NEO LİBERAL POLİTİKALAR VE YÖNETİŞİM MODELLERİ
Neo-liberalizm temel özelliği itibariyle ekonomik,toplumsal,siyasal ve yönetsel tüm alanları kapsamaktadır. Küreselleşme neo-liberalizmin en temel ideolojik söylemlerinden biri haline gelmiş,sermayenin merkezileşmesi ve yoğunlaşması temelinde ortaya çıkan kapitalist küreselleşme süreci kapitalizmin mantığını bütün dünyaya yaymıştır.
Neo-liberalizmin özellikle 1980`lerden bu yana `minimal devlet `söylemi ile sürdürdüğü devleti küçültme politikaları,düzenleme dışı bırakma ve bunun önemli bir boyutunu oluşturan özelleştirme uygulamaları ile hayata geçirilmekte, devletin kamusal yarar merkezli müdahale alanları ve araçları tahrip ve tasfiye edilmek istenmektedir.
YÖNETİŞİM VE DEVLETİN ROLÜ Yönetişimin kullanım alanı işletme yönetiminden başlayarak, iktisat,siyaset ve kamu yönetimi alanlarına uzanması ve yerel,ulusal ve uluslar arası yönetimlere kadar giderek genişler. Yönetişim yönetme tarzı ve biçimleri, yönetim yönetmekle ilgili kurum ve kuruluşlar, yönetme ise yönetme eyleminin kendisidir.
Yönetimi devletle özdeşleştiren klasik yönetim kavramından farklı olarak yönetişim, devletin dışında tanımlanan piyasa ve toplum alanında faaliyet gösteren örgütleri de kapsayan bir kavram olarak tanımlanırken, sivil toplum örgütleri de yönetim sürecinin bir parçası haline gelmiştir. Tek bir egemen otoritenin olmadığı, her bir siyasal alanına özgü çoğul aktörler; toplumsal-siyasal-yönetsel aktörler arasındaki bağımlılık önemli olup, yönetişim ve demokrasi arasında doğrudan bir ilişki kurulmaktadir.
Devlet-birey ya da diğer aktörler arasındaki ilişkilere farklı bir bakış açısı getirilen yönetişim anlayışında devletin rolünün hizmet sunmaktan daha çok,toplumdaki bireyleri güçlendirmek,yetkilendirmek ve yapabilirliklerini arttırmaktır. Yönetişim modelinde “piramit devlet” modelinden örnek kurumlar arasında ağlar oluşturacak biçimde,eşgüdümü maksimize eden,ekonomi sağlayan ve sinerjiden yararlanan “ ağ devlet” modeline geçilmesi gerektiği önerilmektedir.
DÜNYA BANKASI VE YÖNETİŞİM
Dünya Bankası nın temel amacı, ülkeleri bir dünya pazarıyla bütünleştirerek küresel büyümeyi sağlamaktır. Dünya Bankası, sermayenin üretime yönelik alanlara yatırımını kolaylaştırarak ülkelerin yeniden inşa edilmesine katkıda bulunmak, uluslar arası yatırımı teşvik ederek uluslar arası ticaretin uzun vadeli ve dengeli bir şekilde büyümesine olanak sağlamaktadır.
Dünya Bankası “ iyi yönetişim” i bir ülkenin ekonomik ve toplumsal kaynaklarının yönetilmesinde gücünü kullanma tarzı olarak tanımlar. Bu kavramla Dünya Bankası, kamu sektöründe verimliliğin sağlanması Rekabetin ve piyasaların desteklenmesi Bütçenin kontrol edilmesi Hükümet dışı örgütlerin daha fazla kullanılması yönünde tercihlerini ortaya koymaktadır.
Komuya karşı sorumluluk “ HESAP VERİLEBİLİRLİK” Meşruiyetin sağlanması, Yönetimde “ ŞEFFAFLIK VE KATILIM” iyi yönetişim düşüncesinin temel bileşenleri olarak ele alınmakta,bunların gerçekleşmesi ise sivil toplumun geliştirilmesi ve yetki devrinin sağlanmasına bağlanmaktadır.
ETKİN DEVLET
Etkin devlet, kendi kapasitesini en iyi şekilde kullanabilen bir devlet olarak tanımlanır. Etkin devletin öznesi temelde girişimci ve yatırımcılar olarak belirtilmektedir. Etkinlik ,piyasanın gelişmesine olanak tanıyan kamu kurumlarının varlığına dayandırılmakta, bunun küresel bütünleşme için gerekli ön koşullardan biri olduğu ve küresel ekonomide meydana gelen değişimler ile devletin rolü arasında paralellik bulunduğu görülmektedir.