Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KİMYASAL TEHLİKE İŞARETLERİ
Advertisements

Tarımsal İlaçların Çevreye ve İnsana Olan etkileri
TÜRKİYE’DE PBDE’ler ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR
HALİL AYCAN Sınıf Öğretmenliği (i.ö.) 2/B
PFOS ve türevleri Perfluorooktano sülfonik asitler (PFOS) bir tuz şeklinde ya da büyük polimerlere katkı olarak kullanılan, flor bileşenlerine tamamen.
Tehlikeli Kimyasalların bertarafı
Kalıcı Organik Kirleticiler
EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ MADDE DÖNGÜSÜ-ENERJİ AKIŞI
ÇEVRE GÖREVLİSİ EĞİTİMİ
İÇ RADYASYONDAN KORUNMA
Kalıcı Organik Kirleticiler Ve Stockholm POPs Sözleşmesi
ATIKLAR VE ATIK YÖNETİMİ
ÇEVRE BİLİMİ.
BESİNLERİMİZ Herkes için Her şey.
SU, HAVA, TOPRAK,MADEN VE ELEKTRİK!!!
ZİRAİ İLAÇ TEHDİDİ.
EVİMİZDE KULLANDIĞIMIZ TEMİZLİK ÜRÜNLERİ SAĞLIMIZI TEHDİT EDİYOR
Proteinler.
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR (GDO)
BİYOKÜTLE.
İLERİ OKSİDASYON PROSESLERİ (ADVANCED OXIDATION PROCESSES)
MADDE DÖNGÜLERİ.
Mikroorganizmaların Çevreye Hizmeti
İnsan Sağlığına Etki Eden Etmenler Nelerdir?
BESİNLER İNORGANİK ORGANİK.
9.SINIF KİMYA BÖLÜM-5 HAYATIMIZDA KİMYA.
BAZI TEHLİKELİ MADDELERİN, MÜSTAHZARLARIN, EŞYALARIN ÜRETİMİNE, PİYASAYA ARZINA VE KULLANIMINA İLİŞKİN KISITLAMALAR HAKKINDA YÖNETMELİK Müfide DEMİRURAL.
TOPRAK KİRLİLİĞİ Eko Tim üyeleri Derya GÜRCAN 6-B 1247
LİPİDLERİN YAPISAL VE İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ I
Ekosistemde Enerji Akışı ve Madde Döngüleri
FİZYOLOJİ BİLİMİNE GİRİŞ
ASİT YAĞMURLARI VE ETKİLERİ
ASİT YAĞMURLARI.
SANAYİ GÜBRELERİNİN OLUŞTURDUĞU KİRLİLİK
ATIK YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ÇEVRE KİRLİLİĞİ Hadi!Anlatıma geçelim.
PESTİSİTLERİN EKOSİSTEMDEKİ CANLI ORGANİZMALARA ETKİLERİ
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
TOPRAK KİRLİLİĞİ CANSU ILGIN 5/H 1330.
PESTİSİTLERİN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
İnsektisit Seçiminde Dikkat Edilecek Konular
UYGULAMALAR. UYGULAMALAR Evsel Tehlikeli Atıkların Toplanması Çöl Manzarası.
BAĞIŞIKLIK.
Çevremiz neden kirlenir?
KOLESTEROL DÜŞÜRÜCÜ VE ANTİOKSİDAN OLARAK TOKOFEROLLER
Yağlar (lipidler).
EMİR KAYA -2B. Toprak Neden Çok Değerlidir? Tüm canlıların besin kaynağı bitkilerdir. Hayvanların yediği otlar, insanların yediği sebze ve meyveler toprakta.
ASİT YAĞMURU NEDİR ? Yağan yağmurun asidik özellik taşımasına asit yağmuru denir. Hava kirletici emisyonların en yaygın olanı kükürt- dioksit ( SO.
biyoteknoloji ve önemi
Yrd. Doç. Dr. Perihan B. Kurt-Karakuş Çevre Mühendisliği Bölümü TÜRKİYE’DE PBDE KİMYASALLARA DAİR ENVANTER.
LİPİTLER (YAĞLAR)
Toprak kirliliği. Toprak kirliliği nedir Toprak kirliliği, katı, sıvı ve radyoaktif artık ve kirleticiler tarafından toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin.
MADDE DÖNGÜLERİ. Madde Döngüleri Tüm canlılar dünyanın yüzeyinde ya da yüzeye çok yakın ince bir toprak katmanında yaşarlar ve güneş enerjisinin dışındaki.
11. BİYOLOJİK YAKIT ÜRETİMİ
Biyo-teknoloji nedir? Biyo-teknoloji uygulama alanları nelerdir? Biyo-teknoloji olumlu ve olumsuz yönleri? Biyo-teknoloji tarihçesi? Biyo-teknoloji alanında.
MADDE DÖNGÜLERİ.
13. ZENOBİYOTİKLERLE MİKROBİYEL ETKİLEŞİMLER
Transgenik Hayvanlar İlaç üretimi amacı ile düzenlenen hayvanlar (kan, idrar ya da süt içerisinde Genetik olarak düzenlenmiş biyoaktif moleküllerin-kan.
GIDA VE PERSONEL HİJENİ
HAZIRLAYAN ŞAHABEDDİN BORAK. Asbest ya da diğer bir adıyla amyant, aslında Anadolu’da oldukça kullanılan ve değişik isimlerle anılan kanserojen.
B. Yağlar (Lipitler) Hayvanlarda lipit moleküllerinin diğer moleküllerden farklı olarak depolandığı yağ doku vardır. Bu nedenle canlıların aldığı farklı.
ORGANİK TARIM VE ÇEVRE İLİŞKİSİ. ORGANİK TARIM VE ÇEVRE İLİŞKİSİ.
P ESTISITLERIN INSAN VE ÇEVREYE ETKISI. Pestisit; zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan maddelerden.
KONULAR  Çevre kirliliğine neden olan bazı durumlar  Çevre kirliliğine sebep olan bazı maddeler  Hava kirliliği  Toprak kirliliği  su kirliliği.
FİZYOLOJİ BİLİMİNE GİRİŞ
MADDE DÖNGÜLERİ.
TERMIK SANTRALLER. Kısaca bilgi vermek gerekirse termik santraller buhar gücü ile enerji üreten yapılardır. Termik santralleri Enerji Geri Dönüşüm Santralleri.
İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ
Beslenme İlkeleri - 4.
Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK'lar) Temel Özellikleri
Sunum transkripti:

Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi KALICI ORGANİK BİLEŞİKLER POP’s (Permanent Organic Pollutions) KOK (Kalıcı Organik Kirleticiler) Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi

ORGANİK BİLEŞİKLER Organik bileşikler, molekülleri karbon içeren kalabalık kimyasal bileşikler sınıfındandır. Organik bileşikler, genellikle canlıların yapısında bulunan ve hepsi mutlaka karbon atomu taşıyan moleküller. Organik moleküllere örnek olarak proteinleri, karbonhidratları, lipidleri ve nükleik asitleri verebiliriz. Ancak, burada bir yanılgıya düşmeyelim, karbon içeren her bileşik organik olmak zorunda değil. (Örneğin, yapısında karbon içeren karbonat, bir inorganik molekül. )

KALICI ORGANİK KİRLETİCİLER Kalıcı Organik Kirletici Maddeler (KOKlar, POPs), fotolitik, kimyasal ve biyolojik bozunmaya karşı direnç göstermeleri nedeniyle doğaya salındığında çok uzun zaman süreleri boyunca ayrışmadan kalan belirli birtakım fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip, doğal veya insan kaynaklı organik bileşiklerdir. Bu bileşiklere, PCBler (Poliklorlubifeniller) gibi endüstriyel kimyasallar, DDT gibi zararlı pestisitler ile dioksinler ve furanlar gibi yan ürünler dahildir. Bu kimyasalllar zehirlidirler, çevrede kolayca yok olmazlar, besin zincirinde birikirler, hava, su, toprakla kaynaklarından çok uzak mesafelere kolayca yayılabilir ve taşınabilirler. Kalıcı Organik Kirleticiler hava akımları yoluyla dünya çapında uzun mesafeler boyunca yayılabilmeleri ve besin zincirine girerek hayvan ve insan dokularında birikebilmeleri nedeniyle küresel düzeyde bir çevre ve sağlık sorunu oluşturmaktadırlar. Yağda yüksek çözünürlüğe, suda düşük çözünürlüğe, yarı-uçucu bir yapıya sahiptirler. Koklar genellikle toksisite, kalıcılık, bio-birikim, uzun mesafe taşınım ana başlıkları altında incelenir.

KOK’lar Küresel önlem açısından öncelikle ele alınan ve “Kirli Düzine” olarak adlandırılan 12 adet Kalıcı Organik Kirleticiler şunlardır: Pestisitler: Aldrin, Klordan , DDT, Dieldrin, Endrin, Heptaklor, Hekzaklorobenzen, Mireks, Toksafen. Sanayi Kimyasalları: PoliklorluBifeniller (PCBler), Hekzaklorobenzen (HCB), Mireks. İstenmeden Üretilen KOKlar: Dioksinler, Furanlar, Hekzaklorobenzen. Bunlara ilave olarak 9 adet yeni KOK daha tespit edilmiştir ve sözleşme kapsamına dahil edilmiştir. Bunlar: Pestisitler: klordekon, alfa hekzaklorosiklohegzan, beta hekzaklorosiklohegzan, Lindan, pentaklorobenzen; Endüstriyel kimyasallar: hekzabromobifenil, hekzabromodifenil eter ve heptabromodifenil eter, pentaklorobenzenperfluoroktan sülfonik asit, tuzları ve perfluoroktan sulfonil fluorür, tetrabromodifenil eter ve pentabrom eter. Yan ürünler: alfa hekzaklorosiklohekzan, beta hekzaklorosiklohekzanve pentaklorobenzen. Son olarak 2011 yılında endosülfanın da eklenmesiyle sözleşmeye yeni eklenen KOK sayısı 10 a çıkmıştır.

Canlı ve KOK’lar Kalıcı Organik Kirleticiler çevreden ve besinler yoluyla insan vücuduna alınır, yağ dokusunda birikir ve insan yaşamı boyunca organizmada kalarak başta hormonal bozukluklar, bağışıklık sistemi bozuklukları, üreme bozuklukları ve kanser olmak üzere çok sayıda sağlık sorununa yol açarlar. Kalıcı Organik Kirleticiler anne sütünden bebeğe ve plasenta yoluyla fetusa da geçerek vücutta birikmeye ve etkisini göstermeye çok erken yaşlarda başlarlar.

Ülkemizde KOK Mevzuatı 30 Temmuz 2009 ve 27304 sayılı Resmî Gazete yayınlanarak uygulamaya konan ‘MİLLETLERARASI ANDLAŞMA’ ile KOK süreci Stokholm Sözleşmesi ile Türkiye’de başlamıştır. Bu süreçle birlikte çalışma grupları oluşturulmuş ve son olarak 2015 yılı Mayıs-Haziran aylarında Başbakanlığa Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Yönetmelik Taslağı sunulmuştur (Halen onay aşamasındadır).

Yönetmelik Amacı 2028 yılı sonu itibariyle AB Kalıcı Organik Kirleticiler Tüzüğü’ne uyumlu olarak, yasaklama, bertaraf ve ve salınımların azaltılması ile, kalıcı organik kirleticiler (KOK) ve bunların atıklarının olumsuz etkilerinden insan sağlığı ve çevreyi korumaktır.

Türkiye’de KOK’ların fiili durumu - Türkiye'deki stoklar ve kirlenmiş alanlardaki bilinen KOK stoğu Derince, Kocaeli'de bulunan 2700 ton HCH (hekzaklosiklohekzan) dışında bilinen başka KOK stoku yoktur. Stoklar 2014 - 2017 arasında GEF tarafından finanse edilen bir proje çerçevesinde bertaraf edilecektir. - Kasıtsız Üretilen KOK’lar. Türkiye’de gerek PCDD/F kirliliğine neden olabilecek tarihsel etkinlikler hakkında, gerekse farklı çevresel ortamlardaki (hava, toprak, su ve sedimentler vb.) kirlilik düzeyleri hakkında mevcut bilgi düzeyi çok azdır. Büyük olasılıkla kirlenmiş sahalar şunlardır: - klor-alkali üretiminin mevcut ve eski konumlarında, - kloranil, PCP ve boya üretiminin mevcut ve eski konumlarında, - metalurji sanayinin mevcut ve eski konumlarında, - kimya tesislerinde kayıtlı yangınların patlak verdiği yerlerde, - kaolin ve seramik kili maden tesislerinde ve çevresinde,

Bazı KOK’lar Heksaklorobenzen (HCB): HCB pestisit (fungusit) ve endüstriyel kimyasal olarak kullanılmakta, aynı zamanda da klorlu bazı maddelerin üretiminde yan ürün olarak oluşmaktadır. HCB, su ortamında uzun süre bozulmadan kalmakta, bu yolla gıda zincirine karışmaktadır. Uluslararası kanser ajansı tarafından hayvanlarda karaciğer, böbrek ve tiroit kanserlerine neden olduğu kesin olarak bilinen HCB, insanlarda muhtemel karsinojen olarak sınıflandırılmaktadır. İnsanlarda ayrıca teratojenik etkilerinin olduğu, tiroid, karaciğer bozukluklarına (porfiria kutanea tarda) ve kemik bozukluklarına yol açtığı bilinmektedir (10). Poliklorlu Bifeniller (PCB): Kullanım alanları oldukça geniş olan, yapısal olarak benzeyen ancak farklı konfigürasyonlarda imal edilmiş 200’den fazla kimyasala verilen ortak isimdir. Polimer, elektrik ve boya sanayi gibi sektörler yanı sıra yalıtım ve soğutucu sıvılar alanlarında sıklıkla kullanılmaktadırlar. Uzun yıllardır üretimi yasak olmasına karşın bu gruptaki kimyasallara biyolojik sistemlerde halen rastlanabilmektedir. EPA (Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı) tarafından içme sularında 0,5 ppb (µg/L) üzerinde bulunmaması gerektiği bildirilmiştir. Akut etkileri kronik dönemde görülen etkilerine kıyasla ihmal edilebilecek seviyededir. Kronik maruziyet teratojenik etkiye sebep olmakta, yeni doğanlarda zeka geriliği ve cilt lezyonları görülmektedir. Ayrıca PCB’ye maruz kalan annelerde anne sütüne geçerek bebeği etkilemektedir. Bunlara ek olarak endokrin sistem üzerinde hormonları bloke edici etkileri bulunmaktadır (11).

Dioksinler ve Furanlar: Oldukça kalabalık ve toksik bir kimyasal ailesinin genel adıdır. Herbisit olarak kullanılmak üzere üretilmiş olsalar da günümüzde, kağıt endüstrisinde yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Bazı pestisitlerin ya da atıkların yakılması işlemi sırasında yan ürün olarak da oluşan bileşiklerdir. Vücuda girişlerinin %90’ı sindirim yolu ile gerçekleşirken, solunum ve içme suyu yoluyla da girişleri mümkündür. Furanlar yan ürün olarak oluşmanın yanında ticari PCB ürünlerinde de bulunmaktadır. Atıkların yakma tekniği ile bertarafı günümüzde yaygın olarak kullanıldığı için, dioksin ve furanların toplum sağlığını tehdit etmesi kaçınılmazdır. Deri lezyonları, hormonal sistem ve immun sistemin baskılanması gibi etkilerinin yanında dioksinlerin ve furanların, fetotoksik oldukları ve tümör oluşumunu tetikledikleri bilinmektedir. Aldrin, Endrin ve Klordan: Organoklorürlü pestisitler sınıfına dahildirler. Diğer organoklorürlü pestisitler gibi yağda çözünürlükleri oldukça yüksektir. Bunun aksine suda oldukça az çözündükleri, bu durumun da çevrede kalıcılıklarını arttırdığı kabul edilmektedir. Çekirge, karınca, fare gibi böcek ve diğer zararlıları öldürmek amacıyla uzun süre kullanıldıktan sonra, 1979 yılında her üçünün de kullanımı yasaklanmıştır. İnsan sağlığına olan zararları sıklıkla endokrin sistem üzerinden gerçekleşmektedir.

DDT: Kimyasal adı “di kloro difenol trikloro etan”dır DDT: Kimyasal adı “di kloro difenol trikloro etan”dır. En çok bilinen kalıcı organik kirleticilerden birisidir. Kendisi gibi yıkım ürünleri olan DDE ve DDD de toksiktir. İkinci Dünya Savaşı sırasında asker ve sivilleri sıtma ve tifüsten korumada yoğun olarak kullanılmıştır. Benzer şekilde ülkemizdeki kullanımı da yıllarca yüksek miktarlarda devam etmiştir. Yetmişli yılların başından bu yana kullanımı dünya genelinde yasaklanmış olmasına rağmen pek çok çevresel öğede tespit edilebilmektedir. Bunda kimyasalın kalıcılığının yanında Dünyanın bazı bölgelerinde halen kullanımının sürmesi de etkendir. İnsanlar üzerinde genotoksiktir. Meme kanseri başta olmak üzere tümör oluşumunu tetiklemekte, diyabet ve endokrin sisteme zararlı etkileri bulunmaktadır . Dieldrin, Mireks, Heptaklor, Toksafen: Diğer pestisitler gibi bu grup da, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere çeşitli alanlarda zararlılarla mücadelede kullanılmıştır. Dieldrinin kullanımı 1971, toksafeninki ise 1989 yıllarında yasaklanmıştır. Mireksin kullanımına ülkemizde izin verilmemiştir. Heptaklorun hepatotoksik etkileri ön plandadır, ABD’de kullanımı, sadece bazı zararlı karınca türleri ile sınırlandırılmıştır. Polibromlu Bifeniller (PBB): Yukarıda yer alan 12 KOK’a Mayıs 2009 tarihinde, Cenevre’de gerçekleştirilen dördüncü Stockholm Sözleşmesi Taraflar Toplantısı’nda eklenen 9 KOK arasında bulunan heksabromobifenil, tetrabromodifenil eter ve pentabromodifenil eter bu gruba dahildir. Avrupa Birliğinde yalnızca, elektrikli cihaz üretimi ve alevlenme önleyici kullanımlarıyla sınırlandırılmıştır. Polibromlu bifenillerin immunotoksik ve nörotoksik etkilerinin yanında, tiroit bezi başta olmak üzere endokrin sisteme de toksik etkilerinin olduğu bilinmektedir. Endosülfan: Endosülfan organoklorin grubu içinde sınıflanan bir pestisittir. Özellikle tarım zararlılarına karşı geniş etki spektrumunun varlığı, tarımda yıllarca yoğun kullanım alanı bulmasına yol açmıştır. Diğer bir kullanım alanı da ahşap koruyucu olarak kullanımıdır. Günümüzde insan sağlığına en zararlı pestisitlerin başında geldiği kabul edilmektedir. Akut dönemde nörotoksik etkiler gösteren endosülfan, kronik maruziyette endokrin sistem bozukluklarına neden olabilmektedir. İlk yasaklanan 12 KOK ve daha sonra yasaklanan 9 KOK sonrasında 2009 yılında yapılan Stockholm Konvansiyonu Taraftarlar Toplantısında üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır

Teşekkürler…