CHARLİE CHAPLİN D :16 NİSAN 1889 Ö :25 ARALIK 1977
HAYATI Charlie Chaplin İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı “Şarlo” (charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı.
Londra’da doğup büyüyen Chaplin, 1913′ de gittiği ABD’de sinemaya başlamıştır. 1914’teki ilk filmi Making A Living’in ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan “Şarlo” tiplemesini yarattı.
Takip eden yıllar içinde aralarında, The Immigrant , The Adventurer(1917) gibi ünlü filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog’s Life ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı.
Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir.
Yarattığı ‘modern palyaço’ Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamıştır. Fakat Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak bir karalama kampanyası başlatılmasına sebep oldu. Yaptığı dört ayrı evlilik, bir dönem kendisine açılan babalık davası, The Immıgrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle sözde bir başarıya ulaştı. Böylece Chaplin’in ABD’ye girmesi yasaklandı.
ABD’den ayrılmasının ardından İsviçre’de yaşamaya başlayan Chaplin kariyerini New York’ta Bir Kral (A King in New York) ve Hong Kong’lu Kontes (A Countess From Hon Kong) adlı filmler ile tamamladı. New York’ta Bir Kral, Chaplin’in ABD’de 1940’lı ve 50’li yıllarda yaşanan ve kendisine de büyük sıkıntılar yaşatan paranoya dönemi ile dalga geçtiği ve bir bakıma ABD’den intikam aldığı kişisel bir film olma özelliğine sahipti. Hong Kong’lu Kontes ise dönemin en ünlü yıldızları Marlon Brando ve Sophie Loren ile kamera karşısına geçtiği son filmi oldu.
Bunun üzerine İsviçre’ye yerleşen Chaplin, ancak 1972 yılında Oscar Özel Ödülü’nü almak için yıllar sonra ABD’ye geri döndü. Takip eden yılda City Lights adlı filme bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür. 1977 yılında ise hayata veda etti.
POLİTİK DÜŞÜNCESİ Chaplin, filmlerinde her zaman sol görüşe sempati duyduğunu hissettirmiştir. Modern Times filminde işçilerin ve fakir halkın kötü durumlarına dikkat çekmiştir. Büyük Diktatör filmiyle Nazi Almanya’sını çok sert biçimde eleştirmiştir ve o dönem ABD resmi olarak Almanya ile hala barış içinde olması filmin ABD'de Chaplin'e karşı karalama kampanyası başlatılmasına neden olmuştur.
CHAPLİN SİNEMASININ TEMEL ÖZELLİKLERİ Chaplin’in ortaya koyduğu sinema anlayışının en belirgin özelliklerinden birini senaryo oluşturmaktadır. Chaplin diyaloglara yer verdiği ilk film olan Büyük Diktatör’e kadar hiçbir filminde tamamlanmış senaryolara dayanarak film çekmemiştir. Senaryo çekimlerin gidişatına ve Chaplin’in fikirlerine göre sürekli değişmiştir. Film şirketleri ile yapmış olduğu anlaşmalarda da senaryo konusunda tam bir özgürlüğe sahip olmayı talep ediyor ve bu talebi genellikle elde edebiliyordu. Bu dönemdeki filmlerin hepsi tek bir sahneyi anlatan bir cümle ile başlıyor, hikayenin geri kalanı ise Chaplin tarafından oluşturuluyordu. Bazı filmlerde, daha önceden tamamlanmış sahnelere ilişkin yeni fikirler üreten Chaplin, sahneleri yeniden çekiyor ya da filmden tamamen çıkartabiliyordu.
Senaryoların sürekli olarak değişmesi filmlerin çekim dönemlerinin oldukça uzun sürede tamamlanmasına neden olmuştur. Şehir Işıkları üç yıllık bir süreçten sonra tamamlanabildi. Çekimlerin uzun sürmesinin bir diğer nedeni ise Chaplin’in mükemmeliyetçi yapısıydı. Oyuncuların kendi istediği performansları verebilmeleri için sahneleri defalarca tekrar çekebiliyordu. Bu durum kendisi için de geçerlidir. Altına Hücum’ daki ünlü ayakkabı yeme sahnesini Chaplin sayısız defa yeniden çekmiş ve meyankökünden yapılan ayakkabıyı defalarca yemesi sonucu şeker komasına girerek hastaneye kaldırılmıştır.
Chaplin sinemasının bir başka temel özelliği ise müziklerdi. Chaplin çektiği tüm filmlerin müziklerini kendisi hazırlamış ve müziğin film içinde kullanımının en iyi örneklerini sergilemişti. Filmleri için hazırladığı bazı parçalar filmin ünü ile yarışır seviyeye gelmiştir. Modern Zamanlar için hazırladığı “Smile” ve Sahne Işıkları için hazırladığı “Limelight” şarkıları günümüzde dahi sıkça kullanılan şarkılar arasında yer almaktadır.
Chaplin sinemasına yönelik olarak yapılan en büyük eleştiri ise farklı biçimsel arayışlara yönelmemesi ve durağan bir sinema anlayışına sahip olmasıydı. Chaplin ilk filmlerinden son filmine kadar çekim tekniklerinde farklı tarzları uygulama gayreti içine girmemiştir. Örneğin Altına Hücum ile Sahne Işıkları arasında geçen 27 yıla karşın kullanılan kamera açılarında herhangi bir değişiklik söz konusu olmamıştır. Ancak Chaplin statik bir film çekim tarzına sahip olmasına karşılık, filmlerinde teknolojik yeniliklerden ve zahmetli çalışmalardan asla kaçınmamıştı. Dekorlar için aylarca sürdürülen çalışmalar bu durumun kanıtı niteliğindeydi.
Chaplin esas olarak bir komedi sanatçısı olmasına karşın drama alanındaki başarısı ile de sinema tarihinde önemli bir yer kapladı. Yumurcak, Şehir Işıkları ve Sahne Işıkları komedinin geri planda kaldığı, ancak duygusallığın patlama yaptığı filmler olarak göze çarpıyordu. Trajedi ve komedinin hayatta iç içe olduğuna, büyük bir trajedinin yaşandığı bir yerde mutlaka büyük bir saçmalığın da olduğuna inanan Chaplin, filmlerinde de bu iç içe geçmişliği yoğun olarak kullanmıştır.
MODERN TİMES(1936) Modern Zamanlar, 1936 ABD yapımı romantik komedi filmidir. Filmin yapımcısı, senaryo yazarı, yönetmeni ve başrol oyuncusu Charles Chaplin'dir. Ayrıca filmin müzikleri de Charles Chaplin'e aittir. 1930'lu yıllarda hüküm süren Büyük Ekonomik Buhran sırasında makineleşmenin de etkisi ile bozulan ekonomik ve toplumsal koşulları, artan işsizlik sorununu dile getiren bu film Charlie Chaplin'in ilk kez 1914 yılında yarattığı Küçük serseri (Şarlo) tiplemesine dayanan son filmdir.
Modern Zamanlar’ı o dönem için rekor sayılabilecek bir süre olan 10 ayda çekmiş ve kurgu öncesi 100 kilometre uzunluğunda negatif film harcamıştı. Chaplin'in "Modern Times’da Komünizm propagandası yaptığı ileri sürüldüğü için film ABD'de gişede pek başarılı olamadı, 1,5 milyon dolara mal olan film ancak 1 milyon dolar hasılat yaptı. Aynı nedenle Almanya ve İtalya'da da yasaklandı. Avrupa'nın geri kalanında ise çok büyük başarı kazandı. Her ne kadar filmde bazı ses ve müzik efektleri kullanılmış da olsa bu sessiz bir filmdir ve Chaplin'in çevirdiği son sessiz filmdir. Chaplin bu 'sessiz' filmi çevirdiği tarihte sinemada ses yaklaşık 10 yıldan beri kullanılmaktaydı. Chaplin, hem sessiz filmlerin duyguları daha iyi yansıttığını düşünüyordu hem de farklı dillerdeki insanların da bu şekilde onu anlayabileceğine inanıyordu.
FİLMİN KONUSU Bir fabrikada montaj hattında monoton bir işte ve delicesine bir tempoda çalıştırılan bir işçi (Charles Chaplin) tempoya ayak uyduramaz ve zamanla ruhsal çöküntüye uğrar. Monoton vida sıkma işinden alınarak deneysel bir 'otomatik yemek yedirme makinasında kobay olarak kullanılır. Bir dizi şanssız olay sonucunda patronları onun delirmiş olduğuna kanaat getirerek bir akıl hastanesine gönderirler.
Buradan çıktığında da tesadüfen elinde salladığı kırmızı bir bayraktan ötürü komünist bir provokatör zannedilerek bu kez de hapishaneye gönderilir. Burada toplu bir firarı engellediği için ödül olarak serbest bırakılır. Sokakta babası grev sırasında öldürülen bir genç kızla (Paulette Goddard) tanışır ve onun arkadaşı ve koruyucusu olur. Ona bakabilmek için birkaç işe girer ama hepsinden de kısa sürede atılır, zaman zaman da tekrar hapse girer çıkar. Hapiste olduğu bir zamanda kız gece kulüplerinden birinde dansöz olarak çalışmaya başlar ve Şarlo'ya da aynı yerde bir iş bulur.
Serbest bırakıldıktan sonra işe başlayan Şarlo, masalara şarkı söyleyerek servis yapan bir garson olarak kısa sürede büyük bir başarı kazanır, ama bu mutlulukları uzun sürmez. Zira yetimhane yetkilileri kızı geri alabilmek için peşlerindedir ve ikili mecburen oradan kaçmak zorunda kalır. Bütün olanlardan yılan genç kız moralsiz bir şekilde "Bunca zahmete değer mi?" deyince Şarlo ünlü repliğini tekrarlar: "Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız.’’ Son sahnede tüm Şarlo filmlerinde olduğu gibi ikiliyi Kaliforniya otoyolunda yeni maceralara doğru giderken görürüz.
FİLMİN MÜZİĞİ Resmi kayıtlara göre "Asri Zamanlar'ın müziğini bizzat Charlie Chaplin bestelemiştir, ancak parçaların düzenlemelerini yaparken kendisine Alfred Newman yardımcı olmuştu. Filmin romantik tema müziği Smile'dır. Sonradan şarkı sözleri de yazılmıştır.
FİLM HAKKINDA 1989 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından kültürel öneminden dolayı filmin Amerikan Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Amerikan Film Enstitüsü 2007 yılında filmi tüm zamanların en iyi filmleri sıralamasında 78.ci olarak ilan etmiştir. "Asri Zamanlar", IMDb'nin "en iyi 250 film" listesine girmektedir. Filmin sonunda Charlie Chaplin'in sözü olan "Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız" repliği ara yazısı ile verilmiş son replik olarak sinema tarihine geçmiştir.
Chaplin bu filmi aslında sesli olarak çekmeyi düşünüyordu, hatta diyaloglarını bile yazmıştı. Ancak "küçük serseri" karakterinin pandomime daha uygun olduğunu düşünerek bundan vazgeçti ve filmi sessiz çekmeye karar verdi. Ancak filmde gene de bir miktar ses kullanılmıştır. Teknolojiyi temsil eden şeylerden sesler duyulmaktaydı, örneğin fabrika müdürünün kullandığı görüntülü iletişim aygıtlarından, mekanik satış elemanından ve hapishane müdürünün odasındaki radyodan sesler geliyordu. Bir de garson olarak çalıştığı restoranda Chaplin uydurma İtalyanca ile bir şarkı mırıldanıyordu.
MAKİNG A LİVİNG(1914) Making A Living, Charles Chaplin' in ilk sinema filmidir. Keystone Studios' da çekilen 1914, ABD yapımı bu sessiz ve kısa komedi filminde Chaplin, bir sonraki filmi Kid Auto Races in Venice (film, 1914) filminde ilk kez ortaya çıkacak olan Tramp 'ten (Şarlo) özellikle dış görünüş bakımından hayli farklı bir karakteri canlandırmaktadır.
FİLMİN KONUSU Chaplin bu filmde işsiz bir düzenbazı canlandırır. İlk sahnede rakibinden önce davranıp bir kızın kalbini çalar ve durumun farkına varan adamla kavga eder. Ardından muhabir arayan bir gazeteye iş için başvurur ama reddedilir. Etrafta dolanırken kayalardan yuvarlanan bir araba görür. Karışıklıktan faydalanıp yaralıyı kurtarmaya çalışan bir gazetecinin kamerasını çalıp muhabir arayan gazeteye koşar. Görüntüleri kendi çekmiş gibi davranarak haberin baskıya girmesini sağlasa da muhabir onu bulur ve kavga ederler.
Kid Auto Races In Venice (1914) Kid Auto Races at Venice, Charles Chaplin'in başrolde yer aldığı 1914, ABD yapımı sessiz ve kısa bir komedi filmidir. Chaplin' in Keystone Studios'daki ikinci filmi olan bu yapımda Chaplin; melon şapkası, bol pantolonu, dar ceketi ve kocaman ayakkabılarıyla yüzyılın en popüler figürlerinden biri olacak Şarlo (Charlot) tiplemesini ilk kez canlandırmıştır.
FİLMİN KONUSU Chaplin bu filmde ilk defa onu Şarlo (Charlot/Tramp) olarak ünlü yapacak kıyafetlerle karşımıza çıkar. Film, çocuk oto yarışları sırasında kamerayla çekim yapmaya çalışan bir grubun Charlie'nin sürekli olarak kadraja girmesinden dolayı zor durumda kalması ve onu kovalaması üzerine kurulu anlık komik görüntülerden oluştuğundan, filmin belirgin bir konusu yoktur. Charlie kameranın büyüsüne kapılmış bir halde sürekli kadraja girer ve çekimi engeller. Başta onu nazikçe uyaran yönetmen bir süre sonra tüm sabrını kaybedip Charlie'yi tekmelerle kovmaya başlasa da onun kadraja girmesini engelleyemeyecektir. Film gerçekten de bir çocuk oto yarışı sırasında doğaçlama olarak çekilmiştir. Chaplin, kameraman ve yönetmen dışındaki herkes, o gün o yarışmayı seyretmeye gelmiş izleyicilerdir.
THE KİD (1921) The Kid, (Yumurcak) Charlie Chaplin'in yönetmenliğini, yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği, 1921 yapımı sessiz filmdir.
FİLMİN KONUSU Edna (Anne), çocuğunun babası olan genç ressam tarafından yüzüstü bırakılmış yalnız bir kadındır. Çocuğuna bakamayacağına karar verince iyi bakılması umuduyla onu zengin bir evin önündeki lüks arabaya bırakır. Kısa bir süre sonra yaptığından pişman olup çocuğu almaya geldiğinde ise çok geç kalmış olduğunu anlar; zira araba o sırada çalınmıştır. Arabayı çalan iki adam çocuğu fark ettiklerinde onu fakir mahallelerin birinde sokağa bırakırlar. Oradan geçen Charlie çocuğu sahiplenir. Aradan geçen beş yıl içinde Charlie, Jack adını verdiği bu çocuğu büyütmüştür. Birlikte fakir bir mahallede yıkık dökük bir evde yaşarlar fakat bir arada oldukları için mutludurlar. Charlie ve Jack camcılık yaparak karınlarını doyururlar. Jack gizlice taş atıp evlerin camını kırar; oradan tesadüfen geçmekte olan Charlie de bu evlerin camlarını yeniler. Bu oldukça güç bir iştir; çünkü sık sık polis tarafından kovalanırlar.
Edna ise geçen zaman içinde ünlü bir tiyatrocu olmuş; fakat yıllar önce kaybettiği çocuğunu unutamamıştır. Bu nedenle sık sık fakir mahalleleri dolaşıp hayır işleri yapar. Bunların birinde kendi oğlu olduğunu bilmediği Jack'e de bir oyuncak verir. Bir gün Jack çok hastalanır ve Charlie doktor çağırmak zorunda kalır. Doktor çocuğun yasal olarak Charlie'ye ait olmadığını fark eder. Onun gidişinden birkaç gün sonra görevliler çocuğu almaya gelirler. Charlie görevlilerin götürdüğü Jack'i hayatı pahasına kurtarır ve evlerine dönmek tehlikeli olacağından çocukla birlikte ucuz bir motele gider. Bu esnada Edna Jack'in kendi oğlu olduğunu öğrenmiş ve gazeteye onu bulana ödül vereceğine dair ilan vermiştir.
Bu ilanı gören motel sahibi Charlie uyurken çocuğu kaçırıp annesine teslim eder. Uyanıp Jack'i bulamayan Charlie çılgına döner. Onu hiçbir yerde bulamayınca çaresiz bir vaziyette eski evlerinin olduğu sokağa gider ve kapının önünde yorgunluktan uzun bir uykuya dalar. Bir polis tarafından vurulmasıyla sonlanan rüyadan uyandığında, gerçekten de bir polis tarafından hırpalanmakta olduğunu fark eder. Hapse gittiğini sanır ancak polis onu karakol yerine Edna'nın evine götürür. Orada Jack ve Edna tarafından karşılanan Charlie için yeni bir hayat başlamaktadır. Onların mutluluk içinde eve girişi ile film son bulur.
The Kid
THE GOLD RUSH (1921) Altına Hücum 1925 ABD yapımı sessiz komedi filmidir. Özgün adı The Gold Rush olan bu siyah beyaz filmin yönetmeni, senaryo yazarı, yapımcısı ve başrol oyuncusu Charlie Chaplin'dir. Bu filminde de öncekilerde olduğu gibi "küçük serseri" Şarlo'yu canlandırmaktadır. Film o tarihte 14 ayda çekilmiş ve Chaplin filme tam 650.000 dolar harcamıştır. 1942 yılında Chaplin "Altına Hücum" filmini tekrar elden geçirdi, film için bestelediği müziği ve kendi kaydettiği diyalogları filme monte etti. Kurguda da bazı değişiklikler yaparak filmi yeniden gösterime verdi.
Filmin en unutulmaz sahnelerinden biri de kendi gibi iki altın arayıcıyla birlikte kar fırtınasının ortasında uçurumun kenarına sürüklenmiş bir kulübede mahsur kaldıkları sahnedir. Ayrıca yemek niyetine "ayakkabısını yediği" sahne de akıllara kazınan ve sinema tarihine geçen sahnelerden biridir. "Altına Hücum", 1992 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
The Gold Rush
THE GREAT DİCTATOR(1940) Büyük Diktatör, Charlie Chaplin'in yönettiği 1940, ABD yapımı politik komedi filmidir. Aynı zamanda Chaplin'in ilk sesli filmidir. Filmde Nazizm ve Chaplin tarafından canlandırılan Adolf Hitler oldukça sert bir şekilde eleştirilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nin resmî olarak Nazi Almanya’sı ile hâlâ barış içinde olduğu ve savaşa henüz girmediği bir dönemde çekilen filmin, kendi dönemi içinde sıra dışı bir yeri vardır. Hitler ve emrindeki Nazilerin işgal ettikleri bölgelerde yaptıklarının henüz tam olarak açığa çıkmadığı bir dönemde, Chaplin yaptığı film ile Hitler'in Yahudi mallarını kamulaştırması, faşizm konularını Nazileri yerden yere vurarak işlemiş; hatta filmde Nazileri beyinleri ve kalpleri makineden yapılma insanlar olarak tanımlamıştır. Film ayrıca, yaklaşık 4 dakika süren bitiş konuşması ile ünlüdür. "Büyük Diktatör", 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
The Great Dictator
CİTY LİGHTS (1931) Şehir Işıkları, (City Lights) Charles Chaplin'in yapımcılığını, yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği 1931 yapımı sessiz bir filmdir. Chaplin aynı zamanda filmin müziklerini de bestelemiştir. "Şehir Işıkları", 1991 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
FİLMİN KONUSU Charlie, sokaklarda amaçsızca dolaşırken çiçekçi bir kızla tanışır. Kızın gözlerinin görmediğini fark edince son parası ile ondan çiçek alır. Parasının üstünü beklerken onların hemen yanında zengin bir adam arabasına binip uzaklaşır. Kız o sırada bu arabasına binip uzaklaşan kişiyi para üstü vermeye çalıştığı Charlie sanır ve arkasından seslenir. Kızın haline acıyan Charlie sesini çıkartmaz ve parasını kıza bırakıp sessizce uzaklaşır. Kızdan bir hayli etkilenen Charlie romantik hayaller ile yalnız kalabileceği bir yere gider fakat oradaki bir adam kendini suya atıp intihar etmeye çalışınca onu kurtarmak zorunda kalır. Kurtardığı adam zengin bir alkoliktir.
Kendisini kurtaran Charlie'yi en yakın dostu ilan edip bütün gece bardan bara dolaştırır; sabah da evine götürür. Bu sırada işe gitmekte olan çiçekçi kıza rastlarlar ve Charlie arkadaşından aldığı parayla onun tüm çiçeklerini satın alır. Ayrıca arkadaşının lüks arabasıyla kız evine bırakır. Tüm bunlar kızın onun zengin olduğu kanısını iyice kuvvetlendirir. Arkadaşının evine dönen Charlie baş uşak tarafından kovulur; zira ayılan ev sahibi artık Charlie'yi tanımamaktadır. Yine beş parasız dolandığı bir gün körkütük sarhoş olan zengin adama rastlar ve coşkuyla karşılanır. Adam onu evindeki bir partiye götürür. Orda yanlışlıkla düdük yutunca parti komik olaylara sahne olur. Sabah Charlie ile aynı yatakta uyanan zengin adam onu yine hatırlamaz ve onu evden attırır. Charlie de kızın evine gider ama onu hasta bulur.
Kirasını bile ödeyemeyen kıza yardımcı olmak için iş bulur ama kovulur Kirasını bile ödeyemeyen kıza yardımcı olmak için iş bulur ama kovulur. O da boksör olarak şike yapıp para kazanmaya çalışır. İşler umduğu gibi gitmeyince fena halde dayak yer. Çaresiz bir halde dolaşırken yine zengin arkadaşına rastlar, onun verdiği tüm parayı kıza götürür. Bu para kızın göz ameliyatı içindir. Kızın gözleri açıldığında onun hayallerindeki gibi biri olamayacağını bildiğinden bir süre uzaklarda olacağını söyleyip gider. Daha sonra hapse girer.
Çiçekçi kız ise artık görmektedir ve Charlie'nin verdiği para ile bir çiçekçi dükkânı açmıştır. Aylar sonra perişan bir halde dışarı çıkan Charlie, çiçekçi kızın dükkanının bulunduğu kaldırımlarda yürürken çocuklar onunla dalga geçer. Çocukların onunla dalga geçmesini izleyen kız tanımadığı bu perişan haldeki serseriye acır, onu yanına çağırıp biraz para vermek ister. Charlie istemeyince parayı zorla onun eline tutuşturmaya çalışır. Ona dokununca ellerinin şeklinden onu tanır. Kendisini tanıyan bu genç kıza utangaç bir gülümseme ile karşılık veren Charlie'nin bu görüntüsü ile film sona erer.
City Lights
FİLMLERDEN BAZILARI: The Kid(1921) The Immigrant(1917) New York’ta Bir Kral(1957) Parisli Kadın(1923) Asri Zamanlar(1936) Tüfek Omza(1918) Büyük Diktatör(1940) A Dog’s Life(1918) Şehir Işıkları(1931) The Adventurer (1917) Altına Hücum(1925) The Floorwalker (1916) Chaplin(1992) The Champion(1915) Sirk(1928) The Rink(1916) Sahne Işıkları(1952) The Fireman(1916) Mösyö Verdoux(1947) His New Job (1915)