Haşhaşiler (Suikastçiler, Fedaiyyun, İsmaili, Şii Batıniler): Haşhaş bağımlısı oldukları ve böylece terör eylemleri yaptıkları için, Haşhaşiler, Haşhaşiyye ya da Haşhaşiyyun isimleriyle anılan gurup, Suikastçiler olarak da bilinmektedir. İngilizce karşılığı olan Assasins de, “assasinate” (suikast, katletmek) kelimesinden gelir. Şîa’nın aşırı uçlarından biri olan Şii-Batıni (İsmâîlîyye) mezhebine mensup Haşhaşiler, Hasan Sabbah tarafından, Eylül 1090 tarihinde İran’da Alamut Kalesi (Kartal Yuvası)nin ele geçirilmesiyle birlikte kurulmuştur.
İran ile birlikte Mısır ve Suriye’de de faaliyet gösteren Haşhaşiler, dinî tarikat ve aynı zamanda siyasi hedefleri olan bir terör örgütü gibi hareket etmekteydi. Bu harekete mensup militanlar, gerçek İslam’ı yozlaştırdıkları gerekçesiyle, farklı bölgelerdeki Müslüman hükümdarlar ile üst düzey devlet ve din adamlarına, valilere ve halifelere hançerle suikastler düzenlemişlerdir. Ayrıca, Haçlı Seferleri’yle İslam’a karşı işgal ve saldırıda bulundukları gerekçesiyle, Kudüs Kralı Conrad gibi Hıristiyan idarecilere de saldırmışlardır.
Örgütün kurucusu, dini ve siyasal terörü ilk olarak kurumsallaştıran kişi olan Hasan Sabbah (1049-1124)’tır. O’nun kurduğu tarikat sıkı bir hiyerarşi ve katı kurallara dayanmaktaydı. Hasan Sabbah, kendisine tam bağımlı hâle getirdiği fedailerine haşhaş vererek ve cenneti vaat ederek çok sayıda suikast yaptırmıştır. İlginç bir şekilde, suikastı yapan fedai (Haşhaşi) kaçmaya çalışmadığından, öldürülen kişinin korumaları veya halk tarafından linç edilirdi.
Haşhaşiler için baş düşman, dönemin en güçlü devleti olan Büyük Selçuklu Devleti idi. Nitekim, onlara karşı yoğun mücadele vermiş olan Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk, suikastle öldürülen (1092) ilk kurbanlardan biri olmuştur. Selahattin Eyyübi’ye de suikast teşebbüsünde bulunan Haşhaşileri, XIII. Yüzyıl’da Alamut’u ele geçiren Moğollar ortadan kaldırmıştır. Suikastlarıyla bütün toplumda yarattıkları korku ve dehşet o kadar etkiliydi ki, devletin ileri gelenleri elbiselerinin altına zırh giymeye başlamışlardır.
Mevcut düzeni yıkmak için bilinçli bir şekilde üst düzey kişilere suikastler düzenlemişler, eylemleriyle sindirdikleri halkı, din motifli yoğun bir propaganda ile de yanlarına çekmeye çalışmışlardır. Hasan Sabbah, Selçuklu döneminde terörü sistemli bir vasıta olarak kullanmış; bu yönüyle terörizmin de babası olmuştur. Suikastlerle birlikte yarattıkları korku ve dehşet ortamı, Büyük Selçuklu Devleti’nin zayıflama ve yıkılma sebeplerinden birini oluşturur.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk’e Haşhaşilerin düzenlediği suikastı anlatan bir resim