ANTİJEN, İMMUN SİSTEMİN YAPISI VE İMMUNGLOBULİNLER

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
İmmünolojiye Giriş ve Antijen
Advertisements

LENFORETİKÜLER SİSTEM HİSTOLOJİSİ
HEMAPOETİK KÖK HÜCRE IL-5 IL-5 Monosit Nötrofil Eozinofil Bazofil
DÜZENLEYEN MEKANİZMALAR
İmmunobiyoloji Prof.Dr.Melek ÖZTÜRK. Bağışıklık sistemi, canlıları enfeksiyonlardan korur. Fiziksel engeller bakteri, virüs,Parazitler örn: mantar,Protistler,solucanlar.
İMMUNOKİMYA.
Humoral yanıt mekanizması
İmmunite Dr. Özge Ebru DAĞCI.
İMMÜNOLOJİ (BAĞIŞIKLIK BİLİMİ)
antijen ve antikor ilişkisi
DOĞAL BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI
EGZERSİZ VE KAN.
KAN DOKU.
ANTIKORLARIN YAPISI. ANTIKORLARIN YAPISI Antikorlar, etkin bir immün yanıtın önemli yapıtaşlarıdır ve hücre- dışı patojenlere ve toksinler gibi tehlikeli.
Lenfoid öncülü NK İL-15 TİMUS İL-2, İL-4, İL-7 İL-7
BAGIŞIKLIK SİSTEMİ.
İmmunite.
ANATOMİ VE FİZYOLOJİ Dolaşım Sistemi 10 – 17 Mart 2014.
İMMÜNOLOJİ Tıbbın bir alt dalıdır, Türkçe’ye bağışıklık bilimi olarak geçmiştir. Canlının immün sistemi (bağışıklık sistemi) ile ilgilenir. Organizmanın.
SOLUNUM SİSTEMİNİN SAVUNMA MEKANİZMALARI
HEMATOPOEZ Kan Hücrelerinin Yapımı
Transplantasyon İmmunolojisi
Kanatlılarda immun sistem
ANTİJENLER.
KANIN BİLEŞİMİ VE İŞLEVLERİ
LÖKOSİT FİZYOLOJİSİ Doğal bağışıklık Özgün bağışıklık
İLAÇLARIN MEKANİZMALARI
İLAÇLARIN TOKSİK ETKİLERİ
NÖTROFİL AKTİVASYONU BAKTERİ KEMOATRAKTAN UYARISI SALGI KOMPLEMAN
BÖLÜM 11 İmmün Sistem Hastalıkları
Hücresel ve Hümoral Immünite
VÜCUDUMUZDAKİ KANIN YAPISI VE GÖREVLERİ
İMMÜNOLOJİ VE İMMUNOPATOLOJİ
BAĞIŞIKLIK.
BAĞIŞIKLIK.
İNSANDA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Serdar SARICI VİRÜSLER Serdar SARICI
Neşe Akış İmmünoloji dersleri için ders kitabı: Lippincott ve ark. İmmünoloji. 2.baskı Çev: Deniz ve ark. Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, TL (Öğrenciler.
Prof.Dr. Akgün YAMAN Mikrobiyoloji AD.
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Antijen İşleme ve Sunma , Bahar, Trakya Üniv Tıp Fak 6. Kurul, Neşe Akış, PhD, Tıbbi Mikrobiyoloji.
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Lenfoid Doku ve Trafikler , Bahar, Trakya Üniv Tıp Fak 6. Kurul, Neşe Akış, PhD, Tıbbi Mikrobiyoloji.
EKSTRASELÜLER MATRİKS (ECM)= HÜCRELER ARASI MATRİKS
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dolaşıma verilen deneyimsiz lenfositlerin kaderleri ve deneyimli hale geçme , Bahar, Trakya Üniv Tıp Fak 6.
Antijen tanıyan reseptörler
Kısa Sınav Sonuçları Öğrenci sayısı Doğru yanıt Sınav almayan 0/3 1/32/33/3.
İmmünglobulin A (IgA) Doç.Dr. Filiz Kibar,
SerdarSARICI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ SerdarSARICI
ANTİKORLAR PROF. DR. AKGÜN YAMAN Ç.Ü.TIP FAKÜLTESİ MİKROBİYOLOJİ ABD.
Lenfosit Ne Görür?.   Herhangi bir antijene özgül az sayıdaki lenfosit herhangi bir yerden vücuda girebilen mikropları nasıl bulabilmektedir?  İmmün.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ 6\F ECEM POLAT SİNEM GÖKDERE BUSE BAŞKURT
Enfeksiyon immünolojisi
Bağışıklık Sistemi ders kitabı: Abbas ve ark. Temel İmmünoloji. 4
KILCAL DAMARLARLA DOKU HÜCRELERİ ARASINDA MADDE ALIŞVERİŞİ
Antijen tanıma ve tahribat kimyası
Trafik Bağışıklık Sistemi dersi-4
Deneyimli B'nin ileri olgunlaşması
Endositoz ve Ekzositoz Prof. Dr
İmmünogenetik I Dr. Nüket Yürür Kutlay.
Savunma eylemcileri ve üretilmeleri
Temel İmmunoloji İmmun Sisteme Giriş
İmmün Sistem Dr. Mehmet KILIÇ.
KAN FİZYOLOJİSİ Zeliha DOĞAN.
KÖK HÜCRE PROF. DR. E. SÜMER ARAS 9. HAFTA.
İmmün Sistemin Yapısı Prof. Dr. Mehmet KIYAN.
TEMEL İMMÜNOLOJİ (II) Prof Dr Cengiz ÇAVUŞOĞLU
TEMEL İMMÜNOLOJİ (I) Prof Dr Cengiz ÇAVUŞOĞLU
Hücresel ve Hümoral Immünite
İmmün Sistem Vücudumuz, çevremizde bulunan çeşitli hastalık yapıcı infeksiyöz ajanlara karşı hücreler, doku ve organları ile birlikte(immün sistem) çalışır.
İMMÜNOLOJİ (BAĞIŞIKLIK BİLİMİ) Bağışıklık; bir organizmanın enfeksiyon yapan ajanları tanıması ve onlara karşı kendi kendini savunması anlamına gelmektedir.
Sunum transkripti:

ANTİJEN, İMMUN SİSTEMİN YAPISI VE İMMUNGLOBULİNLER

İmmunite yada bağışıklık dar anlamı ile ortamdaki sayısız enfeksiyon ajanına karşı direnç olarak tanımlanabilir.

Bağışıklık enfeksiyonu geçirerek yada aşılama ile AKTİF, Daha önceden enfeksiyonu geçirmiş bireylerden alınan antikorlar aracılığı ile PASİF olarak kazanılabilir. Aktif bağışıklık uzun süreli iken pasif bağışıklık aktarılan antikorların ömürleri ile ilişkili olarak kısa süreli etkinlik gösterir. Pasif bağışıklık için yeni doğanlar en güzel örnektir. Zira pek çok patojene karşı bağışık yanıt oluşturamazken anneden plasenta yada süt yoluyla antikor temin ederek pasif bağışıklık sergilerler.

Bağışıklık sistemin fizyolojik İşlevi, enfeksiyonları engellemek ve yerleşmiş enfeksiyonlarla mücadeledir. Bu işlev doğuştan gelen Doğal direnç ve sonradan edinilen Kazanılmış direnç olarak bilinen iki bileşenle gerçekleştirilir.

Doğal bağışıklık Tüm çok hücreli canlılar mikroorganizmalar tarafından oluşturulacak enfeksiyonlara karşı kendilerini koruma amacına yönelik doğal savunma mekanizmalarına sahiptirler.

Doğal bağışıklık sisteminin bileşenleri kısaca; Fiziksel - kimyasal engeller (epitelyal bariyerler), Fagositler (nötrofil, makrofaj), Doğal öldürücü hücreler (NK), Kompleman sistemi, Sitokinler (IL, TNF, IFN vb) Doğal bağışıklığın diğer proteinleri (ferritin, albumin vb) olarak ifade edilebilir.

Kazanılmış bağışıklık Vücuda giren mikroorganizmalarla aktive olup belli bir süre zarfında cevap oluşturan bağışıklık sistemidir. Değişik molekül ve hücrelerin oluşturduğu, hücre dışı ve hücre içi patojenlere karşı bağışıklık oluşturur. Hümoral ve hücresel olmak üzere ikiye ayrılır.

Hümoral bağışıklık, B lenfositlerde üretilen antikorlar tarafından oluşturulur. Antikorlar dolaşımda ve mukozalarda muhtemel patojen ve toksinleri etkisiz hale getirir. Bu sayede patojenler ve toksinlerin konak hücreye erişimi ve yerleşimi engellenmiş olur. Antikorlar, hücre içinde çoğalan mikroorganizmalara erişemez. Hümoral bağışıklıkta görev alan antikorlar IgG, IgA, IgM, IgE ve IgD olarak sınıflandırılabilir.

Hücresel bağışıklık hücre içi patojenlere karşı savunma olarak adlandırılır ve T lenfositleri aracılığı ile gerçekleşir. T hücreleri antijen sunan hücrelerce kendilerine sunulan hücre İçi patojenlere ait protein yapıdaki yabancı antijenleri tanır. T lenfositlerin bir kısmı fagositik hücrelerce yutulan patojenlerin yok edilmesi için fagositik hücreleri aktive ederler. Bir kısmı da enfekte konak hücrelerin ortadan kaldırılmasını sağlarlar.

Antijen Antijenler organizmaya yabancı olan, vücuda girdiğinde bağışık yanıt oluşturan, kendisi için üretilen antikor ve duyarlı T hücreleri ile birleşebilen yapılardır. Genellikle "Ag" şeklinde gösterilirler. İyi antijenik özelik gösteren yapılar, proteinlerdir. Protein antijenler hem IgM hem de IgG, Polisakkarit antijenler İse sadece IgM yapımını uyarırlar.

Bir antijenin immun sistemi aktive edebilmesi için T hücrelere Antijen Sunan Hücreler (ASH) tarafından sunulması gerekir. Organizmanın antijen sunumunda görev alan temel hücreleri ; Makrofajlar Dentritik hücreler ve B lenfositleridir.

Antijenler organizma ile genetik yakınlıklarına göre; Hetero, Allo ve Otoantijen olmak üzere gruplandırılırlar.

Heteroantijen; genetik olarak birbirinden farklı canlıların antijenlerini ifade eder (Bakteri, virüs, mantar). Alloantijen; genetik olarak birbirine yakın canlıların antijenlerini tanımlar. (Kan grubu antijenleri). Otoantijen; organizmanın kendi yapılarını antijen olarak tanımasını ifade eder.

Bir antijenin etkinliği; Miktarı , Organizmaya yabancılığı, Molekül büyüklüğü, Kompleks kimyasal yapısı, Giriş yolu, Vücuttan atılım süresi, Çözünebilirlik ve Metabolize olma şekli, Bir adjuvan ile birlikteliği, Yaş ve cinsiyet gibi faktörlere bağlıdır.

Antijen ile antikorun birleşmesi kimyasal bir temele dayanır, ancak antijen molekülünün tümü bu birleşmeye katılmaz. Antijen molekülünün yüzeyinde, antikor sentezinde rol oynayan ve sentezlenen özgül antikor ile birleşmeyi sağlayan kimyasal yapılar bulunur.

Antijen molekülünün yüzeyinde bulunan ve kendi özgül antikorları ile birleşmeyi sağlayan, böylece antijenin özgüllüğünü belirleyen bu kimyasal uç yapılar "determinant" veya "epitop" adı verilir. Adjuvan; kendisi antijen olmadığı halde bir arada bulunduğu antijenin gücünü artıran maddelere denir. Freund adjuvanı bilinen en güçlü adjuvandır.

Hapten; tek başına antikor oluşturma yeteneğinde olmayıp bir taşıyıcı protein eşliğinde bağışık yanıt oluşturabilen küçük molekül ağırlıklı yapılardır. Haptenler genelde protein dışı maddelerdir (polisakkarit, nükleik asit).

Süperantijenler, bilinen en kuvvetli T hücre uy aranlarıdır. Örnek olarak S. aureus'un enterotoksini, S.pyogenes'in M proteini verilebilir.

Kan grubu antijenleri; Eritrositlerin yüzeyinde bulunan antijenler olup bireylerarası farklılık gösterebilirler. Günümüzde kan grubu antijenleri dendiğinde A B O ve Rh sistemleri anlaşılmaktadır. ABO kan grubu sisteminde eritrositlerin yüzeyinde A ve B olmak üzere iki tip antijen, serumda ise bu antijenlere karşı antikorlar (anti-A, anti-B) bulunur. İnsanda eritrositlerde bulunan antijen ve serumdaki antikorlara göre A, B, AB, O olmak üzere dört kan grubu vardır

Rh sisteminde kişi eritrositlerinin yüzeyinde Rh antijeni taşıyorsa Rh (+) pozitif, taşımıyorsa Rh(-) negatif olarak ifade edilir.

İmmun Sistemin Bileşenleri Primer lenfoid organlar; Timus Kemik iliği Sekonder lenfoid organlar; Dalak Tonsiller Lenf düğümleri Mukoza ile ilşkili lenfoid dokular

İmmun sistem hücreleri; Mononükleer hücreler Polimorf nükleer hücreler Lenfositler

Mononükleer hücreler Mononükleer fagositik hücreler monosit ve makrofajlardan oluşur. Kanda bulunan monositler dokulara geçerek makrofajları oluştururlar.

Bunlar; Dendritik hücreler, Langerhans hücreleri, Mikroglialar, osteoklastlar, Kupfer hücreleri, Alveolar makrofajlar olarak sıralanabilir. Endositoz, antijen sunma ve sitokin sentezi olmak üzere üç önemli görevi vardır. Makrofajlar MHCI, MHCII, Ig G reseptörü ile az miktarda CD4 taşırlar.

Polimorfnükleer hücreler Nötrofiller fagositik hücreler olup, MHCII molekülü taşımadıkları için antijen sunma görevleri yoktur . Eozinofiiler sitoplazmik granüllere sahip lökositlerdir. Zayıf fagositik hücreler olup antijen sunma görevleri yoktur. Helmintlere karşı savunmada ve Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonlarım durdurmak için histaminaz salgılarlar.

Bazofiller ve mast hücreleri yüzeylerinde IgE reseptörü taşırlar. Ortamda bulunan IgE ile bu reseptörlerin çapraz birleşmesi sonucu hücreler aktive olarak Hıstamin , peroksidaz, hidrolaz gibi salgıları ile sistemik anaflaksiye neden olabilirler.

Makrofajlar Tek çekirdekli fagositik aktivite gösteren hücrelerdir. Vücudumuzda doku ve organlarda yaygın olarak bulunurlar. Bu hücreler bulundukları yere göre değişik isimler alırlar (Kanda; monositler, Akciğerde; alveoler makrofajlar, Kemik dokuda; osteoklastlar, Sinir dokusunda; mikroglia, Bağ dokuda; histiositler, Karaciğerce; Kupffer hücreleri, Böbrekte; mezangial makrofajlar).

Fagositik makrofajlar Makrofajlar, organizmada bulunan ve temiz­enmesi gereken madde, mikroorganizma ve tümör hücrelerini fagositoz yaparak ortadan kaldırırlar. Fagositoz için, fagosite edilecek maddelerin makrofaj yüzeyindeki reseptörlere bağlanmaları gerekir. Bu nedenle makrofaj yüzeyinde çok çeşitli reseptörler bulunur.

Antijen sunucu hücreler Antijen ile ilk karşılaşan ve onları lenfositlere sunarak bağışık yanıtta ilk adımı başlatan hücrelerdir. Sunum görevi yapan makrofajlar tarafından alınan antijenler fagositozda olduğu gibi parçalama ve sindirime tabii tutulmaz. Antijen için özel bir hazırlık dönemi geçer, lenfositlere sunulur ve bağışık yanıtı başlatılır. Makrofajlar, Langerhans hücreleri ve B-lenfositler antijen sunumunda görev alan hücrelerin başlıcalarıdır.

Lenfositler T lenfositler: T lenfositler %65 yardımcı T lenfositler (CD4/ Th) ve %35 sitotoksik T lenfositler (CD8/ Tc) şeklinde bulunur. Kanda bu lenfositlerin %75'i T, %15'i B ve %10'u da Doğal öldürücü hücreler şeklinde bulunur. CD4, ASH üzerinde bulunan MHCII eşliğinde sunulan, CD8'lerde hedef hücre yüzeyinde MHCI eşliğinde sunulan antijenleri tanıyarak görev yaparlar.

T lenfositler B lenfositlerin aksine yüzeylerinde antikor taşımazlar. Bellek hücrelerine dönüşerek uzun süre yaşar, kendi kendilerine çoğalır ve antijenle karşılaştığında hızla yanıt oluştururlar.

Yardımcı T lenfositler (CD4/Th) Thl hücreler IL2 üreterek kendilerini ve Tc hücreleri uyarırlar. İnterferon y (IFN y) üreterek makrofajları ve NK hücrelerini uyarır ayrıca gecikmiş tip aşırı duyarlıkta rol alırlar. Th2 hücreler IL4, IL5 üreterek B lenfositlerin çoğalmasını ve plazma hücrelerine farklılaşmasını sağlarlar.

Sitotoksik T lenfositler (CD8/Tc) Virüsle enfekte, yabancı antijen taşıyan ve tümör hücrelerini öldürme yeteneğindeki savunma hücreleridir. CD8 T lenfositlerin serbest virüsler üzerine hiçbir etkisi yoktur. Tüm çekirdekli hücrelerde bulunan MHCI molekülü ile ilişki kurar. Kendisine antijen sunulan ve IL2 aracılığı ile aktive edilen CD8 T hücreleri perforin, granzim İle hedef hücreyi öldürürler. Perforin hedef hücrenin zarında hasar oluşturur. Granzim zarda bulunan proteinleri yıkar ayrıca kaspaz enzimini aktive ederek apoptoza neden olur.

B Lenfositler B lenfositlerin olgunlaşması temel olarak kemik iliğinde gerçekleşir. B lenfositlerin en önemli özellikleri yüzeylerinde immun globulin (Ig M, Ig G, Ig D) molekülü taşımalarıdır. Bu Ig’ler sayesinde protein, polisakkarit, nükleik asit ve lipit yapısındaki antijenleri tanırlar. Yüzeylerinde MHCII molekülü taşıdıkları için antijen sunum görevleri vardır. Plazma hücrelerine dönüşerek Ig sentezlerler.

Doğal öldürücü hücreler (NK) Büyük granüllü lenfositler olup yüzeylerinde CD16 ve CD56 molekülü taşırlar. Yüzey antijen reseptörü ve Ig molekülü taşımazlar. Antijene özgül yanıt oluşturmaz. Bellek hücreleri yoktur. Hedef hücrelerin yüzeyindeki glikoproteinler NKları öldürme yönünde aktive ederken, MHCI molekülleri NK’ların aktivasyonunu inhibe eder. NK’lar virüsle ertfekte hücreleri, tümör hücrelerini Öldürürler. Öldürme ve apoptoz Tc hücrelerine benzer şekilde perforin, granzim aracılığı ile olur.

Antikor Antikorlar, antijenle özgül olarak birleşen gama globulin yapısında olan giikoproteinlerdir. İki ağır ve iki hafif zincirden oluşur. Ağır ve hafif zincirler birbirlerine disülfit bağları ile bağlıdırlar. Ağır ve hafif zincirler sabit ve değişken bölgelere sahiptir.

Antikorların ağır zincirlerinin sabit bölgeleri Fc, Ağır ve hafif zincirlerinin değişken bölgeleri de Fab kısmını oluştururlar. Antikorların Fc bölümü hücre yüzeyinde bulunan antikor reseptörlerine bağlanırken, Fab kısmı antijeni tanıma ve bağlanmadan sorumludur.

Antikorlar protein, karbonhidrat ve lipid yapıdaki pek çok değişik yabancı antijeni tanıyıp ortamdan uzaklaştırabilir.