Hazırlıyan:KAMİLCAN ÇELİK
Uzun ve yorucu bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı Nabuland Şilebi ile çarpıştı. Sessiz, soğuk ve bulanıktı gece. Başından aldığı şiddetli darbe ile Dumlupınar birkaç saniye içinde sulara gömüldü. Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı. Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla gemi ile irtibat sağlandı. Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu. Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı. Ancak, saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, herşey yine aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirler. Şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan, tüm Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yapılan hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi...Dumlupınar türküsigaratürküsigara türkü
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım Sen salın (sallan) gel ben boyuna bakayım Uzun olur gemilerin direği Ah çatal olur efelerin yüreği Ah vur ataşı gavur sinem ko yansın Arkadaşlar uykulardan uyansın Uzun olur gemilerin direği Ah çatal olur efelerin yüreği
Çanakkale Savaşı öncesindeyurdun dört bir yanından cepheye giden askerlerinÇanakkale’nini içinden geçerken söyledikleri türkü olup günümüze kadar dilden dile aktarılmıştır.
Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni Of gençliğim eyvah Çanakkale köprüsü dardır geçilmez Al kan olmuş suları bir tas içilmez Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde aynalı çarşı Anne ben gidiyorum düşmana karşı Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde bir dolu testi Anneler babalar ümidi kesti Of gençliğim eyvah Çanakkale'den çıktım yan basa basa Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde sıra söğütler Altında yatıyor aslan yiğitler Of gençliğim eyvah
Yöre: Aydın Bu türkünün daha bir çok kıtaları Ege havalisinde söylenmekte ise de muhite göre değişmeler olmaktadır. Biz buraya meşhur olmuş on kıtasını aldık... (Efelerin efesi) kelimeleri üzerinde dikkatle durulacak olursa Yörük Ali´nin muhiti dahilinde olan ve tarihi eserleriyle meşhur (Efes) meydana çıkmaktadır... Yörük Ali ( ) Istiklal Savaşımızın başlarında birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Nazilli köylülerindendir. Ailesi Sarı Tekeli adlı bir Türk aşiretinden olup Ayvazoğulları lakabıyle anıhr. Üç sene çetecilik ettikten sonra hükümete dehalet etmiş Yunanlıların Izmir´i ve Aydın´ı işgal etmesi üzerine Çine´nin Yağcılar köyünde tekrar bir küçük çete kurmuştur. 15 Haziran 1920´de Menderes nehrini 50 arkadaşıyla sallarla geçerek Malkoç tren köprüsünü muhafaza eden Yunan karakolunu imha etmiş ve silahlarını almıştır ki Aydın ve Köşk cephesinde bir buçuk sene kadar vuruşan ve Aydın´ın içindeki savaşta çok yararlığı görülen bu alay´ın adı 57. nci Tümende (37. nci Yörük Ali Efe Alayı) ismi ile hala anılır. Efe´ye Istiklal madalyası ve Milis albaylığı rütbesi verilmişti. Milli Mücadele´den sonra çiftlik ve ticaretle meşgul olan Efe altısı erkek olmak üzere dokuz evlat yetiştirmiştir yılında vefat etti.
. Şu dalmadan geçtin mi Soğuk sular içtin mi Efelerin içinde Yörük Ali'yi seçtin mi Hey gidinin efesi... efesi Efelerin efesi Şu dalmanın çeşmesi Ne hoş olur içmesi Yörükte Ali'yi sorarsan Efelerin seçmesi Hey gidinin efesi... efesi Efelerin efesi Cepkeninin kolları Parıldıyor pulları Yörük de Ali Geliyor Açıl Aydın Yolları Hey gidinin efesi... efesi Efelerin efesi
Genç evli bir çiftin çocukları olmaz. Onlar da kendilerine beslenti bir erkek çocuğu evlat edinirler. Kadın ile çocuk arasında fazla yaş farkı yoktur. Kadının kocası genç yaşta ölünce kadın dul kalır. Beslentisi olan evlatlığa kadın aşık olduğunun farkına varır, ancak bunu kimselere diyemez. Oğlan askere gider ve askerde ölür. Bir gizli sevdanın öyküsünün türküsüdür Eledim Eledim…
Eledim eledim höllük eledim Aynalı beşikte canan bebek beledim Büyüttüm besledim asker eyledim Gitti de gelmedi canan buna ne çare Yandı ciğerim de canan buna ne çare Bir güzel simadır aklımı alan Aşkın sevdasını canan serime salan Bizi kınamasın ehl-i din olan Gitti de gelmedi canan buna ne çare Yandı ciğerim de canan buna ne çare
Bir oyun havası olarak düğün ve eğlence ortamlarında çalınan “Hey On Beşli” türküsünün ritmini pek çoğumuz bilir ve eşlik ederiz. Türkünün özelliklerine gelince ilk olarak Tokat yöresine ait olduğunu söyleyebiliriz. Öyküsü ise hüzünlüdür ve Çanakkale savaşına aittir. “On Beşli”, hikayedeki hicri takvime göre 1315 senesinde askere giden bir gencin takma ismidir. Evindeki en küçük çocuk olan Tokatlı Halil o zamanlardaki kanunlara göre evde en az bir erkeğin güvenliği sağlamak için kalması gerektiğinden askere gitmesi zorunlu olmayan biriydi fakat o gönüllü olarak Çanakkale’ye gitmişti. Geride kalan Annesini Rum çeteler katletmişti. Üzerine Hediye, sözlüsü, kaçırılmıştı. Hediye çok zor zamanlar geçirdikten sonra Halil ile bir gün köyde tekrar buluşma fırsatı yakalar. Ancak Halil onun başından geçenleri yanlış anlar ve kavuşamazlar.
Hey Onbeşli Onbeşli Tokat Yolları Taşlı Onbeşliler Gidiyor Kızların Gözü Yaşlı Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye Ben Dolandım Sen De Dolan Gel Gediye Fistan Aldım Endazesi On Yediye Giderim Elinizden Kurtulam Dilinizden Yeşil Baş Ördek Olsam Su İçmem Gölünüzden Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye Ben Dolandım Sen De Dolan Gel Gediye Fistan Aldım Endazesi On Yediye Gidiyom Gidemiyom Sevdim Terkedemiyom Sevdiğim Pek Gönüllü Gönlünü Edemiyom Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye Ben Dolandım Sen De Dolan Gel Gediye Fistan Aldım Endazesi On Yediye