AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL POLİTİKALARI ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
B. HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR Türkiye’de Anayasalar 1921 Anayasası 1.İnönü Savaşı’ndan sonra yeni Türk devletine işlerlik kazandırmak amacıyla 20 Ocak.
Advertisements

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İÜ Engelli Kadın İstihdamını Tartışıyor Paneli
AVRUPA BİRLİĞİ SİSTEMİNDE ENGELLİLER ve ÖZEL EĞİTİM
DEZAVANTAJLı ÇOCUKLARDA EĞITIM HAKKı YENI ORHANLı ORTAOKULU – ÖZGÜR KAYA.
Türkiye’de Çevre Yönetimi ve Belediyeler Pınar Akpınar Proje Yöneticisi UCLG-MEWA Yönetim Kurulu ve Konsey Ortak Toplantısı Çevre Komitesi Toplantısı Sürdürülebilir.
TOPLU İŞ MÜZAKERELERİNİN ÖNCELİKLERİ Mato Lalić. Toplu müzakerelerinin öncelikleri ana sendika görevlerinden türemektedir -Maaş -İş koşulları -Kazanılmış.
Sosyal güvenlik Devletin; sosyal sigorta, sosyal yardım ve benzeri araçlarla halkın sosyal durumunu güvence altına almasıdır.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÖZÜRLÜ KİŞİLERİN HAKLARI SÖZLEŞMESİ.
Konu 7: TARIM HUKUKU KONUSUNDA YURTTAŞLAR YASASI.
KIRSAL KALKINMA EYLEM PLANI ( )
TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ. TOBB nedir ? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (kısa TOBB) Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları,
Antalya/Muratpaşa SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU EFQM KAZANANLAR KONFERANSI ASLI KANBİR OKUL MÜDÜRÜ 24 Şubat 2016 İstanbul Deniz Müzesi.
2016 Dünya Sağlık Günü Diyabeti (şeker hastalığını) Yenelim! Dr Pavel Ursu Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi.
. Bologna Sürecinde İç Denetçilerin Rolü (YÖK Düzeyinde) Hazırlayan: Süreyya SÜZEN Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı İç Denetçisi.
İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü ERASMUS+ Gençlik KA3. Yapılandırılmış Diyalog.
ERASMUS+ GENÇL İ K KA2 İ L SOSYAL ETÜT VE PROJE MÜDÜRLÜ Ğ Ü.
SMMM ve YMM’LER İLE DENETİM HİZMETLERİNİN EKONOMİK GELİŞMELERE VE SERMAYE PİYASASINA ETKİSİ Nazım Hikmet YMM, Grant Thornton Türkiye İcra Kurulu Başkanı.
Kadir AKTAŞ YASAMA UZMANI. Katılımda ana kurum AY-74 Başvuru hakkı, inceleme ve karar verme görevi 3071 sayılı dilekçe hakkının kullanılmasına dair kanun.
Büyüme ve İstihdam Dostu Kısa ve Orta Dönem Seçilmiş Ekonomi Politikası Önerileri Prof. Dr. Murat YÜLEK Prof. Dr. Kerem ALKİN.
M ESLEKİ E ĞİTİMDE D EĞİŞİM Eğitim Örgütlerinde Değişim Yönetimi Doç. Dr. Aydın BALYER Yalçın SEVER tinyurl.com/ degisimodevi.
Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Avrupa Birliği ile Müzakereler Kapsamında Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ Ders Notları
Engelli Amerikalılar Yasası (Americans with Disabilities Act -ADA)-(1990)
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
ENGELSİZ ÜNİVERSİTE FAALİYET RAPORU
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Stratejik Planı Yrd. Doç. Dr. Günver GÜNEŞ Merkez.
Bu nedenle kızlar çareyi, dikkatleri üzerlerine çekecek davranışlardan, soru sormaktan, tartışmalardan, karar verme süreçlerine katılımdan kaçınmakta bulurlar.
Türkiye'deki Yasal Düzenlemeler
ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI
Sosyal Hizmet Meslek Etiği
Sendikaların Uluslararası
Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili engellerin kaldırılması uluslararası öncelikler arasında yer almaktadır yılına kadar okula kayıt,
İç Kontrol Standartlarına Uyum Eylem Planı Toplantısı
YONT ’TEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE İKTİSAT YAPISI
ÖZEL EĞİTİMİN TEMEL İLKELERİ
AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL POLİTİKASI
Düzgün iş.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
BÖLÜM 3 ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ. BÖLÜM 3 ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ.
SKY 423 Avrupa Birliği ve Sağlık Politikası
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Prof Dr. Hakan Kahyaoğlu
ABD’de engelli bireylere yönelik ilk yasa 1798 yılında çıkarılmış,
Türkiye’de ve Dünyada İş Sağlığı ve Güvenliği
İŞLETME TÜRLERİ BÖLÜM 3.
YONT221 Küreselleşme ve Yerelleşme
ÇOCUK KORUMA HİZMETLERİNDE KOORDİNASYON STRATEJİ BELGESİ
Geniş Ölçekli Testler Yrd. Doç. Dr .Ömer Kutlu.
ADR KONVANSİYONU
KENT KONSEYLERİ VE PARLAMENTO
İZMİR ÜNİVERSİTELERİ PLATFORMU DÖNEMİ ÇALIŞMALARI
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi
REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DOÇ. DR. MEHMET M. ÖZAYDIN.
Uygulama Ortamına İlişkin Etik Sorumluluklar
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Mesleki ve Teknik Eğitim Eğitim Politikaları Daire Başkanlığı
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Yasal Çerçeve Yapılan Çalışmalar Yapılması Gereken Çalışmalar
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ EĞİTİM PROGRAMI HAZIRLAMA PLANI (1)
SİGORTA SEKTÖRÜ DÜZENLEME VE DENETLEME İŞLEMİ
Sunum transkripti:

AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL POLİTİKALARI ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE 2012224534 Mutlu KURCAN 2012224536 Özge VARAN 2012224601 Özgür ÇALIŞKAN 2012225031 Selin GÜREVİN 2011224451 Kübra SAKA 2012224007 Çilem ARLI

TÜRKİYE’DE SOSYAL POLİTİKA VE GELİŞİMİ

Sosyal Politika; Varlığını ve gelişimini insan hakları ve demokrasi kavramlarına borçlu olan ve devlet eliyle yürütülen, demokratik bir sistemde devletin toplumsal sınıflar ve çıkarlar arasında uzlaşma sağlamasına yönelik, devletin toplumsal eşitlik ve adalet sağlama yükümlülüğünden doğan, toplumun çeşitli kesimlerine ve çeşitli sosyal sorunlara yönelik sosyal vatandaşlık, sosyal eşitlik ve sosyal adalet anlayışı ile bütünleşen, politikalar bütünüdür.

CUMHURİYETİN İLK YILLARI; 1925 tarihli ve işçilere hafta tatili öngören “Hafta Tatili Kanunu”, 1926 tarihli ve işçilere işverenler ile umumu mukavele yapma hakkını içeren “Medeni ve Borçlar Kanunu”, 1930 tarihli kadın ve çocuk işçilerin çalışma koşullarını ve işçi sağlığını korumaya yönelik “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu” olarak sıralanabilir.

İKİ DÜNYA SAVAŞI: 1930-1960 DÖNEMİ 1932 Yılında Uluslar arası Çalışma Örgütüne üye olmuştur. Söz konusu üyelikle birlikte bazı yükümlülükler üstlenen Türkiye, 1939 tarihli ve 3008 sayılı “İş Kanunu” kabul etmiştir. 1938 tarihli “Cemiyetler Kanunu” kabul edilmiştir. 1946 tarihinde, İş ve İşçi Bulma Kurumu kurulmuştur. 1946 tarihinde, 1938 tarihli Cemiyetler Kanunu’nun toplum esasına göre dernek kurma yasağı kaldırılmıştır. 20 Şubat 1947 tarihli ve 5018 sayılı “İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun” çıkarılmıştır

1961 ANAYASASI DÖNEMİ 1961 Anayasasıyla adalet anlayışının sonucu olarak çalışma hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı, sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı anayasal güvenceye sahip olmuştur. 1961 yılından bu yana dokuz kalkınma planı hazırlanmış ve uygulanmış olmasına rağmen, gerek dönemim sosyal haklara önem veren şartları, gerekse yeni Anayasa’nın sosyal niteliği gereği ilk Kalkınma Planı, sosyal politika açısından en kapsamlı olanıdır.

1980 DÖNEMİ Liberal politikanın esaslarını oluşturan 1980 kararlarına ilaveten, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve darbe hükümetinin hazırladığı 1982 Anayasası, sosyal alanda dönüşümlerin hızlandığı bir sürece girilmesinin zeminini oluşturmuştur. 1982 Anayasası, birey hak ve özgürlükleri açısından oldukça kısıtlayıcı hükümler içeren bir metindir: dernek, vakıf ve sendikaların siyasal faaliyette bulunmalarını yasaklamış, birbirleriyle işbirliği yapmalarını zorlaştıran hükümler getirmiş, sendikalaşmayı zorlaştırmış ve grev kısıtlamaları ye yasakları getirmiştir.

1990 DÖNEMİ VE SONRASI 1990’lar, Türkiye ekonomisinde ve politikalarında değişikliklerin baş gösterdiği, ulusal olduğu kadar uluslararası aktörlerin de sahneye girdiği bir döneme işaret etmektedir Türkiye’nin 1999 tarihinde Helsinki Zirvesi ile aday üye statüsü kazanması esnasında, AB içinde de benzer şekilde seyretmekte idi. Sosyal içerme, AB sosyal politikalarının da ana hedefi olmuştur. Hem IMF, hem de AB’nin Türkiye siyasetini, ekonomisini ve politikalarını etkileyen bir dönem olan 1990’lar ve 2000’ler, sosyal içerme konusunun sosyal politika literatüründe tartışılmasına başlanan yıllar olmuştur

AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL ŞARTI Aralık 1989’da, İngiltere dışındaki 11 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanları, işçilere Avrupa Topluluğu tarafından garanti edilmesi öngörülen bir dizi sosyal hakkı tanımlar Sosyal Şartı ile, işçilerin serbest dolaşımı, çalışma ve adil bir ücret isteme hakkı, yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sosyal koruma, sendika ve toplu pazarlık hakkı, mesleki eğitim, kadın ve erkeğe eşit işlem yapılması, işçilerin bilgilendirilmesi ve onlara danışılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği, çocuk ve genç işçilerin korunması, yaşlıların korunması, özürlülerin korunması gibi temel sosyal konularda kurallar tespit edilmiştir.

Şart, bir niyet deklarasyonu olup özellikle işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında büyük ilerlemelere yol açmıştır. İngiltere’nin, Mayıs 1997 tarihinde Sosyal Protokol’e katılma kararı almasıyla Protokol de 1997 yılında Amsterdam Antlaşması’nın bünyesine alınmıştır. Amsterdam Antlaşması, istihdam başlıklı yeni bir bölüme yer vererek, bu alanda faaliyet gösteren farklı kurumsal aktörler arasında yeni bir çalışma metodu ortaya koymuş, kadın-erkek eşitliği konularında Topluluk yetkilerini genişletmiş; temel hakları ve ayırımcılıkla mücadeleyi de kapsamına almıştır.

AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI Temel Avrupa Birliği anlaşmalarında ve diğer yardımcı hukuk kaynaklarında (tüzük, karar, yönerge vs.) yer alan kural ve kurumlar bütününü ifade etmektedir. Türkiye’nin Sosyal politika ve istihdam politikası açısından uyumu Fasıl 19 da yer almaktadır.

FASIL 19 (SOSYAL POLİTİKA VE İSTİHDAM) İstihdamın artırılması, çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi, uygun seviyelerde sosyal koruma sistemlerinin oluşturulması, sosyal ortaklarla diyalog tesis edilmesi, sürdürülebilir bir istihdam yapısı için insan kaynaklarının geliştirilmesi, sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele edilmesi, kadın ve erkekler için eşit fırsatlar sağlanması faslın kapsamını oluşturmaktadır. Bu çerçevede, faslın alt konuları arasında, iş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği, kadın ve erkek arasında eşit muamele, ayrımcılıkla mücadele, sosyal diyalog, istihdam, sosyal içerme ve sosyal koruma yer almaktadır.

Sosyal Politika ve İstihdam faslının müzakerelere açılabilmesi için Alman Dönem Başkanlığında (19 Ocak 2007) iki adet açılış kriteri bildirilmiştir. Sendikal hakların AB standartları ve ilgili ILO Konvansiyonları ile uyumlu olmasının sağlanması, Tüm işgücünün yararı için, bu faslın kapsamındaki alanlarda yer alan AB müktesebatının aşamalı olarak iç hukuka aktarılması, uygulanması ve yürütülmesini içeren bir eylem planının Avrupa Komisyonuna sunulmasıdır. Birinci açılış kriterine ilişkin olarak, sendikal hakların AB standartlarıyla uyumlu olmasının sağlanması amacıyla iki adet kanun yasalaşmıştır. İkinci kriter kapsamındaki eylem planı ise hazırlanmış olup, Nisan 2010’da Avrupa Komisyonuna iletilmiştir.

İLERLEME RAPORLARINDA SOSYAL POLİTİKA UYUMU İŞÇİ HAKLARI VE SENDİKAL HAKLAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ENGELLİ HAKLARI İSTİHDAM KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ ve AYRIMCILIKLA MÜCADELE SOSYAL DİYALOG: SOSYAL KORUMA YOKSULLUK İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ

İŞÇİ HAKLARI VE SENDİKAL HAKLAR Sendikal haklar başlığı, Komisyonun Türkiye’ye en çok eleştiride bulunduğu başlıklardan birisini teşkil etmektedir.

Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’de sendikal haklara ilişkin tespit ettiği sorun alanları Örgütlenme özgürlüğü ve grev hakkına ilişkin konularda kısıtlamalara tabidirler. Serbest bölgelerde sendikal haklar kısıtlanmaktadır. Grev hakkı çeşitli kısıtlamalara ve karmaşık prosedürlere tabidir. Komisyon, Türkiye’nin sendika özgürlüğü ve grev hakkı konusunda ILO standartlarını gerisinde bulunduğunu belirtmekte ve Türkiye’nin Avrupa Sosyal Şartı’nın 5. (örgütlenme hakkı) ve 6. (grev hakkı da dâhil olmak üzere toplu pazarlık hakkı) maddesini kabul etmediğini işaret etmektedir.

Sendika özgürlüğü, toplu sözleşme ve grev hakkına ilişkin Türkiye’nin son yıllarda ilerleme gösterdiği gözlemlenmektedir. Bağımsız sendikaların toplu iş sözleşmesi yapabilmesine dair yetkilendirilmeleri için iş kolu barajı Anayasa Mahkemesi kararı ile %3'ten %1'e düşürülmüştür. Özel sektördeki sendika üyeliği oranı 2015'te %9,5'den %11,2'ye yükselmiştir.

İşçilerin serbest dolaşımı Türk mevzuatı, yabancıların istihdamına sınırlı olarak izin vermekte; istihdam edilen yabancılar ile Türkler arasında istihdam koşulları bakımından ayırımcı hükümler içermemektedir. Mevzuatta ikamet iznine ilişkin düzenlemeler ve yabancı işçinin ailesinin sosyal güvenlik hakları AB mevzuatı ile uyumlu değildir.

AB İş Hukuku kapsamı Yeni İş Yasası ile, toplu işten çıkarmalar alanında işçi temsilcilerinin bilgilendirilmesi ve danışma süreci konularında tam uyum sağlanmıştır. İş yerlerinin devirlerinde; İşçilerin devir hallerinde korunması sağlanmış; ancak devir konusunda işçilerin bilgilendirilmesi hususuna yer verilmeyerek bu konudaki uyumsuzluk tam olarak giderilememiştir. Yönetimin işçileri bilgilendirmesi ve işçilere danışılmasına yönelik Çalışma Konseyleri’nin Türk mevzuatınca düzenlenmemiştir. Çalışma saatleri ve izinler konusunda, yapılan yeni düzenlemelere rağmen AB ve Türkiye arasında halen bir uyumsuzluk söz konusudur.

İlerlemeler; 2001: Anayasada sendika haklarını yalnızca işçi statüsünde çalışanlara tanıyan 51. maddesi düzenlenerek sendika hakkı tüm çalışanlara verilmiştir. 2001: Kamu çalışanları Sendikaları Yasası yürürlüğe girmiştir. 2005: Yapılan düzenleme ile sendika aidatlarına devlet katkısı sağlanmıştır. 2009: 1 Mayıs ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’ ilan edilmiştir. 2010: anayasal değişikliklerle kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınmıştır.

2012: Sendikalar ve kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapmasına ilişkin mevzuat değiştirilerek kamu sektöründeki ilk toplu sözleşme uygulamasına imkan tanınmıştır. 2013: Yeni bir kanunla; sendikaların kurulması ve iç işleyişine yönelik kolaylıklar sağlamakta üyelik usullerini kolaylaştırmakta belirli sektörlerdeki grev yasağını kaldırmakta ve cezaları azaltmaktadır. 2015: Küçük şirket çalışanlarını, sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarmalara karşı yasal olarak koruyan ve bankacılık hizmetlerinde ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde görevli özel sektör çalışanlarının grev yapmalarına yönelik yasağı kaldıran Anayasa Mahkemesi kararıyla, sendikal haklarda iyileşmeler gerçekleşmiştir.

Çocuk işçiliği Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri günümüzde milyonlarca çocuğun fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren ve ulusal yasalarla uluslararası standartlara uygun olmayan koşullarda çalıştığını göstermektedir. Bugün tüm dünyada 250 milyon kadar çocuk, Türkiye'de ise 960 bin çocuk yeterli eğitimden, sağlık hizmetlerinden ve temel özgürlüklerden yoksun biçimde çalışmaktadır. Yapılan çalışmalar önemli bir insan hakları sorunu olan çocuk işçiliğinin ülkemizde de kaygı verici düzeyde yaygın olduğunu göstermektedir.

Türkiye, çocuk çalışma yaşını 1971 yılından itibaren 12’den 15’e yükseltilmiş olmasına rağmen, yaşları 15’in altında bulunan çok sayıda çocuk halen küçük işletmelerde ve tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Çocuk haklarıyla ilgili olarak mevcut durum, Türkiye tarafından 1989 yılında onaylanan Avrupa Sosyal Şartı’nın 7. (çocukların ve gençlerin korunması) ve 17. (anaların ve çocukların sosyal ve ekonomik yönden korunması) maddeleriyle uyumlu değildir.

K ADIN ERKEK EŞİTLİĞİ ve AYRIMCILIKLA MÜCADELE

Cinsiyet eşitliği açısından istihdam oranları: Cinsiyete göre istihdam oranlarına bakıldığında ; En yüksek kadın istihdamı İsveç (%72,5), En düşük kadın istihdamı ise %39,9 ile Yunanistan Türkiye’nin ise (%27,1) Türkiye’de Kadın İstihdamı Durum Raporu’nda: Erkeklerin yoğun olarak istihdam edildikleri iş alanlarına kadınların daha kolay girmelerini sağlanmalı, Ebeveyn Doğum İzni Yasası Yeni kadın işçilerin SGK primlerinin bir kısmı devlet tarafından üstlenilmelidir. İhalelerde kadın girişimcilere öncelik verilmelidir.

Sosyal güvenlik haklarından yararlanmada eşitlik 1978 ve 1986 yılında iki Yönerge kabul edilmiştir. 1978 yılında kabul edilen yönerge: faaliyetine sağlık sorunu ve, gönülsüz işsizlik gibi nedenlerle ara veren çalışanlar, *iş arayanlar, *emekli ya da malul olan çalışanları kapsamakta *hastalık, malullük, yaşlılık, iş kazası ve meslek hastalığı ile « işsizlik risklerine karşı koruma sağlamaktadır» 1986 yılında yürürlüğe konulan yönerge: mesleki sosyal güvenlik sistemlerini de dahil eden bir yönergedir. -

YAPILAN DÜZENLEMELER 1998 yılında Medeni Kanun Tasarısı Bakanlar Kurulu’nda kabul edilmiştir. 2001 yılında Anayasa’nın 41. ve 66. maddeleri dahil edilmiştir. 2002 yılında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni onaylamıştır ve Yeni Medeni Kanun yürürlüğe girmiştir. 2004 yılında Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Kurulu Yasası 2007 yılında Erkeklerin hemşire olmasına izin verilmiştir 2008 yılında “İstihdam Paketi” kabul edilmiştir 2009 yılında Parlamentoda Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur.

2015 İlerleme raporları Ayrımcılıkla mücadele politikasında ilerleme kaydedilmemiştir. Kamu sektöründe daha esnek koşulları oluşturulması için kısmi tedbirler alınmıştır. Kadın ile erkek arasındaki ücret farklılıkları sorun olmaya devam etmektedir.

SOSYAL DİYALOG Aday ülkeler ve AB’ye giriş açısından önemli sorunlar doğuran, bu açıdan siyasal ve ideolojik anlamda nötr olmayan bir kavramdır. AMACI; Sosyal taraflar arasında etkin bir görüş alışverişi, işbirliği, uyum ve uzlaşma yaratarak barışçıl bir endüstri ilişkileri sistemi tesis etmek, makro düzeyde ekonomik ve sosyal politikaların belirlenmesi ve uygulanmasına katılma olanağı sunmaktır.

SOSYAL DİYALOGA ÖRNEK TEŞKİL EDECEK KURUL VE KURUMLAR Çalışma Meclisi Milli Prodüktivite Merkezi İşçi Sigortaları Kurumu İş ve İşçi Bulma Kurumu Danışma Kurulu ve Yönetim Kurulu Asgari Ücret Tespit Komisyonu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yüksek Danışma Kurulu

Türkiye’de Sosyal diyalog ile ilgili uluslararası kuruluşlar: Türkiye- AB Karma İstişare komitesi (KİK) Türkiye’de Sosyal diyalog ile ilgili ulusal kuruluşlar Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) Çalışma Meclisi Üçlü Danışma Kurulu

Türkiye’de Sosyal diyalog Mekanizmaları İşçiler, İşverenler Kamu çalışanları temsilcileri İşçilerin Temsilcileri: TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK İşverenlerin temsilcisi: TİSK’tir (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) Kamu çalışanları ise: Memur- Sen, Kamu-Sen, KESK, BASK ve İşveren Sendikaları Konfederasyonu UNICE’ye, İşçi Sendikaları Konfederasyonları da ETUC’a üyedir

YAPILAN DÜZENLEMELER 2001yılında Kamu görevlilerinin sendikal haklarını düzenleyen bir kanun çıktı 2002 yılında serbest bölgelerdeki grev, lokavt ve toplu pazarlığa ilişkin on yıllık yasak koyan hükmü kaldırmıştır. 2004 yılında Üçlü Danışma Kurulu’nun çalışma esas ve usullerini düzenleyen yönetmelik yürürlüğe girmiştir. 2007 yılında Sendikaların yönetici organlarına seçilebilmek için en az 10 yıl çalışmış olma zorunluluğu kaldırılmıştır. 2009 yılında 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabulü ümit verici bir adım olmuştur.

Sosyal koruma Sosyal koruma, bireyleri hayatın getirdiği bir yandan gelir azaltan, diğer yandan gider arttıran sosyal risklere karşı koruyan sistemler bütünü olarak tanımlanabilir. 1999 yılında kadınlarda 58’e, erkeklerde 60’a çıkarmaktadır. Asgari prim ödeme süresi 5000 günden 7000 güne çıkarılmıştır. 2000 yılında İşsizlik sigortası sistemi 2001 yılında Özel emekliliğe imkan veren, böylelikle zorunlu emeklilik sistemini tamamlayan bir kanun çıkarılmıştır. 2002 yılında İşsizlik sigortası uygulamaya geçirilmiş ve işsizlik yardımları ilk kez ödenmiştir.

2004 yılında Devlet memurlarının doğum iznini 16 haftaya çıkaran bir yönetmelik yayımlanmıştır. Yoksullara ücretsiz sağlık hizmeti verilmesine ilişkin yasanın kapsamını genişleten değişiklik Temmuz 2004’te kabul edilmiştir. 2005 yılında sosyal güvenlik kurumlarına ait tüm hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devreden bir kanun kabul edilmiştir. 2006 yılında 18 yaşın altındaki tüm çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti sağlanan bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulmuştur.

2015 İLERLEME RAPORLARI 2013'teki GSYH’nin %13,8'ine ulaşmıştır. Yaşlı nüfusun ve yaşlı bağımlılık oranlarının artmasıyla birlikte aktif yaşlanma politikalarına hız verilmesi gerekmektedir.

YOKSULLUK Yoksullukla yaşamak, bireylerin gelir ve kaynaklarının, bireyi yaşadığı toplumda kabul edilebilir bir yaşam standardından mahrum bırakacak kadar yetersiz olmasıdır. Yoksullukları yüzünden insanlar işsizlik, düşük gelir, barınma sorunu, yetersiz sağlık hizmetleri ve yaşam boyu eğitim, kültür, spor ve diğer etkinliklere katılımlarında engellerle karşılaşabilirler.

16. yüzyılda başlayan sosyal politika tartışmalarında yoksul insan ile hayatını çalışarak kazanmak zorunda olan insan arasında belirgin bir ayrım yoktur. 18. yüzyıla geldiğimizde bile Adam Smith’in dahi “yoksul” deyimini, “hayatını çalışarak kazanmak zorunda olan insanı" anlatmak için kullanmıştır. Bu durum 19. yüzyıldan itibaren değişmeye, “işçi” ve “yoksul” kavramları belirgin biçimde ayrılmaya başlıyor. İşi olan insan yoksul olarak kabul edilmiyor.

Sosyal politikanın en temel stratejik hedeflerinden biri yoksullukla mücadele ederek gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltmaktır. AB de ise, yoksulluk tartışmalarının, “sosyal dışlanmayla mücadele” ve “sosyal içerme” kavramları temelinde yürütüldüğünü görmekteyiz.

Sosyal içerme amacı, hem gelir düzeyleri toplum ortalamasının çok altında olduğu için, hem de etnik veya dini kökenleri, toplumsal cinsiyetleri, eğitim durumları, fiziksel veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit vatandaşlar olarak katılmakta zorluk çeken insanların durumunu kurumsal düzenlemeler yoluyla çözmeye yönelik bir amaç. Aynı zamanda yoksulluk, eşitsizlikle bağlantılı olarak ele alınması gereken bir sosyal dışlanma sorunudur.

Yoksulluğu insanların topluma eşit katılımını engelleyen bir sosyal dışlanma sorunu olarak gören yaklaşım, OECD ve Eurostat (Avrupa İstatistik Kurumu) gibi kuruluşlarca sağlanan karşılaştırmalı yoksulluk verilerine de yansımaktadır. 2015 yılı için OECD’nin raporunda zengin ve fakir arasındaki uçurumun 30 yılın en yüksek oranına ulaştığı, son yıllarda eşitsizliğin azalacak yerde büyüdüğü belirtildi. Rapora göre, OECD’ye üye 34 ülkede, gelir dağılımı adaletsizliği sıralamasında Şili, ilk sırada Şili’yi Meksika, Türkiye, ABD ve İsrail izliyor.

2015 yılı için OECD bölgesi ortalama göreli yoksulluk oranı %10’un biraz üzerindeyken, Türkiye’de bu oranın % 20’nin biraz altında, yani OECD ülkelerinin neredeyse iki katı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de “çalışan yoksul” (working poor) dediğimiz olgu çok önemli görünmektedir. 2009 yılı için, toplam istihdam edilenlerin % 15,37’si harcamaya dayalı yoksulluk hesaplarına göre yoksuldur. Bunlar içinde yevmiyeli çalışanlar ve ücretsiz aile işçileri arasındaki yoksulluk oranları ise % 26,86 ve % 29,58’dir.

OECD verilerine göre ise, 2000’lerin ortalarında OECD ülkelerindeki çalışan yoksulluğu ortalaması % 8’in altındayken, Türkiye’de bu oran % 16’nın üstündedir. Türkiye bu ülkeler arasındaki en yüksek çalışan yoksul oranına sahiptir. Bu rakamlar çalıştığı halde yoksulluktan kurtulamayan nüfusun toplumun ciddi bir parçasını oluşturduğunu gözler önüne sermektedir.

Küreselleşme süreci, tüm ekonomik yapıları ve işyerlerini etkilemekte; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), WHO gibi otorite kuruluşlar bu hizmetlere olan ihtiyacın arttığını yıllardır vurgulamaktadır. İSG’nin çalışanlar, işverenler ve devlet açısından ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi , AB’de çalışan işçilerin bilgilendirilmesi ve çalışanlara danışılmasına ilişkin genel bir çerçeve getirmektedir. Bilgilendirme ve danışılma işyerindeki tüm çalışma konularını kapsadığından, sağlık ve güvenliği de içine alır

Çerçeve Direktif’in bazı hükümleri işverene; İşyerlerinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması amacıyla risklerin tespiti, Korunma tedbirlerinin geliştirilmesi gibi konularda işçilerin bilgilendirilmesi, danışılması ve katılımlarının sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.

Çerçeve direktifin amacı; İşçilerin, kaza ve hastalıklara karşı koruyucu önlemlerin uygulanması Bilgilendirme, danışma, dengeli katılım ve işçilerin ve onların temsilcilerinin eğitimi yoluyla, çalışırken yüksek düzeyde korunmasının sağlanması olarak belirtilmektedir.

Türkiye'ye baktığımızda; Bu alanda kazalar ve meslek hastalıklarında son yıllarda düşüş gözlenmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aralık 2003 tarihinden bu yana İş Sağlığı ve Güvenliği konularında AB müktesebatına uyum sağlamak için çeşitli kanunlarda uyumlaştırmaya gitmiştir. Ancak uyumlaştırılması hedeflenen ve AB iş sağlığı ve güvenliği direktifleriyle uyumlu olan kanun tasarısı, yasal sebeplerle kanunlaşamamıştır. Yeni tasarı, hazırlanma aşamasındadır

İş Sağlığı ve Güvenliği alanında AB müktesebatı ile uyum derecesi oldukça iyi seviyededir. Ancak bu alandaki düzenlemelerin kamu sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Müktesebatın uygulanması, bilgilendirme, farkındalık yaratma ve eğitim alanlarındaki çabalarla desteklenmelidir. İş Teftiş Kurulu’nun kapasitesinin, coğrafik olarak kapsadığı alanında genişletilmesi ve uygulama süreçlerine sosyal tarafların da dahil edilmesi suretiyle genişletilmesi gerekmektedir.

ENGELLİ HAKLARI Engelli kavramı özellikle sanayi devriminden sonra toplumsal hayatta daha sık kullanılır hale gelmiştir ve toplumsal düzen üzerinde ciddi etkileri olan bir kavramdır. Engelliler özellikle bu dönemlerde sosyal politikaların kapsamına girmiştir. Çünkü engellilik önemli bir sosyal dışlanma unsurudur.

Engellilerin topluma kazandırılması için ciddi politikalar uygulanmalıdır. Engelli bireylerin sosyal hayata katılımlarının sağlanması, topluma entegre olması ve potansiyellerini kullanabilmesi için sosyal içerme politikalarıyla desteklenmeleri bu politikalar arasında sayılabilir. Türkiye'de engelli kişilerin durumuna ilişkin tespitlere ve engelli haklarına ilişkin ilerlemelere 2000 yılı ilerleme raporuyla yer verilmeye başlanılmıştır. Raporlarda genel olarak engellilere ilişkin ulusal bir programın yokluğu ve bu alanda farklı kurumların yetki alanına girdiğinin altı çizilmektedir.

2003 ve 2004 yıllarında işyerlerinde engelli işçi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir. Temmuz 2005’te engelli kişilere ilişkin yeni bir Engelliler Yasası kabul edilmiştir. 2006 yılında engelli kişilerin istihdamı için bir eylem planı hazırlanmıştır. 2007 ve 2008 yıllarında bazı zihinsel hastalıkların tedavisine ilişkin hükümet tüzüğü yayınlanmıştır.

Şubat 2014'te, sosyal bakımdan korunmaya muhtaç̧ veya engelli kişiler için mevzuat kabul edilmiştir. Milli Eğitim Temel Kanununda ve İş Kanununda engelli bireylere ayrımcılık yapılmaması ilkesine artık açıkça yer verilmektedir. Engelliliğe bağlı ayrımcılığa ilişkin hükümler de BM Sözleşmesi ile uyumlu hale getirilmiştir.

2015 Türkiye İlerleme Raporu’na göre TBMM, bireysel şikâyet mekanizması oluşturan BM Engelli Hakları Sözleşmesi İhtiyari Protokolü'nü kabul etmiştir. İlk ve orta öğretimdeki engelli öğrencilerin sayısı artmaya devam etmiştir. Engelli kişiler arasında okuma- yazma bilmeyenlerin oranı halen yüksektir. Engelliler için kamu binalarının uygunluğu için geçiş dönemi uzatılmıştır. Bu durum engelliler için sorun olmaya devam etmektedir.

İSTİHDAM Bugün dünyada işsizlik sorunu birçok ülke için temel sorunların basında gelmektedir. Türkiye ise 1960'lardan itibaren her dönemde yüksek işsizlikle mücadele etmiştir. 1980'lerden itibaren ise gelir eşitsizliği giderek artmaktadır.

Son dönemlerde büyüme artsa bile işsizlikteki artış da sürmektedir Son dönemlerde büyüme artsa bile işsizlikteki artış da sürmektedir. Yani istihdam yaratmayan büyüme söz konusudur. Özellikle 1980’lerden sonra artan küresel rekabet ve teknolojik gelişmeler ve 2001 kriziyle birlikte işsizlik sorunu daha da derinleşmiş̧ ve ciddi boyutlara ulaşmıştır. 2000’li yıllardan sonra Türkiye'de istihdam stratejisi ve istikrarlı ekonomik büyüme için ciddi adımlar atılmaya başlanmıştır.

İstihdam ve işsizlik aynı gerçeğin iki farklı yüzüdür İstihdam ve işsizlik aynı gerçeğin iki farklı yüzüdür. Birlikte ele alınmalıdır. Türkiye işsizlik oranı bakımından AB ortalamalarını yakalamış̧ olsa da istihdam oranı bakımından henüz istenilen seviyelerde değildir. Türkiye “Europe 2020” stratejisinin öngördüğü %75 istihdam oranının yakalanması için istihdam politikaları üzerine daha çok eğilmelidir.

2014 yılı İlerleme Raporu’nda uzun vadeli ve iddialı politikalar içeren ulusal istihdam stratejisi kabul edilmiştir. Türkiye, ilk İstihdam ve Sosyal Reform Programını hazırlamaktadır. İstihdam, öğrenim veya eğitim dışında kalan gençlerin oranı gerilemeye devam etse de hâlâ %25,5 gibi yüksek bir seviyededir. Erkeklerin (15-64 yaş) iş katılımı (%75,6) ve istihdam oranları (%69,5) AB ile kıyaslanabilir düzeylerdedir. Kadınlarda ise is ̧gücüne katılım (%33,2) ve istihdam (%29,6) oranları hâlâ AB seviyelerinin oldukça altındadır.

İşsizlik oranı çok az artarak %8,9 seviyesine yükselmiştir. Kayıt dışı istihdam oranının azaldığı sosyal politika ve istihdam alanında, bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. İŞKUR kapasitesini arttırmış ve hizmetlerinin kapsamını genişletmiştir.

2015 yılı İlerleme Raporu’na göre; 20-64 yaş arası erkekler için %75 ve kadınlar için %31,6 olan istihdam oranları öngörülmektedir. İşsizlik oranı %9,9'a yükselmiştir ve bu oran kadınlarda oldukça yüksek seviyededir. Genç̧ işsizliği %17,8'e yükselmiştir ve genç̧ nüfusun dörtte biri istihdam, eğitim veya öğrenim dışındadır. Kamu istihdam hizmeti kapasitesini ve kapsamını artırmayı sürdürülmüştür. İlk istihdam ve sosyal reform programına yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Kaynakça APAN, Ahmet 2010 “Türkiye’de Kalkınma Planları ve Sosyal Güvenlik Reformu”, 2007 http://ahmetapan.blogcu.com/turkiye-de-kalkinma-planlari-ve-sosyal-guvenlik-reformu- 1/2520500, (12.03.2010). ATAMAN CEYLİN, Berrin 2009 “Avrupa Birliği Sosyal Politikası, Avrupa Sosyal Fonu ve Sosyal Diyalog” Avrupa Birliği Genel Sekreterliği “Türkiye’nin Üyeliği Perspektifinden Kaynaklanan hususlar” Buğra, Ayşe 2005 “Yoksulluk ve Sosyal Haklar. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu” BUĞRA, Ayşe 2008 “ Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika” İletişim Yayınları, İstanbul, s. 220 Çelik, Aziz 2006 “AB Sosyal Politikası Uyum Sürecinin Uyumsuz Alanı” Kitap Yayınevi^ Çelik, Aziz “Avrupa Birliği Sosyal Politikası: Gelişimi, Kapsamı ve Türkiye’nin Uyum Süreci-1” GÜNAL, Pınar 2009 “Avrupa Birliği’nin Sosyal Politikası Çerçevesinde Güney Avrupa Sosyal Devlet Modeli ve Türkiye” Sosyal Yardım Uzmanlık Tezi

KAR, Muhsin 2010 ” Avrupa bütünleşmesi ve Türkiye Ortak Politikaların Oluşumu ve Uyumlaştırılması” Ekin yayınevi Karataş, Handan 2014 “Avrupa Birliği Sosyal İçerme Politikaları ve Türkiye Örneği” TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı Araştırma Hizmetleri Başkanlığı . Ankara. Özgürce, Gürol,2010 “Avrupa Birliği’nin Sosyal Politikası ve Türkiye” Derin yayınları ÖZERDEM Fisun,2010 “Avrupa Birliği Sosyal politikası ve Türkiye’nin Uyumu” Yardım ve Dayanışma Dergisi Ankara SAKA Yonca, 2010 “Avrupa Sosyal Politikasının Gelişimi ve Türkiye'nin Avrupa Birliği Sosyal Politikasına Uyumu”. Ankara. Türkiye'de Sosyal Politika: İlkeler,Sorunlar Ve Çözüm Yolları. (2014, 12). Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu . Yılmaz, F. (2010). Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye'de İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi , 156-157. PARLAK, Zeki “Avrupa Birliğinde ve Türkiye’de Sosyal Diyalog”

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=136 59 www.ab.gov.tr/index.php?p=46224 http://www.ab.gov.tr/index.php?p=46224 http://www.calismatoplum.org/sayi34/oguz%20karadeniz.pdf http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18619 http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=136 59 http://abs.cu.edu.tr/Dokumanlar/2016/PF%20434/697 347961_avrupa_birliginin_sosyal_politikasi.pdf http://www.ab.gov.tr/files/000files/2015/11/2015_turkiye_raporu.pdf