikli sahne eserlerinin de beşiği sayılır. İncelemelerden, opera fikrinin bu şehirdeki bazı müzikçi ve şairlerin birleşerek eski Yunan oyunlarına benzer eserler yazmak istemelerinden doğduğu anlaşılıyor.

MÜZIĞIN BALE VE DANSLA İLİŞKİSİ Oluşturulan seslerin bir araya gelerek anlamlı bir bütün oluşturması durumuna müzik adı verilmektedir. Müzik her insanın hayatında önemli bir yer kaplamaktadır. Müzikte ses çok önemlidir, fakat yalnız ses önemli olmamaktadır. Müzikte sessizliğin de öneminin büyük olduğu bilinmektedir. Ses ile sessizliğin oluşturmuş olduğu ahenk sonucu ortaya çıkan şeye müzik denilmektedir. İnsanlar müzik ile duygularını ve hislerini ifade ederler. Bu durum için müzik insanlara sunulmuş bir aracıdır. Gerek söylerken, gerek dinlerken duygularımızı harekete geçiren müzikler ile bir şeyler anlatmaya ya da anlamaya çalışırız. Dans bir müzik eşliğinde vücudu estetik olacak bir şekilde hareket ettirmek anlamına gelmektedir. Müzik ile dans arasında kuvvetli bir bağ vardır ve dans, müzik olmadan düşünülemez. Dans müziğin akışına, sözlerine ya da ritimine göre gerçekleştirilir. Her sanat ile bağı olan müzik, en çok dans ile bağlantılı olmaktadır. Müzik eşliğinde gerçekleştirilen dans, hem duyusal hem de görsel bir şölen halinde olmaktadır.

MÜZIĞIN TIYATRO VE SINEMA İLE İLŞKİSİ Müzik ve görüntü ilişkisinde keyfiyetin giderilmesi müzik ve sinema ilişkisi açısından önemli ve iyi bir gelişmeydi. Ancak bu gelişme zaman içinde bir sorunu da beraberinde getirmişti. Bu da müzik listelerinin kulanım sıklığının izleyicide yarattığı sıkkınlıktı. Artık her aşk sahnesinde neyin çalınacağı izleyici tarafından bilinir olmuştu. Zaman zaman seyirci bu sahnelerde müziğe katılıyordu. Böylece uzun metrajlı filmler için ona uygun özel müzik besteleme yoluna gidildi. İlk film müziği skoru da 1908 de Assassinat du Duc De Guise filmine bir klasik müzik sanatçısı olan Camille Saint tarafından yapıldı. Özel film skorları hazırladılar. Bu yöntemin kabul görmesi ile sessiz sinema döneminde yeni besteciler ortaya çıktılar. Özel skor üretim ile orkestralarda çalışma düzeni de gelişti. Orkestra Şefleri dramatik ve aksiyon bölümleri için senkron tutturma gayretine girerek sinemada müziğin kattığı dile katkı sunmaya çalıştılar. Öncelikli olanı hiç kuşkusuz sinemanın devir hızıydı ve bu sorun zorluk çıkarıyordu. Ayrıca makinistin veya orkestra üyelerinin çıkardığı uyumsuzluklar da vardı. Ama zaman içindeki teknolojik ilerleme ile devir hızının sabitlenmesi ile bu sorun giderek azaldı ve sinemada müziğin dile kattığı etki daha da kendini hissettirdi. Sesli Sinema Dönemi: Edison 1890 ‟ lı yıllarda görüntüyü kaydetmeyi bulup geliştirirken Dickson ile sesin kaydı üzerine de çalışmalar yapmışlardı. Kinetoskop ile Edison’un buluşlarından biri olun Fonografın birleştirilmesi sonucu Kinetophone bulunur. Kinetophone ile ses, görüntün çekimi esnasında bir silindire kaydediliyor