YÜKSELEN GÜÇ: ÇİN MARMARA ÜNİVERSİTESİ DENİZ İSTİKBAL ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİK
YENİ BİR DÜZEN VE ÇİN Günümüz dünya sistemin bütün altyapısal sistemleriyle uyum içinde çalışmaya uğraşan Çin’in son yüzyılın ikinci yarısındaki göz alıcı yükselişi domino taşlarını yerinden sarsmıştır. Peki bu domino taşlarını sarsan etki nasıl ve hangi yönleriyle başlamıştır.
GEÇMİŞTEN GELEN BİR GÜÇ Tarihi geçmişi M.Ö 5000’li yıllara kadar giden çağımızın süper gücü hem bölgesel hem de küresel siyaseti değiştirmiş veya dönüştürmüştür. Böyle bir gücün yükselişini kısa zamanlara dayandırmak ise mevcut durumun analizinde yanlışlara neden olabilir. Bu yüzden geçmişten günümüze bu gücün değişimini ve dönüşümünü iyi analiz etmeliyiz. Bu analiz ise tarihin eski yüzyıllarında yatmaktadır.
ESKİ ÇİN M.Ö 5000’li yıllarda doğunun verimli arazilerin üzerinde kurulan ve M.Ö 2000’li yıllarda tek bir bayrak altında birleşen Çin bir çok devletle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu mücadelelerin bazılarında yenilse bile gücü ve kültürel yapısını koruya bilmişse de diğer kültürlerle de etkileşim içinde olmuştur.
HERZAMAN BÜYÜK BİR DEVLET ANLAYIŞI Kısa zamanlarla da olsa işgale uğrayan bu kültür kendini toparlamış ve değişik hanedanlar çevresinde yeni devletler kurmasını bilmiştir. Bölgesel olarak süreç hızla işlerken teknolojik yapının değişmesi ve sömürgecilik anlayışının güçlenmesi Çin İmparatorluğunu da etkilemiş ve bir dizi savaşalar dönemine girilmiştir.
1700 yılında Çin’in dünya GDP ’sindeki payı %23,1’dir. 1700’LER VE ÇİN Çevresindeki Japon , Kore ,Türk , Hint ve Çin alt kıtasının değişik etnik yapıları ile etkileşim içinde olan Çin bazı dönemlerde kendi kültürel yapısını korumak içinde içe kapanık bir siyaset izlemiştir. Bu siyaset bir yandan Çin rejimlerini güvende tutarken bir yandan da dış gelişimlerden Çini uzaklaştırmıştır. 1700 yılında Çin’in dünya GDP ’sindeki payı %23,1’dir.
1820 yılında Çin’in dünya GDP ‘sindeki payı %32,4’dür. 1800’LER VE ÇİN 1800’lerde ise Avrupalı sömürgeci güçler ilgilerini Çine kaydırmış ve Çini ticaret politikalarında zorlamaya başlamış ve 1. ve 2. Afyon savaşları ile bu büyük gücü pasivize etmiştir. Hem bölgesel hem de küresel olarak değişim baskıları Çin de değişik dönüşümlere sebep olsa da Çin etki alanlarına bölünmüş ve yabancı düşmanlığı gittikçe artmıştır. 1820 yılında Çin’in dünya GDP ‘sindeki payı %32,4’dür.
1900’LER VE ÇİN Bu sömürü düzenine hem halk hem de devlet yönetimi tepki verse de yapılan dönüşüm çabaları başarılı olamamış ve Japonya’nın da yeni bir güç ortaya çıkışı ve Çini yayılma alanı seçmesi Pekin yönetimi için çanları daha sık çaldırmıştır. Bu çanlar 1912 devrimine neden olmuş ve Çin Cumhuriyeti kurulsa da Japon ve zaman zaman sömürgeci devletlerin işgaline maruz kalmıştır. Merkezi otorite bozulmuş ve bölgesel askeri rejimler kurulmuştur. 1890 yılında Çin’in dünya GDP ‘sindeki payı 13,2’dir.
DÜNYA SAVAŞLARI VE ÇİN Birinci dünya savaşına giderken parçalı yapısı ile fazla etki edemese de toprak kayıpları devam etmiş ve 1910 yılında etki alanı olan Kore’yi Japonya ya kaptırmış merkezi otorite sağlanmaya çalışılmıştır. İki savaş arası dönemde ise Japon işgalleri devam etmiş ve 1931 yılında Mançurya kayıp edilmiş ve Japon ordusu başkent Pekine kadar gelmiş ve büyük bir kargaşa ve katliam dönemi yaşanmıştır. İkinci dünya savaşına ABD ve müttefiklerinin yanında girmesi ve Japonların savaşı kayıp etmesi ile kayıp ettiği toprakları geri alsa da bu sefer de ülke bir iç savaşa girmiş ve 1949 yılında Kızıl Mao ordusu Pekini ele geçirmiş mevcut yönetim ise Tayvan adasına sığınmıştır. Bu Japonya ile olan savaşlarda ise 77 milyon Çinli hayatını kayıp etmiştir.
İÇ SAVAŞ KIZILLARIN BAŞARISI VE YENİ SAVAŞLAR Kızıllar yönetimi ele almış ve hızlı bir sosyalist rejim inşası başlamışsa da Kore’nin ABD ve Müttefikleri tarafından işgal edilmesi Çini harekete geçirmiş ve Çin bu düşman kuvvetleri geri püskürtmüştür. Bu savaş sonrası Çine amborgolar uygulanmışsa da Çin dış dünya ile ilişkilerini kısıtlamış ve 1978’e kadar dünya ile ilişkilerini minimum düzeyde tutmuştur. Sovyetlerle gerginleşen ilişkiler ve savaş tehlikesi Çini bazı önlemlere itmiş ve hızlı bir dünya ile entegrasyon politikaları işleme konmuştur. Bu politikalar kısa bir sürede istenenleri vermese bile dünya ticaretine kolay ulaşım ve iş gücünün bolluğu sayesinde hızlı bir kalkınma süreci başlamıştır.
YENİ BİR ANLAYIŞ Değişim sayesinde dünya sistemine daha fazla entegre olan Çin hem bu düzenin meyvelerinden yararlanmış hem de küresel olarak daha etkin bir konuma yükselmiştir. Eski sömürge devletleri ile birlikte yeni arayışlar içine giren bir siyaset güden Çin bölgesel olarak da güçlenmiş bu bölgesel kalkınmaya da yansımıştır.
GÜÇLÜ ORDU GÜÇLÜ EKONOMİ GÜÇLÜ ÇİN Hem tarihin verdiği dersler hem de yaşanan acılarla yoğrulan bu yeni güç soğuk savaş sonrası yeni dünya düzeninde sorgulayıcı ve yumuşak gücüyle Afrika , Güney Amerika ve dünyanın geri kalan bölgelerinde hem ekonomik hem de politik olarak bir çok başarıya imza atmıştır. Günümüzde Afrika’nın en büyük ticaret partneri olan ve ABD’nin en büyük ihraçatcısı olmuş ve dünya ekonomisin işleyişi için yapı taşlarından birine dönüşmüştür. Örneğin 2015 yılı itibariyle Çin’in elinde toplam 1.317 trilyon dolar değerinde ABD devlet tahvili vardır.
YENİ BİR YUMUŞAK GÜÇ ÇİN •Çin’in en büyük 11 bankasının toplam değeri 16,4 trilyon dolardır. •Çin’in en büyük 11 bankasının toplam değeri 168 ülkenin toplam hasılasında daha büyüktür. •Çin’in en büyük 11 bankasının toplam değeri Türkiye’nin 2015 yılı milli hasılasının 20 katıdır. •Çin’in en büyük bankası olan ICBI 3,181 trilyonluk değeri ile dünya üzerindeki 120 ülkenin hasılasından daha fazla değere sahiptir. •2013 yılı Çin’in toplam ihracatı 2,210 trilyon dolardır. •2011 yılı Çin’in merkezi hükümet bütçesi 886 milyar dolardır. •Çin 2015 yılı itibariyle Pakistan’a 40 milyar doların üzerinde yatırım yapmıştır. •Çin’in Afrika kıtası ile toplam ticareti 160 milyar dolardır. Ayrıca Çin Afrika’nın en büyük ticaret partneridir. •2015 yılı itibariyle 800 bin Çinli Afrika da yaşamaktadır. •Çin’in 2015 yılı askeri harcamasının toplam miktarı 216 milyar dolardır. •Çin’in 2045 yılı beklenen askeri harcaması 1,270 trilyon dolardır.
GDP’NİN GELİŞİMİ VE ÇİN ••Çin’in 1978 yılı toplam milli hasılası 936 milyar dolardır. •Çin 2001 yılında Dünya Ticaret örgütüne alınmış ve o günden itibaren 14 kat büyümüştür. •2000 yılında Çin de kişi başına düşen milli gelir 946 dolardır. •2004 yılında Çin de kişi başına düşen milli gelir 2484 dolardır. •1950 yılında Çin de kişi başına düşen milli gelir 454 dolardır. •1900 yılında Çin de kişi başına düşen milli gelir 539 dolardır. 2016 yılı itibari ile Çin de kişi başına düşen milli gelir 8.239 dolar toplam hasıla ise 11,383 trilyon dolardır.
YENİ DÜZENE ETKİLER VE SONUÇLARI Hem ekonomik hem de siyasal başarılara doğru yol alan bu yeni güç küresel yönetimde de bazı değişiklikler istemekte ve BM ‘deki veto hakkını kendi dostlarını korumak içinde kullanabilmektedir. Mevcut sisteme ekonomik olarak da eleştiriler geliştiren ve bunun ışığında Asya kalkınma bankasını kuran Çin bütün devletleri peşinden sürükleyecek potansiyele ve motivasyonun ışığı ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve en büyük ordusuna sahiptir. 2045 yılında 1,287 trilyon beklenen askeri harcaması ile ABD ’ninde tahtını sallamaktadır.
YÜKSELEN GÜÇ ÇİN Geçmiş de aldığı yenilgileri sanki içine sindirmiş olarak yola çıkan yeni Çin gelecek nesiller için daha büyük anlamlar ifade etmektedir. 2. Dünya savaşı sonrası kurulan hegoman sistemi değişik kurum ve işbirlikleri ile gevşeten Çin hem bölgesinde hem de küresel arenada ABD’ye rakip olarak yıldızını gün geçtikçe parlatmaktadır. Geçmişteki altın yıldızlı günlerine ulaşmak için Çin daha fazla çalışmakta ve 1.4 milyar nüfusu ile dünya arenasında daha fazla söz sahibi olmak istemededir.