Hazırlayan : Şeyma Özer SİYASET FELSEFESİ Hazırlayan : Şeyma Özer
A-) SİYASET FELSEFESİNİN KONUSU Siyaset hem siyaset biliminin hem de siyaset felsefesinin konusunu oluşturur; ancak bu iki bilgi dalının siyasete yaklaşımları farklıdır. Siyaset bilimi, devlet biçimlerini, siyasal olguları ve süreçleri ele alır betimler ve olanı olduğu gibi inceler. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Siyaset felsefesi, siyasal varlık alanının dayandığı varsayımlar hakkında bir soruşturmadır. Siyaset felsefesi ancak olması gerekene göre düşünüldüğünde ortaya çıkar. Bu noktada siyaset felsefesiyle ideolojiyi karıştırmamak gerekir. İdeoloji, olanı olması gerekene göre yorumlamak ister. İnsanlara ne yapması gerektiği konusunda öneriler sunar. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Her ideolojinin dayandığı bir değer sistemi ve buna bağlı bir eylem öğretisi bulunur. İdeolojiler inandırma etkinliği, siyaset felsefesi ise anlama kavrama girişimidir. Siyaset felsefesi, şu ya da bu değerin öbüründen üstün olduğunu söylemez. Siyaset felsefesinin görevi, olması gerekeni ideolojiler üstü bir zeminde aramaktır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer NOT: Her tarihsel çağın gerçekleştirmeyi amaçladığı ‘‘ideler’’ vardır. Örneğin Orta Çağın idesi insanlığı dinsel bir çatı altında, evrensel bir devlet idealinde birleştirmekti. Yeni Çağın ideleri ise ‘‘özgürlük’’ ve ‘‘eşitlik’’olmuştur. Siyaset felsefesinin yakın geçmişine baktığımızda hep bu idenin gerçekleştirilmeye çalışıldığını görürüz. Günümüz siyaset felsefesinin en önemli sorunu olan ‘‘demokrasi’’ bu idelerin gerçekleşme sürecinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer
1-) Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları Devlet: belli bir ülke üzerine yerleşmiş, zorlayıcı yetkiye sahip iktidarca yönetilen bir insan topluluğunun oluşturduğu siyasi kuruluştur. Toplum: bilinçli bireylerden ve özellikle aralarında örgütleşme bağları ve karşılıklı görevler bulunan kişilerden kurulu topuluğun adıdır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Sivil topluma göre: Toplum bireyleri, bir gücün uyruğu değil, yurttaştır. Yasalar, devletçe dayatılmayıp halkın beklentilerine uygun olarak, yurttaşların özgür iradeleri ile belirledikleri temsilciler tarafından yapılır. Bu, devletin özerkliğine bir sınır getirilmesi ya da topluma devlet karşısında daha fazla özerklik vermesi anlamına gelir. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Toplumdaki çeşitli çıkarları temsil eden siyasi partiler, dernekler, sendikalar gibi toplumsal örgütlenmelerin siyasi kararların verilmesinde etkili olabildiği sivil toplum, bireyi devlet karşısında korumanın gerçek güvencesidir. Böylece siyasi kararların oluşmasında, devletin egemen rolü azalmakta, devlet ile toplum arasındaki ayrışma dengelenmektedir. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Günümüzün demokratik toplumlarında, kişilerin, belirli toplumsal, iktisadi, siyasi amaçlar için örgütlenerek bir araya geldiklerini görüyoruz. Yani birey, devletle tek başına karşı karşıya kalmıyor, kendi çıkar ve istediklerini yine kendisi gibi düşünen insanlarla birlikte devlete kabul ettiriyor. Devlet de işlevlerini yerine getirirken, toplum içindeki grupları ve örgütlemelerini hesaba katmak zorunda kalıyor. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer NOT: Sivil toplumda devlet kurumları hukuk devleti idealine göre oluşmuştur. Yasa yapma, yargılama, yürütme tek elde toplandığında bunun adı despotizm dir. Oysa bir devletin temel görevi, bireyin haklarını güvenceye almaktır. Bir hukuk devletinde yaşama yetkisi halkın temsil ettiği parlemontoya, yürütme hükmünü aittir. Yargıda devletin güvencesi altında bağımsız yargı organına devrilir. Devletin işlevlerinin bu şekilde ayrılmasına güçler ayrılığı denir. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Birey; kendisini başkalarından ayıran, kendisine özgü ve bir kimliği olan tek insan demektir. Birey toplum içinde yaşama zorluğunun yanı sıra, temel hak ve özgürlükleri olan bir varlıktır. Bizler, hak ve özgürlüklerimizi öğrenip kullandıkça bireyleşebiliriz. Sorumluluk duygusuyla özgürlüğümü kullanan bireyin dokunulmazlığı vardır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer NOT: ‘‘Halk’’ sözcüğü hep başka bir sözcükte kullanılır ve onunla bir çift oluşturur. O da ‘‘ödev’’ ya da ‘‘yükümlülük’’ sözcüğüdür. Hak ile ödev arasında sıkı bir ilişki vardır. Hukuk düzenin bir kişiye tanıdığı hak, başka bir kişi için bir ödev doğurur. Örneğin alacaklıya alacağını isteme hakkını tanıyan hukuk kuralı, borçlu içinde bir hukuksal yükümlülük ya da ödev yaratır. Hak ve ödev kavramlarına başvurmadan hukuk ilişkilerinin gerçekleşmesi olanaksızdır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Meşruiyet, siyaset alanında eylemlerin, hukuk düzenine uygunluğuna denir. Gerek devletin gerek bireylerin yapıp etmeleri hukuk düzenince belirlenmiş hak ve ödevlere uygun olmalıdır. Hak çiğneyen, ödevi yerine getirmeyen eylem meşru bir eylem sayılmaz. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer NOT; Meşrutiyetin iki kaynağı egemenlik ya da toplumda geçerli olan yasalara dayalı olarak kullanılır ya da sosyal haklılığa(meşruluğa) dayanır. En büyük gücü elinde bulunduran devlet, bu gücü yasalara uygun kullandığı sürece meşru sayılır. Ancak, daha genel anlamıyla meşruiyet, iktidarın kendisini meydana getiren kaynağına uygun olmasını ifade eder. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Bürokrasi; bireyin hakkını korumak, yasalar önünde herkesin eşit olmasını sağlamak, yönlendirici yöntemlerle toplumda gerginliklerin, çatışmaların ortaya çıkmasını önlemek devletin görevidir. Ancak devletin bu işlevi görebilmesi için yönetim(hükümet) gerekmektedir. Hazırlayan : Şeyma Özer
2-) Siyaset Felsefesinin Temel Sorunları Siyaset felsefesi ‘devlet nedir’ ,’ iktidar nedir’, ‘egemenlik nedir’, ‘ toplum nedir ’ gibi soruları sormak ve bu soruları yanıtlamak zorundadır. Siyaset felsefesi bu soruları yanıtlamaya çalışırken bazı başka temel sorular ve sorunlar ortaya çıkar. ‘sivil toplum nedir?’, ‘iktidar kaynağını nereden alır?’, ‘meşrutiyetin ölçütü nedir?’, ‘egemenliğin kullanış biçimleri nelerdir?’, ‘bireyin temel hakları nelerdir?’, ‘bürokrasiden vazgeçilebilir mi?’ gibi sorular siyaset felsefesinin yanıtlaması gereken sorulardır. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer ‘İktidar kaynağı nedir?’ ile ‘Meşrutiyetin ölçütü nedir?’ soruları birbiriyle sıkı sıkıya ilişkili sorulardır. Bunlara ilişkin görüşleri birkaç noktada özetleyebiliriz. Bu konudaki bir görüşe göre, iktidar kaynağını insanın doğal yapısında bulunur. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Örneğin, Platon’a göre devletin kurulmasına yol açan doğal bir neden vardır, o da hiçbir insanın kendi kendine yetmemesi ve gereksinimlerini gidermek için başkalarının yardımını istemesidir. Devletin ödevi, insanların yaşayışlarını kendilerine mutluluk sağlayacak şekilde düzenlemektedir. Bu ödevi gerçekleştirmeyi amaçlayan iktidar meşrudur. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Bu sorunlara ilişkin ikinci görüşe göre, iktidar, kaynağını Tanrı’da bulur. İktidar tanrının yeryüzündeki temsilcisidir ve Tanrı’nın kendisine gösterdiği amacı gerçekleşmektedir. İktidarın meşrutiyeti de bu amaca bağlı kalıp kalmamasıyla ilgilidir.Üçüncü görüşe göre, iktidar kaynağını toplumsal sözleşmede bulur. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Örneğin, Hobbes’e göre, insanın doğa durumunda yaşaması, varlığını tehdit eder hale gelmiştir. Bundan ötürü bireyler bir araya gelerek birtakım hakları kullanmayı üstün bir güce, devlete devretmişlerdir. Burada iktidarın kaynağı toplumu oluşturan bireylerin genel istencidir. Dolayısıyla meşruiyet de iktidarın, toplumu oluşturan bireylerin çıkarlarını göz önünde bulundurması ölçüsünde söz konusudur. Hazırlayan : Şeyma Özer
Kaç Tür Egemenlik Vardır? 1 Kaç Tür Egemenlik Vardır? Egemenlik biçimlerinden ilki geleneksel egemenliktir. Bu egemenlik biçiminin söz konusu olduğu toplumlarda, yöneticilerle yönetilenler arasındaki ilişki töreyle, gelenekle, toplumsal inançlarla belirlenir. Egemenlik bir soya aittir ve babadan oğla geçer. Hazırlayan : Şeyma Özer
Kaç Tür Egemenlik Vardır? 2 Kaç Tür Egemenlik Vardır? İkinci egemenlik biçimi karizmatik egemenliktir, burada liderin olağa- nüstü nitelikler taşıdığına toplumu onun esenliğe götüreceğine inanır. Örneğin, Atatürk, Mahatma Gandhi böyle özellikleri olan liderler olarak görülmüşlerdir. Mahatma Gandh Hazırlayan : Şeyma Özer
Kaç Tür Egemenlik Vardır? 3 Kaç Tür Egemenlik Vardır? Üçüncü egemenlik biçimi ise demokratik ve hukuksal egemenliktir. Burada egemenlik kişilere ya da zümrelere değil, halka aittir, halk adına kullanılır. Bu egemenlik biçiminde güçler ayrılığı ilkesi geçerlidir. Serbest seçimler yoluyla seçimi, kişilerden oluşan ve yasama yetkisi bulunan bir meclis, o meclisin yürütme görevi verdiği bir hükümet ve bağımsız yargı organları aracılığıyla, egemenlik halk tarafından halk adına yürütür. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Siyaset felsefesinin önemli sorunlarından biri de ‘‘ Bireyin temel hakları nelerdir?’’ sorusudur. Demokratik toplumlarda kişilerin sahip oldukları hak ve özgürlükler üç öbekte ele alınabilir. Birincisi, bireyi devlete ve topluma karşı koruyan haklardır. Bunlara koruyucu hakları adı verilir. Din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, özel hayatın korunması, basın özgürlüğü v.b 1 Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer 2 İkincisi ‘‘isteme hakları’’dır. Bunlar kişilerin devletten bazı şeyleri talep edebileceğini ifade eder. Örneğin; çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, öğrenim hakkı, konut hakkı bu türden haklardır. Bunlar, devlete toplumsal alanda bir takım ödevler yükler. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer 3 Üçüncüsü ‘‘ katılma hakları’’dır. Bunlar kişilerin toplum yönetiminde söz sahibi olmasını sağlayan, siyasi iktidarın kullanımına katılmasına imkan veren haklardır. Siyasi etkinlikte bulunma, siyasi parti, dernek ve sendika kurma, bunlara üye olma, seçme ve seçilme hakları bu öbeğe girer. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer -NOT; Bu üç öbekteki haklar, ayrı ayrı ele alınmalarına karşı bir bütün oluştururlar. Haklardan birinin bulunmadığı bir toplumda, ötekilerin de işlerliği kalma. Hazırlayan : Şeyma Özer
Bürokrasiden Vazgeçilebilir mi? Bürokrasi zamanla halktan kopabilir, hatta halka karşı bir güç haline gelebilir. Bu nedenle bürokrasinin gereksiz olduğunu savunanlar; bürokrasiyi, yönetimde yavaşlığın, katılığın, kuralcılığın, formalitenin ‘‘ kraldan çok kralcılığın’’ sembolü olarak görürler. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Bürokrasi, devlet yönetiminde bulunan aşamalı memurlardan oluşan bir gruptur. Max Weber’e göre bürokrasi önemlidir. Ondan vazgeçilemez. Yönetim sorumluluğu siyasilerde olmasına karşın onlar gelip geçicidir. Bürokratlar, hem uzman hem de kalıcı kişiler olduklarından devletin sürekliliği için vazgeçilmez insanlardır. Ayrıca, devletin iş bölümü ilkesine dayalı görev dağılımı ile mevki ve yeteneğe dayalı yetki ve sorumluluk anlayışı da bürokrasinin varlık nedenidir. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Örnek; Siyaset felsefesi siyaset olgusunu felsefi olarak değerlendiren felsefe dalıdır. Aşağıdakilerden hangisi siyaset felsefesinin sorunları arasında yer almaz? a-) Bürokrasi gerekli midir? b-) Devlet hangi bilimsel yöntemle incelenmektedir? c-) İktidar kaynağı nedir? d-) İdeal bir devlet düzeni nasıl olmalıdır? e-) Bireyin temel hakları nelerdir? Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Örnek; Demokratik toplumların önemli niteliklerinden biridir. Ve bireyler örgütlüdür. Örgütler, bireyleri gerek davetleri gerekse toplum içerisindeki odakların baskısından koruyan bir şemsiye gibidir. Paragrafta, sözü edilen kavram aşağıdakilerin hangisidir? a-) Siyasal partiler b-) Sivil toplum c-) Bürokrasi d-) Parlamento e-) Eğitim kurumları Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer ÖRNEK; ‘‘Gelişmiş bir iş bölümü ve uzmanlaşmaya sahip devlet memurlarından meydana gelen, tüm yurttaşlar için eşitlik ve yasaların herkes için geçerli ilkeler doğrultusunda devlet tarafından çalıştırılan hiyerarşik topluluk’’tanımı aşağıdaki toplulukların hangisine aittir? a-) Sivil toplum b-) Bürokrasi c-) Devlet d-) İktidar e-) Yönetim Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer ÖRNEK; Her şey ne kadar da anlamsız… Nihilizme göre evren anlamsız ve amaçsızdır. Hiçbir şey değer taşımaz. Bu öğretiye göre otorite ya da devlet, doğaya aykırıdır. Bütün toplumsal kötülükler, insanların özgür olmalarından kaynaklanır. Öyleyse insanı sınırlayan bütün değer kurum ve düzenler ‘kötü’dür ve yıkılmalıdır. Nitekim Bakunin ‘‘yıkma tutkusunun aynı zamanda yaratıcı dürtü olduğunu’’ söyleyerek başta devlet olmak üzere, var olan kurumların tümünün birden ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Bu parçaya dayanarak, aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir? a-) Eşitlik özgürlükle sağlanabilir. b-) İdeal düzen adaletin sağlanması ile gerçekleşebilir. c-) Düzenin olmadığı yerde karmaşa olur. d-) Özgürlükleri kısıtlayan devlet kurumu yıkılmalıdır. e-) İktidar, egemenliği ellerinde bulunduranlara, devlet gücünü kullanma yetkisi verir. Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer ÖRNEK: Thomas Hobbes ‘‘insan insanın kurdudur’’ demiştir. Hobbes’a göre, insanın toplumdaki davranışlarının temelinde aşağıdaki ilkelerden hangisi yer alır? a-) Özgürlük, boyun eğme ve adalet isteği b-) Toplumsal güvenlik isteği, korunma içdürtüsü ve özgürlük c-) Bencillik, bireycilik ve yaratıcılık d-) Egemen olma isteği, hoşgörü ve eşitlik e-) Bir arada yaşama isteği, güvenlik gereksinimi Hazırlayan : Şeyma Özer
Hazırlayan : Şeyma Özer Kaynakça: https://tr.wikipedia.org www.felsefe.gen.tr/ Macit Gökberk -- Felsefe Tarihi Platon -- Devlet anlatsin.com/bolumler/felsefe Hazırlayan : Şeyma Özer