KONUŞMA VE BİZ Emin ÖZDEMİR
Bizi biz kılan konuşma gücümüzdür.Bu gücü yitirdiğimizde, dilsizleştiğimizi düşünelim. Suskunun dayanılmaz köleliğine düşeriz.Dış dünya ile bağlantımız kopar, bir büyük boşlukta buluruz kendimizi. Nesneleşiriz, daha doğrusu evrendeki öbür varlıklardan, yaratıklardan hiçbir üstünlüğümüz kalmaz. Çünkü bizi öbür yaratıklardan ayıran yönümüz konuşma gücümüzdür. Bizi biz kılan konuşma gücümüzdür.Bu gücü yitirdiğimizde, dilsizleştiğimizi düşünelim. Suskunun dayanılmaz köleliğine düşeriz.Dış dünya ile bağlantımız kopar, bir büyük boşlukta buluruz kendimizi. Nesneleşiriz, daha doğrusu evrendeki öbür varlıklardan, yaratıklardan hiçbir üstünlüğümüz kalmaz. Çünkü bizi öbür yaratıklardan ayıran yönümüz konuşma gücümüzdür.
Çağlar boyunca bilgeler, düşünürler, bu güce göre insanoğlunu öteki yaratıklardan ayırmışlardır. “ Konuşan hayvan “ diye tanımlamışlardır insanoğlunu. Bugün de geçerliliğini yitirmemiştir bu tanım. İnsanoğlunun kişilik kazanması; duygu, düşünce, düş yetilerini geliştirmesi konuşma yolu ile gerçekleşmiştir. Çağlar boyunca bilgeler, düşünürler, bu güce göre insanoğlunu öteki yaratıklardan ayırmışlardır. “ Konuşan hayvan “ diye tanımlamışlardır insanoğlunu. Bugün de geçerliliğini yitirmemiştir bu tanım. İnsanoğlunun kişilik kazanması; duygu, düşünce, düş yetilerini geliştirmesi konuşma yolu ile gerçekleşmiştir.
İnsanoğlunu üstün kılan tek güç konuşma mıdır? Eski Yunan masalcısı Aisopos,bu sorunun yanıtını şöyle gösterir; “ Derler ki, önce hayvanlar yaratılmış, Tanrı onların kimine hız, kimine de kanat vermiş; İnsan çırılçıplak kalmış, demiş ki: “Her canlının bir payı oldu, beni paysız bıraktın!” Zeus şöyle cevap vermiş: “ Sana ne bağışladığımızı görmüyor musun? En büyük armağanı sana verdim. Sana Tanrılar arasında da güçlü, güçlülerin güçlüsü, hızlıların hızlısı aklı bağışladım.”
Tanrı böyle deyince insan kendi payını hepsinden üstün olduğunu anlamış; o zamandan beri tanrılara tapar, hamdeder. Tanrı aklı bağışlamakla insanların hepsine en büyük armağanı sunmuştur. Kuşkusuz insanoğlunu hayvanlardan öteki canlı yaratıklardan üstün kılan güçlerden biride akıldır ancak akıl yürüterek bulunduğumuz gerçekleri, düşünceleri söze dönüştüremedik mi ölü bir sessizlikte kalır bunlar. Dışlaşamaz, insanlara ulaşamaz. Böyle olunca da akıl gelişemez, paslanır.
Bunun doğal sonucu olarak yeni düşünceler üremez.Öyleyse akıl ve düşünce gücümüzü geliştiren, onların verimlerini taşıyan doğurgan bir güçtür konuşma.Bu işlevine bakarak Aisopos’un yukarıya alıntıladığımız masalındaki son yargıyı şöyle çevirebiliriz: “Tanrı, konuşma gücünü bağışlamakla insanların hepsine en büyük armağanı sunmuştur.”
Çağlar boyunca insanın insanla ilişkilerini düzenlemede, birbirlerini etkilemede konuşma, değerinden bir şey yitirmemiştir.Daha doğrusu uygulayımbilim (teknoloji) alanındaki tüm gelişmelere karşın insanlar arasındaki bireysel ve toplumsal ilişkilerde konuşma yerini korumuştur.Radyolar, televizyonlar, sinemalar, teypler, kısaca gör-işit araçlarının tümü, konuşmanın yüzyılımızdaki yerini daha da arttırmıştır.Bu yüzden söz ya da başka bir deyişle konuşma, yararlanmasını bilenlerin elinde bugün de en etkili bir araçtır.Bu etkiyi Yunus Emre bir şiirinde şöyle belirtir: Çağlar boyunca insanın insanla ilişkilerini düzenlemede, birbirlerini etkilemede konuşma, değerinden bir şey yitirmemiştir.Daha doğrusu uygulayımbilim (teknoloji) alanındaki tüm gelişmelere karşın insanlar arasındaki bireysel ve toplumsal ilişkilerde konuşma yerini korumuştur.Radyolar, televizyonlar, sinemalar, teypler, kısaca gör-işit araçlarının tümü, konuşmanın yüzyılımızdaki yerini daha da arttırmıştır.Bu yüzden söz ya da başka bir deyişle konuşma, yararlanmasını bilenlerin elinde bugün de en etkili bir araçtır.Bu etkiyi Yunus Emre bir şiirinde şöyle belirtir:
Sözünü bilen kişinin Yüzünü ak ede bir söz Sözü pişirip diyenin İşini sağ ede bir söz Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Balıla yağ ede bir söz
Kişi bile söz demini Demeye sözün kemini Bu cihan cehennemini Sekiz uçmağ ede bir söz YUNUS EMRE
Bu dizelerdeki “söz” kavramını konuşmayla eş anlamlı sayarak Yunus Emre, cenneti cehenneme çevirecek bir güç buluyor konuşmada.Bu gerçeği tarihin akışı içinde nice devlet ve siyasa adamları da sezinlemiş, yığınları artlarından sürüklemek için değişik amaçlar doğrultusunda yararlanmışlardır konuşmadan.
Bunun gibi kişiler ve toplumlar arasındaki birçok karmaşık, güç sorun da konuşmalar yolu ile çözümlenmiştir.Bir atasözümüzün dediği gibi: “İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır.”