SİYASAL İDEOLOJİLER 3. HAFTA LİBERALİZM
Öğrenme Hedefleri Liberalizm kavramının doğasını anlayabilmek Liberalizm kavramının tarihsel gelişimini takip edebilmek Liberalizmin yeni gelişmeler karşısında aldığı biçimler üzerine düşünebilmek
İçindekiler Liberal Teriminin Anlamı Liberal Düşüncenin Kökleri Liberalizmin Doğası
Liberalizm Nedir? Liberalizm, ideolojilerin en karmaşığı ve anlaşılması en güç olanıdır. Çoğu akademik inceleme (aslında liberal akademik zihin nosyonu) bireycilik, hoşgörü, ilerleme varsayımlarında temellenir. Çağdaş politik teorinin büyük bir kısmı, özellikle de John Rawls, Robert Nozick, Michael Walzer ve Friedrich Hayek gibi önemli şahsiyetler yazılarında liberal temaları ele alırlar.
Liberal Teriminin Anlamı Orta Çağ’dan itibaren, liberal kavramı iki şeyi imâ etmiştir: ilki, genel ya da yaygın eğitim; ikincisi, centilmen ve özgür adamın (liber) eğitimi. Liberal eğitimin, belli bir zihin eğilimi veya alışkanlığı geliştireceği söylenmektedir.
Liberal Teriminin Anlamı Yine de, terim yüceltici ya da küçültücü anlamlara gelebilmektedir. Yüceltici anlam, erdem sayılan açık fikirliliği, hoşgörüyü ya da yüce gönüllülüğü (sonuncusunu, liberallik [liberality] kavramı daha iyi verir) imâ eder. On altıncı yüzyıldan sonra, terimin yüz kızartıcı bir anlamı, liberalin denetimsiz davranışı imâ eden bir başka anlamı daha kullanıma girmiştir.
Liberal Teriminin Anlamı Üçüncü bir anlam, liberal kavramını bazı ahlâkî değerlerle aynileştirir. Diğer bir deyişle, liberal kavramından asırlar önce gelen bir değerler dizisi (hoşgörü, ilerleme, özgürlük, bireycilik) vardır; fakat bunlar ancak on dokuzuncu yüzyıldan itibaren ‘liberal zihnin’ ayırıcı özelliği haline gelmiştir.
Liberal Teriminin Anlamı Liberal teriminin son anlamı, onun politik kullanım tarzında ikamet eder. Liberaller kelimesi, daha geleneksel kraliyetçi hiziplere muhalefet eden bir grubu betimlemek için kullanılırdı. Fransa’daki olayların etkisiyle liberaller, seküler bir anayasanın ve basın özgürlüğünün tesisinden yanaydılar.
Liberal Düşüncenin Kökleri Liberalizmin kökleriyle ilgili çok sayıda tartışma vardır. Bazı düşünürler, liberalizmi ulus-devletlerin tarihi kontekstinde açıklarlar. Alman, İtalyan, İspanyol, Fransız ve İngiliz liberalizmleri farklı politik ve sosyo-kültürel şartlar içinde gelişmiştir. Bu nedenle, liberalizmde her liberalizmi içine alan bir tutarlılık yoktur; yalnızca farklı ulusal gelenekler vardır.
Liberal Düşüncenin Kökleri Diğer bir yaklaşım, belirli liberal ideolojik geleneklerin karakteri üzerine odaklanır. Burada izlenen en bildik patika, kıta liberalizmi ile İngiliz liberalizmi arasında ayırım yapmaktır. İngiliz liberalizminin, çok daha eski olduğu ve karakteri itibariyle daha empirik olduğu düşünülür. Kıta liberalizmi ise, daha çok Fransız aydınlanmasıyla ve ‘soyut akıl’ın insanî meselelerde aşırı-etkin kullanımıyla ilişkilendirilir.
Liberal Düşüncenin Kökleri Liberalizmin köklerine ilişkin üçüncü yaklaşım, liberalizmi özel bir ekonomi modelinin gelişimi içine yerleştirir. Bir yazar bunu şöyle dile getirir: ‘Kapitalizm ayakta kaldığı sürece, liberalizm de alternatif biçimleriyle ayakta kalacaktır.’ Liberalizm, kapitalizmin ideolojisi olarak görülür. Bu münhasıran değilse de, liberalizmin Marksist ve daha genel sosyalist yorumunu ifade eden bir görüştür ve liberalizmin birçok yorumcusunda rastlanabilir.
Liberal Düşüncenin Kökleri Liberalizmin köklerini açıklama konusunda son yaklaşım, liberalizmi on dokuzuncu yüzyılda, Avrupa düşüncesindeki anayasacı geleneğin bir odağı olarak görmektir. Geçen yüzyılda, anayasacılık ile liberalizm hemen hemen bir tutulmuştur. Aslında, liberalizm doktrini ve anayasacılık doktrini sonradan sınırdaş olmuşlardır. Bununla birlikte, böyle bir özdeşleşmenin, tarihsel olarak nispeten yeni bir fenomen olduğunu belirtmek önemlidir. Şu iki gelişme olmaksızın anayasacı düşünce bir bakıma tek-boyutlu kalırdı: ilki, Aydınlanma ve onun Fransa, İngiltere ve İskoçya’da etkisi ve ikincisi, 1776’da ‘Bağımsızlık Bildirisi’yle son bulan Amerikan Devrimi ve 1789’da Fransız Devrimi.
Liberalizmin Doğası Farklı liberal düşünce ekolleri vardır. Liberalizmin iki temel ekolü, klasik liberalizm ile sosyal ya da neo-liberalizmdir. Klasik liberalizm, apaçık biçimde bireycilik doktrinine bağlıydı. Bireycilik, ‘birey insan’ın değerini yücelten politik ve ahlâkî bir doktrin olarak tanımlanabilir. İkinci olarak, bu tür liberalizmin, özgürlüğü ve her bireyin eşit özgür olma hakkını destekleyeceği vaat ediliyordu. Geleneksel olarak bu özgürlük, negatif tarzda, yani, keyfi baskıdan kurtulma olarak yorumlanmıştı. Özgürlüğün en çok talep edildiği alanlardan biri ekonomi alanıydı. İnsanların tatminine ve çıkarlarını gerçekleştirmelerine en elverişli ekonomi serbest ekonomiydi.
Liberalizmin Doğası 1880’lerin sonundan itibaren, liberalizmin yönünü değiştirdiği kabul edilir. Formel olarak, yeni liberalizm bir ‘sosyal bireycilik’e bağlıydı. Yoksulluk, işsizlik ve hastalık yalnızca tek tek bireylerle ilgili değil, aynı zamanda müşterek ya da sosyal meselelerle de ilgiliydi ve bu konuları ele almak bireylerin kapasitelerini aşıyordu. Bu yeni liberalizm, 1880’lerden 1914’e kadar T.H. Green, L.T. Hobhouse ve J.A. Hobson gibi şahsiyetlerle özdeşleştirilir. 1930’lar ile 1970’ler arasında egemen olan sosyal demokrat fikirlere benzemektedir.