CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluştuğu Zemin Cumhuriyet kurumlarının sağlamlaştırılmaya çalışıldığı bir ortam; Atatürk ilke ve inkılaplarının yerleştirilmeye çalışıldığı bir zemin; Ekonomik bağımsızlığın ilke edinildiği, kalkınma çabalarının hızlandırılmaya çalışıldığı bir ortam;
Batıdan gelen edebi türlerin başarılı bir şekilde sunulmaya çalışıldığı bir zemin; Halkın duyuş ve düşünüşünün önemsendiği bir zemin; Hukukun üstünlüğüne saygı duyulmaya çalışıldığı bir zemin;
Milli kimliğin vatanı sevmenin önemli olduğu bir zemin; Halkın duyuş ve düşünüşünün önemsendiği bir zemin; Demokrasiye işlerlik kazandırılmaya çalışıldığı bir zemin vardır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRK EDEBİYATI İki dönem halinde incelenir. 1. dönem 1923-1940 arasıdır. 2. dönem ise 1940’dan sonrasıdır. Milleti oluşturan değerler farklı yönleriyle edebi metinlerde yer alır. Memleket edebiyatı zevkiyle Batı estetiği sentezlenmeye çalışılmıştır. Öğretici metinlerde terim ve kavramlar mesajların iletilmesinde yardımcı olmuştur. Dilin sadeliği öğretici metinlerden daha çok okura ulaşılmasını sağlamıştır.
Çağdaşlaşma çabaları ve dünya edebiyatı yakından takip edilmiştir. 1940’lı yıllardan sonra bireysel duygu ve sorunlarda ele alınmıştır. Bireye ve bireysel bilince önem verilmiştir. Günlük metinlerde günlük konuşma dili, türkçe sözcükler, halk söyleyişi yer almıştır.
ÖĞRETİCİ METİNLERİNİN ÖZELLİKLERİ Kurtuluş savaşı’ndan yeni çıkmış olan T.C’nin Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda büyük bir kalkınmaya başlamıştır. Millete yöneliş devam etmiştir. Anadolu insanı ve coğrafyası konu edinilmiştir. Öğretici metinlerde günlük konuşma dili, sade dil tercih edilmiştir.
Terim ve kavramlar gündelik dil varlığını gösterir Terim ve kavramlar gündelik dil varlığını gösterir. Bu dönemde kullanılan türler; Makale Deneme Gezi yazısı Fıkra Eleştiri kullanılmıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖZ ŞİİR ANLAYIŞI ‘’ Sanat için sanat’’ anlayışını sürdürmüşlerdir. Şiirde özgün ve yaratıcı imgeye önem vermişlerdir. Şiiri soylu bir sanat olarak görürler. Bireyin iç dünyasını, insanın evrensel duygularını ( yalnızlık, aşk, ölüm, çocukluk, özlem) gibi anlatma kaygıları vardır. Ahengi, söyleyiş tarzı, ritim ve kafiye benzeriyle rastlanmıştır. 7 meşaleciler bu anlayışa yakındır, savunur. Gelenekle moderni birleştirmeyi, hece ölçüsünü modern şiirle bütünleştirmeyi başarmıştır.
Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in saf şiir üzerinde büyük etkisi vardır. Fransız sembolistler saf şiircileri etkilemişlerdir. İdeolojiden uzaktırlar. Ahmet Haşim, Piyale adlı şiir kitabında saf şiirle ilgili görüşlerini şöyle açıklar: a) Şiirde herşeyden önce önemli olan sözcüğün anlamı değil, cümledeki söyleyiş değeridir. b) Simgelerle yüklü kapalı anlatım vardır.
1. DÖNEM TÜRK EDEBİYATI Cumhuriyet’in kuruluş çalışmalarının yoğun olarak kendisini hissettirdiği bu dönemde edebiyat esas olarak Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda halkı aydınlatmayı esas alan bir edebiyattır. Yenilikler, eğitim, köy ve köylülük bu dönemde başlıca konularıdır. Edebiyat ve sanat bir derinlik kazanır.
2. DÖNEM TÜRK EDEBİYATI Bu dönemi, İkinci dünya savaşı’nın etkisi ve çok partili yaşam belirler. Sanat ve edebiyatta çok seslilik devreye girer ve yenilikler başlar. Edebiyat ve sanat bir derinlik kazanır.
YEDİ MEŞALECİLER 1928’de çıkarılan ‘’ Yedi Meşale’’ dergisi etrafında toplanan topluluk Beş Hececiler’in ‘’ Memleket Edebiyatı’’ anlayışına tepki olarak çıkmıştır. Sanat için sanat görüşünü savunmuşlardır. Hece şiirine yeni bir ses, yeni bir hava, değişik temalar ve değişik muhteva getirmek amaçlanmıştır. Edebi sanatlara pek fazla yer vermemişlerdir.
‘’Edebiyatta daima yenilik, canlılık, içtenlik (samimiyet) peşinde koşulmalıdır.’’ diyen topluluk üyeleri, vezinden ve kafiyeden ayrılmamışlardır. Batı edebiyatını, özellikle fransız edebiyatını örnek almışlardır. Fecr-i Ati’ye benzeyen bu topluluk, amacına ulaşamadan kısa bir sürede dağılmıştır. (1933)
TEMSİLCİLERİ Cevdet Kudret Solok Vasfi Mahir Kocatürk Ziya Osman Saba Sabri Esat Sivaşgül Yaşar Nabi Nayır Muammer Lütfi Bahşi Kenan Hulusi Koray
Cevdet Kudret Solok(1907 – 1992) Edebiyat hayatına Servet-i Fünun’da yayımladığı şiirlerle başlamıştır. Daha sonra Meşale dergisinde eserleri yayınlanır. Ahmet Haşim ve Baudelaire’nin etkisinde kalmıştır. Şiirlerinde yalnızlık ve özlem temalarını işleyen yazar, ferdi duygular, kıskançlık, yasak sevgiler ve köy-kent çatışması gibi konuları da işler. Bu konuları saz şairi geleneğinden yararlanarak yazar.
Yazar, kendi hayatını, kendi atmosferini, yansıtan romanlar da yazmıştır. Eserleri: Şiir: Birinci Perde Hikaye-roman: Havada bulut yok, Sokak, Sınıf Arkadaşları Deneme: Dilleri Var Bizim Dile Benzemez, Bir Bakıma, Benim Oğlum Bina Okur Oyun : Rüya İçinde Rüya, Kurtlar, Yaşayan Ölüler İnceleme: Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman I-II-III Derleme: Türk Edebiyatı Hikaye ve Roman Antolojisi
Vasfi Mahir Kocatürk (1907 – 1961) Şiirlerini Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı kitaplarda topladı. Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı. Halk şiiri biçim özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle vatan, millet sevgisi, ulusal bilinç, kahramanlık, fedakârlık konularını işledi. Epik şiirleriyle tanınmıştır. Manzum oyunlar da yazmıştır. Bir sanatçı olmaktan çok edebiyatla ilgili kitap ve araştırmalarıyla tanınmıştır.
Şiir: Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Ergenekon, Bizim Türküler, Hayat Şarkıları, Dağların Derdi Oyun: Yaman, On İnkılâp, Sanatkâr Araştırma-İnceleme: Saz Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Türk Nesir Antolojisi, Meşhur Beyitler, Türk Edebiyatı Tarihi
Ziya Osman Saba (1910 – 1957) Grubun şiire en sadık şahsiyeti oldu. Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba hikâyeler de yazmıştır. Özellikle ev içi şiirler yazdı ve kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu. Şair yalnızlık duygusunu ve hatıraları şiirlerinde başarıyla dile getirir.
Şiirlerinde anılara düşkünlük, çocukluk özlemi, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamalara karşı utanç ve acıma, Allah’a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı, öte dünya özlemi gibi konuları işledi. Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kılınır. Serbest şiir örnekleri de vermiştir.
Ziya Osman, bütün insanların mutlu olduğu ve herkesin hoşgörü içinde yaşadığı bir dünya özlemiyle yaşar. Bu yönüyle Yunus Emre ve Mevla’na geleneğinin modern çağdaki sesidir. Gözlemci ve dışa vurumcu bir tarzı benimsemiştir. Hikâyelerinde de genellikle bir anı karakteri vardır. Şiir: Sebil ve Güvercinler, Nefes Almak, Geçen Zaman Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul
Sabri Esad Siyavuşgil (1907 – 1968) İlgi çeken ev içi eşya ve tasvirlerinden sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü. Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi. Şiirlerini Odalar ve Sofalar adlı kitapta topladı. Sanat hayatına şiirler yazarak başladı.
Empresyonist bir ressam tutumuyla eşya ve görünüm tasvirlerinde canlı şiirler yazmıştır. Bir süre çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı, tiyatro eleştirmenliği yapmıştır. Önemli çeviriler de yapmıştır. Şiir: Odalar ve Sofalar İnceleme: İstanbul’da Karagöz ve Karagözde İstanbul, Psikoloji ve Terbiye Bahisleri, Karagöz, Folklor ve Milli Hayat, Roman ve Okuyucu
Yaşar Nabi Nayır (1908 – 1981) Şiirlerini Kahramanlar ve Onar Mısra adlı kitaplarda topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi. 1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu.
Kendi adıyla ya da Muzaffer Reşit takma adıyla derlediği, hazırladığı antoloji ve tanıtma kitaplarının sayısı altmışı geçer. Bir ara yalnız çağdaş dünya edebiyatını konu edinmiş, aylık Cep dergisini çıkardı. Asıl ününü yayıncılıkla sağlamıştır.
Şiir: Onar Mısra, Kahramanlar Öykü: Sevi Çıkmazı Roman: Âdem ile Havva, Bir Kadın Söylüyor Tiyatro: Köyün Namusu, Mete, İnkılâp Çocukları, Beş Devir
Muammer Lütfi Bahşi (1903 – 1947) İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandıktan sonra heceye yönelmiş, sonra serbest nazımda karar kılmıştır. Şiirlerinde genellikle milli konuları işlemiştir. Yedi Meşale Topluluğu’nun en az tanınan şairidir.
1928’de Meşale dergisinin kapanması üzerine topluluk da dağılmış; Yedi Meşaleciler 1933’te Varlık Dergisi’nde tekrar birleştirmişlerdir. Ancak diğer üyelerin dünyalarının uzağında kalan Muammer Lütfi onlar arasında yer almamıştır.
Yedi Meşalede çıkan şiirlerinden başka, şiirlerine dönemin tanınmış dergilerinde rastlanmamış ve şiirlerini kitaplaştırmamıştır. Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu.
Kenan Hulusi Koray (1906 – 1944) Edebiyat dünyasına adım atması öğrencilik yıllarına denk düşer. “Servet-i Fünun” dergisinde yayınlanan ilk hikâyelerinin ardından, aynı dergiye yazan diğer altı arkadaşı ile birlikte, edebiyatımızda “Yedi Meşaleciler” diye anılan topluluğu oluşturdular. Yaşadığı sürede beş hikâye kitabı yayınlamış, “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir.
Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. “Hikâyeleriyle önem kazanan sanatçı, küçük hikâye tarzını benimsemiştir. İlkin ahenkli, şiirsel öyküler yazmış; daha sonra gerçekçi öyküye yönelmiştir. Halkı, işçiyi, köylüyü konu edinmiştir. Psikolojik konularda da öykü yazmıştır. İçlerindeki tek hikâye yazarıdır.
Cumhuriyet Döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir Cumhuriyet Döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. “Bahar Hikâyeleri” adlı eserindeki bazı öykülerinde “korku” ve “esrar” temasını işlemiştir. Öykü: Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi, Son Öpüş (uzun hikâye) Roman: Osmanoflar
Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir
Özellikleri Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü dönemde ortaya çıkmış, dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenmiştir. Milliyetçi bir yapısının olması nedeniyle Türk diline büyük önem verilmiştir. Yabancı dillerin dil kuralları terk edilmiştir.
Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğunda Türkçe karşılıkları kullanılmıştır. Hece vezni kullanılmıştır. Millî konulara yer verilmiştir, millî hisler ön plândadır. Sözcükler ilk anlamlarıyla kullanılır. Şiirlerde halk arasından seçilmiş sıradan insanlar vardır. Şairler şiirlerini, Kültür Haftası, Hisar, Çınaraltı gibi dergilerde yayımlamışlardır.
Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şairler Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967) Arif Nihat Asya (1904-1975) Kemalettin Kamu (1901-1948) Ömer Bedrettin Uşaklı (1904-1946) Orhan Şaik Gökyay (1902-1994) Zeki Ömer Defne (1903-1992) Behçet Kemal Çağlar (1908-1969) Hüseyin Nihal Atsız (1905-1975) Necmettin Halil Onan (1902-1968) Şükufe Nihal Başar (1896-1973)
AHMET KUTSİ TECER (1901-1967) “Neredesin?” şiiriyle tanınmış ve sevilmiştir. Şair ve oyun yazarıdır. Halk şiiri geleneğine bağlı bir şairidir; Âşık Veysel’i edebiyat dünyamıza o tanıtmıştır. Eserleri: Şiir: Şiirler Oyunları: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı.
ARİF NİHAT ASYA (1904-1975) “Bayrak Şairi” olarak bilinir. Hece ve aruzu kullandığı şiirlerin yanı sıra serbest şiirler de yazmıştır. Dini ve millî duyguları, kahramanlıkları sade bir dille şiirleştirmiştir. Rubai türünün son ustalarındandır. Eserleri: Şiir: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kıbrıs Rubaileri, Köprü. Mensur Şiir: Yastığımın Rüyası, Ayetler. Düzyazı: Kanatlar ve Gagalar, Terazi Kendini Tartmaz.
KEMALETTİN KAMU (1901-1948) Vatan sevgisini, aşk, gurbet ve doğa sevgisini işlediği şiirleriyle tanınır. “Bingöl Çobanları” adlı pastoral şiiri oldukça ünlüdür. Eserleri: Şiir: Gurbet, Bingöl Çobanları
ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI (1904-1946) Hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Anadolu’yu, tarihi, deniz güzelliklerini işlemiştir. Eserleri: Şiir: Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri
ORHAN ŞAİK GÖKYAY (1902-1994) Önceleri âşık tarzına uygun, çoğunlukla ulusal konuları işleyen lirik şiirler yazdı. 1940’lardan sonra edebiyat tarihi, folklor ve halk edebiyatı araştırmalarına yöneldi. Eserleri: Şiir: Bu Vatan Kimin? Düzyazı: Dedem Korkut’un Kitabı, Kâtip Çelebi’den Seçmeler, Destursuz Bağa Girenler
ZEKİ ÖMER DEFNE (1903-1992) Halk Edebiyatı geleneklerine bağlı ve hece ölçüsünde çağdaş şiirler yazdı. Anadolu’yu şiirlerinin ana teması olarak aldı. Yurt güzellemeleriyle tanındı. Eserleri: Şiir: Denizden Çalınmış Ülke, Sessiz Nehir, Kardelenler
BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR (1908-1969) Halk şiiri biçim özellikleriyle şiirler yazmıştır. Atatürk’e ve cumhuriyete olan sevgisini anlatmıştır. “Ankaralı Âşık Ömer” takma adıyla şiirler de yazmıştır. Eserleri: Şiir: Erciyes’ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp Çarpıyor, Benden İçeri
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ (1905-1975) Şiir, roman ve araştırma alanlarında eser vermişlerdir. Türkçülük akımının önemli temsilcilerindedir. Türkçülük akımını destekleyen Atsız Mecmua, Orhun, Orkun, Ötüken gibi dergiler çıkarmış. Düşüncelerini bu dergilerde ortaya koymuştur. Tarihi romanlar yazmıştır.
Romanlarında efsane mitos, destan geleneğinden yararlanmıştır Romanlarında efsane mitos, destan geleneğinden yararlanmıştır. Göktürk dönemini yalın bir dille anlatmıştır. Eserleri: Roman: Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Ruh Adam, Deli Kurt, Dalkavuklar Gecesi
NECMETTİN HALİL ONAN (1902-1968) Şiire aruz ölçüsü ile başlamıştır. Bireysel veya milli duygularla örülü hece şiirleriyle tanındı. Milli Edebiyat hareketinin geliştiği sırada yetişen şair, şiirlerinde bireysel duygulanışlarıyla, ulusal duyguları birlikte işlemiştir. “Bir Yolcuya” şiiri hamaset edebiyatının en güzel örneklerindendir.
Eserleri: Şiir: Çakıl Taşları, Bir Yudum Daha Roman: İşleyen Yara, Kolejli Nereye Araştırma: İzahlı Divan Şiiri Antolojisi
ŞÜKUFE NİHAL BAŞAR (1896-1973) İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı. Sonra Milli Edebiyat akımını benimseyerek hece ölçüsüne döndü. Şiirlerinde romantik duyguları, hikâye ve romanlarında ise toplum sorunlarını, kadın problemlerini işledi.
Eserleri: Şiir: Yıldızlar ve Gölgeler, Hazan Rüzgârları, Gayya, Su, Şile Yolları, Sabah Kuşları, Yerden Göğe Hikâye: Tevekkülün Cezası Roman: Renksiz Istırap, Yakut Kayalar, Çöl Güneşi, Yalnız Dönüyorum, Domaniç Dağlarının Yolcusu, Çölde Sabah Oluyor Gezi: Finlandiya