YONT221 KAMU YÖNETİMİ DÜŞÜNCESİNİN GELİŞİMİ VE DEVLETİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ LİBERALİZM ve devlet anlayışı Araştırma görevlisi PH.D . M. NECATİ CİZRELİOĞULLARI
Genel Bakış “Liberalizm, bireyin özgürlüğünü, özerkliğini, temel haklarını garanti altına almayı amaçlayan ve bu nedenle siyasal iktidarın sınırlandırılması üzerinde duran bir düşüncedir.” “Liberalizm, tarihsel birikim ve çatışmaların süzgecinden geçerek günümüzde bütün bir siyasal sistem olarak varlığını sürdürmektedir.” Liberalizm daha çok insan hakları, demokrasi ve ekonomik anlamda ise kapitalizm kavramları çerçevesinde tartışılmaktadır. “Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi sosyal, siyasal ilkeleri içine alarak daha güçlü ve geniş alanlara yayılmaya çalışmaktadır.”[
Türkiye’de “liberal” denildiği zaman akla öncelikle demokrat, insan hakları savunucusu, özgürlükçü kişi ve kurumlar akla gelmektedir.
Liberalizmin Temel İlkeleri Liberalizmin temel ilkeleri olarak; Sınırlı minimal devlet, Serbest girişim, Bireycilik, İnsan Hakları, Hukuka bağlı devlet, Özgürlük, İşbirliği gibi kavramlar sıralanabilir.
Kant ‘kendi yasanı kendin yap’ Bireycilik, toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatta bireyin ön planda tutulmasıdır. Locke, bireyin her türlü otoriteden kurtularak özgür olmasını ve kendi hayatını kendisinin kurması gerektiğini ‘herkesi kendinin yargıcıdır, Kant ‘kendi yasanı kendin yap’ Liberalizmde birey toplumda herşeyin üstündedir, birey toplumdan önce vardır. Kant’a göre, “İnsan kendi başına bir son, bir amaçtır, asla bir araç değildir.” Liberalizme göre bireyin çıkarı ön plandadır ve “bireylerin çıkarından toplumsal çıkar doğacaktır.
Özgürlük “Friedman liberalizm için asıl olanın gönüllü işbirliği ve özgür tartışma olduğunu söyler Liberalizme göre bireyin özgürlüğüne yönelebilecek en büyük tehdit devlettir. Sınırlı Devlet: Devlet sınırlandırılmalı, eğer sınırlandırılmazsa bireye müdahale edecektir ve birey arka plana itilecektir. Bu nedenle devlet hareket ederken toplumun rızasını almak zorundadır ve anayasa ile sınırlandırılmalıdır. Devletin amacı topluma en iyi şekilde hizmet etmektir ve bireyin özgürlüğünü ve çıkarını korumaktır.
Piyasa Ekonomisi, Bireylerin kendi istekleri doğrultusunda serbestçe faaliyet gösterecekleri alanları kendilerinin seçmesini sağlar. Bireylerin bu tercihleri devlet tarafından korunmalı ve bunlara yönelik her türlü olumsuz müdahale engellenmelidir. Piyasa ekonomisinde karar mekanizması birey olmalıdır. Kararları devlet verdiği takdirde, bireylerin aldığı kararların piyasa ekonomisine etkisi, verimsiz ve düzensiz olacaktır.
Liberalizmin Çeşitleri Klasik liberalizmin odak noktası bireydir Müdahaleci ve baskıcı bir devlet değil, sınırlı ve sorumlu devlet isteyen bir anlayış... Klasik liberaller, insanoğlunun kendi ayakları üzerinde durabilme kapasitesinin yüksek olmasını kendi bencil çıkarları peşinde koşmalarına bağlarlar. Başkalarının zorlamasına veya müdahalesine tabi olmadan yalnız bırakıldığı sürece özgürdür
Ekonomiden yüksek fayda sağlanabilmesi için devlet müdahalesinin olmadığı bir piyasa pazarının oluşturulması gereklidir. Böylelikle, bu düzen, özel mülkiyetçiliğin gelişmesini ve bireylerin özgürlüklerinin korunmasını sağlayacaktır.
Sosyal Liberalizm Sosyal liberalizmin doğuş sebebi; sanayi toplumlarında ortaya çıkan adaletsizlik ve eşitsizliklerdir. Sosyal liberalizm; sosyal adalet, toplumculuk, Bireyin ve toplumun hayatında devletin daha fazla yer edinilmesi anlayışını benimsemiştir. negatif özgürlük bireyin üzerindeki dışsal sınırlamaları kaldırırken açlıktan ölme özgürlüğünden daha fazla bir şey demek olmadığını, pozitif özgürlük ise; bireyi güçlendirmeyi ve felce uğrayan sosyal felaketlerden insanların yaşamlarını muhafaza eder
Sosyal liberalizm, 1929 Dünya Bunalımı ile birlikte yoksulluğu azaltmak, toplumsal refahı artırmak ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla klasik liberalizme tepki olarak ortaya çıkan bir kavramdır.
Neo-Liberalizm Neo-liberalizmin amacı, Devlet müdahalesinin minimal düzeyde olduğu bir toplumda kendi kendine işleyerek, kendine özgü kurallarıyla süreklilik gösteren piyasa mekanizmasını oluşturmaktır. Devlet müdahalesinin minimal düzeyde tutulması düşüncesi, sadece piyasa mekanizması ile sınırlandırılmamalıdır. Toplumsal ve siyasal sistemde de devlet müdahalesi pek az istenen bir durumdur. Devlet müdahalesinin olmadığı bir sistemde bireyler kendilerini daha iyi ifade edip, özgür olacaktır
Neo-liberalizmin temel öğeleri, birey ve pazardır. Amacı ise, piyasa üzerindeki devlet müdahalesini kaldırmaktır. Bir Pazar sisteminin etkili, verimli olabilmesi ve büyüme göstermesi için serbestçe işlenmesi temin edilmelidir. Bu durumda, devlet müdahalesi olmaksızın işleyebilen bir sistemde bireyler daha özgür olacaktır.
Liberalizmin Devlet Anlayışı Liberalizmin, insana ve onun aklına, bu aklın ve kişisel çıkarın olumluluğuna vurgu yapan, buna karşılık ilişkilere karışmayan bir devlet anlayışına dayanmakta…
Liberal düşüncede Devlet; Anayasal Hükümet İnsan hakları Bireyin önceliği Piyasa ekonomisiyle sınırlamak Bu durum, devletin toplumla birey arasındaki ilişkileri güvence altına alması demektir. Liberal Devlet Modeli; Farklı bireysel veya grup olarak yaşayış tarzları ve arayışları konusunda tarafsız bir devlet modeli yaratmak… Devlet; Bireysel özgürlükleri onların çeşitliliklerini içinde kabul ederek kanun gücüyle teminat altına alabilecek, ancak müdahale etmeyecektir. Devlet tarafsız olmalı ve bireysel çıkarlar kasışında taraf tutmamalı…
Liberalizm, devletin küçültülmesinde amaç olarak, ulusal ekonomi içinde kamu ekonomisinin görev ve fonksiyonlarının mümkün ölçüde daraltılmasını ve piyasa ekonomisi faaliyetlerinin genişletilmesini savunmaktadır. ÖZELLEŞTİRME YERELLEŞME
Liberalizmin devlete biçtiği rolün özellikle ekonomik krizlerle daha Son yüzyıla bakıldığında devletin rolündeki değişim açısından dört dönem geçirildiğini ve belki de beşinci dönemin başında olduğumuz düşünülebilir: 1900–1930-liberal devlet (karışmayan devlet) demokrasi ve insan haklarını güçlendirme amaçlı- 1930–1980-sosyal devlet (karışan müdahaleci devlet) 1980- 2000’lerin başı liberal düzenleyici devlet- Günümüzde liberal düzenleyici ve yönetişen devlet İçinde bulunduğumuz yıl itibariyle mali ve ekonomik anlamda kısmı müdahaleci devlet. Liberalizmin devlete biçtiği rolün özellikle ekonomik krizlerle daha müdahaleci bir devlete değişmesi, zamanla müdahaleci devletin büyüyerek çalışamaz hale gelmesi ve tekrar küçülme eğilimine girerek düzenleyici devlete dönüşmesi ve günümüzde halkın karar mekanizmalarına katılımının artırılması amacıyla birlikte yönetmek üzere yönetişim düşüncesinin geliştirilmesine çalışılması ve son olarak içinde bulunduğumuz dönem itibariyle yaşanılan mali krizle devletin çözüm üretmek üzere tekrar mali anlamda müdahaleci bir yaklaşım sergilemesi son yüzyılda devletin ekonomi ve kamu hizmetlerindeki rolü açısından çizdiği zikzakları (gelgitleri) olarak tanımlanabilir. Şimdi kısaca bu dönemleri sırasıyla ele alarak devletin rolündeki değişim serüvenini incelemek yararlı olabilir.
Dünyanın siyasi, ekonomik, idari ve kültürel alanda yaşadığı hızlı değişime devletlerin ayak uydurmada zorlandığı söylenebilir. Yaşanılan iki dünya savaşı, 1929 ekonomik buhranı, 1973 ekonomik krizi ve diğer gelişmeler devletin kamu hizmetlerinin sunulmasında ve ekonomiye müdahalede çizgilerin değişimine neden olmuştur.
Son olarak içinde bulunduğumuz dönem itibariyle yaşanılan mali Liberalizmin devlete biçtiği rolün özellikle ekonomik krizlerle daha müdahaleci bir devlete değişmesi, Zamanla müdahaleci devletin büyüyerek çalışamaz hale gelmesi ve tekrar küçülme eğilimine girerek düzenleyici devlete dönüşmesi Günümüzde halkın karar mekanizmalarına katılımının artırılması amacıyla birlikte yönetmek üzere yönetişim düşüncesinin geliştirilmesine çalışılması Son olarak içinde bulunduğumuz dönem itibariyle yaşanılan mali krizle devletin çözüm üretmek üzere tekrar mali anlamda müdahaleci bir yaklaşım sergilemesi Son yüzyılda devletin ekonomi ve kamu hizmetlerindeki rolü açısından çizdiği zikzakları (gelgitleri) olarak tanımlanabilir. Türkiye’de 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilmiş ve 1930’lu yıllara kadar liberal ekonomik politikalar uygulanmıştır. Ancak ülkenin sanayileşmemiş olması, üretimin çok yetersiz olması ve ekonomik kaynaklarının sınırlı olması ve özel sektörün olmaması liberal politikalarının uygulanmasının anlamsızlaştırmıştır. Çünkü birçok alanda özel sektör şirketleri olmadığı için bu ürünlerin devlet tarafından desteklenmesi ve üretilmesini zorunlu kılmıştır.
İngiltere’de hem savaşın yaralarını sarmak hem de ekonomik Liberalizm, devlet anlayışı için bireysel özgürlüklerin ve toplumsal rızanın temel alınması gerektiğine inanır. İktidarın bozucu, mutlak iktidarın mutlaka bozucu olduğunu savunan liberalizm bu iktidarın sınırlanması gerektiğine inanır İngiltere’de hem savaşın yaralarını sarmak hem de ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla sosyal devlet (welfare state) düşüncesi ortaya çıkmış ve 1945 yılı itibariyle devletçi ekonomik politikalar ve kamu hizmetlerinin tamamını devletin sunduğu yeni sosyal ve idari politikalar devreye sokulmuştur. Sosyal devletin uyguladığı politikalarda ekonomiye karma bir yaklaşım benimsenmiş ve özel sektörle beraber devletin de kuracağı iktisadi teşebbüsler yoluyla özellikle özel sektör için cazip olmayan ya da özel sektörün gücünün yetmediği kamu hizmeti niteliği olan ekonomik alanlara girmesi amaçlanmıştır.
Liberalizm için en uygun araç herhangi bir baskı ve zorun bulunmadığı gönüllü işbirliği ve özgürlük ortamıdır. İdeal olan sorumlu bireyler arasında özgürce tartışmaya dayalı fikir birliğidir. Çoğunluğa boyun eğmeden fikir birliğini sağlamaktır.
Yönetişim (governance) ilk defa 1989 yılında yayınlanan OECD raporunda Bentham, devletin topluma yapacağı her müdahalenin toplumsal mutluluğu bozacağını düşünür. Asıl olan bireyin mutluluğunun sağlanmasıdır ki devlet bunun için sadece güvenli bir ortam yaratmakla yükümlüdür. Devletin amacı bireyin faydasını belirlemek değil ona hizmet ekmektir. Yönetişim (governance) ilk defa 1989 yılında yayınlanan OECD raporunda yer almıştır. Yönetişim ile amaçlanan devlete biçilen düzenleyici rol çerçevesinde belli bir kamu hizmeti alanında karar mekanizmalarında o hizmet alanındaki hem kamu örgüt ve kişileri hem de toplumdaki örgüt ve kişiler rol almalı ve kararları beraber vermelidir. Böylece demokrasinin ilerletilmesinde ve halkın katılımının sağlanmasında yönetişim yaklaşımı önemli destek sağlayacaktır.