ÇEVİRİDE NORMLAR SÖYLEM – SÖYLEM ANALİZİ ÇEVİRİBİLİM ‘13
ÇEVİRİDE NORMLAR Çeviriyi erek kültürdeki bağlamı içerisinde dikkate alan çağdaş çeviri kuramları arasında çeviriyi bir eylem olarak değerlendiren Skopos kuramı, çoğuldizge kuramı ve betimleyici çeviribilim çalışmaları yer almaktadır. Bu çalışmanın kuramsal çerçevesini ise Toury’nin betimleyici çeviribilim çalışmaları oluşturmaktadır. İsrailli çeviribilimci Gideon Toury, erek odaklı kuramı geliştirmiş ve çevirinin erek dizge içinde gerçeklik kazanabileceğini belirtmiştir. Toury’nin öne çıkarttığı iki önemli kavram: “yeterlilik” ve “kabul edilebilirlik” kavramlarıdır. Çeviri kaynak metnin normlarına yakınsa “yeterli çeviri” olarak, hedef metnin normlarına yakınsa “kabul edilebilir” çeviri olarak kabul edilmektedir.
NORMLAR Çeviri eşdeğerliği mutlak bir kavram olmayıp, değişiklik gösteren, tarihsel bir kavramdır. Erek metin ve kaynak metin arasında saptanan ilişkiler içinde hangilerinin eşdeğerlik ilişkisi olduğunu belirleyecek etmenler ise çeviri normları bağlamında ele alınabilir. Norm, bir toplumun ya da topluluğa uygun düşen davranışı gösteren model ve ölçütler olarak tanımlanmaktadır. Çevirmenin süreç öncesi ve çeviri sürecinde aldığı öznel kararlardır. Çevirmenin bu konuda sınırlanamaz hakları vardır. Her çevirmenin kendine özgü normları vardır. Çevirmen, bu normlarla topluma hizmet eder ve bu normları topluma uygun olarak değiştirebilir. Bu bakımdan çevirmenin aslında toplumsal bir rolü vardır. Sosyo-kültürel sınırlamaların üstesinden gelmek için çevirmen normları kullanır. Sonuç olarak da farklı stratejilerle yani, farklı normlarla farklı erek metinler ortaya çıkar
Mutlak Normlar: Bu normlar toplumsaldır ve bir kültürdeki genel olarak tüm çevirmenler tarafından kullanılır. (Ör: Dilbilgisi Kuralları) Kişiye Özgü Normlar: Bu normlar özneldir. Çevirmenin isteği doğrultusunda kullanılırlar.
SÜREÇ ÖNCESİ ÇEVİRİ NORMLARI Çevirmenin çeviri işlemine başlamadan önce karar vermesi gereken normlardır. Bu normlar iki unsurla ilgilidir. Çeviri Politikası: Hangi yazarın, hangi metninin çevrileceği konusunda çevirmenin almış olduğu kararları kapsamaktadır. Toury’ye göre çeviri politikası, süreç öncesi çeviri normların belirlenmesinde etkilidir. Çevirinin Doğrudanlığı: “Çevirinin doğrudanlığı” kapsamında ise çevirinin hangi dilden gerçekleştiği önem taşımaktadır. Bunlar, çevirinin doğrudan özgün dilden mi yoksa ara dilden mi yapıldığına ilişkin normlardır. Ön sözler bağlamında çevirinin doğrudanlığı hakkında bilgi edinilebilir ve çevirmenin bu yöndeki tercihi belirlenebilir
Çeviri Süreci Normları Çeviri metinde dilin nasıl kullanılacağı konusunda alınan kararları kapsayan çeviri süreci normları (operational norms); “matriks normlar” (matricial norms) ve “metinsel-dilsel normlar” (textual-linguistic norms) olmak üzere sınıflandırılmaktadır Matriks Normlar: Matriks normlar bağlamında dipnotlar, biçimsel tercihler, cümle yapıları dikkate alınır. Bunlar metnin bütünlüğüne, eksikliğine, fazlalığına ve bölümlenmesine egemen olan normlardır. Metinsel Dilsel Normlar: Metinsel-Dilsel Normlar bağlamında diliçi kullanım, biçemsel tercihler, dilsel ve dilbilgisel kararlar, Venuti’nin yerlileştirme ve yabancılaştırma kavramlarının yanı sıra eşdeğerlik, uyarlama, yer değiştirme, öykünme gibi çeviri stratejileri dikkate alınır.
SÖYLEM – SÖYLEM ANALİZİ Söylem, analiz, konuşma ve metinler aracılığıyla oluşan, anlam ürünleri ile ilgilenen, geniş kapsamlı sosyal ve kültürel araştırmalar içinde kullanılan bir araştırma yöntemidir. Kuralları terminoloji ve konuşmalardan oluşan sistematik dilsel düzenleri betimlemek üzere kullanılan bir kavram olarak kategorize edilir. Söylem, bir iletinin tüm boyutlarını, sadece iletinin içeriğini değil, onu dile getireni (kim söylüyor), otoritesini(neye dayanarak), dinleyiciyi (kime söylüyor?) ve amacını (söyleyenler söyledikleri ile neyi aktarmak istiyor) kapsar.
SÖYLEM ANALİZİ’NİN GENEL ÖZELLİKLERİ Söylem analizi, araştırma alanı olarak çok farklı konulara yönelebilmektedir. Politik, dini, sanatsal, bilimsel söylemlerin yanı sıra dildeki çeşitli kavramlar ve dilbilimsel özellikler de söylem analizinin inceleme alanına girmektedir. Metinselliğin çok ötesinde, yalnızca metinlere değil, tüm sembollere, geleneklere, normlara, ifadelere, şekillere, jargonlara, disiplinlere odaklanarak çeşitli hiyerarşik güç ilişkilerini açığa çıkarmak arayışında olan, çok daha geniş kapsamlı bir akımdır. Metnin görünen yüzünden çok onun alt metninin ne olduğunu, esas olarak da o metnin yazarının niyetinin çözümlenme çabasıdır.
Söylem farklılıklar şebekesidir Söylem farklılıklar şebekesidir. Farklılıkları keşfeder ve bir söylem içinde dönüşen, değişime uğrayan, mübadele edilen bilgi yapılarını incelemeye alır (Sözen, 1999). Metinlerin veya dilin semantik ya da sentaktik yapısını inceler ve söylemlerin hem dilbilimsel hem de sosyo-kül Kurallıdır, kurallarla yönetilir ve içsel olarak yapılandırılmışlardır, türel boyutlarını ele alır. Söylemin vücut bulmasına neden olan: İmgeler, söz dizimi, tonlama, konular, tutarlılık, (ön)varsayımlar, metaforlar (eğretileme) ve uslamlama, ilk olarak akla gelen başlıca unsurlardır. Sözcük ve tümcelerin tonlama vurgusu, sayfa düzeni, genişliği ve yazı karakteri, renk, fotoğraflar veya film gibi görsel yapılar, söyleme can veren noktalardır. Bu noktalar, özellikle medyada oldukça kullanılmaktadır. Haberlerin aktarımı, ideoloji doğrultusunda hangi hususların üzerinde durulacağı, hangisinin es geçileceği ya da daha küçük bir ölçekle hedef kitleye sunulacağı, bu noktalardan yararlanılarak oluşturulur.
Anlambilimsel (Semantik): Anlambilimsellik söylemleri, sözcük ve cümlelerin dilbilimsel anlamlarıyla ilişkilendirmek suretiyle açıklamayı içermektedir. Anlambilim, metnin veya söylemin içinde ve dışında yer alan bütün anlam ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Anlambilimde bu inceleme yapılırken metin ile kullanıcısı arasındaki ilişkiler de göz önünde tutulmaktadır. Söz dizinsel (Sentaks): Söz dizinsellik, sözcükleri gerek cümle içinde gerekse ifadenin tamamında aldıkları yere göre anlamlandırmayı hedeflemektedir. Bir sözcüğün cümlenin başında veya sonunda yer alması veya bir cümlenin ifadenin ortasında veya sonunda bulunması o ifadenin anlamlandırılmasında farklılıklar ortaya çıkarmaktadır. Göstergebilim (Semiyoloji): Göstergebilim, söylemin analiz edilmesinde simgelerden yararlanmayı amaçlar. Göstergebilim bir metni ya da söylemi çözümlerken, kendi içersinde tutarlı, metnin anlam evrenine, yüzeysel ve derin düzeylerdeki yapısına açıklık getirmeye yönelik bir sistematik izlemekte, kullandığı çözümleme araçlarıyla belirlediklerini hep denetlemektedir (Baş ve Akturan, 2008).