Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Siyasal Sistemler
Siyasal Sistemler Belirli bir siyasal toplumda, yönetenlerle yönetilenlerin genel ayrılış biçimine geniş anlamda “siyasal sistem”/”siyasi rejim” denir. Siyasal sistemler, - İktidarın niteliğini, - Örgütlenişini, - El değiştiriş biçimini ve - Meşruiyetini belirleyen siyasi kurumlar üzerine inşa edilmişlerdir.
Siyasal Sistemler Bazı Tanımlar - Sistem: Değişik parçaların bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı bütün. Burada rastgele bir araya gelme yoktur. - Siyasal Kurum (Yapı): Politika üreten, devletle ilgili ya da devletle ilgilenen kurumlardır. Kamusal boyutu olan kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu yapıdır. Bu TBMM olabileceği gibi, ortak bir görüş için eylem yapan herhangi bir topluluk da olabilir.
Siyasal Sistemler Bazı Tanımlar - Kamusal Alan: Modern toplum kuramlarında, toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak “toplumsal etkinlik alanı”na işaret etmek için kullanılan kavram. Alman felsefeci, sosyolog ve siyaset bilimci Jürgen Habermas’ "Kamusallığın Yapısal Dönüşümü, 1962" kitabında ‘kamusal alan’ı, basitçe; “toplumsal yaşamımız içinde, kamuoyuna benzer bir şeyin oluşturulabildiği bir alan” olarak ifade eder.
Siyasal Sistemler Bazı Tanımlar - Kamusal Alan: * Herkesi ilgilendiren, kamusal tercihlerin yapıldığı alandır. * Bir “meydan” da, “kalabalık” da kamusal alandır. * Evde politika yaptığın anda orası da kamusal alandır.
Siyasal Sistemler Bazı Tanımlar Politika: Bir kamusal seçeneği, diğerlerine göre seçme işlemi politikadır. Politika = Siyasettir. Politik Grup: Tercihlerin yapılmasına katkıda bulunan gruptur. Sonuç olarak, bu tanımlardan yola çıkarak, bütün kamusal yapıların, yani siyasi kurumların, yani devletin işleyişine doğrudan etki eden kurumların bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı bütüne “siyasal sistem” denir.
Siyasal Sistemler - Anayasaya hayat veren siyasettir. - Ünlü bir düşünür, “anayasanın”, siyasetin kan, kas ve yaşam nefesi ile donattığı bir sistem olduğunu ileri sürmüştür. Duverger, - “Anayasa hukukunu çok iyi bilen, ancak siyasi partileri hiç bilmeyen biri yanlış bilgilidir. - Buna karşın, siyasi partileri çok iyi bilen, ancak anayasa hukukunu hiç bilmeyen bir kişi eksik ama doğru bilgilidir.” demiştir.
Siyasal Sistemler Ör: Milletvekilleri, üye tam sayısının salt çoğunluğunu yakalarlarsa hükümeti düşüre-bilirler. Bu bir anayasal kuraldır. Ancak, hükümeti kuran partinin milletvekillerinin bir araya gelerek hükümeti düşürmeleri parti disiplinine aykırıdır. Siz anayasayı ezbere bilseniz bile siyasal partileri bilmiyorsanız yanlış bilgiye sahipsiniz demektir. Sokaktaki herhangi biri, siyasal partilerin bir parti disiplini olduğunu ve kendi partisinden çıkmış bir hükümeti düşürmeyeceğini bilir. Buradaki kişi de eksik ama doğru bilgiye sahiptir.
Siyasal Sistemler Bu tanımlar sadece günümüzü ilgilendirmez. M.Ö. 300’lü yıllarda Aristo bile bu kavramları kullanarak tanımlamalar yapmıştır. Bu kavramların M.S. 3000’lerde de kullanılacağı kesindir. Bütünüyle birbirine benzeyen siyasi sistem yoktur. Bundan dolayı dünyada ne kadar devlet varsa o kadar sistem vardır. Ancak kolaylık olsun diye ortak özelliklerden yola çıkarak bazı sınıflandırmalar yapabiliriz:
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı Eski Yunan düşünürü Aristo’nun siyasal sistem ayırımı, günümüzde de geçerliliğini sürdürmekte-dir. Bununla birlikte, Aristo bu ayırımı yaparken site devletleri vardı ve bu devletler en fazla 1000 kişiden oluşmaktaydı. Bu ayırım M.Ö. 300-400’lere dayanır.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı Aristo siyasal sistemi sınıflandırırken iki ölçüt kullanır: 1) Yönetimi, üstün buyurma gücünü elinde bulunduranların sayısı, 2) Sistem iyi mi işliyor, kötü mü işliyor.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı 1. a) Yönetim, üstün buyurma gücü; - Tek bir kişinin elinde ve toplum; * bu yönetimden hoşnutsa (sistem iyi işliyorsa) sistemin adı “monarşi”dir. * bu yönetimden hoşnut değilse, toplum baskı altında ve zoraki memnuniyet varsa sistemin adı “istibdat, diktatörlük, tirani”dir.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı 1. b) Yönetim, üstün buyurma gücü; - Küçük bir grubun (seçkinlerin) elinde ve toplum; * iyi yönetiliyorsa, toplum memnunsa bu siyasal sistemin adı “aristokrasi” dir. * kötü yönetiliyorsa, toplum memnun değilse sistemin adı “oligarşi”dir.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı 1. c) Yönetim, üstün buyurma gücü; - Doğrudan doğruya halkın elinde ve yönetim; * iyi ise bu siyasal sisteme “cumhuriyet” adı verilir. * kötü ise bu sisteme “demokrasi” adı verilir.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı 1. c) Yönetim, üstün buyurma gücü; Aristo’nun düşüncesinde demokrasi kötü yönetim biçimidir. Aristo çoğunluğun demokrasisine kötü yönetim diyor. Çünkü; örneğin, 510 kişi bir tebeşire beyaz, 490 kişi ise siyah derse, sonuç; tebeşir beyazdır. Diğer 490 kişinin düşüncesi bir şeye yaramaz. Tabii, o dönemdeki halktan kasıt vatandaş olabilme ayrıcalığına sahip kişiler anlaşılmalıdır.
Aristo’nun Siyasal Sistem Ayırımı İktidar İşleyiş Yönetimin Adı Tek Kişi İyi Monarşi Kötü İstibdat, Diktatörlük, Tirani Küçük Bir Grup Aristokrasi Oligarşi Halk Cumhuriyet Demokrasi
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı Bir diğer siyasal sistem ayırımını, ünlü Alman sosyolog Max Weber yapmıştır. Max Weber (1864-1920); - Toplumda bir yöneten - yönetilen ayırımı olduğuna dikkat çekmiş ve - Yönetilenlerin sayısının fazla olmasına rağmen neden yönetenlerin buyruklarına itaat ettiklerini araştırmıştır. Cevap olarak da, bu itaatin isteyerek yapıldığı, çünkü otoriteyi meşru gördükleri sonucuna varmıştır.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı Weber, otoritenin meşruluğunu 3 ayrı nedene dayandırmıştır. Bunlar; - Geleneksel Meşruluk, - Karizmatik Meşruluk, - Rasyonel - Hukuki Meşruluktur.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı Weber daha sonra da “siyasal sistemi” bu ayrıma göre tasnif etmiştir: 1. Geleneksel Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem, 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem, 3. Rasyonel - Hukuki Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 1. Geleneksel Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem: Bunun kökleri, atalardan kalma geçmişin derinliklerindedir ve iktidarı kullananlar geleneksel kurallara göre belirlenir. Meşruluk, alışkanlıkların gücüne ve insanlar arasında uygulana gelişine dayanır. İktidarı kullanan kişiye, kişisel saygınlığından ötürü değil, yerine getirdiği işlevden ötürü saygı gösterilir. Monarşiler, Feodal Beylikler böyledir. İngiltere’de Kraliçe böyledir.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Karizma Yunanca “tanrı vergisi” anlamına geliyor; iktidarın meşruluğu kişinin “üstün nitelikleri”ne dayanmaktadır. İktidarı kullanan kişinin sahip olduğu “saygınlık” ve “çekicilik” iktidarın kaynağı haline gelir.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Karizma, başlangıçta sadece dinsel bir “seçkinlik” anlamı taşıyordu. Fakat zamanla bu anlamdan tamamen ayrıldı. Yani Tanrı huzurunda önemli kişi anlamından toplum huzurunda önemli kişi anlamını almıştır.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Weber’e göre, bu karizma özü itibariyle geçici olup, geleneksel ya da kurumsallaşmış hukuki iktidara yol açabilir. Ör: Bonapart’ın kişisel karizmasıyla oluşan iktidarı bir hanedan ve gelenek oluşturmuş, daha sonra III. Napolyon’a geleneksel meşruluk kazandırmıştır.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Öte yandan, “karizma” aklileşerek, iktidarın devri ve kullanılmasıyla ilgili, kişisel olmayan kurallar ve usuller yaratarak, rasyonel-hukuki meşruluk sağlayabilir. Ör: General De Goulle, Fransa’da 1962 yılında anayasa değişikliği yaparak devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçimini benimsetmiştir. Yani kişisel olmayan «akli usulle» kendisinden sonra geleceklerin belirlenmesini sağlamıştır.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Karizmatik Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Türkiye için Atatürk bir karizmatik liderdir. Karizmatik meşruluğun olumsuz sonuçları da olabilir. Bir toplumda karizmadan kaynaklı otorite kurulmuş ve lider ölmüşse bu düzen sarsılabilir. Ör: Yugoslavya’da Tito’nun ölümü.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı 3. Rasyonel (Hukuki) Meşruluğun Baskın Görüldüğü Siyasal Sistem Bu iktidar kaynağını hukuk düzeninden alır, Yetkilerin kaynağı anayasa ve hukuk kurallarıdır. İktidara itaat, yapılan işlem ve eylemlerin kanuna uygun olması, ya da kanunilik karinesi taşımasıdır. Yönetilenlerin itaati, yönetenlerin kişiliklerine değil makamlarınadır. Geleneksel iktidardan farklı olarak, hukuki iktidarda kamu ve özel hayat birbirinden ayrılmıştır.
Max Weber’in Siyasal Sistem Ayırımı Sonuç olarak; Uygulamada iktidarın meşruluğunun kaynağı bu üç kaynaktan sadece birinden doğmayabilir. Yani geleneksel, karizmatik ve hukuki iktidar unsurları hepsi bir arada bulunabilir. Rasyonel hukuki meşrulukta bir hukuk kuralı vardır, ama bu hukuk kuralı aklın süzgecinden geçerek gelmiştir. Ör: Kırmızı ışıkta geçmek yasaktır.
Duverger’in Siyasal Sistem Ayırımı Ünlü Fransız hukukçusu Maurice Duverger (1917-), siyasal sistemi ayırırken ölçüt olarak “iktidarın ele geçiriliş şeklini” esas alır: Yönetim; - Seçimle mi, - Seçim dışımı belirlenmiştir, ona bakar.
Duverger’in Siyasal Sistem Ayırımı Yönetimin İktidara Gelişi Sistemin Adı Değerlendirme Seçimle Demokrasi Sistemin sadece seçimle belirlenen bir tanımının olması tartışma yaratır. Kan Bağı Seçim Dışı Halef Seç. Yolla Kur’a Zorla a) İhtilal b) Darbe Otokrasi Krallık, Padişahlık Bir grubun yönetime karşı çıkarak, halk desteği ile yönetime el koyup kapsamlı değişiklik yapması. Ör: Çarlık Rusya’nın yıkılıp SSCB’nin kurulması Demokratik olmayan yollar-dan (genellikle ordu gücü) devlet yönetimin ele geçirilmesi ve sert uygula-malar içine girilmesi. Hem Seçim hem seçim dışı yolla Karma Sistem Demokrasi ve Otokrasinin karışımı bir ayırım yapmıştır. Ör: İngiltere’de Avam Kamarası seçimle işbaşına gelir. Ama Lordlar Kamarasını kraliçe seçiyor.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Ünlü Alman siyaset Bilimcisi Juan José Linz hiçbir devlet sitemini dışarıda bırakmayan bir ayırım yapmıştır. Bu ayırımda iki kilit sözcük bulunmaktadır: - Siyasal çoğulculuk ve - Siyasal katılma
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Çoğulculuk Siyasal çoğulculuk dendiğinde, - Politika üretiminin serbestçe yapılabilmesi, - Başka insanların beğenisine serbestçe sunabil-mesi ve - Herhangi bir sınırlama ile karşı karşıya kalınma-ması akla gelmektedir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Çoğulculuk Siyasal çoğulculuk, kamu politikalarının serbestçe üretilmesi ve serbestçe kişilere sunulmasıdır. İsteyen seçer, isteyen seçmez. Kişiler özgürce bunları yapabiliyorsa ve seçimlerinden dolayı herhangi bir baskı görmü-yorsa, siyasal çoğulculuk vardır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Çoğulculuk Siyasal çoğulculuğun en önemli unsuru siyasal partilerdir. Çoğulcu yapı içinde birden çok siyasi parti olması gerekir. Siyasi partiler dışındaki sivil toplum örgütleri de önemlidir. Sivil toplum örgütlerinin var olmasına izin verilmezse, çoğulcu bir yapı yoktur.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Katılma Ünlü siyaset bilimcisi Robert Dahl’ın çok kabul görmüş bir tanımı ve kademelendirmesi vardır. Ona göre, siyasal katılma, siyasal sistem ile o sistem içinde yaşayan bir birey arasındaki ilişkidir. R. Dahl bu ilişkinin düzeyini 4 kademede ortaya koymaktadır: 1) İlgilenme, 2) Önemseme, 3) Bilgilenme, 4) Eylem
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Katılma 1) İlgilenme: Otobüste giderken bir başkasının gazetesine eğilip, oradaki bir haberi okumaya çalışmamız bir ilgilenmedir. 2) Önemseme: Otobüste başkasının gazetesinde okumaya çalıştığınız haberi merak edip, inince gazete alıp okumamız önemsemedir. 3) Bilgilenme: Irak sorunu hakkında yazılan kitapları alıp okumak ve bu alandaki izlenen politikaların ne olduğunu öğrenmek bilgilenmedir. 4) Eylem: Bir kamusal boyutta davranış sergilemektir. Ör: Siyasi parti kurmak, oy kullanmak, duvara yazı yazmak.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Siyasal Katılma Belirtilen basamakların hiyerarşik bir yapısı yoktur. Biri olmadan diğeri olabilir. Örneğin, totaliter sistemde resmi görüş dışında başka görüşe yönelik bilgilenme yasaktır. Bu nedenle, ilk üç basamağa hiç başvurmadan doğrudan eylem basamağına geçilebilir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı John Linz bu ölçütlere göre siyasal sistem ayırımını şöyle yapmıştır: 1) Siyasal çoğulculuk ve siyasal katılımın ikisi de yoksa, sistem, “geleneksel sistem”dir. 2) Siyasal çoğulculuk hiç yok, siyasal katılma tek resmi görüş doğrultusunda yoğun bir biçimde varsa, sistem, “totaliter sistem”dir. 3) Siyasal çoğulculuk sınırlı bir biçimde var, siyasal katılma yok ve olmamasına özendiriliyorsa, sistem, “otoriter sistem =depolitizasyon”dur. 4) Hem yaygın olarak siyasal çoğulculuk var, hem de etkin bir biçimde siyasal katılma var ise, sistem, “demokratik sistem”dir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Geleneksel Sistem Totaliter Sistem Otoriter Sistem Demokratik Sistem Siyasal Çoğulculuk - - - + +++ Siyasal Katılma -
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 1. Geleneksel Sistem Geleneksel sistem esasen bir varsayımdır; somut örnek verilmemektedir. Çünkü, siyasal katılmanın bütün aşamalarının tamamen yasaklanması mümkün olmaz. En azından ilgilenme ve önemsemeyi denetim altına alamazsınız. Eğer böyle olsaydı o zaman geleneksel sistem var denebilirdi. Dolayısıyla geleneksel sistem “fiktif” bir modeldir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Totaliter Sistem Bu sistemde herkesi kapsayan bir katılım vardır. Ama bu tek bir görüş doğrultusundadır. Herkes resmi görüş ile bağdaşmak zorundadır. Bunun dışındaki en ufak farklı görüş bozguncu olarak nitelenir. Bu tür insanlar en ağır cezaları alıyorsa burada totaliter sistem var demektir. Totaliter sistemler konusunda önde gelen kişilerden birisi Brezinsky’dir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Totaliter Sistem Brezinsky totaliter sistemde mutlaka bulunması gereken özellikleri şöyle sıralıyor: a) Resmi Bir İdeoloji Hayatın her evresini düzenleyen, düşüncenin her katmanının kapsayan bir hedeftir. Linz sistemin ideoloji çerçevesinde gerçekleş-tiğine dair üç örnek verir: Nazizm, Faşizm, Marksizm. b) Tek Parti Resmi ideoloji etrafında örgütlenmiş, onu kitlelere yayan tek bir parti olmalıdır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Totaliter Sistem Brezinsky totaliter sistemde mutlaka bulunması gereken özellikleri şöyle sıralıyor: c) Kitle İletişim Araçlarında Tekelleşme Tek bir ideoloji olduğuna göre, yapılanların halka ne kadar mükemmel olduğunu anlatacak tek televizyon, tek gazete, tek radyo olması gerekir. ç) Gizli Haber Alma Sistemden uzaklaşmaya neden olacak düşünceleri yayabilecekleri önlemek üzere her yere sızmış gizli polis vardır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Totaliter Sistem Brezinsky totaliter sistemde mutlaka bulunması gereken özellikleri şöyle sıralıyor: d) Üretim sektöründe Tekelleşme veya Merkezden Yürütme Yapılacak üretimi merkezi yönetimin şekillendirmesi için bu gereklidir. Nazi Almanyası’nda üretilecek arabanın şekline bile Hitler karar vermiştir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı 2. Totaliter Sistem A. Nazizm B. Faşizm D. Marksizm
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Nazizm Nazizm, Almanya'da Hitler tarafından kurulan ve temelde üstün ırk ve üstün lider fikirlerine dayanan ideoloji ve yönetim sistemidir. Temel felsefesi ırkçı, aşırı sağcı düşünüş ve anti-semitizm üzerine kuruludur. Ari (Cermen) ırkının diğer milletlere göre üstün ve mükemmel olduğunu savunur.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Nazizm Nazizmin temel özellikleri şunlardır: a) Önderlik: Önder Hitler’dir. b) Irkçılık: Saf Alman Irkı c) Devlet Anlayışı: Nasyonal Sosyalist Devlet manevi kültüre dayanır. ç) Savaşın Yüceltilmesi: d) Komünizm Düşmanlığı : e) Ekonomik Yaklaşım: Güdümlü ekonomi zorunluluktur.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Faşizm Faşizm, İtalyan filozof Giovanni Gentile'nin 1920'li yıllarda ardı ardına yayımladığı kitaplarla ilkeleri belirlenmiş bir siyasi doktrindir. Gentile'den yoğun olarak etkilenen ve faşizmi bir dünya görüşü olarak benimseyen İtalyan lider Benito Mussolini'nin 1922’de İtalya’da iktidarı ele geçirmesinin ardından, Mussolini iktidarı döneminde, İtalya'da resmi ideoloji olarak yürütülmüştür. 1924 seçimlerinden sonra muhaliflerini de sindiren Mussolini, 1926 yılında diktatörlüğünü kurmuştur.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Faşizm İtalya’da faşist rejim, İkinci Dünya Savaşı ile sona ermiş ve 1948 Anayasası da, faşist parti kurulmasını yasak etmiştir. Faşizm, nazizmdeki alman ırkını çıkartılıp yerine “devlet”in konulmuş halidir. Her şey devlet içindir. Devlet bir araç değil, amaçtır. Faşist rejimlerde devlet her konuyu derinlemesine düzenliyor. Devlet toplumu ideoloji yönünde yönlendirebilmek için bütün haberleşme ve baskı araçlarını kullanıyor.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm Marksizmin temelleri çok eskilere dayanmakla birlikte, sistematik bir yapıya kavuşması Marks ve Hegel tarafından gerçekleştirilmiştir. Yine Marksizmin uygulaması da Lenin tarafından başarılmıştır. Marksizme göre devlet her zaman, her yerde, bir sınıfın öbür sınıfları baskı altında tutmak amacına yönelik, hakim sınıflarca kullanılan bir araçtır. Marksizme göre siyasi iktidar, hakim sınıfın, diğer sınıfları ezmesidir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm Genel seçimler hiçbir zaman sorunu çözmez sadece bir tuzak, bir aldatmacadır. Bu bakımdan, hakim sınıfın işçi sınıfı üzerindeki baskısını, sömürüsünü önlemek için devleti ortadan kaldırmak gerekmektedir. Devletin ortadan kalması da üç aşamada gerçekleşecektir.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm Liberalizme tepki olarak ortaya çıkan bu rejimin ilk aşamasında; - Kapitalizmin gelişmesi ile, tüm üretimi yapan işçi, kendi ürettiği mal üzerinde hiçbir söz hakkına sahip olmadığından, emek-sermaye çatışması doruğa ulaşacak, - Çelişkiler büyüyecek ve düzen bir patlamayla yıkılacak ve - İşçi sınıfı iktidara gelerek “işçi sınıfı diktatörlüğü”nü kuracaktır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm İkinci aşamada; - Toplumsal düzenin işçi sınıfının elinde olacağı “sosyalist topluma” geçilecektir. - Bu aşamada sömürmeyi gaye edinen tüm sınıflar, özellikle de burjuva sınıfı ortadan kalkacak, - Herkes, “üretime yeteneği ölçüde katılıp, katkısı ölçüsünde pay alacak”tır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm Üçüncü ve son aşamada ise; - Üretim ilişkilerinde çelişkiler ortadan kalkacak ve ileri üretim düzeyine ulaşılacaktır. - Bu aşamada, “herkesten yeteneğine göre alma, herkese ihtiyacına göre verme” ilkesi uygulanacaktır. - Artık toplumsal ayrıcalıkların da korunmasına gerek kalmayacak ve devletin ortadan kalktığı, herkesin dilediği kadar tükettiği, bolluğun var olduğu düzen kurularak, “komünist topluma” geçilmiş olacaktır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Marksizm Üçüncü ve son aşamada ise; Lenin’e göre bu üst aşamaya geçiş için “proleterya diktatörlüğü” zorunludur. Ona göre kapitalizm ancak devrimci yollarla yıkılacaktır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Otoriter Sistem Siyasal çoğulculuk ve siyasal katılma kavramlarının birlikte değerlendirilmesi aşamasında; sınırlı bir çoğulculuğa izin veren, siyasal katılmayı çoğu zaman yasaklayan, kimi zaman da insanlara olmaması için özendirilen bir sistemdir. Otoriter sistemde bir çoğulculuk var ama bu çoğulculuk sistemin hoş gördüğü, izin verdiği kadarıyla vardır.
Juan Linz’in Siyasal Sistem Ayırımı Otoriter Sistem Bu sisteme en tipik örnek Mısır’dır (Arap Baharından önceki). Mısır’da yıllardır ilk kez Cumhurbaşkanının yanında başka adayların da seçime katılmasına izin verildi. Adaylar ve siyasi partiler izin alarak seçime girerler. Bu sistemde çoğu zaman bir devlet başkanı ölünce yerine geçecek kişiyi açıkça olmasa bile bir şekilde halef gösterme ile belirler. Ör: Suriye. Kaddafi dönemi Libya’sı, Saddam dönemi Irak’ı da otoriter rejime bir diğer örnektir.
Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi